Jump to content

Ölümden sonra


Recommended Posts

4 minutes ago, Mindsurfer said:

 

Bizim onlar olamayacağımızı iddia etmek için henüz elimizde kesin bir bilgi yok.

 

 

Bizim onlar olmamız ruh olmadan nasıl mümkün olabilir? Ruhumuz yok ki tekrar gelelim dünyaya. Ya da gelmeme gibi bir şansımız olsun. Dünyaya her gelen tektir farklıdır. Benlik de yanılsamadır. Kesin bilgi olmaması için bir sebep göremiyorum?

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

 

Sana bunu hissettiren şey, üst beyin. Daha ziyade frontal korteks. Ama tamamen değil. Frontal korteks, temel olarak, sanallaştırma işlevleri falan yapıyor. Bir tür yalan üretme makinesi gibi de denebilir. İşte o bölge, ki bizde fazla gelişmiş, bir sürü işlev yanında bir de kendimize, kendimizden, beynin kalanından falan öteymişiz gibi, sanal, yalan bir kişilik katıyor. 

 

Tıp hayatında belki denk gelirsin. Hafızanın sıfırlanması gerekmiyor. Ciddi beyin hasarları, mesela kazalar, kurşun ya da tümör vs. nedeniyle beyninin bir kısmı değişen, eksilen vs. insanlar başka bir insan olur. Hatta, beynin iki tarafının irtibatını kesersen, aynı kafada iki insan bile olur. 

 

Neden olamıyorsun? Çünkü seni sen yapan beyin kalmıyor ortada. Gönül isterdi ki, bir ruhumuz falan olsun, alıp bir başka bedene, bir başka makineye falan koyup hep varolalım. Ama maalesef bu mümkün değil.

 

Eğer amanda cennet var, yok cehennem var diye kaybedilen kaynakları düşünürsen.. Düşün, bir sürü beyin, dahi denecek insanlar, meleklerin kanatlarını tartışarak ömür tüketmiş. Neler keşfedilebilecek paralar, tapınak yapmak, tapınaktakileri beslemek için harcanmış. Bir de üstüne, gerçeği aramaya gidenler yakılmış, öldürülmüş, önleri keslimiş.

 

Ölümü yok etmenin ilk şartı, onun mutlak son olduğu gerçeğini görmektir. Ruhun olmaması, çok daha büyük bir müjde aslında. Çünkü, biyolojik bir makineden ibaretsek, o zaman bu makineyi geliştirme, yani versiyon yükseltme, yenileme gibi imkanlarda kaçınılmaz bir gerçek olacaktır. 

 

Fakat, bugün, işte o kaybedilen zaman, kaynaklar vs. nedeniyle, henüz o noktaya gelebilmiş değiliz. Eğer, bugüne, beş yüz yıl önce gelmiş olsaydık, ki din denen zulüm olmasaydı, eminim gelmiştik, bugün ölüm diye bir şey sadece kitaplarda kalmış olacaktı. 

 

Basitçe, 100 yıl kadar sonra, insan ölümü yenecek. Ama biz maalesef, onu yaşayacak son nesillerden biri olarak, tek yapabileceğimiz bu başarının önünü açmak. 

 Bence ölümsüzlük konusunda yanılıyorsun. Ölümsüzlük bulunsa bile bu imkandan yararlanan sayısı ne kadar olabilir ki? Ölümsüzlüğü tüm dünyaya sağlamak çok korkunç sonuçlar getirir. Bir kere kaynaklar tükenir, nüfus patlaması yaşanır. Ölümden çok daha felaket senaryolar çıkar ortaya. İnsanoğlu ölümü yine kurtuluş olarak görür. Her insan günün birinde ölümü tadacaktır, eminim. 100 yıl değil 10000 yıl sonra ölümü tadar ama, tadar.

tarihinde Paradoksiya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

  Ellectranın dediğine katılıyorum.Benlik dediğimiz his sadece beynimizdeki bağlantıların bize yaşattırmış olduğu bir duygu.

  Anlatmak istediğimi yani ölümü uyku modellemesi üzerinden anlatayım.

  Mesela gece uykuya dalarız ve daldıktan hemen sonra zaman kavramını hissetmeden sabah tekrar gözlerimizi açarız.Zamanın kaynağı onu hisseden bilinçler oluyor.Fakat bize dün gece yatmadan önce ne yaptığımızı hatırlatan bir beynimiz vardır ve bu sayede "ben önceden aslında bir hiçtim ve şu anda birden ne olduysa dünyaya geldim demeyiz." ve biliriz ki gece uyuyunca aynı şey olacak ve yarın sabah yine uyanacağız.

  Bence ölüm olayında da aynı şeyler gerçekleşiyor fakat bu kez gözlerimizi tekrar dünyaya açtığımızda bize geçmişte ne olduğunu,ne yaşadığımızı söyleyen beynimiz toprağa karışmış oluyor.Bu yüzdende dünya denen yere ilk defa uğradığımızı,doğmadan önce bir hiç olduğumuzu ve öldükten sonra da aynı şey olacağımızı düşünüyoruz.

  Sadece bir düşünce ve ruh kavramıyla da bir ilişkisi yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Daha önce açtığım konuda düşüncelerimi yazmıştım. Hala düşünüyorum. Bu sefer iç dökme değil de bilgi alma amaçlı açıyorum bu konuyu. Tıp okuyorum ama 2ye geçtiğim için bu konularda hiçbir fikrim yok. Merak ettiğim, bizi biz yapan, yani ben dedirten, hafızamız silinse bile kendimiz olduğumuzu hissettiğimiz kısım beynin hangi kısmı? Ya da biz böyle bir kısım olduğunu mu düşünüyoruz? Hafızamız sıfırlanınca hissettiğimiz ben aynı ben olmayacak mı? Ya da şöyle diyeyim. Doğacak milyarlarca bebek var. Daha vae olmayan milyarlarca insan. Bizim onlar olmamamız için sebep ne? Sözde müslümanken ruh deyim geçiyordum, mantıklı geliyordu. Yani bizi biz yapan beynimizdeki bağlantılar mı? Öyleyse bu bağlantıların aynısını oluşturmak imkansız mı? Cahilliğimi maruz görün çünkü bu konularda fikrim yok ve epey kafamı karıştırıyor. İnanın okul başlayınca kadavraları hunharca parçalayan ben, dokunamamaktan korkuyorum. Çünkü ölüm fikri beni aşırı korkutuyor ve kafamı karıştırıyor. Mezardan, ölü insandan hatta topraktan korkar oldum. Her sabah yine yaşlandık diye uyanıyorum. Her neyse sorduğum soruyu kafa karıştırmadan açıklayabilecek var mı? Yani ben öldükten sonra neden başka bedende aynı benlikle olamıyorum?

 

İlle de almak istediğin yanıtı bu forumda ve özellikle de ateistlerden alabilmen mümkün değil. Neyi aradığını görmek zor değil, ama o aradığın şey burada yok.

Israr ediyorsun. Bu aynı konuda, aynı kaygılarını belirterek açtığın üçüncü başlık. İstediğin, ihtiyaç duyduğun cümleleri ya bildiğimiz semavi dinleri ya da new age akımlar dediğimiz yeni dinleri savunan sitelerde bulabilirsin. Açtığın diğer başlıkta resmen beni kandırın, kendimi kandırmama yardımcı olun diyorsun. Bunu ne ben ne de diğer ateist çoğunluk yapar. 

 

Bana göre ise bir an önce bir doktora gitmeli ve obsesyonunu ona anlatıp tedavi olmalısın. Ölüm korkusu sende ciddi bir obsesyon halinde çünkü. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 hours ago, Paradoksiya said:

 Bence ölümsüzlük konusunda yanılıyorsun. Ölümsüzlük bulunsa bile bu imkandan yararlanan sayısı ne kadar olabilir ki? Ölümsüzlüğü tüm dünyaya sağlamak çok korkunç sonuçlar getirir. Bir kere kaynaklar tükenir, nüfus patlaması yaşanır. Ölümden çok daha felaket senaryolar çıkar ortaya. İnsanoğlu ölümü yine kurtuluş olarak görür. Her insan günün birinde ölümü tadacaktır, eminim. 100 yıl değil 10000 yıl sonra ölümü tadar ama, tadar.

 

 

Ölümsüzlük zor bir şey değil, teorik olarak gayet mümkün. Düşün bakalım, kalp nakli olmasaydı, kalpten ölenlerin sayısı ne olurdu? PEki ya makine olarak bir kalp yapar, insan vücudu ile tam uyumlu hale getirirsek, hiç bozulmayacak, bozulunca dahili yedeği devreye girecek falan. Kalp yüzünden herhangi biri ölecek midir, böyle bir icattan sonra?

 

Bunu hemen her organın için yapabilirsin. İstisna beyin olacaktır. Öyleki, onu değişirsen, sen yok olursun, yerine başkası gelir. Ama pikoteknoloji seviyesinde işlem kabiliyeti kazandığında, bir de bunu biyomühendislik ile bir araya getirdiğinde, basitçe, makine falan gerekmeden, kendini tamir eden vüctu var edebilirsin. Kolu mu koptu, bekle biraz, yeni kol çıksın hesabı yani. 

 

Sonuçta, ölümsüzlük artık bir zaman meselesi. 

 

Peki, bu imkandan yararlananın sayısı ne kadar olabilir? Eminim, herkes olmayacak bu sorunun cevabı, ama mutlak birileri olacak, tahminim baya çok sayıda birileri. 

 

Kaynaklar tükenirse, ilk olacak olan, ölümsüzlerin ölümlü kalanları güzelce yiyerek kaynak ihtiyacını karşılayacak olmasıdır. Maalesef.. Ama ölümsüzler, ölümsüz kalmayı tercih edecektir. Daha sonra mı? Kainat o kadar büyük ki, sınırsız ömrü olan biri için kaynaktan bol bir şey yok onda. 

 

Evet, felaket senaryolar çıkabilir, çıkacaktır. Ama bu biyoteknolojinin ölümsüzlüğü var edeceği gerçeğini değiştirmez. 

 

Ve benim bildiğim insanoğlu, ölümsüzlüğü tadınca, bir daha ölümün tadını asla merak etmeyecektir. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizi biz yapan beyin hücrelerimiz arasındaki elektriklenme.

Ölümsüz olabilmek için bu elektriklenmelerin devamlı olması gerekiyor. Ama bu organik bedenlerimizde bu şu an için imkansız. Bir bilimkurgu filminde Johny Deep'in bilinçini bir bilgisayara aktarıyorlardı ve johnny deep ölümsüz oluyordu. Başka bir bilimkurgu filminde ise genç hintli aktörün bilinçini bir robota aktarıyorlardı o da ölümsüz oluyordu. Böyle şeyler filmlerde oluyor.  Gerçekte ise bilim adamları yapay organlar üretmeye, mekanik vucud uzuvları yapmaya çalışıyorlar. Belki bu teknolojiler çok ilerlediğinde belirli periodlarla organlarımızı yenileyerek ölümsüz olabileceğiz.

Beynimizdeki elektrik devreleri güçten kesilmesinler yeter. 

Descartes ""düşünüyorum öyleyse varım" diyerek de bundan bahsediyordu. Biz düşündüğümüz kadar varız. Bir kaza geçirsek bitkisel hayata girsek , somut olarak olsak hatta nefes alıp veriyor olsak bile yok olmuş olacağız. Çünkü düşünmediğimiz için benligimiz olmayacak. 

Sevdiklerim ölüp, yok olunca yasayamam deme çünkü yaşıyorsun. Zaman her şeyi hallediyor. Hepimiz yok olacağiz, istediğin kadar arkandan unutulmayacak eserler bırakmış ol ,bu gezegen tüm güneş sistemiyle beraber yok olacak. Kasmamak lazim., yaşa gitsin 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Irvın yalom'un güneşe bakmak ölümle yüzleşmek diye bir kitabı var Paradoksiya. adam abd de ölüm psikiyatristi. yahudi kökenli bir ateist. ölüm korkusu yaşayan ve kendisine gelen insanlarla ilgili anıları felan var kitapta. bi bak istersen. bilimciler, maddeciler çok mağrurlar ama varlığın varoluşun gizemi çözülmüşte değil. ( metafizik alana bulaşmadıkları için haliyle diğerlerine göre ayakları yere sağlam basan görüşleri vardır ancak bu mutlak gerçegi söyledikleri anlamına gelmiyor) ) bilim madde dediği şeyin olduğunu bile kanıtlayamaz. sonuçta onlarda insan. ve yaptıkları şeyde insan ürünüdür/yaratmasıdır. kurumsallaşan/kamulaşan/sistemleşen  şeyler gözümüzde büyürler hep. devasa hayaletler gibi..hiçbir şeyi fazla gözünde büyütmemeni tavsiye ederim..ve unutma bu gibi konularda tek başınasın .  kendi duygu ve düşüncelerinle ve kendini ayakta tutacak olan sensin. ..ve yine unutma hiçbir  düşünce biçimi veya bilgi sistemi senin üzerinde mutlak söz sahibi olacak güce sahip değildir.. sen biriciksin..

tarihinde Burakey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...