Jump to content

İSLAMIN IŞİDIN GERÇEK YÜZÜNÜ GÖRELİM


Recommended Posts

49 minutes ago, Epihippas said:

Ne zaman oldu bu?

 

Muhammed 4 vahyolunduğunda:

 

Kafirlerle karşılaştığınızda

onları dize getirene kadar vurun boyunları;

dize getirdiğinizde sıkıca bağlayın.

 

Sonrası ise

savaş ağırlıklarını bırakana kadar

karşılıksız ya da fidye karşılığı 

salıverin. 

 

Allah'ın emri: salıverin ya da salıverin.

 

Eğer samimi müminlerseniz

Allah'ın bu emrine itaaten savaş tutsaklarını salıverip

savaşın köleliğe kaynaklık etmesine son vereceksiniz.

 

Tek seçeneğiniz: salıvermek,

Allah'ın size tanıdığı başka bir seçenek yok.

 

Örneğin onları alıkoyup

köle yapamazsınız.  

 

 

2:25'ten itibaren:

 

...Ondan sonra

işte batılılar cariyeliği kaldırdılar, köleliği kaldırdılar

bizimkiler de mecbur kaldırdılar kaldırmaya.

 

Şimdi diyorlar ki bir müddetten beri:

 

Aslında islam kölelği kaldırmayı hedeflemişti

ama o devirde ne yapsın, şu engel vardı bu engel vardı.

Onun için kaldıramadı. Ama hedef bu idi.

 

Hani özrü kabahatinden büyük derler ya,

işte bu da öyle bişey... yani Allahu teâlâ köleliği kaldıracaksa kaldırır,

insanlardan mı çekinecek hâşâ. 

...

 

Peki, işin gerçeği nedir?

 

İslam

köleliği kaldırmayı hedeflemiş falan değildir,

kölelği kaldırmıştır.

.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 466
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İslam cariyeliği ve köleliği kaldıramaz.Çünkü İslam din Allahın oluncaya,fitne kalmayıncaya  dek savaşın diyen,yeryüzüne islamı egemen kılmaya çalışan,yayılmacı bir arap dinidir.Müslümanlar yayıldıkça ve savaştıkça da köle ve cariye elde ederler.

 

Ayrıca İslamın neleri fitne olarak gördüğüne bir bakalım.

 Sana haram ayda/savaşın yasak olduğu ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaşmak büyük bir günahtır. İnsanları Allah'ın yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Harâm'ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük bir suçtur. Fitne de, adam öldürmekten daha büyük bir günahtır.” Eğer onların güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden de kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktir ve orada süreli kalırlar.Bakara 217

 

Demek ki İslam,İslam karşıtlığını da,Allah yok demeyi de bir fitne olarak görüyor.Düşünsel karşıtlığı da düşünce savaşı açmak olarak görüyor.

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, Hasan Akçay said:

 

Ben genelleme yapmıyorum.

 

Dindar biriyim,

bazı ateistler dindarlardan daha ahlaklıdır

diyorum. 

 

Aynı şeyi örneğin ilahiyat profesörü Abdülaziz Bayındır da söylüyor,

"İyi ki ateistler islamı cariyeler yüzünden eleştirdiler" diyor.

"çünkü bizim uyanıp islamın köleliği bir çırpıda kaldırdığını dile getirmemize vesile oldular."

 

Bu adama denmez mi, allahın helal kıldığını sen hangi hakla haram edersin diye?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, anibal yazdı:

 

Dedim ya, abs,rt ama öyle. Kadınlar, bir erkeğin "malı" olmaktan mutlu olur. Aynı tarla gibi, erkeğin ona sahip olması, sahip çıkması, onu yönlendirmesi, onun adına kararlar vermesi falan kadını iyi hissettirir. Basit bir örnek vereyim, perde bakalım diyorsa, o zaten bakmış beğenmiştir, ama gidip almaya karar veremez. Gidersiniz, onun beğendiği perdeyi beğenmeli, bunu alalım diyerek almalısınız. Yani, hem beğenen (!?) hem de alınmasına karar veren siz olmalısınız. Hemde onun beğendiği perdeyi beğenmelisiniz. Yani, cebinde kartın var, ne uğraştırırsın adamı be kadın? Git, beğen, al getir kendin... Olmaz, bu onlara rahatsızlık verir. 

 

Kadınları anlamak bu yüzden genelde zordur. 

 

Kadınlar bir erkeğin "malı" olmaktan mutlu falan olmaz. İstediği, seçtiği, sevdiği erkek tarafından sahiplenilmekten mutlu olurlar. Aynı anda sahiplenmekten de tabii. Ben onun kadınıysam o da benim erkeğim. 

 

Evet, akıllı erkek dediğin kadını gerektiğinde yönlendirecek, hata yaptığında uyarıp düzeltecek, eksiğini tamamlayacak, kadının göstermekte zoruluk çektiği yerde basbayağı inisiyatif gösterecek. Bunları yaparken öküz gibi, ayı gibi değil, kadını gerçekten sevdiği ve değer verdiği için yaptığını hissettirerek yapacak. Kadın da aynı şeyleri yapacak. Erkek de zayıf düşer, bilemediği veya kafasının basmadığı yerde sorun yaşayabilir, hata yapar vs. Kadın da ona sahip çıkıp yönlendirecek, eksiği tamamlayacak vs.

Kadın erkeğine hayranlık duymalı. Hayranlık duymadığı erkekle beraber olan kadın genellikle mutsuz oluyor. Kadının mutsuzsa zaten erkek de direkt mutsuz olmaya mahkum. Çoluk çocuk varsa hele, hepten sorun.

 

Bunları anlamak ya da nasıl yapılacağını anlamak erkek için gerçekten zor. Verdiğin perde örneği biraz gıcık olsa da temelde doğru. Erkekler didiklemekten, sorgulamaktan, ille de erkek mantığı çerçevesine oturtmak istemekten vazgeçip kadının dediğini yaparsa sorun olmaz. Bunu bir kişilik savaşı gibi görmemek lazım. Kadın da erkek mantığını bilmez mesela, o basitlik ve düzlüğü çoğu zaman anlayamayıp altında bir şeyler arar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
31 dakika önce, Hasan Akçay yazdı:

 

Muhammed 4 

 

Kafirlerle karşılaştığınızda

onları dize getirene kadar vurun boyunları;

dize getirdiğinizde sıkıca bağlayın.

Sonrası ise

savaş ağırlıklarını bırakana kadar

karşılıksız ya da fidye karşılığı 

salıverin. 

Karşılıksız salıverme yaşlı ve işe yaramaz,hastalıklı insanlar için geçerli bence.Arap kardeşimiz bu insanları  alıp da başına bela mı edecek?Ya bunlar fidyeyi veremezse? al başına bela..

“Ya da fidye karşılığı salıverin”,işte anahtar cümle bu..Genç,sağlıklı kadın,erkek,çocuk için de bu cümle geçerli.. işinize yarıyorsa o yarayan bedeli belirleyin,öderse öyle salıverin demek, köleliği onaylayıcı,hatta teşvik edici değil mi?

Al sana bonus ayet..

 

24:33-Evlenme imkanı bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zenginleştirinceye kadar iffetli kalmaya çalışsınlar, sahibi bulunduğunuz köle ve cariyelerden , kendi bedellerini ödeyip azad edilmek için anlaşma yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır biliyorsanız, hemen yazılı anlaşma yapın ve Allah'ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici varlığını kazanacaksınız diye, sakın namuslu kalmayı dileyen cariyelerinizi fuhuşa zorlamayın. Her kim de onları fuhuşa zorlarsa, şüphesiz ki Allah, onların zorla bu işe sürüklenmesinden sonra, onları bağışlar, merhamet eder.   

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, democrossian yazdı:

 

Adem adını defalarca anan, şöyle yaptı böyle etti böyle dedi diye defalarca masalını anlatan fakat Havva adını bir kere bile anmayan cahil ilkel heriflerin düzdüğü bir şeyden bahsediyoruz burda. Bilinç lazım, bilinç. Kadının adı yokken daha nesini beğeniyorsun bu zırvanın, bunda beğenilecek yan mı kalmış be! Bunu beğenmek kesinlikle bir psikozdur. Stocholm sendromu gibidir, aynen. 

 

 

Terbiyeni takın. Ben sana birçok şey söylerim ve emin ol seninkilerden çok daha isabetli olur.

Karşında zavallı Müslüman yok senin. Benim neyi nasıl yorumladığım seni hiç ilgilendirmez. Sana sordum mu, tartışmaya açtım mı da kendi kendine konuşup duruyorsun yine.

Senin bilincini sana bir gösteririm, feleğin şaşar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, Türk Ateist said:

 

Kadınlar bir erkeğin "malı" olmaktan mutlu falan olmaz. İstediği, seçtiği, sevdiği erkek tarafından sahiplenilmekten mutlu olurlar. Aynı anda sahiplenmekten de tabii. Ben onun kadınıysam o da benim erkeğim. 

 

Evet, akıllı erkek dediğin kadını gerektiğinde yönlendirecek, hata yaptığında uyarıp düzeltecek, eksiğini tamamlayacak, kadının göstermekte zoruluk çektiği yerde basbayağı inisiyatif gösterecek. Bunları yaparken öküz gibi, ayı gibi değil, kadını gerçekten sevdiği ve değer verdiği için yaptığını hissettirerek yapacak. Kadın da aynı şeyleri yapacak. Erkek de zayıf düşer, bilemediği veya kafasının basmadığı yerde sorun yaşayabilir, hata yapar vs. Kadın da ona sahip çıkıp yönlendirecek, eksiği tamamlayacak vs.

Kadın erkeğine hayranlık duymalı. Hayranlık duymadığı erkekle beraber olan kadın genellikle mutsuz oluyor. Kadının mutsuzsa zaten erkek de direkt mutsuz olmaya mahkum. Çoluk çocuk varsa hele, hepten sorun.

 

Bunları anlamak ya da nasıl yapılacağını anlamak erkek için gerçekten zor. Verdiğin perde örneği biraz gıcık olsa da temelde doğru. Erkekler didiklemekten, sorgulamaktan, ille de erkek mantığı çerçevesine oturtmak istemekten vazgeçip kadının dediğini yaparsa sorun olmaz. Bunu bir kişilik savaşı gibi görmemek lazım. Kadın da erkek mantığını bilmez mesela, o basitlik ve düzlüğü çoğu zaman anlayamayıp altında bir şeyler arar.

 

Eğer erkek doğru erkek ise, kadın zaten onun en isteyeceğini bilir. Yani onu tanır, ona adapte olur. Yani, zevkleri, erkeğin beğenisine göre şekillenir. Bunu farketmez bile kendisi dahi. Erkek, işleri kadına devreder, uğraşmaz, o gerekeni yapar, erkeğini rahat ettirir artık. Ona diyelim elbise alır, tam onun istediği gibi olur. 

 

Kadınların erkeğe hayranlık duyması genel bir olgu değil. Her kadının bağlılık döneminde bu beklentisi olmayabilir. Seni azıcık anlamış gibiysem, mesela senin için, erkeğe bağlı kalmanın anahtarı, onun büyük hedefleri olması, yerinde kalmaması, o hedeflere yürümesi, yürürken de senin varlığına ve desteğine ihtiyaç duyması olacaktır. Ama başka bir kadın için, bağlılığı sürdürmenin yolu sürekli arzulanmak da olabilir. Tabi ikinicisi, erkeğin başına beladan başka bir şey olmaz, o ayrı mesele. 

 

Erkeğin kadını sürekli gerek direk, gerekse dolaylı olarak yönlendirmesi elzem bir husus. KAdın bunu farklı ve iyi hissetmeli. Tabi bu sopayla falan olmaz. Öyle ki, evli falan olmasalarda, kadın, mesela, deneme kabininden giydiği elbiseyi erkeğe onaylatmalı. Bunu "amanda açık giymişsin" falan babında değil, basbaya, erkeğin beğendiği gibi içinden gelerek giyinip ona kabul ettirmek için yapar. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, Epihippas said:

Karşılıksız salıverme yaşlı ve işe yaramaz, hastalıklı insanlar için geçerli bence.

 

 

Sevgili Epihippas,

Kuran'da ne deniyorsa lütfen onu esas alalım

yani bence ile olmaz,

zannımca ile olmaz

çünkü (Yûnus 36)  zan gerçeğin hiç bir şeyini temin etmez

.............................innez zanne lâ yuğnî minel hakkı şey'â

 

Önce müzakerede dürüstlüğü sağlayalım

sonra ben öteki sözlerinize cevap veririm.

 

Ya da

konuyu

benimle müzakere etmeyi

bırakın.

.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
18 dakika önce, Hasan Akçay yazdı:

 

 

Sevgili Epihippas,

Kuran'da ne deniyorsa lütfen onu esas alalım

yani bence ile olmaz,

zannımca ile olmaz

çünkü (Yûnus 36)  zan gerçeğin hiç bir şeyini temin etmez

.............................innez zanne lâ yuğnî minel hakkı şey'â

 

Önce müzakerede dürüstlüğü sağlayalım

sonra ben öteki sözlerinize cevap veririm.

 

Ya da

konuyu

benimle müzakere etmeyi

bırakın.

.

Verdiğin ayette ya salıverin ya da fidye isteyin diyor.Kişinin tercihine bırakılmış.

Net bir durum ortaya konmuyor.

O zaman bize de haliyle tahmin etmek düşüyor.Bence kelimesini zorunlu olarak kullandım,

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 dakika önce, anibal yazdı:

 

Eğer erkek doğru erkek ise, kadın zaten onun en isteyeceğini bilir. Yani onu tanır, ona adapte olur. Yani, zevkleri, erkeğin beğenisine göre şekillenir. Bunu farketmez bile kendisi dahi. Erkek, işleri kadına devreder, uğraşmaz, o gerekeni yapar, erkeğini rahat ettirir artık. Ona diyelim elbise alır, tam onun istediği gibi olur. 

 

Kadınların erkeğe hayranlık duyması genel bir olgu değil. Her kadının bağlılık döneminde bu beklentisi olmayabilir. Seni azıcık anlamış gibiysem, mesela senin için, erkeğe bağlı kalmanın anahtarı, onun büyük hedefleri olması, yerinde kalmaması, o hedeflere yürümesi, yürürken de senin varlığına ve desteğine ihtiyaç duyması olacaktır. Ama başka bir kadın için, bağlılığı sürdürmenin yolu sürekli arzulanmak da olabilir. Tabi ikinicisi, erkeğin başına beladan başka bir şey olmaz, o ayrı mesele. 

 

Erkeğin kadını sürekli gerek direk, gerekse dolaylı olarak yönlendirmesi elzem bir husus. KAdın bunu farklı ve iyi hissetmeli. Tabi bu sopayla falan olmaz. Öyle ki, evli falan olmasalarda, kadın, mesela, deneme kabininden giydiği elbiseyi erkeğe onaylatmalı. Bunu "amanda açık giymişsin" falan babında değil, basbaya, erkeğin beğendiği gibi içinden gelerek giyinip ona kabul ettirmek için yapar. 

 

Kadınların, eğer erkeği onun için doğru erkek ise, ona zaman içinde, kendisi bile farketmeden adapte olduğu düşüncene katılıyorum. Ama şu da var, erkek doğru erkek ise bunda kadın için bir sakınca olmaz zaten. Çünkü kendimize benzeyen insanları seçme eğilimindeyiz. Eğilimden de fazlası hatta. Arka planı, kültürü, aile yapısı vs vs benzeyen kabaca.

 

Benim için bağlı kalmanın belli bir anahtarı yok aslında. Aklına güven ve hayranlık duymam yeter. Ama mutlaka başarılı olmak zorunda erkek. Yaptığı iş, edindiği ideal her ne ise artık... Bir de onu manipüle edememeliyim. Manipüle edebildiğim erkeğe hiç saygı duyamam vs. 

 

Evet, kadınlar birkaç türe ayrılıyor ama hayranlık duymak mevzuu her tür için geçerli. Kafandaki erkek her ne ise, eğer ona sahipse o erkek, ona hayran olursun. Bizim ilkokulu bile bitirmemiş, köyünden şimdi yaşadığı apartmandan başkasını görmemiş dünya tatlısı kapıcının karısı, kocasına alabildiğine hayran mesela. Torunları filan oldu ama kadın hala hayran adama. Acayip güzel bir şey bu. Var demek ki ona hitap eden çok önemli bir şeyler...

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 minutes ago, Türk Ateist said:

 

Kadınların, eğer erkeği onun için doğru erkek ise, ona zaman içinde, kendisi bile farketmeden adapte olduğu düşüncene katılıyorum. Ama şu da var, erkek doğru erkek ise bunda kadın için bir sakınca olmaz zaten. Çünkü kendimize benzeyen insanları seçme eğilimindeyiz. Eğilimden de fazlası hatta. Arka planı, kültürü, aile yapısı vs vs benzeyen kabaca.

 

 

 

Arka plan, kültür, aile yapısı falan değil aslında. Bunlarda zahiri bir mevzu. Asıl mesele, erkeğin kadını anlayabiliyor olması. Elbette aynı aile yapısı, kültür falan içinden gelen erkek, kadını anlamakta daha isabetli olacaktır. 

 

Senin için başarı ve takdir edilmek önemli. Ama, erkeğin sana ihtiyaç duyması, ona bir şeyler katabilmen daha önemli. Fakat, büyük ihtimalle, kafanda erkeğin sana bir şeyler katması gerektiğini düşünüyorsun. Fakat, abes ve ters bir şekilde, seni rahat hissettirecek erkek, ona bir şeyler öğretebildiğin, yol gösterebildiğin erkek olacaktır. İşte tezat burada çıkar, bu nedenle erkeğin kadını anlaması zor olur. Ha, bu gibi kadınlarda ne olur, dışarıya verdiği imaj, erkeğin ona bir şeyler katması iken, erkek böyle anlar, davranırsa, kanka dairesine gider en fazla. 

 

Genelde bu gibi kadınların erkeğin yanında önce rahat hissetmeleri, sonra onunla bir şeyler yapmaları, bir şeyler öğrenmek, alışveriş, spor vs. gibi, sonra erkeği arzulamaları ve arzular tatmin olduğunda onu tanımaya çıkmaları sırasıyla olaylar ilerler. Böyle kadınların pek çoğu, işte en son ve sürekli olacak tanıma döneminde erkeği tanıdıkları için, çok zaman ilişkileri kötüye gitmeye başlar. Onların ağzından şu acayip kelimeler dökülür mesela, upuzun ve o güne kadar iyi giden bir ilişkileri bile varken: "Seni hiç tanımamışım..." 

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
38 minutes ago, Epihippas said:

Verdiğin ayette ya salıverin ya da fidye isteyin diyor. Kişinin tercihine bırakılmış.

 

 

Hayır, öyle demiyor

güzel kardeşim. 

 

...sonrası ise savaş ağırlıklarını atana kadar

KARŞILIKSIZ YA DA FiDYE KARŞILIĞI... diyor

fe immâ mennen ba'du fe immâ fidâen.

 

Karşılıksız salıvereceksiniz... ya da

fidye alarak salıvereceksiniz

ama ille de salıvereceksiniz.

 

Öyle alıkoyup ta

köle yapmak yok. 

 

Bunu daha önce belirttim,

tekrar ettirmeyin. Lütfen. 

 

- - -

 

Bi de 

düşündünüz mü kimdir savaş tutsaklarının salıverilmesiyle ilgili işlemi yapacak olan,

onları tutsak alan birey midir işemi yapacak olan.. ya da devlet mi? 

Savaşı kazanan devlet yenilen devletten ne talep eder, savaş tazminatı mı ya da bireysel fidye mi yani aslında fidye nedir burada? 

 

.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, Hasan Akçay yazdı:

 

 

Hayır, öyle demiyor

güzel kardeşim. 

 

...sonrası ise savaş ağırlıklarını atana kadar

KARŞILIKSIZ YA DA FiDYE KARŞILIĞI... diyor

fe immâ mennen ba'du fe immâ fidâen.

 

Karşılıksız salıvereceksiniz... ya da

fidye alarak salıvereceksiniz

ama ille de salıvereceksiniz.

 

Öyle alıkoyup ta

köle yapmak yok. 

 

Bunu daha önce belirttim,

tekrar ettirmeyin. Lütfen. 

 

- - -

 

Bi de 

düşündünüz mü kimdir savaş tutsakları üzerinde tasarruf sahibi olan,

onları tutsak alan birey midir.. ya da devlet mi? 

Savaşı kazanan devlet yenilen devletten ne talep eder, savaş tazminatı mı ya da bireysel fidye mi yani aslında fidye nedir burada? 

 

.

Fidye’yi ödeyemiyorsa ne yapacağız? Yine salıvereceğiz mi?

O zaman niye fidye ibaresi konulmuş?

Ortaçağ arapları köleleri,cariyeleri ganimet olarak paylaşıyordu.Bireysel fidyeden bahsediyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, Hasan Akçay yazdı:

 

 

İkinci kezdir zanna ve Kuran dışından okunan gazellere dayalı iddia öne sürüyorsuuz,

bir daha yaparsanız sizinle müzakereyi bırakırım. 

Aksini kanıtlayamıyorsan müzakereyi bırak tabi ki.Çok da önemli değil.

Sana son sözüm kuran köleliği yasaklamamıştır.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 dakika önce, anibal yazdı:

 

 

Arka plan, kültür, aile yapısı falan değil aslında. Bunlarda zahiri bir mevzu. Asıl mesele, erkeğin kadını anlayabiliyor olması. Elbette aynı aile yapısı, kültür falan içinden gelen erkek, kadını anlamakta daha isabetli olacaktır. 

 

Senin için başarı ve takdir edilmek önemli. Ama, erkeğin sana ihtiyaç duyması, ona bir şeyler katabilmen daha önemli. Fakat, büyük ihtimalle, kafanda erkeğin sana bir şeyler katması gerektiğini düşünüyorsun. Fakat, abes ve ters bir şekilde, seni rahat hissettirecek erkek, ona bir şeyler öğretebildiğin, yol gösterebildiğin erkek olacaktır. İşte tezat burada çıkar, bu nedenle erkeğin kadını anlaması zor olur. Ha, bu gibi kadınlarda ne olur, dışarıya verdiği imaj, erkeğin ona bir şeyler katması iken, erkek böyle anlar, davranırsa, kanka dairesine gider en fazla. 

 

Genelde bu gibi kadınların erkeğin yanında önce rahat hissetmeleri, sonra onunla bir şeyler yapmaları, bir şeyler öğrenmek, alışveriş, spor vs. gibi, sonra erkeği arzulamaları ve arzular tatmin olduğunda onu tanımaya çıkmaları sırasıyla olaylar ilerler. Böyle kadınların pek çoğu, işte en son ve sürekli olacak tanıma döneminde erkeği tanıdıkları için, çok zaman ilişkileri kötüye gitmeye başlar. Onların ağzından şu acayip kelimeler dökülür mesela, upuzun ve o güne kadar iyi giden bir ilişkileri bile varken: "Seni hiç tanımamışım..." 

 

Evet, başarı ve takdir edilmek benim için önemli. Bunu beklediğim tek yer erkeğim olur. Ona bir şeyler katabilmek de hoşuma gider mutlaka ama bana ihtiyaç duyması değil. Bu benim için itici bir şey hatta. Yol gösterebilmek falan da istemem, gideceği yolu kestirememiş veya henüz öğrenmemiş erkek istemem. 

 

Kadını anlıyor olabilmek diyorsun ya?

Tüm mesele yalnızca bu aslında. Bu benim dibine dek yaşadığım inanılmaz bir lüks. Çok az kadının yaşayabildiği bir lüks olduğunu da biliyor, görüyorum. Çok güzel bir gün, evdesin, ayakların yanıyor, farkında değilsin, adam yerinden gelip durduk yerde çoraplarını çıkarıyor kış günü ve geçip yerine oturuyor.

Sen a derken en sondaki z'yi biliyor, hatta senin bilmediğin, farkında bile olmadığın bir dolu şeyini bilip seni rahatlatıyor. Laf anlatmaya çalışmak, kendini doğru ifade etmek için sözcük seçmek zorunda kalmamak inanılmaz lüks. Rahatlık demiyorum bak, lüks. Onun kaliteli serseri ruhu, tutarlılığı, kadına kendisini kuş gibi özgür hissettirmesi, kendisine ve ona güvenmesi, her şeyde dibine dek desteklemesi, seksi şusu busu da var. Ekle hepsini. 

Böyle adama teslim olur kadın. Hele de bilimle iç içeyse bi de. Gerçi hayatında bilim olmayan, evrim falan bilmeyen adam pek de böyle bir adam olmaz aslen. 

Ve elbette kadınlarınız sizin tarlanızdır, onlara dilediğinizce varın cümlesi kadının hoşuna gider, orada kirli bir şey görmez falan. 

 

Sen de böyle bir adamsın, biliyorum. Yıllardır okuduğum, tanıdığım adamsın. Üslubun manyakça, son söyleyeceğini ilk söylüyorsun falan ama gerçeği biliyorsun. Evlenmek üzre olduğun kadından örnek vermiştin mesela. Şu lazım diyor yapıyor, ben bilmiyorum, karışmıyorum da, ne istiyorsa onu yapıyorum gibi bir şey demiştin.

Çünkü biliyorsun ki bu işler aslında kadın için önemli, o işe ait detayları o bilir, senin kafanda zerre kadar yer barındırmayan bir sürü detay onun için önemlidir, onları saçma bulsan da karışmazsın, ona bırakır ve üstüne düşeni yapıp bitirirsin. Ama öyle bir yaparsın ki bunu, kadın her şeye katıldığını, fikir yürütüp dahil olduğunu ve hepsinden zevk aldığını zanneder ve mutlu olur. Kadın mutlu olunca da erkek hem mutlu olur hem de rahat.

 

Zor iş bu. Aslında yolunu bilince çok kolay da...

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

 

Ben genelleme yapmıyorum.

 

Dindar biriyim,

bazı ateistler dindarlardan daha ahlaklıdır

diyorum. 

 

Aynı şeyi örneğin ilahiyat profesörü Abdülaziz Bayındır da söylüyor,

"İyi ki ateistler islamı cariyeler yüzünden eleştirdiler" diyor.

"çünkü bizim uyanıp islamın köleliği bir çırpıda kaldırdığını dile getirmemize vesile oldular."

Şu dindarların çelişmeli konuşmalarına hayranım herles işine nasıl geiyorsa öyle konuşuyor

 

Şimdi göster bana şu allah nerede videoyu izle ilk önce

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, investor said:

Kadinlar, kadin kafali bir erkek istiyor galiba.

 

Kadın kafasını anlayan, bilen ama köküne kadar erkek olanı istiyorlar. Hoş, kadın kafası çok önemli değil, onun kafasını anlasanız kafi. Ama hepsini bilirseniz, eliniz çok ama çok kuvvetli olacaktır. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...