Jump to content

Tayyit'ten kurtulmak için önce Kılıçdar'dan kurtulmamız şart


Recommended Posts

İş liderde biter. Atatürk'ün ruh ikizi CHP nin başına geçse durum böyle mi olurdu. Biz her ne kadar etkilenmesek te RTE nin bir karizması var ve muhalefetten daha iyi yönetiyor ülkeyi. Millet KK'na bakıyor, SSK'yı batıran bu beceriksiz mi yönetecek bu ülkeyi diyor. RTE için KK bir nimet. Ve Alevi kesimden arkadaşların KK ısrarı da kabak tadı verdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

İş liderde biter. Atatürk'ün ruh ikizi CHP nin başına geçse durum böyle mi olurdu. 

 

İş liderde bitmez!

 

Seçimle bitmez!

 

Atatürk'ün ikiziyle bitmez!

 

Tepeden kurtuluş olmaz!

 

Kurtuluş toplumsal tepkidedir!

 

Kurtuluşun cevheri toplumsal bilinçtedir!

 

Toplumsal bilinç ve toplumsal tepki birleşimi yoksa kurtuluş olmaz!

 

Tepeden veya liderden gelecek başarı karşı devrim için geçerlidir!

 

İşte sizleri yanıltan nokta burasıdır, karşı devrimci-dinci başarının tepeden gelmesine bakarak gerçek kurtuluşun da öyle olabileceği yanılgısına kapılıyorsunuz. Belki günümüz insanı bunu anlamakta zorluk çekecek ama koşullar dayattığında ne demek istediğim çok iyi anlaşılacaktır...

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 hours ago, malta erigi said:

Müftülere resmi nikah kıyma yetkisi verilmesi icin yasa tasarısı meclise gelmiş. Laik cumhuriyetin altını yavaş yavaş oyuyorlar. Kadir mısıroğlunun verdiği bir örnek vardı, jiletle bir halatın her gün birer lifini kesmekle ilgili, aynı o hesap işte bu. Yeterince lif kesilip zayıflayınca laik cumhuriyet halatı kopuverecek.

Dün laik cumhuriyetin altının yavaş yavaş oyuldugunu yazdim, bugün halattan bir lif daha kesildi. Türkiyenin ilk turbanli millet vekili merve kavakcı turkiyenin ilk turbanli buyukelcisi oldu. Bu pisliğe "her Excellency" denilecek adet üzere. 

http://m.boldhaber.com/siyaset/yeni-buyukelciler-kararnamesi-belli-oldu/128996

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Imzamdaki vecize de Ataturk'e ait. Ancak ilginç sekilde türkçe olarak aradığında bulamıyorsunuz. Ingilızce olarak aratırsan kaynak bol. Resmen sansürlemişler. Ben 37 yaşımda yeni öğrendim, şans eseri ingilizce bir belgesel seyrederken. Ortalık uydurma atatürk vecizesi kaynıyor ama bu sözü türkçe olarak hiç bir yerde yok.

 

"Dünyada bir çok kültür ama yalnızca bir medeniyet vardır, Avrupa medeniyeti."

 

İmzandaki bu söz tam olarak böyle değil de o yüzden Türkçesini bulamıyorsun. Atatürk'ün kültür, medeniyet, Batılılaşmak ve Avrupa ile ilgili kendi tanım ve fikirleri hakkında epeyce okudum, bu sözdeki gibi düşünceleri var ama hangi kitap ya da kitaplardı hatırlamam zor. Ama internette de aramayla bulunabilir. Bakınayım, bulursam asarım. 

Demek istediğim, bu gibi söz ve düşünceleri sansürlenmiş değil aslen. Atatürkçülerin ezici çoğunluğu da onun bu fikirlerini az çok bilir, Avrupa veya genel adıyla batı düşmanlığı yapmaz zaten. Avrasyacı dedikleri bir küçük grup var, onlar biraz düşmandır. Veya sevmezler diyeyim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk, Avrupa'nın gelişmişliğini beğenir bu ülkenin de öyle kalkınmasını isterdi, ancak kalkınmışlık ile emperyalist farkını da ayırır, emperyalist tarafını benimsemezdi.

Bunu anlatan sözleri:

Avrupa'nın bir ülkesinde ve bir restaurantta ülkenin yöneticilerinden birine karşı yumruğunu masaya vurarak karşı gelen bir işçiyi görünce bunu söylemiştir;

"Halkımın da Avrupa halkı gibi hakkını aramaktan çekinmeyen gelişmiş bir toplum düzeyine gelmesini isterim"

Emperyalist tarafı için de bunu söylemiştir;

"Hangi ülke, hangi millet vardır ki, Avrupanın sözüyle, onun vaatleriyle kalkınmış olsun!".

 

Atatürk'ü anlamak için özel bir tahlile gerek olmadığı açıktır, kısaca Atatürk, anti emperyalist-ilerici-devrimci bir liderdir.

Burada bazıları devrimci ise neden sosyalizmi değil de kapitalizmi getirdi diye sakat bir düşünce içine girebiliyorlar.

Feodalizmden sonra sosyalizmin gelemeyeceği gerçeğini hep görmezden gelirler ya da bilerek bu ayrıntıyı gizlerler.

Oysa kapitalizm demek işçi sınıfının oluşumu demektir, madem ki, sosyalizmi getirecek olan işçi sınıfıdır o halde kapitalizm gelmeden yani işçi sınıfı oluşmadan sosyalizmin gelemeyeceği gerçeğini de görmek gerekir.

İşte Atatürk daha o tarihlerde bunu görmüş ve Altı Ok'u hedeflemiştir.

Yine bu noktada bazıları Atatürk devrimci ise Altı Ok'a neden milliyetçiliği eklemiştir demektedir.

Burada Atatürk üzerinde her zaman olduğu gibi yine ali-cengiz oyunu döndürülmektedir.

Gerçekte ise Atatürk milliyetçiliği, zoraki tanımlanan ve dayatılan kafatasçı milliyetçiliğin aksine yurt savunmasına dayanan Halkçı-Yurtçu Milliyetçiliktir.

Yurtçu millyetçilik ise bir görüşe değil, emperyalist saldırılara karşı alınan zorunluluğa dayanıyor, o tarihlerde dünya paylaşım savaşları göz önüne alındığında Atatürk'ün yurt milliyetçiliğini anlamak zor değil...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Atatürk, Avrupa'nın gelişmişliğini beğenir bu ülkenin de öyle kalkınmasını isterdi, ancak kalkınmışlık ile emperyalist farkını da ayırır, emperyalist tarafını benimsemezdi.

Bunu anlatan sözleri:

Avrupa'nın bir ülkesinde ve bir restaurantta ülkenin yöneticilerinden birine karşı yumruğunu masaya vurarak karşı gelen bir işçiyi görünce bunu söylemiştir;

"Halkımın da Avrupa halkı gibi hakkını aramaktan çekinmeyen gelişmiş bir toplum düzeyine gelmesini isterim"

Emperyalist tarafı için de bunu söylemiştir;

"Hangi ülke, hangi millet vardır ki, Avrupanın sözüyle, onun vaatleriyle kalkınmış olsun!".

 

 

"Efendiler! Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!"

 

Avrupa'yı bazı yönleriyle model almak ve Atatürk'ün hedeflediği gibi onun da ilerisine gitmek istemek başka, onların kuklası olmak başka şeyler. O yüzden Atatürk'ün millici yanı önemlidir, Batılılaşmak, Avrupa ülkesi olmakla milli kimliği korumak ve geliştirmek konusunda ciddi ciddi kafa patlatmış ve son derece makul çözümler bulmuştur. Sanıyorum bu konuda da benzeri yoktur.

 

"Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen bir adam bu. Bunu da her eylem ve söyleminde açıkça göstermiş, olağanüstü bir karakter.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

"Efendiler! Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!"

 

Avrupa'yı bazı yönleriyle model almak ve Atatürk'ün hedeflediği gibi onun da ilerisine gitmek istemek başka, onların kuklası olmak başka şeyler. O yüzden Atatürk'ün millici yanı önemlidir, Batılılaşmak, Avrupa ülkesi olmakla milli kimliği korumak ve geliştirmek konusunda ciddi ciddi kafa patlatmış ve son derece makul çözümler bulmuştur. Sanıyorum bu konuda da benzeri yoktur.

 

"Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen bir adam bu. Bunu da her eylem ve söyleminde açıkça göstermiş, olağanüstü bir karakter.

 

Atatürk'ün en çok karşı olduğu görüşlerden biri de mandacılıktır, buna rağmen ülkeyi emperyalizme teslim etti diye saçmalayanlar var.

Gerekçeleri de ülkenin bağımlı olmasıymış, oysa Atatürk'ün bütün savaşı bağımsızlık savaşıdır, kendisi vefat ettikten sonra bu ülkeyi birileri emperyalizme peşkeş çekmişse ve halk sahip çıkmamışsa bunu Atatürk'e mal edecek kadar geri zekalılar.

Geri zekalılar çünkü Bursa Nutku, Gençlik Nutku, Altı Ok, aydınlanma çalışmaları, devrimleri ve emperyalizme karşı verdiği kurtuluş savaşı açıkça göstermektedir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Atatürk'ün en çok karşı olduğu görüşlerden biri de mandacılıktır, buna rağmen ülkeyi emperyalizme teslim etti diye saçmalayanlar var.

Gerekçeleri de ülkenin bağımlı olmasıymış, oysa Atatürk'ün bütün savaşı bağımsızlık savaşıdır, kendisi vefat ettikten sonra bu ülkeyi birileri emperyalizme peşkeş çekmişse ve halk sahip çıkmamışsa bunu Atatürk'e mal edecek kadar geri zekalılar.

Geri zekalılar çünkü Bursa Nutku, Gençlik Nutku, Altı Ok, aydınlanma çalışmaları, devrimleri ve emperyalizme karşı verdiği kurtuluş savaşı açıkça göstermektedir...

 

Bunlara geri zekalılar demek az. Atatürk tüm dünyada emsali görülmemiş bir mücadeleye imza attı ve kazandı. O da emperyalizmle mücadeledir. 

Bir şey soracağım bilgivehis,

Bu Bursa Nutku hakkında çok net bilgi yok aslında. Bursa'da, yanına şikayet veya sorunla gelen bir gence ya da bir gence ettiği sözler diyorlar. Birileri not alıyor ve aktarıyor gibi.

Sizin bir bilginiz var mı? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Bu Bursa Nutku hakkında çok net bilgi yok aslında. Bursa'da, yanına şikayet veya sorunla gelen bir gence ya da bir gence ettiği sözler diyorlar. Birileri not alıyor ve aktarıyor gibi.

Sizin bir bilginiz var mı? 

 

Atatürk düşmanları her zaman fırsatı ganimet saymıştır, Bursa Nutku da bunlardan biridir.

Bursa Nutku'nun resmi bir söylev olmamasını fırsat bilerek onu değersizleştirmeye, içeriğini sönümlendirmeye çalışıyorlar.

Oysa Bursa Nutku ancak bir dahi tarafından söylenebilecek karakterde, ister üslup bakımından isterse içerik bakımından tamamen Atatürk'e aittir.

Bornova savcısının başvurusu ile Türk Tarih Kurumu'nun oybirliği ile Atatürk'e ait olduğu onaylanmıştır.

Ayrıca Bursa Nutku'na benzer bir başka söylev Atatürk tarafından 1923 yılında resmi kayıtlara geçmiştir.

Her iki söylev de içerik olarak Atatürk tarafından söylendiği kuşku götürmeyecek kadar gerçektir.

 

1923 Nutku

 

 “Sayın gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır: Galip olmak, mağlup olmak. Size, Türk gençliğine bırakacağımız vicdani emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız.

  Milletin yükselme gerek ve şartları için yapılacak şeylerde, atılacak adımlarda kesinlikle tereddüt etmeyin. Milleti o yükselme merhalesine götürmek için dikilecek engellere hep birlikte mani olacağız.

  Bunun için dimağlarımıza, irfanlarımıza, bilgimize, icap ederse bileklerimize, pazılarımıza, bacaklarımıza müracaat edecek, fakat neticede mutlaka ve mutlaka o gayeye varacağız. Bu millet, sizin gibi evlatlarıyla layık olduğu olgunluk derecesini bulacaktır.”

                                     (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C.II, s.133)

 

1933 Nutku

 

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” cümleleriyle, 1927 Hitabesi’ndeki, “… memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” 

 

Bazı bilgiler.

-Bursa Nutku, 1935 yılı yayını bir dergide görünüyor. İlerde 1975’te Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasına kanıt olarak konuyor.

-Bursa Nutku, 1947 yılında Rıza Ruşen Yücer’in “Atatürk’e Ait Birkaç Fıkra ve Hatıra” adlı kitabında yer alıyor. 

-Bursa Nutku, 1949 yılında, “İzmir II. D.P. Büyük Kongresi”’nde Celal Bayar tarafından Şeref Balkanlı’ya okutuluyor. Nutku okutarak verilmek istenen mesaj: ““Gerici CHP’yi madem yargı durduramıyor, Gençlik durdursun…” mesajı verilmek isteniyor (Atatürk düşmanları nasıl da çalışırmış)...

-Bursa Nutku, 1954 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin Atatürk heykeli arkasındaki taşlar üzerinde yazılır.

-3 Eylül 1963 tarihinde böyle bir nutkun mevcut olup olmadığı Senatör Özel Şahingiray tarafından ve Milli Eğitim Bakanı İbrahim Öktem’in yanıtlaması talebiyle Senato’ya getirilir. Bakan verdiği yanıtta, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Afet İnan’ın verdiği yanıtı Senato’da okur. Bu yanıta göre, dönemin tanık ifadeleri dikkat alınarak,” bu sözlerin mealen Atatürk tarafından söylendiği anlaşılmaktadır” denilmekte ve konuya ilişkin dosyanın herkes tarafından incelenebileceği ifade edilmektedir.

-Ege Üniversitesi Fikir ve Sanat Kulübü bir broşür yayınlamış ve “Nasıl Bir Gençlik?” başlığı altında Atatürk’ün Bursa Nutku’nu yayınlamıştır. “Bu nutuk halkı anarşiye teşvik ediyor” savıyla Bornova Cumhuriyet Başsavcılığı bu Fikir Kulübü’nün kapatılması için dâvâ açıyor ve Bornova Asliye Hukuk Hakimliği, böyle bir nutkun var olup olmadığının tespiti için 27 Eylül 1966 tarih ve 1966/338 sayılı yazı ve bu yazıya ekli Bursa Nutku metnini Türk Tarih Kurumu’na gönderip, görüş istiyor. 
Bunun üzerine toplanan TTK Yönetim Kurulu aşağıdaki kararı alıyor:
“ Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu’nun 24 Ekim 1966 tarihli toplantısında Bornova Asliye Hukuk Hakimliği’nin 27/9/1966 tarih ve 1966/338 sayılı yazısı ve bu yazıya ekli Atatürk’ün Bursa Nutku ile ilgili sözleri üzerine gerekli incelemeler yapılmıştır. Bu incelemeler sonucunda bu sözlerin Atatürk’ün 1933 Şubat’ında Bursa’da yaptığı konuşmadan mealen alınmak suretiyle çeşitli tarihlerde basılmış olduğu kanaatine oybirliğiyle varılmıştır.”

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bana göre CHP'nin eksiği sert,koşulsuz muhalefet yapamamasıdır,muhazakar kesimin çok tepkisini alma korkusuyla,mesela türbana karşı çıkmamaktadır eskisi gibi,ya da birkaç tepki dışında LGBT yürüyüşünü destekleyici açıklama da yapmadı,Kılıçdaroğlu tam,sert muhalefet yapma konularda çok yetersiz kalıyor,böylece yeterince cephe oluşturamıyorlar gericiliğe,insan haklarını,yasaları ve de demokrasiyi katledenleri...

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Atatürk düşmanları her zaman fırsatı ganimet saymıştır, Bursa Nutku da bunlardan biridir.

Bursa Nutku'nun resmi bir söylev olmamasını fırsat bilerek onu değersizleştirmeye, içeriğini sönümlendirmeye çalışıyorlar.

Oysa Bursa Nutku ancak bir dahi tarafından söylenebilecek karakterde, ister üslup bakımından isterse içerik bakımından tamamen Atatürk'e aittir.

Bornova savcısının başvurusu ile Türk Tarih Kurumu'nun oybirliği ile Atatürk'e ait olduğu onaylanmıştır.

Ayrıca Bursa Nutku'na benzer bir başka söylev Atatürk tarafından 1923 yılında resmi kayıtlara geçmiştir.

Her iki söylev de içerik olarak Atatürk tarafından söylendiği kuşku götürmeyecek kadar gerçektir.

 

1923 Nutku

 

 “Sayın gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır: Galip olmak, mağlup olmak. Size, Türk gençliğine bırakacağımız vicdani emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız.

  Milletin yükselme gerek ve şartları için yapılacak şeylerde, atılacak adımlarda kesinlikle tereddüt etmeyin. Milleti o yükselme merhalesine götürmek için dikilecek engellere hep birlikte mani olacağız.

  Bunun için dimağlarımıza, irfanlarımıza, bilgimize, icap ederse bileklerimize, pazılarımıza, bacaklarımıza müracaat edecek, fakat neticede mutlaka ve mutlaka o gayeye varacağız. Bu millet, sizin gibi evlatlarıyla layık olduğu olgunluk derecesini bulacaktır.”

                                     (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C.II, s.133)

 

1933 Nutku

 

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” cümleleriyle, 1927 Hitabesi’ndeki, “… memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” 

 

Bazı bilgiler.

-Bursa Nutku, 1935 yılı yayını bir dergide görünüyor. İlerde 1975’te Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasına kanıt olarak konuyor.

-Bursa Nutku, 1947 yılında Rıza Ruşen Yücer’in “Atatürk’e Ait Birkaç Fıkra ve Hatıra” adlı kitabında yer alıyor. 

-Bursa Nutku, 1949 yılında, “İzmir II. D.P. Büyük Kongresi”’nde Celal Bayar tarafından Şeref Balkanlı’ya okutuluyor. Nutku okutarak verilmek istenen mesaj: ““Gerici CHP’yi madem yargı durduramıyor, Gençlik durdursun…” mesajı verilmek isteniyor (Atatürk düşmanları nasıl da çalışırmış)...

-Bursa Nutku, 1954 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin Atatürk heykeli arkasındaki taşlar üzerinde yazılır.

-3 Eylül 1963 tarihinde böyle bir nutkun mevcut olup olmadığı Senatör Özel Şahingiray tarafından ve Milli Eğitim Bakanı İbrahim Öktem’in yanıtlaması talebiyle Senato’ya getirilir. Bakan verdiği yanıtta, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Afet İnan’ın verdiği yanıtı Senato’da okur. Bu yanıta göre, dönemin tanık ifadeleri dikkat alınarak,” bu sözlerin mealen Atatürk tarafından söylendiği anlaşılmaktadır” denilmekte ve konuya ilişkin dosyanın herkes tarafından incelenebileceği ifade edilmektedir.

-Ege Üniversitesi Fikir ve Sanat Kulübü bir broşür yayınlamış ve “Nasıl Bir Gençlik?” başlığı altında Atatürk’ün Bursa Nutku’nu yayınlamıştır. “Bu nutuk halkı anarşiye teşvik ediyor” savıyla Bornova Cumhuriyet Başsavcılığı bu Fikir Kulübü’nün kapatılması için dâvâ açıyor ve Bornova Asliye Hukuk Hakimliği, böyle bir nutkun var olup olmadığının tespiti için 27 Eylül 1966 tarih ve 1966/338 sayılı yazı ve bu yazıya ekli Bursa Nutku metnini Türk Tarih Kurumu’na gönderip, görüş istiyor. 
Bunun üzerine toplanan TTK Yönetim Kurulu aşağıdaki kararı alıyor:
“ Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu’nun 24 Ekim 1966 tarihli toplantısında Bornova Asliye Hukuk Hakimliği’nin 27/9/1966 tarih ve 1966/338 sayılı yazısı ve bu yazıya ekli Atatürk’ün Bursa Nutku ile ilgili sözleri üzerine gerekli incelemeler yapılmıştır. Bu incelemeler sonucunda bu sözlerin Atatürk’ün 1933 Şubat’ında Bursa’da yaptığı konuşmadan mealen alınmak suretiyle çeşitli tarihlerde basılmış olduğu kanaatine oybirliğiyle varılmıştır.”

 

Bu bilgiler benim için çok değerli ve önemli, o yüzden önce kendime adıma size çok teşekkür ederim. 

Bursa Nutku elbette Atatürk'ün temel bakış açısı ve üslubuyla uyumlu, o yüzden ciddiye aldım ve biraz (çok değil) bakındım ve çok tatmin edici şeylere ulaşmadığımdan emin olamadım. Şu anda çok mutluyum, tekrar teşekkür ederim. Size zahmet verdim...

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 29.07.2017 at 17:12, Türk Ateist said:

 

"Dünyada bir çok kültür ama yalnızca bir medeniyet vardır, Avrupa medeniyeti."

 

İmzandaki bu söz tam olarak böyle değil de o yüzden Türkçesini bulamıyorsun. Atatürk'ün kültür, medeniyet, Batılılaşmak ve Avrupa ile ilgili kendi tanım ve fikirleri hakkında epeyce okudum, bu sözdeki gibi düşünceleri var ama hangi kitap ya da kitaplardı hatırlamam zor. Ama internette de aramayla bulunabilir. Bakınayım, bulursam asarım. 

Demek istediğim, bu gibi söz ve düşünceleri sansürlenmiş değil aslen. Atatürkçülerin ezici çoğunluğu da onun bu fikirlerini az çok bilir, Avrupa veya genel adıyla batı düşmanlığı yapmaz zaten. Avrasyacı dedikleri bir küçük grup var, onlar biraz düşmandır. Veya sevmezler diyeyim...

There are many different cultures but only one civilization, european one

 

Orijinali nedir bilemiyorum. Yanlış cevirdigimi de düşünmüyorum. Eşanlamlı kelimelerle dahi olsa google'da çıkması gerek ama yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

There are many different cultures but only one civilization, european one

 

Orijinali nedir bilemiyorum. Yanlış cevirdigimi de düşünmüyorum. Eşanlamlı kelimelerle dahi olsa google'da çıkması gerek ama yok.

 

Yok sen yanlış çevirmemişsindir, çevirmemişsin de. Ama bu sözün bütünü biraz daha uzun ve ayrıntılı. Birileri özet geçmiş, biraz işine gelir biçimde kullanmış.

Sözün bir parça Türkçeleştirilmiş, sadeleştirilmiş olsa da orijinali şu:

 

 “Ülkeler çeşitlidir. Fakat medeniyet birdir. Bir ulusun ilerlemesi için bu tek uygarlığa (Batı uygarlığına) ortak olması gerekir. Osmanlı imparatorluğunun düşüşü... kendisini Avrupa uluslarına bağlayan bağları kestiği gün başlamıştır. Bu bir hata idi, bunu tekrar etmeyeceğiz... Uygarlığa girmeyi arzu edip de, Batıya yönelmemiş ulus hangisidir?"

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 hours ago, Türk Ateist said:

 

Yok sen yanlış çevirmemişsindir, çevirmemişsin de. Ama bu sözün bütünü biraz daha uzun ve ayrıntılı. Birileri özet geçmiş, biraz işine gelir biçimde kullanmış.

Sözün bir parça Türkçeleştirilmiş, sadeleştirilmiş olsa da orijinali şu:

 

 “Ülkeler çeşitlidir. Fakat medeniyet birdir. Bir ulusun ilerlemesi için bu tek uygarlığa (Batı uygarlığına) ortak olması gerekir. Osmanlı imparatorluğunun düşüşü... kendisini Avrupa uluslarına bağlayan bağları kestiği gün başlamıştır. Bu bir hata idi, bunu tekrar etmeyeceğiz... Uygarlığa girmeyi arzu edip de, Batıya yönelmemiş ulus hangisidir?"

Uzun versiyonu daha da güzelmiş. Adamın 19-20 yaşında kurduğu cümlelere bak. Ben o yaşta saçımı kırmızıya mı boyayayım yoksa maviye mi derdindeydim :D

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Uzun versiyonu daha da güzelmiş. Adamın 19-20 yaşında kurduğu cümlelere bak. Ben o yaşta saçımı kırmızıya mı boyayayım yoksa maviye mi derdindeydim :D

 

 

:)

Cumhuriyeti kurduktan sonra söylediği sözler bunlar, yani 30'ların başlarında ama 19-20'lerinde de sıradan bir beyin taşımadığı açık. 

Ben esas onun evrimi tanımlarından çok etkilenirim. Hayatımda gördüğüm en güzel evrim anlatımları onlar. Ve adam bu tanımları dönemin okul kitaplarına koydurup kaliteli resim baskılarıyla anlattırmış. İstisnasız her yönüyle eşi benzeri olmayan bir adam.

 

Hayat her hangi bir doğa dışı etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimyasal ve fiziksel olaylar dizisi sonucudur. Hayat sıcak, güneşli ve sığ bir bataklıkta başladı. Oradan sahillere ve denizlere yayıldı. Denizlerden tekrar karalara geçti. İlk hayvan denizlerde balık ve karalarda muhtelif kemikli yaratıklar oldu. Bunlar devirlerde şekilden şekile tekamül ettiler. İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir varlıktan bu günkü şekline geldi...

 

Tabiatın, her şeyden büyük ve her şey olduğu anlaşıldıkça, tabiatın çocuğu olan insan, kendinin de büyüklüğünü ve haysiyetini anlamaya başladı.

 

İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir mevcuttan bu günkü şekline geldi. İnsanın bu günkü yüksek zeka, idrak ve kudreti milyonlarca ve milyonlarca nesilden geçerek hazırlandı. Artık insan bugün tabiatın nihayetsiz büyüklüğüne ve tabiat içinde kendi nevinin mukederatına gittikçe büyüyen bir irade ve şuur ile bakıyor.

---

İnsanlar, sürfeler gibi sulardan çıktılar ilk önce... İlk ceddimiz balıktır. İşler daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. Biz maymunlarız; düşüncelerimiz insandır.

---

Tabiat insanları türetti; onları kendine taptırdı da. Ancak; insanların dünyada yaşayabilmeleri için, onların tabiata egemenliğinide şart kıldı. Tabiata egemen olmasını bilemeyen yaratıklar varlıklarını koruyamamışlardır. Tabiat onları kendi unsurları içinde ezmekten, boğmaktan, yok etmekten ve ettirmekten çekinmemiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 7/26/2017 at 14:29, bilgivehis said:

 

İş liderde bitmez!

 

Seçimle bitmez!

 

Atatürk'ün ikiziyle bitmez!

 

Tepeden kurtuluş olmaz!

 

Kurtuluş toplumsal tepkidedir!

 

Kurtuluşun cevheri toplumsal bilinçtedir!

 

Toplumsal bilinç ve toplumsal tepki birleşimi yoksa kurtuluş olmaz!

 

Tepeden veya liderden gelecek başarı karşı devrim için geçerlidir!

 

İşte sizleri yanıltan nokta burasıdır, karşı devrimci-dinci başarının tepeden gelmesine bakarak gerçek kurtuluşun da öyle olabileceği yanılgısına kapılıyorsunuz. Belki günümüz insanı bunu anlamakta zorluk çekecek ama koşullar dayattığında ne demek istediğim çok iyi anlaşılacaktır...

 

 

Çok cahilsin...

 

İnsanlar sürü canlısıdır ve bir alfa bireyin güdümüyle yaşar. 

 

Bir lider çıkmadığı sürece, ne karşı taraftan kopmalar olur, ne de bu tarafın bir tarafını kaldırıp bir eylem yapması mümkün olur. 

 

Kılıçdaroğlu, bu noktada, yetersiz vasıfları ile o şekilde bir liderlik oluşmasını engellemektedir. Eğer doğru dürüst bir lider çıkabilirse, ki bugün, görülmeyen şey şudur, o lider tayyipdir, o zaman çözüm için bir yol açılmış olur. İnsan bu, KK orada öyle liderim havasında oturduğu sürece, kimse kılını kıpırdatmaz.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Çok cahilsin...

 

Ben kurtuluş diyorum, sen ise halen seçim diyorsun.

seçim ve lider, toplumlara giydirilmiş süslü prangadır.

Seçim ve lider, reel kurtuluşu sağlamaz.

Toplumsal bilinç ve toplumsal tepki birleşimi olmadan gerçek kurtuluş olmaz.

Örneğin Atatürk gibi 10 kat ayarında bir lider de olsa bilinçli toplum olmadan geçici, güncel reaksiyonlar dışında bir şey değişmez.

Dincilik, ırkçılık, ayrımcılık, demokrasicilik gibi ilkel anlayışların hakim olduğu bir dünyada seçim ile kurtuluş aramak aynı ilkellikten hiç bir farkı yoktur...

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, bilgivehis said:

 

Ben kurtuluş diyorum, sen ise halen seçim diyorsun.

seçim ve lider, toplumlara giydirilmiş süslü prangadır.

Seçim ve lider, reel kurtuluşu sağlamaz.

Toplumsal bilinç ve toplumsal tepki birleşimi olmadan gerçek kurtuluş olmaz.

Örneğin Atatürk gibi 10 kat ayarında bir lider de olsa bilinçli toplum olmadan geçici, güncel reaksiyonlar dışında bir şey değişmez.

Dincilik, ırkçılık, ayrımcılık, demokrasicilik gibi ilkel anlayışların hakim olduğu bir dünyada seçim ile kurtuluş aramak aynı ilkellikten hiç bir farkı yoktur...

 

 

Hala anlamış değilsin...

 

İnsan denen malum hayvan, canlı, tür, her ne dersen, diyorsan, bir sürü canlısıdır ve diğer pek çok tür gibi sürü liderine tabidir. 

 

Doğru dürüst bir lider olmadan insan sürüsü bir halt yiyemez. Ha, mevcut lider sürüyü alıp uçurumdan aşağı giderse, tamam, hepsi de gider ama, en azından bir halt etmiş olurlar. 

 

Bu açıdan, özellikle bilinçsiz, cahil, kabaca üst beyni gelişmemiş toplumlarda, bir lider olmadan, hiç bir yere varamazsın. Ve bilinçli toplum olabilmen için de önce bir lider bulman lazım ki, o lider toplumu bilinçli olmaya sürsün.

 

Bugün memleketi hali ortada. Kendi içinde olduğu metrobüsün şoförüne şemsiye ile dalacak kadar beyinsizlerle, ilkel insanlarla dolu bu toplum artık. Onlardan bilinç falan beklemen, hikaye elbette... 

 

Tek yapabileceğin, doğru dürüst bir lider bulman. Dürüst derken, öyle işte, yeri gelince çamurda atacak, bel altı da vuracak, yalan dolanla da gidecek... 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
 

 

 

Hala anlamış değilsin...

 

İnsan denen malum hayvan, canlı, tür, her ne dersen, diyorsan, bir sürü canlısıdır ve diğer pek çok tür gibi sürü liderine tabidir. 

 

Doğru dürüst bir lider olmadan insan sürüsü bir halt yiyemez. Ha, mevcut lider sürüyü alıp uçurumdan aşağı giderse, tamam, hepsi de gider ama, en azından bir halt etmiş olurlar. 

 

Bu açıdan, özellikle bilinçsiz, cahil, kabaca üst beyni gelişmemiş toplumlarda, bir lider olmadan, hiç bir yere varamazsın. Ve bilinçli toplum olabilmen için de önce bir lider bulman lazım ki, o lider toplumu bilinçli olmaya sürsün.

 

Bugün memleketi hali ortada. Kendi içinde olduğu metrobüsün şoförüne şemsiye ile dalacak kadar beyinsizlerle, ilkel insanlarla dolu bu toplum artık. Onlardan bilinç falan beklemen, hikaye elbette... 

 

Tek yapabileceğin, doğru dürüst bir lider bulman. Dürüst derken, öyle işte, yeri gelince çamurda atacak, bel altı da vuracak, yalan dolanla da gidecek... 

 

 

 

Liderlik hakkında söylediklerin çok doğru ama iş bu noktaya geldikten sonra artık yapacak hiçbir şey yok.

 

Ülke bütün cephelerde İslama teslim oldu.

 

Bugün Atatürk çapında bir lider bile çıksa bu gidişi geri döndüremez. Gidiş nereye dersen bir süre daha böyle ortalarda ılımlı havalar devam eder. Ama sonrasında şeriat bile ilan ederler. Ki zemin giderek una daha uygun hale geliyor. Hiç aceleleri yok, rahatlar. Her türlü güçlenmeye bakıyorlar ve sürekli olarak da güçleniyorlar. Yani başarıyorlar.

 

İp ne zaman koptu dersen: Deniz Baykal denilen şerefsiz köpek RTE'nin siyaset yasağını kaldırmak için yasa değişikliğini destekleme kararı aldığı anda derim. RTE başbakan olsun diye Anayasayı ayaklarının altına alıp çiğnedi bu it, düpedüz Atatürk Cumhuriyetine ihanet etti. CHP'nin koyun kitlesi de buna seyirci kaldı. Ki zaten %99 koyun bu ülkenin.

 

Evet, Türkiye'nin makus kaderi işte o 60'lı yılların hızlı komünisti, ve milenyumun en büyük haini olan Baykal'ın ihanetiyle çizildi ve akabinde de bugünlere gelindi. Ama gel de bunu bu millete anlat.

 

Kimseye bunu anlatamazsın bile.

 

Delilerle, sapıklarla, ruh hastalarıyla, meczuplarla dolu bir ülkeyiz artık.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...