Jump to content

Zaman-zamansızlık ve Rabbin Katı


Recommended Posts

 

Sevgili kardeşim,

âyet'e ilave yaparak çarpıtmışsın, böyle düzenbazlığa tevessül etmek çok ayıp!

Âyet 'esirleri salıverin' diyor; sen ise 'sağ kalanlarını esir alın' diye uydurma bir ilave yapmışsın; sonra da dürüst olmaktan bahsediyorsun(uz).

Ne çarpıtması yahu asıl sana ayıp yalan konuşuyorsun.iftira atmak müslümanlığın özeliyimi? kendin astığın ayet o benim deyil dikatli bak bir daha o ayeti sen astın bende sağ kalanler esir alın diyor sadece büyütüm senin astığın ayeti utanmadan birde iftira atıyorsun

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 67
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

 

'Çarmııha gerlmeleri' yok orda uydurma yine!, âyet 'asılmaları' diyor.

Bu âyet bir önceki âyet'in devamııdır, Eski Ahit'te yazılı hükmü  ihbar  ediyor. Asıl Kur'an'ın hükmü ise bunun devamında şöyle anlaşılması gerekir:

Eğer kötülük çıkarmaktan ve meşru sistemi yıkma girişiminden el çekerler ve davranışlarıyla kanuna bağlı ve barışsever iyi vatandaşlar olduklarını gösterirlerse, pişmanlıklarından önce suçlardan birini işlemiş bile olsalar, âyet'te geçen cezalardan hiçbirinin kendilerine verilmeyeceği anlamı yatmaktadır.

çarmjha gerilme uydurmda olsa sizin alimleriniz öyle çevri yapmış  ben çevri yapıyorumki ha çarmıha olmuş  ha asılma olmuş çokmu fark var.  meşru sistemi eski yerleşik düzeni bozan muhmmedir  şayet kuranda yazan ayet  kanun  olsa maide 33 muhammede  ve müslümanlara uygulanmalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kullanılan kelime yusallebu. Salib'in haç olduğu bilinen bir şey. Haçlılara ehli salip denir çünkü.

 

Mısır ve Roma'da haça asmak otoriteye karşı gelenler için yaygın bir uygulamaydı. Kuran'da da cezası budur yazıyor. Üç öneri var: Ele geçirilme sırasında öldürülmedilerse el ayak çapraz kesme, haça asma, sürgün etme. Bu üç öneriden el ayak çapraz kesme tercih edilmiştir tarihte. Yalnız ölümüne, yani el ayak kesilince kan kaybından ölmeleri sağlanmıştır.

 

Bu tarihin hortlak zombisinin günümüze taşınmış ve hâlâ savunuluyor olması insanlık için yüz karası bir utançtır. Bunun çoktan tarihe gömülmüş olması gerekirdi. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 hours ago, skeptikal said:

Nedense bilimsel hatalara gelince hep "mecaz" ya da "tabir" ama mucizelere gelince öyle olmuyor :D

Yedi kat göğün atmosfer olduğunu mu düşünüyorsun gerçekten?

Göğün düzenlenmesinin sonra olması olayı Fussilet 11-12 de geçiyor ve "7 kat gök" yerden sonra düzenlenmiş.

Nuh 15: ‘Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?’

Nuh 16: Onların içinde ayı bir nur kılmış, güneşi de bir çerağ yapmıştır.

Demek ki kurana göre ay ve güneş atmosferdeymiş

Dur tahmin edeyim, bu da mecaz. Ama denizin dibindeki karanlıklar mecaz değil, tabisii.

Sevgili skeptikal,

'gök' teriimi bazen  atmosfere atfediliyor:

 

O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi...(2/22)

Gökten suyu indiren O'dur...(6/99) gibi.

 

Göğün düzenlenmesinin sonra olması olayı Fussilet 11-12 de geçiyor ve "7 kat gök" yerden sonra düzenlenmiş. demişsin.

"Göğe yöneldi" ifadesini, yeryüzünün gökyüzünden önce yaratıldığı, daha sonra dağların yerleştirildiği ve bereketli gıdaların takdir edildiği şeklinde kabul etmek doğru değildir. Şu ayet sözkonusu anlayışı düzeltir: "Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve arza, "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dedi. "İsteyerek geldik" dediler." Bu emir verilmeden önce, yeryüzü ve gökyüzü teşekkül etmemiştir. Yani kainatın yaratılışı daha yeni başlamaktadır.

Yinede şunu ilave edeyim:

Kur'an'ın, bir tabiat ilimleri kitabı olmadığı ve bundan dolayı inzal edilmediği de bir gerçektir. Bu kitab insanları tevhid ve ahiret akidesine davet ederken, tabiatın sayısız gizliliklerine dikkat çeker ve kainatın, yeryüzü ve gökyüzünün yaratılışını düşünmeye çağırır. Dolayısıyla burada tertibi zamanın hiçbir önemi yoktur. Allah Teâlâ bunu, sadece birliğine bir delil olmak üzere öne sürmüştür. Hangisinin önce veya sonra yaratıldığı ise hiç önemli değildir.

 

Nuh 15: ‘Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?’

Nuh 16: Onların içinde ayı bir nur kılmış, güneşi de bir çerağ yapmıştır.

Evet, buradaki 'gök' atmosfer değil,  uzaydır.

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Sevgili skeptikal,

'gök' teriimi bazen  atmosfere atfediliyor:

 

O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi...(2/22)

Gökten suyu indiren O'dur...(6/99) gibi.

 

Göğün düzenlenmesinin sonra olması olayı Fussilet 11-12 de geçiyor ve "7 kat gök" yerden sonra düzenlenmiş. demişsin.

"Göğe yöneldi" ifadesini, yeryüzünün gökyüzünden önce yaratıldığı, daha sonra dağların yerleştirildiği ve bereketli gıdaların takdir edildiği şeklinde kabul etmek doğru değildir. Şu ayet sözkonusu anlayışı düzeltir: "Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve arza, "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dedi. "İsteyerek geldik" dediler." Bu emir verilmeden önce, yeryüzü ve gökyüzü teşekkül etmemiştir. Yani kainatın yaratılışı daha yeni başlamaktadır.

Açık açık "sonra göğe yöneldi, bir araya gelin dedi, böylece göğü 7 kat olarak düzenledi" diyor ve sen "ama ordaki sonra 'sonra' demek değil" diyorsun :)

 

"Ona ve arza, "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dedi.Bu emir verilmeden önce, yeryüzü ve gökyüzü teşekkül etmemiştir." 

Yani allah henüz yaratmadığı şeylere "gelin" diye emir veriyor. Hmm.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Şizofreni

Anladığım kadarıyla sen gelmekten yaratılmayı çıkarıyorsun.

Mucize olmayan bir sürü anlama gelebilecek mucize ayetlerinde bunu yapmıyorsunuz ama iş bilimsel hatalara gelince "sonra" kelimesi bile "sonrası" anlamına gelmiyor ne hikmetse :) ve söylediğin mucizelere inanmamızı bekliyorsun. Burda zoraki olan açıklama seninkisi. Benim "sezgilerim" böyle saçmalıkları kabul etmek zorunda değil.

Sonra kelimesinden sonrayı kastetmiyorsa denizdeki karanlıklar da siyah pastel boya anlamındadır. Nasıl olsa istediğimiz anlamı çıkarabiliriz değil mi, demek ki orda da mucize yok :) Hadi bakalım.

 

"Bu emir verilmeden önce, yeryüzü ve gökyüzü teşekkül etmemiştir. Yani kainatın yaratılışı daha yeni başlamaktadır."

Madem "gel" emri yaratılmaları anlamına geliyor. Bu durumda da yer ile uzayın aynı anda yaratıldığı çıkıyor. Halbuki bilime göre dünya 4.5 milyar, uzay 13.5 milyar yaşındadır. Bir bilimsel hata daha. Ama karanlıklar falan süper dimi, devam.

 

Yinede şunu ilave edeyim:

Kur'an'ın, bir tabiat ilimleri kitabı olmadığı ve bundan dolayı inzal edilmediği de bir gerçektir. Bu kitab insanları tevhid ve ahiret akidesine davet ederken, tabiatın sayısız gizliliklerine dikkat çeker ve kainatın, yeryüzü ve gökyüzünün yaratılışını düşünmeye çağırır. Dolayısıyla burada tertibi zamanın hiçbir önemi yoktur. Allah Teâlâ bunu, sadece birliğine bir delil olmak üzere öne sürmüştür. Hangisinin önce veya sonra yaratıldığı ise hiç önemli değildir.

 

Nuh 15: ‘Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?’

Nuh 16: Onların içinde ayı bir nur kılmış, güneşi de bir çerağ yapmıştır.

Evet, buradaki 'gök' atmosfer değil,  uzaydır.

"Hangisinin daha önce yaratıldığı" önemlidir, çünkü kuranda yaratılma sıraları bilimin tespit ettiğinden farklıysa bu açıkça bilimsel hata anlamına gelir. Ya da "bilim hata yapmıştır kuran doğrudur" diyorsan o zaman kurandan bilimsel mucize çıkartmayacaksın.

İşinize gelirse gök, işinize gelirse uzay. Halbuki allah 7 kat gökten bahsederken sema kelimesi kullanıyor. Uzayla atmosferi ayırt etmiyor. Ama işinize gelince atmosferin 7 kat olması mucizesidir o :) 7 kat atmosfer üstüne başka bir 7 kat sema daha diyor mu? Hayır. Hep 7 gökten bahsediyor ve her durumda aynı 7 gök. Bütün durumlarda aynı şeyi kastediyor. Ya göktür, ya atmosfer. 7 katı farklı durumlarda kullansaydı haklı olabilirdin ama senin dediğin gibi bir ayrım yok. Tek anlama geldiği için uzay da olsa atmosfer de olsa bilimsel hata oluyor.

tarihinde skeptikal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

"Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve arza, "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dedi. "İsteyerek geldik" dediler." Bu emir verilmeden önce, yeryüzü ve gökyüzü teşekkül etmemiştir. Yani kainatın yaratılışı daha yeni başlamaktadır.

 

Yine olmadı... Gök ile evren demek istiyor diyorsan ve o duman halindeyse, yani galaksiler oluşmamış, gaz ve toz bulutuysa, ortada yer, başka gezegenler, güneşler bile yok daha! Olmayan arza ne emri veriyor da olmayan arz geldim buyur diyor? Önce bir galaksiler oluşacak, sonra yıldızlar oluşacak da ondan sonra gezegenler oluşacak. Kuran fasaryaları ne açıdan bakarsan bak ofsaytta kalıyor. Hakem düdüğü çalar! :D

 

Hatta o ortamda toz da yoktur daha. Çünkü toz, süper dev yıldızlar tarafından oluşturulmuştur. Toz bile yok, allah efendi arza emir veriyor. O da geldim buyur ne emretmiştin diyor! :lol: Şu masallar bugün çocuklara bile zor anlatılır, bilimin gelişkin olduğu toplumlarda.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tabii ki son derece kesin. Dolayısıyla yusallebu haça asılmak, çarmıha gerilmek demek.

 

İslam salibi daha acımasızdır. İsa'nın çarmıhında (çarmıh dört çivi demektir. Cihar dört, mıh çivi.) mahkum önce ellerden çivilenip asılıyor. Sonra acısını artırmak için karnından çivileniyor. Sonra kafasından çivilenip öldürülüyor ve halka sergilenmek için öyle bırakılıyor.

 

İslam salibinde ise haçın tepesi yok. Baş serbest. Esasen çivileme de yok. Kollarından bağlanıyor ve güneşin altında susuzluktan ölmeye bırakılıyor. Daha acımasız ve uzun süren acılı bir ölüm. İşit bunu uygulayarak islamın çirkin yüzünü gösterdi.

 

Bu işkence aletinin, salip ve haç, amacı isyancının korkunç sonunun halka teşhiri ve cesaret kırma, caydırma, sindirmedir. Yüksekçe bir yere karşıya dikilmiş herkesin göreceği bir şekilde isyancının işkence çekerek öldürülmesi ve böylece herkesin dehşetle sindirilmesidir.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...