Jump to content

Recommended Posts

  • İleti 166
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

 

Mesele insanların inanmak istemeyişleri değil.

 

Siz şimdi isteseniz de süperman'e inanabilir misiniz, Noel babaya inanabilir misiniz?

 

İnsan bir kere tanrıların yokluğunu ve dinin yalan olduğunu anlayınca istese de inanamıyor. Hatta herkes için konuşmayayım ama, sorgulamamızın başlıca sebebi de  bu tanrıların yokluğundan kaynaklı tanrı arayışımız.

 

Ben şahsen bir tanrı olsun, beni ölümden korusun, 5 dua edince bana bir Porche versin, o tanrıya iki ritüel yapınca şu sarışın fıstık bir öpücük versin isterdim.

 

Ama yok ne yapalım yani? Siz, size çocukluğunuzdan itibaren anlatılan masallardan uyanamıyorsanız problem bizde değil ki.

 

Bir de sonsuz yaşam, her isteyenin her istediğinin gerçekleşmesi gibi isteklerin ne kadar saçma sapan istekler olduğunun ayrımına varıyor insan. Bu durumun acizlikten kaynaklandığının bir kere farkına varacak kadar kendini geliştirince, tanrıya da pek ihtiyaç kalmıyor.

 

So, sorry no sevap points for you! ?

İnsanların yaptığı saçma sapan şeylere neden inanıyım ki.

 

Kardeşim din yalan değil ki nerede sorun yaşıyorsunuz ah bi söyleseniz. 

 

Allah ölümü yaratmasıda hayırlıdır. Dünyada Rabbine ibadet ediyorsun dereceni artırıyosun. Öldükten sonrada huzur içinde bir huzur. Rabbin duaları neden geciktiriyor, hemen kabul etmiyor az daha dua etsin hem dua ile derecesini artırsın hemde sevap kazansın diye, ettiğin dua şer ise Allah seni koruyo ve onu şer den hayıra dönüştürüyo, ha illede şer alıcam dersen mubarek :D, kadın mı istiyorsun Allah Cennette huri yaratıyo, o mesaj şu şekilde Dünyada kendini kirletme cinsel ilişki mi istiyorsun sana Cennette Huri vericem yeter ki kirletme kendini.

 

 

kardeşim sana bir örnek vereyim, Cennettesin bakıyorsun kuş var içinden geçti şunu bi yesem, o kuş direk senin hatrına pişmiş bir halde geliyor yiyorsun kemikleri tüyleri tekrardan oluşuyo eti falan tekrar gidiyor orada yiyeceğini yiyor. Cennette ağaçlarda bir name var ruzgar esince o sesi dünyadakiler duysa zevkten ölür yani o kadar çok güzel ki Cennet İnşaAllah Rabbim nasip eder.

 

Cennette her isteğin gerçekleşecek ve şöyle diyim Cennette uyku yok, şişmanlık yok, büyük abdest küçük abdest bozma yok, kufur yok, üzülme yok ölüm yok vs. orada kazanan için güzel bir hayat var, Cennette bayram var Allah o bayramda tecelli eder Allahı görmekte var şimdi tabi Allah'ı görmeyi bole yazıyorum ama oda harika bir zevk yani Allah nasip etsin.

bazılarıda her cuma Rabbimizi görüyor Rabbimiz Es-Selamu Aleykum diyor, bizde Lebbeyk diyoruz, cünkü ve Aleykümüsselam dersek :D seninde üzerine olsun deriz yani Allah'ın selamı uzerine olsun deriz buda saçma olur. Allah'ın selamını Allaha vermiş olur :D, o yuzden. Yemekler getirilecek her yemek yiyişinde o tadı artacak yani bazıları diyo ya sonsuzluk sıkılmaz mı insan orada sıkılmakta yok cünkü herşeye yenilik eklenecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Kardeşim, Öncelikle

 

 

ben tartışmasına tartışırım cevaplarıda veririm ama nerede alakası olmayan şey var onu alıyo yeni bi tartışma çıkarıyo :D ben şimdi sıkılıyorum bole oluncada tartış tartış bitmiyo.

 

 

Nasıl istersen kardeşim, ister tartış, ister tartışma. Senin kararın.

 

Ama hedefin tartışıp ortaya bir şeyler koymak değil de, 3 - 5 mümin kazandırmak ise kolay gelsin sana. Canının sıkılacağı bir yana, buradan zille ayrılmak da var.

 

Bir de saygı görmek istiyorsan dürüst olmanı tavsiye ederim. Haksız olduğunda haksızlığını kabul etmek meziyet, dansöz gibi kıvırtarak üste çıkmaya çalışmak değil.

 

Çoğumuz kelli felli adamlarız. Böyle bayağı ayak oyunlarına gerek yok. Kimse de kanmıyor bunlara, okuyanlar da öyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak kardeş olaylara objektif bakabildiğin, şu abilerden, alimlerden ve hocalardan kurtulduğun zaman, kendini keşfedip zekanı kullanabildiğinin farkına varacaksın. Sonra diyeceksin ki ben ne yapmışım.Hepinizin ortak özelliği ne biliyor musun? Size bi soru sorulduğunda 300 satırlık bi yazı buluyorsunuz aha cevabı bu diyorsunuz.Okuyoruz hikayeler,  ıvır zıvır saçmalıklar.Cevap gene yok.  Sanki o dönemden gelmişsiniz,  sanki ordaki olayları yaşamışsınız gibi savunuyorsunuz. Ayrıca kendi içinizde bile kurana anlam veremiyor farklı anlamlar çıkarıyorsunuz.Oysaki allah apaçık biz anlayalım diye çok sade indirmiş.Buda hepinizin zekasız olduğunun ıspatıdır.   Başvurduğunuz hadisler, hikayeler Allahın sözünü yetersiz bulmanızdan kaynaklanıyor.Tabi ben bu dinden yolumu bulucam gibi bir düşüncen varsa devam et ekmek çıkar  ama  burdan bişey çıkmaz. Bir gün hayata farklı pencereden bakman dileğiyle.. 

tarihinde Taykob tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Kardeşim, öncelikle

 

Bu olayın tamamını anlatayım dilerseniz;

 

iblis yolda Hz.Musa'nın karşısına cıkıyor ve diyor

  ey Musa bıktım bu iblislikten artık Allah'ın laneti üzerimde dolaşıyor bi aramızı düzelt


Musa Aleyhis Selam bi sevindi Bütün millette kurtulur dedi ne iyi iş yapacağım


Turi sina dağına gitti Hz.Musa dedi Ya Rabbi iblis yolda gelirken yolumu kesti sana malumdur buda tevbe etmek istiyor çok pişman 


Allah buyurdu : Kolayı var, sen git ona de ki Adem'in dirisine secde etmedi, mezarına secde etsin.


Hz.Musa : Ne kadar kolay bir şey emrettin ya Rabbi ben inanıyorum ki bu iş oldu 


iblis o sıra aşağıda bekliyor 


Hz.Musa Aleyhis Selam inerken


iblis diyor : ne oldu ne oldu


Hz.Musa : Allah çok kolay etti bu işi, ben zannetim ki sana ağır teklifler verecek


ibls : ne dedi


Ademin dirisine secde etmediyse ölüsüne secde eder mezarına ben kabul ederim.

 

  Yani iblis herşeyi kabul ediyor fakat bir şey hariç


diyor : ama dirisine secde etmediğimin ölüsüne nasıl secde edeyim


kıskanıyor bu büyük sorun yanı iblisin bu tedavi edilemez kıskançlığı varya işte. :D 


iblis Allah'ı bilir

 

 

evet biliyorum Hz.Muhammed (S.A.V) 50 rekatlık namazı alıp geri dönerken Hz.Musa (A.S) uyarıyor sonra Hz.Muhammed (S.A.V) 5 rekatlık namaz alıyor.

 

 

 

Anlamdığım şeytan hacda o kadar dayak taş yiyor niye orda birisine demiyor beni kurtarın ordakilerin hepside hacı hoca imanı kuvetli kişiler:lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

şeytan orada Hz.Musa'yı aracı kullanıyor, çünkü Hz.Musa bir Peygamber olduğu için Allah'a dua eder, kabul eder ya Allah. o Peygamber olduğu için daha makbul olur diye. 

 

 Aracı etmesindeki hikmet budur.

Eee  kureyişilerde Allaha inanıdılar aracı koyardılar niye muhmmed bunları öldürüyor aracı putlarını yıkardı  bak ayet ne diyor.

ANKEBUT Suresi 61. ayeti:And olsun ki onlara: 'Gökleri ve yeri yaratan, güneşi, ayı buyruğu altında tutan kimdir?' diye sorarsan, şüphesiz 'Allah'tır' derler.Öyleyse niçin döndürülüyorlar?

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Bak kardeş olaylara objektif bakabildiğin, şu abilerden, alimlerden ve hocalardan kurtulduğun zaman, kendini keşfedip zekanı kullanabildiğinin farkına varacaksın. Sonra diyeceksin ki ben ne yapmışım.Hepinizin ortak özelliği ne biliyor musun? Size bi soru sorulduğunda 300 satırlık bi yazı buluyorsunuz aha cevabı bu diyorsunuz.Okuyoruz hikayeler,  ıvır zıvır saçmalıklar.Cevap gene yok.  Sanki o dönemden gelmişsiniz,  sanki ordaki olayları yaşamışsınız gibi savunuyorsunuz. Ayrıca kendi içinizde bile kurana anlam veremiyor farklı anlamlar çıkarıyorsunuz.Oysaki allah apaçık biz anlayalım diye çok sade indirmiş.Buda hepinizin zekasız olduğunun ıspatıdır.   Başvurduğunuz hadisler, hikayeler Allahın sözünü yetersiz bulmanızdan kaynaklanıyor.Tabi ben bu dinden yolumu bulucam gibi bir düşüncen varsa devam et ekmek çıkar  ama  burdan bişey çıkmaz. Bir gün hayata farklı pencereden bakman dileğiyle.. 

Kardeşim, Öncelikle

 

Ehli Sünnet Alimlerini dinlemeyi bırakmaktan Allah'a sığınırım. şimdi Ehli Sünnet nedir;

 

Hz. Peygamber’in sünnetine uyan ve Hz. Peygamber’i hayatta örnek edinen ve onun sünnetine göre hayatına yön veren demektir.

 

"Kusursuz kul olmaz" sözü doğrudur. Fakat "imam-ı Gazali, hata etmiştir, kitaplarında uydurma hadis vardır" sözü yanlıştır. Böyle söyleyenler, alimin dindeki ve Allah katındaki yerini bilmeyen kimselerdir. Hadis-i şerifte,( Alimler,Peygamberlerin varisleridir ) buyuruldu. (İbni Mace)

 

Alimlerin kıymetini ve onlara uymamızı emreden âyetlerden bazılarının meali şöyledir:

 

Nahl Suresi 43. Ayette, bilmiyorsanız Alimlere sorun diyor

 

Ankebut 43. Ayette, bu misalleri ancak Alim olanlar anlar. 

 

Nisa 83. Ayette, Bunun hükmünü Peygambere ve ülül-emre (Alimlere) sorsalardı, öğrenirlerdi.

[Ayet-i kerimede geçen ülül-emrin alim demek olduğu tefsirlerde yazılıdır. Peygamber efendimiz de (Ülül-emr, Fıkıh Alimleridir )buyurdu. (Darimi)]

 

Hadis;
 

Alimlere tabi olun! Çünkü onlar, dünya ve ahiretin ışıklarıdır. (Deylemi)

 

Alimler, kurtuluş yolunu gösteren birer rehber ve kılavuzdur. (İ. Neccar)

 

Bilmediklerinizi salih(alim)lerden sorup öğrenin (Taberani)

 

Büyükler hakkında böyle konuşmak çok çirkindir, edebe aykırıdır. İmam-ı a'zam, imam-ı Gazali ve imam-ı Rabbani hazretleri de müctehid birer imamdır. İtikadda ayrılık olmaz. Peygamber efendimiz, bu ümmetin 73 fırkaya ayrılacağını, 72 sinin bid'at ehli olup Cehenneme gideceğini, bir fırkanın kurtulacağını bildirmiştir. Fırka-i naciyye denilen bu fırkanın Ehl-i sünnet vel-cemaat fırkası olduğunda Ehl-i sünnet alimleri ittifak etmiştir. Bu ittifakta hata olmaz. Çünkü Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

 

Ümmetimin alimleri, dalalet üzerinde birleşmezler, yanlış bir iş üzerinde ittifakta bulunmazlar. (İbni Mace).

 

 

Farklı anlamlar çıkmaz sadece herkes arapçasını konuşturur. fakat herkes Tefsir yapamaz. Hadisler Allah'ın sözünü yetersiz yapmaz. 

 

Kur’an-ı kerimin hakiki manasını anlamak isteyen bir kimse, din âlimlerinin kelam ve fıkıh ve ahlak kitaplarını okumalı. Bu kitapların hepsi, Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden alınmıştır. Kur’an tercümesi diye yazılan kitaplar, doğru mana veremez. Okuyanları, bunları yazanların düşüncelerine ve maksatlarına esir edip, dinden ayrılmalarına sebep olur.

Kur’an-ı kerim hiçbir dile tercüme edilemez. Herhangi bir şiirin bile, tam tercümesine imkan yoktur. Ancak izah edilebilir. Kur’an-ı kerimin manası tercümeden anlaşılmaz. Bir âyetin manasını anlamak demek, Allahü tealanın, bu ayette ne demek istediğini anlamak demektir. Bu âyetin herhangi bir tercümesini okuyan, murad-ı ilahiyi öğrenemez. Tercüme edenin anlamış olduğunu öğrenir. Hiçbir Kur’an tercümesinden din öğrenilemez. Dinini öğrenmesi için bir kimsenin eline, en uygun tercümeyi vermek, okyanus ortasında bulunan insana bir tahta parçası vermekten daha kötüdür. Çünkü bu tahta parçası ile insan sahile çıkabilir, çıkamazsa ölür ve imanlı ise Cennete gider. Fakat tercümeden din öğrenmeye kalkışan, imanını kaybedebilir. Yahut denizde yüzenleri görüp de, (Yüzmek kolay, herkes yüzebilir) sanarak yüzme bilmeyen bir genci, okyanusun ortasına atmak, Kur’ana mana vermek yanında çok hafif kalır. Çünkü yüzme bilmeyen boğulur; fakat Kur’an-ı kerime yanlış mana veren, küfre düşüp Cehenneme gider.

Zaten, bizim gibilerin, dini öğrenmek için, tefsir ve hadis okuması uygun değildir. Çünkü Kur’an ve hadisi yanlış anlamak veya şüphe etmek imanı giderir. Bu inceliği iyi bildiği için, Hazret-i Ebu Bekir, (Kur'anı kendi görüşümle tefsire kalkarsam, beni hangi yer taşır hangi gök gölgeler. buyurdu (Şir'a)

Muteber tefsir kitaplarını da anlayabilmek için, yirmi ana ilmi, iyi öğrenmek gerekir. Tefsir ilmini bilmeyenin hadis ve tefsir okumaya kalkışması, mide hastasının, kuvvetlenmek için, baklava, börek yemesine benzer. Halbuki, bu hastanın, önce perhiz yapması, sonra, kuvvetli yemesi gerekir. Ana ilimleri okumayan, din öğrenmek için, Kur’an tercümesi, tefsir, hadis okumaya kalkışırsa, bunları yanlış anlayarak, dini, imanı da kaybeder. Muteber tefsirler bile, ehlinden başkasına zararlı olur. 

Kur’an-ı kerimi anlamak için Resulullahın açıklamalarını bilmek gerekir. Sünneti de anlamak için Eshab-ı kiramın ve âlimlerin açıklamalarını bilmek gerekir. 

Piyasadaki Türkçe tefsirlerde, şahsi düşünceler vardır. Okuyana zararı, faydasından çoktur. Hele İslam düşmanlarının, zındıkların, bid’at sahiplerinin, Kur’an-ı kerimin manasını bozmak için yaptıkları tefsirler, birer zehirdir. Bunları okuyan genç zihinlerde, birtakım şüpheler, itirazlar hasıl olur. 
Kur’anın hakiki tefsirini yapan, doğru manasını veren, ancak onun muhatabı olan Muhammed aleyhisselam ve Onun hadis-i şerifleridir. Bu hadis-i şerifleri de, ancak Eshab-ı kiram ve müctehid imamlar anlayabilmiş, Müslümanlar da bu âlimlerin anladıklarına uymuştur. Şu halde, Kur’andan ve hadisten ve bunların tercümelerinden din öğrenmek mümkün olmaz. Her Müslüman, dinini, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından hazırlanan ilmihallerden öğrenmelidir.

Bazı sapıklar, “Anlamadan Kur’an okumanın faydası olmaz, mealini okumalı” diyorlar. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: (İmam-ı Ahmed bin Hanbel, Allahü teâlânın,(Anlayarak da, anlamayarak da Kur'an okuyan benim rızama kavuşur) buyurduğunu bildirdi (İhya) 

 

Fıkıh öğrenmek, Kur’an meali öğrenmekten daha sevab mı olur? 


Fıkıh hayatın can damarıdır. Müslümanın fıkıhsız hayatı olmaz. İmam-ı a’zam hazretleri fıkıh için(lehine ve aleyhine olanı bilmektir) diyor. Kârını zararını bilmeden iş yapana deli denir. Dinde de kârını zararını bilmemek felakettir. Fıkıh bilmeden ibadet yapılamaz, iman da korunamaz. 

Piyasadaki mealler birbirini tutmaz. En doğru olan mealden bile fıkıh öğrenilmez. Mesela Kur’an-ı kerimde (Namaz kılın) buyurulur, ama, nasıl namaz kılınacağı, namazın farzları, namazı bozanlar gibi hususları Kur’an-ı kerimde bulamayız. Kur’an-ı kerimi Peygamber efendimiz, hadis-i şerifler ile açıklamıştır. Hadis-i şerifleri de İslam âlimleri açıklamıştır. Bunun için Kur'an-ı kerimin hakiki manasını anlamak, öğrenmek isteyen bir kimse de, meal değil, İslam âlimlerinin kelam, fıkıh ve ahlak kitaplarını okumalıdır. Bu kitapların hepsi, Kur'an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden alınmıştır. Muhammed Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
Bize, tefsir kitaplarına göre amel etmek emredilmedi. Fıkıh kitaplarına tâbi olmamız emredildi. (Berika)

 

 

abilere Gelince;

 

onlar İslam adı taşıyan terroristlerdir. feto

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Anlamdığım şeytan hacda o kadar dayak taş yiyor niye orda birisine demiyor beni kurtarın ordakilerin hepside hacı hoca imanı kuvetli kişiler:lol:

Hacta şeytan taşlamanın hikmeti;

 

Bilindiği gibi hac, mevsiminde Mina'da, Kurban Bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günleri Akabe Cemresi, Küçük Cemre ve Orta Cemre olmak üzere üç şekilde şeytan taşlanır. Bu ibadet vaciptir. Burada yapılan hareketler, haccın şeairindendir. Güzel bir hatırayı yad etmektir. Bütün insanlığın ortak düşmanı olan şeytanı taşa tutarak lanetlemektir.
Burada temsili olarak tespit edilmiş olan üç yerde taşlama yapılır. Bu ibadet şekli bize İbrahim Aleyhisselamdan intikal etmiştir.
Bu hususta iki rivayet var. Birisi şöyle:
Hz. İbrahim, bir imtihan olarak Allah'ın emri ile oğlu Hz. İsmail'i kurban etmeye götürürken şeytan önlerine çıkar. Hz. İbrahim'in babalık şefkatini istismar etmeye kalkarak, bu işten vaz geçirmeye çalışır. Fakat ters yüz edilir. Bundan sonra Hz. İsmail'e musallat olur. Cenab-ı Hakkın emrini babasının yanlış anladığını, annesini gözü yaşlı olarak geride bıraktığını fısıldayarak, emre boyun eğmemesini telkin eder. Şeytanın desiselerine hiç aldırış etmeyen Hz. İsmail, onu yanından kovmakla kalmaz, arkasından da yedi tane taş atar.

 

İşte hacıların cemrelerde taş atmaları bu hadisenin hatırlanması ve yeniden yaşanmasıdır.

Bu hususta İbni Abbas'ın rivayeti de şöyledir:

 

"Hz. İbrahim hac ibadetini yapmaya geldiği zaman, Akabe Cemresi yanında şeytan ona göründü. Bunun üzerine onu yedi adet taşla taşladı, şeytan yere battı. Sonra Orta Cemre yanında şeytan ona tekrar göründü. Yedi taş da orada attı. Böylece şeytan tekrar yere battı. Bir müddet sonra Küçük Cemrenin yanında yine karşısına dikildi. Burada da yedi taş daha atınca artık şeytan iyice yere yığılıp kaldı."

 

Bundan sonra İbni Abbas, şöyle diyor:

 

“Siz ancak şeytanı taşlıyor ve ancak atanız İbrahim Aleyhisselamın yolunu izliyorsunuz.” (Müsned, 1/297)

 

Bu ibadet şekli, Hz. Âdem'den beri her insanın ortak düşmanı olan şeytanın arzusuna icabet etmemek, onun vesveselerine aldırmamak, iman çemberi içinde, şeytanı bir kere daha kahretmek, yerin dibine geçirmektir. Bu taşlama, kötü niyetlere, şer kuvvetlere karşı bir zindelik gösterisi, her çeşit kötülükleri yenme azminin sembolleşmesi, Rabbimizle yapılan manevi anlaşmanın icrasıdır.

 

Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyururlar:

 

“Beytullahın çevresinde dönmek, Safa ile Merve arasında gidip gelmek, şeytanı taşlamak, hepsi Allah'ın şeairini (İslamın alamet ve işaretlerini) ayakta tutmak içindir.” (Feyzu'l-kadir, 2/573)

 

Hac mevsiminde mü'minler bu çeşit ibadetleri yapmakla Rablerine olan kulluklarını dile getiriyor, Ona kul ve muhatap olmanın zevk ve hazzını yaşıyorlar.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Kardeşim, Öncelikle

 

Ehli Sünnet Alimlerini dinlemeyi bırakmaktan Allah'a sığınırım. şimdi Ehli Sünnet nedir;

 

Hz. Peygamber’in sünnetine uyan ve Hz. Peygamber’i hayatta örnek edinen ve onun sünnetine göre hayatına yön veren demektir.

 

"Kusursuz kul olmaz" sözü doğrudur. Fakat "imam-ı Gazali, hata etmiştir, kitaplarında uydurma hadis vardır" sözü yanlıştır. Böyle söyleyenler, alimin dindeki ve Allah katındaki yerini bilmeyen kimselerdir. Hadis-i şerifte,( Alimler,Peygamberlerin varisleridir ) buyuruldu. (İbni Mace)

 

Alimlerin kıymetini ve onlara uymamızı emreden âyetlerden bazılarının meali şöyledir:

 

Nahl Suresi 43. Ayette, bilmiyorsanız Alimlere sorun diyor

 

Ankebut 43. Ayette, bu misalleri ancak Alim olanlar anlar. 

 

Nisa 83. Ayette, Bunun hükmünü Peygambere ve ülül-emre (Alimlere) sorsalardı, öğrenirlerdi.

[Ayet-i kerimede geçen ülül-emrin alim demek olduğu tefsirlerde yazılıdır. Peygamber efendimiz de (Ülül-emr, Fıkıh Alimleridir )buyurdu. (Darimi)]

 

Hadis;
 

Alimlere tabi olun! Çünkü onlar, dünya ve ahiretin ışıklarıdır. (Deylemi)

 

Alimler, kurtuluş yolunu gösteren birer rehber ve kılavuzdur. (İ. Neccar)

 

Bilmediklerinizi salih(alim)lerden sorup öğrenin (Taberani)

 

Büyükler hakkında böyle konuşmak çok çirkindir, edebe aykırıdır. İmam-ı a'zam, imam-ı Gazali ve imam-ı Rabbani hazretleri de müctehid birer imamdır. İtikadda ayrılık olmaz. Peygamber efendimiz, bu ümmetin 73 fırkaya ayrılacağını, 72 sinin bid'at ehli olup Cehenneme gideceğini, bir fırkanın kurtulacağını bildirmiştir. Fırka-i naciyye denilen bu fırkanın Ehl-i sünnet vel-cemaat fırkası olduğunda Ehl-i sünnet alimleri ittifak etmiştir. Bu ittifakta hata olmaz. Çünkü Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

 

Ümmetimin alimleri, dalalet üzerinde birleşmezler, yanlış bir iş üzerinde ittifakta bulunmazlar. (İbni Mace).

 

 

Farklı anlamlar çıkmaz sadece herkes arapçasını konuşturur. fakat herkes Tefsir yapamaz. Hadisler Allah'ın sözünü yetersiz yapmaz. 

 

Kur’an-ı kerimin hakiki manasını anlamak isteyen bir kimse, din âlimlerinin kelam ve fıkıh ve ahlak kitaplarını okumalı. Bu kitapların hepsi, Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden alınmıştır. Kur’an tercümesi diye yazılan kitaplar, doğru mana veremez. Okuyanları, bunları yazanların düşüncelerine ve maksatlarına esir edip, dinden ayrılmalarına sebep olur.

Kur’an-ı kerim hiçbir dile tercüme edilemez. Herhangi bir şiirin bile, tam tercümesine imkan yoktur. Ancak izah edilebilir. Kur’an-ı kerimin manası tercümeden anlaşılmaz. Bir âyetin manasını anlamak demek, Allahü tealanın, bu ayette ne demek istediğini anlamak demektir. Bu âyetin herhangi bir tercümesini okuyan, murad-ı ilahiyi öğrenemez. Tercüme edenin anlamış olduğunu öğrenir. Hiçbir Kur’an tercümesinden din öğrenilemez. Dinini öğrenmesi için bir kimsenin eline, en uygun tercümeyi vermek, okyanus ortasında bulunan insana bir tahta parçası vermekten daha kötüdür. Çünkü bu tahta parçası ile insan sahile çıkabilir, çıkamazsa ölür ve imanlı ise Cennete gider. Fakat tercümeden din öğrenmeye kalkışan, imanını kaybedebilir. Yahut denizde yüzenleri görüp de, (Yüzmek kolay, herkes yüzebilir) sanarak yüzme bilmeyen bir genci, okyanusun ortasına atmak, Kur’ana mana vermek yanında çok hafif kalır. Çünkü yüzme bilmeyen boğulur; fakat Kur’an-ı kerime yanlış mana veren, küfre düşüp Cehenneme gider.

Zaten, bizim gibilerin, dini öğrenmek için, tefsir ve hadis okuması uygun değildir. Çünkü Kur’an ve hadisi yanlış anlamak veya şüphe etmek imanı giderir. Bu inceliği iyi bildiği için, Hazret-i Ebu Bekir, (Kur'anı kendi görüşümle tefsire kalkarsam, beni hangi yer taşır hangi gök gölgeler. buyurdu (Şir'a)

Muteber tefsir kitaplarını da anlayabilmek için, yirmi ana ilmi, iyi öğrenmek gerekir. Tefsir ilmini bilmeyenin hadis ve tefsir okumaya kalkışması, mide hastasının, kuvvetlenmek için, baklava, börek yemesine benzer. Halbuki, bu hastanın, önce perhiz yapması, sonra, kuvvetli yemesi gerekir. Ana ilimleri okumayan, din öğrenmek için, Kur’an tercümesi, tefsir, hadis okumaya kalkışırsa, bunları yanlış anlayarak, dini, imanı da kaybeder. Muteber tefsirler bile, ehlinden başkasına zararlı olur. 

Kur’an-ı kerimi anlamak için Resulullahın açıklamalarını bilmek gerekir. Sünneti de anlamak için Eshab-ı kiramın ve âlimlerin açıklamalarını bilmek gerekir. 

Piyasadaki Türkçe tefsirlerde, şahsi düşünceler vardır. Okuyana zararı, faydasından çoktur. Hele İslam düşmanlarının, zındıkların, bid’at sahiplerinin, Kur’an-ı kerimin manasını bozmak için yaptıkları tefsirler, birer zehirdir. Bunları okuyan genç zihinlerde, birtakım şüpheler, itirazlar hasıl olur. 
Kur’anın hakiki tefsirini yapan, doğru manasını veren, ancak onun muhatabı olan Muhammed aleyhisselam ve Onun hadis-i şerifleridir. Bu hadis-i şerifleri de, ancak Eshab-ı kiram ve müctehid imamlar anlayabilmiş, Müslümanlar da bu âlimlerin anladıklarına uymuştur. Şu halde, Kur’andan ve hadisten ve bunların tercümelerinden din öğrenmek mümkün olmaz. Her Müslüman, dinini, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından hazırlanan ilmihallerden öğrenmelidir.

Bazı sapıklar, “Anlamadan Kur’an okumanın faydası olmaz, mealini okumalı” diyorlar. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: (İmam-ı Ahmed bin Hanbel, Allahü teâlânın,(Anlayarak da, anlamayarak da Kur'an okuyan benim rızama kavuşur) buyurduğunu bildirdi (İhya) 

 

Fıkıh öğrenmek, Kur’an meali öğrenmekten daha sevab mı olur? 


Fıkıh hayatın can damarıdır. Müslümanın fıkıhsız hayatı olmaz. İmam-ı a’zam hazretleri fıkıh için(lehine ve aleyhine olanı bilmektir) diyor. Kârını zararını bilmeden iş yapana deli denir. Dinde de kârını zararını bilmemek felakettir. Fıkıh bilmeden ibadet yapılamaz, iman da korunamaz. 

Piyasadaki mealler birbirini tutmaz. En doğru olan mealden bile fıkıh öğrenilmez. Mesela Kur’an-ı kerimde (Namaz kılın) buyurulur, ama, nasıl namaz kılınacağı, namazın farzları, namazı bozanlar gibi hususları Kur’an-ı kerimde bulamayız. Kur’an-ı kerimi Peygamber efendimiz, hadis-i şerifler ile açıklamıştır. Hadis-i şerifleri de İslam âlimleri açıklamıştır. Bunun için Kur'an-ı kerimin hakiki manasını anlamak, öğrenmek isteyen bir kimse de, meal değil, İslam âlimlerinin kelam, fıkıh ve ahlak kitaplarını okumalıdır. Bu kitapların hepsi, Kur'an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden alınmıştır. Muhammed Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
Bize, tefsir kitaplarına göre amel etmek emredilmedi. Fıkıh kitaplarına tâbi olmamız emredildi. (Berika)

 

 

abilere Gelince;

 

onlar İslam adı taşıyan terroristlerdir. feto

 

 

Eklemeden geçemeyeceğim. Kuranın insanı araplaştırmasına çok güzel bir örneksin. Koca paragraf yazında bir iki tane türkçe kelime zor buluyorum. Sen inanan biriyim zannederken bir arap olup çıkmışsın. Bir türk insanının bu şekilde bir paragrafını okumak bana sadece ne hissettiriyor biliyor musun, üzüntü, acıma, artık kurtarılamayacak kadar arap olmuş olman. Bazı insanlar için umut vardır insan yaşadıkça ama, senin bomboş geçecek olan hayatın, ilim diye adlandırdığın boş şeyleri görünce gerçekten üzüldüm. 

 

 

dünyada trilyon tane ilim varken arap dili ve edebiyatına bu kadar saplantılı kalmak bana ortaçağda gibi hissettiriyor. Bom boş gelip geçen bir hayat. Yazık. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak gene 300 satır çelişkili yazılarla cevap vermişin.  Bunları söyleyip tartışmayı uzatmayacağım. Çünkü cevabın gene 300 satırlık saçma sapan bir yazı olacak.sadece şurda bile dediğin o kadar saçma ki tüm insanlığa gönderilen bir din arapça ve okumak anlamak isteyen anlıyamıyor. Beynin bunu  nasıl kabul ediyor. Gerçekten dinler ciddi bir parazittir. İnsan sağlığını bozuyor ve nesillerden nesile bulaşıyor. Benim gözümde yaşayan bir parazitsin. 

 

 

Kur’an-ı kerim hiçbir dile tercüme edilemez. Herhangi bir şiirin bile, tam tercümesine imkan yoktur. Ancak izah edilebilir. Kur’an-ı kerimin manası tercümeden anlaşılmaz. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Eee  kureyişilerde Allaha inanıdılar aracı koyardılar niye muhmmed bunları öldürüyor aracı putlarını yıkardı  bak ayet ne diyor.

ANKEBUT Suresi 61. ayeti:And olsun ki onlara: 'Gökleri ve yeri yaratan, güneşi, ayı buyruğu altında tutan kimdir?' diye sorarsan, şüphesiz 'Allah'tır' derler.Öyleyse niçin döndürülüyorlar?

 

Aracıdan kasıt, ara bulucu anlamında söylemiştim,

 

örnek olarak;

 

siz Mehmetsiniz, Ahmetle aranız bozuk, Ahmetin yakın arkadaşını tanıyorsunuz, Mert'e diyorsunuz aramızı duzeltırmısın ve Mertte Ahmetle konuşuyor aranızı duzeltmek için. 

 

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Bak gene 300 satır çelişkili yazılarla cevap vermişin.  Bunları söyleyip tartışmayı uzatmayacağım. Çünkü cevabın gene 300 satırlık saçma sapan bir yazı olacak.sadece şurda bile dediğin o kadar saçma ki tüm insanlığa gönderilen bir din arapça ve okumak anlamak isteyen anlıyamıyor. Beynin bunu  nasıl kabul ediyor. Gerçekten dinler ciddi bir parazittir. İnsan sağlığını bozuyor ve nesillerden nesile bulaşıyor. Benim gözümde yaşayan bir parazitsin. 

 

Diyanetin mühürlü olduğu Kur'anı kerim kitaplarında, Müteşabihattan olup manalarını ancak Allah bilir. Hepsinin Allah tarafından olduğuna iman ettik. diye yazıyor dediğim gibi herkes Arapçasını konuşturur. benim gözümde çok zeki insansınız. İyi günler

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Aracıdan kasıt, ara bulucu anlamında söylemiştim,

 

örnek olarak;

 

siz Mehmetsiniz, Ahmetle aranız bozuk, Ahmetin yakın arkadaşını tanıyorsunuz, Mert'e diyorsunuz aramızı duzeltırmısın ve Mertte Ahmetle konuşuyor aranızı duzeltmek için. 

 

 

 

 

 

 

Yine  örneklemeniz yalış siz insanla tarıyı bir tutmaktan vaz geçin ahmet mert birar insan insan insan örneklemesi olsa olur biz tanrıdan bahsediyoruz Allah şeytanı sonsuza kadar naletlemiş geri dönüşü yok şeytanda benim sana bu güne kadar zecede etim hakmı ver senin yolunda duraları yoldan çıkrcağım demiş ALLAHTA hadi verdim demiş sidik yarışı başlamış ha ALLAH imsanı afdermi o olabilir allahın şeytanı musa sayesinde afetmesi söz konusu deyil bak ne diyorum sonusuza kadar allah onu naletlemiş sen allaha döneklik yaparmı diyorsun

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Hacta şeytan taşlamanın hikmeti;

 

insanlığın ortak düşmanı olan şeytanı taşa tutarak lanetlemektir.

. İsmail, onu yanından kovmakla kalmaz, arkasından da yedi tane taş atar.

 

 

Bu hususta İbni Abbas'ın rivayeti de şöyledir:

 

"Hz. İbrahim hac ibadetini yapmaya geldiği zaman, Bunun üzerine onu yedi adet taşla taşladı, şeytan yere battı. Sonra Orta Cemre yanında şeytan ona tekrar göründü. Yedi taş da orada attı. Böylece şeytan tekrar yere battı. Bir müddet sonra Küçük Cemrenin yanında yine karşısına dikildi. Burada da yedi taş daha atınca artık şeytan iyice yere yığılıp kaldı."

 

 

 İbrahim Aleyhisselamın yolunu izliyorsunuz.” (Müsned, 1/297)

 

 sembolleşmesi,

Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyururlar:

 

“Beytullahın çevresinde dönmek, Safa ile Merve arasında gidip gelmek, şeytanı taşlamak,

 zevk ve hazzını yaşıyorlar.

 

 

 tüm insalığın düşmanıysa musaya şeytan nasıl yalvarır. bütün insalığın dostu şeytandır Allaha kafa tutmuş adem hava açken onların karınlarını doğurmuş burda kötülük nerde asıl şeytan allahtır insanları hem bu dünyda hem öteki dünyada ateşe atıp zevkle izleyen sadist bir allahtır tüm kötülüklerin ansı allahtır  götü boklu insanı ne diye yaratıp sonara bana domalın demsi ne kadar mantıklı beni tanımsanız sizi cehnnemde yakacam demsi bir tanrıya yakışmayacak çocukca bir şeydir. neden yedi taş atar 19 taş atsa 19cular içinde bir ilham kaynağı olmazmıydı? rivayte göre 7 taş deyil hurma çekirdeyi atar şeytanın gözü kör olur buda başka bir hikaye.Yani şeytan 7 taşala yere batırdı bir yedi taş daha atsaydı hiç çıkmasaydı bu iblis. bütün çocuklara yatmadan önce anlatılması lazım bir hikaye.  pardon 7 taş daha atmış ilk önce şeytan 7 taşatan sonra yere batıyor. 2 sinde yere yığılıyor  yere batmak başka yere yğılmak başka bir karar verin artık:angry: Yani şeytan taşlama bir ritüelden ibatetmiş. aslında şeytan diye bir şey yok şeytanI UYDURAN MÜSLÜMALARDIR. Eski putperes dinindede vardı şeytan taşlamak lebeyke lebeyle deyim kabe etrafında dönderdiler. Yani arap putu bu zevki yaşaymamış bu zevki tatmayı müslümanlara bırakmış Allahınıza tebriklerimi iletin lütefen.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şeytan islam uydurmaları içinde bir tek birazcık mantıklı olanı. Sorguluyor, neden-sonuç ilişkisi üzerine düşünerek karar veriyor. İslam şeytanı bu formatta uydurduğuna göre islam akla, sorgulamaya, neden sonuç ilişkilerine bakmaya, kararlarını ona göre vermeye, yani determinizme kökten karşı.

 

Zaten İslam determinist düşüncenin girmesine şiddetle direnç göstermiş, Gazali yobazı determinizmi küfür, esbabperestlik, şirk diye nitelemiş ve ebedi cehennemlik olarak damgalamıştır. İslama her türlü İsrailiyat, Hristiyan inancı, pagan ritüelleri, her şey girebilmiş elini kolunu sallaya sallaya ama determinizme sıra gelince karşı koymuştur. Aklı başına determinizmi görünce gelmiş! Sonunda bir koca bulup kârhaneden çıkan ve gerdek gecesi nazlanan ev dışı emekçisi gibi yani! :lol:

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...