Jump to content

Kim demiş cennet yan gelip yatma yeridir diye?


Recommended Posts

 

 

Tıpkı bu evrende de olduğu gibi...

 

İşte bilim adı altında araştırıp öğrendiklerimiz Rabbimizin nasıl yarattığı, hangi yasaları koyduğu...vb.

 

Bu arada İslam bilimi emreder:

 

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/kurann-bilimi-emretmesi.html

 

Ve arkadaşlar hazlardan kastedilen sağlıklı ve iyi olanlar tabii. Yoksa diğerleri haz değil ızdıraptır.

 

Selam

 

Evrenin, dünyanın ve canlılığın nasıl oluştuğunu, fizik kurallarını vb araştıran ciddi bilimcilerin hemen hepsi senin Rabbine inanmıyor zaten. Adamlar azılı ateist.

Yerleri cehemmenken nasıl olup da cennette bilim yapabileceklermiş acaba?

Alemsin...

 

Sana dedim ki cennete gidildiğine göre Allah var ve her şeyi o yapmış. Nasıl yaptığının hiç önemi yok, hiçbir kimse de kalkıp bunu merak etmez ve araştırmaz. Ona sorarız direkt, sonra gidip hurilerle gılmanlarla şarap içip keyfimize bakarız.

Yani cennet gerçekten de yan gelip yatma ve bedevilerin bin beşyüz yıl önceki saçma sapıtık sınırlı hayallerini gerçekleştireceklerine inandıkları fantastik alem.

Onlara kızmıyoruz zaten, hatta anlıyoruz da ama size ne oluyor şu çağda, onu anlamıyoruz.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 50
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

 

Hepsi benim kendi yazı ve görüşlerim Kavak.

 

Delilleriyle bilgileri sunuyorum.

 

Size de okuyup öğrenmek veya böyle vızıklamak düşüyor.

 

Selam

 

Ne delili, ne bilgisi ?

Siz kendi okuduğunuzu kıçından anlayan tiplerdensiniz, bu kesin.

 

Sırtını dayadığınız referansınız bașından șaibeli, çünkü insan ürünü ve orijinali yoktur.

İçinde tek bir tane tanrısal mesaj yoktur, olamaz da.

Hiç mi düșünmezsiniz, acaba neden bu mâlum kitabınız hakkında bu kadar açıklama, tercüme ve yorum yapma gereği duyulur ?
Hele șöyle bir kafanızdan geçirin, bir Tanrı kendi eserini açıklamaktan bu kadar mı aciz ve Sizin gibi müritlerine neden ihtiyaç duyar diye.
Size sayısiz kere sorular soruldu (mesela benimkilerden birkaç tanesi yukarıda), bir tanesini bile cevaplamadınız.

Ona buna akıl vereceğinize, evvela kendiniz o okuduğunuz metinlerin istisnasız hepsinin eskilerin masalları, mitler, o devirdeki ve yöredeki bilgi kırıntıları olduğu gerçeğini idrak etmeyi öğrenin.

 

Hasılı böyle pișkin piskin atıp tutmanız, bayağı bir kabak tadı vermeye bașladı.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 07.07.2017 at 00:28, Emre_1974tr said:

Kuran ayetlerinde dünya nimetlerinin benzerlerinin, artı, hiç bir kalbin bilmediği ve duymadığı cennete has nimetlerin de bulunduğu vurgulanır.

Bu ayetlere bir örnek vermek gerekirse;

"Orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet aldığı her şey var.ve siz orada süresiz kalacaksınız."(Zuhruf Suresi 71.)

Bu ifade şu demek.Bu dünyada sizin için yaratılmış nimetlerin hepsi cennette de var.

Bu ayet ve diğer ayetlerde belirtilen nimetler, yan gelip yatmayla, seksle, yeme içmeyle sınırlandıramayız. Tamam, bunlarda çok büyük nimetler ve cennette varlar. Ama bunların yanı sıra hareket etmek, sanatla uğraşmak, okumak, bilimsel araştırma ve çalışmalarda bulunmak, spor yapmak, satranç gibi oyunlar oynamak, gezmek ve daha sayısız dünyaya özgün nimetler de bu haz ve nimet kapsamına girer. Nefsimizin arzu ettiği her şey cennette olacaktır.

Zaten sadece yan gelip yatmak eksik bir nimet olurdu. Ayetlerde anlatılan huriler, meyveler ise birer örnek, bütünün küçük bir parçasıdırlar(ama kesinlikle bunlarda vardır).asıl liste ise yukarıdaki ayette verilmiştir. Herhalde Kuran’da televizyondan satranca kadar sayfalar dolusu bir nimet listesi hazırlanacak değildi. Kısaca, orada nefsinin arzu ettiği her şey olacaktır denilmiştir.

Bir de bu nimetlerin sembolik olduğunu iddia eden arkadaşlara iki ayet daha göstererek yazımı tamamlamak istiyorum.

-De ki "Allah`ın kulları için verdiği süslenecek şeylerle rızık olarak verdiklerinin temiz olanlarını kim yasak edebilir?"yine de ki "bunlar dünyadaki inançlı kişilerindir. ahirette ise yalnız onlarındır".ayetlerimizi anlayanlara bu şekilde açıklamaktayız.(Araf süresi 32.ayet)

Dikkat edin ayette bu dünya nimetlerinin tümü inançlı kimselerindir, ama cennette ise yalnızca onlarındır deniliyor. Yani bu dünya nimetlerinin benzerlerinin ahirette cennet halkına verileceği, dünya nimetlerinin tümünün orada da olacağı dolaylı da olsa belirtilmekte.

Diğer ayet:"inanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandıkça: bu daha önce de rızıklandığımız şeydir, derler. Onlara o dediklerine benzer verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır."2/25

Bu ayette de cennet ehli, cennet meyvelerinden yeyince, bu yediklerinin dünyadaki meyvelerle aynı, yani benzer olduklarını söylüyorlar.

Ayrıca bazı ayetlerde cennet içeceklerinin formülünün hangi bitkilerden oluştuğu dahi söylenmektedir. Bütün bu apaçık ayetlere sembolik demek zorlama olacağı gibi, bunları sembolik saymak o ayetleri inkâra da yaklaştırır insanı. Ha bunlar saçmalıktır olamaz demişsin, ha bu böyle olamaz semboliktir demişsin.

 

Ayrıca, Kuran bir semboller kitabı değildir :

 

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/kuran-bir-semboller-kitab-degildir.html

Selam ve sevgiler.

 

 

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/kim-demis-cennet-yan-gelip-yatma.html

 

Bu kadar zırvaya ne gerek var, Emre çocuk

Bu dünya hayatı ile öbür dünya hayatı ters orantılıdır. Yani kişi, bu dünyada, olmayan Allah'ın emir ve yasaklarına ne kadar uygun bir hayat yaşarsa -ki bu, bu dünyada en alt düzeyde bir yaşam/yaşamamak gibi bir yaşam biçimi demek oluyor- öbür dünyada o derece yüksek bir cennet makamı ve hayatı elde edecektir. 

 

Asıl açmaz şudur: Bu dünyada ezeli ve ebedi olan tek varlık Allah iken, öbür dünyada cenneti kazanan her Müslim, her ne kadar birinci yaratılışında ölümlü olsa da, ikinci yaratılışında ölümsüzlük kazanıyor, yani Allah oluyor. Kuranda, "Kimse cenneti ve sonsuz hayatı garanti sanmasın, yaramazlık yapanı ölüme mahkum eder, veya cehenneme gönderirim." gibi bir ayet de olmadığına göre, kim takar Allah'ı?.. Bu dünyada, vadedilen öbür dünya nimetleri karşılığında onu yeterince taktılar zaten. Şimdi roller değişti, Müslimler Allah'ın dediklerini yapıp cenneti ve ölümsüzlüğü hak ettiklerine göre, sıra Allah'ta, vaat ettiği o sınırsız nimetleri vermek ve yaşatmak zorunda. Arapın-Müslimin Nefsini doyurmak kolay mı?  Hurilerden bıkacak, Nuriler isteyecekler. Allah'ı bile isteyebilirler. Ne demişler? İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü karadır." demişler.

 

Geçici hayatta/dünyada "Ben insanları ve cinleri bana ibadet etsinler diye yarattım." diyerek ibadete, tapılmaya bu kadar hevesli, daha doğrusu tek zevki/lüksü bu olan Allah, sonsuz hayatta, bu tek zevkinden/lüksünden vazgeçmiş gibi..

Neden acaba? Bu dünyada olan, öbür dünyada olmayan tek şey üreme olduğuna ve seks-cinsellik de bu nedenle var olduğuna göre, gerekçesi kalmayan, sırf zevk için ve abartılarak devam ettirilen seksin sapıklıktan öte bir anlamı var mı? Allah, İbadetleri terk ettiğine  ve amaçsız seksi devam ettirdiğine göre, öbür dünyadaki hayatını, cennet ahalisinin seks hayatını dikizleyerek geçirecek demektir. Haksız da sayılmaz hani...

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 07.07.2017 at 00:28, Emre_1974tr said:

..............

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/kuran-bir-semboller-kitab-degildir.html

Selam ve sevgiler.

 

 

Hiç yorum yok:

 

Üzülme çocuk! Burada yorumun da, yorumcunun da hası var, hem de çok...

"Kuran bir semboller kitabı değildir."

Çünkü kuran semesibollar kitabıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 Allah, İbadetleri terk ettiğine  ve amaçsız seksi devam ettirdiğine göre, öbür dünyadaki hayatını, cennet ahalisinin seks hayatını dikizleyerek geçirecek demektir. Haksız da sayılmaz hani...

 

Allah bir porno bağımlısı görüntüsü çiziyor. Cennet zaten malum da, dünyada insanlar dahil, tüm hayvanları da dikizliyor. Sade porno bağımlısı olsa neyse, hayvan dövüştürüp kan dökülmesini izlemeye de bayılıyor. Hayvan dövüştürmeye insan adlı hayvan türü tabii ki dahil. Tam bir iflah olmaz, tedavisi olanaksız paranoid şizofren. Artı işkenceci, acı çektirmekten zevk alan bir sadoşist manyak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eeee tek başına olursan, ne bir sosyalite, ne bir eş ne bir arkadaş, ne bir sevgili, ne çoluk ne çocuk, olacağı o!

 

Kafada bir takıntı sade: "Benim eşim ortağım benzerim çoluğum çocuğum eşim dostum yok! Ben tekim, çok süperim, acayipim, böyle çok acayip ultra supra biricik gücüm ben, beeen, beeen var ya beeen, ben! Ben adamın kanını alırım ulan haaaayt!"

 

Bu kafayla gidersen askere, bekle alırsın tezkere!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sapıkların sapkın tanrısı Allah, pornonun da sertini, kanlısını seviyor. Kan çıkmazsa tatmin olmuyor, boşalamıyor.  Hal böyle olunca en sevdiği porno türü de bakire-sübyan porno oluyor. Hayvan dövüşlerinde akan kan kesmiyor, bayram adı altında toplu hayvan katliam törenleri düzenlettiriyor imanlı kullarına. Onlar da cennet karhanesine kavuşabilmek için zevkle yapıyorlar bu kan dökme işlerini. 

Hazır kan dökmekten, döktürmekten bahsetmişken, bir duvar yazısını (yanıtıyla birlikte) anmamak ayıp olur.

"Gerdek gecesi akan kanların hesabı sorulacak" Dev-kız

"Asıl gerdek gecesi akmayan kanların hesabı sorulacak." Dev-genç

Günümüzde, Dev-genç yerine Müslim-genç daha çok uyar gibi...

 

Allah, meleklere "Yeryüzünde bir halife kılacağım/yaratacağım." demiş ya. Melekler de "Orada fesat çıkarıcı, kan dökücü birini mi yaratacaksın." demişler ya. Yani Allah'tan başka kimsenin bilmediği bilemeyeceği gaybı/geleceği her nasılsa bilmişler ve Ona "Sizin bilmediğinizi ben bilirim" dedirterek saçmalattımışlar ya. Helal olsun meleklere, yuh olsun onları saf yerine koyan, bir şey bilmez diyen keleklere...

Bu halife, Muhammed'in halifelerinden olmadığına göre, Allah'ın halifesi olduğu kesin gibi. Gibisi de fazla, görünen köy kılavuz istemezmiş. 

 

Allah'a da acıyorum, fazla yükleniyoruz garibime:)

tarihinde ilkeli tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

ilkeli yazdı:

 

Allah'a da acıyorum

 

Çocukluğumda yaşlılar çok duygu sömürüsü yaparlardı. Sol elimle yemek yedim faraza hemen uyarırlardı. Aldırış etmediğimde ısrar ederlerdi ve ben de ne olacak deyince "Allahın gücüne gider" derlerdi! :D Ülen bu allah dedikleri nasıl bir şeye benzer diye çok merak ederdim. Bu merak yüzünden alllahı rüyamda gördüm. Pek hazzetmedim kendisinden. Hâla çok iyi hatırlıyorum bu rüyayı. Allahın kafası göğün en tepesindeydi ve ayaklarını bastığı yer görünmüyordu, ufkun altında kalıyordu. Kafası gökyüzünde güneşin görünür çapının en az on katı kadar yer kaplıyordu. Kafamı iyice kaldırıp yüzünü görmeye çalıştım fakat görünmüyordu. Çünkü kafasında kukuleta gibi yüzünü gölgeleyen bir şey vardı. Elleri filan da görünmüyordu, çünkü kukuletanın altı da pelerin gibi bir şeydi böyle dökümlü, kıvrımlı bol bir giysi. Yani hiç bir şey göremedim. Yalnız kafası eğikti, aşağı, dünyaya bakıyordu. Acaba bana bakıyor mu diye kukuletanın altındaki karanlık gölge içinde parlayan bir çift göz görmeye çalıştım ama göremedim. Bana bir şey söyleyecek mi, yoksa benim mi ona bir şey söylemem lazım diye düşünürken birden uyandım. Onun bana göründüğüne göre bana bir şey söylemesini bekledim.

 

Görüntü hâlâ gözümün önündeydi ve uyanmamla harddiske kaydedildi. Şu anda bile net hatırlıyorum. Bu masallardan çok etkilenirdim. Faraza cinlerden mi bahsedildi, nasıl şeyler bu cinler diye merak etmemle sabaha kalmaz cinler başıma toplanırdı. Fakat kukuleta pelerin formatı hep aynı. Sadece cinler insan boyunda veya daha küçük boylu oluyordu. Kukuletanın içinde parlayan gözlerini de görebiliyordum.

 

O yüzden beden formatının sabit olduğunu düşünme eğilimindeyim. Dünya dışı yaşam varsa onlar da bizim biçimimizdedirler diye düşünürüm. Fakat bu bilinmeyeni merak bende halisünasyon görmeyi tetikledi. Uzun yıllar halisünasyonlar gördüm. Peri sevgilim ble oldu, adı bile var: Süreyya. En son beni terketti, zaten evliydi. Kocasının tayini başka bir gezegene çıkmış, benimle vedalaşıp gitti. Şöyle söyledi: Zaten bizlerin ömrü sizinkiyle kıyaslanmayacak kadar uzundur, seninle daha fazla oyalanmam saçmalık olur. Sen yakında yaşlanırsın, bunu görmek istemiyorum. Arkasını döndü, kararlı seri ve sert adımlarla yürüdü gitti. İçime korkunç bir acı çöktü. Ciğerlerim kavruluyordu. O acıyı çok net hatırlıyorum, içimde bir yumruk kadar kor ateş var gibiydi. Uzun süre sönmedi.

 

Tabii bu halisünasyon denen şey tam uyku da değil, tam uyanıklık da değil, hipnoz gibi trans gibi bir şey oluyor. Uyanıklık derecesi değişkenlik gösteriyor. Tam bilinçli uyanıkken işitsel halisünasyonlar olabiliyor ama görsel halisünasyon tam bilinçli olarak görülmüyor. Kısmen de olsa trans gerekli. Fakat bulunduğun ortamdan çıkmıyorsun, aynı ortam içinde görmeye devam ediyorsun kendini. Rüya gibi olduğun yerden uzaklaşmıyorsun. Rüya-halisünasyon faz geçişleri de olabiliyor. Yani bulunduğun ortamdan çıkıp trans derinleşip tekrar dönüp gelebiliyorsun.

 

Bu halisünasyonların sanal gerçeklik gibi inandırıcı olması beni rahatsız etmiştir. Bu Süreyya'nın hayal ürünü olduğunu kabul etmem çok zor oldu. Yüzünü çok net hatırlıyorum. Çıkık elmacık kemikleri, ince çenesi, ipeksi yüzü, çekik aşırı iri simsiyah gözleri ve uzun kirpikleri, yay kaşları, aşırı uzun simsiyah kabarık saçları gözümün önünde. Muhteşem bir kadındı. Bakışları deler geçerdi. Ama şekil değiştirir, ne düşünüyorsa o şekle bürünebilirdi. Sinirlenirse yüzü aslana dönüşebilirdi örneğin.

 

Rahatsız edici deneyimler. Bu halisünasyonlar uzun sürerse insan kafayı sıyırır. Prof. Nash'ın hayatını öğrenince şaşırdım. Çünkü ben de Nash gibi küçük bir ayrıntıyı yakalayarak Süreyya'nın gerçek olmadığını anlamıştım. Zaten ondan sonra, ben ona inanmaz olunca gitti ve bir daha görmedim. Yıllar oldu görmeyeli, artık herhalde bir daha görmem. Fakat gidişi öyle acı verdi ki uzun süre acı çektim. Günlerce kendime gelemedim. Arkasını dönüp uzaklaşırken attığı sert ve kararlı adımlar hâlâ belleğimde canlı. Tak tak tak o topuk sesleri beynimde yankılandı.

 

Fakat Nash ömrü boyunca hiç tam olarak iyileşememiş. Bu beni korkutuyor biraz ama yıllar oldu, hiç bir şey görmüyorum. Ne cin, ne peri. Bu iş bitti gözüyle bakıyorum artık, kurtuldum. Sen istediğin kadar inanma, biz varız diye çıkıp gelmeleri olasılığından korkmuyorum. Hatta bir kaç deneme oldu böyle ve hiç aldırış etmediğimde kesildi. Tabii Süreyya vedadan sonra bir daha görünmedi. Onu bir daha asla göremediğim için hâlâ içimde bir hüzün var. 

 

Neyse, diyeceğim; bu allahın gücüne gider lafı içimden tutardı. Allah üzülmesin diye bazen yaşlıların dediklerini yapardım. Sözün daha kısası, ben ateist olunca bu uyduruk hayallerden kurtuldum. Neydi o saçma sapan şeyler. Çok tehlikelidir. Normal hayat tat vermiyor, hayal alemine dalmak zevkli geliyor. Son derece tehlikelidir. Daha çok halisünasyon görmek için esrar içmeye de başlatır.

 

Yakın gelecekte sanal gerçeklik teknolojisi aynı etkiyi yapar mı acaba diye düşünüyorum. Hayal dünyasına dalan teknolojik toplumlar, gerçek hayatta kalan geri toplumlar tarafından alt edilebilir. Bunun olmaması için teknolojik toplumlar yapay zekayı üretip, savunmayı ona devretmeyi düşünüyorlar. Robotlar düşmanları imha ederken hiç kan filan görmeyelim, haberimiz olmasın, askerlik diye bir şey olmasın istiyorlar. Fakat bir yandan da yapay zeka düşmanı yok ettikten sonra döner, hayal dünyasında hiç bir şeyden haberi olmayan bizi de yok eder mi diye korkuyorlar.

 

Sonuçta öyle veya böyle bu gezegendeki insan egemenliği sona erecek. Sorun, bu sona eriş gezegenin daha çok ömrü varken mi olacak, yoksa zaten ömrünün sonuna yaklaşmış mı olacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eklemem gerek ki halisünasyonlar son derece inandırıcı olabiliyor. Bu Süreyya'nın kocasını gördüm. Beni nerdeyse öldürecekken son anda nefesim bitmek üzereyken bırakıp yaşamama izin verip gitti ve bir daha gelmedi. Sonra bunu Süreyya'ya sordum. Kocan beni neden öldürmedi dedim. Sen dedi onun için son derece önemsiz bir fanisin. Seni önemsemez bile, senin için yarın ölecek bir sinek neyse, sen de onun için öyle bir yaratıksın. Sana öfkelenip gelmesine bile şaşırdım, yapmaması gerekirdi dedi.

 

Bu Süreyya jeologdu, önemli bir konumu vardı, jeoloji konferansları verirdi ve dünyada incelemediği hiç bir kayaç kalmadığını söylerdi. Dünyada en hayran olduğu yerin Nil nehrinin doğduğu yerden denize aktığı yere kadar olan bölge olduğunu söylerdi. Aslında onu özlüyorum...

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sanal gerçeklik konusuna ek:

 

Kış uykusuna yatan bir tür olan ve buz çağlarını bu yolla aşan Neandarthal insanı türünü, kış uykusuna yatmayan türümüzün uykularında öldürerek soylarını tükettikleri şeklinde bir teori var.

 

Neandarhaller iri kemikli ve kaba hatları olan korkunç görünüşlü insanlardı. Türümüz bunları mutlaka ki türü için hem rakip (besin kaynakları üzerinde), hem doğrudan tehdit olarak algılıyordu ve bunları öldürmek istese de yaklaşmaya korkuyorlardı. Fakat onların kış gelince mağaralarda uykuya yattıklarını anlayınca Neandarthallerin sonu da gelmiş oldu. Türümüzün ilk soykırımı belki de Neandarthal soykırımıdır.

 

Diyeceğim, bedeni gerçek dünyada ama zihni hayal dünyasında olmak en savunmasız ve en tehlikeli durumdur. Gerçeklikten kopmak çok sakıncalıdır. Sadece hayatta kalma açısından değil tabii, o son nihai bitiş... Sondan bir önceki adım sosyal bir tür olma özelliğinin tümden yitirilmesi. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...