Jump to content

Kafayı yemek


Recommended Posts

 

Bu arada, konuyu acan kadin, bir daha sevdigim adamin gozlerine nasil bakacagim filan diyor ya... anibal, kadinlarin erkegini sevmedigini de soyluyor. Yani kadinlar, erkegi sevmezmis, sadece baglanirmis.

 

Konuyu acan kadin, kendini bile bilmiyor yani. Kadinlarda siirlerde gecen ask, sevgi gibi bir duygu yokmus.

 

Ne çok seviyorsunuz bilmediğiniz konular hakkında konuşmayı. Ben bilmiyormuşum demek kendimi. Sen daha iyi biliyorsun değil mi beni? En komiği de kadınlar pişman olmaz iddiası. Neyiz biz makine falan mı? Sayısız pişmanlığım var 19 yaşında olmama rağmen. Açıkla bakalım o zaman bana. Erkeklerde olup da kadınlarda olmayan ve pişman ettiren, aşık olduran "madde" ne? Bu tarz iddialarla kendi kendinizi çürütürsünüz sadece.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 315
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

 

Bak beynini bir bilgisayar olarak düşün. Sen onu çok zorlamışsın bundan ötürü beynin iyice  ısınmış. Böyle giderse yanabilir. Biraz ara vermelisin. Git dinlen. Beynin soğuduktan sonra yeniden düşünmeye başlarsın endişelenme

 

 

Aynen öyle yapacağım. Gerçeklere gözünü kapatmak değil de, ertelemek sadece. Şimdilik bana ne iyi hissettiriyorsa ona inanacağım. Çünkü beynimin artık düşünceleri kaldıramadığını hissediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Ne çok seviyorsunuz bilmediğiniz konular hakkında konuşmayı. Ben bilmiyormuşum demek kendimi. Sen daha iyi biliyorsun değil mi beni? En komiği de kadınlar pişman olmaz iddiası. Neyiz biz makine falan mı? Sayısız pişmanlığım var 19 yaşında olmama rağmen. Açıkla bakalım o zaman bana. Erkeklerde olup da kadınlarda olmayan ve pişman ettiren, aşık olduran "madde" ne? Bu tarz iddialarla kendi kendinizi çürütürsünüz sadece.

Anibal, biyoloji konusunda uzman. Evrimle, canlilarla ilgilenen biri. Turk Ateist ise psikoloji konusunda uzman.

 

Bu iki kisi, kadinlarin pisman olmadiklarini soyluyor. Sana mi inanalim, yoksa onlara mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Anibal, biyoloji konusunda uzman. Evrimle, canlilarla ilgilenen biri. Turk Ateist ise psikoloji konusunda uzman.

 

Bu iki kisi, kadinlarin pisman olmadiklarini soyluyor. Sana mi inanalim, yoksa onlara mi?

 

Yobazlık sadece dinle ilgili bir kavram değil biliyorsun değil mi? Bir şeye körü körüne inanan ve asla aksini kabul etmeyen insanlar için kullanıyoruz genelde. Şu yazdıkların o kadar komik ki sadece gülüyorum. Ne söylesem inanmayacaksın zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Yobazlık sadece dinle ilgili bir kavram değil biliyorsun değil mi? Bir şeye körü körüne inanan ve asla aksini kabul etmeyen insanlar için kullanıyoruz genelde. Şu yazdıkların o kadar komik ki sadece gülüyorum. Ne söylesem inanmayacaksın zaten.

Anibal boyle diyorsa, boyledir demiyorum ki? Anibal bana bir sey soyluyorsa, Turk Ateist'e soruyorum, oyle inaniyorum. Etrafima da bakiyorum tabi, arastiriyorum filan.

 

Sen kendini ne saniyorsun? Bu iki kisi, emin ol, seni senden bile daha iyi taniyordur. Sen, evrimle gelen bir canlisin. Dusuncelerin, hayattan beklentilerin tahmin edilebilir. Ozel degilsin, bunu anla.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Aynen öyle yapacağım. Gerçeklere gözünü kapatmak değil de, ertelemek sadece. Şimdilik bana ne iyi hissettiriyorsa ona inanacağım. Çünkü beynimin artık düşünceleri kaldıramadığını hissediyorum.

Sana yeni bir hobi öneririm. Bana sorarsan parkour dene. Sana engelleri aşmayı öğretir aynı zamanda da korkunla dost olursun. Neyi yapıp neyi yapamayacağını bilirsin. 

 

 

Not: korkunla dost olursun dedim diye yanlış anlayıp   hiç bir çalışma yapmadan direk düz zeminde ters takla filan atmayı deneme sonra boynunu kırar ölürsün. Güvenlik çok önemli!!

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Anibal boyle diyorsa, boyledir demiyorum ki? Anibal bana bir sey soyluyorsa, Turk Ateist'e soruyorum, oyle inaniyorum. Etrafima da bakiyorum tabi, arastiriyorum filan.

 

Sen kendini ne saniyorsun? Bu iki kisi, emin ol, seni senden bile daha iyi taniyordur. Sen, evrimle gelen bir canlisin. Dusuncelerin, hayattan beklentilerin tahmin edilebilir. Ozel degilsin, bunu anla.

 

Saydıkların evrimle gelmedi galiba? Özelim demedim. Kendimle ilgili bir şeyler iddia etmeme karşılık sen kendini ne sanıyorsun tarzı bir cevabı ilk defa alıyorum. Çok garipsin gerçekten. İyi geceler diliyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Saydıkların evrimle gelmedi galiba? Özelim demedim. Kendimle ilgili bir şeyler iddia etmeme karşılık sen kendini ne sanıyorsun tarzı bir cevabı ilk defa alıyorum. Çok garipsin gerçekten. İyi geceler diliyorum.

Konu basligini cok iyi secmissin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Hacı, hapishanelerde vs. yapılmış araştırmalarda, yaptığından pişmanlık duyan hiç bir mahkuma raslanmış değil. 

 

Bir düşün bakalım, cidden pişman olan hiç kadınla karşılaştın mı? 

 

Hani bazen sevgilisinden ayrılan adam, der ya, pişman olacak o karı... Hiç var mıdır öyle pişmanım deyip geri dönen?

Diyorsa bile o ayrıldığı erkek artık o ayrıldığı erkek olmadığı için diyordur.

Kadın bitti diyorsa geri dönüşü yoktur o işin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 hours ago, Paradoksiya said:

 

Ne çok seviyorsunuz bilmediğiniz konular hakkında konuşmayı. Ben bilmiyormuşum demek kendimi. Sen daha iyi biliyorsun değil mi beni? En komiği de kadınlar pişman olmaz iddiası. Neyiz biz makine falan mı? Sayısız pişmanlığım var 19 yaşında olmama rağmen. Açıkla bakalım o zaman bana. Erkeklerde olup da kadınlarda olmayan ve pişman ettiren, aşık olduran "madde" ne? Bu tarz iddialarla kendi kendinizi çürütürsünüz sadece.

 

Erkeklerde, vazopressin çok etkili değil. Fakat oksitosin'in etkisi çok daha farklı. Erkeklerde, görerek avlanma hususu öne çıkar, bir kızı da görerek beğenirler aslolarak. Bu anda oksitosin salgılanması artar, kadına güvenir ve aşık olur. Aslında bu aşk değil de, yüksek testeronla birlikte yüksek arzudan ibarettir. Bunun sonucunda erkeğin gözü basbaya başka kızı görmez olur. Vazopressin, bu durumda ilginç bir şekilde seks olmadan da salgılanır. Sonuçta bu da sürekli bağlanmayı sağlar. 

 

Kadınlarda da temelde aynı hormonlar olsa da, östrojen ve testeron oranları farklıdır. Kadın erkeği seçtiğinde, ki seçici olan odur, oksitosin salgılanması artar, erkeğe güvenmeye başlar ama testeron yokluğu nedeniyle bu güvenden ibaret kalır. O yüzden kızlar bir erkeği kolayca kanka dairesine atıverebilirler. Diğer farklı özellik ise, vazopressinin kadınlarda orgazm olunca salgılanmasıdır. Bu nedenle, sürekli bir aşk, arzu yerine, oksitosinden kaynaklanan sürekli bir bağlılık görülür. 

 

En basit, 100 km yukardan bakarak olayda neyin döndüğü böyle, kabaca anlatılabilir. 

 

Pişmanlık durumu, temel olarak testeron seviyesini düşürür. Bu şekilde etki mekanizması vardır, en kaba tabirle. Fakat kadınlarda testeron zaten düşük olduğu için, erkekteki gibi etkilemez. 

 

Kadınların pişmanlık durumu, erkekteki gibi değilde, yaptığı yatırımın batmasıyla yaşanan kaybetme duygusuna benzer bir durumdur. Can yakar falan ama, erkeklerde grülen bitiklik, boşlukta kalmışlık vs. hislerini yaşamaz. Erkeğin doğasında kazanmak önemlidir ve pişmanlık, kazanması gerekirken kazanamadığı bir durumu, bu duurmda ise gidip onun için savaşmayı zorlayan testeron eksiği ile dürtüsel eksikliği bir arada yaşamasıdır. Gidip savaşması için gereken testeron ortada yoktur ve erkek sudan çıkmış balığa döner, kazna diyen erkekliği ile, kazanmak için güç veren testeronun yokluğu arasında ikilemde kalır. 

 

Evrime yön veren, kadınlardır, öncelikli olarak. Erkekleri böyle yapanda, kadınları böyle yapanda evrim ve aslen kadının çıkarları. Evrimsel gelişimimizdeki toplum ve cinsellik örgüsünün, bugünkü gibi olmadığını anlaman lazım. Senin erkeklerle sorunun, aslında basit, ortada mutlak bir alfa erkeğin olmaması. Öyle, herkesin dominantı bir erkek ortada olsaydı, gider ona dişilik yapardın olur biterdi. Fakat artık ormanda yaşayan tek erkeğin idaresinde, tüm dişilerin onun hareminde olduğu bir modelile yaşamıyoruz. 

 

19 yaşına kadar yaşadığın pişmanlıklar da normal, ama pişmanlık değil. Genellikle yaptığın şey, daha doğrusu kızların yaptığı şey, işte mutlak alfa erkeğin olmadığı durum nedeniyle, doğru erkeği seçmek sıkıntısı. Fakat, o erkek yok, yani mutlak dominant alfa erkek. O zaman, bütün erkekler aslında seçilmesi sakıncalı olanlar. Byle bir sıkıntı söz konusu siz kızlar için. Ve genelde yaptığınız, size potansiyel gösteren bir erkeği, sizin için ideal erkeğe çevirmek için uğraşmak. Yani bir tür yatırım yapıyorsunuz ona, vaktinizi, emeğinizi harcıyorsunuz. Olmayınca da, yatırımınız batmış oluyor. 

 

Tabi bu süreç her kızda farklı yollardan gerçekleşir, hemen her kız için ideal erkek tanımı farklıdır. Fakat, günümüz olgusunda, bir kızın erkeğiyle bağlı ve mutlu olması için, sürekli kadının erkeğiyle uğraşması, yani ona sürekli yatırım yapması gerekiyor. Eğer erkeğin uğraşılacak biri değilse, kadının onun için yapacağı bir şey kalmamışsa, kadın o erkeği  çizer, sorun sende değil bende der, aşkım falan lafları hikaye olur, kız alır başını gider. Ama erkek bunu yapamaz. 

 

Bu kızın aşık olmaması, bağlanması ile alakalı bir durumdur. Bağlı kalması için, aradaki bağın sürekli kalması gerekir. Erkek ise, kadına budur dediğinde, işi biter, çok zor onu bırakabilir. Kızların en büyük sorunu, ilişki içersindeyken değişmeleridir. Yani, ideal erkek tanımları değişir. Bu durumda kızda anlayamaz, bakar, erkek gene o eski erkek, herşey tam ama olmuyor, içindeki dişi bu o erkek değil diyor. Anlayamaz neden böyle, bir sebep gösteremez. Sonuç: Sorun sende değil, bende. Malum ötesi. 

 

Bir diğer mesele ise, kızların erkekle olan ilişkisinin dört farklı aşama ve aksiyon ile gerçekleşmesi. Basitçe, arzulama, rahatlama, birlikte aksiyon yapma ve tanıma olarak tarif edilebilir. Erkekler bu dördünü genelde bir anda yaşarlar, ama kızlarda bunlar sırayla ortaya çıkar. Çünkü erkeğin seçmek gibi bir lüksü yoktur, kızın gideri varsa, derhal işi bitirmek zorundadır. Ama kız doğru genetiği, doğru erkeği seçmek zorundadır. 

 

İşte bu aşamalar kızların aşk hayatlarında bolca sıkıntı çıkarır. Her kız bu aşamaları sırasıyla yaşar. Bazı kadınlar, önce erkeği tanımak ister, eğer doğru sonuçları görürse, o zaman onun yanında rahat hissetmelidir. Rahat hissedince bu kez onunla bir şeyler yapmak ister, gezmeye gitmek falan gibi. Sonra da arzular, seks ister ve öylece gider, eğer erkek ona istenen seksi yaşatabilirse olay sürer gider. Kızlar da bu süreç farklı olur, hepsi aynı sırayla gitmez. Ama bağlanma, her zaman en son gerçekleşen aşama ile olur. O süreç sürdüğü sürece, kadın erkeğe bağlı kalır, aksarsa, kadın aşkı falan o an unutur gider. Erkeğin böyle bir durumu söz konusu değildir. 

 

Arzulamanın son aşama olduğu kadınların işi nispeten daha rahattır. Çünkü erkek aslen bir seks makinesidir, onun için seks bir görevdir, genelde başarılı olur o sürecin sürmesi. Ama arzulama olayı daha önceki aşamalarda gerçekleşiyorsa, durumu genelde sıkıntılı olur. Şöyle düşünelim, bir kız için ilişkinin başlangıcı rahatlama, sonraki aşama arzulama ise, kız erkeğin yanında kendini rahat hissedince arzulamaya başlayacaktır. Ve seks, ona vazopressin katar, aşkım falan olur gider. Çok seviyorum, deli gibi aşığım falan diye gezer. Fakat bir sonraki aşama, birlikte bir şeyler yapmaktır ve artık o arzular da öyle abarmış değildir. Fakat, erkek onunla yeterince aksiyon yapmıyorsa, birlikte bir şeyler yapmıyorlarsa, bundan oturup çene çalmayı kastetmiyorum, aşk maşk kalmaz. Ya da tanıma aşaması, eğer erkeğin beklentisinde olduğu erkek olmadığını anlar, görür, gene aşk maşk kalmaz. 

 

Bu süreçleri kendinde veya başka kız arkadaşlarında açıkca görebilirsin. Mutlaka, tanıştığı erkeği hemen tanımaya çıkan, onun face'ini falan karıştıran, ailesi şusu busu hakkında tonla şey soran kızlar vardır etrafında. Ama tanıştığı erkeği hiç merak etmeyen, aklında onunla gezmekten başka şey olmayan kızlarda vardır. 

 

Kafalardaki tipik kız modeli, hani şu camının önünde seranat yapılmasından, mum ışığında romantik yemekler hayal eden kız için, bu sıralama arzulama, tanıma, rahatlık ve birlikte bir şeyler yapmak şeklindedir. Bu her aşamanın, erkekte de karşılığı elbette vardır. Yani, bir erkeğin onu arzuladığını göstermesi, erkeği arzulamasına yetebilir. Ama dikkat edelim, erkek diyoruz, erkeğin ilk an görünüşü, yani eylemleri, tavrı vs. erkek olarak görünecek. Erkek, seni o kadar istiyorum ki, bu ayazda kapının önündeyim modunda olacak. Sonra, sonra ne olacak? Tanıyacak, hadi tamam diyelim.. Rahat olabilecek mi, bu biraz soru. Fakat dahası, bu devirde bu kadar romantik erkeğin, sevgilisini, karısını neyse, birlikte bir sürü aksiyona, hemde sürekli, birlikte aksiyona, birlikte perde asmak, birlikte çamaşır sermek vs. dahil ömür boyu devam etmesi ne kadar gerçekci olacak?

 

Ha, bu aşamaların içeriği, her kadın için aynı değil. Yani birisi şöyle olunca rahat hissederken, diğeri başka şekilde kendini rahat hissedecektir. Her bir kadının erkeği nasıl olunca arzulayacağı da farklı farklı kriterler taşır. 

 

Tüm bunlar kadının evrimsel kazanımlarıdır. Bir kadının, ilk aşamada arzuladığı erkeği, sonraki aşamada beğenmediği için çöpe atması kadar doğal bir hakkına laf edilemez. Fakat, işte şu tipik kız modeli, seksi çok mahrem, en mahrem yerde yapılıp, dışarda varlığı bile yok sayılmalı gereken pis bir iş diye düşünen bir tip olacaktır. Böyle bir kız arzuladığı anda, seksi yapmak için, bunu meşru kılacak bir sebep arar. Aşık oldum, seviyorum, o yüzden yattık diyecek ki, bunu millete değil, öncelikle kendine söyleyecektir. Ama tanımaya çıktı, erkek fos çıktı, eeee, seçici olan kız, neden devam etsin ki? 

 

Kız hakikaten aşık olsa, o noktada nasıl bırakıp çekip gidebilecek? Sorun bu. Bunu yapması, neslin, insanlığın sağlığı için aslında. Eğer dişilerin seçme hakkını ortadan kaldırırsanız ne olur? Ortadoğuya bakın, görürsünüz. İşte 10 aylık bebeği, anasını ve karnındaki bebeği öldüren adamlar. Sizce bunlar neden var olabiliyor böyle? Gerçek, kadının doğru seçimi yaptığı bir ailede böyle bir çocuk yetişebilir mi? Elbette bu gibi durumlar sadece ortadoğuya mahsus değil, ortadoğuda olan, çoğunluğun böyle olması, seçme hakkı elinden alınmış kadınlarla kurulan aileler. Amerika'da yok mu böyle aileler? Elbette var. Ve tabi elbette amerikadan kalkıp IŞİD'e katılmaya gidenler de var. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Saydıkların evrimle gelmedi galiba? Özelim demedim. Kendimle ilgili bir şeyler iddia etmeme karşılık sen kendini ne sanıyorsun tarzı bir cevabı ilk defa alıyorum. Çok garipsin gerçekten. İyi geceler diliyorum.

 

Evet, elbette biz de evimle geldik ve evrimle gelen özelliklerimizden ibaretiz. 

 

Bu kadar kızacak, sinirlenecek bir şey yok. Ben de senin gibi kadınım ve kadınlar pişman olmaz derken onların da kendimin de duygularını reddediyor değilim. Söylediğimiz şey, o duyguların aslında ne olduğu, temelde neden ortaya çıktığı. Kısaca pişmanlık diye tanımlarız ve öyle olduğuna inanırız ama değildir. Yani pişmanlık duyan kadınlar yalan söylüyor, rol yapıyor demiyoruz. 

 

Anibal yine şahane açıklamış, onu okursan ne demek istendiğini anlarsın. 

 

Kadınlar erkeklerden daha serttir, daha acımasızdır, çıkarları konusunda daha dikkatli ve katıdır. Bunlar, kabaca özetlersek, muhtemelen annelik içgüdüleriyle ilgili. Kadın kolayca terkeder ve terkettikten sonra dönüp bakmaz, o adam için üzülmez. O nedenledir ki boşanmalardan sonra depresyona giren ve intihar eden erkek sayısı, aynı nedenle intihar eden kadın sayısından ezici biçimde fazladır.

 

Kadın, karşılığı olmayan durumda yatırım yapmaz. Yanıldıysa, yani yanlış sinyal aldığını farkettiyse hemen arkasını döner ve unutup önüne bakar. Biz buna aşık oldum ama  yürümedi, beni anlamadı, umduğum gibi çıkmadı vs vs deriz, eğer biraz uzun sürmüş ve hem zamanımızı hem enerjimizi vakfetmişsek de pişmanlık duyarız. Oysa o, kaybettiğin zaman ve enerji için duyduğun kızgınlıktır kökende.

 

Yapacak bir şey yok, doğamız böyle. Bizim için en doğru adamı seçmek, mümkünse prezervatiften uzak durmak zorundayız. Prezervatif çıktı, yan etki olarak mertlik bozuldu. 

 

anibal'i mutlaka oku. Çok değerli bilgiler onlar.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

O nedenledir ki boşanmalardan sonra depresyona giren ve intihar eden erkek sayısı, aynı nedenle intihar eden kadın sayısından ezici biçimde fazladır.

Bu arada, anibal'in dedigi bir sey daha var, Paradoksiya.

 

Sevdigin adamdan ayrildigin zaman, intihar ettigini dusunelim. Intihar etme sebebinin, sevdigin adam icin olmadigini soyluyor, anibal. Yani sen, sevgilinden ayrildigin zaman, "bu hayat artik yasanmaz" diyerek intihar ediyorsun. Oysa bir erkek, seni kaybettigi icin intihar eder. Aradaki farki anladin mi? Sen erkek icin degil, kendin icin intihar ediyorsun aslinda.

 

Bunu Turk Ateist de dogruluyor. Yani, hayatinda hicbir zaman, sevdigin adam icin intihar etmeyeceksin. Intihar edersen, kendin icin etmis olacaksin.

 

Umarim, 19 yasindaki bir kiz olarak, buyuklerini dinlemen gerektigini ogrenmissindir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu tartışmalarda kavram kargaşalığı yaşanıyor.. Önce pişmanlığın bilimsel olarak kabul edilen doğru bir tarifini yapın.. Öyle rastgele ve keyfi tanımlarla doğru bir sonuca ulaşamazsınız. Siz pişmanlığı tartışmıyorsunuz. Neyi tartıştığınız meçhul.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, haci said:

Bu tartışmalarda kavram kargaşalığı yaşanıyor.. Önce pişmanlığın bilimsel olarak kabul edilen doğru bir tarifini yapın.. Öyle rastgele ve keyfi tanımlarla doğru bir sonuca ulaşamazsınız. Siz pişmanlığı tartışmıyorsunuz. Neyi tartıştığınız meçhul.

 

Genel olarak, pişmanlık, neden bunu yaptım, yapmasaydım (yada yapsaydım, veya öyle değil, şöyle yapsaydım) şeklinde, olmuş bitmiş şeyi ilgilendiren bir eylem isteği ile birlikte duyulan üzüntü, utanma ve suçluluk hissetme duygularını kapsar. Duruma göre bu duygulardan biri ikisi yaşanabilir.

 

Burada püf noktası, yapsaydım ya da yapmasaydım gibi bir eylem planı içermesidir. Örnek vermek gerekirse, o kadınla tanışmasaydım da, gidip balık tutsaydım gibi. Kırmızı ışıkta geçip, o adama çarpmaktansa, o gün evden çıkmasaydım gibi. Elbette bunlar örnek olması için basit durumlar. Çoğu kez pişmanlık durumu, mesela, kadını sevmekle bağlantılıdır, onu sevdiğine pişman olur, keşke sevmeseydim gibi kalır. Gidip ne gerekiyorsa yapayım hadi diyerek, düzeltilebilecek durumu düzeltecek dürtüler baskılanmış olduğu için eyleme geçilmez. 

 

Kadın bana şunu yaptı/yapmadı, neden böyle, nasıl yapabilir bunu, ben ona neler verdim ettim gibi çıkışlar pişmanlık durumunu göstermez. 

 

Kadınlarda pişman olma duygusu hiç yaşanmaz değil, ama, genelde daha kısıtlı yoğunlukta ve daha nadir görülür. Buna karşılık, suçluluk duyma ve özellikle mahcubiyet duygusu çok çok daha yoğun yaşanır. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Genel olarak, pişmanlık, neden bunu yaptım, yapmasaydım (yada yapsaydım, veya öyle değil, şöyle yapsaydım) şeklinde, olmuş bitmiş şeyi ilgilendiren bir eylem isteği ile birlikte duyulan üzüntü, utanma ve suçluluk hissetme duygularını kapsar. Duruma göre bu duygulardan biri ikisi yaşanabilir.

 

Burada püf noktası, yapsaydım ya da yapmasaydım gibi bir eylem planı içermesidir. Örnek vermek gerekirse, o kadınla tanışmasaydım da, gidip balık tutsaydım gibi. Kırmızı ışıkta geçip, o adama çarpmaktansa, o gün evden çıkmasaydım gibi. Elbette bunlar örnek olması için basit durumlar. Çoğu kez pişmanlık durumu, mesela, kadını sevmekle bağlantılıdır, onu sevdiğine pişman olur, keşke sevmeseydim gibi kalır. Gidip ne gerekiyorsa yapayım hadi diyerek, düzeltilebilecek durumu düzeltecek dürtüler baskılanmış olduğu için eyleme geçilmez. 

 

Kadın bana şunu yaptı/yapmadı, neden böyle, nasıl yapabilir bunu, ben ona neler verdim ettim gibi çıkışlar pişmanlık durumunu göstermez. 

 

Kadınlarda pişman olma duygusu hiç yaşanmaz değil, ama, genelde daha kısıtlı yoğunlukta ve daha nadir görülür. Buna karşılık, suçluluk duyma ve özellikle mahcubiyet duygusu çok çok daha yoğun yaşanır. 

 

 

 

Pişmanlığın tanımını ve kadınlarda pişmanlığı biraz daha kabul edilir hale getirmişsin Anibal. Ama hala white men can't jump tümcesinden fazla farklı değil.

Aslında ben kadın erkek arasındaki farkların, onları ayrı hayvan türleri yapacak kadar aşırı olduğuna inanıyorum. Buna rağmen pek tatmin olmadım. Çünkü iki farklı hayvan türü olmalarına rağmen, kadınlar da insan, erkekler de... Pişmanlık çok insansal bir kavram. Diğer hayvanlar da pişmanlık duyabilirler ama onların insanlar kadar kuvvetli pişmanlık duyduklarını sanmıyorum..

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 minutes ago, haci said:

 

Pişmanlığın tanımını ve kadınlarda pişmanlığı biraz daha kabul edilir hale getirmişsin Anibal. Ama hala white men can't jump tümcesinden fazla farklı değil.

Aslında ben kadın erkek arasındaki farkların, onları ayrı hayvan türleri yapacak kadar aşırı olduğuna inanıyorum. Buna rağmen pek tatmin olmadım. Çünkü iki farklı hayvan türü olmalarına rağmen, kadınlar da insan, erkekler de... Pişmanlık çok insansal bir kavram. Diğer hayvanlar da pişmanlık duyabilirler ama onların insanlar kadar kuvvetli pişmanlık duyduklarını sanmıyorum..

 

Bu, bu kadar basit değil hacı. Kadın ile erkeğin fizyolojisi farklı. Özellikle bu gibi hususları belirleyen hormonel mekanizmaları. Hatta vücut ısıları bile farklı. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Bu, bu kadar basit değil hacı. Kadın ile erkeğin fizyolojisi farklı. Özellikle bu gibi hususları belirleyen hormonel mekanizmaları. Hatta vücut ısıları bile farklı. 

 

Doğru.. Bunlara itiraz etmiyorum zaten. Bence kadın ve erkek insan olmalarına rağmen farklı türler.. Bu hayvanlar insanlık ortak paydası üzerinde bir araya geliyorlar.

Bu durumda onların insan olarak nasıl bir hayvan olduklarını dikkate almamız gerekiyor. Pişmanlık insansal bir duygu ise, kadınlar da o duyguyu yaşamak zorundalar.

Ama daha az ya da farklı deneyimleyebilirler. Orasına itirazım yok zaten. Kadınlar birçok konuda biraz daha katı ve acımasızl oldukları için pişmanlık duygusunu farklı nedenlerden duyabilirler. Ama onlar hala pişmanlıktır.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...