Jump to content

Kürtaj Üzerine


Recommended Posts

Kürtajın yasal olup olmaması konusu standart olarak dünya çapında en çok tartışılan konulardan biridir. Genellikle dini gerekçelerle kürtajın yasaklanması gerektiğini düşünenler olduğu gibi gayet dünyevi gerekçelerle de kürtaja karşı çıkanlar yok değildir. Bu yazıda kürtajın yasaklanması gerektiği düşüncesi eleştirilecek ve kürtajın kadınların hakkı olduğu kadar kürtajın yasal olması yasal olmamasından daha faydalı olduğu ortaya konacaktır. 

 
Kadın bedeni üzerinde ki karar alma yetkisi kime aittir? Bizzat o bedenin sahibine mi yoksa erkeğe, topluma veya devlete mi? Kadınların bir insan olduğu gerçeğinden yola çıkarsak onlarında hak ve özgürlük sahibi olduğunu söyleyebiliriz. Kadınlar bir birey olduğu, bir köle veya kuluçka makinesi olmadığını kabul edersekte her birey gibi kadınlarında kendi bedeni ve hayatının hükümdarı olduğunu ortaya koymuş oluruz. Dolayısıyla kadının kendi bedeniyle ve hayatıyla alakalı konularda en son sözü o kadının ta kendisi söyler, başkası değil. Kadın bedeni üzerinde ki karar alma yetkisi bizzat kadının kendisine ait olduğu için kürtaj olmayı tercih etmek kadınların bir hakkıdır, hiç kimse bir kadını "kuluçka makinesi" vasfına indirgeyerek doğurmaya zorlayamaz ve zorlamamalıdır. 

 
Öteki taraftan Amerikada yapılan bir araştırmada Amerika da 2011 yılında bilinen 6.1 milyon hamileliğin 2.8 milyonunun yani %45'inin istenmeyen hamilelik olduğu kaydediliyor. [1] Cinsellik hakkında konuşmanın ayıp kabul edildiği ve bundan ötürü genellikle cinsellik konusunda cahil halkımızın durumunu siz tahmin edin. [2] İstenmeyen hamilelikler bu kadar yüksek bir orana sahipken bütün bu kadınları doğurmaya mahkum edersek o kadınlar istemedikleri büyük bir yükümlülüğün altına girerek hayatlarına katlanamamaya başlayabilirler. Hayatlarına katlanamamakla da kalmaz, çocuk bakmanın maddi ve manevi gereklilikleri yüzünden oldukça zorlanabilirler. Bu durum sadece o kadının kendisi için değil, doğacak çocuk içinde kötüdür. Çocuk, ebeveynlerinin hazırlıklı olmadığı bir sırada dünyaya geleceği için ihtiyaç ve istekleri karşılanamayabilir ve daha da önemlisi ebeveynleri tarafından istenmediği halde dünyaya geldiğini farkedince sahip olacağı duygular ve bu duyguların sonuçlarının pekte hayırlı olmayacağını tahmin etmek için çokta akıllı olmak gerekmiyor. Böyle bir durumda hem kadının kendisinin hayatının istemediği bir yükümlülüğün maddi ve manevi gereklilikleri altında ezilmemesi hemde ilerde sorunlu olabilecek bir bireyin dünyaya gelmemesi için kürtajın yasal olması gereklidir. 

 
Kürtaj olmayı yasaklamak kürtajı kökten ortadan kaldırmaz. Çünkü her ne kadar devlet kürtajı yasaklasa da istemediği halde hamile kalmış kadınlar olacak ve bu kadınlar yasal bir şekilde uzmanların eliyle kürtaj olamayacaklarını gördüklerinde kürtaj olmak için alternatif yollar arayacak ve olasılıkla uzman olmayan şarlatanların elinde can vereceklerdir. Gerçektende, kürtajın yasal olması yasal olmamasından faydalıdır çünkü en azından kürtaj olmak isteyen kadınları uzman olmayan kişilerin ellerinde zarar görmekten kurtarmış oluruz. 

 
Kürtaj karşıtları genel olarak kürtajın bir insanın canına kıyılma süreci olduğu, dolayısıyla cinayet olduğu ve insan haklarına aykırı bir işlem olduğundan söz ederler. Herşeyden önce, bir bireyin başka bir bireyi yaşam hakkından mahrum etmesine cinayet dendiğini kabul edersek kürtaj bir cinayet değildir. Çünkü her ne kadar hamile kadının karnında ki şey birey olma potansiyeli taşıyan bir varlık olsada gerçekte bir birey değildir ve beynin belirli kısımları oluşana dek bir birey olarak kabul edebileceğini zannetmiyorum. Belirli bir aya kadar -yanlış hatırlamıyorsam 6. ayına kadar- olsa olsa kadın bedenine yerleşmiş ve onun aracılığıyla beslenen bir hücre yığını olarak kabul edilebilir. Dolayısıyla ortadan kaldırılan şey bir bireymişçesine "kürtaj cinayettir" demek bana oldukça gerçek dışı bir düşünceymiş gibi geliyor. 

 
Özetle, kadınlar damızlık bir hayvan, bir kuluçka makinesi olmadığı için hamileliklerini sona erdirip erdirmeme konusunda karar verme hakkına sahiptirler ve dahada ötesinde, kürtaj yasaklansa dahi yapılması topyekun engellenemeyeceği için istememesine rağmen bir şekilde hamile kalan ve kürtaj olmak isteyen kadınların kendi hayatlarını tehlikeye atacak yollara sapmasına sebebiyet verebilir. Bundan ötürü kürtaj olmak kadınların bir hakkı olduğu kadar yasal olması yasal olmamasından daha faydalı bir işlemdir. 

 
[1] http://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMsa1506575
[2] http://mobil.hurriyet.com.tr/her-4-kadindan-1i-istemeden-hamile-40106301

 
http://ozgurzihinlervepiyasalar.blogspot.com.tr/p/oncelikle-bloguma-hos-geldiniz-ben.html

Link to post
Sitelerde Paylaş

Liberte Von: "Çünkü her ne kadar hamile kadının karnında ki şey birey olma potansiyeli taşıyan bir varlık olsada gerçekte bir birey değildir ve beynin belirli kısımları oluşana dek bir birey olarak kabul edebileceğini zannetmiyorum. Belirli bir aya kadar -yanlış hatırlamıyorsam 6. ayına kadar- olsa olsa kadın bedenine yerleşmiş ve onun aracılığıyla beslenen bir hücre yığını olarak kabul edilebilir"

 

5. Ay

Bebeğiniz sizi duymaya başlar. Seslere tepki verebilir. Annenin ve babanın bebekle konuşması, müzik dinletmesi önerilir.

Hareketleri artar. Kasları giderek kuvvetlenir. Tekme, hızlı dönme hareketleri yapar. Anne bunları hissedebilir.

4. Ay

Dördüncü ayda artık bebeğin tüm organları oluşmuştur. Gelişen organlar büyümeye başlar. Bu nedenle ilk 3 ay çok önemlidir.

Hıçkırık tutar. Hıçkırık aslında solunum hareketlerine hazırlıktır.

 

6. Ay

Organları tamamen oluşmuştur.

Altıncı ayda bebek 30 cm uzunluğunda, 600 gram ağırlığındadır.

Bebek annenin kalbinin sesini duyar ve bundan etkilenir. Keza dışarıdaki sesleri de duyar.

Kasları büyüyüp kuvvetlendiği için artık hareketleri, attığı tekmeler rahat bir şekilde hissedilir.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Özellikle 80'li yıllarda kürtaj meselesi, tüm dünyanın başının belasıydı. Muhafazakârlar zaten bu cinayettir falan diye olaya saldırıyorlardı ama onlar bir yana neredeyse tüm kesimler için sorundu çünkü henüz bilimsel tespitler de şüphe götürür durumdaydı, Dünya Sağlık Örgütü falan da tüm dünya ülkelerini ortak bir karar almaya çağırsa da çözüm bulunamıyordu bir tülrü. İşte adamımız Carl Sagan olaya son noktayı koydu, kürtaj ile ilgili devasa bir makale yazdı. Bu makale, Milyarlarca ve Milyarlarca adlı derlemesinde yayınlanmıştır. 

 

Makaleyi kabaca özetlersek, Sagan en başta sorunun ne olduğunu netleştiriyor, tarafların netlerini ve iddialarını inceleyip değerlendiriyor, neye göre karar verilmesi gerektiğini belirliyor ve finalde sorunu çok net bir karar bağlıyor. 

 

Sonuç: İlk 3 ay: Tamamen annenin kararı

ikinci üç ay: Hayati bir risk söz konusu olduğunda

Üçüncü üç ay: Asla.

 

Sebep?

 

Yine çok kabaca özet: Cinayet insanın öldürülmesi demektir. Buna göre ceninin, insanı insan yapan "düşünme" ya da "hissetme" yeterliliğe gelmesi ile insana dönüştüğü, bu aşamadan önce her hangi bir bilince, duyguya, hisse sahip olmayan bir yapı olduğu gerçeği ile alınmasının her hangi bir hayatiyeti bitirme anlamına gelmemesidir. Bunun kesin emin olunan tıbbi sınırı da 3. aydır. Yani bir cenin, asla ve asla, 3. aydan sonra beyin oluşturur ve düşünmeye, hissetmeye, fark etmeye başlar. Bu sebeple bundan önce alınmasında hiç bir mahzur yoktur. 

 

Makalede başka bir çok açıklama, tıbbi bilimsel tespit dayanak gerekçe vs. var, ben çok özet geçtim. Ve bu makale, Dünya Sağlık Örgütü'nce ve örgüte üye tüm ülkelerce kabul edilmiştir. Bir tek istisnası Polonyaydı sanırım. Ve halen de bu makalede önerilenler uygulanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü üyesi ülkelerde şu an, ilk 3 ayda kürtaj yasal olarak serbesttir. İkinci 3 ayda kürtaj için tıbbi risk raporu gereklidir. Son 3 ayda ise hiç bir doktor kürtaj yapmaz. 

 

Başlığı açan arkadaş için söylemiyorum ama aslında kürtaj konusu, artık kapandı çoktan. Bitti yani, tekrar tekrar konuşmaya pek de gerek yok. Ancak bizim gibi geri, yobaz salak ülkelerin sorunu bu. Bİlimsel olarak da kanıtlanmış, açıklanmış ve çözüme ulaşmış bir şey. Ve kürtaja muhalif olanların arkalarında duran hiç bir açıklama dayanak yok. Ki kürtajı savunanlar sanki "bol bol önümüze gelenle gereksiz boşalmalı sevişelim ve bol bol kürtaj yapalım" diyormuş gibi davranılır genelde. Böyle bir şey de yok elbette. 

 

O makaleyi okumanızı öneririm bu arada elbette. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...