Jump to content

Kürdistan Özgürlük Şahinler'i Türkiye'yi tehdit etti !!


Recommended Posts

İşte böyleee,

                     Kürtler Çanakkalenin uzaklığından değil,kendilerinin Türklere uzaklığındansavaşlarda yardıma gelmemişlerdir.Gelmemeleri bir yana,savaşan orduya YİYECEK , MALZEME , SİLAH ve CEPHANA götüren konvoyları fırsat buldukça soymaya çalışmışlardır.

 
 
 
12717308_10153997379576108_8231176997179
 
 
Videoyu İzle
 

Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nda Kürtler neredeydi? ( İşte o listeler ) Kürtler çok istiyorlarsa şunu diyebilirler; biz Kurtuluş Savaşı’nda ve Çanakkale’de fiili olarak bulunamadık, çünkü o dönemin koşulları uygun değildi ama o mücadeleyi can-ı gönülden destekledik ve destekliyoruz.Ama iş fiili katılıma gelince, biz aynı cephede omuz omuza Türklerle birlikte savaştık demeye gelince; orada durmalılar. Çünkü bu savaşlara kimler katıldı, kimler katılmadı ortada.

Çanakkale Savaşı’nda Osmanlı Ordusu’nun resmi kaybı 48 bin asker.

Peki bu 48 bin şehidimizin nerelerden gelip Çanakkale’de öldüğü biliniyor mu? Elbette biliniyor. Her bir şehidin, ana-baba adından tutun köyüne kadar kim oldukları biliniyor.

Peki Çanakkale’de kimler şehit olmuş? 48 bin şehidin 992 tanesi Güneydoğu’dan katılmış. Yani %2’si. Ama bu rakam da bizi yanıltmasın, bu 992 kişinin 502’si de Antep’ten katılmış.

Mesela Sırrı Sakık’ın memleketi Muş’tan kaç kişi şehit olmuş?

7 kişi!

Diyarbakır’dan 49, Van’dan 36, Siirt’ten 40, Mardin’den 7 kişi.

Görüldüğü gibi rakamlar ortada: Kürtler pek Çanakkale’ye uğramamış!

Peki Kurtuluş Savaşı’nda durum farklı mı?

Orada da durum oran olarak aynı. Toplam 35 bin resmi şehidimiz var Kurtuluş Savaşı’nda. Bunların 685’i Güneydoğu doğumlu. Oran olarak yine %2!

Sırrı Sakık’ın memleketi Muş’tan katılım bu defa çok yüksek olmuş ki şehit sayısı 18!

Yani rakamlara baktığımızda görüyoruz ki Kürtler Kurtuluş Savaşı’nda da ortalıkta gözükmüyor...

Kürtlere kardeşlik soruları

Ama biz yine de geçmişi çok kurcalamaktan yana değiliz. Kürtler bu rakamları unutabilirler, biz de unutabiliriz, yeter ki günümüze gelelim ve anlaşalım.

O halde bir de şu sorulara cevap arayalım.

Mesela Sırrı Sakık ve diğer BDP’li milletvekillerine ya da onlarla aynı yolda yürüyenlere soralım.

Ailenizde kaç kişi Çanakkale Savaşı’nda, kaç kişi Kurtuluş Savaşı’nda şehit oldu?

Şehit olmasa bile ailenizde hiç bu savaşlara katılmış dedeleriniz var mı?

Onlar size Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı anılarını anlattılar mı?

Ve devam edelim sormaya...

Ailenizde kaç kişi şu ana kadar PKK için savaşırken öldü?

Hâlâ PKK’da savaşan akrabalarınız var mı?

Mesela Sırrı Sakık’ın yanıtlaması çok kolay olacaktır çünkü ağabeyi Şemdin Sakık PKK’nın Apo’dan sonraki ikinci adamıydı ve şu an hapiste!

Bu arada şunu da soralım kaç akrabanız PKK davasından içerde yatıyor?

Bu soruların cevapları yeterince aydınlatıcı olacaktır elbette.

Ama madem yine de biz bu ülke için savaştık diyorlar, onu da kabul edelim yalnız şunları onların ağzından duymak istiyoruz.

Evet bunları diyebilir misiniz:

Biz Kürtler, Çanakkale’de İngilizlere karşı Türklerin yanında savaştık.

Biz Kürtler, Kurtuluş Savaşı’nda Yunanlara karşı Türklerin yanında savaştık.

Biz Kürtler, Fransız işgali sırasında Antep’te, Maraş’ta, Urfa’da Fransızlara karşı Türklerin yanında savaştık.

Biz Kürtler, İngilizler işgal ettiği sırada Musul ve Kerkük’te İngilizlere karşı Türkleri destekledik.

Evet desinler görelim; biz Kürtler, İngilizlere, Fransızlara, Yunanlara karşı savaştık desinler!

Diyemezler, çünkü İngilizler, Fransızlar ve Yunanlar hemen arşivleri açar ve Kürtlerin kimin yanında olduğunu açıklarlar.

Kaldı ki madem siz bize karşı savaştınız o zaman size desteğimizi çekiyoruz derler.

Kolay mı...

İngilizlerin, Fransızların desteğini çektiğini bir düşünün, Kürtler ne yapar!..

Evet bu soruların cevabını alabilirsek o zaman biz de Türk-Kürt kardeşliğine inanabileceğiz

Atatürk şehitlere ihanet etmiş! BDP’li Sırrı Sakık Çanakkale Şehitlikleri’ni gezmiş ve şu açıklamalarda bulunmuş:

“Bu ülkede burada yatan şehitlerin ruhuna uygun bir cumhuriyet oluşturmak istiyoruz. Eminim ki, onların ruhu bizi izliyor. Burada şehit düşen Muşlusu, Şırnaklısı, Vanlısı, Gazianteplisi, İstanbullusu, Trabzonlusu hepsinin ruhu bizi izliyor. Hepsi diyor ki, bizim ruhumuzun şad olması için barışı ve kardeşliği savunun. Hepimize görevler düşüyor, Kürdüyle, Türk’üyle. Demokrasiden yana olan herkesin ortak bir vatan için ortak sorunluluklar düşüyor.”

Ne kadar güzel diyebilirsiniz içinizden, işte adam kalkmış Çanakkale Şehitlikleri’ne kadar gitmiş, orada şehitlerimiz için dua etmiş.

Ama olay elbette öyle değil. BDP’nin Çanakkale’de il kongresi varmış, Sırrı Sakık da kongre için gitmiş Çanakkale’ye, şehitlerimiz için değil!

Ama Çanakkale’ye kadar gitmişken şehitliklere de uğramış ve şehitler üzerinden bölücülük yapmaya kalkmış. Sözde Kürtler Çanakkale’de savaşmışlar.

Sözlerinin devamında ise Atatürk’e saldırmış ve Atatürk’ün Kürtlere ihanet ettiğini buyurmuş. Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nda Kürtler Türklerin yanında savaşmış ama Atatürk onların hakkını vermemiş. Yani klasik bölücü Kürtçü tezleri tekrarlamış Sırrı Sakık.

Ama Sırrı Sakık’ın bu bölücü tezlerini bugün Türkiye’de neredeyse herkes savunuyor. Kimisi hararetle, kimisi inanarak, kimisi inanmak isteyerek. En önemlisi de bu sonuncusu, Türkiye’nin büyük çoğunluğu buna inanmak istiyor. Ama büyük çoğunluk derken, kendisine Türk diyenlerin büyük çoğunluğunu kastediyoruz.

 


Bu bilgiler Genel kurmay arşivleridir.Yakın tarihimizin en önemli parçası olan Kurtuluş Savaşı'ndan ne zaman bahsetsek bazı kişiler -iyi ya da kötü- "Biz bu vatanı birlikte kurduk. Kürt, Türk, birlikte savaştık!" diye bir cümle kurarlar. Bu genelde böyledir.

Bu cümleleri kuranlar iki gruba ayrılır: Birinci grup, tarih konusunda pek çok şey bildiğini sanan ama kendisine verilenle yetinen (ve batı kaynaklı tarihi "tarih" sanan) kişilerdir. Bunların pek çoğuna göre Türkler 1071'de Anadolu'ya girmiştir. Türkler aslında 1071 tarihinde Anadolu'ya girmemiştir, Anadolu zaten binlerce yıllık Türk yurdudur.

"Biz bu vatanı birlikte kurduk. Kürt, Türk, birlikte savaştık!" diye düşünenlerin ikinci kısmı -ki tehlikeli ve art niyetli kısmı budur- aslında gerçeklerden bal gibi haberdardırlar. Ama çeşitli nedenlerden dolayı "Biz bu vatanı birlikte kurduk. Kürt, Türk, birlikte savaştık!" yalanını insanlara kabul ettirmeye çalışırlar. Korkaktırlar. Art niyetlidirler. Kraldan çok kralcıdırlar.

"Biz bu vatanı birlikte kurduk. Kürt, Türk, birlikte savaştık!" şeklindeki iddia tamamen safsatadır. Ama biliyoruz ki "Biz bu vatanı birlikte kurduk. Kürt, Türk, birlikte savaştık!" diye saçmalayanlar, burada da "yırtık dondan çıkar gibi" çıkacaklardır.

Evet...

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu yıllarda, daha öncesinde ve daha sonrasında ülkemizde çeşitli isyanlar başlamıştı. Bunların pek çoğu, "KÜRT TEALİ CEMİYETİ" denen bölücü cemiyet tarafından organize edilmekteydi. Bu cemiyet, direkt düşmanlar tarafından desteklenmekteydi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bağımsız (?) bir Kürt devleti kurmak için Avrupa'dan direkt destek alıyorlardı. Ve bunun için onlarca isyan çıkardılar.

 

Aşağıdaki liste, bizim atalarımız bu vatan için canlarını verirlerken çıkan Kürt isyanlarının tam listesidir:

* Ali Batı İsyanı: 1919 yılında Midyat'ta...

* Cemil Çeto İsyanı: 1920 yılında Doğu Anadolu'da...

* Milli Aşireti İsyanı: 1920 yılında Urfa'da...

* Koçgiri İsyanı: 1921 yılında Erzincan, Tunceli, Sivas arasında...

* Nasturi İsyanı: 1924 yılında Hakkari'de...

* Raçkotan ve Raman İsyanı: 1925 yılında Siirt, Sason ve Silvan'da...

* Şemdinli İsyanı: 1925 yılında Hakkari'de...

* Sason İsyanı: 1925 yılında Siirt'’te...

* Şeyh Sait İsyanı: 1925 yılında Diyarbakır, Kulp, Varto, Bingöl ve Çapakçur'da...

* Beytüşşebap İsyanı: 1926 yılında Hakkari'de...

* Koçuşağı İsyanı: 1926 yılında Ovacık ve Hozat'ta...

* Mutki İsyanı: 1927 yılında Bitlis'te...

* Bicar İsyanı: 1927 yılında Hani, Lice ve Kulp'ta...

* Zeylan İsyanı: 1930 yılında Tendürek, Muratbaşı ve Erciş'te...

* Ağrı İsyanları:

1. Ağrı İsyanı: Mayıs 1926 yılında...

2. Ağrı İsyanı: Eylül 1927 yılında...

3. Ağrı İsyanı: Eylül 1930 yılında...

* Tunceli İsyanları:

1. Tunceli İsyanı: Mart-Ekim 1937 yılında...

2. Tunceli İsyanı: Haziran-Ağustos 1938 yılında...

Bütün bu isyanlarda isyan çıkaran Kürtlerin silahlı gücü 150 kişiden 5000 kişiye kadar değişmiştir. Şeyh Sait'te 5000 silahlı, Tunceli'de 3000 silahlı, Ağrı'da 800-1500 silahlı isyancının olduğu tahmin edilmektedir. İsyanların bastırılması Tunceli'de yedi ay, Şeyh Sait'te 4,5 ay sürmüş, diğerleri de iki gün ile azami bir ay içerisinde bitirilmiştir.

 

Kurtuluş Savaşı'nda bölge bölge şehit sayı ve oranları:

Marmara Bölgesi: 2586 şehit - %8

Karadeniz Bölgesi: 9947 şehit - %29

Ege Bölgesi: 5092 şehit - %14

Akdeniz Bölgesi: 3963 şehit - %11

İç Anadolu Bölgesi: 10729 şehit - 31

Doğu Anadolu Bölgesi: 1759 şehit - %5

Güneydoğu Anadolu Bölgesi: 782 şehit - %2

Kurtuluş Savaşı'nda bazı illerimizin şehit sayısı:

VAN: 36
TUNCELİ: 30
MUŞ: 8
MARDİN: 7
KARS: 2
ADIYAMAN: 12
BİTLİS: 63
BİNGÖL: 8
SİİRT: 40
DİYARBAKIR: 49

Çanakkale Savaşlarında il il şehit sayıları:

ADANA: 842
ADIYAMAN: 11
AFYON: 95
AKSARAY: 285
AMASYA: 32
ANKARA: 1772
ANTALYA: 183
ARTVİN: 10
AYDIN: 1746
BALIKESİR: 2779
BARTIN: 254
BAYBURT: 21
BİLECİK: 854
BİNGÖL: 8
BİTLİS: 59
BOLU: 1405
BURDUR: 606
BURSA: 3737
ÇANKIRI: 972
ÇANAKKALE: 1788
ÇORUM: 1333
DENİZLİ: 2195
DİYARBAKIR: 49
EDİRNE: 858
ELAZIĞ: 159
ERZİNCAN: 282
ERZURUM: 109
ESKİŞEHİR: 843
GAZİANTEP: 502
GİRESUN: 114
GÜMÜŞHANE: 39
HATAY: 283
İÇEL: 1218
ISPARTA: 55
İSTANBUL: 1648
İZMİR: 1720
KAHRAMANMARAŞ: 213
KARAMAN: 455
KARS: 1
KASTAMONU: 2425
KAYSERİ: 771
KIRIKKALE: 232
KIRKLARELİ: 366
KIRŞEHİR: 448
KOCAELİ: 583
KONYA: 2488
KÜTAHYA: 1487
MALATYA: 141
MANİSA: 2174
MARDİN: 7
MUĞLA: 671
MUŞ: 7
NEVŞEHİR: 525
NİĞDE: 509
ORDU: 56
RİZE: 71
SAKARYA: 526
SAMSUN: 44
SİİRT: 40
SİNOP: 1488
SİVAS: 25
TEKİRDAĞ: 646
TOKAT: 47
TRABZON: 155
TUNCELİ: 30
URFA: 383
UŞAK: 818
VAN: 36
YOZGAT: 661
ZONGULDAK: 753

KURTULUŞ SAVAŞIMIZ "KÜRTLERLE BİRLİKTE" DEĞİL, "KÜRTLERE RAĞMEN" KAZANILMIŞTIR!

tarihinde tolonbey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tolonbey

Milli Aşireti İsyanı: 1920 yılında Urfa'da...  diyorsun o zaman

Şanlı Urfa' ya  niye Şanlı diyoruz biz

Şanlı Urfa

Şanlı Urfa ilk olarak İngilizlerin kuşatmasında kalmıştır. Oradan İngilizlerin çekilmesiyle birlikte bu sefer Fransızların işgali altında kalmışlardır. Bu durumdan bıkan halk ise Urfa Müdafaa- i Hukuk Cemiyeti kurmuştur. Bu cemiyet ile birlikte güç toplayarak düşmanla mücadele etmişlerdir. Ordudan hiç yarım gelmemiştir. Çünkü eğer Türk askeri oraya gelseydi Fransa ile resmi savaş çıkacaktı. Bu anlamda tek başına mücadele eden cemiyet ve halk düşmanı topraklarından kovmuştur. 12 Haziran 1984’te ise şehre Şanlı unvanı verilmiştir.

 

birde doğuda sadece kürt mü var ondan sonra 100%8 marmarayla 100%5 doğu anadolu farkını söyle bana çok mu fazla marmaradakiler kim onlardamı kürt 

sonra gelmişsin sanki başka yerde hiç isyan çıkmamış gibi sadece doğuda çıkanları yazmışın buraya  

AMA ŞÖYLE BİR GERÇEK DAHA VAR BURASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ BURADA TÜRKLERDEN BAŞKASINA YER YOKTUR AMA TÜRK OLMAK İÇİN TÜRK DOĞMAK GEREKMEMEKTEDİR BEN TÜRKÜM DİYEN HERKES TÜRKTÜR PEKİ BUNA NEREDEN GELDİM BAKINIZ ANA YASA 

madde-1: türkiye devleti bir cumhuriyettir

madde-2: türkiye cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

madde-3: türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. dili türkçedir.
bayrağı şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
milli marşı "istiklal marşı" dır.
başkenti ankaradır.

madde-4: anayasanın 1 nci maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve 3 ncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

 

BEN BURADA ANAYASANIN DEDİĞİNİ SÖYLÜYORUM  ALTI ÇİZİLİ ALANA YOĞUNLAŞALIM LÜTFEN 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

                  Yeşil ve Mavi,o zaman sizde çenenizi kapatın,rastgelen yerde bizde sizinle düşmana karşı omuz omuza savaştık demeyin ÇENENİZİ kapatın.Bizde üstelemeyelim.Sonra bir ülkede yaşayanlar, geçmişde o ülkede yaşananları bilmek zorundadırlar.

Marağım gereği güneydoğunun dağlarında çok dolandım,oralardaki halklarla çok düşüp kalktım kürtleri genel olarak iyi tanırım.

                  Bir tarihde Erzincanın dersim dağlarının yamacında Gırnevik deye bir köye gece saat 23,00sıralarında 3 arkadaş vardık.Evler bomboş gece kalacak bir ev ararken bir işik gördük,Kapıyı çaldık bir adam içerde çalışıyormuş açtı kapıyı,Tanıttık kendimizi Erzıncan valisinin bize verdiği kağıdı göstererek.Kağıtta diyürki bu kişileri köyün muhtarı misafir etmek zorundadır.

                   Adam içeri buyur etti.İçerisi tahta ve kereste dolu.

Adama dedimki,neden bu köyde senden başka kimse yok.Dediki Yaylaya gittiler.Dedimki burası yayla degilmi?Evet dedi ama yukardaki yaylalar daha elverişli.Sonra dediki burda olsalardıda sizi benden başka kimse misafir etmezdi.Peki dedim sen niye bizi içeri aldınki?

Dediki Dersim isyanı dolayısıyla bizim ayleyi BURSAYA sürdüler.Orda 15 yıl kaldık,insanlık öğrendik,üzerimizdeki yABANİLİGİ terkettigimiz için sizi misafir ettim.-

                 Arkadaşlara yatak serdi.Bense durumu bildiğimden Tahtaların üstünde örtüsüz yatacam dedim.Sabahlayın biri kapıyı çaldı ev sahabı kapıyı açtı bir çocuk.Ev sahibi ne var loooo dedi.Oğlanda ağamızın hanımı senin misefirlerine bahcada kahvaltı hazırlattı onları bekliy dedi.Kalktık gittik.Ağanın hanımı evde yalnız,ev saray kimin.Meger bu ev Erzincan milletvekilinin yazlık eviymiş.Hanımın elini öptük teşekkür ettik.O gün kahvaltıdan sonra daha yukarlarda tam dağda bir köyden daha yukarlara gitmek için köyden geçerken birkaç kadın ve birkaç çocuk bize taş atmaya başlayınca ileride bir adam görüp kadınlara ve çocuklara bağırdı.Onlarda bırakıp kaçtılar.Adam yanımıza geldi kendini tanıttı.Meger adam köyün muhtarıymış.Eve götürüp balkonda oturtu bizi,birer kahve yaptı kahveleri içerken bütün Erzincan ovasını seyrettik dört köşe olduk.Muhtara dedimki Muhtar bütün Erzincan ovası ayakların altında,çok güzel yerinde evin.

                Muhtarda Dersim isyanına değindi,sucun bizim kürtlerde olduğunu söyledi.Ben inyancılardandım dedi.bizi yakaladılar.Sıraya dizdiler benim karşımdaki asker aynı sana benziyordu,bu asker bana sanki göz kırpmıştı,Komutan Ateş denince karşımızdaki askerler bize ateş ettiler.Bende yere düştüm benim üstümede yanımda vurulan düştü.Hiç sesimi çıkarmadım ölmüş numarası yaptım,yarım saat sonra çekip gittiler.Ben ayağa kalkıp oramı buramı araştırdım vurulan yerim yoktu.Demekki sana benzeren asker bana korma seni vurmayıp boşa ateş edecem demek istemişti.

                 Netice,kürtleri hala yönlendirenler AGALAR ve AŞİRET  reisleri.Aşiret reislerinide yönlendiren İngilizler.Önceleriyse Osmanlı sultanları.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

İşte böyleee,

                  Yeşil ve Mavi,o zaman sizde çenenizi kapatın,rastgelen yerde bizde sizinle düşmana karşı omuz omuza savaştık demeyin ÇENENİZİ kapatın.Bizde üstelemeyelim.Sonra bir ülkede yaşayanlar, geçmişde o ülkede yaşananları bilmek zorundadırlar.

Marağım gereği güneydoğunun dağlarında çok dolandım,oralardaki halklarla çok düşüp kalktım kürtleri genel olarak iyi tanırım.

                  Bir tarihde Erzincanın dersim dağlarının yamacında Gırnevik deye bir köye gece saat 23,00sıralarında 3 arkadaş vardık.Evler bomboş gece kalacak bir ev ararken bir işik gördük,Kapıyı çaldık bir adam içerde çalışıyormuş açtı kapıyı,Tanıttık kendimizi Erzıncan valisinin bize verdiği kağıdı göstererek.Kağıtta diyürki bu kişileri köyün muhtarı misafir etmek zorundadır.

                   Adam içeri buyur etti.İçerisi tahta ve kereste dolu.

Adama dedimki,neden bu köyde senden başka kimse yok.Dediki Yaylaya gittiler.Dedimki burası yayla degilmi?Evet dedi ama yukardaki yaylalar daha elverişli.Sonra dediki burda olsalardıda sizi benden başka kimse misafir etmezdi.Peki dedim sen niye bizi içeri aldınki?

Dediki Dersim isyanı dolayısıyla bizim ayleyi BURSAYA sürdüler.Orda 15 yıl kaldık,insanlık öğrendik,üzerimizdeki yABANİLİGİ terkettigimiz için sizi misafir ettim.-

                 Arkadaşlara yatak serdi.Bense durumu bildiğimden Tahtaların üstünde örtüsüz yatacam dedim.Sabahlayın biri kapıyı çaldı ev sahabı kapıyı açtı bir çocuk.Ev sahibi ne var loooo dedi.Oğlanda ağamızın hanımı senin misefirlerine bahcada kahvaltı hazırlattı onları bekliy dedi.Kalktık gittik.Ağanın hanımı evde yalnız,ev saray kimin.Meger bu ev Erzincan milletvekilinin yazlık eviymiş.Hanımın elini öptük teşekkür ettik.O gün kahvaltıdan sonra daha yukarlarda tam dağda bir köyden daha yukarlara gitmek için köyden geçerken birkaç kadın ve birkaç çocuk bize taş atmaya başlayınca ileride bir adam görüp kadınlara ve çocuklara bağırdı.Onlarda bırakıp kaçtılar.Adam yanımıza geldi kendini tanıttı.Meger adam köyün muhtarıymış.Eve götürüp balkonda oturtu bizi,birer kahve yaptı kahveleri içerken bütün Erzincan ovasını seyrettik dört köşe olduk.Muhtara dedimki Muhtar bütün Erzincan ovası ayakların altında,çok güzel yerinde evin.

                Muhtarda Dersim isyanına değindi,sucun bizim kürtlerde olduğunu söyledi.Ben inyancılardandım dedi.bizi yakaladılar.Sıraya dizdiler benim karşımdaki asker aynı sana benziyordu,bu asker bana sanki göz kırpmıştı,Komutan Ateş denince karşımızdaki askerler bize ateş ettiler.Bende yere düştüm benim üstümede yanımda vurulan düştü.Hiç sesimi çıkarmadım ölmüş numarası yaptım,yarım saat sonra çekip gittiler.Ben ayağa kalkıp oramı buramı araştırdım vurulan yerim yoktu.Demekki sana benzeren asker bana korma seni vurmayıp boşa ateş edecem demek istemişti.

                 Netice,kürtleri hala yönlendirenler AGALAR ve AŞİRET  reisleri.Aşiret reislerinide yönlendiren İngilizler.Önceleriyse Osmanlı sultanları.

Tolon yazını biz de savaştık diyen kürtlere yazmışsın tamam ama yazında biz savaşmadık siz haklısınız diyen veya azda olsa savaşan kişilere de laf yapıyorsun ve ülkeyi bölmeye çalışanlara yardım ediyorsun. Unutma kimse babasını seçemez . Yazını baştan sona sakince okursan sende farkına varırsın bu sadece biz de savaştık diyen kürtlere bir cevap değil daha fazlası ayrıca tarihim pek iyi değildir ama rahatlıkla olayları  tek taraflı ele aldığını söyleyebilirim ve merakta etmiyor değilim savaşan sen misin yoksa deden mi ??

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

İşte böyleee,

                     Kürtler Çanakkalenin uzaklığından değil,kendilerinin Türklere uzaklığındansavaşlarda yardıma gelmemişlerdir.Gelmemeleri bir yana,savaşan orduya YİYECEK , MALZEME , SİLAH ve CEPHANA götüren konvoyları fırsat buldukça soymaya çalışmışlardır.

 
 
 
12717308_10153997379576108_8231176997179
 
 
Videoyu İzle
 

Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nda Kürtler neredeydi? ( İşte o listeler ) Kürtler çok istiyorlarsa şunu diyebilirler; biz Kurtuluş Savaşı’nda ve Çanakkale’de fiili olarak bulunamadık, çünkü o dönemin koşulları uygun değildi ama o mücadeleyi can-ı gönülden destekledik ve destekliyoruz.Ama iş fiili katılıma gelince, biz aynı cephede omuz omuza Türklerle birlikte savaştık demeye gelince; orada durmalılar. Çünkü bu savaşlara kimler katıldı, kimler katılmadı ortada.

Çanakkale Savaşı’nda Osmanlı Ordusu’nun resmi kaybı 48 bin asker.

Peki bu 48 bin şehidimizin nerelerden gelip Çanakkale’de öldüğü biliniyor mu? Elbette biliniyor. Her bir şehidin, ana-baba adından tutun köyüne kadar kim oldukları biliniyor.

Peki Çanakkale’de kimler şehit olmuş? 48 bin şehidin 992 tanesi Güneydoğu’dan katılmış. Yani %2’si. Ama bu rakam da bizi yanıltmasın, bu 992 kişinin 502’si de Antep’ten katılmış.

Mesela Sırrı Sakık’ın memleketi Muş’tan kaç kişi şehit olmuş?

7 kişi!

Diyarbakır’dan 49, Van’dan 36, Siirt’ten 40, Mardin’den 7 kişi.

Görüldüğü gibi rakamlar ortada: Kürtler pek Çanakkale’ye uğramamış!

Peki Kurtuluş Savaşı’nda durum farklı mı?

Orada da durum oran olarak aynı. Toplam 35 bin resmi şehidimiz var Kurtuluş Savaşı’nda. Bunların 685’i Güneydoğu doğumlu. Oran olarak yine %2!

Sırrı Sakık’ın memleketi Muş’tan katılım bu defa çok yüksek olmuş ki şehit sayısı 18!

Yani rakamlara baktığımızda görüyoruz ki Kürtler Kurtuluş Savaşı’nda da ortalıkta gözükmüyor...

Kürtlere kardeşlik soruları

Ama biz yine de geçmişi çok kurcalamaktan yana değiliz. Kürtler bu rakamları unutabilirler, biz de unutabiliriz, yeter ki günümüze gelelim ve anlaşalım.

O halde bir de şu sorulara cevap arayalım.

Mesela Sırrı Sakık ve diğer BDP’li milletvekillerine ya da onlarla aynı yolda yürüyenlere soralım.

Ailenizde kaç kişi Çanakkale Savaşı’nda, kaç kişi Kurtuluş Savaşı’nda şehit oldu?

Şehit olmasa bile ailenizde hiç bu savaşlara katılmış dedeleriniz var mı?

Onlar size Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı anılarını anlattılar mı?

Ve devam edelim sormaya...

Ailenizde kaç kişi şu ana kadar PKK için savaşırken öldü?

Hâlâ PKK’da savaşan akrabalarınız var mı?

Mesela Sırrı Sakık’ın yanıtlaması çok kolay olacaktır çünkü ağabeyi Şemdin Sakık PKK’nın Apo’dan sonraki ikinci adamıydı ve şu an hapiste!

Bu arada şunu da soralım kaç akrabanız PKK davasından içerde yatıyor?

Bu soruların cevapları yeterince aydınlatıcı olacaktır elbette.

Ama madem yine de biz bu ülke için savaştık diyorlar, onu da kabul edelim yalnız şunları onların ağzından duymak istiyoruz.

Evet bunları diyebilir misiniz:

Biz Kürtler, Çanakkale’de İngilizlere karşı Türklerin yanında savaştık.

Biz Kürtler, Kurtuluş Savaşı’nda Yunanlara karşı Türklerin yanında savaştık.

Biz Kürtler, Fransız işgali sırasında Antep’te, Maraş’ta, Urfa’da Fransızlara karşı Türklerin yanında savaştık.

Biz Kürtler, İngilizler işgal ettiği sırada Musul ve Kerkük’te İngilizlere karşı Türkleri destekledik.

Evet desinler görelim; biz Kürtler, İngilizlere, Fransızlara, Yunanlara karşı savaştık desinler!

Diyemezler, çünkü İngilizler, Fransızlar ve Yunanlar hemen arşivleri açar ve Kürtlerin kimin yanında olduğunu açıklarlar.

Kaldı ki madem siz bize karşı savaştınız o zaman size desteğimizi çekiyoruz derler.

Kolay mı...

İngilizlerin, Fransızların desteğini çektiğini bir düşünün, Kürtler ne yapar!..

Evet bu soruların cevabını alabilirsek o zaman biz de Türk-Kürt kardeşliğine inanabileceğiz

Atatürk şehitlere ihanet etmiş! BDP’li Sırrı Sakık Çanakkale Şehitlikleri’ni gezmiş ve şu açıklamalarda bulunmuş:

“Bu ülkede burada yatan şehitlerin ruhuna uygun bir cumhuriyet oluşturmak istiyoruz. Eminim ki, onların ruhu bizi izliyor. Burada şehit düşen Muşlusu, Şırnaklısı, Vanlısı, Gazianteplisi, İstanbullusu, Trabzonlusu hepsinin ruhu bizi izliyor. Hepsi diyor ki, bizim ruhumuzun şad olması için barışı ve kardeşliği savunun. Hepimize görevler düşüyor, Kürdüyle, Türk’üyle. Demokrasiden yana olan herkesin ortak bir vatan için ortak sorunluluklar düşüyor.”

Ne kadar güzel diyebilirsiniz içinizden, işte adam kalkmış Çanakkale Şehitlikleri’ne kadar gitmiş, orada şehitlerimiz için dua etmiş.

Ama olay elbette öyle değil. BDP’nin Çanakkale’de il kongresi varmış, Sırrı Sakık da kongre için gitmiş Çanakkale’ye, şehitlerimiz için değil!

Ama Çanakkale’ye kadar gitmişken şehitliklere de uğramış ve şehitler üzerinden bölücülük yapmaya kalkmış. Sözde Kürtler Çanakkale’de savaşmışlar.

Sözlerinin devamında ise Atatürk’e saldırmış ve Atatürk’ün Kürtlere ihanet ettiğini buyurmuş. Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nda Kürtler Türklerin yanında savaşmış ama Atatürk onların hakkını vermemiş. Yani klasik bölücü Kürtçü tezleri tekrarlamış Sırrı Sakık.

Ama Sırrı Sakık’ın bu bölücü tezlerini bugün Türkiye’de neredeyse herkes savunuyor. Kimisi hararetle, kimisi inanarak, kimisi inanmak isteyerek. En önemlisi de bu sonuncusu, Türkiye’nin büyük çoğunluğu buna inanmak istiyor. Ama büyük çoğunluk derken, kendisine Türk diyenlerin büyük çoğunluğunu kastediyoruz.

 


Bu bilgiler Genel kurmay arşivleridir.Yakın tarihimizin en önemli parçası olan Kurtuluş Savaşı'ndan ne zaman bahsetsek bazı kişiler -iyi ya da kötü- "Biz bu vatanı birlikte kurduk. Kürt, Türk, birlikte savaştık!" diye bir cümle kurarlar. Bu genelde böyledir.

Bu cümleleri kuranlar iki gruba ayrılır: Birinci grup, tarih konusunda pek çok şey bildiğini sanan ama kendisine verilenle yetinen (ve batı kaynaklı tarihi "tarih" sanan) kişilerdir. Bunların pek çoğuna göre Türkler 1071'de Anadolu'ya girmiştir. Türkler aslında 1071 tarihinde Anadolu'ya girmemiştir, Anadolu zaten binlerce yıllık Türk yurdudur.

"Biz bu vatanı birlikte kurduk. Kürt, Türk, birlikte savaştık!" diye düşünenlerin ikinci kısmı -ki tehlikeli ve art niyetli kısmı budur- aslında gerçeklerden bal gibi haberdardırlar. Ama çeşitli nedenlerden dolayı "Biz bu vatanı birlikte kurduk. Kürt, Türk, birlikte savaştık!" yalanını insanlara kabul ettirmeye çalışırlar. Korkaktırlar. Art niyetlidirler. Kraldan çok kralcıdırlar.

"Biz bu vatanı birlikte kurduk. Kürt, Türk, birlikte savaştık!" şeklindeki iddia tamamen safsatadır. Ama biliyoruz ki "Biz bu vatanı birlikte kurduk. Kürt, Türk, birlikte savaştık!" diye saçmalayanlar, burada da "yırtık dondan çıkar gibi" çıkacaklardır.

Evet...

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu yıllarda, daha öncesinde ve daha sonrasında ülkemizde çeşitli isyanlar başlamıştı. Bunların pek çoğu, "KÜRT TEALİ CEMİYETİ" denen bölücü cemiyet tarafından organize edilmekteydi. Bu cemiyet, direkt düşmanlar tarafından desteklenmekteydi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bağımsız (?) bir Kürt devleti kurmak için Avrupa'dan direkt destek alıyorlardı. Ve bunun için onlarca isyan çıkardılar.

 

Aşağıdaki liste, bizim atalarımız bu vatan için canlarını verirlerken çıkan Kürt isyanlarının tam listesidir:

* Ali Batı İsyanı: 1919 yılında Midyat'ta...

* Cemil Çeto İsyanı: 1920 yılında Doğu Anadolu'da...

* Milli Aşireti İsyanı: 1920 yılında Urfa'da...

* Koçgiri İsyanı: 1921 yılında Erzincan, Tunceli, Sivas arasında...

* Nasturi İsyanı: 1924 yılında Hakkari'de...

* Raçkotan ve Raman İsyanı: 1925 yılında Siirt, Sason ve Silvan'da...

* Şemdinli İsyanı: 1925 yılında Hakkari'de...

* Sason İsyanı: 1925 yılında Siirt'’te...

* Şeyh Sait İsyanı: 1925 yılında Diyarbakır, Kulp, Varto, Bingöl ve Çapakçur'da...

* Beytüşşebap İsyanı: 1926 yılında Hakkari'de...

* Koçuşağı İsyanı: 1926 yılında Ovacık ve Hozat'ta...

* Mutki İsyanı: 1927 yılında Bitlis'te...

* Bicar İsyanı: 1927 yılında Hani, Lice ve Kulp'ta...

* Zeylan İsyanı: 1930 yılında Tendürek, Muratbaşı ve Erciş'te...

* Ağrı İsyanları:

1. Ağrı İsyanı: Mayıs 1926 yılında...

2. Ağrı İsyanı: Eylül 1927 yılında...

3. Ağrı İsyanı: Eylül 1930 yılında...

* Tunceli İsyanları:

1. Tunceli İsyanı: Mart-Ekim 1937 yılında...

2. Tunceli İsyanı: Haziran-Ağustos 1938 yılında...

Bütün bu isyanlarda isyan çıkaran Kürtlerin silahlı gücü 150 kişiden 5000 kişiye kadar değişmiştir. Şeyh Sait'te 5000 silahlı, Tunceli'de 3000 silahlı, Ağrı'da 800-1500 silahlı isyancının olduğu tahmin edilmektedir. İsyanların bastırılması Tunceli'de yedi ay, Şeyh Sait'te 4,5 ay sürmüş, diğerleri de iki gün ile azami bir ay içerisinde bitirilmiştir.

 

Kurtuluş Savaşı'nda bölge bölge şehit sayı ve oranları:

Marmara Bölgesi: 2586 şehit - %8

Karadeniz Bölgesi: 9947 şehit - %29

Ege Bölgesi: 5092 şehit - %14

Akdeniz Bölgesi: 3963 şehit - %11

İç Anadolu Bölgesi: 10729 şehit - 31

Doğu Anadolu Bölgesi: 1759 şehit - %5

Güneydoğu Anadolu Bölgesi: 782 şehit - %2

Kurtuluş Savaşı'nda bazı illerimizin şehit sayısı:

VAN: 36
TUNCELİ: 30
MUŞ: 8
MARDİN: 7
KARS: 2
ADIYAMAN: 12
BİTLİS: 63
BİNGÖL: 8
SİİRT: 40
DİYARBAKIR: 49

Çanakkale Savaşlarında il il şehit sayıları:

ADANA: 842
ADIYAMAN: 11
AFYON: 95
AKSARAY: 285
AMASYA: 32
ANKARA: 1772
ANTALYA: 183
ARTVİN: 10
AYDIN: 1746
BALIKESİR: 2779
BARTIN: 254
BAYBURT: 21
BİLECİK: 854
BİNGÖL: 8
BİTLİS: 59
BOLU: 1405
BURDUR: 606
BURSA: 3737
ÇANKIRI: 972
ÇANAKKALE: 1788
ÇORUM: 1333
DENİZLİ: 2195
DİYARBAKIR: 49
EDİRNE: 858
ELAZIĞ: 159
ERZİNCAN: 282
ERZURUM: 109
ESKİŞEHİR: 843
GAZİANTEP: 502
GİRESUN: 114
GÜMÜŞHANE: 39
HATAY: 283
İÇEL: 1218
ISPARTA: 55
İSTANBUL: 1648
İZMİR: 1720
KAHRAMANMARAŞ: 213
KARAMAN: 455
KARS: 1
KASTAMONU: 2425
KAYSERİ: 771
KIRIKKALE: 232
KIRKLARELİ: 366
KIRŞEHİR: 448
KOCAELİ: 583
KONYA: 2488
KÜTAHYA: 1487
MALATYA: 141
MANİSA: 2174
MARDİN: 7
MUĞLA: 671
MUŞ: 7
NEVŞEHİR: 525
NİĞDE: 509
ORDU: 56
RİZE: 71
SAKARYA: 526
SAMSUN: 44
SİİRT: 40
SİNOP: 1488
SİVAS: 25
TEKİRDAĞ: 646
TOKAT: 47
TRABZON: 155
TUNCELİ: 30
URFA: 383
UŞAK: 818
VAN: 36
YOZGAT: 661
ZONGULDAK: 753

KURTULUŞ SAVAŞIMIZ "KÜRTLERLE BİRLİKTE" DEĞİL, "KÜRTLERE RAĞMEN" KAZANILMIŞTIR!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kurtuluş savaşında Kürt ler olmasaydı şimdi ananızın adı julia falan olurdu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Planlanmis bir kaderi var bu torpahlarin. 

Takdir ne yazik ki yuce Turk milleti elinde degil. halk uyutuluyor terorle, ekonomik bunalimla vs...

Gelecegin dizginlerini yerel olmayan odaklar tutuyor ve,

her sey ayarlandigi uzere vuku bulacaktir.

Turkiye bir ic savas ve neticesinde parcalanmaya dogru gitmektedir.

Vatanin bolunmez butunlugu diye israr edenler kendi ideolojilerince hakli olabilirler lakin

gunumuzde neoliberal ekonominin isledigi post un da post moderni dunyada torpah hakimiyeti 

pek ehemmiyet arz eden husus degildir. Milleti refaha ulastirmanin ve guvenli bir toplum insa etmenin

yollari baskaca bir politika izlemekten gecmektedir. 

Bu bakimdan ayrilikciyim, batidakileri de oraya postalamak kaydiyla 

dogu da TR den ayrilan bir kurdistan olabilir...

Fekat dunyayi yoneten kafalar etnik butunlugu olan bagimsiz ulkeler degil 

kucuk kucuk topraklarda ustten idaresi kolay ve milletlerin harmanlandigi

bir ulkeler toplulugu istiyorlar.

 

The United States of Earth gibi yani...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne Turk milliyetcileri ne de Kurt milliyetcileri bosa cenelerinizi yormayiniz yani...

Dedigim gibi,

planlanmis kader ayarlandigi uzere vuku bulacaktir...

Tabii gelecek projeksiyonu bizim gibi ateforumda yazanlar tarafindan yapilmiyor

ben de politik yorum programlarindan nacizane cikarsadigim kadariyla biliyorum ki

tahminlerine cok guvendigim insanlar var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Kürtler yüz yıl önce şu cephede, bu cephede savaşmış/savaşmamış tartışması kadar gereksiz, saçma, bayat bir tartışma daha yok. Savaşmış olsa ne yazar, olmasa ne? Siz günümüze bakın.

 

Karışma abi sen! 

 

Bu öküzler bizi hiç bir zaman sevmediler.Sadece zaman zaman,mecburiyetten kabulleniyorlar varlığımızı.

 

İyi ki sürekli çoğalıyoruz,yoksa bu köpekler bizi bi kaşık suda boğardı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

                     Ulan it,sevilecek bir yanınız varmı sevelim,İSTİSNALARINIZ  hariç.Ulan ömrünüz dağlarda geçti.İnsanların en yabanilerinden oldunuz.Onu bir şeref şan gördünüz.

                    Medeniyetin ölçüleri olan ASKERLİGİ,POLİSİ,CENDERMEYİ,MAHKEMELERİ,OKULLARI bir türlü kabul edemediniz.

                   Osmanlı sizi medenileştirsın deye alaylar kurdu,kentlileri paralı esker yaptı,ağaları maaşlı subay yapti,Yalnız Alay komutanları Osmanlıdandı alayların gerisi tümden kürttüler.

                   Bu kışlalarda kürtleri medenileştirme eğitimi yanında askerlik egitimide veriliyordu.İki ay sonra Alay komutanları bir geldilerki Alaylarda bir tek kişi kalmamış.Nekadar silah cephana ,top,tüfek varsa hepsını Alıp kaçmışlar.

                    Çocuğum bir nedenle kahveye gittim.Köyde GOZER deye bilinen adamda kanvenin köşesinde tek başına oturmuş çayını içiyor.Kafasınıda kaldırıp kimseye bakmıyordu.Beni sünnet olueken Tutan köyün ileri gelenlerden biri dediki.Şu Gozeri görüyürmüsünüz,geçmişte akşam üstü yaya şehirden eve giderken Fırat körüsünü geçer geçmez silaqhıyla önümü kesti.Don gömlek hariç üstümde ne varsa hepsini aldı ve hadi git dedi.------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------Ordan köylünün biri dua etki donunuda almamış,yoksa nasıl köye girebilecektın deyince kahvede bir kahkaha tufanı ve Kürt GOZER kalkıp kahveyi terk etti.Birdaha onu hiçbir yerde bir köylüyle görmedim.

                    Bir gün sabahleyin kışlaya gittim yatakhanaya baktımkı yeni bir asker gelmiş yatağının kenarına oturmuş ağlıyor.Yanına yanaştım baktım adam nerdeyse 50 yaşında.Niye ağlıyorsun dedim.Çoluği çocuği özledim dedi.Ulan daha sen geleli kaç gün olduki dedim.Sonra sen bu yaşa kada nerdeydindeyince gomitanim,ben İrana gitmiştim,orda beni hapsetmişler bu yüzden Türkiyeye gelemedim.Hapisten gaçtim Türkiyeye girerken hududde Türk polisi beni yahaladı,askerlik yapmadığımdan beni direk buraya gönderdiler dedi.Dedim yoksa esrar eroin gaçahcılığımı yapıyordun.

                  Türkiyede kim suç işlerse işlesin SUÇLU Türkler görülür.

Türkiyede suçişlemede birinci KÜRTLERDİR.Arnağutlarda az değillerdir.

                 Belçıka kıralı baş PAPAZA sorar,sen insanları tanırsın,hanki milletten işçi alalım.Kıral daha lafını bitirmeden PAPAZ  TÜRKLERDEN alalım kıralım der.Ben onları tanırım çok dürüst ve çalışkandırlar.

                 Belçıka Tüürkiyeyle anlaşma yapar,başlar işçi almaya Türkiyeden.Aradan daha bir ay geçmeden başlar olaylar belçikada.

Kıral papazı çağırır sorar,sen böylemi tanıyorsun Türkleri,daha bir ay geçmedi hergün kavga hergün gürültü deyince PAPAZ kıralım ben gene sözümdeyim.Sen Türlerden deye SEÇMEDEN karışık ınsanları sıradan alıp gelmişsin.TÜRKİYEDE 72,5 türden insan deyince papaz KIRAL haklısın der,bir yanlış yaptık.    

                3 yılı aşkın Egenin bir kazasındayım.Geçmişte buralarda AHİ  teşkilatları görev yapmışlar.Bu insanları ögle egitmişlerki nerdeyse TÜMÜ örnek insan. 3 yıldır değil kavga bir ağız münakaşasına bile şahit olmadım.Önceleri buralar gibi olan KUZEY  EGE,kAPILARI,PENCERELERİ  DEGİL en küçükdelikler bile demir parmaklıklarla örülmüştür.Nedeni  ülkenin başka taraflarından Türkiyenin batısının göç alması.Daha ziyede güney doğudan.Bunu kendileride söylüyürler.

Türkiyede ençok olaylar,parmak ısırtacak olaylar güneydoğuda yaşanır,yada güney doğulular başka bölgelerde bu tip olayları yaşatırla.

                 Sarıkamışda görevliyim,bir kürt geldibana ağabeg nolur bana bir tabanca bul dedi.NEtcen tabancayı dedim.Ağabeg,bizim köy 3 e bölünmüş,benimde tabancam yohki köye gedim.Düşünebiliyormusunuz.Bunlar bir tavuk yüzünden birbirlerine girer Allah can verdi demezler.Eskiden çoh daha kötüydüler.Şimdileri oldukça ehlileştiler deye düşünüyorum.

                Biraz güldiriyim sizi kürtlerle.Çok sevdiğim arkadaşım KÜRT Mehmet gaynanasının bayramını kutlamak için birmektup yazar.Evde  okula giden tek kişi arkadaşın oğlu.Oğlanda hep anne annesinin yanında durduğundan oda TÜRKÇEYİ zor yazar ve konuşur.Anne anne derki ulo girro,babeyden birmektup var hele oku bakalım ne diyor?Çocuk başlar mektubu okumaya,sevgili anacığım senin boyremin GURTLİ olsin deye okuyunca anne anne çok bozulur.Çocuğa derki,demek benim boyremim GURTLİ olsun he.Lo girro al şu kağidide bobene yaz,BENİM  BOYREMİM  GURTLİ  OLECEGİNE SENİN BOBENİN BOYREMİ GURTLİ  OLSİN  GURTLİ  OLSİN:-))).Oğlan KUTLUYU GURTLİ okuyunca ortalık karışır.Bu mektubu bana göstermiş çok gülmüştük.

Herkesin günleri KUTLU ve UMUTLU  OLSUNN.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...