Jump to content

Mühim mevzular -2-


Recommended Posts

Bir Ayet;

 

Ahkaf-29 Bir de su vakti anlat, hani cinlerden bir takımını Kuran dinlemek üzere sana göndermiştik. Onu dinlemeye geldiklerinde: "Susun, dinleyin!" dediler. (Dinleme) bitirilince de dönüp uyarmak üzere kavimlerine gittiler.

 

Aynı yönde bir diğer Ayet;

 

Cin-1-2 De ki: Cinlerden bir topluluğun(benim okuduğum Kuran'ı) dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmustur: gerçekten biz, doğru yola ileten harikulade güzel bir Kuran dinledik de ona iman ettik. (Artık) kimseyi rabbimize ortak koşmayacağız.

 

Masal kitabında geçen bu cinli mevzuları uyduran, uydurup göçmüş, gitmiş. Sonraki dönemlerde yaşayan alimler(?) bu Ayetlere bakmışlar, çok gerekiyormus gibi bahsi geçen cinlerin hangi dine mensup olduklarını anlamak için kafa yormuşlardır. Çünkü İslam dinine göre cinler de insanlara gönderilen dinlere tabidirler. O nedenle bazıları Hıristiyan, bazıları da Yahudi dinine mensupturlar.

 

Nihayet İslam alimleri, Ahkaf-29'da bahsedilen cinlerin Yahudi dinine mensup, Cin-1-2'de söz edilen cinlerin ise Hıristiyan oldukları neticesine varmışlardır. Ahkaf-29'da gelen cinlerin Yahudi dinine mensup oldukları kanaatine Ahkaf-30'u okuduktan sonra varmışlardır;

Ahkaf-30 Ey kavmimiz dediler, doğrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik.

 

Cin-1-2'de sözü geçen cinlerin Hristiyan oldukları neticesine ise, Cin-2'de geçen "kimseyi artık rabbimize ortak koşmayacağız" sözunden çıkarmışlardır. Bilindiği gibi Hıristiyanlar İsa'yı Allah'a eş koşarlar, o halde bu cinler de Hıristiyandır...

 

Cinlerin tabi oldukları dini ortaya çıkartmak gibi ulvi bir meseleyi çözen İslam alimleri, bu sefer de farklı ve çok önemli bir konuya "acaba Muhammed bu cinleri gördü mü?" konusuna odaklanmışlar, "Malum cinleri insanlar göremez, Muhammed de bir insan olduğuna göre onun da görmemiş olması lazımdır, peki işin aslı nedir" diye çok kafa yormuşlar, çok kafa eskitmişlerdir.. Sonunda "Cebrail'i de kimse göremez, ama Muhammed görmüştür. O halde cinleri de görmüş olması gerekir neticesine varmışlar. Haklılar tabi ki, koskoca Cebrail'i gören bir beşer, kıyıtırık cinleri mi göremeyecek? Görmüştür elbette, zaten Muhammed'in bu yönde çok mühim Hadis'leri bulunuyor. İşte birisi;

 

"Bana nasibin Cin heyeti geldi, -ne güzel cinlerdi- benden azık istediler, rastladıklari her kemik ve revs (hayvan dışkısı) üzerinde bir yiyecek bulmaları için Allah'a dua ettim." Bu Hadis de kuşkuya yer bırakmayacak şekilde, Muhammed'in cin'leri gördüğüne delildir.

 

Bu ossuruktan, eşsiz bilgilerle bizleri donatan, yüzyıllar boyu bilim yapmak yerine bu nadide konularla uğraşıp müslümanları had safhada bilgilendiren İslam alimlerini huzurunuzda saygıyla anıyorum.

 

Amen..
 

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

Cinlerle insanlar arasında evlenme veya cinsel ilişki olabileceği ihtilaflı bir meseledir. Cinlerin insanlarla evlenmelerinin hükmü hakkında üç görüş zikredilmiştir.

 

1- Cumhur ulemaya göre: "Cin'lerle İnsanların Evlenmeleri Caiz Değildir" (Haram) Diyenlerin Delilleri :

 

Çünkü onlar iki ayrı cinstir, birbirleriyle evlenmelerine dair herhangi bir izin yoktur. Evlenmenin asıl maksadı olan evlat yetiştirme söz konusu değildir. Cumhur ulema görüşlerine delil olarak şu ayetleri zikretmişlerdir:

Allah, kendi cinsinizden eşler, o eşlerinizden de oğullar ve torunlar yarattı…” (Nahl 72)

Size kendi cinsinizden, kendileriyle ısınıp kaynaşacağınız eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması Onun varlığını gösteren delillerindendir. Şubhesiz ki bunda, düşünen bir kavim için nice ibretler vardır.” (Rum 21)

 

Görüldüğü gibi Yüce Mevlâ bu ayetlerde bizlere kendileriyle kaynaşacağımız eşleri kendi cinsimizden yarattığını, böylece bize lütufta bulunduğunu zikretmiştir. Bu itibarla bunların dışına taşmak caiz değildir.

Aksi iddia edilecek olursa şu sorulara ne cevap verilecektir:

- Cin bir kadınla evlenen insan onu evde kalmaya mecbur edebilecek midir?

- Onun insandan başka bir şekle girmesine engel olabilecek midir? Şayet asıl şekliyle görünür veya herhangi bir hayvan şekline girerse bu, aralarında nefret uyandırmayacak mıdır?

Başka bir şekle girdiğinde onun kendi karısı olup olmadığını anlayabilecek midir, yoksa aldatan başka bir cinle mi ilişkiye geçecektir?

- Cin kadınla evlenen koca ona kemik ve benzeri yiyecekleri sağlama mecburiyetinde midir?

- Cin kadınla evlenen, evlenme şartlarının karşı tarafta bulunup bulunmadığını tespit edebilecek midir? Şayet başka biriyle evliyse, böyle olmadığını nasıl bilecektir?

 

İşte bütün bu nedenlerle cinlerle evlenmek caiz değildir.

 

Diğer yandan eşyada asıl olan mubahlıktır, ancak evlenmek bundan mustesnadır. Onun mubah olması için ilâhî izin gerekmektedir. İnsanlarla evlenmenin mubah kılındığı, ayetlerde beyan edilmiştir. Bunun dışında olanların mubah olduğuna dair herhangi bir delil yoktur.

Allahu Teâlâ buyuruyor ki: “Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getirememekten korkarsanız, diğer kadınların size helâl olan ve hoşunuza gidenlerinden iki, üç ve dörde kadar nikâhlayın…” (Nisa 3)

“kadın” kelimesinden maksat, insanlardan olan dişilerdir. Cinler için evlenme ruhsatı zikredilmemiştir. Bu itibarla onlarla evlenmek haramdır.

(Kurtubî Tefsîri, XIII, 213; Hayâtu’l-Hayvâni’l-Kubrâ, I, 302)

 

 

Bir insanın bir hayvan ile, cins ayrılığı olduğu için evlenmesi caiz olmadığı gibi cinni ile de evlenmesi caiz değildir. (el-Feteva'l-Hadisiyye 167)

 

 

"Sizi topraktan yaratmış olması O'nun âyetlerindendir. Sonra siz, yayılmakta olan bir beşer oldunuz.

Kendileriyle huzûrâ kavuşmanız için size kendi nefislerinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun âyetlerindendir. Şubhesiz ki bunlarda düşünen bir kavim için âyetler vardır." (Rum, 20 - 21)

 

Allah (c.c.) insanlığın atası olan Adem (a.s.)'ı toprak ve sudan yaratmıştır.

Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Şubhesiz Allah Teâlâ, Âdem'i yeryüzünün her tarafından almış olduğu bir avuç (toprak)'tan yaratmıştır. Âdemoğulları yeryüzünden alınan bu topraklar ölçüsünde dünyaya gelirler. Onlardan beyazı, kırmızısı siyahı, bunlar arası bir renkte olanı, pis ve temiz olanı, uysal ve üzüntülü olanı, bunlar arasında bir tabiata sahib olanı (dünyadan alınmış olan toprakların ölçüsüne göre) dünyaya gelirler."

(Hadîsi Ebu Dâvûd ve Tirmizî, muhtelif kanallardan olmak üzere Avf el-A'râbî'den rivayet etmişlerdir.

Tirmizî hadîsin hasen, sahîh olduğunu söyler.)

 

Yine eşini (Havva) ise Adem (a.s.)'ın (kendi nefsinden) kaburga kemiğinden yaratarak aralarında sevgi ve merhametin husûl olmasına niyet etmiştir. 

 

"Kendileri ile huzura kavuşacağınız (kendi cinsinizden) kendi nefislerinizden size eşler (olacak dişileri) yaratmış olması da O'nun âyetlerindendir." (Rum 21) ayetindeki mâna, aşağıdaki ayetteki anlam gibidir.

 

"O'dur, sizi bir nefisten yaratan' ve ondan da gönlünün ısınacağı eşini var eden." (A'râf, 189) 

 

Burada Havva kasdedilmektedir. Allah Teâlâ Hz. Havva'yı, Âdem'in sol ve kısa olan kaburga kemiğinden yaratmıştır. Şayet Allah Teâlâ Âdemoğullarının hepsini erkekler, cinden veya hayvandan olmak üzere kadınlarını da başka bir cinsten yaratmış olsaydı, gerek onlar arasında ve gerekse eşler arasında birbirine ısınma meydana gelmezdi. Aksine eşler birbirinden başka cinslerden olmuş olsaydı aralarında bir nefret meydana gelirdi. Âdemoğullarının eşlerini kendi cinslerinden yaratmış olması, Âdemoğulları ile eşleri arasına sevgi ve rahmet koyması da Allah'ın Âdemoğullarına olan rahmetinin işaretidir.

Bir erkek kadını ya onu sevdiği için veya ona acıdığı için tutar ki böylece onun o kadından çocuğu olur veya kadın harcamalarında ona muhtaç durumdadır veya aralarında dostluk, sevgi ve birtakım başka bağlar vardır. «Şubhesiz ki bunlarda düşünen bir kavim için âyetler vardır.»

(Ebu’l-Fida İsmail İbn Kesir, Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Çağrı Yayınları: Cilt 12, 6341-6342)

 

 

Ayetlerin izâhında gördüğümüz gibi, Allah (c.c.) topraktan yarattığı insan kuluna, yine kendileri (cinsinden olan) gibi topraktan dişisini-eşini yaratarak takdir etmiştir. Bu ayetler, topraktan yaratılmış insanoğlunun, yaratılış tabiatı farklı olan (dumansız ataşten - kor) olan Cin'lerden eşler edinemeyeceğinin kat'i delilidir. 

 

Bu tür batıni mevzuları iddia edenlerin, cevab vermesi gereken sorular vardır:

 

1- Bu tür evliliklerde nikah neden kıyılmaz?

2- Musluman erkek, kâfir cinle evlenmesi durumunda nikahın hukmu?

3- Musluman kadın, kâfir cinle evlenmesi durumunda nikahın hukmu?

4- Bu evlilikten doğan çocuklar, neden hep cin olmak zorundadır? (Görmeyelim diye mi?)

5- Cin eşi ve çocuğu olana Miras taksimini nasıl yapıyorsunuz?

6- Bu tür evliliklerini iddia edenler, neden Cin eşlerini bırakarak Cihad'a gidemezler?

 

 

Şeyh Hasan Karakaya : " Biz cinlerle evlenmenin caiz olmadığını beyan eden âlimlerin görüşünü tercih ediyoruz. Zira bu görüş insanlar arasında cinlerle evlilik iddiasıyla fuhşun yayılmasına engel olur ve insan soyunun heder olmasını önler. Çünkü cinlerden doğacak çocukların yaratılışlarının ne şekilde olacağı, huy ve ahlaklarının nasıl olacağı bilinmemektedir. Ayrıca çocukların kime isnat edilecekleri meçhul olacaktır. Allahu Teâlâ her şeyi erkekli ve dişili olmak üzere çift olarak yaratmıştır. İnsanlara insanlardan, cinlere cinlerden, diğer varlıklara da kendilerinden eşler yaratmıştır. Her varlık kendi eşini bırakır ve ilâhî sınırı aşarsa âkıbeti vahim olur." (Şeyh Hasan Karakaya , İslam Akaidi, s. 928 - 929)

 

2- "Cin'lerle İnsanların Evlenmeleri Mekruhtur" Diyenlerin Delilleri :

 

Bu görüş tabiînden olan Hasan el-Basrî’den, Katâde’den, İshâk b. Râhveyh’ten, Hakem b. `Utbe’den, `Ukbe el-A`sam’dan ve İmam Mâlik’ten rivayet edilmiştir. (Âkâmu’l-Mercân fî Ahkâmi’l-Cânn, 83)

 

Ebû Osman er-Râzî el-Heravî’nin rivayet ettiğine göre Mukâtil, Sa`îd b. Dâvûd ez-Zebîdî’den şunları nekletmiştir:

Yemenlilerden bir topluluk İmam Mâlik’e yazı gönderip, Ondan cinlerle evlenmenin hükmünü sormuşlar ve demişlerdir ki:

“Burada cinlerden bir adam var. O bizden evlenmek için bir kız istiyor ve bunun helal olduğunu zannediyor.” İmam Mâlik şu cevabı vermiştir: “Ben bunun dinen bir sakıncası olmadığı görüşündeyim. Fakat ben bunu kerih görüyorum. Çünkü bir hanım hamile kalır da ona ‘Kocan kimdir?’ denilecek olursa, o da ‘Cindir’ der ve böylece İslâm’da fesat çoğalmış olur.” (Suyûtî, el-Eşbâh ve’n-Nezâir, 257)

 

 

3- "Cin'lerle İnsanların Evlenmeleri Câizdir" (Mubah) Diyenlerin Delilleri : 

 

 

Cinlerin, insanlarla evlenmesi yada cinsel ilişkisinin aksine Cinlerin bir kısmının, cinlerle evlenebildiği hakkında deliller vardır.

"Hani biz meleklere, “Âdem'e secde edin” demiştik de İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da İblis’i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Hâlbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir bedeldir!" (Kehf 50)

 

 

Kurtubî , “O cennetlerde, gözlerini kocalarından başka kimseye çevirmeyen, kocalarından önce insanlardan ve cinlerden kimsenin kendileriyle munasebette bulunmadığı hanımlar vardır.” (Rahman 56) ayetinin tefsirinde şunu zikretmiştir:

“Bu ayette huriler, insanların ve cinlerin, kendileriyle daha önce cinsel munasebette bulunmadıklarıyla sıfatlandırılmışlardır. Bundan anlaşılıyor ki insanlardan olan kadınlar dünyada iken cinlerle temasta bulunmuş olabilirler.” (Kurtubî Tefsîri, XVII, 181)

 

A`meş’in şunu söylediği rivayet edilmiştir: 

“Cinlerden bir erkek bizden bir kadınla evlendi. 

Ben ona dedim ki: ‘Sizin en çok sevdiğiniz yemek nedir?

O da dedi ki: ‘Pirinç pilavıdır’ 

Biz ona onu getirdik. Baktım ki lokmalar yukarıya kalkıyor fakat kimseyi göremiyorum” 

(Heysemî, el-Fetâvâ’l-Hadise, 69; Âkâmu’l-Mercân fî Ahkâmi’l-Cânn, 

 

Şeyhu'l-İslam İbn Teymiyye (rahimehullah) şöylece vermektedir:

"İnsanlarla cinler birbirleriyle evlenebilirler. Onlardan çocuk da dünyaya gelebilir. Bu çok rastlanan ve bilinen bir husustur." (Mecmûu'l-Fetavâ, XIX, 39; İbnu'l-Kayyim'in Haşiyesi, XIV, 8)

 

Bedreddîn eş-Şiblî diyor ki: “İnsan bir erkeğin cinlerden bir kadınla evlenmesi ve bunun aksi mümkündür. Bazı fıkıhçıların ‘cinlerle insanların evlenmeleri caiz değildir’ demeleri bunun vuku bulduğunu göstermektedir. Zira mümkün olmayan bir şeyin caizliğine veya caiz olmadığına hüküm vermenin bir anlamı yoktur. (Âkâmu’l-Mercân fî Ahkâmi’l-Cânn, 77)

 

Demirî diyor ki: “Ben Kur’ân ehli ve ilim erbabı olan bir zatı gördüm. O bana haber verdi ki, birbiri arkasından dört cin kadınla evlenmiş(Hayâtu’l-Hayvâni’l-Kubrâ, I,)

 

Buna yüce Allah'ın, huriler hakkındaki şu buyruğu da delil gösterilebilir:

"O ikisinde de bunlardan evvel ne bir insanın, ne bir cinnin asla dokunmadığı, gözlerini yalnız eşlerine dikmiş (huri)ler vardır." (Rahman, 56)

 

İbnu'l-Cevzi, şunları söylemektedir:

"Bu ayet-i kerime'de cinden olan bir erkeğin tıpkı insan erkeği gibi, kadın ile ilişki kurduğuna delil vardır." (İbnu'l-Cevzi, Zadu'l-Mesîr, VII, 315)

 

Vahid Abdusselam Bâlî (İbrahim Emin)'in "Cin, Şeytan, Büyü ve Nazar'dan Korunma" isimli kitapta yaşanmış canlı örneklerden 6. örnekte, sayfa 120 -123 arasında;

"kafir Cin kadının; Mahmud isimli musluman hastayla , haftada bir gün (pazartesi) yattığını, Hastanın onu uykusunda ruya olarak güzel kadın şeklinde gördüğünü, sabahleyin kendisinin ihtilam olduğunu anladığını, fakat ben (cin) tamamen zevk alıyorum ve her şeyi hissediyorum" diye kaynaksız bir rivayet aktarmaktadır.

 

 

Kadı Bedruddin Muhammed b. Abdullah eş-Şibli : 'Bu onların nesil bırakmak için evlendiklerine delildir' demiştir. (Akamu'l Mercan; 33)

 

Beyhaki de, İbn Mesud'un rivayet ettiği şu hadis vardır: 

Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Cinlerden kardeş çocukları ve amca çocukları olan, onbeş kişilik bir gurup , kendilerine Kur'an okumam için, geceleyin Bana gelirler"

 

İbn Ceir, şunu nakletti : Vehb b. Munebbih'e şöyle soruldu: "Cinler yeyip içerler mi? Ölürler mi? Evlenirler mi?"

Vehb, şöyle cevap böyle dedi : Onlar çeşit çeşittir. Cinlerin halis olanları, ruzgar halinde olanlardır. Onlar yeyip içmezler, ölmezler ve çoğalmazlar. Onların bir çeşidi de ; yeyip içerler , ölürler ve evlenirler. (Lukatu'l Mercan)

 

 

Hicrî yedi yüz yirmi yedide vefat eden Şâfi`î fıkıh âlimlerinden Mısırlı Necmuddîn el-Kammûlî:

Bu zat şöyle demiştir: “Cinlerle evlenmeye engel olmak tartışma götürür. Zira her iki grup da yükümlülükte aynıdır. Ben yaşlı sâlih bir zat gördüm. O bana cin bir kadınla evlendiğini bildirdi(Demirî, Hayâtu’l-Hayvâni’l-Kubrâ, I, 302)

 

Hicrî beş yüz kırk üçte vefat eden Malikî fıkıh âlimlerinden İşbil’li Muhammed b. Abdillâh Ebû Bekr b. el-Arabî:

Bu zat şöyle demiştir: “Cinlerle evlenmek aklen caizdir. Şayet naklen de sahîh olursa ne hoş, ne güzeldır.” (Şinkîtî, Edvâu’l-Beyân, III, 321)

 

Hicrî sekiz yüz sekizde vefat eden Şâfi`î fıkıh âlimlerinden Kâhireli Ahmed b. `İmâd:

Bu zat Vecîz adlı kitabın şerhindeki İbni Yûnus’un “Cinlerle evlenmek helaldir.” görüşünü isabetli görmüştür. (İbni Hacer el-Heytemî, el-Fetâvâ’l-Hadise, 69)

 

Hicrî yedi yüz altmış dokuzda vefat eden Hanefî fıkıh âlimlerinden eş-Şiblî:

Bu zat Âkâmu’l-Mercân adlı kitabında şöyle demiştir: A`meş’ten rivayet edildiğine göre cinlerle evlenmek caizdir. Çünkü O Irâk’ın Bâbil Şehri yakınındaki Kûsâ denilen yerde cinin evlenmesinde hazır bulunmuş ve şöyle demiştir: “Ben Kûsâ’da cinin evlendiğine şahit oldum. Cinlerden bir adam bizden bir kadınla evlendi.

Onlara denildi ki: ‘Sizler hangi yemeği daha iyi seversiniz?’

Onlar ‘Pirinç pilavını’ dediler. Onlara pirinç pilavı dolu çanaklar getiriliyordu. Pilavlar bitiyor fakat elleri göremiyorduk”

Şiblî sözlerine devamla diyor ki: “İbni `İmâd da cinlerle evlenmeyi caiz görmüştür.”

Yine Ziyâd b. Ebîhi’nin azatlı kölesi ve Herât kadısı olan Ebû’l-Havârî Zeyd el-`Ammî el-Basrî’nin de şunları söylediği rivayet edilmiştir: “Ey Allahım! Sen bana bir cin kadın nasib et de onunla evleneyim”

 

"İslam dünyasındaki bilimsel tartışmalardan bir kesit..Karşıt görüşler,tarafsızlar..Fikirler havada uçuşuyor..Sonrada müslümanların kafası çalışmaz diyorlar..Einstein bile bu konulara vakıf olamadı bre kafirler..

 
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

 

Düsünen insan ´in aklina bir takim sorular geliyor bu cinler konusunda.

 

Aklima kabaca gelen bir kac soruyu sorayim bakalim nasil bir cevap gelecek, tabi cevap varsa.

 

Hristiyan ve yahudi dinine mensup cinler muhammedi dinlemeye gelmisler iyi güzel. Peki puta, günese, atese vs. tapan putperes ve diger din mensubu cinler? onlar da kurani dinlemeye gelmisler mi? geldilerse neden onlardan söz edilmiyor, insan merak ediyor nasil bir konusma yaptiklarina dair. gelmedilerse sebebi nedir?

 

Bu cinler tipki insanlari gibi kutsal atledilen kitaplara inanmakla emrolunmuslar kurana göre.

 

Bu durumda;

Müslüman cinler namaz kilarmi?

Abdest alirlar mi?

Zekat verirler mi, hanki tür maldan zekat verirler?

Hacca giderlermi?

Oruc tutarlar mi?

Namaz vakitlerinde ezani yüksek sesle minareden okuyup (camiye mi)  davet ederler?

Su bulamayinca toprakla mi teyemmüm ederler, boy abdestini hanki maddeyle alirlar? :)

 

Madem peygamberlere, dinlere uymakla emrolundular; cinlerin ibadetlerini, vazifelerini nasil yapacaklari kuran da neden cinlere özel bir tarif, ayet bulunmaz?  Yoksa bu varliklar lep demeden leplebiyi anlarlarmi?

 

 

Son olarak; Kuran da inkar edenlere elci olarak gökten melek inmeli degilmiydi elestirisine kuran; Yeryüzünde dolasan melekler olsaydi elbet de melek elci gönderirdik diye cevap veriyor. Kurana göre; Insanlar toprak ve sudan, melekler nurdan, cinler atesden yaratilmis. Insanlara melek elci olmuyorsa, cinlere neden insan türünden elci olabiliyor? Bu cikarima göre cinlerede kendi iclerinde elci gelmesi gerekmiyormu???

 

“Kendilerine hidayet geldiği zaman, insanları inan­maktan alıkoyan şey de: ‘Allah, peygamber olarak bir beşeri mi göndermiştir?’ demeleridir. De ki: ‘Eğer yeryüzünde yerleşmiş dolaşan me­lekler olsaydı, Biz ancak onlara peygamber olarak gök­ten bir melek indirirdik’.” (İsra 17/94-95)

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...