Jump to content

ALLAH DÜNYAYA MÜDAHALEDE BULUNUYOR MU?


Recommended Posts

arkadaşlar müslümanların deyimiyle her şey allahtan depremler, yağmur, kuraklık, yani kısaca her şey allahtan

müslümanlar yağmur duasına çıkıyor yani bir şekilde allahın müdahalesini açıkça istiyorlar

kıtlık olur kuraklık olur yada deprem olur allah cezalandırıyor derler yada imanını sınıyor (cevaplar duruma göre değişiyor)

fakat diğer taraftan diyorlarki insanlık sınav için yaratılmıştır

o zaman sınava dışardan müdahale edilmez

eğer ediyorsa bazı durumlarda küçük bebeğe tecavüz edilirken niçin müdahalede bulunmadı

yada filistinlilere ıraklılara veya açlıktan ölen çocuklara müdahalede bulunmuyor

müslümanlar başı sıkışınca niçin dua ederler

cevaplar geldikçe sorularım devam edecek

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 92
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

arkadaşlar müslümanların deyimiyle her şey allahtan depremler, yağmur, kuraklık, yani kısaca her şey allahtan

allah sadist olduğu için sınav parkurunu zorlaştırıyor

zoru atlatanları cennetine alacak yanlız gecenin 03.00 de

yatağında mışıl mışıl uyurken

allahın yaptığı depremde yıkılan bina enkazı altında

kalıp ölen sınavzadenin durumu ne oluyor acaba

sınavdan kovulduğu için cehennememi gider?

Link to post
Sitelerde Paylaş

'Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu'

Bu dua olayı tam böyle. Allaha ne diye dua ederler müslümanalr belli değil. Allah müdahale edecek olsa, bebeklere tecavüz edlirken müdahale eder. Dünyada ne açlığa, ne savaşa, ne katliamlara müdahale ediyor. Müdahale etmeyeceğini bile bile ne diye dua edersiniz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
arkadaşlar müslümanların deyimiyle her şey allahtan depremler, yağmur, kuraklık, yani kısaca her şey allahtan

yada filistinlilere ıraklılara veya açlıktan ölen çocuklara müdahalede bulunmuyor

"Şerri" yaratmak "şer" değildir. Şerri işlemek ve kazanmak şerdir.

Allah, hayır ve şerri yaratır.

Şerri, insanlar kendi hür iradeleri ile yapar.

Allah, şerre rıza göstermez. Ya hemen müdahale eder. Ya da "imtihan" gereği belli bir süreye kadar izin verir.

Cennet ve cehhennemin icadı ile, adalet ve merhemeti lekelerden azad olur.

Eğer, bütün şerlere bu dünyada hemen müdahale etseydi, "imtihan" sırrı kaybolur, herkes ister istemez iman ve itaate mecbur olurdu.

Elmas ruhlu insanlar ile kömür ruhlu insanların bir farkı kalmazdı.

"Allah musibetleri veriyor, belâları musallat ediyor. Özellikle masumlara, hattâ hayvanlara bu zulüm değil mi" diye soracak olursan cevap olarak derim ki :

Hâşâ! Mülk Onundur; mülkünde istediği gibi tasarruf eder.

Hem acaba, sanatkâr bir zat, bir ücret karşılığında seni bir model yapıp, mükemmel sanat eseri olarak yaptığı bir elbiseyi sana giydiriyor; hünerini, maharetini göstermek için kısaltıyor, uzaltıyor, biçiyor, kesiyor, seni oturtuyor, kaldırıyor.

Sen ona diyebilir misin ki, "Beni güzelleştiren elbiseyi çirkinleştirdin; bana oturtup kaldırmakla zahmet verdin"? Elbette diyemezsin. Dersen delilik edersin.

Aynen bunun gibi, Yüce Sanatkar olan Allah, göz, kulak, dil gibi duygularla süslenmiş, harika sanatlar içeren bir vücudu sana giydirmiş.

Çok çeşitli isimlerinin nakışlarını göstermek için seni hasta eder, aç eder, tok eder, susuz eder, bu gibi hallerde yuvarlatır.

Hayatın mahiyetini kuvvetleştirmek ve kendi isimlerini göstermek için, seni böyle çok tavırlarda gezdiriyor.

Sen eğer desen, "Beni niçin bu işlere müptelâ ediyorsun?" Temsilde işaret edildiği gibi, yüz hikmet seni susturacak.

Zaten durgunluk ve durağanlık, hareketsizlik, tek düzelik, bir çeşit yok oluşluktur, zarardır.

Hareket ve değişim, var oluştur, hayırdır.

Hayat, hareketle mükemmelliğe ulaşır, musibetler vasıtasıyla terakki eder.

Hayat, Allah'ın isimleri ile çeşitli hareketlere mazhar olur, saflaşır, kuvvet bulur, açılır...

Ahirette verilecek ücreti, her zaman dikkate almak zorundayız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
müslümanlar yağmur duasına çıkıyor yani bir şekilde allahın müdahalesini açıkça istiyorlar

müslümanlar başı sıkışınca niçin dua ederler

Kur'an'ı Kerimde, “Duаnız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?” meâlindeki ayeti hiç düşündün mü ?

Veya "Bana dua edin, size cevap vereyim" ayetindeki emri, hiç düşündünmü ?

Allah bu ayette, EMREDİYOR. "Bana dua edin" diye emrediyor.

Eğer desen: Birçok defa dua ediyoruz, kabul olmuyor. Halbuki âyet geneldir; ‘Her duaya cevap var’ ifade ediyor.”

Bu soruya cevabım şöyedir:

Duaya cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her dua için cevap vermek var. Fakat kabul etmek, istediğinin aynısını vermek, Allah'ın hikmetine bağlıdır.

Meselâ, hasta bir çocuk çağırır: “Ey hekim, bana bak.”

Hеkim “Buyur,” der. “Ne istersin?” Cevap verir.

Çocuk “Şu ilâcı ver bana” der.

Hеkim ise, ya aynen istediğini verir, yahut onun onun iyiliği için ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez.

İşte, Cenâb-ı Hak, hazır, nazır olduğu için, kulunun duasına cevap verir.

Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, huzuruyla ve cevabıyla dostluğa çevirir.

Fakat insanın kendi isteklerine ve heveslerine düşkün bir şekilde emri-vaki olarak değil, belki Allah'ın hikmetinin gereği olarak, ya isteğini veya daha iyisini verir veya hiç vermez.

Hem dua bir ibadettir. ibadetin ise meyvesi ahirettedir.

Dünyevî maksatlar ise, o çeşit dua ve ibadetin vakitleridir. O maksatlar, gayeleri değil.

Meselâ, yağmur namazı ve duası bir ibadettir.

Yağmursuzluk, o ibadetin vaktidir.

Yoksa, o ibadet ve o dua, yağmuru getirmek için değildir.

Eğer sırf o niyetle olsa, o dua, o ibadet hâlis olmadığından kabule lâyık olmaz.

Nasıl ki, güneşin batması , akşam namazının vaktidir.

Hem güneşin ve ayın tutulmaları, “küsuf ve husuf namazları” denilen iki özel ibadetin vakitleridir.

Yani, gece ve gündüzün nuranî âyetlerinin nikaplanmasıyla bir azamet-i İlâhiyeyi ilâna medar olduğundan, Cenâb-ı Hak, kullarını o vakitte bir çeşit ibadete davet eder.

Yoksa o namaz, açılması ve ne kadar devam etmesi takvim hesabıyla belli olan ay ve güneşin tutulmasının sona ermesi için değildir.

Aynı onun gibi, yağmursuzluk dahi, yağmur namazının vaktidir.

Ve belaların istilâsı ve zararlı şeylerin tasallutu, bazı duaların özel vakitleridir ki, insan o vakitlerde aczini anlar; dua ile, niyaz ile Allah'ın dergâhına iltica eder.

Eğer dua çok edildiği halde belalar def olunmazsa, denilmeyecek ki, “Duа kabul olmadı.”

Belki denilecek ki, “Duаnın vakti kaza olmadı.”

Eğer Allah, fazl ve keremiyle belâyı kaldırsa , nurun alâ nur, o vakit dua vakti biter, kaza olur.

Demek, dua ibadetin bir sırrıdır. İbadet ise, sadece Allah rızası için olmalı.

Yalnız aczini izhar edip, dua ile Ona iltica etmeli, rububiyetine karışmamalı.

Tedbiri Ona bırakmalı, hikmetine itimad etmeli, rahmetini suçlamamalı.

Bütün varlık alemi, herbirisi birer özel tesbih ve birer özel ibadet, birer özel secde ettikleri gibi, bütün kâinattan dergâh-ı İlâhiyeye giden, bir duadır:

Ya "yetenek diliyledir" —bütün bitkilerin duaları gibi ki-, herbiri "yetenek diliyle" Allah'tan bir suret talep ediyorlar ve isimlerine mazhar bir görünüm istiyorlar.

Veya fıtri ihtiyac diliyledir—bütün canlıların , güçleri dahilinde olmayan zaruri ihtiyaçları için dualarıdır ki-, herbirisi o fıtri ihtiyac diliyle Allah'tan hayatlarının devamı için bir çeşit rızık hükmünde bazı ihtiyaçlarını istiyorlar.

Veya darda kalan, zorda kalanların dili ile edilen duadır ki, zorda kalan herbir ruh sahibi, sağlam bir iltica ile dua eder, meçhul bir sahibine iltica eder, belki Çok Merhametli Rabbine yönelir.

Bu üç nevi dua, bir mâni olmazsa, daima makbuldür.

Dördüncü nevi ki, en meşhurudur, bizim duamızdır. Bu da iki kısımdır: Biri fiilî ve hâlî, diğeri kalbî ve sözlü duadır.

Meselâ, sebeplere teşebbüs, fiili bir duаdır.

Sebeplerin bir araya getirilmesi , neticeyi icad etmek için değil, belki hal dili ile neticeyi Allah'tan istemek için bir vaziyet almaktır.

Hattâ çift sürmek, rahmet hazinesi kapısını çalmaktır.

Bu nevi fiili duа, Allah'ın isim ve ünvanına yönelik olduğundan, büyük çoğunlukla kabul edilir.

İkinci kısım, dil ile , kalb ile dua etmektir. Eli yetişmediği bir kısım arzularını istemektir. Bunun en önemli yönü, en güzel gayesi, en tatlı meyvesi şudur ki: Duа eden adam anlar ki, Birisi var, onun kalbinin sesini işitir, herşeye eli yetişir, herbir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, ihtiyaçlarına medet eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Duanın mantığını anlayamıyorum.Allah'la aynı zaman diliminde yaşamıyoruzki

O daha bizler doğmadan tüm hayatımızı öngörüp belirlemiş.

Sanki bizi duyup yazdıklarını değiştirecekmiş gibi ondan ne isteyebilirizki?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Duanın mantığını anlayamıyorum.Allah'la aynı zaman diliminde yaşamıyoruzki

O daha bizler doğmadan tüm hayatımızı öngörüp belirlemiş.

Sanki bizi duyup yazdıklarını değiştirecekmiş gibi ondan ne isteyebilirizki?

Duа eden adam anlar ki, Birisi var, onun kalbinin sesini işitir, herşeye eli yetişir, herbir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, ihtiyaçlarına medet eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Soru şu idi, madem el-ilah herşeyi biliyor (Ilim), herşeye gücü yeter (Kudret) ve olacak herşey önceden belirlenmiştir (Kader), o zaman insan neden dua etsin?

Neden?

Madem tanrı o insanın dua edeceğini biliyor, dua ettikten sonra ne olacağını biliyor, ve dua ettikten sonra ne olacağı zaten önceden bellidir.

O zaman dua etmeye ne gerek kalır? Etse de bir, etmese de.

Öyle değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

dua konusundaki itirazla şu şekilde cevap vermek mümkün:bütün olaylar allah tarafından yazılmıştır ve bilinmektedir bu doğru.ama inanan biri dua eder ve bu dua nın yanıtlandığını hissederse imanı güçlenir,allahla iletişime geçmenin mutluluğunu yaşar ve tanrının sevgisini hisseder...vs

benim anlamakta en zorlandığım şey şu aslında.biz her zaman allahın gizemiyle ilgili sorular sorduğumuzda veya neden benimle direk temasa geçmiyordu dürüsltlüğü son derece tartışmalı olan peygamberlere kayıtsız şartsız inanmamızı istiyor?cevap:o zaman imtahanın anlamı olmaz

tamam.o zaman müslümanlar tarafından kurandığı var olduğu idda edilen mucizeler neyin nesi?allah kitabına böylesi inkar edilmez bilimsel gerçekleri koyduysa nerede kaldı bunun imtihanı,allah kendi yaptığı imtahanda kopya mı veriyor?

onu geç.mesela evrenle ilgili bir buluş oldu.müslümanlar hemen bu kuranda var diye atlıyor.ama bu buluşlar yapılmadan önce hayatını kaybetmiş olan insanlar bize verilen bu kopya verilmemişti?bu nasıl iş?

tarihinde jadı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Soru şu idi, madem el-ilah herşeyi biliyor (Ilim), herşeye gücü yeter (Kudret) ve olacak herşey önceden belirlenmiştir (Kader), o zaman insan neden dua etsin?

Neden?

Madem tanrı o insanın dua edeceğini biliyor, dua ettikten sonra ne olacağını biliyor, ve dua ettikten sonra ne olacağı zaten önceden bellidir.

O zaman dua etmeye ne gerek kalır? Etse de bir, etmese de.

Öyle değil mi?

Duа eden adam anlar ki, Birisi var, onun kalbinin sesini işitir, herşeye eli yetişir, herbir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, ihtiyaçlarına medet eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş
benim anlamakta en zorlandığım şey şu aslında.biz her zaman allahın gizemiyle ilgili sorular sorduğumuzda veya neden benimle direk temasa geçmiyordu dürüsltlüğü son derece tartışmalı olan peygamberlere kayıtsız şartsız inanmamızı istiyor?cevap:o zaman imtahanın anlamı olmaz

tamam.o zaman müslümanlar tarafından kurandığı var olduğu idda edilen mucizeler neyin nesi?allah kitabına böylesi inkar edilmez bilimsel gerçekleri koyduysa nerede kaldı bunun imtihanı,allah kendi yaptığı imtahanda kopya mı veriyor?

onu geç.mesela evrenle ilgili bir buluş oldu.müslümanlar hemen bu kuranda var diye atlıyor.ama bu buluşlar yapılmadan önce hayatını kaybetmiş olan insanlar bize verilen bu kopya verilmemişti?bu nasıl iş?

Allah bizimle sürekli irtibat halinde.

her insanın içine "kalp" denen bir telefon koymuştur. eğer o telefon inkar, şüphe ve günahlarla arızalanmazsa, çok mesajlar alabilir. örnek olarak; evliyaların ilhamları gibi. her bir evliya, kalbi ile iletişim kurar. ama bu iletişim, peygamberlerin iletişimi gibi melek araclığıyla olan ve gözle görülen iletişim gibi değildir. peygamberlerin iletişimine "vahiy" deriz. evliyaların iletişimine "ilham" deriz.

evliyalar haricinde, sıradan insanlarında sınırlı iletişimleri vardır. bazen bir rüya görürüz ve gördüğümüz o rüya aynen çıkar.

kalbin daha çok harika halleri vardır. fakat, inkar, şüphe ve günahlar yüzünden arızalar verir.

ikinci bir iletişim şekli ise; Allah'ın yarattığı sanat eserleridir. Yarattığı her sanat bir mektubdur. Bize ondan haber verir. Bir gülün yüzündeki güzelliğe bakınca, bu kadar güzel bir şeyi yaratma vasfına sahip zatın ne kadar güzel olduğunu anlarız. ya da evrenin büyüklüğüne bakıp, onun ne kadar büyük olduğunu anlarız. veya, lezzetli meyvelere bakıp, onun ne kadar şefkatli olduğunu anlarız. veya, şifa için yarattığı bitkilere bakıp, onun ne kadar iyilik sever olduğunu anlarız. düşünen bir insan için, Allah ile irtibata geçmenin çok yolu var.

Peygamberler, bu irtibatları kurmamızda bize yardımcı olurlar.

tarihinde 2kere2 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Peygamberler, bu irtibatları kurmamızda bize yardımcı olurlar.

sizin bu peygamber dediğiniz adamlar gerçekten bir tanrı varsa bile onunla aramda bir duvar örmekten başka bir işe yaramıyorlar.

bide bu tanrı nedense benimle hiç iletişim teşebbüsünde bulunmadı.beni kesin cehenneme atmayı kafasına koymuş o zaman diyorum zira cehennemi tıka basa insanla doldurucam diye ağzından kesin söz çıktığını söyleyen kendisi.

tarihinde jadı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
sizin bu peygamber dediğiniz adamlar gerçekten bir tanrı varsa bile onunla aramda bir duvar örmekten başka bir işe yaramıyorlar.

bide bu tanrı nedense benimle hiç iletişim teşebbüsünde bulunmadı.beni kesin cehenneme atmayı kafasına koymuş o zaman diyorum zira cehennemi tıka basa insanla doldurucam diye ağzından kesin söz çıktığını söyleyen kendisi.

peygamberler, kendilerine inanmayan insanlara bu konuda yardımcı olamazlar. onlardan istifade etmenin 1. şartı, onlara tam olarak inanmak gerekiyor.

tıpkı bir hastanın doktoruna olan güveni gibi.

eğer doktoruna güvenmezsen, onun verdiği ilaçları düzgün kullanmazsan fayda göremezsin.

Allah, seninle her an irtibat halinde.

yediğin bir lokma yutak noktasını geçtikten sonra artık senin işin bitiyor. vücuduna giren o lokmayı, yüce Allah, kan, sinir, deri, kıl gibi sayısız şeylere dönderiyor. bu yaşa kadar vücudun kaç kere tamamen yenilendi. bütün bunları tek başına yapan o sanatkardır.

cehennemin icadı olmasaydı Allah'a iman etmezdim. Çünki bu kadar zülümlere göz yuman bir ilahı sevemezdim. cehennemi icad etmekle, bütün mazlumların intikamını o alçak zalimlerden almasıyla adaletini gösterdi.

hiç kimseye zerre miktar haksızlık yapılmayacak. herkes cezasını ve mükafatını tam olarak görecek.

tarihinde 2kere2 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
peygamberler, kendilerine inanmayan insanlara bu konuda yardımcı olamazlar. onlardan istifade etmenin 1. şartı, onlara tam olarak inanmak gerekiyor.

tıpkı bir hastanın doktoruna olan güveni gibi.

eğer doktoruna güvenmezsen, onun verdiği ilaçları düzgün kullanmazsan fayda göremezsin.

pek çok insan gelip ben peygamberim diyebilir.hangi kritere göre hangisine inanıcam.arkasına en fazla insanı kim taktıysa onamı?ailem bana hangisine inamamı öğrettiyse onamı inanmalıyım(en yaygın görünen).

Allah, seninle her an irtibat halinde.

yediğin bir lokma yutak noktasını geçtikten sonra artık senin işin bitiyor. vücuduna giren o lokmayı, yüce Allah, kan, sinir, deri, kıl gibi sayısız şeylere dönderiyor. bu yaşa kadar vücudun kaç kere tamamen yenilendi. bütün bunları tek başına yapan o sanatkardır.

cehennemin icadı olmasaydı Allah'a iman etmezdim. Çünki bu kadar zülümlere göz yuman bir ilahı sevemezdim. cehennemi icad etmekle, bütün mazlumların intikamını o alçak zalimlerden almasıyla adaletini gösterdi.

hiç kimseye zerre miktar haksızlık yapılmayacak. herkes cezasını ve mükafatını tam olarak görecek.

ben dünyada kendimi tamamen yanlız istiyorum ve tanrı ihtiyaç duyduğum hiç bir zaman yanımda olmadı,olmayacak.çünkü yok

cehennem konusuna gelince.adalet için ölmeyi beklemek zorunda kalmak beni asla tatmin etmez...ki onu geç cehenneme atılma konusunda da ne kadar adaletli davranılacak.dindar yahudi bir ailenin çocuğu ile çok dindar müslüman bir ailenin çocuğu eşit şansa sahip mi?yahudilerin lanetli olduğu söyleniyor

tarihinde jadı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

cehennemin icadı olmasaydı Allah'a iman etmezdim. Çünki bu kadar zülümlere göz yuman bir ilahı sevemezdim. cehennemi icad etmekle, bütün mazlumların intikamını o alçak zalimlerden almasıyla adaletini gösterdi.
hiç kimseye zerre miktar haksızlık yapılmayacak. herkes cezasını ve mükafatını tam olarak görecek

yarattığı insanların iyimi kötümü olamsına karar veren allah değil mi?

kimin ne yapacağını bilmiyor mu? ne yani insanlarla oyunmu oynuyor allah

Link to post
Sitelerde Paylaş
cehennemin icadı olmasaydı Allah'a iman etmezdim. Çünki bu kadar zülümlere göz yuman bir ilahı sevemezdim. cehennemi icad etmekle, bütün mazlumların intikamını o alçak zalimlerden almasıyla adaletini gösterdi.
hiç kimseye zerre miktar haksızlık yapılmayacak. herkes cezasını ve mükafatını tam olarak görecek

yarattığı insanların iyimi kötümü olamsına karar veren allah değil mi?

kimin ne yapacağını bilmiyor mu? ne yani insanlarla oyunmu oynuyor allah

"bilmek" başkadır, "seçmek" başkadır.

"şerr"i seçen, insandır. bu seçiminden dolayı da mesuldür. Allah'ın onun neyi seçeceğini bilmesi, o insandan mesuliyeti kaldırmaz. bunun aksini söyleyen bir mantık ise, hasta ve sakat bir mantıktır. çünki, herkes kendisinin seçme özgürlüğüne sahip olduğunu çok kesin bir şekilde bilir. bundan şüphe eden birisi paranoyak veya şizofren olabilir ki, akıl hastaları zaten ibadetten mesul değildir. Allah'ın ezeli ilimde herşeyi bilmesi, şerri kendi hür iradesiyle seçen ve işleyen adamdan mesuliyeti kaldırmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
pek çok insan gelip ben peygamberim diyebilir.hangi kritere göre hangisine inanıcam.arkasına en fazla insanı kim taktıysa onamı?ailem bana hangisine inamamı öğrettiyse onamı inanmalıyım(en yaygın görünen).

bu konu "peygamber" lere iman konusudur. Allah'a kesinkes iman etmedikçe bunun izahı mümkün değildir.

ben dünyada kendimi tamamen yanlız istiyorum ve tanrı ihtiyaç duyduğum hiç bir zaman yanımda olmadı,olmayacak.çünkü yok

Allah'a muhtaç olmadan geçen hiçbir zamanın olmadı. Her zaman ona muhtaçtın ve muhtaç olacaksın. Gece başını yastığa koyduğunda, sabah seni tekrar kaldıran onun iradesidir. yuttuğun lokmadan, aldığın nefese kadar her şeyin onun elindedir.

sen, ona sınırsız bir şekilde muhtaçsın. o, merhameti gereği seni kendi haline terketmeyip sana davette bulunuyor.

ihtiyacın olduğu her zaman senin yanındaydı. dualarını işitti ve cevap verdi. fakat, cevap vermek ile kabul etmek aynı değil. dua konusunda yukarıda yazdığım mesajda bunu çok açık izah ettim. o yazıyı lütfen bir daha oku.

cehennem konusuna gelince.adalet için ölmeyi beklemek zorunda kalmak beni asla tatmin etmez...ki onu geç cehenneme atılma konusunda da ne kadar adaletli davranılacak.dindar yahudi bir ailenin çocuğu ile çok dindar müslüman bir ailenin çocuğu eşit şansa sahip mi?yahudilerin lanetli olduğu söyleniyor

Adil bir Allah'a iman etmek için cehennemi kabul etmek zorundasın. Cehennem bize çok uzak değil. Şeytanın çok basit bire hilesi ile, sanki asırlar gibi uzun bir zaman sonrasını anlıyoruz. Halbuki, bütün hayat sadece 1 gündür.

1. İsteyen biri, olacak bir azabı istedi.

2. Kafirler için yok onu engelleyecek.

3. O, miraçların sahibi Allah'tandır.

4. Melekler ve Ruh (Cebrail), süresi elli bin yıl tutan bir günde ona yükselip çıkarlar.

5. O halde sabret biraz, güzel bir sabır ile!

6. Çünkü onlar, onu uzak görürler.

7. Biz ise onu yakın görürüz.

MEARİC SURESİ

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...