Jump to content

Kuran`da sadece nefsi müdafaya izin var


Recommended Posts

İslam karşıtlarının yaptığı en güzel çarpıtma taktiklerinden biri de ayet cımbızlamadır. Bu yolla surenin bağlamından koparılan ayet alınır ve aslında sadece savunma savaşına izin veren söylemler sanki saldırı savaşını ve dinsel baskıyı emrediyormuş gibi gösterilir. Örneğin:

9 - Tevbe Suresi



1. Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu;

2. Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki siz, Allah`ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki, Allah küfre batanları rezil eder.

3. Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da O`nun elçisi de müşriklerden kesinlikle uzaktır. O halde, tövde ederseniz bu sizin için hayırlırdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah`ı acze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula!

4. Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever.

5. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr`dur, Rahîm`dir.

6. Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse/senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvence verip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah`ın kel dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur.

7. Müşriklerin Allah katında, onun resulü katında ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması olanlara, onlar size doğru-dürüst davrandıkça, siz de doğru-dürüst davranın. Allah, sakınanları sever

--------------------------------------------

Şimdi burada açıkça antlaşmayı bozup saldıran inkarcılara karşı siz de onlara karşı savunma amaçlı savaşın emri vardır.Ama antlaşmaya aykırı davranmayan , saldırmayanlara siz de saldırmayın, size saldıranlar da bundan vazgeçerlerse hemen siz de barışa yönelin denmektedir ayetlerde.

9:12 Anlaşma yaptıktan sonra andlarını bozar ve dininize saldırırlarsa, o inkarcılığın önderleriyle savaşın; çünkü onların andı artık geçersizdir. Belki vazgeçerler.

--------------------------------------------------------------------------------

9:13 Andlarını bozan, elçiyi sürmeye yeltenen ve sizinle (savaşı) ilk defa başlatan topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? İnanıyorsanız asıl çekinmeniz gereken ALLAH`tır.

--------------------------------------------------------------------------------
9:14 Onlarla savaşın ki, ALLAH ellerinizle onları cezalandırıp rezil etsin, sizi zafere ulaştırsın ve inanan toplumun göğsünü ferahlatsın,

Yine aynı sürede saldıranlarla savaşın kendinizi savunun emri vardır.

İşte tüm savaşla ilgili sürelerde istenen budur. Ama çarpıtma tekniğine başvurmak isteyenler bu nefsi müdafayla ilgili ayetlerden birini cımbızlıyor ve sanki durup dururken inkarcıları yakalayıp öldürün deniyormuş gibi bir hava yaratılıyor.)

Ama aslında istenen tek bir şey vardır, sana saldırana karşı kendini savun,onlar vazgeçerlerse sen de barış yap.

"Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah, aşırı gidenleri sevmez.Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur. "(2 Bakara Suresi , 190-193)

Evet bu savunma savaşıyla ilgili ayetlerden de biri cımbızlanırsa sanki inanmayanlara saldırın gibi bir ifade varmış gibi gösterilir ki bu strateji hep izlenmektedir.

--------------------------------------------------------------------------------------

Kuran`da düşünce özgürlüğü temeldir. Çünkü imtihan dünyasının gereği insanlar dilediğine inanacak ki ahirette ondan sorumlu tutulabilsinler. Bu yüzden islam`da sadece tebliğ vardır. Kimse kimseye düşüncesinden dolayı bir tokat bile atamaz yoksa kendine yazık etmiş olur:


--------------------------------------------------------------------------------

Mearic Suresi 42 bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar.

------------------------------------------------

En`am Suresi 112 İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. bırak onları, düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar;

--------------------------------------------------

Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (60 Mümtehine Suresi,

Herkes dilediğine inanmakta ve yaşamakta özgürdür ki, ahirette inancından dolayı sorumlu tutulabilsin:

Bakara Suresi 256 Dinde baskı-zorlama-tiksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştan açık bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah`a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir.

29. De ki, "Bu gerçek senin Rabbindendir." Dileyen inansın, dileyen inkar etsin. Biz zalimler için onları çepeçevre saracak bir ateş hazırladık. Onlar her ne zaman feryad ederek yardım isteseler, derişik asit gibi yüzleri haşlayan bir su sunulur. Ne kötübir içecek, ne kötü bir son!

10:99 Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi inanırdı. Öyleyse, sen mi halkı inanmaları için zorlayacaksın?

Evet düşünce özgürlüğü ve dilediğin gibi yaşama serbestliği vardır. Ve nefsi müdafa dışında savaş yasaktır. Hatta tokat bile atamazsın.

Sadece nefsi müdafaya izin veren ayetlerin dini bir konuda baskıyla yakından uzaktan alakasının olmadığının, amacın tamamen saldırganı durdurmak olduğunun en güzel kanıtlarından biri de şu ayettir:

HUCURAT

9. Müminlerden iki zümre çarpışırlarsa, onların aralarında hemen barışı kurun! Eğer onlardan biri öteki aleyhine sınır tanımazlık edip saldırırsa, azgınlık edenle, Allah`ın emrine dönünceye kadar savaşın. Eğer vazgeçerse, yine ikisi arasını adalet ve dürüstlükle sulh edin. Kuşkusuz, Allah adalette titiz davrananları sever.


Görüldüğü üzere saldıran taraf bir müslüman topluluk ise bile onlarla barışa yanaşıncaya kadar, başka bir deyişle saldırılarından vazgeçinceye kadar mücadele edin diyor.

Her zaman ayetlerde istenen barışın sağlanması, saldırganın-zulmedenin durdurulmasıdır. Yoksa herkes dilediği inancı yaşamakta serbesttir.

 

ve:

 

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2012/12/maide-33te-istenen-nefsi-mudafa-ve.html



Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zırvalardan bir demet.

İslamın temeli saldırganlığa dayanır ve bizzat Tanrınız taraf olmuștur. İnsanların arasına bendensiniz, onlardansınız diye ikilik sokmuștur

Bugün Mekke ve Medinede Yahudi ve Hrıstiyan yoksa, bundan Suudiler değil, dininiz sorumludur.

Nefsi müdafaymıș, bunu külahıma anlatınız.

Pabucumun narsist dindarı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

1400 yıllık vahşete şöyle bir baktığımızda öyle olamayacağını biliyoruz

 

Tevbe 29'da islam hakimiyetine boyun eğinceye kadar savaş der mesela inanmayanlar ile,ahzap 27'de varis kıldık der topraklarına,üstün gelince barışa çağırmayın der muhammed 35'te

Link to post
Sitelerde Paylaş

gülünç.

 

uyduruk kitabınızda açıkça allah yolunda savaşmak sözcükleri var. buradan savunma çıkartamazsınız.

 

hadisler sürekli olarak talan saldırılarından söz eder.

 

uyduruk kitabınızda ganimetlerden söz eder. uyduruk hayal dünyanızda, hangi savunma savaşından ganimet elde edilmiş? hangi savunma savaşında ganimet olarak cariye elde edilir?

 

uyduruk kitabınızda, ganimetlerin paylaşılması üzerine ayetler var.

 

Haşr 7

Allah’ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah’a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) hâline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir.

 

memleketlerin ahalisinden peygamberine kazandırdığı mallar... savunma savaşı ha? müslümanlar bir yere savaşa gidiyor. karşı taraf savaşmadan teslim oluyor. malları talan ediliyor. hepsine muhammed el koyuyor.

 

bunun gibi bir sürü örnekle uyduruk kitabınız sizi yalanlıyor.

 

tevbe 38

 

Ey inananlar, size ne oldu da Allah yolunda savaşa çıkın dendiği zaman olduğunuz yerde mıhlanıp kaldınız. Âhireti bıraktınız da dünyâ yaşayışına mı râzı oldunuz? Fakat dünyâ hayatının faydası, âhirete nispetle pek azdır.

 

tevbe 39

 

Hep birden savaşa çıkmazsanız sizi acıklı bir azapla azaplandırır ve yerinize, sizden başka bir topluluk getirir ve siz, ona hiçbir zarar vermezsiniz ve Allah'ın, her şeye gücü yeter.

 

savunma savaşı yalanınızı ortaya döken ayetler...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed Suresi 35. ayette de saldırganlar yenilmek üzereyken onlara karşı  mücadeleyi yarıda bırakmayın, antlaşma yapmak isteyen siz olmayın, bu durumda kalmayın deniliyor. Orada barışı karşı taraf isteyecek ve saldırganlığı tamamen bırakacak hale gelecekler, tamamen yenilecekler, anlamı çok  açık.

 

Selam

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki o zaman İslam neden ve nasıl etrafa yayıldı?. Endülüsden Çin'e kadar uzandı?

Hristiyanlık için de aynı durum söz konusu. Her ikisi de savaşla ve kılıçla yayılmışlardır. Türkler kılıçtan geçirildikten sonra Müslüman olmuşlardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 hours ago, Emre_1974tr said:

Muhammed Suresi 35. ayette de saldırganlar yenilmek üzereyken onlara karşı  mücadeleyi yarıda bırakmayın, antlaşma yapmak isteyen siz olmayın, bu durumda kalmayın deniliyor. Orada barışı karşı taraf isteyecek ve saldırganlığı tamamen bırakacak hale gelecekler, tamamen yenilecekler, anlamı çok  açık.

 

Selam

 

Yalancıyı eşekler kovalasın, yakaladıkları yerde öpsünler(mi):D

 

"İslam karşıtlarının yaptığı en güzel çarpıtma taktiklerinden biri de ayet cımbızlamadır. Bu yolla surenin bağlamından koparılan ayet alınır ve aslında sadece savunma savaşına izin veren söylemler sanki saldırı savaşını ve dinsel baskıyı emrediyormuş gibi gösterilir."

 

İslam ağababalarının yaptığı en güzel iş ayet çarpıtmak ve gerektiğinde ayet değiştirmektir. İslam yalaka ve yandaşlarının yaptıkları en güzel iş de, ağababalarının yaptıkları eklemelere, çıkarmalara, çarpıtmalara, tevillere iman etmiş olarak sallamalarıdır. Örnek; Muhammed 35 ayeti: 

 

فَلَا تَهِنُوا وَتَدْعُوا إِلَى السَّلْمِ وَأَنتُمُ الْأَعْلَوْنَ وَاللَّهُ مَعَكُمْ وَلَن يَتِرَكُمْ أَعْمَالَكُمْ 

﴾٣٥﴿

 

1.

fe

: o zaman, buna rağmen, buna göre

2.

lâ tehinû

: gevşemeyin

3.

ve ted'û 
(lâ ... ted'û)

: ve çağırın 
: (çağırmayın)

4.

ilâ es selmi

: barışa

5.

ve entum

: ve siz

6.

el a'levne

: en üstün kişiler

7.

vallâhu

: ve Allah

8.

mea-kum

: sizinle beraber

9.

ve len yetira-kum

: ve asla eksiltmez

10.

a'mâle-kum

: sizin amelleriniz

 

 

Bu ayetler Allah'ın sözü ise, hangi Allahsız ve kitapsızlar Allah'ın sözünü/sözlerini böyle ayetin aslındaki “barışa çağırın” olumlu sözünü, tersine çevirip (barışa) çağırmayın sözüne dönüştürüyor. Hiç olmazsa bu ayet konusunda dürüst davranan Sadık Türkmen gibi  mealciler hariç tabii.

 

Sadık TürkmenGevşemeyin, siz üstün olduğunuz durumlarda da barışa davet edin. Allah sizinle beraberdir, sizin işlerinizi eksiltmeyecektir.

 

Ve aleyküm salam 

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın."

İfade gayet açık değil mi? Kuranda sadece savunma amaçlı savaş olsa neden bu ayette karşı tarafın inançsızlığına uzunca vurgu yapılıyor?

tarihinde Meritocracy tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi de biz bu konuyu yanıtladık?  Temcit pilavı tebliği gibi bu ne yahu? Ramazan tebliğ hamlesi mi? Elli kere yanıtlansın, ellibirinci kere aynı başlığı açsın bari sahtekar yalan propagandist Müslümler oldu olacak! Aman Müslümler, canınızı dişinize takın, ramazanda şeytanlar zincirliyken hangi keki keklediniz, kandırıkladınız kâr... Son hızla tebliğ! Kandırılacak bok yığını kadar salak var... Aman boş durmayın!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu kepaze cahil çöl yağmacısının ilkel cep ajandasında, din allahın olana kadar savaşın yazmakla kalmamış, kuşun getirdiği güneşe tapan kavim haberi üzerine Allahtan başkasına tapan savaşacak bir millet buldum diye hemen orduları savaşa hazırlatan sülüman masalı ile de bu ifade desteklenmiştir. Gelen haber ne, sadece güneşe tapan bir kavim gördüm! Haber bu! Hemen savaş hazırlıkları başlatılıyor! 

 

Müşriklerin öldürülmeleri veya sürgün edilmeleri de haccı ekber gününde duyurulduğuna göre, müşrikler teslim olmuş durumdadır, kaderleri Müslüm yağmacıların ellerindedir ve verilen hüküm ölüm veya belki sürgün! Hadislere bakılırsa Beni Kurayza kabilesi için de teslim olmak, katliama uğramayı önlememiştir. Herifler yağmacı, katliamcı, soykırımcı, faşist! Ki hadisteki Kurayza olayı Kuran'da da desteklenir. Bu destek olmasa sözünü etmezdim. Çünkü Müslümler çıkar için, yalancılık için hadisleri peynir ekmek gibi yerler.

 

Apaçık ayetleri bile eğip büküp inkar eden sahtekar yalancılar için bu hiç de acayip değil tabii...

 

Ayrıca Kuran'da Zariyat adı verilmiş bölümde kabilelere baskın yapıp katliam yapmak övülmüş ve yüceltilmiştir. Cahil çöl yağmacısının ilkel cep ajandasında başka ne yazabilir ki?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu cahil yağmacının ilkel cep ajandasında yazan şu: Kafirlerin kimini öldürüyor, kimini esir alıyordunuz! Yani baktın tipi hoşuna gitmedi, köle pazarında para etmez, kes. Tipini beğenirsen para edecekse esir al, köle pazarına götür sat! Cahil çöl yağmacısının ilkel cep ajandası diye boşuna demiyorum. Bunu sonuna kadar hak ediyor. hak edene haka, haktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Maide 33'te Bahsedilen Nefsi Müdafaa ve Kısastır

 
Bu çalışmamda; Maide 33'de bahsedilen "çaprazlama" meselesinin ne olduğundan bahsedeceğim, ama ondan önce kısaca başka bir konuya değinerek  giriş yapmak istiyorum;

Kuran'a göre hırsızlığın cezasının ne olduğuyla ilgili de çok soru gelmekte. Kitapta ifade edilen el kesme cezasının eli tamamen kesmek mi yoksa çizdirip işaretlemek mi olduğu konusu üzerinde duruluyor özellikle.

Kuran'ı bütünlük içinde ele alınca genel olarak hemfikir olunan sonuç şudur;

Kitapta hırsızlık vakalarıyla ilgili el kesme ifadesi 3 anlamı da içermekte:

1- Elini kesme

2- Elini çizdirme (işaretleme)

3- İmkanını kesme, yani hapsetme ve buna benzer kısıtlamalar getirme.

Dikkat edilirse ayetlerde anlatılan, Yusuf Peygamberin öyküsünde de hırsızın alıkonulduğunu yani hapsedildiğini görüyoruz.

Hırsızlığın büyüklüğüne/derecesine ve hırsızın durumuna göre bu 3 uygulamadan birinin yapılması isteniyor ayetlerde diye düşünmekteyiz. Ayrıca mağdur yani mal sahibi isterse hırsızı affedebilir veya başka özel durumlardan dolayı  hırsıza hiç ceza verilmediği vakalar da olabilir (örneğin açlıktan/mecburiyetten dolayı çalma, kleptomani/çalma rahatsızlığı yüzünden bunu yapma vs...). Zaten ayetlerde, birey hakkına yönelik en büyük ihlal olan cinayet suçu için bile mağdur yakınlarına affetme yani cezayı hafifletme yetkisi verildiği dikkate alınırsa, nisbeten daha hafif bir suç olan mal/para gasbında yine aynı af kapısı her zaman açık demektir.

Ama ben yazımın başında da dediğim gibi asıl Maide Suresi 33. ayette bahsedilen "çaprazlama " konusuna değinmek istiyorum ve bu konuda yeni birşey söyleyeceğim. Durum zannedilenin tam tersinedir. El ve ayakları çaprazlama kesme uygulamasını aslında putperestler kendilerine boyun eğmeyenlere/Müslümanlara uygulamaktaydı ve ayette bahsedilen de, peygamber döneminde bundan vazgeçmeyen zalimlere  karşı aynı şekilde karşılık vererek savunma mücadelesi yapılmasıdır.

Öncelikle iyi anlaşılmalıdır ki ilgili ayet saldırganlara karşı Müslümanların yaptığı savunma savaşıyla ilgilidir.

Zaten şu yazımda da belirttiğim üzere İslam'da sadece nefsi müdafa, yani savunma savaşına izin vardır:

http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/kuranda-sadece-nefsi-mudafaya-izin.html

Ve işte yine nefsi müdafadan bahseden bu ayet, o zamanlar imanlılara zulüm yapanlara ve bunu inatla sürdürenlere yaptıklarının aynısıyla karşılık verme, onlara yaptıklarını tattırmakdan/iade etmekten bahsetmektedir:

Maide Suresi 33: "Allah ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası şudur: Öldürülürler yahut asılırlar yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına kesilir yahut bulundukları yerden sürülürler. Bu onlar için dünyada bir rezilliktir. Âhirette de onlara büyük bir azap vardır.  34. Ancak onları ele geçirmenizden önce tövbe edenler bunun dışındadırlar. Artık Allah'ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin."
   
Dediğim gibi, o dönemde durup dururken Müslümanlara saldıran ve bundan da, yani savaştan vazgeçmeyen, barışa yanaşmayan zalimlere karşı nefsi müdafa mücadelesi ve kısas istenmektedir sadece. Kuran'ın anlattığı üzere, Müslümanlara karşı putperestler bu çaprazlama uygulamasını gerçekleştirmekteydiler eskiden beri (özellikle Mısır Firavunları). Konunun anlaşılabilmesi için öncelikle şu çalışmam okunmalı:

http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/msr-firavunlarnn-caprazlama-merak.html

Texe Marrs'ın Codex Magica isimli kitabında da anlattığı üzere Antik Mısır dininde "X" yani "çaprazlama işareti" güneş tanrısı Osiris'in simgesiydi ve bu yüzden onlar için kutsaldı . Mısır kralları gömülürken  elleri ve ayakları çapraz pozisyonuna getirilirdi. Eski Mısır medeniyetinden kalma yazıtlarda, tapınak ve piramitlerin duvarlarında da X sembolü sıkça görülmektedir. Ayrıca kendilerine karşı gelenleri cezalandırırken yine bu çaprazlama ritüelini kullanırlardı.

Ayetler de;  putperestlerin eski çağlardan beri, Müslümanlara karşı şiddet uygularken bile çaprazlama takıntılarını sürdürdükleri bilgisini vermektedir. Taha Suresi'nde anlatılan olayda, Firavunun  Müslüman olanlara yönelik olarak el ve ayakları çaprazlama kesme yöntemine başvurmaya kalktığını görmekteyiz:

Taha Suresi

63. Dediler ki: "Şunlar, iki büyücüden başka birşey değillerdir. Büyüleriyle sizi toprağınızdan çıkarmak ve sizin örnek yolunuzu silip yok etmek istiyorlar.
64. "Hemen hünerlerinizi birleştirin; sonra saf bağlamış olarak gelin! Bugün, üstün gelen kurtulmuş olacaktır. "
65. Dediler: "Ey Mûsa, ya hünerini ortaya at yahut da ilk hüner sergileyen biz olacağız. "
66. Mûsa dedi: "Hayır, siz atın!" Bir de ne görsün! Onların ipleri, sopaları, yaptıkları büyüler yüzünden, kendisine gerçekten koşuyorlarmış hayaline verdi.
67. Mûsa birdenbire içinde bir korku duydu.
68. Şöyle dedik: "Korkma, üstün gelecek olan sensin!"
69. "Sağ elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp yutsun. Onların sanayi olarak ürettikleri sadece bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez. "
70. Bunun üzerine büyücüler secdelere kapanıp şöyle seslendiler: "Hârun`un ve Mûsa`nın Rabbine inandık!"
71. Firavun dedi: "Ben izin vermeden ona inandınız öyle mi? O size, büyüyü öğreten büyüğünüzdür. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve yemin olsun sizi hurma ağaçlarına asacağım. O zaman iyice bileceksiniz, hangimizin azabı daha şiddetli ve sürekli. "
72 Dediler: "Biz seni, bize gelen açık-seçik kanıtlara ve bizi yaratmış olana asla tercih etmeyeceğiz. Verdiğin hükmü uygula. Senin hükmün olsa olsa bu dünya hayatında geçer. "

Firavunların pagan, Spiritualist/Ruhçu temele dayalı, ve çapraz işaretini kutsal gören öğretisi antik Mısır dönemiyle sınırlı kalmadı elbette. Günümüze kadar varlığını çeşitli adlarla dünyanın dört bir tarafında sürdürdü( yahudi mistisizmi de bu öğretinin temeli üzerinde inşa edildi) ve hala da sürdürmekte(örneğin uzakdoğu meditasyonlarında bacaklar çapraz pozisyonuna getirilip transa geçilir vs.).

Binlerce yıldır çeşitli versiyonlarıyla insanları şirke batırmayı sürdüren Ruhçuluk, elbette her dönemde olduğu gibi peygamberimizin döneminde de putperestler üzerinde etkiliydi. Ve dolayısıyla o zamanın çok tanrıcıları, Müslümanlara karşı aynı şiddeti ve yöntemi sürdürmekteydiler. Tıpkı daha önceki peygamberlerin dönemlerinde de olduğu gibi...


                            Texe Marrs'ın Codex Magica isimli kitabından bazı resimler      

 
ccodex_69_small.jpg
 
 
ccodex_70_small.jpg
 
 
 
ccodex_97.jpg
 
Ve tekrar belirtelim; böyle eskiden beri Müslümanların el ve ayaklarını çaprazlama kesen ve bu eylemlerini sürdüren paganlara/putperestlere karşı kısas olarak , yani onlara yaptıklarının aynısının uygulanması bir seçenek, bir savunma stratejisi  olarak sunulmuş Maide Suresinde. Peygamberleri ve takipçilerini ülkelerinden çıkarınları aynı şekilde ülkeden sürmek, onlara saldıranlara aynı şekilde karşılık vermek, kısaca "göze göz, dişe diş" izninden bahsedilmiş. Ve dediğim gibi, kitabı bütünlük içinde okuyunca görmekteyiz ki bu, Müslümanlara verilen savunma savaşı izni, eğer saldıranlar  müminlere bu yaptıklarından vazgeçip  barışa yanaşırlarsa bitiyor. 

Başka bir deyişle burada bahsedilen çaprazlama olayının hırsızlıkla veya o kişinin inanıp inanmamasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Sadece fiziksel olarak saldıranlara karşı savunma savaşı ve kısas isteniyor o dönemde hepsi bu. Yoksa herkes dilediği şeye inanmakta veya inanmamakta ve bu doğrultuda yaşamını yönlendirmede özgürdür. Kimseye inancından dolayı tokat dahi atılamaz Kuran'a göre.

Selam ve sevgiler
Link to post
Sitelerde Paylaş

islamda savunma harici savaş yokmuş falan filan..

 

bu din arapoğlu araplar tarafından yayıldı. bu dini onlardan öğrendiniz. civciv yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmemiş.  ortada koskoca bir tarih var.  bir kaç ayeti manipüle ederek anca kendiniz gibi  aklını çöp sepetine atmış mealcileri  tatmin edersiniz. başkası yutmaz.

 

hani olur ya tarihteki bir yazarı reddedersin anlarız ama ulan 1400 yıllık bir tarih  komple reddedilir mi be. siz saf mısınız? beyin namına bir zerre yok mu sizde? arapça'yı öğrendiğiniz sözlüklerin yazarları bile sizin gibi düşünmemiş hepsi kur'anı ortalama bir sünni gibi algılamış bir siz zeki çıktınız bu kitabı 1400 yıl sonra anlayabilen demi?

 

temel ters şerite girmiş, bu millet ne aptal herkes ters şeritte demiş.. bunların kafa da temelin kafası.

 

hem ayrıca  sormazlar mı adama madem savunma savaşı var.  o zaman muhammed'in sağlığında fethedilen yerler neydi diye? 

aha adamlar linkte yazmışlar. oku. tüm bu savaşlar bu dini tebliğ eden anadili arapça olan muhammed'in döneminde oldu. sen 1400 yıl sonra sağdan soldan kopardığın meal taklalarıyla buraya gelip neyi ispat edebileceğini sanıyon yav.

 

bu einstein'lerden gına geldi yeminle..

 

https://sorularlaislamiyet.com/hz-peygamber-asv-doneminde-devlet-sinirlari-nereye-kadar-ulasmisti-hz-peygamberin-devlet-yonetim

tarihinde Agnostik Ludingirra tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...