Jump to content

Ateistler size göre enerji ve bilginin kökeni nedir?


Recommended Posts

Çünkü insan korkar ve sığınacağı güçlü bir liman, tutunacak kırılmaz bir dal ister. Eğer varsa ne ala!  Eğer  yoksa  icat eder.

Yaşam hayat, evren kozmoz ne derseniz deyin;   bana göre evren hep vardı ve sonsuza kadar hep var olacak. Sanıyorum Bu döngü hep olacak. İnsanlar gelip gidecek ama hayat kalmaya devam edecek... Bu tekerlek hiç bir yere ilerlemeden rölantide dönüyor... Akıp geçen şey zaman değil, bizzat bizleriz... Tekerleğe yoğunlaşalım... 

 

 

Termodinamiğin birinci yasası enerji korunumu ilkesini ifade eder. Bu yasaya göre, enerji biçim değiştirir. Toplam miktar sabittir.

Termodinamiğin II. yasası enerji miktarının yanı sıra niteliğinin de dikkate alınması gerektiğini ortaya koyar- Masaya konan sıcak bir bardak kahve ısı verir ve soğur ama kendiliğinden ısınmaz. Sıcak hava daima kendiliğinden soğuk ortama akar. Bu akış bir çok makine icat etmemize yardım etti.

 

tarihinde zombi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 390
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Termodinamik tanrıya nasıl izin veriyor acaba?

 

Tek çözüm var, o da çoklu evrenler modelidir. Artık bu paralel evrenler midir, gazoz kabarcığı evrenler midir, sabun köpüğü evrenler midir, orasını bilemeyişimizin nedeni, evrenimizin bile sınırını gözlemleyemiyor oluşumuz.

 

Tüm fizik yasaları evren var oldukça geçerlidir. Karadeliklerde bile bilinen fizik yasaları işe yaramaz. O halde eski ölmüş evrenlerin artığı devasa karadelikler, yeni evrenlerin anahtarıdır. Bu karadeliklerin çarpışmalarının yeni Big-Bang'lar ve yeni evrenler yaratmalarını bilinen ve evren için geçerli olan fizik yasaları ile açıklayamıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir eski evren artığı karadelik, o kadar devasadır ki uzay dokusunu süpürüp çekip sündürüp yutabilir ve daha da devleşebilir mi?

 

Bu konuda hiç bir varsayım okumadım. Bunun olup olamayacağı hakkında hiç bir fikrim yok. Fakat bu yolla karadeliklerin hem devleşeceğini, hem çok uzaktan birbirlerinin varlığını algılayacaklarını ve birbirlerine yöneleceklerini, hatta bu yolla hızlarının ışık hızını çok aşacağını, korkunç büyüklükte bir çarpışma olacağını düşünüyorum. Yani Big Bang!

 

Bu söylediklerim hakkında hiç bir kanıt bulunduğunu ne duydum ne okudum. Fakat Warp motoru diye bir varsayım var. Bu motora sahip bir uzay aracının ışık hızını katlayacağı varsayılıyor. Çünkü bu motor uzay dokusu içinde yol almıyor, o dokuyu yayılmış örtüyü toplar gibi kendine çekiyor. Önünde bir hız tüneli oluşturup o tünele dalıyor.

 

Tabii bunlar çok ileri ve karmaşık, hayal gücünü çok zorlayan konular. Şu şöyledir diye kesin konuşmanın bir yolu hiç ve kesinlikle yok. Ama tanrı yok, bu son derece kesin. Evrenin varlığından tanrı filan değil, başka olaylar sorumlu. Big Bang'ların eski evren artığı karadeliklerin çarpışmasıyla oluştuğu kuramı, felsefede son en modern kuram ve çok ilgimi çekmesine rağmen bu konuda somut kanıt bulup kuramı bilimsel bir teori haline getirmenin olağanüstü zorluğu zihin yıldırıcı bir durum.

 

Bunun için çalışan teorik fizikçiler var ama işleri son derece zor. Olabilecek en zor konuya el atmış durumdalar. Bundan daha zor bir uğraşı seçemezlerdi. Bunların tabii Warp motoru, solucan delikleri, karadeliklerde bilgi depolama gibi çok uçuk gelen hayalleri var. Ama kim bilir... Güneş daha dünyamıza bir milyar yıl daha dostça ışıyacak. Akıllı bir tür olursak bu olağanüstü uzun mühleti iyi değerlendirmemiz olası... Bir milyar yılda teknoloji şu gelişme hızıyla nerelere gelir hayal bile edebilmek olanaksız.

 

Ancak eklemek isterim ki bir kanıt tümden yok değil. Olan kanıt şu: Süper bilgisayarlarla yapılan karadelik çarpıştırma simülasyonlarında, evrenimizin kozmik fon radyasyonuna çok benzeyen desenler elde edildi. Bu doğrudan olmasa da dolaylı bir kanıt. Bu kadar büyük kapsamlı bir konuda elimizde bu kadar bir kanıt olması bile önemli bir olay. Tabii bu kanıt tek başına konuyu felsefi kuram kapsamından çıkarıp bilimsel teori kapsamına almaya yetmiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

O zaman; bilginin kökeni varlık denebilir.

 

Varlığı gözlemleyip, bilgi edindiğin için de bilginin kökeni aynı zamanda sensin.

 

Bak gördün mü?

 

Bir de dışarıda arıyordun...

 

 

 

 

 

Bilginin kökeni varlık olamaz.Hidrojen kendisinden sonra gelen elementlerin bilgisine sahip değil.

Bilginin kökeni ben olamam.Bilgi benden bağımsızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Termodinamik tanrıya nasıl izin veriyor acaba?

 

Tek çözüm var, o da çoklu evrenler modelidir. Artık bu paralel evrenler midir, gazoz kabarcığı evrenler midir, sabun köpüğü evrenler midir, orasını bilemeyişimizin nedeni, evrenimizin bile sınırını gözlemleyemiyor oluşumuz.

 

Tüm fizik yasaları evren var oldukça geçerlidir. Karadeliklerde bile bilinen fizik yasaları işe yaramaz. O halde eski ölmüş evrenlerin artığı devasa karadelikler, yeni evrenlerin anahtarıdır. Bu karadeliklerin çarpışmalarının yeni Big-Bang'lar ve yeni evrenler yaratmalarını bilinen ve evren için geçerli olan fizik yasaları ile açıklayamıyoruz.

Çoklu evren modelleride karadeliklerde termodinamik yasaları çiğneyemezler.

 

Karadeliklerin big bang oluşturacağı varsayımı  hayal ürünü.Evrende her galaksinin merkezinde karadelikler var.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilgi zihnimiz içindeki bir kavram sadece varlığın bilgiyle işlediğine dair kanıt sunamazsınız.  varlığın bilgiye ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. insanoğlu  varlığı doğayı inceliyor ve ortaya çeşitli metotlarla bilgi dediği şeyi koyuyor. bu yaptığımızın varlığın umrunda olduğunu sanmam..

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Bilginin kökeni varlık olamaz.Hidrojen kendisinden sonra gelen elementlerin bilgisine sahip değil.

Bilginin kökeni ben olamam.Bilgi benden bağımsızdır.

 

Ten ten, bilgi dediğin kavrama ekmek gibi , su gibi reel bir anlam yüklüyorsun.

 

Ahlak, bilgi, hayal vs gibi kavramlar reel kavramlar değil.

 

Hidrojen atomu ile helyum atomu arasındaki bilgi farkı dediğin şey zaten maddenin değişimi ile oluşan fark. 

 

Madde, enerji evrende varlık gösteren reel kavramlar, bilgi ise senin bu reel varlıkların gösterdiği varlığı algılama biçimin.

 

Bunu bilgi olarak tanımlamak için de gözlemleyen sen, tanımın diğer bir ayağı oluyorsun.

 

Dolayısıyla verdiğin örneklerde kastettiğin "bilgi" ile maddenin gösterdiği varlığı karıştırıyorsun.

 

Yani maddenin kökeni, enerjinin kökeni derken bilginin kökenini de ekleyerek sanki evren içinde bilgi denilen bir şey varmış da belirli bir kökeni varmış gibi anlaşılıyor.

 

Buradan da sanki bilginin korunumu teorisi gibi bir teori var da evren buna uymuyor gibi bir izlenim ortaya çıkıyor mesajınızdan.

 

 

 

tarihinde Sundance tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Karadelikler

 

Termodinamik yasaları çiğneyen filan yok. Termodinamik yasalar kapalı bir sistemde geçerlidir. Yeni bir evren termodinamik yasaların yeniden başladığı bir evrendir. Fizik yasaları ile örneğin bir nötron yıldızının nasıl oluştuğunu açıklarsın. Elektronlar en fazla çekirdeğe yapışabilir ve nötron yıldızı oluşur. Bir santimetre küpü bir milyar ton gelir. Karadelik bundan öte bir şey. Elektronlar çekirdeğe yapıştıktan sonra madde daha fazla nasıl sıkışır bilmiyoruz. Bununla karadeliklerde fizik yasaları geçersiz demek istemiyorum. Bildiğimiz fizik yasaları geçersiz. Bilmediğimiz fizik yasaları işlemeye başlıyor.

 

Evrende karadelikler elbette var, bizim galaksimizin merkezindeki de Sagittarus-A. Evrenin genişlemesine rağmen galaksimiz kendisinden üç kat büyük olan komşu galaksi Andromeda ile birleşecek. Onun da merkezinde bir karadelik olduğu için daha büyük bir galaksi ve daha güçlü bir karadelik oluşacak. Laniakea süper kümemizde The Great Attractor adlı çok güçlü bir çekim merkezi var. Bunun devasa bir karadelik olduğu sanılıyor. Hepimiz toplanıp oraya döküleceğiz gibi görünüyor.

 

Büyük Yırtılma ile evrenimiz ölünce çürüyen bir elmanın çekirdekleri gibi bu devasa karadelikler serbest kalacaklar. Big Bang oluşturan kritik bir çarpışma hızı var ve bunun altındaki hızlarda çarpışmalarda karadelikler birleşir mi daha büyürler mi bilmiyorum. Fakat karadeliklerin bilgiyi de sakladıkları düşünülüyor. Yani elma çekirdeği benzetmesinden gidersek evrenin kalıtımını da sağlıyorlar.

 

Karadelik diye bir şey olmasaydı durum çok farklı olurdu. Evren Büyük Yırtılma ile sonlanır ve yapısı dağılarak uzay dokusu içinde kaybolurdu. Karadelikler işi değiştiriyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Ten ten, bilgi dediğin kavrama ekmek gibi , su gibi reel bir anlam yüklüyorsun.

 

Ahlak, bilgi, hayal vs gibi kavramlar reel kavramlar değil.

Ahlak hayal değil konumuz.Ahlak hayal insandan insana değişen bilgiler reel değildir.

 

Hidrojenin özgül kütlesi kaynama noktası gibi bilgiler insandan insana değişmeyen bilgi ise reeldir.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Karadelikler öyle gizemli ki, ben uzun bir süre bu kadar gizemden kuşkulandım. Bunun ısmarlama, gönül öyle çektiği için üretilmiş bir yalan olduğundan kuşkulandım. Aynen tanrı gibi. Çünkü karadelikler olmazsa evren sonlanarak geriye bir şey kalmıyor ve evren iz bırakmadan uzay dokusuna karışıyordu.

 

Karadelik acaba bu sona karşı üretilmiş hayali bir varsayım mı diye epey kuşkulandım. Fakat karadeliklerin oldukça yeterli kanıtları var. Bir karadelik hiç doğrudan gözlemlenmese de etkileri gözlemleniyor. Bir yıldızı yuttuğunu, yıldızın maddesinin helezonlar çizerek karadeliğe dökülüp kaybolduğunu gözlemleyebildik. Maddenin yutulma anında şiddetli gamma salınımı olduğunu da gözlemledik.

 

Sagittarus tam bir canavar. Samanyolu'nun merkezine çöreklenmiş. Etrafında koyun sürüsü gibi yıldızlar yoğunlaşmış. Yıldız yoğunluğu gözlem için ciddi bir engel oluşturuyor. Sagittarus öyle çok açgözlü değil. Hopur hopur yutmuyor yıldızları. Çok acelesi yok. Arada bir yakından geçen bir yıldızı çekiyor ve yavaş yavaş yutuyor.

 

Acele ve yavaş göreceli kavramlar. Samanyolu ile Andromeda kavuşmak için çılgınca bir hızla birbirlerine koşuyorlar (saniyede 110 kilometre) ama birleşme 4 milyar yıl sonra. O zamana güneş bir kırmızı dev olup dünyada hayatı sonlandırmış olacak. Güneş dünyadan gökyüzünün büyük bir kısmını kaplayan kırmızı bir top olarak görünüyor olacak. Kayalar bile kor haline gelmiş, gezegenin yüzeyi eriyor olacak. Gerçi yaşayan varsa bu birleşmeden etkilenmeyecek. Gökyüzü yıldız deseni kökten değişecek yalnız. Takımyıldızlar filan yeniden tanımlanması gerekecek.

 

Evrenin sonu 22 milyar yıl sonra gelecek. Güneş de evren de orta yaşlarında. En verimli çağlarındalar. Güneş ilk yaşlanma belirtilerini bir milyar yıl sonra göstermeye başlayacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Ahlak hayal değil konumuz.Ahlak hayal insandan insana değişen bilgiler reel değildir.

 

Hidrojenin özgül kütlesi kaynama noktası gibi bilgiler insandan insana değişmeyen bilgi ise reeldir.

 

 

 

Ten ten, soyut ile somut kavramlarını karıştırıyorsun.

 

Bilgi dediğin soyut bir kavram. Reel yani somut kavramın kriteri insandan insana değişmesi değil.

 

Evrende bir varlık gösteriyor mu, göstermiyor mu? Ona göre tanımlı.

 

Evrende "bilgi" adında somut bir şey yok.

 

Adı üstünde "bilgi" bilmek gerektiriyor, bilinç gerektiriyor.

 

Hidrojenin özgül kütlesi, kaynama noktası dediğin maddenin ortaya koyduğu varlık. İçinde bulunan nötron, proton, elektron yapısına göre ve içinde bulunduğu koşullara göre varlık gösteriyor. 

 

Sen de bu varlığı gözlemleyip bilgi ediniyorsun. 

 

Nasıl ki vicdan, ayrılık, nefret gibi kavramların evrende somut olarak karşılığı yok, bilgi denilen kavramın da evrende somut bir karşılığı yok.

 

Dolayısıyla termodinamiğin korunumu yasası gibi bir bilginin korunumu yasası yok.

 

İlk mesajında ateistlerin termodinamik yasalarına karşı geldiği için tanrıya inandığını savunduğunu söylemiştin ancak ortaya çıkıyor ki termodimanik yasası diye soyut kavramlar ile somut kavramları karıştırarak kendine özgü bir görüş oluşturmuşsun.

 

Israrla tekrar tekrar sana "Allah'ın uydurma bir tanrı olduğunu ifade etmiştin, yanılıyor muyum?" diye sormama rağmen cevapsız bırakman bana asıl meselenin kavram karmaşası değil, bir nevi arkadan dolaşarak inancını empoze etmek olduğu izlenimini veriyor.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Ten ten, soyut ile somut kavramlarını karıştırıyorsun.

 

Bilgi dediğin soyut bir kavram. Reel yani somut kavramın kriteri insandan insana değişmesi değil.

 

Evrende bir varlık gösteriyor mu, göstermiyor mu? Ona göre tanımlı.

 

Evrende "bilgi" adında somut bir şey yok.

 

Adı üstünde "bilgi" bilmek gerektiriyor, bilinç gerektiriyor.

 

Hidrojenin özgül kütlesi, kaynama noktası dediğin maddenin ortaya koyduğu varlık. İçinde bulunan nötron, proton, elektron yapısına göre ve içinde bulunduğu koşullara göre varlık gösteriyor. 

 

Sen de bu varlığı gözlemleyip bilgi ediniyorsun. 

 

Nasıl ki vicdan, ayrılık, nefret gibi kavramların evrende somut olarak karşılığı yok, bilgi denilen kavramın da evrende somut bir karşılığı yok.

 

Dolayısıyla termodinamiğin korunumu yasası gibi bir bilginin korunumu yasası yok.

 

İlk mesajında ateistlerin termodinamik yasalarına karşı geldiği için tanrıya inandığını savunduğunu söylemiştin ancak ortaya çıkıyor ki termodimanik yasası diye soyut kavramlar ile somut kavramları karıştırarak kendine özgü bir görüş oluşturmuşsun.

:)

Israrla tekrar tekrar sana "Allah'ın uydurma bir tanrı olduğunu ifade etmiştin, yanılıyor muyum?" diye sormama rağmen cevapsız bırakman bana asıl meselenin kavram karmaşası değil, bir nevi arkadan dolaşarak inancını empoze etmek olduğu izlenimini veriyor.

 

 

soyut somut kavramlarını yanlış kullanmıyorum.

Varlığı duyularla algılanabilene somut algılanamayana soyut demişiz.

Ama bilgi insan bilincinden bağımsızdır.

örneğin odanın sıcaklığını ayarlayan klima cihazlarında bilinç yoktur.

 

ortam sıcaklığına göre genleşip uzayan bir metalinde bilinci yoktur.

 

Ben inancımı empoze etmiyorum.Beraberce düşünüyoruz.Evet Allah cin melek şeytan vb uyduruk bir kavramlardır.


Ateistlerin evren modelleride uyduruk bir varsayımdır.:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

:lol: Allah melek şeytan cin grubunu bir kefeye, ateistlerin evren modellerini diğer kefeye koyup tartmak gibi absürt bir saçmalık daha olamaz. Biri saçma sapan zırvanın daniskası, diğeri bilim ve felsefenin aklın son sınırlarında ulaşmayı başardığı bilgiler.

 

Bunun kadar akıl dışı ve saçma sapan bir kıyaslama daha yapılamaz, olamaz.

 

Bilgi konusu  ise biraz karışık. Beyinlerimizdeki ahlak kavramının somut karşılığı olan davranış şekilleri beyinlerimiz olmadığı zaman yok olur. Ama beyinlerimizdeki bilgi kavramının somut karşılığı olan olgular beyinlerimiz olmadığı zaman da varlığını sürdürür. Suyun yüz derecede kaynadığı bilgisini biz biliyor olsak da bilmiyor olsak da su yüz derecede kaynar. Sadece o sıcaklığı yüz derece diye kimse tanımlayıp ölçmüş olmaz o kadar. Ama başkalarının emeğini çalmanın ahlak dışı olduğu kavramı beyinlerimizle birlikte yok olur.

 

Bilgi elbette beyine özgü soyut bir kavram. Ama varlıktaki karşılığı beyinden bağımsız. Dolayısıyla hidrojen ile oksijen tepkimeye girdiğinde su oluşturacaklarını biliyorlar diyebiliriz. Bunu bizim bildiğimiz gibi, düşünerek öğrenerek yapmıyorlar elbet. Bu "biliyorlar" tanımlaması bizim bilme şeklimizin tamamen dışında bir kavram. Oksijen atomu "iki hidrojen atomu geliyor. Hmmm... Kimyada bize ne öğretmişlerdi okulda? Haa, tamam. Su oluşturacaktık" demez. Ama bunun bir bilgi olduğu açık. Çünkü daima ve her seferinde bir oksijen atomu iki hidrojen atomuyla tepkimeye girdiğinde su molekülü oluşturuyorlar. Gelin bu sefer de kolbastı oynayalım demiyorlar. Kafalarına göre takılmıyorlar.

 

Bu noktada konu determinizme geliyor. Nedensellik, gerekircilik, belirlenimcilik... Taş ben taşım, suda batmam gerekiyor, tahta ben tahtayım suda yüzmem gerekiyor demiyorlar. Kimse tahtaya sen tahtasın, batma, sen taşsın dibe in demiyor. Kendiliğinden, doğal olarak taş batıyor, tahta yüzüyor. Ne yapacaklarını ne kendileri düşünerek karar verip yapıyorlar, ne de ne yapacaklarını bir güç yukarıdan dayatıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Karadelikler öyle gizemli ki, ben uzun bir süre bu kadar gizemden kuşkulandım. Bunun ısmarlama, gönül öyle çektiği için üretilmiş bir yalan olduğundan kuşkulandım. Aynen tanrı gibi. Çünkü karadelikler olmazsa evren sonlanarak geriye bir şey kalmıyor ve evren iz bırakmadan uzay dokusuna karışıyordu.

 

Karadelik acaba bu sona karşı üretilmiş hayali bir varsayım mı diye epey kuşkulandım. Fakat karadeliklerin oldukça yeterli kanıtları var. Bir karadelik hiç doğrudan gözlemlenmese de etkileri gözlemleniyor. Bir yıldızı yuttuğunu, yıldızın maddesinin helezonlar çizerek karadeliğe dökülüp kaybolduğunu gözlemleyebildik. Maddenin yutulma anında şiddetli gamma salınımı olduğunu da gözlemledik.

 

Sagittarus tam bir canavar. Samanyolu'nun merkezine çöreklenmiş. Etrafında koyun sürüsü gibi yıldızlar yoğunlaşmış. Yıldız yoğunluğu gözlem için ciddi bir engel oluşturuyor. Sagittarus öyle çok açgözlü değil. Hopur hopur yutmuyor yıldızları. Çok acelesi yok. Arada bir yakından geçen bir yıldızı çekiyor ve yavaş yavaş yutuyor.

 

Acele ve yavaş göreceli kavramlar. Samanyolu ile Andromeda kavuşmak için çılgınca bir hızla birbirlerine koşuyorlar (saniyede 110 kilometre) ama birleşme 4 milyar yıl sonra. O zamana güneş bir kırmızı dev olup dünyada hayatı sonlandırmış olacak. Güneş dünyadan gökyüzünün büyük bir kısmını kaplayan kırmızı bir top olarak görünüyor olacak. Kayalar bile kor haline gelmiş, gezegenin yüzeyi eriyor olacak. Gerçi yaşayan varsa bu birleşmeden etkilenmeyecek. Gökyüzü yıldız deseni kökten değişecek yalnız. Takımyıldızlar filan yeniden tanımlanması gerekecek.

 

Evrenin sonu 22 milyar yıl sonra gelecek. Güneş de evren de orta yaşlarında. En verimli çağlarındalar. Güneş ilk yaşlanma belirtilerini bir milyar yıl sonra göstermeye başlayacak.

 

Karadeliklerin big bang oluşturacağı varsayımın termodinamik yasaları çiğniyor.

Masadan düşen ve kırılan bardak  yeniden birleşip masa üstüne çıkabilir demek kadar saçma bir varsayım
.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Termodinamik gibi entropi de kapalı bir sistem içinde geçerlidir. Bardağın kırıldığı mutfak kapalı bir sistemse bardak yenilenemez. Kapalı bir sistem değilse dışarıdan yeni bir bardak gelir. Uzay/Zaman/Madde/Enerji dokusu sonsuzdur. Yeni girdilerle yeni evrenler daima oluşabilir. Tetikleyici lazım. Yani Big-Bang. Kaynak sınırsız. Uzay/Zaman/Madde/Enerji dokusuna sınır çizmenin mantıksal hiç bir yolu yoktur, sınırsız ve sonsuz olmaları zorunludur. Bunlara bir son ve sınır tayin etmek için yapacağımız tüm girişimler başarısızlıkla sonuçlanır. Koymaya kalkıştığımız limitlerimizi parçalar geçer giderler. Sınır tanımazlar.

 

Canlı vücudu entropi ve termodinamiğe direnen olduğu gibi, üstelik negatif entropi yaratan bir yapıdır. Bunu nasıl başarır, girdi alarak. Girdi almadığında bir dakikadan fazla entropiye karşı koyamaz. Evrenler uzay dokusundan girdi alarak beslenmedikçe oluşamazlar. Bu olanaksızdır. Bir evrenin toplam maddesinin bir araya yeniden toplanıp yeniden evren oluşması olanaksızdır. Dış girdi olmadan bu olanaksızdır. Entropi buna izin vermez.

 

Termodinamik evrenin ölümsüz olmasına izin vermez, entropi de öldükten sonra kendi kalıntılarından yeniden dirilmesine izin vermez. İki yasa da kapalı, dış girdi almayan sistemlerde geçerlidir. Dış girdi, sayacı resetler ve kaçınılmaz sona kadar sayıcı yeniden çalışıp geri sayar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

:D Hiç bir sistemin verimi 1 bile olamaz. 0,000000009 olabilir ama 1 olamaz. 1 rakamı teorik durumu işaret eder. Pratik daima sıfır virgülden sonraki bir sayıdır. Dış girdi olmayan kapalı bir sistemde !!!

 

Bir hidroelektrik santralini düşünelim. Burada bir alternatör ve bir dinamo ile bir türbin vardır. Eğer verim 1 olsaydı, alternatör ürettiği elektriği dinamoya verir, dinamo aldığı elektrikle alternatörü çevirir ve sistem kendi içinde türbini sonsuza kadar çevirirdi. Ama türbinin su basmasını sağlayamazdı. Boş türbini çevirebilirdi. Dışarı elektrik de veremezdi. Elektrik sadece kendine yeterdi. Bu durum olanaksız.

 

Pratikte alternatör - dinamo sisteminin dönüş sürekliliğini sağlamak için türbinden bir miktar su desteği sağlanması gerekecektir. Az bir girdi ile sistem enerji üretmeden dönmesini sürdürür. Bu bile uzun vadede entropiye yenik düşer, mil yatakları aşınır ve arızalanır.

 

Eğer sistemin kendi içinde kendine yetmesinin ötesinde, enerji üretmesini istiyorsak su girdisini artırmamız gerekir. Bu durumda alternatör su akışından ürettiği enerjinin çok azını geri besleme ile dinamoya verip kalanını dışarı verebilecektir.

 

Her şey dış girdiye bağlı. Dışa kapalı hiç bir sistem sürekli çalışamaz. Dış bağlantıyı kestiğiniz, izole ettiğiniz anda durmaya mahkumdur. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sadece termodinamik yasalar konuyu kavramak için yeterli değil. Entropi de çok önemli.

 

Enerji yok olmaz ama işlevini yitirir. Arabanızın yaktığı benzinin enerjisi atmosfere dağılır. Geri toplayıp benzin yapamazsınız. Yapabilseniz bile bunun için enerji harcamanız gerekirdi, bu da entropiyi daha da artırırdı. Evren tek yönlü işlemeye eğilimlidir. Zamanı geri alamazsınız, enerjiyi geri toplayamazsınız. eski hurda demir ve plastikleri toplayıp eriterek bile ham demir cevheri ve ham petrolden elde edilen kalitede demir ve plastik elde edemezsiniz.

 

Girdi şart. Girdi olmadığı, kesildiği anda değilse bile bir süre sonra her şey sona erer. Yeni bir girdi, kaçınılmaz sona kadar yeni bir geri sayım süreci başlatır. Kilit, girdide. Girdi kaynağı sonsuz olursa döngüler sonsuz olur. Bir döngünün tek bir periyot olarak sonsuz olması olanaksızdır. Girdi kaynağının sonsuz oluşu, periyotların birini sonsuz yapamaz. Periyotların tekrarlanmasını sonsuz yapar. Dolayısıyla ölümsüzlük diye bir şey olanaksızdır. Ancak sonsuz girdi ile sonsuz sayıda tekrarlama olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Termodinamik gibi entropi de kapalı bir sistem içinde geçerlidir. Bardağın kırıldığı mutfak kapalı bir sistemse bardak yenilenemez. Kapalı bir sistem değilse dışarıdan yeni bir bardak gelir. Uzay/Zaman/Madde/Enerji dokusu sonsuzdur. Yeni girdilerle yeni evrenler daima oluşabilir. Tetikleyici lazım. Yani Big-Bang. Kaynak sınırsız. Uzay/Zaman/Madde/Enerji dokusuna sınır çizmenin mantıksal hiç bir yolu yoktur, sınırsız ve sonsuz olmaları zorunludur. Bunlara bir son ve sınır tayin etmek için yapacağımız tüm girişimler başarısızlıkla sonuçlanır. Koymaya kalkıştığımız limitlerimizi parçalar geçer giderler. Sınır tanımazlar.

 

Canlı vücudu entropi ve termodinamiğe direnen olduğu gibi, üstelik negatif entropi yaratan bir yapıdır. Bunu nasıl başarır, girdi alarak. Girdi almadığında bir dakikadan fazla entropiye karşı koyamaz. Evrenler uzay dokusundan girdi alarak beslenmedikçe oluşamazlar. Bu olanaksızdır. Bir evrenin toplam maddesinin bir araya yeniden toplanıp yeniden evren oluşması olanaksızdır. Dış girdi olmadan bu olanaksızdır. Entropi buna izin vermez.

 

Termodinamik evrenin ölümsüz olmasına izin vermez, entropi de öldükten sonra kendi kalıntılarından yeniden dirilmesine izin vermez. İki yasa da kapalı, dış girdi almayan sistemlerde geçerlidir. Dış girdi, sayacı resetler ve kaçınılmaz sona kadar sayıcı yeniden çalışıp geri sayar.

 

 

Açık sistemde kabul ettiğin dış sınırsız enerji girdisi şu an nerede peki?

 

Dış  enerji girdisi varsa evren neden soğuyor?evrende enerji kaçağı var.

cevap verdikçe batıyorsun.:0_80cbc_37a71a73_L:

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...