Jump to content

Recommended Posts

Sözde cevap veren nikli arkadaş, verdiğim yazıları okumuyorsun bile. Kibirinden sana yutturulan atalar öğretisini din diye sunmaya azgınca devam ediyorsun.

 

Ayetlere/delillere bakmaya niyetin bile yok.

 

Belki de malum güçlerin forumdaki yeni sahte karakterlerindensindir, kimbilir.

 

Pagan öğretini ve sapkınlığını terk etmen için her zaman kapılar açık.

 

Biraz çabala, bataklıktan kurtulabilirsin.

 

İslam dininin kapısı her zaman açık insanlara. Yeter ki bir gün zincirlerini kırmaya ve gerçeğe yönelmeye gayret et.

 

Başlangıç için:

 

http://www.kurandakidin.com/

 

Selam

tarihinde Emre_1974tr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 166
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Tevbe 7'de bir "andlasma"dan döz ediliyor. Süresi 4 haram ay olan bir ateskes andlasmasi. Yani her iki taraf o 4 HARAM AY esnasinda birbirine ates etmeyecek.

 

Dikkat, yalnizca o DÖRT HARAM AY esnasinda....

 

Yoksa o haram aylar sona erince savas kaldigi yerden devam edecek

ve taraflar savasta ne yapilirsa onu yapacak: 

müsrikler müminleri buldugu yerde öldürecek, müminler müsrikleri buldugu yerde.

 

Savasi kim baslatti, niçin baslatti,

hangi sart yerine gelirse savas hali sona erecek... o ayri bir konu...ama

ister ateist olalim ister mümin

9:5'i BUNA GÖRE yani ateskesin süreli bir andlasma oldugunu göz önüne alarak okumamiz gerekir.

 

O ortak kosanlari HARAM AYLAR çikinca buldugunuz her yerde öldürün

Fe izânselehal eşhurul hurumu faktulûl muşrikîne haysu vecedtumûhum 

. 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

9:1'den anlasildigina göre 

ateskesin 4 aylik süresi "şehri ramazan"in 1. günü basladi

ki o yil eger yillardan miladî 630 idiyse, Haziranin 16'si.

(http://astropixels.com/ephemeris/phasescat/phases0601.html).

 

Ertesi ay şehri zilhicce idi yani hac yapilan ay 

çünkü müminler o ay hac yaptilar (Tevbe 2):

 

Bu büyük hac gününde Allah ve elçisinden insanlara uyaridir

Ve ezanun minallâhi ve resûlihî ilân nâsi yevm el haccıl ekber

 

Tevbe 4 iste o insanlara (müsriklere) sesleniyor:

 

Ateskesi eksiksiz uygulayin,

müminlere saldiranlara arka çikmayin.

 

Demek ki müsrikler 

müminlere disardan saldiranlara şu ya da bu sekilde arka çikarak

arti, müminlere bireysel saldirilarda bulunarak

ateskesi ihlal etmisler.

 

Ortalik gerilmis, müminler tepkili... atese atesle cevap vermek istiyorlar.

9:5 onlari yatistirmaya yönelik gibi: 

 

Sabredin, siz ateskese uyun. 

Haram aylar çikinca nasil olsa savas kaldigi yerden devam edecek,

o zaman onlari buldugunuz yerde öldürürsünüz... ya da onlar sizi.  

 

O yilin haram aylari Ekim 11'e kadar sürdü, Ekim 10 son gündü.

Link to post
Sitelerde Paylaş

O ateskes neden bu kadar gerekli? 

 

Çünkü haram aylar Mekke'nin hicec denen (28:27) PANAYIR vaktidir.

Kureys KIS ve ilk bahar mevsimlerinde uzak ülkelere kervan yolculuklari yapip (106:2)

oralardan aldigi mallari Mekke panayirinda kârina satarak kazaniyor ekmegini.

 

Mekke ekin bitmez bi vadide kurulmustur (14:37),

Kureysin o panayirdan baska hiçbir gelir kaynagi yok.

 

Baris olacak ki

insanlar güven içinde panayira gelip alis verisini yapacak

ve Kureysin ekmek teknesi dolacak.

Yoksa Kureys AÇLIKTAN ölür. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tevbe adlı bölüm, apaçık, kesin, net bir islam toprağında asla tek bir müşrik bırakılmaksızın hepsinin soykırım edileceğinin ültimatomudur.

 

Bu haliyle, inanca dayalı soykırım yapmanın utanç belgesi, insanlığın yüz karasıdır. Hitler ırka dayalı soykırım yaptı, bu da inanca dayalı soykırım.

 

Bu cahil çöl yağmacılarının ilkel cep ajandası, tarihin en utanç verici en kara lekesidir. Çünkü inanca dayalı bir ayrımcılık ve bu ayrımcılığın sonsuz, olabileceği kadar derin olduğu safsatasını, cennet ve cehennem gibi korkunç bir ahlaksızlığın dibi olmayan çukuru anlayışını insanlığa empoze etmiştir. Kimse bu kadar derin bir ayrımcılığı insanlar arasına sokamamıştı.

 

Dünyalar iyisi, kimsenin tavuğuna kışt dememiş bir kişi, allaha şirk koştu ya da inanmadı diye görüldüğü yerde öldürülüp cehennemde sonsuza kadar işkence çekecek. O acılar içinde kıvranırken insanları mümin müşrik diye ayrıma tabi tutmuş ve cinayetler işlemiş, köle satmış, tecavüz etmiş iğrenç yaratıklar şarap içip zevklenecek!

 

Dünyada bundan daha iğrenç bir inanç varsa söyleyin de ben de cahil kalmayayım!

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Kitaba bütünlük içinde bakınca tek ve gerçek yorum ortaya çıkıyor.

 

Kalplerinde hastalık bulunanlar ise milyonlarca farklı anlam çıkarmaya kalkabilir, hatta ayetlere sembolik ve mecazi anlamlar yükleyerek bambaşka şeyler söyleyebilir.

 

Kitabı bütünlük içinde okuyacaksın derken örneğin:

 

Ey iman edenler! Yönetiminiz altındakilerle, ergenlik yaşına gelmemiş olanlarınız sizden üç vakitte izin istesinler. Fecir(Sabah) namazından önce, öğle vakti elbisenizi çıkardığınızda, işa(akşam) namazından sonra. çıplak olabileceğiniz üç vakittir bunlar.

24 Nur Suresi 58

 

Gibi , kitaptaki tüm ayetler, tüm ifadeler gözönüne alınmalıdır.

 

Ve apaçık birinci açık anlamı kabul edilmelidir öncelikle.

 

O zaman hemen herkes aynı açık anlam üzerinde anlayacaktır ayetleri, Kitabı.

 

Selam

 

 

 

 

Buda ne yav yönetiminiz altında derken köle cariyedenmi bahsediyor yoksa  koyun sürüsündenmi sakın çocuk dememe ergen diyor. yav şimdi ergen çağına girmeyen karı kocayı çıplak seyredebilr demek. aklıma şu geldi bunlar her namaz arasında cıbıldakmı geziyorlar çıplak gezmeseler izin isteme gibi bir durum orataya çıkmaz e çöl bedevisine yakışır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Kardeşim, o adam açıkça Allah ve Rasulunu inkar ediyor ve de Allah Rasulu'nün uyardığı tiplerden. sende bundan fetva alıyosun az düşünmeyle anlaşılabilcek şeyler bunlar. Her Arapça bilen Kur'an anlayamaz. Onlara göre Bizler Cehennemliğiz ve Kafiriz niye, onlar hariciler'dir Namazı kılmasan(Kaçırsan,Unutsan) kafir, oruç tutmadın kafir zekat vermedin kafir kufur etdin kafir o kafir bu kafir şu kafir, onlar tekfirci'ler. 

 

Gelelim Tevbe Suresi hakkında olay neymiş, öğrenin 

 

Tevbe Suresi 1. Ayette;

 

Bu, Allah ve Resülünden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ültimatomdur!

 

Tevbe Suresi 2. Ayette;

 

Bundan böyle yeryüzünde dört ay istediğiniz gibi dolaşın. Sunu da bilin ki, siz Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz ve Allah şüphesiz kafirleri rezil ve perişan edecek.

 

Tevbe Suresi 3. Ayette;

 

Bir de Allah ve Peygamberinden Hacc-ı Ekber gününde insanlara bir bildirir ki, Allah da Peygamberide müşriklerden kesinlikle uzaktır. Hemen tevbe edeseniz, hakkınızda hayırlı olur. Eğer aldırmazsanız, bilin ki, Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. (Ey Muhammed!) Allah'ı ve Peygamberi tanımayanlara acı bir azabı müjdele!

 

Tevbe Suresi 4. Ayette;

 

Ancak sözleşme yapmış olduğunuz müşriklerden daha sonra size sözlerinden hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinizde hiçbir kimseye yardım etmemiş bulunanlar hariç. Bunların anlaşmalarını süreleri bitinceye kadar tamamlayın. Elbette Allah muttakileri sever.

 

Tevbe Suresi 5. Ayette;

 

Şu haram aylar bir çıktı mı artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları (esir olarak) yakalayın, hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun. Eğer tevbe ederler ve namaz kılıp zekatı verirlerse onları serbest bırakın. Muhakkak ki, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

 

şimdi 4 ayeti yok sayıp bunu direk okusam

 

Allah diyo ki  : haram aylar çıkınca müşrikleri nerde bulursanız öldürün hemen gidip bir Allaha karşı geleni bulayım vurayım kurşunu gitsin. diye anlarım değil mi

 

Şimdi bu konuyu Dr. Zakir Naik hoca tarafından dinleyelim;

 

 

 

 

 

 

 

Tipe bak  huriler bunları görse firar ederler  ne cahil insan var kendine yaşam hakı var arap putuna inamyana yok tekeke tek de gelmezler dötleri yemez anca sürü halinde saldırlar. allahları peygamberleri gibi pusu kurarlar erkekce savşamzlar sinsi bunlar

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, güven said:

Buda ne yav yönetiminiz altında derken köle cariyedenmi bahsediyor yoksa  koyun sürüsündenmi sakın çocuk dememe ergen diyor. yav şimdi ergen çağına girmeyen karı kocayı çıplak seyredebilr demek. aklıma şu geldi bunlar her namaz arasında cıbıldakmı geziyorlar çıplak gezmeseler izin isteme gibi bir durum orataya çıkmaz e çöl bedevisine yakışır.

 

 

yönetiminiz altında derken köle cariyeden mi bahsediyor?

 

Hayir,

"yeminleriniz kimi yönetiyor (kime meliklik ediyor) ise onlar"dan söz ediyor -mâ meleket eymânukum.

Bi bakima bizim kültürümüzdeki "besleme"lerin konumunda olan kimseler.

 

Sizin için kendi öz çocuklariniz ne ise odur onlar

yani onlarin ailesi sizsiniz. 

Öyle ki 18 yaşindan küçük iseler ancak sizin izninizle yani AiLELERiNiN iZNi iLE evlenebilirler -Bi iZN i EHL iHiNN (4:25). 

 

Evlenmek için sizden izin almak zorunda olan

öz çocuklariniz ne kadar cariyeleriniz iseler 

"yeminlerinizin meliklik ettigi kimseler" o kadar cariyelerinizdir. 

 

sakın çocuk dememe (deme?), ergen diyor.

 

Çocuktan da küçük,

bebek onlar bebek.

Ellezîne lem yeblugûl hulume minkum - hiç ihtilam görmemis olanlariniz,

örnegin kiz iseler hiç âdet görmemis olanlariniz.

 

yav şimdi ergen çağına girmeyen karı kocayı çıplak seyredebilr demek.

 

Mümkün degil.

Bakin odaniza girmek için izin alacak onlar,

izinsiz giremezler ki sizi çiplak görebilsinler.

Mümkün degil.

.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

aklıma şu geldi bunlar her namaz arasında cıbıldakmı geziyorlar

 

Namaz arasi degil önemli olan, önemli olan yatak odaniz.

Bakin, öglen vakti namaz arasi degildir. Namaz kelimesi o yüzden geçmez orda

ama yatak odanizda dinlenmeye çakildiginiz bir andir:

 

Iman edenler!

Yeminleriniz kime meliklik ediyorsa onlar ve hiç ihtilâm görmemis olanlariniz

sizden 3 kez izin alsinlar:

sabah namazindan önce, ögleyin giysilerinizi attiginizda, ve aksam namazindan sonra.

 

Nûr 58-59'da dile getiririlen şahane  bir ahlak kuralindan 

yani çocuklarin ana babalarinin odasina girmeden önce kapilarini tiklatip izin almasindan söz ediyoruz,

farkinda misiniz? 

.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Tevbe adlı bölüm, apaçık, kesin, net bir islam toprağında asla tek bir müşrik bırakılmaksızın hepsinin soykırım edileceğinin ültimatomudur.

 

Bu haliyle, inanca dayalı soykırım yapmanın utanç belgesi, insanlığın yüz karasıdır. Hitler ırka dayalı soykırım yaptı, bu da inanca dayalı soykırım.

 

Bu cahil çöl yağmacılarının ilkel cep ajandası, tarihin en utanç verici en kara lekesidir. Çünkü inanca dayalı bir ayrımcılık ve bu ayrımcılığın sonsuz, olabileceği kadar derin olduğu safsatasını, cennet ve cehennem gibi korkunç bir ahlaksızlığın dibi olmayan çukuru anlayışını insanlığa empoze etmiştir. Kimse bu kadar derin bir ayrımcılığı insanlar arasına sokamamıştı.

 

Dünyalar iyisi, kimsenin tavuğuna kışt dememiş bir kişi, allaha şirk koştu ya da inanmadı diye görüldüğü yerde öldürülüp cehennemde sonsuza kadar işkence çekecek. O acılar içinde kıvranırken insanları mümin müşrik diye ayrıma tabi tutmuş ve cinayetler işlemiş, köle satmış, tecavüz etmiş iğrenç yaratıklar şarap içip zevklenecek!

 

Dünyada bundan daha iğrenç bir inanç varsa söyleyin de ben de cahil kalmayayım!

"Tevbe adlı bölüm, apaçık, kesin, net bir islam toprağında asla tek bir müşrik bırakılmaksızın hepsinin soykırım edileceğinin ültimatomudur."

                                                                                                                                                                         democrossian          

 

Cevabı aldın tabi şimdide uydur bakayım. 

 

Madem ole, Türkiye'de Müslüman olmayanlar mevcut. Hristiyanlar, Yahudiler. Kiliseler mevcut. Sinagoglar mevcut. eğer iddianızdaki gibi olsa şimdiye Türkiyede ne Hristiyanlar vardı ne Kilise'ler ne Yahudiler vardı ne Sinagoglar!.  bi Türkiye'yi gezermisiniz size tavsiyem.

Hitler'in o Yahudileri yakmasına biz aferin bravo mu diyoruz tabikide karşıyız.  Müslüman bir kafiri durduk yere öldüremez. Cihad olur Ülkeyi Savunma olur, o zaman başka, Çünkü  birşey yapmazsak Canlarımızı, Namuslarımızı, Dinimizi alırlar İslam bırakmazlar. bu durum farklıdır. Yolda geçen kafiri tutup öldürmek veya kesmek Müslümanı Büyük günahla baş başa bırakır Allah'a şirk'ten sonra en büyük günah Masum canı öldürmektir. 

 

Dünyada Bundan daha güzel bir Din bulabilirmisin.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

 

yönetiminiz altında derken köle cariyeden mi bahsediyor?

 

Hayir,

"yeminleriniz kimi yönetiyor (kime meliklik ediyor) ise onlar"dan söz ediyor -mâ meleket eymânukum.

Bi bakima bizim kültürümüzdeki "besleme"lerin konumunda olan kimseler.

 

Sizin için kendi öz çocuklariniz ne ise odur onlar

yani onlarin ailesi sizsiniz. 

Öyle ki 18 yaşindan küçük iseler ancak sizin izninizle yani AiLELERiNiN iZNi iLE evlenebilirler -Bi iZN i EHL iHiNN (4:25). 

 

Evlenmek için sizden izin almak zorunda olan

öz çocuklariniz ne kadar cariyeleriniz iseler 

"yeminlerinizin meliklik ettigi kimseler" o kadar cariyelerinizdir. 

 

sakın çocuk dememe (deme?), ergen diyor.

 

Çocuktan da küçük,

bebek onlar bebek.

Ellezîne lem yeblugûl hulume minkum - hiç ihtilam görmemis olanlariniz,

örnegin kiz iseler hiç âdet görmemis olanlariniz.

 

yav şimdi ergen çağına girmeyen karı kocayı çıplak seyredebilr demek.

 

Mümkün degil.

Bakin odaniza girmek için izin alacak onlar,

izinsiz giremezler ki sizi çiplak görebilsinler.

Mümkün degil.

.

 

23:5/6- Cinsiyet organlarını/ırzlarını koruyanlardır onlar. Ancak eşleri, yahut ellerinin sâhip oldukları hariç. Onlar kınanmazlar.

 

yukarıdaki ayette ma meleket eymanukum kategorisindekiler için cinsiyet organını saklamanın bir gerekliliği yok.  bu durumda 24:58 nesh edilmiş olmuyor mu:)

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, Agnostik Ludingirra said:

 

23:5/6Cinsiyet organlarını/ırzlarını koruyanlardır onlar. Ancak eşleri, yahut ellerinin sâhip oldukları hariç. Onlar kınanmazlar.

 

yukarıdaki ayette ma meleket eymanukum kategorisindekiler için cinsiyet organını saklamanın bir gerekliliği yok.  bu durumda 24:58 nesh edilmiş olmuyor mu:)

 

 

Üzerinde durulan konuya dair her sey bir tek iletide söylenemiyor. Benden alintiladiginiz iletide de öyle. Ama sordugunuz için simdi belirteyim: "yeminler kimi yönetiyorsa onlar"in bakimi üstlenilmis olanlari var (4:3, 4:24, 4:25, 24:33, 33:55...), es alinmis olanlari var (23:6, 33:50, 33:52, 70:30). Yani 24:58'in nesh edilmis olmasi gibi bi durum söz konusu degil, "nesh"in lüzumu da yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

 

Üzerinde durulan konuya dair her sey bir tek iletide söylenemiyor. Benden alintiladiginiz iletide de öyle. Ama sordugunuz için simdi belirteyim: "yeminler kimi yönetiyorsa onlar"in bakimi üstlenilmis olanlari var (4:3, 4:24, 4:25, 24:33, 33:55...), es alinmis olanlari var (23:6, 33:50, 33:52, 70:30). Yani 24:58'in nesh edilmis olmasi gibi bi durum söz konusu degil, "nesh"in lüzumu da yok.

 

 

 

hasan akçay, öyle bir şey diyorsun ki anlamak mümkün değil.

23:5/6 ne diyor?
"onlar cinsel organlarını eşlerine ya da sağ ellerinin sahip olduklarına karşı gizlemezler. bundan da kınanmazlar".


ayet iki kategoriden bahsediyor. 
1) eş. 
2) ma meleket eymanukum.

 

diyelim ki benim bir eşim bir de savaşta elde ettiğim  cillop gibi ma melekt eymanukum'um var. 

ben şimdi o esirimin önünde çıplak olabilir miyim olamaz mıyım?

 

tarihinde Agnostik Ludingirra tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Dünyada Bundan daha güzel bir Din bulabilirmisin.

 

Daha berbatını bulamam. Hinduizm aşık atar ancak İslamla berbat bir din olmak konusunda. İslamdan da berbattır açıkçası.

 

Müslümlerin, Kuranlarının emrini yerine getirip kafirleri öldüremeyişleri, emrin yazmadığını göstermez. Yapamıyorlar, güçleri yetmiyor. Kuran'a göre masum can, Müslüm canıdır. Müşrikler pisliktir gördüğünüz yerde öldürün yazan insanlık dışı vahşi bir kitaptan bahsediyoruz. Argümanların çok çürük, tutarsız ve geçersiz. Bu kadar adi argümanlarla ateistlerin karşısına çıkmak için çok aşırı saftirik olman lazım. Müslüm kardaşlarını keklemeye benzemez bizimle konuşmak. Cuppalı muppalı nihat mihat salak sulak kafadan kaçık ve sahtekar kişileri bize örnek insan diye gösterecek kadar aklın dumur. Bu dediğin herifleri biz bitin yavşağı yerine bile koymayız ki! Bu senin saçma sapan argümanların müslümlara işler, bize işlemesi söz konusu değil ve bunu anlamayacak kadar da kafan çalışmıyor. Şu ileri sürdüğün argümanlara biz gülmeyiz bile...

 

Hayır muhammedin idrarı mis gibiydi içen cennete giderdi diye saçmalayan bir kafadan kaçığın lafına bizim değer verebileceğimizi nasıl düşünebilirsin, hiç mi kafan çalışmıyor? Üç harfliler derken taşıdığı prof etiketinden utanmayan diplomalı cahilleri biz hiç adam yerine koyar mıyız, bu aklının ucundan bile olsa nasıl geçebiliyor yahu! Tabii olmayınca normalde olması gereken yerin tam ortasından da her şey geçer. Normal. :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Daha berbatını bulamam. Hinduizm aşık atar ancak İslamla berbat bir din olmak konusunda. İslamdan da berbattır açıkçası.

 

Müslümlerin, Kuranlarının emrini yerine getirip kafirleri öldüremeyişleri, emrin yazmadığını göstermez. Yapamıyorlar, güçleri yetmiyor. Kuran'a göre masum can, Müslüm canıdır. Müşrikler pisliktir gördüğünüz yerde öldürün yazan insanlık dışı vahşi bir kitaptan bahsediyoruz. Argümanların çok çürük, tutarsız ve geçersiz. Bu kadar adi argümanlarla ateistlerin karşısına çıkmak için çok aşırı saftirik olman lazım. Müslüm kardaşlarını keklemeye benzemez bizimle konuşmak. Cuppalı muppalı nihat mihat salak sulak kafadan kaçık ve sahtekar kişileri bize örnek insan diye gösterecek kadar aklın dumur. Bu dediğin herifleri biz bitin yavşağı yerine bile koymayız ki! Bu senin saçma sapan argümanların müslümlara işler, bize işlemesi söz konusu değil ve bunu anlamayacak kadar da kafan çalışmıyor. Şu ileri sürdüğün argümanlara biz gülmeyiz bile...

 

Hayır muhammedin idrarı mis gibiydi içen cennete giderdi diye saçmalayan bir kafadan kaçığın lafına bizim değer verebileceğimizi nasıl düşünebilirsin, hiç mi kafan çalışmıyor? Üç harfliler derken taşıdığı prof etiketinden utanmayan diplomalı cahilleri biz hiç adam yerine koyar mıyız, bu aklının ucundan bile olsa nasıl geçebiliyor yahu! Tabii olmayınca normalde olması gereken yerin tam ortasından da her şey geçer. Normal. :D

Kur'an-ı Kerim gayet açık bir şekilde başkasını öldürmeyi yasaklar ve şöyle buyurur:

"Hak bir sebep olmadıkça, Allah’ın haram kıldığı canı öldürmeyin." (İsra, 17/32)

Ayette geçen “hak bir sebep”,

 

- Savaş hâli,
- Nefsi müdafaa,

- Başkasını öldüren birisinin, suçu sabit olduğunda devlet eliyle idamı gibi durumlardır.

Böyle özel hâller dışında, adam öldürmek en büyük günahlardandır.

Bir başka ayette şöyle denilmektedir:

“Kim bir canı, kısas olmadan veya yeryüzünde bir fesadı olmaksızın öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de birinin hayatına vesile olursa, sanki bütün insanları hayatlandırmış gibidir.”(Maide, 5/32)

Yani, bir masum insanı öldürmek, bütün insanları öldürmek gibi dehşetli bir suçtur. Ayette, müslim veya gayri müslim şekidinde bir ayrım yapılmaksızın, sadece “nefis” yani “zat, şahıs” denilmesi de kayda değer bir inceliktir.

Masum bir insanın kasten öldürülmesi, kısası yani katilin de öldürülmesini gerektirir. Şayet öldürülenin varisleri katili affederse, bu durumda diyet vermesi gerekir.

 

 

Evet çok akıllısın :D 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Kur'an-ı Kerim gayet açık bir şekilde başkasını öldürmeyi yasaklar ve şöyle buyurur:

"Hak bir sebep olmadıkça, Allah’ın haram kıldığı canı öldürmeyin." (İsra, 17/32)

Ayette geçen “hak bir sebep”,

 

- Savaş hâli,
- Nefsi müdafaa,

- Başkasını öldüren birisinin, suçu sabit olduğunda devlet eliyle idamı gibi durumlardır.

Böyle özel hâller dışında, adam öldürmek en büyük günahlardandır.

Bir başka ayette şöyle denilmektedir:

“Kim bir canı, kısas olmadan veya yeryüzünde bir fesadı olmaksızın öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de birinin hayatına vesile olursa, sanki bütün insanları hayatlandırmış gibidir.”(Maide, 5/32)

Yani, bir masum insanı öldürmek, bütün insanları öldürmek gibi dehşetli bir suçtur. Ayette, müslim veya gayri müslim şekidinde bir ayrım yapılmaksızın, sadece “nefis” yani “zat, şahıs” denilmesi de kayda değer bir inceliktir.

Masum bir insanın kasten öldürülmesi, kısası yani katilin de öldürülmesini gerektirir. Şayet öldürülenin varisleri katili affederse, bu durumda diyet vermesi gerekir.

 

 

Evet çok akıllısın :D 

 

aman tanrımmm ne kadar daa barışçıl bir dinnn.. insan, inanmak için adeta can atıyor :))

 

peki merak ediyorum.. mesela ben kur'an ve sünnet kaidelerinin hüküm sürdüğü bir yere gitsem ve islamın hak din olmadığını muhammedin de elçi olmadığını insanlara tebliğ etsem sonra da bunun sonucu olarak gençleri islam dairesinden çıkarmaya başlarsam bu durumda yeryüzünde fitne çıkarmış olur muyum?

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

aman tanrımmm ne kadar daa barışçıl bir dinnn.. insan, inanmak için adeta can atıyor :))

 

peki merak ediyorum.. mesela ben kur'an ve sünnet kaidelerinin hüküm sürdüğü bir yere gitsem ve islamın hak din olmadığını muhammedin de elçi olmadığını insanlara tebliğ etsem sonra da bunun sonucu olarak gençleri islam dairesinden çıkarmaya başlarsam bu durumda yeryüzünde fitne çıkarmış olur muyum?

 

İmanı zayıf olan veya İmanda tereddut edenler peşinize takılabilir buda saptırmak için bir fitne olur. "ama her imanı zayıf her tereddut eden biri peşinizden gelmeyebilir". 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

İmanı zayıf olan veya İmanda tereddut edenler peşinize takılabilir buda saptırmak için bir fitne olur. "ama her imanı zayıf her tereddut eden biri peşinizden gelmeyebilir". 

 

 

 

o durumda yeryüzünde fitne çıkardığım ve insanları gerçek dinden(?) saptırıp cehenneme yönelttiğim için 5:32 gereği öldürülmem hak olur mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

:D oradaki fesat öldürme anlamında;

 

“İşte bundan dolayı İsrâiloğullarına şöyle yazmıştık: 'Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olmaksızın kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa bütün insanların hayatım kurtarmış gibi olur.' Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler. Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık göstermektedirler.” (Maide, 5/32)

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

“İşte bundan dolayı İsrâiloğullarına şöyle yazmıştık: 'Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olmaksızın kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa bütün insanların hayatım kurtarmış gibi olur.' Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler. Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık göstermektedirler.” (Maide, 5/32)

Rivayete göre Medine Yahudileri Hz. Peygamber (asv)'i ve sahabeden bazılarını öldürmek için tuzak peşindelerdi. Bu sebeple yüce Allah onlara adam öldürmenin ne kadar büyük bir cinayet olduğunu göstermek için haksız yere bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek; bir canı kurtarmanın da bütün insanlığı kurtarmak gibi olduğunun yazılı bulunduğunu haber vermiştir.

Bu talimat elimizdeki Kitâb-ı Mukaddes'te yer almamakta, fakat Mişna'da (Sanhedrin, IV/5), "İsrail'den tek bir kişiyi öldürenin bütün ırkı öldürmüş gibi cezalandırılacağı ve İsrail'den tek bir kişiyi koruyanın Allah'ın kitabına göre bütün dünyayı korumuş sayılacağı" şeklinde bir ibare bulunmaktadır.

Haksız yere birini öldüren katil, genellikle yaşama hakkı tanımamış, kanların haramlığına, nefislerin masumluğuna saldırmış, adam öldürmeye yol açmış, başkalarına da cesaret vermiş olur. Şu halde bir kimseyi öldüren herkesi öldürmüş gibi, Allah'ın gazabını ve büyük azabını haketmiş olur da hayat hakkı kalmaz, kanı boşa gider ve öldürülmesi gerekir. İşte haksız yere adam öldürme, böyle genel bir zarardır.

Bu gibi adam öldürmelerine sevkeden ve herkesin zararını gerektirecek ve genel asayişi bozacak fesat, eşkıyalık, ihtilal de böyledir. Bunun için böyle bir katil veya bozguncuyu öldüren herkesi öldürmüş gibi değil, belki hakkı yerine getirmiş veya bir kurtarma yapmış olur. Her kim de bir nefse hayat verir, yani affetmek veya öldürülmesine engel olmak veya herhangi bir yok olma sebebinden kurtarmak suretiyle hayatının devam etmesine sebep olursa, sanki insanların hepsine hayat vermiş, birine yaptığını -kendisi de dahil olduğu halde- hepsine yapmış gibi olur.

Bilinmektedir ki, herhangi bir teşbih (benzetme), müşebbeh (benzeyen) ile müşebbehün bih (kendine benzetilen) in her yönde ve bütün hükümlerde eşit olmalarını gerektirmez. Şu halde bundan herkesi ilgilendiren öldürmek veya hayat vermenin, bir kişiyi ilgilendiren adam öldürme ve hayat vermeden hiçbir şekilde farkı yoktur demek anlaşılmamalıdır. Her iki fıkradaki tepkilerden maksad, adam öldürmenin zararını, kişiye hayat vermenin de genel bir fayda olduğunu açık bir şekilde anlatmak ve dolayısıyla adam öldürmeye karşı kısas olarak (öldüreni öldürerek) ve yeryüzünde bozgunculuk suçuna karşı ceza olarak öldürme ve idamın meşruluğunu tesbit ile adam öldürmeye saldırmaktan korkutmak ve hayatı muhafaza etmeye teşviktir.

Fakat burada iki soru vardır:

- Önce İsrailoğullarına bu hükümlerin yazılıp vacib olması niçin "bundan dolayı" olsun? Vaktiyle Kâbil'in Hâbil'i o şekilde öldürmüş olması, İsrâiloğullarına bu hükümlerin vacib olması için ne münasebette sebep ve illet olabiliyor?

- Bunu İsrailoğullarına tahsis etmenin sebebi nedir? "Bundan dolayı insanlara yazdık" veya "Âdemoğullarına yazdık" buyurulmak gerekmez miydi?

İşte bundan dolayı Hasen ve Dahhâk anılan kıssadaki öldürmenin bizzat Hz. Âdem (as)'in sulbünden gelen iki oğulları arasında değil, İsrailoğulları'nda vuku bulduğuna ve iki âdem oğlundan maksad İsrâiloğulları'ndan iki kişi demek olduğuna ve İsrailoğulları'nda böyle bir öldürme olayının olması, bu hükümlerin inmesi için belirli bir sebep teşkil ettiğine kâni olmuşlardı. Fakat çoğunluğun açıklamasına göre kıssa böyle değildir.

O halde bunu, şöyle anlamak gerekir: “İşte bundan dolayı” anlamına gelen “min ecli zalik”, ifadesi kıssaya değil, kıssanın mânâsındaki etkin mânâlara aittir. Şöyle ki, insan öldürmek, gerçekte, büyük bir zulüm, hüsran ve nedametin sonuçlarından başka bir şey olmayan büyük bir cinayettir. İnsan olanların bundan son derece sakınmaları gerekir. Halbuki insanlıkta bu zulüm olagelen bir iştir. Hatta iki âdem oğlunun biri, iyi bir kardeşine bu zulmü pek hazin bir şekilde yapmış ve felaketi dillere destan olmuştur.

Bu felaket, önce bir menfaat kastinden değil, sırf bir zarar verme arzusundan, bir çekememe ve nefsaniyetten doğmuş, hem de ihtirasın coşmasına uygun bir hal içinde değil, Allah'a sunulan bir ibadetin, bir kurban takdim etmenin kabul edilip edilmemesinden ve Allah'ın iradesine razı olmamaktan doğan bir haset (çekememezlik), bir haset ki, buna karşı en yüksek bir takva hissi ile öne sürülen hayır dileme, barış severlik ve insanlığın her türlü temiz hislerini gıcıklamaya yeterli olacak olan en ahlâkî, en akla uygun nasihatler ve mânevî çekindirmeler asla faydalı olmuyor. Tersine bütün bunları cinayetin teşvik edici sebepleri yerine koyuyor. Kendine karşı elini kaldırmayan, kaldırmak istemeyen ve iyi bir kardeş olmaktan başka bir arzu beslemeyen o güzel kardeşine, "Seni öldürmek ne kolay, ne tatlı şeymiş" diyerek saldırıp kıydırıyor. Sonra da zararlara, nedametlere düşürüyor ve öyle bir felaket haline getiriyor ki, ilk önce o yüksek kardeşinin sarih ve açık öğütlerini ve irşatlarını dinlemeyen o kafa, Allah'ın emri ile en sonunda pislikler arkasında dolaşan bir karganın hareketlerinden, eyvahlar çekerek uyanma dersi almaya ve ona gıptalar ederek nedametler çekmeye mecbur oluyor.

İşte beşeriyette adam öldürme cinayetinin vâki olan bir iş olmasından dolayı, buna karşı dayanmak ve genel şekilde meşru bir hak olduğu gibi, özellikle bu olay veya bu kıssada cinayete sevkeden ve yapılmasını kolaylaştıran ruh hali, bu cümleden olarak hased, nefsâniyet ve fiilî karşı koyma olmadığı zaman cinayete teşvik etme hasleti İsrailoğulları'nda çok açık ve kıssanın mânâsı bunların hallerine tamamen uygun olduğundan dolayı, bunlar hakkında daha çok şiddetli hükümler indirilmiş; hem kısas, hem de "yeryüzünde bir fesat"suçuna karşı idam cezası farz kılınmış, ferdin hayat hakkı, umumun hayat hakkına eşit ve ferdi kurtarma, umumu kurtarma mânâsında olduğu anlatılmıştır.

Şu halde yeryüzünde bunlar ve bu gibi israfçılar bulundukça, bunlara karşı yalnız sözlü ve ahirete âit deliller ile yetinilmeyip, fiilî deliller olan şiddetli hükümlerin tatbiki, bütün insanların hayat hakkını korumak ve yeryüzünde fesatçılığın işlenmesine karşı koymak için her zaman hak bir kanundur. (bk. Hamdi Yazır, Hak Dini, ilgili ayetin tefsiri)

Yüce Allah, gerek İslâm'da gerekse İslâm'dan önceki ilâhî dinlerde insan hayatının kutsal olduğunu bildirmiş, bu sebeple bir canı korumayı bütün insanlığı korumak kadar üstün bir fazilet saymış; bir cana kıymayı da bütün insanları öldürmek kadar büyük bir cinayet olarak değerlendirmiştir. Çünkü bir insan, türünü temsil eder ve insanlar birbirine eşittir. Bir insanın haksız yere öldürülmesi toplumda öldürme olaylarının yayılmasına, insanların birbirine düşmesine ve toplum düzeninin bozulmasına yol açar.

Hukukî bir gerekçe bulunmaksızın bir başkasının canına kıyan kimse, yalnızca o kişiye haksızlık etmiş olmaz, aynı zamanda insan hayatının kutsallığına inanmadığını ve başkalarına karşı hiçbir merhamet duygusu taşımadığını da göstermiş olur. (bk. Bakara 2/178; Mâide 5/33) Oysa insan hayatının korunabilmesi için insanların birbirine saygı göstermeleri, hayatın kutsal olduğuna inanıp korunmasına yardımcı olmaları ve katilleri korumamaları gerekir.

Bütün dinler, hukuk ve ahlâk sistemleri haksız yere adam öldürmenin, cana kıymanın büyük bir suç olduğunda birleşmişlerdir. Ancak bu suçu önlemek için alınan caydırıcı tedbirler farklıdır. İslâm, haksız yere adam öldürmeyi önlemek, toplumun can güvenliğini sağlamak, onları huzurlu ve mutlu yaşarmak için bu suçu işleyenlere dünyada kısas cezasını öngörmüş, âhirette ise katilin Allah'ın gazabı, laneti ve cehennem azabı ile cezalandırılacağını bildirmiştir. (bk. Nisa, 4/93)

Allah Teâlâ insan hayatının önemi ve bu hayata kıyanlara verilecek cezalar hakkındaki âyetlerini peygamberleri vasıtasıyla göndermiş ve insanlara tebliğ etmiş olmasına rağmen birçok insan yine de yeryüzünde fesad çıkarmaya ve kan dökmeye devam etmektedir.

Yeryüzünde bu tür katiller ve fesatçılar sürekli olarak bulunduğu için İslâm bunlara karşı sadece vicdanî ve uhrevî ceza ile yetinmemiş, insanların hayat hakkını korumak ve huzurlarını sağlamak için caydırıcı dünyevî müeyyideler getirmiştir. (bk. Kur’an Yolu, Heyet, ilgili ayetin tefsiri)

Ayrıca, Kur'ân'da ilgili âyetlerle insan karakterinin, ilk insanların davranış ve düşünceleri örnek verilerek ana hatları belirtilmiştir. Yaratılışındaki mayadan kaynaklanan hem Allah ve din duygusu; hem de bencillik, kıskançlık, maddeye karşı aşırı isteklilik gibi hislerle donatılan insanı, bu birbirinden tamamen farklı iki yönüne göre, iki ayrı yönden disiplin altına almak gerekir: Ciddi bir eğitim ve ağır cezâî müeyyidelerle, eğitimde Allah düşüncesi, dine ve güzel ahlâka eğilimi geliştirilir. Ağır cezaî müeyyideyle diğer kötü sıfatlarının zararlı sınıra varacak tesir alanına girmesi önlenir.

Bir milletin sosyal yapısında madde ve kişisel çıkar ön plânda bulunur; faziletin ruhları aydınlatan ışıkları sönük kalırsa, o toplumda insan kıymeti sıfıra düşer; sevgi, saygı, yardımlaşma ve dayanışma, kelimelerin dar kalıbında birer masal halini alır. Bilhassa diğer ırk ve milletlere karşı her türlü insanî yakınlıktan uzak bir tutum içine girmiş olur. Bu düzeye gelen bir toplumda adam öldürme, haklara tecavüz, vurgunculuk, tez elden zengin olmak arzusu, aşın faizcilik, çeşitli yollardan sömürme gemi azıya alır.

Bunun için hemen her devirde ve her toplumda dini ve varsa fazilet duygusunu geliştiren millî eğitimin lüzumu, hakları koruyucu yasaların işlerliği geçerlidir.

Başta İslâm olmak üzere bütün hak dinler, insan unsuruna üstün değer verilmesini emretmiş ve bir insanın hayatını kurtarmanın, bütün insanların hayatını kurtarmak kadar anlamlı olduğuna dikkatleri çekmişlerdir.  (bk. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, ilgili ayetin tefsiri)

Sonuç olarak:

1. İnsan öldürmek, gerçekte, büyük bir zulüm, hüsran ve nedametin sonuçlarından başka bir şey olmayan büyük bir cinayettir. İnsan olanların bundan son derece sakınmaları gerekir.

2. Kim haksız yere veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın bir cana kıyarsa ,bütün insanları öldürmüş gibi olur. Demek ki haksiz yere bir cana kıymak, bütün insanlığı öldürmek kadar önem taşımakta ve o ölçüde bir suç işlenmesine sebep olmaktadır. Bir canı bütün insanlığa denk tutan bu açıklama, bir ferdi insanlık kadar genişletmekte, bütün insanlığı bir fertte görmektedir.

3. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış olur. Bir doktor ölmek üzere olan bir hastayı tıbbî müdahalelerle ve ilâhî takdirle hayata döndürüyorsa;  bütün hızıyla devam eden bir savaşı durdurmak için gayret sarfediyor ve durduruyorsa; açlıktan ölmekte olan insanlara gıda yardımı yapan insanlarla çeşitli tabiat âfetleri sebebiyle hayatını kaybetmek üzere olan insanları kurtarıyorsa bütün bunlar ve benzerleri aynı görevi yapmaktadırlar.

4. "Onlara" zamiri, Yahudileri ve Hristiyanları içine alan İsrâiloğullarına gitmektedir. Onlar, Allah'a verdikleri sözü bozdular, insanlara lanet ettiler, Allah'ın kelâmını değiştirdiler, Allah'a iftira ettiler, haksız yere peygamberleri öldürdüler, özellikle insanları acımasızca öldürdüler.

5. Toplumda aşırı gitmenin başka bir tanımı Mâide sûresinin 2. âyetindeki şu kısımdır: "Günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayınız." Topluma, Allah'ın günah saydığı ve düşmanlık duygularını salmanın uğruna birbirleriyle yardımlaşıp örgüt kuranlar, toplumun saadetini, dirlik düzenini, birlik beraberliğini katletmektedirler.

6. Yeryüzünde yapılan zulüm ve tahribatlar oluyor. Çok mâsum ve mazlumların hukukları kayboluyor, mahvoluyor. Güya toplum için çok insanlar feda ediliyor, milletin selâmeti için şahsi haklar zayi oluyor. Ayet, bir ferdin hakkının toplum için de olsa feda edilemeyeceğini, her hakkın Allah katında büyük olduğunu, hakkın küçüğüne, büyüğüne, azına, çoğuna bakılmadan korunması gerektiğini emrediyor.

* * *

"Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir." ayetinden maksat şudur:

Bütün insanlığın selameti için de olsa bir insanın hukukuna tecavüz edilmez ve o kişi öldürülmez. Allah yanında bir insanın hukuku ne ise bütün insanlığın hukuku da aynıdır. İnsanlık kurtulsun diye masum bir insanı feda edemezsiniz. Yoksa, bir insan öldüren kişi bütün insanları öldürmüş gibi günah kazanacaktır, şeklinde yorumlanmamalı.

Bir insanı öldürmeye teşebbüs eden kişi, Allah korkusundan dolayı onu öldürmekten vazgeçerse, büyük bir sevaba kavuşur. Bu insanın günaharının silineceğini Allah bilir. Kul hakkını ise kul affeder.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...