Jump to content

Ölümden sonra


Recommended Posts

Daha önce açtığım konuda düşüncelerimi yazmıştım. Hala düşünüyorum. Bu sefer iç dökme değil de bilgi alma amaçlı açıyorum bu konuyu. Tıp okuyorum ama 2ye geçtiğim için bu konularda hiçbir fikrim yok. Merak ettiğim, bizi biz yapan, yani ben dedirten, hafızamız silinse bile kendimiz olduğumuzu hissettiğimiz kısım beynin hangi kısmı? Ya da biz böyle bir kısım olduğunu mu düşünüyoruz? Hafızamız sıfırlanınca hissettiğimiz ben aynı ben olmayacak mı? Ya da şöyle diyeyim. Doğacak milyarlarca bebek var. Daha vae olmayan milyarlarca insan. Bizim onlar olmamamız için sebep ne? Sözde müslümanken ruh deyim geçiyordum, mantıklı geliyordu. Yani bizi biz yapan beynimizdeki bağlantılar mı? Öyleyse bu bağlantıların aynısını oluşturmak imkansız mı? Cahilliğimi maruz görün çünkü bu konularda fikrim yok ve epey kafamı karıştırıyor. İnanın okul başlayınca kadavraları hunharca parçalayan ben, dokunamamaktan korkuyorum. Çünkü ölüm fikri beni aşırı korkutuyor ve kafamı karıştırıyor. Mezardan, ölü insandan hatta topraktan korkar oldum. Her sabah yine yaşlandık diye uyanıyorum. Her neyse sorduğum soruyu kafa karıştırmadan açıklayabilecek var mı? Yani ben öldükten sonra neden başka bedende aynı benlikle olamıyorum?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herseyden önce sansli oldugun icin sevinmen lazim. Neden mi?

Babandan annenin rahmine intikal eden milyonlarca spermlerden tam senin dünyaya gelemen icin gerekli olan sperm mücadeleyi kazandi.

Öteki milyonlarca sperm mücadeleyi kaybetti.

Yani bizelere (yasayan canlilara) bir nevi lotto vurdu.

 

Onun icin dünyada yasadigimiz süreyi en güzel sekilde, sevigimiz islerle, sevdigimiz insanlarla gecirip, ölümden sonra ne olacak, ne olamayak diye kafa yormamamiz lazim.

Dogmadan önce ne diysen, öldükten sonra da o olacaksin.

Yok olmak o kadar kötü birsey degil. Cünkü yok oldugunda buna kafa yormana gerekte kalmayacak.

 

Yani hayatini yasa, ölümden sonrasina fazla kafani yorma.

 

tarihinde Hersey_Bilim_2014 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Herseyden önce sansli oldugun icin sevinmen lazim. Neden mi?

Babandan annenin rahmine intikal eden milyonlarca spermlerden tam senin dünyaya gelemen icin gerekli olan sperm mücadeleyi kazandi.

Öteki milyonlarca sperm mücadeleyi kaybetti.

Yani bizelere (yasayan canlilara) bir nevi lotto vurdu.

 

Onun icin dünyada yasadigimiz süreyi en güzel sekilde, sevigimiz islerle, sevdigimiz insanlarla gecirip, ölümden sonra ne olacak, ne olamayak diye kafa yormamamiz lazim.

Dogmadan önce ne diysen, öldükten sonra da o olacaksin.

Yok olmak o kadar kötü birsey degil. Cünkü yok oldugunda buna kafa yormana gerekte kalmayacak.

 

Yani hayatini yasa, ölümden sonrasina fazla kafani yorma.

 

 

En sevdiklerimi, annemi, babamı kaybedince onların yok olduğunu düşünerek bu hayatı yaşayamam. Çok zor

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Herseyden önce sansli oldugun icin sevinmen lazim. Neden mi?

Babandan annenin rahmine intikal eden milyonlarca spermlerden tam senin dünyaya gelemen icin gerekli olan sperm mücadeleyi kazandi.

Öteki milyonlarca sperm mücadeleyi kaybetti.

Yani bizelere (yasayan canlilara) bir nevi lotto vurdu.

  Bence sorun tam o dediğin noktada ortaya çıkıyor.

  Acaba bahsettiğin o sperm yarışını başka bir sperm kazanmış olsaydı şu an yaşayacak,bulunduğum bedeni yönetecek olan yine "ben"mi olacaktım.Yoksa doğmadan önce olduğum şey olarak mı kalacaktım.

  Yanlış anlaşılmasın ruh türü birşeyden bahsetmiyorum ama olan biten herşeyin beynimizdeki kimyasal reaksiyonlar dizisinden ibaret olduğu beni tam anlamıyla tatmin etmiyor.

   Eğer ruh türü birşey yoksa doğan,yaşayan,anılar edinen ve ölen nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

  Bence sorun tam o dediğin noktada ortaya çıkıyor.

  Acaba bahsettiğin o sperm yarışını başka bir sperm kazanmış olsaydı şu an yaşayacak,bulunduğum bedeni yönetecek olan yine "ben"mi olacaktım.Yoksa doğmadan önce olduğum şey olarak mı kalacaktım.

  Yanlış anlaşılmasın ruh türü birşeyden bahsetmiyorum ama olan biten herşeyin beynimizdeki kimyasal reaksiyonlar dizisinden ibaret olduğu beni tam anlamıyla tatmin etmiyor.

   Eğer ruh türü birşey yoksa doğan,yaşayan,anılar edinen ve ölen nedir?

 Sperm yarışını başka bir sperm kazanmış olsaydı, o yarıştan ortaya çıkan insan yine aynısını yarışı kazanmayan spermler üzerine söyliyecekti.

Birşeyin seni tatmin etmemesi, o meselenin öyle olmadığı anlamına gelmez.

Türkiyede örneğin evrim teorisi büyük bir çoğunlukta kabul görmüyor. Cünkü basit cevap beklentilerini tatmin etmiyor.

Milyonlarca yıl süren bir süreci araştırmak, onun üzerine kafa yormak uğraşı gerektiriyor.

 

Insan ise basit cevaplar arıyor.

Ruh meselesine gelince:

Ruh diye insan bedeninden ayrı birşey yok. Bu biz insanların uydurması.

Bu da insanın özelliği:

Anlamadığımız konularala ilgili masallar, hikayeler uydurmak.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 Sperm yarışını başka bir sperm kazanmış olsaydı, o yarıştan ortaya çıkan insan yine aynısını yarışı kazanmayan spermler üzerine söyliyecekti.

 

 

 

 

  İşte diyorum ki o yarışı kazanan sperm başka bir sperm olsa şu anda yine burada bu yazıyı yazan ben yine benliğimi hissedebilecek miydim?

  Benlik dediğimiz şeyi oluşturan tamamen genlerimizse bu her spermin  bambaşka bir birey olması anlamına geliyor.(Spermlerin genetik özelliği birbirlerinden farklıdır.)

  Yok eğer benliği oluşturan başka bir "şey" ise o halde hangi sperm yumurtayı döllerse döllesin ortaya çıkan insan ben olucam.

  Birinci seçenek en mantıklı olanı

  İkinci seçenek başka sorunlar çıkartıyor ortaya:Babasının annesini döllemesini bekleyen "şey"ler.??

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cevap: Birinci seçenek:

 

Çocuklar genlerini ebeveynlerden miras alıyorlar. Genotipleri anneden ve babadan gelen benzersiz bir karışım. Bunun sebebi ise, annen nin ovum'u (yumurta hücresi) ve babanın sperm hücreleri özel bir şekilde oluşmasından kaynaklanıyor. Her üreme hücresi somatik hücrenin yarısı kadar kromozom seti içeriyor. 23 çift yerine 23 tek kromozom.

çift kromozomlar bölünmeden önce genlerini ve de büyük DNA bölümlerini kendi aralarında degistiriyorlar.

Bundan dolayı, her sperm ve her ovum (yumurta hücresi) anne ve babanin genotip' inin karışımını içeriyor.

Bu rekombinasyon üreme hücresinde cok çeşitli gen karısımlarının olmasina sebep oluyor.

Her spermin ve her ovumun (yumurta hücresinin) genetik karışımının ölçüsü ve oranı farklıdır.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şunu açıkça söylemeliyimki ateist olarak yaşamak daha zor buna şüphe yok, Bi yandan da almış olduğun eğitim seni sorgulamaya yöneltti..  Bu durumun kötü yanları var ama iyi yanları ne biliyormusun beynindeki önyargılar yıkıldı yaşama farklı açıdan bakma fırsatı buldun, gerçeği bildin,  bu bizim içinde geçerli ben de yazı paylaşmıştım eğer hala Müslüman olsaydım şuan polis olur evlenir giderdim diye yazdım.. Ama sırf bu düşünceler sebebiyle çok farklı şeyler istiyorum bu çok güzel birşey..  Ölüm olayına ise şöyle bakıyorum ölüm huzur veriyor bana cidden amacım güzel şekilde yaşayıp ölebilmek.  

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

  Hepimiz çeşitli biyolojik evrelerden geçerek kendimizi bir anda bu hayatın içinde bir birey olarak bulduk.

  Şimdilik gördüğümüz kadarıyla da bu süreci yöneten; ölmemize, doğmamıza, ne kadar yaşayacağamıza karar veren herhangi bir canlı bilincin varlığı söz konusu değil.

  Bir kereliğine! bu hayata gözlerimizi açabildiğimize, buna da herhangi üst bir varlığın mudahelesi olmadığına göre, öldükten sonra tekrar aynı şeylerin olup yeni bir hayatta yaşayabilmemize ve bu döngünün son bulmasına neden olabilecek hiçbir engel kalmıyor.(Canlılığın tamamen dünya da ortadan kalkmasına sebep olabilecek nedenlerden bahsetmiyorum)

  Belki de şu anda yaşadığımız hayat ne ilk ne de sondur.

  Söylediğim döngüye engel olabilecek bir neden varsa bilgilendirirseniz sevinirim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben benlik yanılsama diyorum ama dalga geçiyorlar. Her ne kadar dalga geçseler de bu bir gerçek. Sadece kabullenmiyorlar. Şizofreni gibi bir hastalığa yakalanırsan kendini bir başkası olarak görebilirsin. Yani o ben dediğin eski ben ortadan kaybolur ve yerine bir başkası gelir. Veya çoklu kişilik bozukluğu yaşadığında bir başkası olabilirsin. Sen kendini Rihanna olduğuna inandırmaya çalışıp beynini kandırırsan Rihannasındır. Dış görünüşünü de değiştirip Rihannaya benzettiğin zaman çevreni de inandırırsın.  Ve artık sen, sen değil; Rihannasındır. Bu yanılsamanın da yanılsamasıdır tabii. Bir tane gerçek Rihanna vardır ki o da kendi yanılsamasını yaşıyordur.

 

Bu arada yanılsamadan kasttetiğim hayatın gerçek olmadığı, yaşadıklarımızın gerçek olmadığı değil; sadece BEN dediğimiz şeyin yanılsama olduğu. Bir taşa da sen diye hitap edebilirsin. Fakat o kendine ben diyemiyor işte farkımız burda. Onun atomları öyle dizilmiş bizimki böyle. Senin atomlarının bu kadar şahane dizili olması sanki ruhun varmış gibi hissettiriyor fakat yok işte. Et parçasıyız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Ben benlik yanılsama diyorum ama dalga geçiyorlar. Her ne kadar dalga geçseler de bu bir gerçek. Sadece kabullenmiyorlar. Şizofreni gibi bir hastalığa yakalanırsan kendini bir başkası olarak görebilirsin. Yani o ben dediğin eski ben ortadan kaybolur ve yerine bir başkası gelir. Veya çoklu kişilik bozukluğu yaşadığında bir başkası olabilirsin. Sen kendini Rihanna olduğuna inandırmaya çalışıp beynini kandırırsan Rihannasındır. Dış görünüşünü de değiştirip Rihannaya benzettiğin zaman çevreni de inandırırsın.  Ve artık sen, sen değil; Rihannasındır. Bu yanılsamanın da yanılsamasıdır tabii. Bir tane gerçek Rihanna vardır ki o da kendi yanılsamasını yaşıyordur.

 

Bu arada yanılsamadan kasttetiğim hayatın gerçek olmadığı, yaşadıklarımızın gerçek olmadığı değil; sadece BEN dediğimiz şeyin yanılsama olduğu. Bir taşa da sen diye hitap edebilirsin. Fakat o kendine ben diyemiyor işte farkımız burda. Onun atomları öyle dizilmiş bizimki böyle. Senin atomlarının bu kadar şahane dizili olması sanki ruhun varmış gibi hissettiriyor fakat yok işte. Et parçasıyız.

Yanilsama olmamasi icin ne gerekiyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ruh falan yok. Tamamen maddi bir varlıksın. Herşey beyninin içinde kayıtlı.

Beyin hasar görünce hafıza kaybı yaşıyorsun. Anıların, bilgilerin siliniyor. Tıpkı bir harddisk gibi.

MS, Alzheimer gibi hastalıklara yakalandığında kimliğin siliniyor.

Hayat olarak görüp görebileceğin herşey şu dünyada geçireceğin birkaç on yıl ile sınırlıdır. Sonrası yok. Öncesi olmadığı gibi.

 

Yakınların öldüğünde kendini avutmak için metafizik masallara inanabilirsin. Bazı insanlar da kendini avutmak için uyuşturucu kullanır. Arada kategorik olarak hiçbir fark yoktur.

 

Ben yakınlarımı kaybetmenin acısına katlanamam diyorsun, ama bir ateist de gerçeği gördüğü halde kendini avutmak için masallara inanamıyor. Zaten bu yüzden ateist olarak kalıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, investor said:

Yanilsama olmayan bir sey neden mumkun olamaz?

 

Ben herhangi bir şeyden bahsetmiyorum. Sadece Benliği yanılsama olarak görüyorum. Belki de yanlış bir kelime kullanıyorum ve bu yüzden anlaşmazlık oluyor. Bunun için kullanabileceğim daha uygun bir kelime var mı bilmiyorum. Sen gerçeksin ben de gerçeğim gördüğün her şey gerçek, hayat gerçek. Bunlara yanılsama demiyorum. Sadece bir insanın kendini taştan farklı görmesi yanılsama. Sanki taş atomlardan oluşmuş da biz ruh parçacıklarından oluşmuşuz..Oysa o da atomdan biz de atomdan. Anlatabildim umarım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 hours ago, Paradoksiya said:

Daha önce açtığım konuda düşüncelerimi yazmıştım. Hala düşünüyorum. Bu sefer iç dökme değil de bilgi alma amaçlı açıyorum bu konuyu. Tıp okuyorum ama 2ye geçtiğim için bu konularda hiçbir fikrim yok. Merak ettiğim, bizi biz yapan, yani ben dedirten, hafızamız silinse bile kendimiz olduğumuzu hissettiğimiz kısım beynin hangi kısmı? Ya da biz böyle bir kısım olduğunu mu düşünüyoruz? Hafızamız sıfırlanınca hissettiğimiz ben aynı ben olmayacak mı? Ya da şöyle diyeyim. Doğacak milyarlarca bebek var. Daha vae olmayan milyarlarca insan. Bizim onlar olmamamız için sebep ne? Sözde müslümanken ruh deyim geçiyordum, mantıklı geliyordu. Yani bizi biz yapan beynimizdeki bağlantılar mı? Öyleyse bu bağlantıların aynısını oluşturmak imkansız mı? Cahilliğimi maruz görün çünkü bu konularda fikrim yok ve epey kafamı karıştırıyor. İnanın okul başlayınca kadavraları hunharca parçalayan ben, dokunamamaktan korkuyorum. Çünkü ölüm fikri beni aşırı korkutuyor ve kafamı karıştırıyor. Mezardan, ölü insandan hatta topraktan korkar oldum. Her sabah yine yaşlandık diye uyanıyorum. Her neyse sorduğum soruyu kafa karıştırmadan açıklayabilecek var mı? Yani ben öldükten sonra neden başka bedende aynı benlikle olamıyorum?

 

 

Sana bunu hissettiren şey, üst beyin. Daha ziyade frontal korteks. Ama tamamen değil. Frontal korteks, temel olarak, sanallaştırma işlevleri falan yapıyor. Bir tür yalan üretme makinesi gibi de denebilir. İşte o bölge, ki bizde fazla gelişmiş, bir sürü işlev yanında bir de kendimize, kendimizden, beynin kalanından falan öteymişiz gibi, sanal, yalan bir kişilik katıyor. 

 

Tıp hayatında belki denk gelirsin. Hafızanın sıfırlanması gerekmiyor. Ciddi beyin hasarları, mesela kazalar, kurşun ya da tümör vs. nedeniyle beyninin bir kısmı değişen, eksilen vs. insanlar başka bir insan olur. Hatta, beynin iki tarafının irtibatını kesersen, aynı kafada iki insan bile olur. 

 

Neden olamıyorsun? Çünkü seni sen yapan beyin kalmıyor ortada. Gönül isterdi ki, bir ruhumuz falan olsun, alıp bir başka bedene, bir başka makineye falan koyup hep varolalım. Ama maalesef bu mümkün değil.

 

Eğer amanda cennet var, yok cehennem var diye kaybedilen kaynakları düşünürsen.. Düşün, bir sürü beyin, dahi denecek insanlar, meleklerin kanatlarını tartışarak ömür tüketmiş. Neler keşfedilebilecek paralar, tapınak yapmak, tapınaktakileri beslemek için harcanmış. Bir de üstüne, gerçeği aramaya gidenler yakılmış, öldürülmüş, önleri keslimiş.

 

Ölümü yok etmenin ilk şartı, onun mutlak son olduğu gerçeğini görmektir. Ruhun olmaması, çok daha büyük bir müjde aslında. Çünkü, biyolojik bir makineden ibaretsek, o zaman bu makineyi geliştirme, yani versiyon yükseltme, yenileme gibi imkanlarda kaçınılmaz bir gerçek olacaktır. 

 

Fakat, bugün, işte o kaybedilen zaman, kaynaklar vs. nedeniyle, henüz o noktaya gelebilmiş değiliz. Eğer, bugüne, beş yüz yıl önce gelmiş olsaydık, ki din denen zulüm olmasaydı, eminim gelmiştik, bugün ölüm diye bir şey sadece kitaplarda kalmış olacaktı. 

 

Basitçe, 100 yıl kadar sonra, insan ölümü yenecek. Ama biz maalesef, onu yaşayacak son nesillerden biri olarak, tek yapabileceğimiz bu başarının önünü açmak. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Ya da şöyle diyeyim. Doğacak milyarlarca bebek var. Daha var olmayan milyarlarca insan. Bizim onlar olmamamız için sebep ne?

 

Bizim onlar olamayacağımızı iddia etmek için henüz elimizde kesin bir bilgi yok.

 

Dünyanın geçmişinde yoktuk, ama şimdi varız. doğadaki birçok oluşum tekrarlıyorsa, bu olasılık da var demektir.
 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...