Jump to content

Kel Kadın Başını Kapamak Zorunda mıdır?


Recommended Posts

fetisizm cogunlukla cocukluktan edinildigi icin basortusu fetisistleri daha cok turbanlıların sık oldugu cevrelerden gelecektir.

kuran ın sadece bulundugu doneme duzen getirebilmek için yazılmıs oldugu, burdan da anlaşılabiliyor. hiç basortusu takan kadın gormemiş bir insan, kuranın getirdiği kurallar sonrasında bu durumla karsılasınca, kadınlara karsı ilgisi azalıyor. ilerleyen zamanlarda çarşafın altındakini kafasında kurgulamaya baslıyor ve daha kotu bir hale geliyor. aynı deniz kenarında mayoyla gezene bakmayıp da , eteğin altındakini gorebilmek için şekilden şekle girme gibi. bir dönemlik düzen, bin dönemlik kargaşaya neden oluyor. olmaya da devam edecek.

tarihinde 06crazy tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 129
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Hadi Müslümanlar buyurun buradan yakın...

Mohammed arkadasim ayni soruyu bende sormustum tam 17 sayfa yazdik cizdik yine bir sonuca varamadik :D

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=3507&hl=

ALLAH SİZİN SURETLERİNİZE GÜZELLİKLERİNİZE BAKMAZ YALNIZCA İBADETLERİNİZE BAKAR HADİSİ ŞERİFİ ÇOK AÇOKÇA BEYAN EDER HERŞEYİ

Beyler,

Ne guzel hadislere inanan herifi bulmussunuz, hic bana haber vermiyorsunuz..

Bu arkadasa hadislerin ne kadar "acik" olduguna dair bir kac ornek vermek lazim.

Hani kirmizi noktali olanlardan..

Link to post
Sitelerde Paylaş
İslam'da kadınların örtünme nedenlerini tam olarak bildiğimizi sanmıyorum.

Ben bütün nedenleri bildiğimi iddia etmiyorum.

Ama belki de sizin bilmediğiniz bir nedeni, tek bir nedeni,biliyorum.

Çirkin, kel, yaşlı, hastalıklı ve genel olarak fakir Müslüman kadınlar kara çarşafa bürünürler.

Bu çok öteden beri uygulanan bir pratiktir.

Ben de çirkin, hastalıklı, yaşlı biri olsaydım kimseye görünmek istemezdim.

Siz de....

İslam'da örtünen kadınlara karşı biraz daha insaflı olalım arkadaşlar..

Çoğunun motivasyonu İslam değildir.

Yukarda saydığım bazı nedenlerdir.

Ve hiç birimizin bilmediği diğer nedenlerdir.

Selamlar..

HACI

bence de tesettür hakkında bir bilgi sahibi değilsiniz..

öne sürdüğünüz nendenler tam anlamıyla trajikomik..

bayanların örütünme farziyeti cahiliye devrinde inen ayetin nazil olmasıyla beraber günümüze kadar devam etmektedir..

bunu çirkinlikle,yaşlılıkla,hastalıkla,yoksullukla bağdaştıramazsnız..

Allah, ilgili ayette örtünmenin gereğini zaten açıkça belirtmiştir..

kendi elleriyle kendi kalplerini mühürlediklerinden,ben de müslüman arkadaşlardan,ateistlere karşı insaflı olmalarını rica ediyorum..

tarihinde elanur tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Allah, ilgili ayette örtünmenin gereğini zaten açıkça belirtmiştir..

Ilahiniz neden sizden ortunmenizi talep ediyor?

Sizin basinizda olup ta ortmeniz gereken ama biz erkeklerin basinda olmayan ne var?

tarihinde C3PO tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Ilahiniz neden sizden ortunmenizi talep ediyor?

Sizin basinizda olup ta ortmeniz gereken ama biz erkeklerin basinda olmayan ne var?

Cahiliye devrinde başını örten kadınlar, başörtülerini enselerine bağlar veya arkalarına salıverirlerdi.. Allah bu ayetle, İslam'dan önceki bu adeti kesinlikle yasaklamıştır..

örtünmenin gayesine gelince,kadının zinetini ve zinet yerlerini eşi veya mahremi olmayan erkeklere göstermemesi ve yabancı erkekler tarafından görülmesine meydan vermemesidir..

çünkü kadın yaratışılış itibariyle erkeğe oranla ,daha duygusal,şefkatli,fedakar,diğer gam,naif,zarif ve çekici olarak yaratılmıştır..

tarihinde elanur tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Saçı ziynet mi oluyor bu durumda?

Sevgili Sokrates

ziynet denince yalnızca saç mı anlıyorsun?

evet ,erkeklerin dikkatini çekecek şekilde şekillendirilip,boyanırsa ziynet özelliliğ taşır..

bu arada Tv'lerde en çok gözümüze sokulan reklam ,saç şampuanları ,kremleri değil mi?

demek ki

Link to post
Sitelerde Paylaş
Cahiliye devrinde başını örten kadınlar, başörtülerini enselerine bağlar veya arkalarına salıverirlerdi.. Allah bu ayetle, İslam'dan önceki bu adeti kesinlikle yasaklamıştır..

Sevgili elanur,

Bunu gözünle bizzat görmüş yahut en azından fotografını gormus gibi yazmissin.

1400 yıl onceki bir giyim tarzından neye dayanarak bu kadar emin bahsedebiliyorsun?

Israrla bir kez daha soyluyorum:

Kuran'da örtünme diye bir kavram var evet.

Bu örtünme kadınlar için "ferc ve cuub"u kapsiyor.

Ferc: cinsel organ

Cuub: gogus

Cevirileri karsılastırıp, orijinal Kuran metnini inceleyip, çok iyi Arapça bilen birilerine bu kelimelerin ne anlama geldiğini sordugunda sana aynen bunu soyleyecektir.

Sen kendi kişisel tercihin olarak nasıl örtünürsen örtün ama bunu farz diye dayatamazsın.

Evreni yaratan Yüce Allah'a eksik bilgi veren, unutkan iftirasını da atamazsın. Çünkü O istese

"Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Süslerini/zînetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. " ayetine "Arkalarından salınan/ enselerinden bağlanan örtülerini gögüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar" diyebilirdi.

Ama dememiş...

Bu durumda sen de tesettür farzdır diyemezsin.

çünkü kadın yaratışılış itibariyle erkeğe oranla ,daha duygusal,şefkatli,fedakar,diğer gam,naif,zarif ve çekici olarak yaratılmıştır..

Bunla ilgili ayet hangisi?

Yoksa bu elanur'un şahsi yorumu mu?

Bu aynı içki-uyuşturucu sağlıga zararlı oldugu için yasaklanmıştır demek kadar yüzeysel bir yorum olmuş...

tarihinde epifun tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
örtünmenin gayesine gelince,kadının zinetini ve zinet yerlerini eşi veya mahremi olmayan erkeklere göstermemesi ve yabancı erkekler tarafından görülmesine meydan vermemesidir..

Bir insanin, kadinin veya erkegin zinet yerlerinin nereleri olduguna nasil karar veririz, kriterleriniz nedir?

Mesela ben diyorum ki ureme ve diski organlari bir cok toplumda acikta olmamasi gereken yerler olarak gorulurler, yani onlara gore mahremdir.

Elin veya sacin veya gozun mu zinet oldugunu nereden anliyoruz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili elanur,

Bunu gözünle bizzat görmüş yahut en azından fotografını gormus gibi yazmissin.

1400 yıl onceki bir giyim tarzından neye dayanarak bu kadar emin bahsedebiliyorsun?

Israrla bir kez daha soyluyorum:

Kuran'da örtünme diye bir kavram var evet.

Bu örtünme kadınlar için "ferc ve cuub"u kapsiyor.

Ferc: cinsel organ

Cuub: gogus

Cevirileri karsılastırıp, orijinal Kuran metnini inceleyip, çok iyi Arapça bilen birilerine bu kelimelerin ne anlama geldiğini sordugunda sana aynen bunu soyleyecektir.

Sen kendi kişisel tercihin olarak nasıl örtünürsen örtün ama bunu farz diye dayatamazsın.

Evreni yaratan Yüce Allah'a eksik bilgi veren, unutkan iftirasını da atamazsın. Çünkü O istese

"Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Süslerini/zînetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. " ayetine "Arkalarından salınan/ enselerinden bağlanan örtülerini gögüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar" diyebilirdi.

Ama dememiş...

Bu durumda sen de tesettür farzdır diyemezsin.

Bunla ilgili ayet hangisi?

Yoksa bu elanur'un şahsi yorumu mu?

Bu aynı içki-uyuşturucu sağlıga zararlı oldugu için yasaklanmıştır demek kadar yüzeysel bir yorum olmuş...

Sevgili Epifun,

seninle bu konuyu defalarca tartıştık..

sana ayetin zuhur olma sebeplerini defalarca yazdım..

olmayan bir şey ise neden varmış gibi göstereyim?

siteyi biraz tara başörtüsüyle ilgili geniş bir makale yazmıştım..

ya da tarama buraya tekrar alayım

Mümin ve Müslüman olan insanlar prensip olarak Kuran´ın emir ve yasaklarına uyulması gerektiğinde hemfikirdirler. Ancak neyin Kuranda bulunduğu neyin bulunmadığı konusu o kadar kolay anlaşılır değildir. Bunu tespit için metodoloji ve bir suje/anlayan olarak insanın tavrı önemlidir. Metodoloji önemlidir, çünkü Kuran da bir metindir ve onun ne olduğu, kimi muhatap aldığı, ne yapmak istediği ve bu isteğini ifade etmek için kullandığı araçlar bilinmeden onun anlaşılması mümkün olamaz. Bu anlamanın bir aktörü olarak insanın tavrı da önemlidir çünkü onu, o ne ise o olarak mı, yoksa kendisi ne istiyorsa öyle mi anlayacak olması, sonucu değiştirir. Böyle kısa bir yazıda elbette Kuran´ı Kerim´i anlama metodu üzerine söylenebilecek her şeyi söylememiz ne mümkün ne de uygundur. Ama şu kadarını zikretmemiz de gereklidir:

Kurânı Kerimin, kendisinin de on bir kez vurguladığı gibi o Arapça bir metindir ve bunun anlamlarından biri, onu doğru anlamanın ancak bu dilin kuralları içerisinde mümkün olacağıdır. Dilinin elvermediği hiç bir mana ona nispet edilemez.

Dili açısından Kuran´ın ne söylemek istediğini en iyi anlama durumunda olanlar elbette onun ilk muhatapları idi ve onların, özellikle de ittifakla anladıkları bir mananın onda bulunmadığını, ya da onun aksinin olduğunu söylemek imkansız ve mantıksızdır. Bu elbette Kuranda bulunan her mananın onlar tarafından ortaya konduğu ve artık onda başka hiçbir mananın çıkarılamayacağı anlamına gelmez. Çünkü Kurânın sürekli açılacağını da onun bizzat kendisi söylemektedir.

Kuranın manaları ya bizzat onun direkt (ibare ve mantuk) ve dolaylı (işaret) olarak lafızlarından, ya da bu lafızların gereğinden ve tabii sonucundan (iktiza ve mefhum) anlaşılır. Bu da yine onun dili demektir. Çünkü benim, arkadaşıma, onunla ortak olduğumuz bir mal için: “bunun üçte ikisi benimdir” demem, üçte birisinin onun olduğunu söylemiş olmam anlamını da içerir. İşte bu anlamların birincisi direkt olarak lafızdan, ikincisi ise o lafzın iktiza ve mefhumundan anlaşılan manalardır ve her iki mana da bu sözde mevcuttur. Ama “kalanı da bölüşmeliyiz” manası bu sözde yoktur. Yani bu söz ona ihtimalli değildir.

Bu kısa metot bilgisinden sonra başörtüsü meselesini, yani kadınların başlarını kapatmasının hükmünü Kurandan anlamaya çalışırsak karşımıza çıkan durum şudur: Herkesin bildiği gibi, Nûr Suresi 31. Ayette Allah (cc) kadınların ziynetlerini (süslerini ya da güzelliklerini), sayılan kimseler dışındakilere göstermemelerini ve başörtülerini (hımarlarını) yakalarının (ceyblerinin) üzerlerine dökmelerini emretmektedir. “Ceyb” gömlek ya da hırka gibi giysilerin, boyun altından düğme ile açılan yırtmaç yeridir.

Yani, başörtülerle örtülmesi istenen yer, çenenin altına tekabul eden ve bizim “döş” dediğimiz bölgedir. “Ceyb” aslında bedende değil elbisede bulunur. Ama bununla kastedilen şeyin ceybin kendisi değil, bulunduğu yer olduğu açıktır. Keza ziynetten kastedilen de onun bulunduğu bölgedir. Yoksa takı anlamındaki ziynetlerin bizzat kendilerinin gösterilmemesinin bir anlamı yoktur. Şimdi bu ifadeden direkt olarak anlaşılan birinci mana, kadınların döşlerini de kapatmaları gereğidir. Ama hedef sadece bu olsaydı Allah (cc) “Ceyblerini de/döşlerini de kapatsınlar” derdi. Başörtüleri/hımarları ile kapatsınlar denmiş olması, tabii olarak bunun da bir anlamının olmasını, ve başın örtüsünün de bulunmasını gerektirir. Yani bu mana, bu ifadenin dilinin bir gereği/iktizasıdır.

Eğer istenen şey sadece döşlerinin kapatılması olsaydı böyle söylemekle Allah, fazladan ve gereksiz bir kelime kullanmış olurdu. Biz bir insana mesela: “Gömleğinizle diz kapaklarınızı örtün” demiş olsak, ona sadece dizinin örtülmesi gerektiğini anlatmış olmayız. Bunu kastetmiş olsaydık, “dizleriniz örtülü olsun” derdik. Aksine bunun anlamı; gömlek bulunsun, o örteceği yerleri örtsün ve de diz kapaklarını örtecek şekilde uzun olsun, oraları da onunla örtün demektir. Ya da meclis iç tüzüğüne konan kravat takma mecburiyetini, Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti´nin: “İstenen şey, kravat takılmasıdır. Bunun boyuna takılacağı tasrih edilmemiştir. Binaenaleyh, ben meclise girsem, kravatı yine belime bağlayarak girerim” şeklinde yorumlaması elbette sadece bir espri ve muziplik olarak görülebilir.

Konu ili ilgili ikinci ayet-i kerime Ahzâb Suresi 59. ayetidir. Orada da Allah (cc) şöyle der: “Ey Nebi! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle cilbablarının bir bölümünü üzerlerine atsınlar. Böyle yapmaları tanınmalarının, böylece de taciz edilmemelerinin en uygun yoludur. Allah Ğafûrdur, Rahîmdir”. “Cilbâb” da “Hımâr” gibi başa atılan, ama ondan daha büyük olup bedenin büyük bir kısmını örten atkı gibi bir üstlüktür. Mümin kadınların bir dış elbisesidir ve bir bakıma da alamet-i farikasıdır. Burada da “Üzerlerine atmak”tan sözedilir. Eğer bu “üzerleri” ni en üst noktalarından başlatacaksak böylece başın da kapalı olacağı anlaşılır. Eğer omuzlardan başlatacaksak, omuzlara atılan bir giysinin, atılmış olması için daha yukarılarda olması gereği de ortadadır. Yani her halü kârda bu ifade de başın kapalı olmasını gerektirir. Buradaki bir başka önemli husus, kadınların üzerlerine atacakları bu üstlüğün, onların tanınmamasını değil, tanınmasını sağlamasıdır. Oysa örtü insanın kim olduğunu gizleyen bir araçtır. Öyleyse bununla da kastedilen şey; Ayşe mi Fatma mı oldukları tanınsın değil, mümin ve iffetli oldukları tanınsın da kimse kendilerini rahatsız etmesindir.

Görüldüğü gibi, eğer başka hiçbir delil bulunmasaydı dahi Kuranın dilini birazcık bilen ve kendi ideolojisine destek arama gibi bir maksadı bulunmayan her sağlam insan sadece bu iki ayetten dahi kadınların başlarının kapatılması gereğini rahatlıkla anlayabilirdi. Ayrıca biz biliyoruz ki, Hz. Peygamber bu ayetlerden ve bütünüyle İslam´dan, kadınların tesettürünün başlarını da kapsadığını anlamış, kendi hanımlarına böyle uygulatmış ve arkadaşlarının/sahabenin hanımları da aynı şeyi yapmışlardır. Bütün bunlarla beraber Hz. Peygamberden günümüze bütün İslam alimlerinin bunu böyle anlamış olmaları ve kesintisiz bir kabulle bunun bize kadar böyle gelmiş olması, baş örtmenin kadınlar için dinde gerekli olduğunun ve bu ayetlerin anlamlarının böyle olduğunun en önemli delilidir.

Buna felsefî anlamda gelenek, ya da yaşayan sünnet, hatta yaşayan Kuran diyebiliriz ve İmam Malik´in de ısrarla üzerinde durduğu gibi bu bir bakıma manevi tevatürdür. Kastı mahsusası olmayanlar için reddi mümkün değildir. Özetle, mümin kadınların başlarını örtmeleri Kurânın bir emridir. Bunu sünnet böyle beyan etmiş ve uygulamıştır. O günden bu güne de bu anlayış, aksine hiçbir görüşle sekteye uğramadan manevi bir icma olarak kabul edilmiştir. Aksini iddia etme İslam akidesi açısından da tehlikeli bir noktada olma demektir. Çünkü İslam ne ise odur. O kendini kendi tanımlar. İnsanlar onu kendini tanımladığı gibi kabul ederler ya da etmezler. Ama değiştirme hakları olmamalıdır. Başörtüsünün değişik şartlarda çıkarılıp çıkarılamayacağı ise ayrı bir husustur ve bu da ancak zamansal, lokal, kişisel bir fetva olabilir. Genellenebilecek bir fıkıh olamaz. Yine de böyle zamansal bir fetvanın dahi çok kolay olamayacağı bir gerçektir. Çünkü dinler, ideolojiler ve düşünceler sembolleriyle varolabilirler. Tesettür ise İslam´da sadece kadının değil, bütünüyle İslamın sembollerinden biridir. Belki de en önemli sembolüdür.

Medeniyet dönüştürmek isteyenlerin modernleşmeyi kadınların tesettürden çıkması ile özdeş görmeleri, bu sebeple anlamsız değildir. Modernleşmenin İslam dünyasına kadın üzerinden taşınmış olması da çok manidardır. Bu konu üzerende bunca ısrar etmelerinin sebebi de bundandır. Aliyyul Kârî, Şifa Şerhinde şu anlamda bir hadis nakleder. “Kalıplar benzeşince kalpler de benzeşir”. Böyle bir hadisi hadis kaynaklarında bulamamış olmamıza rağmen, doğru bir söz anlamında bu bir hadistir ve psiko-sosyal bir gerçeği anlatır. Nitekim günümüz düşünürleri de aynı şeyi söylemektedirler: “Georg Simmel, giyimin doğrudan yürüyüş temposunu, endamını, jestleri belirlediğini ve dolayısıyla benzer biçimde giyinen insanların benzer davranışlar sergilediklerini ileri sürer”

Faruk Beşer

tarihinde elanur tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Epifun yalnız Kuran dediği için Kuran metnine daha sadık..Elanur ise zuhur olma sebepleri diyerek Kuran'dan extra bir düşünce ile açıklamakta...İslam'ın ve Kuran'ın insanları bütünleştirmesi imkansız haliyle ayrıntılar girdikçe..

Kuran'ın hiçbir ayetine başınızı örtün gibi bir emr ve farz ayeti bulunmuyor..

Sanırım insan olmak, insanları sevmek,hurafelerden uzaklaşıp bilime sadık kalmak ,çağa uymak, din denen olgunun gerisinde oldukça ayrışma ve kavganın sonu gelmez..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili Epifun,

seninle bu konuyu defalarca tartıştık..

sana ayetin zuhur olma sebeplerini defalarca yazdım..

olmayan bir şey ise neden varmış gibi göstereyim?

siteyi biraz tara başörtüsüyle ilgili geniş bir makale yazmıştım..

Ayetin zuhur olma sebebi vs. diyerek ancak ayetin anlamını daraltırsın sevgili elanur.

İçki-uyuşturucu örnegini vermemin nedeni de buydu. Onunla ilgili de "Bir gece çok içmişler vs." ile başlayan efsaneler dolaşır durur etrafta. Bunlar ancak masal olarak okunabilir, "ebedi" hayatımızı değil "edebi" hayatımızı ilgilendirir ancak! Ki onu bile ilgilendirmez ya neyse... İçki konusunda söylenebilecek en dogru şey nasıl ki "içki sağlıga zararlı diye yasaktır" vs. kıvırmaları değil, "içki aklı örttüğü için yasak" sa, örtünme konusunda da en doğru bilgiyi bizlere yine Kuran vermiştir.

"Din gereği" örtülmesi istenilen yerler ayette gayet açık yazıyor, ben de bunu yukarıdaki iletimde yazdım. Ayette belirtilen yerler haricindeki örtünme senin kendi kişisel tercihindir ve kimsenin de buna karışmaya hakkı yoktur aynı senin senin gibi örtünmeyenlere karışma hakkın olmadıgı gibi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben de sana eski bir yazımı yapıştırayım o halde sevgili elanur;

Kuran'da baş örtüsü-tesettur-turban yok. Bu yanlış ceviriyle, uydurma hadislerle, mezhep imamlarının kararlarıyla dine girmiş birşey. Arapca cok iyi bilen birine sozu gecen ayetlerdeki kelimeleri (ayetten bagımsız) sor baş-saç-tesettur-turban-basortusu hiç birisi yok, sen de goreceksin. Bu bir yorumdur. Ayete belli bir perspektiften bakmakla ve dolayısıyla oyle algılamakla alakalıdır.

Diyanet işlerinin sitesinden alıntı:

"Namazda örtülmesi gereken yerler dinî kaynaklarda setr-i avret başlığı altında incelenmiştir. Setr-i avret, namazın şartlarından biri olup, namazda avret yerlerinin örtülmesi anlamına gelmektedir. Avret kavramı ise, bir zaruret bulunmaksızın insan vücudunda açılması helal olmayan, namazda ve namaz dışında örtülmesi farz ve başkalarınca bakılması haram olan yerleri ifade etmektedir.

Hanefî, Malikî ve Şafiîlerle, Hanbelîlerdeki hakim görüşe göre, kadının el ve yüz dışında kalan bütün bedeni örtmesi gerekir. Hanefî mezhebindeki bir görüşe göre ayaklar da avret kapsamı dışında tutulmuştur. Şafiî ve Hanbelî mezheplerinde kadının namazda örtmesi gereken yerlere ayak da dahil edilirken Hanefî mezhebinde kadının çıplak ayaklı olarak namaz kılması caiz görülmüştür. Bu görüş ayrılıklarının sebebi “Onlar (kadınlar), kendiliğinden görünenler hariç, zinetlerini göstermesinler” (Nûr, 24/31) ayetindeki “kendiliğinden görünenler hariç” ifadesiyle ilgili farklı yorumlardır. "

Goruldugu gibi baş ortusu ve setr i avret kavramı dine mezheplerle girmiştir. Kendileri bile yorum oldugunu kabul etmişler.

Bakalım hukmu kıyamete kadar gecerli-korunmuş olan kitabımız Kuran ne diyor mezhepler hakkında?

Ali İmran 105:

Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.

Enam 159:

Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.

Şura 13:

Sizin için, dinden, Nûh'a önerdiğini, sana vahyettiğini, İbrahim'e, Mûsa'ya ve İsa'ya önerdiğimizi şöyle diyerek kanunlaştırdı: "Dini dosdoğru tutun; onda bölünüp fırkalara ayrılmayın!" Onları çağırdığın bu tutum, şirke bulaşanlara çok ağır gelmiştir. Allah, dilediğini kendisi için seçer ve hakka yönelenleri kendisine iletir.

Enam 65: (Bu ayet cok dusundurucu)

65 De ki: "O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka fırka birbirinize düşürerek/fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara düşürerek/fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya Kaadir'dir." Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye.

Hadis yazımıyla ve hadisleri dinin kaynagı olarak kabul etmeyle ilgili olarak şu ayetler çok düşündürücü:

Araf 185:

Göklerin ve yerin melekutuna, Allah'ın yarattığı herhangi birşeye bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise/söze iman ediyorlar?

Casiye 6

İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?!

Yusuf 111

Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.

Şu ayetlere de ayrıca dikkat:

Ali İmran 78:

Onlardan bir zümre vardır, aslında kitap’tan olmayan birşeyi siz kitap’tan sanasınız diye, dillerini kitap’la eğip bükerler.O, Allah katından olmadığı halde “Bu, Allah katındandır.” derler.Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.

Enam 38:

Biz bu kitap'ta, herhangi birşeyi ne eksik bıraktık, ne fazla yaptık.

Meryem 64

Rabbin asla unutkan değildir.

Selam ve sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Arkadaşlar:

Bu konuda epifun un söyleyeceklerine kuran ekseninde ilave edeceğim birşey olmamakla beraber birkaç şey daha söylemek istiyorum.

Kadının saçını cinsel obje olarak gören zihniyet erkeğin saçını neden görmez ve bunu neden düşünmezler? Örtünmenin tarihine baktıklarında bunun daha çok iklimle, coğrafya ile, toplumun sosyal dokusu ile alakalı olduğu aşikarken neden bunu kadına dayatarak kadını poşetin içine sokarak -güya yalancıktan sen değerlisin o yüzden kapatıyorum diyerek- toplumdan soyutlamaya çalışmanın üstü nasıl bu kadar din ile örtülür, bunu da anlamak mümkün değil?

Dünyanın geneline bakarsanız, herkesin başında kadın erkek ayırmadan örtüye dair, buna şapka deyin, buna kasket deyin, ne derseniz deyin vardır ille birşeyler, ama bunu dine mal etmek, hemde farz demek sanırım Allah adına yapılan bir vicdansızlık olsa gerek.

Ayette açıkca şu istenmiştir kadınlardan:

Cazibeni değil, insan kimliğini ön plana çıkar...

Sevgiyle kalasınız...

Link to post
Sitelerde Paylaş

herşeyi en iyi bilen yüce Allah'ın, elbette her emrinde bizim dünya ve ahiretimiz için faydalar vardır.

fakat, samimi bir müslüman, o faydalar için, o menfaatler için Allah'ın emirlerine itaat etmez.

peki, samimi bir müslüman niçin Allah'a itaat eder ?

cevap: ALLAH RIZASI için. Tek sebep budur. Dünyevi ve uhrevi menfaatler için değil. Dünyaya ve ahirete ait faydalar, Allah'ın lütuf ve ihsanıdır.

YANİ; BAŞINI NEDEN KAPATIYORSUN SORUSUNUN 1 TANE CEVABI VARDIR.

"ALLAH EMRETTİĞİ İÇİN."

İbadetin ruhu, ihlastır.

İhlas ise, yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır.

Eğer başka bir hikmet ve bir fayda ibadete sebep gösterilse, o ibadet bâtıldır.

Faydalar, hikmetler yalnız tercih için olabilirler, sebep olamazlar.

ilave olarak, kel olsun, saçı olsun farketmez.

Allah; büluğ çağına gelmiş her mümine kadına "TESETTÜR" ü emretmiştir.

İŞTE BU KADAR.

Link to post
Sitelerde Paylaş
YANİ; BAŞINI NEDEN KAPATIYORSUN SORUSUNUN 1 TANE CEVABI VARDIR.

"ALLAH EMRETTİĞİ İÇİN."

İbadetin ruhu, ihlastır.

İhlas ise, yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır.

Eğer başka bir hikmet ve bir fayda ibadete sebep gösterilse, o ibadet bâtıldır.

Faydalar, hikmetler yalnız tercih için olabilirler, sebep olamazlar.

ilave olarak, kel olsun, saçı olsun farketmez.

Allah; büluğ çağına gelmiş her mümine kadına "TESETTÜR" ü emretmiştir.

İŞTE BU KADAR.

Kainatin yaraticisina siz boyle bir emri yakistiriyorsaniz o sevmediginiz Satanistlerden betersiniz

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hayir!

Tesettur'u Muhammed emretmistir..

Allah'in emrettigini nereden biliyorsun?

Emrederken gordun mu?

Alemlere rahmet olarak gönderilen seyyidimiz, şefaatçimiz peygemberimiz efendimizin (S.A.V) peygamberliğine delil olan bütün deliller....

Yüzlerce gösterdiği mucizeler.....

Kur'an'ın Allah kelamı olduğuna dair sayısız deliller....

Bütün bu sayısız kesin delillerin sadece 1 tanesi dahi bu konuda kesin delildir.

Aksini iddia edenlerin, o delilleri teker teker çürütmesi lazım.

Veya, inatçı inkarında direnip cehenneme gitmesi kaçınılmazdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...