Jump to content

Bilmek, İnanmak, Yaratıcı ve Evrene Dair


Recommended Posts

Kimin dini ve tanrısı daha yakıșıklı yada hangi dinde huzuru bulursunuz?

Bence Massai´lerin:

Afrika´nın tanınmıș yerel halklarından birisi olan ve yarı göçebe olarak kıtanın doğusunda yașayan Massai´ler dindar bir topluluktur. Bunların tanrısı olan Engai´nin arșı(tahtı) Tanzanya´daki Ol Doinyo Lengai dağının tepesindedir. Massai´lerin inancına göre dünyadaki bütün(!) sığırlar, Engai tarafından sadece kendilerine hibe edilmiștir. Yani kendilerinin dıșındaki tüm sığır sahipleri, mutlaka hayvan hırsızıdır. Tabii iș sadece bu tespitle bitmiyor ve diğer toplulukların hayvanlarını zorla ellerinden almayı kendilerine verilmiș bir hak görüyorlar. Bu verilmiș hakkı tepe tepe kullanıyorlar, ki Tanrılarının isteğini yerine getirerek, huzuru(!) ve mutluluğu(!) bulsunlar.     

:)

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 65
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Bilimin her şeyi açıklayabileceğini iddia etmek bilimsel değil. Sadece bir inanç.Bu inanç doğru da olabilir, yanlış ta. İnanmaktan nefret ettiğini zanneden insanların bu inanca dört elle sarılmaları ise bir çelişki. Sizi bu inanca ulaştıran sebepleri alt alta sıraladığınızda aslında bu sebeplerin bu inanca ulaşmak için gerekli ve yeterli olmadığını görebilirsiniz. Aynen Allah a inandığını söyleyen bir müminin bu konudaki gerekçelerinin gerekli ve yeterli olmaması gibi. Sebepler sizi alır, bazı kapıların önüne getirir. o kapıdan girmek bir karar, bir inanç, bir önyargı vs. gerektirir ve hiç bir karar yüzde yüz bilgi yeterliliğiyle alınmaz. hayatta öyle bir şey yoktur. insan alışveriş kararı verirken, evlenme kararı verirken, meslek tercihi kararı verirken vs. yani hayatın hemen hiç bir aşamasında laboratuvar koşullarında ya da kontrollü deney yapmak gibi bir seçeneği yoktur. O yüzden insan gerçekliği ve bütünlüğü içinde bilimsel bilgiyi abartmamanızı, insanın diğer tüm boyutlarını yok sayan, boğmak isteyen bir canavara dönüştür MEMEnizi haddim olmadan tavsiye ederim. Bak böyle ciddi bir konuda yazarken aklını meme ye götüren karmaşık zihinsel, ruhsal süreçleri olan bir canlıdır insan. Diri, dik, bembayaz, yumuşacık, öpebileceğin, kafanı gömebileceğin, soluyabileceğin ...

Aklıma şöyle bir soru geldi: şimdi size sorsam ki şahsen sizin bünyenizdeki ve terkibinizdeki hangi atomun kaç tanesi hangi yıldızdan geldi? muhtemelen bilemiyoruz dersiniz. gerçekten bilmek aslında bunu bilmektir. Ya da gerçekten bilmek bunu yapabilmektir. Peki, en azından yerküreyi oluşturan her bir elementin başka bir gök cisminden gelmiş olduğu gibi genel bir kabul var. yani hidrojen, karbon, azot, oksijen, felan. siz daha iyi biliyorsunuz bunları. Peki bilmeyi evrenin neresinden aldık? irade etmeyi? kudreti? sevmeyi? merhameti? gazabı?adaleti?, gök yüzü karşısında duyduğumuz huşu ve hayranlığı? işitmeyi? görmeyi?

       birisi bir cevap verecekse vereceği cevap lütfen ilgili bilimsel kanunun ismine, işleyiş mekanizmasına atıflar içersin ve benim bu durumu deneyle ve labaratuvar koşullarında nasıl deneyimleye bileceğimi, test edebileceğimi de içersin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Bilimin her şeyi açıklayabileceğini iddia etmek bilimsel değil. Sadece bir inanç.Bu inanç doğru da olabilir, yanlış ta. İnanmaktan nefret ettiğini zanneden insanların bu inanca dört elle sarılmaları ise bir çelişki. Sizi bu inanca ulaştıran sebepleri alt alta sıraladığınızda aslında bu sebeplerin bu inanca ulaşmak için gerekli ve yeterli olmadığını görebilirsiniz. Aynen Allah a inandığını söyleyen bir müminin bu konudaki gerekçelerinin gerekli ve yeterli olmaması gibi. Sebepler sizi alır, bazı kapıların önüne getirir. o kapıdan girmek bir karar, bir inanç, bir önyargı vs. gerektirir ve hiç bir karar yüzde yüz bilgi yeterliliğiyle alınmaz. hayatta öyle bir şey yoktur. insan alışveriş kararı verirken, evlenme kararı verirken, meslek tercihi kararı verirken vs. yani hayatın hemen hiç bir aşamasında laboratuvar koşullarında ya da kontrollü deney yapmak gibi bir seçeneği yoktur. O yüzden insan gerçekliği ve bütünlüğü içinde bilimsel bilgiyi abartmamanızı, insanın diğer tüm boyutlarını yok sayan, boğmak isteyen bir canavara dönüştür MEMEnizi haddim olmadan tavsiye ederim. Bak böyle ciddi bir konuda yazarken aklını meme ye götüren karmaşık zihinsel, ruhsal süreçleri olan bir canlıdır insan. Diri, dik, bembayaz, yumuşacık, öpebileceğin, kafanı gömebileceğin, soluyabileceğin ...

Aklıma şöyle bir soru geldi: şimdi size sorsam ki şahsen sizin bünyenizdeki ve terkibinizdeki hangi atomun kaç tanesi hangi yıldızdan geldi? muhtemelen bilemiyoruz dersiniz. gerçekten bilmek aslında bunu bilmektir. Ya da gerçekten bilmek bunu yapabilmektir. Peki, en azından yerküreyi oluşturan her bir elementin başka bir gök cisminden gelmiş olduğu gibi genel bir kabul var. yani hidrojen, karbon, azot, oksijen, felan. siz daha iyi biliyorsunuz bunları. Peki bilmeyi evrenin neresinden aldık? irade etmeyi? kudreti? sevmeyi? merhameti? gazabı?adaleti?, gök yüzü karşısında duyduğumuz huşu ve hayranlığı? işitmeyi? görmeyi?

       birisi bir cevap verecekse vereceği cevap lütfen ilgili bilimsel kanunun ismine, işleyiş mekanizmasına atıflar içersin ve benim bu durumu deneyle ve labaratuvar koşullarında nasıl deneyimleye bileceğimi, test edebileceğimi de içersin.

 

bilim her şeyin nasılını açıklar ve açıklayacaktır da. nedenini açıklamayabilir, bilimle ilgili böyle bir önkabul ve önşart da bulunmuyor. 

 

bilim bugün her şeyin nasılını açıklamıyor olabilir. bu, bilimin değil, bilginin bugünkü yetersizliğindendir. bilim, gelecekte bilginin artışı ile, var sandığınız tanrılardan artan bir ivme ile toprak çalmayı sürdürecektir.

 

bir sürü şeyi birbirine sokarak, bilinmezlikler denizinde kaybolmayı seçmişsiniz. evrimin konusunu, kozmolojiye atınca, elbette belirsizlik bulmanız normaldir.

 

vücudunuzdaki her etkinlik, maddenin etkileşimi ile gerçekleşir. bu etkinlikler, vücudunuz içinde gerçekleşir, bir yerden almadınız. bu etkinliklerin, milyarlarca yıllık evrimin bugünkü durağında, elene elene ve sıklaşa sıklaşa ulaştıkları noktaya yukardaki isimleri veriyoruz. duygular, insan ve  bir sürü tür için daha, türün varlığını sürdürmesine yol açan etkinliklerdendir.

 

çok uzaklaşmadan... psikolojik hastalıklar, ilaçlar yardımı ile baskılanabiliyor veya düzeltilebiliyor. siz, kendinizi rahatlatmak için kafanızda yarattığınız ve duyguların kaynağıdır sandığınız tanrıları aleminden toplanan toprak parçaları ile yapıldığını varsayabilirsiniz ama bu ilaçlar, bildiğiniz kimyasal yapılardan oluşturuluyor.

 

kimyasal yapılar ile ,  kimyasal olmayıp, tanrısal kaynaklı sandığınız şeyleri -duygular- düzeltebiliyorsak, var sandığınız tanrıları ve benzer sözde varlıkları da kaşıntı tozuna boğabilmemiz, müshil ile hinlikler yapabilmemiz lazım.

 

hayır. var sandığınız şeyler bulunmuyor ve bu hastalıklar, biyolojik ve kimyasal sistemimizin ürettiği, bizi normalin dışında bırakan sonuçlardır ve yine kimyasal şeyler ile düzeltilirler. duygular da yine biyolojik ve kimyasal sistemimizin ürettiği sonuçlardır. bunlardan herhangi bir rahatsızlık duymayıp, tanrısal kaynaklı sanıyor olmanızın nedeni bunların sizi normal dışına itmemesidir. biyokimyasal sisteminizin ürettği bu duygular, örneğin kişilik bozukluğu olarak sınıflandırılacak şekilde aşırı ya da bozuk olsaydı, var sandığınız tanrıları sabah akşam kalaylıyor olabilirdiniz.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Varlığın tek bir açıklaması vardır. O da Varlıktır. Sadece O vardır. Başka bir şey yoktur bile denemez çünkü başka diye bir şey de yoktur. O mutlak Hayır ve Aydınlıktır. Şey dediğin her şey onun görüntüleri ve belirimlerinden ibarettir. Her şey O dur. O her şeyden yücedir. Özne O dur. Görüntülerin ardındaki O dur. O her şeyde Zahirdir. O mutlak Batın dır. Mevcudat O nun ezeli sıfatlarının şenliği, bayram ve panayır yeridir. Onu dışarıda arama, çünkü dışarı yoktur. Onun ilk ismi O dur. Sonra kimisi Allah der, kimisi Rahman der, Kimisi Yaratıcı, Kimisi başka bir şey. Ne dersen de dediğin O dur. Her şey O nun Birliğine dahildir. Bilse de dahildir, bilmese de İnansa da dahildir, inanmasa da. Suretler ve çokluk cehenneminden Varlık ve Birlik cennetine ulaş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Bu cihazın pozitif(kanser teşhisi koyduğu hastalarda) sonuçlarda isabet oranı %99, negatif sonuçlarda(kanser değil teşhisi koyduğu hastalarda) isabet oranı da %99. Sorumuz şu:

“Cihazdan test sonucu pozitif çıkan bir kişinin gerçekten kanser olma ihtimali nedir?”

Bu soruyu istatistik şöyle cevaplıyor:

Nüfusun kanser olan oranı: 0,01

Nüfusun kanser olmayan oranı:0,99

Testin pozitif sonuçta isabet oranı: 0,99

Testin negatif sonuçta isabet oranı: 0,99

Kanser olan birinin test sonucunun pozitif olma ihtimali: 0,01*0,99

Kanser olan birinin test sonucunun negatif çıkma ihtimali: 0,01*0,01

Kanser olmayan birinin test sonucunun pozitif çıkma ihtimali: 0,99*0,01

Kanser olmayan birinin test sonucunun negatif çıkma ihtimali: 0,99*0,99

Cihazdan test sonucu pozitif çıkan bir kişinin gerçekten kanser olma ihtimali= koşullu olasılık hesabının sonucu olarak  %50.

 

Yani pozitif ve negatif olarak yüzde doksan dokuz oranında isabet eden bir cihazın kanser teşhisi koyduğu bir kişinin gerçekten kanser olma ihtimali istatistiksel olarak sadece yüzde elli.

 

Bu nasıl bir mantıktır yahu? Bulduğun sonuç verdiğin önbilgiye ters düşüyor. "Koşullu olasılık" hesabını yapsana bir, gerçekten merak ediyorum nasıl oldu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Bu nasıl bir mantıktır yahu? Bulduğun sonuç verdiğin önbilgiye ters düşüyor. "Koşullu olasılık" hesabını yapsana bir, gerçekten merak ediyorum nasıl oldu.

 

Kanser olan birinin test sonucunun pozitif olma ihtimali: 0,01*0,99

Kanser olan birinin test sonucunun negatif çıkma ihtimali: 0,01*0,01

 

 

k+ = 99 / 10000

k- = 1 / 10000

 

(k+) + (k-) = 100 / 10000 = 1 / 100

 

kanser olan birinin alabileceği tüm yanıtlar 1 / 100 olasılık içinde kalıyor. geriye kalan 99 / 100 olasılık ile ... orası hata payı sanıyorum. ya da sonucun çıkmama, labaratuarda kaybolması olasılığı olabilir.

 

bu, kafayı din saçmalıkları ile dolduranların durumu bu ne yazık ki...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burda matematikten anlayan insanlar var. 
Benim de bir sorum var.


"Tanrı var mı?"diye sorduk mu bütün dinler "evet var" diyor.
Ama bu binlerce dinlerin "var" dedikleri tanrılar birbirleri ile uyuşmuyor. 
Her dinin tanrısı başka!

 

Yani "2x2 kaçtır?" diyoruz. Birisi "12" diyor, biri "8,4563" diyor, biri "34784" diyor, "22 milyon" diyeni var, "√x-5π" diyeni var, "0,556" diyeni var vs.
Hepsi ayrı bir cevap veriyor!

 

Şimdi bu binlerce-on binlerce cevaplardan birinin doğru olma olasılığı mı yüksek
ya da bütün cevapların yanlış olup, bir tanrının olmama olasılığı mı daha yüksek?

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Bu nasıl bir mantıktır yahu? Bulduğun sonuç verdiğin önbilgiye ters düşüyor. "Koşullu olasılık" hesabını yapsana bir, gerçekten merak ediyorum nasıl oldu.

P(Kanser/Pozitif)=P(Kanser∩Pozitif)/P(Pozitif)

Yani Sonuç pozitif olduğuna göre hastanın gerçekten kanser olma ihtimali nedir?

gerçekten kanser olan birini test sonucunun pozitif olma ihtimali (0,01*0,99), bölü sonucun pozitif çıkma ihtimali ((0,01*99)+(0,99*0,01))=1/2

bu durum hastalığın nadir görülmesinden ve sağlıklı nüfusun büyük olması dolayısıyla hatalı teşhis vakasının da artmasından kaynaklanıyor tabi. 100 kişilik bir popülasyon için değerler aşağıdadır.

 

  pozitif negatif
kanserli =1*0,99 =1*0,01
sağlıklı =99*0,01 =1*0,99
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Burda matematikten anlayan insanlar var. 
Benim de bir sorum var.


"Tanrı var mı?"diye sorduk mu bütün dinler "evet var" diyor.
Ama bu binlerce dinlerin "var" dedikleri tanrılar birbirleri ile uyuşmuyor. 
Her dinin tanrısı başka!

 

Yani "2x2 kaçtır?" diyoruz. Birisi "12" diyor, biri "8,4563" diyor, biri "34784" diyor, "22 milyon" diyeni var, "√x-5π" diyeni var, "0,556" diyeni var vs.
Hepsi ayrı bir cevap veriyor!

 

Şimdi bu binlerce-on binlerce cevaplardan birinin doğru olma olasılığı mı yüksek
ya da bütün cevapların yanlış olup, bir tanrının olmama olasılığı mı daha yüksek?

Bütün dinlerin değil bütün herkesin Tanrı sı farklı. Dahası Tanrı da bir kudsi hadiste "Ben kulumun beni zannettiği gibiyim" (ben kulumun zannı üzereyim) buyuruyor. Ama O bütün bu anlayışların, algıların, tanımların ve lafızlardaki ihtilafların üstünde ve yücesinde yine O dur. Tevhid yani Birleme ye giriş cümlesi Allah tan gayrı ilah yoktur ile ifade edilir. zirvesi ise O ndan gayrı Varlık yoktur ile keşf ve müşahade edilir. Varlık Biriciktir. Sadece O vardır. Tecellîleri ve görüntüleri sonsuzdur. İnsanlar bu tecelliler, görüntüler üzerinde kavga eder durur. Bilim adamı, Peygamber, Filizof,Alim, Arif, Veli,Sanatkar ... Herkesin arzuladığı ve ulaşmak istediği şeyin zirvesinde O vardır. İbrahim, Musa, İsa, Muhammed birbirinden farklı bir şey söylemez. Varlığın veya şeylerin çokluğu zannı insanın mutsuzluğunun temel sebebidir. Birlik ise insanın fıtratında olan ve mutluluğa yol açan bir duygudur. Aslında Peygamberler ve Din tarih boyuna Tanrısızlıkla değil müşriklikle (Çok tanrılılıkla) mücadele etmesi dikkat çekicidir. Bence Evrimin bu kadar müşteri toplamasının sebebi de bilimselliğinden ziyade Tevhidi  olması yani evreni, maddeyi, canlılığı, insan psikolojisini ve hatta toplumsal olan her şeyi onunla açıklayabilmeyi arzu ediyor talipleri. Bu söylediklerim bu forumda birileri için bir anlam ifade ediyorsa, Mesnevi okumak onlara iyi gelecektir. Çünkü lafızlsr ve görüntülerdeki ihtilafın ardındaki hakikat ve özün en veciz şekilde ifade edildiği eserlerden birisi Mesnevi. 

 

"Ben ne Hristiyan, ne Yahudi, ne Zerdüşt, ne de Müslümanım!!??..

İmdi ne yapmalı ey Müslümanlar?
Çünkü ben kendimi tanımıyorum!
Ben ne Hristiyan, ne Yahudi, ne Zerdüşt, ne de Müslümanım,
Ne doğudan, ne batıdan, ne karadan, ne denizden,
Ne doğanın darphanesinden, ne de göklerin çemberinden,
Ne topraktan, ne sudan; ne havadan, ne de ateştenim,
Ne arşı aladan, ne tozdan, ne varoluştan, ne de varlıktan,
Ne Hintliyim, ne Çinli, ne Bulgar, ne de Saksonum,
Ne Irak krallığı , ne de Horasan ülkesinden,
Ne bu dünyadan, ne öte dünyadan, ne cennet, ne de cehennemdenim
Ne Adem, ne Havva, ne Aden bahçesinden, ne de bahçe bekçisindenim!
Benim yerim yersizlik, benim izim izsizliktir.
Ten ve tin de değildir, çünkü ben Sevgilinin canındanım
İkiliği kaldırıp attım, gördüm ki tektir iki dünya
Benim aradığım Odur, bildiğim Odur, gördüğüm Odur, çağırdığım Odur
O ilktir, O sondur, O dışarıdadır, O içeridedir
Bildiğim tek Odur Ya Hu, Ya Hu insan !
Aşkın kadehiyle sarhoş olmuşum, iki dünya da algımdan geçip gitmiş
Sarhoş olmak ve şenlikten başka işim yok benim !
Eğer hayatımda bir kere bile Sensiz bir an geçirmişsem
Şu an ve şu saatten itibaren hayatım için tövbe ediyorum
İki dünyayı da ezip geçeceğim, utku içinde sonsuza dek sema edeceğim"

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Varlığın tek bir açıklaması vardır. O da Varlıktır. Sadece O vardır. Başka bir şey yoktur bile denemez çünkü başka diye bir şey de yoktur. O mutlak Hayır ve Aydınlıktır. Şey dediğin her şey onun görüntüleri ve belirimlerinden ibarettir. Her şey O dur. O her şeyden yücedir. Özne O dur. Görüntülerin ardındaki O dur. O her şeyde Zahirdir. O mutlak Batın dır. Mevcudat O nun ezeli sıfatlarının şenliği, bayram ve panayır yeridir. Onu dışarıda arama, çünkü dışarı yoktur. Onun ilk ismi O dur. Sonra kimisi Allah der, kimisi Rahman der, Kimisi Yaratıcı, Kimisi başka bir şey. Ne dersen de dediğin O dur. Her şey O nun Birliğine dahildir. Bilse de dahildir, bilmese de İnansa da dahildir, inanmasa da. Suretler ve çokluk cehenneminden Varlık ve Birlik cennetine ulaş.

Sadece o vardır diyorsun. Bu kadar iddialı olduğunu göre ya kesin görmüşsün onu. Yoksa buraya gelip böyle bize kesin anlatmazdın değil mi?  Şöyle bir anlatsana nasıl birşey. Ölünce görecekmişiz ya tanıyalım ayıp olmasın

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

P(Kanser/Pozitif)=P(Kanser∩Pozitif)/P(Pozitif)

Yani Sonuç pozitif olduğuna göre hastanın gerçekten kanser olma ihtimali nedir?

gerçekten kanser olan birini test sonucunun pozitif olma ihtimali (0,01*0,99), bölü sonucun pozitif çıkma ihtimali ((0,01*99)+(0,99*0,01))=1/2

bu durum hastalığın nadir görülmesinden ve sağlıklı nüfusun büyük olması dolayısıyla hatalı teşhis vakasının da artmasından kaynaklanıyor tabi. 100 kişilik bir popülasyon için değerler aşağıdadır.

 

  pozitif negatif
kanserli =1*0,99 =1*0,01
sağlıklı =99*0,01 =1*0,99

 

Prevalanstaki sayı benzeriliğinden dolayı hata yapıyorsun bir yerde. En ufak bir sayı değişiklik yaptığında 0,9.... çıkacak olasılık.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 8.8.2017 at 14:48, Yeni Üye said:

Bütün dinlerin değil bütün herkesin Tanrı sı farklı. Dahası Tanrı da bir kudsi hadiste "Ben kulumun beni zannettiği gibiyim" (ben kulumun zannı üzereyim) buyuruyor. Ama O bütün bu anlayışların, algıların, tanımların ve lafızlardaki ihtilafların üstünde ve yücesinde yine O dur. Tevhid yani Birleme ye giriş cümlesi Allah tan gayrı ilah yoktur ile ifade edilir. zirvesi ise O ndan gayrı Varlık yoktur ile keşf ve müşahade edilir. Varlık Biriciktir. Sadece O vardır. Tecellîleri ve görüntüleri sonsuzdur. İnsanlar bu tecelliler, görüntüler üzerinde kavga eder durur. Bilim adamı, Peygamber, Filizof,Alim, Arif, Veli,Sanatkar ... Herkesin arzuladığı ve ulaşmak istediği şeyin zirvesinde O vardır. İbrahim, Musa, İsa, Muhammed birbirinden farklı bir şey söylemez. Varlığın veya şeylerin çokluğu zannı insanın mutsuzluğunun temel sebebidir. Birlik ise insanın fıtratında olan ve mutluluğa yol açan bir duygudur. Aslında Peygamberler ve Din tarih boyuna Tanrısızlıkla değil müşriklikle (Çok tanrılılıkla) mücadele etmesi dikkat çekicidir. Bence Evrimin bu kadar müşteri toplamasının sebebi de bilimselliğinden ziyade Tevhidi  olması yani evreni, maddeyi, canlılığı, insan psikolojisini ve hatta toplumsal olan her şeyi onunla açıklayabilmeyi arzu ediyor talipleri. Bu söylediklerim bu forumda birileri için bir anlam ifade ediyorsa, Mesnevi okumak onlara iyi gelecektir. Çünkü lafızlsr ve görüntülerdeki ihtilafın ardındaki hakikat ve özün en veciz şekilde ifade edildiği eserlerden birisi Mesnevi. 

 

"Ben ne Hristiyan, ne Yahudi, ne Zerdüşt, ne de Müslümanım!!??..

İmdi ne yapmalı ey Müslümanlar?
Çünkü ben kendimi tanımıyorum!
Ben ne Hristiyan, ne Yahudi, ne Zerdüşt, ne de Müslümanım,
Ne doğudan, ne batıdan, ne karadan, ne denizden,
Ne doğanın darphanesinden, ne de göklerin çemberinden,
Ne topraktan, ne sudan; ne havadan, ne de ateştenim,
Ne arşı aladan, ne tozdan, ne varoluştan, ne de varlıktan,
Ne Hintliyim, ne Çinli, ne Bulgar, ne de Saksonum,
Ne Irak krallığı , ne de Horasan ülkesinden,
Ne bu dünyadan, ne öte dünyadan, ne cennet, ne de cehennemdenim
Ne Adem, ne Havva, ne Aden bahçesinden, ne de bahçe bekçisindenim!
Benim yerim yersizlik, benim izim izsizliktir.
Ten ve tin de değildir, çünkü ben Sevgilinin canındanım
İkiliği kaldırıp attım, gördüm ki tektir iki dünya
Benim aradığım Odur, bildiğim Odur, gördüğüm Odur, çağırdığım Odur
O ilktir, O sondur, O dışarıdadır, O içeridedir
Bildiğim tek Odur Ya Hu, Ya Hu insan !
Aşkın kadehiyle sarhoş olmuşum, iki dünya da algımdan geçip gitmiş
Sarhoş olmak ve şenlikten başka işim yok benim !
Eğer hayatımda bir kere bile Sensiz bir an geçirmişsem
Şu an ve şu saatten itibaren hayatım için tövbe ediyorum
İki dünyayı da ezip geçeceğim, utku içinde sonsuza dek sema edeceğim"

 

 

 

Mesela eski ahiti yazdıran tanrı şöyle demiş: 
Çünkü ben, Tanrın RAB, kıskanç bir Tanrıyım. Benden nefret edenin babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım.


Veya Kuranı yazdıran tanrı:
Muhakkak ki siz ve sizin Allah’tan başka taptıklarınız, cehennem yakıtısınız (odunusunuz). Siz, ona girecek olanlarsınız.

 

Görüldüğü gibi bu kitapları yazdıran tanrılar senin kafandan tasarladığın tanrı gibi diğer tanrılara o kadar hoşgörülü değiller.

Herkesin kendi tanrısını kendisi şekillendirdiği doğru.
Demekki senin beyninde tasarladığın tanrı kılıktan kılığa girebilen, hoşgörülü bir tanrıymış.

Bir tanrı daha!!!


Ben senin kadar "acımasız" olmak istememiştim, bu yüzden sadece dinleri baz almıştım.
Şimdiye kadar gelmiş geçmiş tüm insanların kafalarında tasarladığı tanrılardan yola çıkıp "bu milyarlarca tanrıdan tek birisi doğru olabilir mi?" diye sorsak,

"2x2 sorusunun cevabı bu milyarlarca DEĞİŞİK cevaplardan biri olabilir mi" desek, durum benim verdiğim örnekten çok daha kötü bir hale geliyor.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
37 minutes ago, poiuz said:

 

 

Mesela eski ahiti yazdıran tanrı şöyle demiş: 
Çünkü ben, Tanrın RAB, kıskanç bir Tanrıyım. Benden nefret edenin babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım.


Veya Kuranı yazdıran tanrı:
Muhakkak ki siz ve sizin Allah’tan başka taptıklarınız, cehennem yakıtısınız (odunusunuz). Siz, ona girecek olanlarsınız.

 

Görüldüğü gibi bu kitapları yazdıran tanrılar senin kafandan tasarladığın tanrı gibi diğer tanrılara o kadar hoşgörülü değiller.

Herkesin kendi tanrısını kendisi şekillendirdiği doğru.
Demekki senin beyninde tasarladığın tanrı kılıktan kılığa girebilen, hoşgörülü bir tanrıymış.

Bir tanrı daha!!!


Ben senin kadar "acımasız" olmak istememiştim, bu yüzden sadece dinleri baz almıştım.
Şimdiye kadar gelmiş geçmiş tüm insanların kafalarında tasarladığı tanrılardan yola çıkıp "bu milyarlarca tanrıdan tek birisi doğru olabilir mi?" diye sorsak,

"2x2 sorusunun cevabı bu milyarlarca DEĞİŞİK cevaplardan biri olabilir mi" desek, durum benim verdiğim örnekten çok daha kötü bir hale geliyor.

 

 

 

:)

 

Bu muhteremin "O" su, inkar edilemez bir hakikat olan süper zenci. Hidayete erip süper zenci hakikatine iman etmiş işte, onu ilan ediyor. 

 

Tabi böyle bir g...vereni ne kadar ciddiye alırız biz, o ayrı bir mevzu elbette..

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim inanmamayı gerektirmez, bilakis belki inanmayı tavsiye eder.

Değişen şartlara en iyi uyum sağlayan hayatta kalıyor. Hayatta kalmak burada adaptasyonun temel motivasyonu. Yani bu böyleyse insanla, canlılar dünyasıyla ve evrenle barışık olmak gerekir. Olanda bir hayır(fayda) vardır denir. madem manevi, soyut melekeler bilgi, güzellik, iyilik, inanç insan hayalinin ürünü insan bunları bir tür evrimsel avantaj için bulmuş olsa gerekir. Buradaki evrimsel avantaj sizin dediğiniz gibi fazla büyüyen ön beyninin başına açtığı varoluş problemini çözmek olsun diyelim. Bunun için de Tanrı yı icad ve adapte etmişiz. Sonuçta bu adaptasyon en temel güdümüz olan hayatta kalmaya hizmet etmiş olmasa yok olur giderdi. Yani sizce nasıl ahlak fikri, güzellik fikri ya da devlet fikri uydurma da olsa pratik faydalarından dolayı fiili olarak varlar, inanç ta böyle. Var işte. Faydalı olmasa olmazdı. Sen de bir insan teki olarak eğer inanmak hayatında varoluş probleminin çözmene ve ailene, çevrene, ülkene sosyal uyum sağlamana hizmet ediyorsa inanırsın. Bu evrimin makul bulacağı tamamen insanca bir tavır olacaktır. ve inanmamak seni, şahsi hayatını ve benliğinin bütünlüğünü tehlikeye atan bir noktaya götürüyorsa yani sürekli varoluş buhranlarına, üstesinden gelemediğin korkulara, intihar fikrine ve sosyal çatışmalara vb. itiyorsa senin için insani tavır yine inanmak olacaktır.

Sadece evrim dinin varlığına ve dindarlara karşı pozitif, en azından nötr bir duruş gerektirir. Demek ki evrimin yanında inandığın başka şeyler de var. Bunlar Aydınlanma dini ve pozitivizm felsefesi olarak isimlendirilir. Belki insan evriminin ileriki aşamalarında evrimsel bir avantaj dolayısıyla insanlar eski dinleri terkedip bu trinitye (üçlemeye) inanmaya başlayabilir ama şimdilik bu üçleme evrime yenilmiş ve geçen yüzyıllarda kalmışlar gibi görünüyor. 

Ey ateist nefsim görüyorum ki her zaman olduğu gibi yine kendin için neyin faydalı neyin zararlı olduğu hesabını yanlış yapmışsın ve kendi cehennemine boyuna odun taşıyıp duruyorsun. Temel güdün yaşamak, faydaya ulaşmak ve zarardan kaçınmak. Enstrümanların da şehvet ve gazap. Ama sen her zaman olduğu gibi bu enstrümanları yersiz kullanarak zarara koşuyor, faydadan kaçıyor, kendini tehlikeye atıyorsun.

Bir dini bırakıp 3 dine inanıyorsun. Tanrıyı inkar için ürettiğin mazeretler seni kendini inkara götürüyor. Senin en büyük cennetin olan ebediyeti bırakıyor kendini en büyük cehennemin olan yokluğa mahkum ediyorsun.

Evet inkarının tek makul gerekçesi yokluk olabilirdi ama bütün alem, için, dışın gördüğün her şey sana Varlık ın müjdelerini taşırken sen kimin dolduruşuna geliyorsun? En büyük düşmanının mı? Şu ayetten haberdar değil misin?; "Şeytan insana, “İnkâr et” der; insan inkâr edince de, “Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der. Ey nefsim eğer Tevbe edip iman etmezsen bu dünyada kendine yaşattığın yokluk cehennemini öte dünyada Allah sana yaşatacak. Eğer tevbe eder ve iman edersen Varlık ın senin için hazırladığı şenlikte ebedi bir mutluluk yaşayacaksın. O nu temaşa etmek (seyretmek) te dahil...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dinler, insanların taş devrinden başlayarak medeniyete giden yolunda büyük bir rol oynamıştır. Hükümdarlar, bir tanrı adına yazılan kanunlarla insanları yönlendirmiş, disiplin altına almış ve böylece beraber yaşamayı kolaylaştırmıştır.


Ama zamanla din işlevini bitirmiş ve bir ayakbağı olmaya başlamıştır. Bunu en açık şekilde zamana ayak uyduramayan islam ülkelerinde görebiliriz. Hristiyanlıkta bu "gericilik" kendini ortaçağda en belirgin şekilde göstermiştir. Zamanla hristiyanlığın kendini yenilemesi (reformlar) bu dinin ikibin yıl ayakta kalmasını sağlasa da yinede insanların kopmalarını durduramamıştır. Bir çok insan günümüzde artık kendini bir dine bağlı hissetmiyor, sadece bir tanrıya inanıp bunun yanında dinleri red eden insan Türkiyede de sanıldığından çoktur.


Dikkat ederseniz hristiyanların ve islamın tanrısı başka tanrılara tapan insanlara ateş püskürürken ateistler hakkında bir şey yazmaz.
Çünkü yeni olan ateistliktir. Çok tanrıcılıktan tek tanrıcılığa geçen dinler, yine çok tanrıcılığa (üçleme) geçmiyecektir. Dinler yok olup sadece bir tanrı inancı ve daha sonra da ateizm olarak evrimleşecektir. Evrim geriye değil ileriye doğru işleyecektir.


Bu tabii bir kaç günde değil yüzlerce yıl sürecektir. Hergün artan ateist sayısı daha da artacaktır. İnsanlar bilgiye ne kadar kolay ulaşırsa dinlereden kopmalarda o kadar hızlanacaktır. Ve tanrıların insanları korkutmaları da fayda göstermiyecektir. 
Bu gidişi islam ülkeleri yasaklarla yavaşlatmaya çalışsalar da durdurmaları imkansızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Dinler, insanların taş devrinden başlayarak medeniyete giden yolunda büyük bir rol oynamıştır. Hükümdarlar, bir tanrı adına yazılan kanunlarla insanları yönlendirmiş, disiplin altına almış ve böylece beraber yaşamayı kolaylaştırmıştır.


Ama zamanla din işlevini bitirmiş ve bir ayakbağı olmaya başlamıştır. Bunu en açık şekilde zamana ayak uyduramayan islam ülkelerinde görebiliriz. Hristiyanlıkta bu "gericilik" kendini ortaçağda en belirgin şekilde göstermiştir. Zamanla hristiyanlığın kendini yenilemesi (reformlar) bu dinin ikibin yıl ayakta kalmasını sağlasa da yinede insanların kopmalarını durduramamıştır. Bir çok insan günümüzde artık kendini bir dine bağlı hissetmiyor, sadece bir tanrıya inanıp bunun yanında dinleri red eden insan Türkiyede de sanıldığından çoktur.


Dikkat ederseniz hristiyanların ve islamın tanrısı başka tanrılara tapan insanlara ateş püskürürken ateistler hakkında bir şey yazmaz.
Çünkü yeni olan ateistliktir. Çok tanrıcılıktan tek tanrıcılığa geçen dinler, yine çok tanrıcılığa (üçleme) geçmiyecektir. Dinler yok olup sadece bir tanrı inancı ve daha sonra da ateizm olarak evrimleşecektir. Evrim geriye değil ileriye doğru işleyecektir.


Bu tabii bir kaç günde değil yüzlerce yıl sürecektir. Hergün artan ateist sayısı daha da artacaktır. İnsanlar bilgiye ne kadar kolay ulaşırsa dinlereden kopmalarda o kadar hızlanacaktır. Ve tanrıların insanları korkutmaları da fayda göstermiyecektir. 
Bu gidişi islam ülkeleri yasaklarla yavaşlatmaya çalışsalar da durdurmaları imkansızdır.

 

Ne güzel hayaller ve temenniler bunlar.

pf_15.04.02_projectionstables8.png

 

Unaffliated dediği ateist, agnostik, tanrıya inanıp dine inanmayanların hepsi. 2050 tahminine göre dünya nüfusunun yüzde 16 sından %13 üne düşeceklermiş. Tabi sayıları yine artacak. Bir evlenebilser ve biraz da doğursalar daha hızlı çoğalabilecekler ama nerede o dava şuuru bu ateistlerde.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Ne güzel hayaller ve temenniler bunlar.

pf_15.04.02_projectionstables8.png

 

Unaffliated dediği ateist, agnostik, tanrıya inanıp dine inanmayanların hepsi. 2050 tahminine göre dünya nüfusunun yüzde 16 sından %13 üne düşeceklermiş. Tabi sayıları yine artacak. Bir evlenebilser ve biraz da doğursalar daha hızlı çoğalabilecekler ama nerede o dava şuuru bu ateistlerde.

 

Son 65 senede dunya nufusu 4,5 milyar artti. Dunyanin artik insan nufusunu kaldirmadigini goremiyorsun.  Sizin anlayisiniz boyle iste kopek gibi uremek.  

tarihinde fumes tarafından düzenlendi
edit
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

sadece hayata bakışımızda ölçü olarak belirlediğimiz bilmeye ve bilgi edinmeye dair kapasitemizin ve araçlarının mükemmel olmadığını dolayısıyla mükemmel olarak tasvir edilen Allah la bilgiye dair bir ilişki kuramayacağımızı ifade ettim. benim onu değil onun beni araması bulması ve kendine yönlendirmesi gerektiğine itirazım yok. zaten öyle olduğunu ifade ettim. o bana hitap ederken yapmam gereken kulaklarımı tıkamamak. günde yüzbinlerce kez o bana yöneliyor. ateist te olsam benim onu aramam, ondan bahsetmem, onu konuşmam zaten onunla bir hesabımın ve irtibatımın olduğuna delil değil mi? bu forumda en az dindarlar kadar Allah ın anlatılması tartışılması konuşulması bence ateistlerin de Allah ı çok andıklarına ve düşündüklerine ve benim söylediğime bir delil. kim olmayan ya da olmasını istemediği bir şeyi bu kadar gündem eder?

 

Ben tanrıyı düşünmüyorum. Buradaki çoğu kişinin de umurunda değil. Gerçeği yaymak ve onu göstermek isteyen insanların yanlışı olanın yanlış olduğunu sürekli belirtmesi, yanlışa kafayı taktılarını göstermez. 

 

Ayrıca bu yazıda ve ilk yazında tanrıyı kabul etmeyenlere karşı hatalı bir önermede bulunmuşsun. allahının anlaşılamayacak kadar karmaşık olması ve bu yüzden onunla kendi düşündüğümüz gibi iletişim kuramayacağımızı söylemiş, dahası iletişim yolunu bu yüzden onun çizmesi gerektiğini de söylemişsin. Ancak bu önerme, ancak tanrının varlığı kabul edildiğinde ortaya çıkar çünkü ortada somut bir delil yok. 

 

Yani söylediğin şey şuna çıkıyor atomun etrafında dönen elektronların dönme şeklini kullanarak batman bizimle iletişim kurmaya çalışıyor ama biz anlayamayacak kadar gerizekalıyız. Bu önerme temelde yanlışlanamaz çünkü işin içinde bizim anlama kabiliyetimizin yetmemesi durumu var. 

 

Yani bu önerme doğru olabilir ! Tabii batmanin varlığını kabul etseydik....

 

Konuya dönelim allahı kabul ediyor muyduk ki biz ??

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Evrim inanmamayı gerektirmez ..........

.............

Ey ateist nefsim ...............

 

Her zaman dindarlardan beklediğimi söylediğim yaklaşımla başlamışken, birden vaaz vermeye geçmişsin! Ben de hele ki sonunda görmek istediğim yaklaşımı gösteren bir dindar çıktı demiştim. Kendine vaaz ayağından ateistlere vaaz ha! Ama sökmez bize bu numaralar... Sen daha gidiyorken biz dönmüş kahvemizi içmiş bitirmiştik bile. Sen ateistler kaçın kurrası bilmiyorsun.

 

Başladığın gibi sürdürüp vaaz moduna geçmeseydin bir ilerleme sağlanabilirdi. Ama kendini tutamadın. Eee ne de olsa din nasihattir değil mi! İlla vaaz vermeden olmuyor! Başladığın yaklaşımı sürdürseydin evrim nedir ne değildir evrim ne anlatıyor biz de söylerdik. Vaaza geçince olmadı... Bakın Müslümler burda vaaz vermeyin. Sökmez bize. Fikir söyleyin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Ne güzel hayaller ve temenniler bunlar.

pf_15.04.02_projectionstables8.png

 

Unaffliated dediği ateist, agnostik, tanrıya inanıp dine inanmayanların hepsi. 2050 tahminine göre dünya nüfusunun yüzde 16 sından %13 üne düşeceklermiş. Tabi sayıları yine artacak. Bir evlenebilser ve biraz da doğursalar daha hızlı çoğalabilecekler ama nerede o dava şuuru bu ateistlerde.

 

 

Tamam; üremek, çoğalmak, neslini devam ettirmek yanlıș değildir. Bütün mesele neye önem verdiğinizdir.

Nicelik mi, yoksa nitelik mi ?

Bütün mesele bu.

 

Shakespeare´nin Hamlet´i gibi oldu galiba.:)

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...