Jump to content

Sahte Tevrat'ta yaratılmışların Tanrı Zannedilmesi


Recommended Posts

 

Sahte Tevrat'ta yaratılmışların Tanrı zannedilmesi

 

Evet değişmiş eski kitaplarda elçiler-peygamberler melek veya tanrı zannediliyor.

İşte anlatan kişinin baştan tanrı zannettiği hava aracının temsili resmi:

 

a UFO as imagined by Blumrich



HEZEKİEL

Rab'bin Görkemi Hezekiel'e Açıklanıyor

BÖLÜM 1

Hez.1: 1 Otuzuncu yılda*fa*, dördüncü ayın* beşinci günü Kevar Irmağı kıyısında sürgünde yaşayanlar arasındayken gökler açıldı, Tanrı'dan gelen görümler gördüm.
D Not 1:1 "Otuzuncu yıl": Anlamı kesin olarak bilinmiyorsa da, Hezekiel'in yaşının otuz olduğu sanılıyor.

Hez.1: 2 Kral Yehoyakin'in sürgünlüğünün beşinci yılında, ayın beşinci günü,

Hez.1: 3 Kildan* ülkesinde, Kevar Irmağı kıyısında RAB Buzi oğlu
Kâhin* Hezekiel'e seslendi. RAB'bin eli orada onun üzerindeydi.

Hez.1: 4 Kuzeyden esen kasırganın göz alıcı bir ışıkla çevrelenmiş, ateş saçan büyük bir bulutla geldiğini gördüm. Ateşin ortası ışıldayan madeni andırıyordu.

Hez.1: 5 En ortasında insana benzer dört canlı yaratık duruyordu;

Hez.1: 6 her birinin dört yüzü, dört kanadı vardı.

Hez.1: 7 Bacakları dimdikti, ayakları buzağı ayağına benziyor ve cilalı tunç* gibi parlıyordu.

Hez.1: 8 Dört yanlarında, kanatların altında insan elleri vardı.
Dördünün de yüzleri, kanatları vardı.

Hez.1: 9 Kanatları birbirine değerek dosdoğru ilerliyor, ilerlerken
sağa sola dönmüyordu.

Hez.1: 10 Her yaratığın dört yüzü vardı: Önde dördünün yüzü insan
yüzüne, sağda dördünün aslan yüzüne, solda dördünün öküz yüzüne,
arkada dördünün kartal yüzüne benzer bir yüzü vardı.

Hez.1: 11 Yüzleri böyleydi. Kanatları yukarıya doğru açılmıştı. Her
yaratığın iki kanadı yanda öbür yaratıkların kanadına değiyor,
iki kanatla da bedenlerini örtüyordu.

Hez.1: 12 Her biri dosdoğru ilerliyordu. Ruhları onları nereye
yönlendirirse, sağa sola sapmadan oraya gidiyorlardı.

Hez.1: 13 Canlı yaratıkların görünüşü yanan ateş közleri ya da meşale
gibiydi. Ateş yaratıkların ortasında hareket ediyordu; ışık
saçıyor ve içinden şimşekler çakıyordu.

Hez.1: 14 Yaratıklar şimşek çakar gibi hızla ileri geri gidip geliyorlardı.

Hez.1: 15 Bu dört yüzlü yaratıklara bakarken, her birinin yanında, yere değen bir tekerlek gördüm.

Hez.1: 16 Tekerleklerin görünüşü ve yapısı şöyleydi: Sarı yakut gibi parlıyorlardı ve dördü de birbirine benziyordu. Görünüşleri ve yapılışları iç içe girmiş bir tekerlek gibiydi.

Hez.1: 17 Hareket edince yaratıkların baktıkları dört yönden birine
doğru sağa sola sapmadan ilerliyordu.

Hez.1: 18 Tekerleklerin kenarı yüksek ve korkunçtu; hepsi çepeçevre
gözlerle doluydu.

Hez.1: 19 Canlı yaratıklar hareket edince, yanlarındaki tekerlekler de hareket ediyordu; yaratıklar yerden yükseldikçe, tekerlekler de onlarla birlikte yükseliyordu.

Hez.1: 20 Ruhları onları nereye yönlendirirse oraya gidiyorlardı. Tekerlekler de onlarla birlikte yükseliyordu. Çünkü yaratıkların ruhu tekerleklerdeydi.

Hez.1: 21 Yaratıklar hareket ettiğinde onlar da hareket ediyor,
yaratıklar durduğunda onlar da duruyor, yaratıklar yerden
yükseldiğinde onlar da yükseliyordu. Çünkü yaratıkların ruhu tekerleklerdeydi.

Hez.1: 22 Kubbeye benzer, billur gibi parlak ve korkunç bir şey canlı
yaratıkların başları üzerine yayılmıştı.

Hez.1: 23 Kubbenin altında kanatlarının biri öbürünün kanatlarına
doğru açılmıştı. Her birinin bedenini örten başka iki kanadı vardı.

Hez.1: 24 Yaratıklar hareket edince, kanatlarının çıkardığı sesi duydum. Gürül gürül akan suların çağıltısını, Her Şeye Gücü Yeten'in sesini, bir ordunun gürültüsünü ansıtıyordu. Durunca kanatlarını indiriyorlardı.

Hez.1: 25 Kanatları inik dururken, başları üzerindeki kubbeden bir ses duyuldu.

Hez.1: 26 Başları üzerindeki kubbenin üstünde laciverttaşından
yapılmış tahta benzer bir nesne vardı. Yüksekte, tahtı andıran
nesnede insana benzer biri oturuyordu.

Hez.1: 27 Gördüm ki, beli andıran kısmının yukarısı içi ateş dolu
maden gibi ışıldıyordu, belden aşağısı ateşe benziyordu ve
çevresi göz alıcı bir ışıkla kuşatılmıştı.

Hez.1: 28 Görünüşü yağmurlu bir gün bulutların arasında oluşan
gökkuşağına benziyordu. Öyleydi çevresini saran parlaklık.
RAB'bin görkemini andıran olayın görünüşü böyleydi. Görünce,
yüzüstü yere yığıldım, birinin konuştuğunu duydum.

Rab Hezekiel'i Çağırıyor

BÖLÜM 2

Hez.2: 1 Bana, "Ey insanoğlu, ayağa kalk, seninle konuşacağım" dedi.

Hez.2: 2 O benimle konuşur konuşmaz Ruh içime girdi, beni ayaklarımın
üzerinde durdurdu; benimle konuşanı duydum.

Hez.2: 3 Bana, "Ey insanoğlu, seni İsrail halkına, bana başkaldıran o asi ulusa gönderiyorum" dedi, "Onlar ve ataları bugüne kadar bana karşı geldiler.

Hez.2: 4 Bu halk dikbaşlı ve inatçıdır. Seni onlara gönderiyorum.
Onlara, 'Egemen RAB şöyle diyor diyeceksin.

Hez.2: 5 Bu asi halk seni ister dinlesin, ister dinlemesin, yine de
aralarında bir peygamber olduğunu bilecektir.

Hez.2: 6 Sen, ey insanoğlu, onlardan ve sözlerinden korkma! Çevrende
çalılar, dikenler olsa, akrepler arasında yaşasan bile korkma. Asi bir halk olsalar bile, onların söyleyeceklerinden korkma, onlar yüzünden yılgınlığa düşme.

Hez.2: 7 Seni ister dinlesinler, ister dinlemesinler, onlara sözlerimi söyleyeceksin. Çünkü onlar asi bir halktır.

Hez.2: 8 Sen, ey insanoğlu, sana söyleyeceğimi dinle! Bu başkaldıran
halk gibi asi olma! Ağzını aç, sana vereceğimi ye!"

Hez.2: 9 Baktım, bana doğru uzanmış bir el gördüm; içinde tomar halinde bir kitap vardı.

Hez.2: 10 Tomarı önümde açtı, her iki yanı da yazılıydı. Orada
ağıtlar, iniltiler, figanlar yazılıydı.

BÖLÜM 3

Hez.3: 1 Bana, "Ey insanoğlu, sana verileni ye. Bu tomarı yedikten
sonra git, İsrail halkına seslen" dedi.

Hez.3: 2 Böylece ağzımı açtım, yemem için tomarı bana verdi.

Hez.3: 3 Bana, "Ey insanoğlu, sana verdiğim tomarı ye, mideni onunla
doldur" dedi. Bunun üzerine tomarı yedim. Bal gibi tatlı geldi bana.

Hez.3: 4 Sonra şöyle dedi: "Ey insanoğlu, İsrail halkına git, onlara
sözlerimi ilet.

Hez.3: 5 Çünkü seni konuşması anlaşılmaz, dili zor bir halka değil,
İsrail halkına gönderiyorum.

Hez.3: 6 Evet, seni konuşması anlaşılmaz, dili zor, dediklerini anlamadığın halklara göndermiyorum. Onlara gönderseydim, seni dinlerlerdi.

Hez.3: 7 İsrail halkı seni dinlemek istemeyecektir, çünkü o beni
dinlemek istemiyor. Bütün İsrail halkı dikbaşlı ve inatçıdır.

Hez.3: 8 Seni onlar kadar inatçı yapacağım, senin alnını onlarınki
kadar katılaştıracağım.

Hez.3: 9 Alnını çakmak taşından daha sert bir kaya gibi yapacağım.
Her ne kadar asi bir halksalar da onlardan korkma, yılma."

Hez.3: 10 Bana, "Ey insanoğlu, iyice dinle ve sana söyleyeceklerimi
yüreğine yerleştir" dedi,

Hez.3: 11 "Şimdi sürgünde yaşayan halkına git ve seni ister dinlesinler, ister dinlemesinler, onlara, 'Egemen RAB şöyle diyor de."

Hez.3: 12 Sonra Ruh beni kaldırdı ve arkamda, "RAB'bin görkemine
kendi yerinde övgüler olsun!" diye büyük bir gürleme duydum.

Hez.3: 13 Canlı yaratıkların birbirine çarpan kanatlarının çıkardığı
sesi, yanlarındaki tekerleklerin gürültüsünü, büyük bir gürleme
duydum.

Hez.3: 14 Ruh beni kaldırıp götürdü. RAB'bin güçlü eli üzerimde
olduğu halde, üzüntüyle, öfkeyle gittim.

Hez.3: 15 Kevar Irmağı kıyısındaki Tel-Abib'de yaşayan sürgünlerin yanına geldim. Orada, yaşadıkları yerde onların arasında şaşkınlık içinde yedi gün kaldım.

*****************************************

Bu yukarıdaki resimdeki aracın tam yere indiği sırada bir de her 4 kolundan tekerleğin çıkıp yerde dönmeye başladığını düşünün. İşte size yine tanrıyla karıştırılan bir obje daha.

Şimdi ben de bir devam senaryosu yazayım:

Ezekiel dehşetle yere kapanmıştı. Ama karşısındaki ürkütücü şeyden ses gelmeye devam ediyordu:

-Ne yapıyorsun? Sen de böyle yaparsan....ben de senin gibi insanım.

Tahtta oturan insanımsı varlık araçtan aşağıya inmişti.

-Hayır dostum ben tanrı falan değilim. Alemlerin Rabbi olan Allah tektir ve yaratılmış hiçbirşeye benzemez. Zaten bu evrende de değildir o,yarattıklarından tamamen ayrıdır.Ben de senin gibi Allah'ın bir elçisiyim. Kalk ayağa çok önemli görevilerin var.

Bu görmüş olduğun araçlar eski çağlarda çok olağandı ama şimdi seni şaşırttı biliyorum. Eskiden o kadar gelişmiş medeniyetler vardı ki.....ama birçoğu inkar ve kibirleri yüzünden helak edildiler.Yine aynı sorun dünyada var. Onları uyarmalı ve tek Allah'a imana davet etmelisin..........

Evet peygamber uzay aracına binerek büyük bir gürültü içerisinde götürülüyor.

Ayrıca tevratta diğer pekçok elçi Rab zannediliyor, onlarla güreş tutularak ,el ense çekilerek tuş ediliveriyor. Bazı yerlerde de bu tür elçiler veya taşıtlar "melek" zannediliyor.

Aynı hatayı hindu metinlerinde de görüyoruz. Gelişmiş teknoloji kullanan insanlar melek,tanrı veya yarı tanrı yarı melek zannediliyor.

Kuran'da ise böyle bir çorba,karıştırma asla bulamazsınız. Melekse melek, Allah ise Allah, elçi ise elçi, taşıt ise taşıttır bahsedilen. Örneğin Süleyman peygamberin emrine verilen 3 çeşit araca hiçbir zaman melek veya Rab denildiğini göremezsiniz.

Çünkü Kuran insan gözlemi bir hadis kitabı değil, doğrudan Allah'ın sözlerini içermektedir.

Selam ve sevgiler.

 

 

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/tevratta-yaratlmslarn-tanr-zannedilmesi.html

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 122
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Tevrat'ın tasvirleri çok iyi yani, çok güçlü ve edebi bir anlatımı var. Bu hep dikkatimi çekmiştir.

 

Kuran ise o kadar sıradan, adi, bayağı ve düz, odun gibi düzülmüş ki, içinde şöyle etkileyici hiç bir tasvir yok.

 

Bunun nedenini bazen düşünürüm. Bunu niye böyle düzmüş bu cahil çöl yağmacıları? Yazmış demiyorum, çünkü bu bir kitap bile olamaz. O kadar adi ve sıradan.

 

Neden olarak şunu görüyorum: Bunlar bunu kafaya odun vurur gibi dikte etmişler. İşinize gelirse böyle, öyle de yiyeceksiniz bunu böyle de...

 

Odun gibi dümdüz basit adi bir şey, Müslümlerin bunu süsleyeceğiz bir halta yarar bir şeye benzeteceğiz diye yırtılmadık yerleri kalmıyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Çünkü Kuran insan gözlemi bir hadis kitabı değil, doğrudan Allah'ın sözlerini içermektedir.
 

 

Pabucumun narsist müslümanı;  karșınızda her söylenene 'he' diyen enayi yok.

Tahtalı köyden korkuyorsanız, bu Sizin sorununuz. Pazarlıkçı zihniyetinizi kendinize saklayınız.

Böyle diğer insan ürünü kitapları karalayarak ve kendi insan ürünü kitabınızı aklayarak, bir yere varamazsınız.

Ancak kendinizi kandırırsınız, o kadar.

Bu mevzubahis kitapları kim(ler) yazmıș(yazdırmıș) ?

İnsanlar. Bitti.

 

Kaç kere söyledik, Tanrınızı aciz duruma düșüreceğinize, çekiliniz aradan.

Kendisi bizzat gelsin ve derdini anlatsın. Siz kim oluyorsunuz, onun ușağı mı ?

Tanrınızın gücü sadece Sizin gibi ödleklere mi yetiyor ?

 

   

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sahte Tevrat demişken, piyasadaki İnciller tamamiyle hadis kitapları gibi.

 

Ve maalesef yine ruhçu öğretinin egemenliği altındalar:

 

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/ruhculugun-hristiyanlktaki-tezahurleri.html

 

Kıyamete kadar bize ışık ve yol gösterecek  tek dini kaynak Kuran'dır.

 

 

tarihinde Emre_1974tr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tevrat/Eski Ahit, (Kuranın aksine) okunabilir bir kitaptır. Tarihi alanda bilgilendirir ve hiçte kötü olmayan hikayeler vardır. Yine Kuranın aksine, masallar baştan sona okunabilir şekilde sıralanmıştır. Ve kronolojik sıralaması da vardır. Yani kitap Kuran gibi değildir, baştan sona okunabilir bir kitaptır.


Zamanında bayağı meraklıydım. Kitabın başında "Tanrılar yarattı" kelimesinin "tanrı yarattı" olarak değiştirildiğini okumuştum. Dünyada ilk önce devlerin felan yaşadığı teorisi, bunun yanında Hezekielin uzaylılarla konuştuğu felan teorileri vardı.
Gerçekten de kitap küçük ayrıntılara bile yer veriyor. Muhammedin, yıllarca (Medinede hristiyanlardan ismini öğrenene kadar) Cebraile "ruh" dediğini düşünürsek, Kurana kıyas çok detaylı bir kitap.

 

Yukardaki resimde görülen "uzay aracı"nı NASAda çalışan biri Hezeikilin anlattıklarından yola çıkarak yapmıştır ve patentletmiştir.

Mesela Musanın gizemli "ahit sandığı" vardır, o da bir çok filme konu olmuştur!

 

Kurandaki hikayeler ise (doğru yanlış) Eski Ahitten kopyalardır. Birçoğu eksiktir, hikayeyi tam anlamak için Tevrata/Eski Ahite bakmak gerekir. 

Veya bir Ebu Leheb suresi vardır adamın ve karısının neden cehenneme odun olduğunu hadisleri okumadan anlayamazsınız! 
Muhammedin Miraçı vardır ama Kuran bu konuda hiç bir bilgi vermez.


Edebi bakımdan Tevrat ve Kuran arasında dağlar kadar fark vardır.
Kuranın bir İLK KİTAP (Arapların) olduğu hemen belli oluyor. 
Ülkemizde yüzde seksenin okumadığı, yüzden doksanın anlamadığı bu İLK KİTAP, insanlara bir mucize olarak yutturuluyor :D

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Sahte Tevrat demişken, piyasadaki İnciller tamamiyle hadis kitapları gibi.

 

Ve maalesef yine ruhçu öğretinin egemenliği altındalar:

 

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/ruhculugun-hristiyanlktaki-tezahurleri.html

 

Kıyamete kadar bize ışık ve yol gösterecek  tek dini kaynak Kuran'dır.

 

 

Tabii ki hadis kitapları gibi olacak çünkü Kuran'ın anlattığı şekilde bir İncil metni tarih boyunca yazılmadı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu arada hadis kitaplarıyla Kuran arasındaki farkı bir kez daha görebilmeniz için bir başka örnek. Kuran'a göre Nuh Tufanı bölgesel ve tek topluma yönelikti:

 

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/nuh-tufan-bolgesel-ve-tek-topluma.html

 

Şu an elimizdeki tek kutsal kitap Kuran'dır.

 

Selam

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizdeki Müslümanların en akıllı, en namuslu ve en vicdanlılarından birisi olan Mehmet Akif Ersoy, Kuran'ı Arapçadan Türkçeye çevirmeye giriştiğinde "Allah'ın kitabı bu kadar kötü olmamalıydı. Hayretler içindeyim..." demiş. Onun için "Türkleri İslam'dan soğutan adam olmak istemem" diyerek çeviriyi bitirmeden bırakmış. (Şeriatçıların Akif'i sevmeme gerekçelerinden biri budur.)

 

Nazım Hikmet bir şiirinde "Akif inanmış adam..." der. Böyle inanmışa can kurban.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Mehmet Akif Ersoy, Kuran'ı Arapçadan Türkçeye çevirmeye giriştiğinde "Allah'ın kitabı bu kadar kötü olmamalıydı. Hayretler içindeyim..." demiş. 

 

Ben de müslümken kitabımızda ne yazıyor diye merak edip incelemeye başladığımda çok büyük hayal kırıklığı yaşamıştım. Berbattı yani, aynen ben de öyle dedim, bu kadar kötü olmamalıydı!

 

Akif'in yazdığı meali imha kararını kendisinin verememesi ve bu kararı başkalarına bırakması çok ilginç. Emeğine kıyamamasını anlıyorum. Fakat imha eden niye yaptı bunu, Kuran'ın ne mal olduğu anlaşılır, ipliği pazara çıkar diye mi? Belki. Belki de camilerde namazlarda bunu okuturlar diye çok geri bir fikirle yaptı, bilemiyorum.

 

Bildiğim, Akif'in çok dürüst bir adam olduğu ve kıvırtıp süsleyip sahte yalan bir meal yazmayacağı. Ben Kuran'ı incelemeye giriştiğimde, meallerdeki süslemelerden, yalanlardan, Kuranı bir matahmış gibi gösterme sahtekarlıklarından yılmıştım. Bu yalan sahte mealler yüzünden Kuran'da gerçekte ne yazdığına ulaşmak oldukça zorlaşabiliyordu bazen. Bu yalan süslü mealler gerçek anlamı perdeliyordu. Süsledikçe süslemiş herifler, kendi yazdığını hayal ettikleri sözleri yazıyor gibi göstermişler.

 

Bir tane düzgün dürüst, kıvırtmadan süslemeden ne yazıyorsa o şeklinde motamot çeviri Kuran tercümesi olmayışı hayret verici. En acayip olanı da Ahmet Tekin meali. Adam kendi hayallerini döşendikçe döşenmiş, hiç biri yok Kuran'da, bu kadar olur artık yani!

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...