Jump to content

İnanıyor musun? Niçin? İnanmıyor musun? Niçin?


Recommended Posts

Artık burada devam ediyorum.

Yaşadığı toplumun bozuk geleneklerine uymayan, aksak düzene karşı çıkan,, iyilği emreden kötülükten men eden, çok farklı, ileri görüşlü bir insan;  çok cesur, çok inançlı, çok akıllı, kin yok, sevgi var saygı var, Allah'ı anlatmaktan başka derdi olmayan biri...

Niçin bir peygamber silsilesinin bir devamı olmasın?!

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Artık burada devam ediyorum.

Yaşadığı toplumun bozuk geleneklerine uymayan, aksak düzene karşı çıkan,, iyilği emreden kötülükten men eden, çok farklı, ileri görüşlü bir insan;  çok cesur, çok inançlı, çok akıllı, kin yok, sevgi var saygı var, Allah'ı anlatmaktan başka derdi olmayan biri...

Niçin bir peygamber silsilesinin bir devamı olmasın?!

Neden olmaz, çünkü iyi insanlar vahiy alınca peygamber olmazlar. Yalnızca psikiyatrik rahatsızlığı olan iyi insanlar olurlar da ondan. Ayrıca iddia ettiği tanrı nefret-öfke gibi insani zaaflara sahip olduğundan ancak insan ürünü olabileceği için. Sözde en bilgili varlık, çelişkili ayetler yolladığı için. Ve peygamber uydurduğu + önceki dinlerden aldığı sözde "ilahi" ilkel kurallar tüm dünyada hüküm sürünceye kadar cihad etmeyi emrederek, savunduğu şeyin savaşçıl ilkel bir doktrin olduğunu ortaya koyduğu için. Eskidi yani artık. Bir sürü ilkellik var inandığın kitapta, öbür konu içinde de tartışılıyordu, bu forumda da yüzlerce kez tartışılmıştır, hangi birini yazalım.

Diğer konuda bana "bilim tanrının yokluğuyla varlığıyla uğraşmaz" dedin, sonra da "klasik fizik kuralları da, kuantum fizik kuralları da ya da belirsizlikleri de bir kanun koyucuyu gösteriyor" dedin. "Bunca şey yoktan mı var oldu?" diyerek "yoktan var oluş olamaz öyle tanrı yapmış olmalı" anlamında akla dayalı(!) bir önerme sundun, sonra da aynı aklın ilkeleri olan mantık kuralları tanrıya uygulandığında tanrı fikri çelişkiler gösterince "tanrıya akılla ulaşılmaz sezgilerle ulaşılır" dedin. Tanrının çocuğuna kızan baba gibi inanmayanları cehennemle tehdit ettiğini ama aslında yakmayacağını kabul ederek inandığın kitabı adeta çocuklara anlatılan masallar seviyesine düşürdün. Sonra kurandaki bilimsel hatalar konusu açıldı. Hiçbir yerden çıkış yok bu tanrıya. Dolayısıyla peygamberine de. Hala nasıl inanıyorsun? "Peygamber akrabaya yardım edin dedi" diye mi? Savaş esirlerine tecavüzü haram kılmayan peygamber yetime yardım edin demiş. Olsun çok iyi değil mi.

 

Resulullah (sav)’la birlikte Beni’l-Müstalik Gazvesi’ne çıktık. Arap esirlerinden çokça esir ele geçirdik. Kadınlara karşı arzu duyduk. Çünkü üzerimizde bekarlık şiddet kesbetmişti. Hep azil yapmak istiyorduk ve: “Aramızda Resulullah (sav) varken, ona sormadan azil (Bosalmadan penisi cekmek) yapmak olur mu?” dedik ve sorduk. “Hayır!” buyurdular. “Bunu yapmamanız gerekir. Kıyamete kadar geleceği takdir edilen her canlı mutlaka yaratılacaktır (siz tedbirinizle önüne geçemezsiniz).” [ Buhari, Nikah 96, Büyu 109, Itk 13, Megazi 32, Kader 4, Tevhid 18; Müslim, Nikah 125, (1438); Muvatt ]

 

Nasıl, aksak düzene baya karşı çıkmış değil mi.
Bu alıntı yaptığım şey bu forumda muhtemelen defalarca yazılmıştır, bunu görmekten bıkmışlardır. Bunun gibi sürüyle var.
Hadisleri yalanlayıp islam tarihini köşeye atıp kendini kandırabilirsin tabi. Ama "gerçek islam bu değil, sadece kuran" saçmalıklarında da çıkış yok, oraya gireceksen sen bilirsin. Sizinkisi iki ucu boklu değnek.

tarihinde skeptikal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
14 hours ago, skeptikal said:

Neden olmaz, çünkü iyi insanlar vahiy alınca peygamber olmazlar. Yalnızca psikiyatrik rahatsızlığı olan iyi insanlar olurlar da ondan.

' vahiy alınca' mı? Vahiy aldığını kabuj ediyorsun,öyjeyse!

 

14 hours ago, skeptikal said:

Ayrıca iddia ettiği tanrı nefret-öfke gibi insani zaaflara sahip olduğundan ancak insan ürünü olabileceği için.

nefret-öfke nçin ancak insan ürünü olsun; Tanrı insana kendi özelliklerinden vermiş olamaz mı?

 

15 hours ago, skeptikal said:

Sözde en bilgili varlık, çelişkili ayetler yolladığı için.

Bana göre çelişki yok.Bu kişisel bir yorum. Kur'an, oturup yazılmış bir kitap değil, biçok ayet olaylara göre inmiş.

 

15 hours ago, skeptikal said:

...önceki dinlerden aldığı sözde "ilahi" ilkel kurallar ...

 Vahyin kaynağı bir  olduğuna göre, sözlerin  benzemesi normal, fakat bazı yerler düzeltilmiş, Eski Ahit'de 'Tanrı yedinci gün dinlendi', Kur'an' a göre ise 'Allah yorulmaz'.

 "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin" diye kesin söz almıştık. Sonra siz, az bir bölümünüz dışında yüz çevirdiniz ve (hâlâ) çevirmektesiniz.

Hani sizden "Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın" diye kesin söz almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız, hâlâ da (buna) şahitlik etmektesiniz.

Bunların neresi ilkel?!

 

15 hours ago, skeptikal said:

 ...tüm dünyada hüküm sürünceye kadar cihad etmeyi emrederek, savunduğu şeyin savaşçıl ilkel bir doktrin olduğunu ortaya koyduğu için.

'Cihad'='Cehd-i gayret' değil mi? Mutlaka silahla mı olması gerekir?

Haksızlığa karşı gayret göstermek niye ilkel olsun?

 

15 hours ago, skeptikal said:

"tanrıya akılla ulaşılmaz sezgilerle ulaşılır" dedin.

Sezgileri besleyen akıl değil midir? Akılla aldığım verilerle Tanrı bliincine ulaşıyorum, direk akılla değil, aklın beslediği sezgilerle.

 

16 hours ago, skeptikal said:

Tanrının çocuğuna kızan baba gibi inanmayanları cehennemle tehdit ettiğini ama aslında yakmayacağını kabul ederek inandığın kitabı adeta çocuklara anlatılan masallar seviyesine düşürdün. Sonra kurandaki bilimsel hatalar konusu açıldı.

Bunları cevapsız mı bıraktım? Samimi bir şekilde yazdım.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

' vahiy alınca' mı? Vahiy aldığını kabuj ediyorsun,öyjeyse!

Evet vahiy alıyor. Mesela tanrının onunla konuşup çocuklarını öldürmesini emrettiğini söyleyen bunun üzerine çocuklarını öldüren kadının vahiy aldığı gibi.
https://en.wikipedia.org/wiki/Deanna_Laney_murders
Bir şizofren de etrafta koşuşturan yeşil adamlar gördüğünü söyleyebilir. Bu durumda o yalancı değildir, ama gerçeği de söylemiyordur.

 

 

nefret-öfke nçin ancak insan ürünü olsun; Tanrı insana kendi özelliklerinden vermiş olamaz mı?

Olamaz çünkü öfke zaaftır. Eksiksiz bir varlık öfke gibi bir zaafa sahip olamaz. İnandığın tanrı hiç cool değil. Çok sinirli, yakıyor falan. Tanrı dediğin öfkelenecek kadar aciz olmaz, cool olur.
Öfkenin ortaya çıktığı her durumda öfkelenen tarafta eksiklik oluşturan bir durum vardır. Engellenme, incinme, isteğinin yerine getirilmemesi, hangi durumu düşünürsen düşün öfkelenen varlık zarar görmüştür. Zarar görebilen varlık eksiksiz olamaz.

 

 

Bana göre çelişki yok.Bu kişisel bir yorum. Kur'an, oturup yazılmış bir kitap değil, biçok ayet olaylara göre inmiş.

Senin yorum dediğin şeyi öbür konuda yeterince gördüm. "Gelmek" yaratılmak oluyordu, "sonra" kelimesi sonra anlamına gelmiyordu falan. Kimi ikna etmeyi düşünüyorsun o yorumla. Eğer tanrının kuralları mutlaksa herkes tarafından aynı anlaşılan hükümler göndermelidir. Aksi takdirde tanrı hükümlerini net bir şekilde belirtmekten bile acizdir.
Çelişkiler kişisel yorum değil, çelişkileri senin sevmediğin mantık kuralları belirliyor. Hükümlerdeki yani emir ve yasaklardaki çelişkilere bahane üretilebilir. Hükmü kaldırma kuranda da var. Ama onun dışındakilere bahane üretilemez. Bana şunu söylesene, kurana göre gaybı sadece Allah mı bilir yoksa başkaları da bilebilir mi?
 

 

 Vahyin kaynağı bir  olduğuna göre, sözlerin  benzemesi normal, fakat bazı yerler düzeltilmiş, Eski Ahit'de 'Tanrı yedinci gün dinlendi', Kur'an' a göre ise 'Allah yorulmaz'.

 "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin" diye kesin söz almıştık. Sonra siz, az bir bölümünüz dışında yüz çevirdiniz ve (hâlâ) çevirmektesiniz.

Hani sizden "Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın" diye kesin söz almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız, hâlâ da (buna) şahitlik etmektesiniz.

Bunların neresi ilkel?!

Çünkü kuranda bir tek onlar var değil mi. Hep sevgi pıtırcığı ayetler.
Burası ilkel:
Nisa 3:   Fakat, eğer (onlara da) adaletle davranamayacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane ile veya elinizin altındaki sahip olduklarınızla (cariyelerinizle) yetinin
Maide 33: Allah ve O’nun Resûl'ü ile harp edenlerin ve yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları ya da ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rezilliğidir. Ve ahirette ise, onlara “büyük azap” vardır.
Nisa 2: Zaniye (zina yapan kadın) ve zani (zina yapan erkek); o zaman ikisinden herbirine yüz celde (yalnız cilde tesir edecek sopa) vurun.Eğer Allah’ın dînini (uygulama) konusunda, Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız; onlara merhamet sizi tutmasın 
Tevbe 29: Kitap verilenlerden, Allah’a ve yevm’il âhire (Allah’a ulaşma gününe) inanmayan kimselerle ve Allah’ın ve O’nun Resûl’ünün haram ettiğini haram etmeyenlerle ve hak dîni, dîn edinmeyenlerle, onlar küçük düşüp, cizyeyi elleriyle verinceye kadar savaşın.
Bakara 178:Ey inananlar! öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: hür ile hür insan, köle ile köle ve kadın ile kadın. öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir
Maide 38: erkek hırsız ve kadın hırsızın, yaptıklarından ötürü allah tarafından ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin. allah güçlü’dür, hakim’dir.

Nisa 34:Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve dövün.

Ahzab 33: Ey peygamberin eşleri! Evlerinizde oturun, Cahiliye de olduğu gibi açılıp saçılmayın.

Şunu söylesene bir, köleliği kaldırmayan din nasıl ilkel olmuyor? Muhammed-4 köleliği kaldırmıyor, onu baştan söyleyeyim.


 

 

Cihad'='Cehd-i gayret' değil mi? Mutlaka silahla mı olması gerekir?

Haksızlığa karşı gayret göstermek niye ilkel olsun?

Tevbe 29 da savaşın diyor. "kâtilû" kelimesi var. Kökü katil kelimesiyle aynı. Evet yani silahla. Haksızlığa karşı gayret göstermek ilkel değildir. Başkalarının inancı yüzünden onlara savaş açmak ilkeldir, o ayette olduğu gibi.
 

 

Sezgileri besleyen akıl değil midir? Akılla aldığım verilerle Tanrı bliincine ulaşıyorum, direk akılla değil, aklın beslediği sezgilerle.

Akılla ulaştığın verilere güveniyorsan tanrının mantıksal çelişkilerini açıklamak zorundasın. Halbuki "tanrıyı düşünemezsin" anlamında kaçamak cevaplar veriyorsun. Ya da sadece sezgiyle ulaşılır dersin. Ortası olmaz. "Yoktan var olma saçma öyleyse Allahı aklım almasa da mantıklıdır." diye bir şey olmaz. "Üç kenarlı olmayı aklım alıyor, çember olmayı da aklım alıyor, öyleyse üç kenarlı çember mantıksız değil" diye bir şey olmayacağı gibi. Tanrı mantık kurallarına uyar mı uymaz mı? Karar ver. Evetse çelişkileri açıklarsın, "aklın almaz" deyip geçemezsin. Hayırsa zaten inancın akılsızcadır ve tanrının varlığına akılla ulaşılmaz. Mantık kurallarına uymayan varlığa nasıl mantık kurallarıyla ulaşıyorsun? Deyiver hele.

Senin hatan şu: sen "evren dahilinde bulunan ve evrenin işleyiş yasalarına tâbi olan bir tanrı düşünmenden kaynaklanıyor" diyorsun. Senin dediğin bizim kastettiğimiz değil. Mesela 4 boyutlu bir cismi algılayamayabilirsin. İdrak edemeyebilirsin, sırf bu yüzden yoktur denemez, burası doğru. Ama 4 boyutlu cisim konsepti kendi içinde mantıksal çelişki barındırmaz. Halbuki "evli bekar" veya "acemi usta" bunun gibi değildir. Bunlar imkansızdır. İşte tanrının durumu da 4 boyutlu cisim örneğindeki gibi değil. Özellikleri paradoks veya çelişki barındırıyor. 

 

 

Bunları cevapsız mı bıraktım? Samimi bir şekilde yazdım.

Cevapların tatmin edici değil. Allahın yalan söylediğini, tehdit edip yakmayacağını kabul ediyorsun. Bunun da çocuk eğitimine benzediğini kabul ediyorsun. İnandığın kutsal kitap çocuklara mı sesleniyor, mantığını kullanan insanlara mı? Her şeyi geçtim, Allah'ın yakacam deyip yakmayacağını yani yalan söylediğini kabul ediyorsun yahu. Edip yüksel saçmalıklarına mı gireceksin yoksa, "ordaki ateş ateş değil". Sen demiyor muydun eski ahitte tanrı yoruldu diyor, orası düzeltildi diye? Öyleyse ordaki yorulma da yorulma değil, demek ki tevrat sağlammış hala.
Ayrıca bilimsel hatalar konusu kapanmadı. Nereden tutarsan tut, kuranda bilimsel hatalar var. "Yorum" deyip olmayacak zoraki cevaplar çıkararak hangi ateisti ikna etmeyi bekliyorsun sayın mmmrkl?

 

Ayrıca yazdığım hadis konusunda ne düşündüğünü merak ediyorum.
 

tarihinde skeptikal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 29.08.2017 at 17:58, skeptikal said:

Evet vahiy alıyor. Mesela tanrının onunla konuşup çocuklarını öldürmesini emrettiğini söyleyen bunun üzerine çocuklarını öldüren kadının vahiy aldığı gibi.
https://en.wikipedia.org/wiki/Deanna_Laney_murders
Bir şizofren de etrafta koşuşturan yeşil adamlar gördüğünü söyleyebilir. Bu durumda o yalancı değildir, ama gerçeği de söylemiyordur.

Yeterli bir cevap değil.

 

On 29.08.2017 at 17:58, skeptikal said:

Olamaz çünkü öfke zaaftır. Eksiksiz bir varlık öfke gibi bir zaafa sahip olamaz. İnandığın tanrı hiç cool değil. Çok sinirli, yakıyor falan. Tanrı dediğin öfkelenecek kadar aciz olmaz, cool olur.
Öfkenin ortaya çıktığı her durumda öfkelenen tarafta eksiklik oluşturan bir durum vardır. Engellenme, incinme, isteğinin yerine getirilmemesi, hangi durumu düşünürsen düşün öfkelenen varlık zarar görmüştür. Zarar görebilen varlık eksiksiz olamaz.

Öfkeye sahip olmak değil, öfkeyi kontrol edememek bir zaaftır.

 

On 29.08.2017 at 17:58, skeptikal said:

Senin yorum dediğin şeyi öbür konuda yeterince gördüm. "Gelmek" yaratılmak oluyordu, "sonra" kelimesi sonra anlamına gelmiyordu falan. Kimi ikna etmeyi düşünüyorsun o yorumla. Eğer tanrının kuralları mutlaksa herkes tarafından aynı anlaşılan hükümler göndermelidir. Aksi takdirde tanrı hükümlerini net bir şekilde belirtmekten bile acizdir.
Çelişkiler kişisel yorum değil, çelişkileri senin sevmediğin mantık kuralları belirliyor. Hükümlerdeki yani emir ve yasaklardaki çelişkilere bahane üretilebilir. Hükmü kaldırma kuranda da var. Ama onun dışındakilere bahane üretilemez. Bana şunu söylesene, kurana göre gaybı sadece Allah mı bilir yoksa başkaları da bilebilir mi?

Hüküm evrensel (iyiiliği emretmek, kötülükten nehyetmek gibi) ise değişmez, toplumsal ise değişir, çünkü hayat durrmaan değişiir.

 

'kurana göre gaybı sadece Allah mı bilir yoksa başkaları da bilebilir mi?'

Ancak Allah bilir, başkasına bildirmediiği sürece.

 

On 29.08.2017 at 17:58, skeptikal said:

Nisa 3:   Fakat, eğer (onlara da) adaletle davranamayacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane ile veya elinizin altındaki sahip olduklarınızla (cariyelerinizle) yetinin
Maide 33: Allah ve O’nun Resûl'ü ile harp edenlerin ve yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları ya da ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rezilliğidir. Ve ahirette ise, onlara “büyük azap” vardır.
Nisa 2: Zaniye (zina yapan kadın) ve zani (zina yapan erkek); o zaman ikisinden herbirine yüz celde (yalnız cilde tesir edecek sopa) vurun.Eğer Allah’ın dînini (uygulama) konusunda, Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız; onlara merhamet sizi tutmasın 
Tevbe 29: Kitap verilenlerden, Allah’a ve yevm’il âhire (Allah’a ulaşma gününe) inanmayan kimselerle ve Allah’ın ve O’nun Resûl’ünün haram ettiğini haram etmeyenlerle ve hak dîni, dîn edinmeyenlerle, onlar küçük düşüp, cizyeyi elleriyle verinceye kadar savaşın.
Bakara 178:Ey inananlar! öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: hür ile hür insan, köle ile köle ve kadın ile kadın. öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir
Maide 38: erkek hırsız ve kadın hırsızın, yaptıklarından ötürü allah tarafından ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin. allah güçlü’dür, hakim’dir.

Nisa 34:Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve dövün.

Ahzab 33: Ey peygamberin eşleri! Evlerinizde oturun, Cahiliye de olduğu gibi açılıp saçılmayın.

Bu ayetlerin  çoğu o günün yaşam biçimine, hukukuna göre, bu günün kafasıyla o günü değerlenndiriyorsun, ayetleerin kimi de yanlış çeviri, örneğin Nisa 3, 'cariyelerinizle' diye paranteze almış, orjinalinde öyle birşey yok, ister cariye ister hür, nikahsız beraberlik yoktur İslam'da.

 

On 29.08.2017 at 17:58, skeptikal said:

Şunu söylesene bir, köleliği kaldırmayan din nasıl ilkel olmuyor? Muhammed-4 köleliği kaldırmıyor, onu baştan söyleyeyim.

İnanmak istemiyorsan ben ne yapabilirim kardeşim!

 

On 29.08.2017 at 17:58, skeptikal said:

Tevbe 29 da savaşın diyor. "kâtilû" kelimesi var. Kökü katil kelimesiyle aynı. Evet yani silahla. Haksızlığa karşı gayret göstermek ilkel değildir. Başkalarının inancı yüzünden onlara savaş açmak ilkeldir, o ayette olduğu gibi.
 

Cımbızla bir ayeti  alıp, karşı-tez yapıyorsuni diğerleri gibi.

Halbuki 'cihad' denince, sadece kılıç-kalkan-kesmek-biçmek anlamak çok kıt bir anlayış olur.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, mmmrkl yazdı:

Yeterli bir cevap değil.

Üç seçenek var.
1.Gerçekten vahiy alıyor.
2. Yalan söylüyor.
3. Valdığını sanıyor (psikoz veya benzeri hastalık).
Şimdi bir insan çok iyi diye vahiy alıyor olmaz. Mantıklı bir insan için 3. olasılık doğru olandır. Senin olağanüstü bir iddian var, kanıt gerektiren seninkisi. Bu durumda yeterli olmayan benim cevabım değil. Hem sözde "ne kadar" iyi olduğunu Turan Dursun, İlhan Arsel gibi insanlardan öğreniyoruz.
 

7 saat önce, mmmrkl yazdı:

Öfkeye sahip olmak değil, öfkeyi kontrol edememek bir zaaftır.

Zaaf derken zayıflık anlamında. Öfke zayıflıktır. Kontrol olsa da zayıflıktır. Zayıflığı bulunmayan varlık öfke hissetmez. Aksini gösteren bir örnek yok. Öfkede illa ki öfkelenenin zarar gördüğü bir durum vardır. Öfkelenen kişi illaki incinmiştir. Zarar gören varlıkta zayıflık vardır. Allahın öfkesi kendi sıfatlarıyla çelişiyor.

 

7 saat önce, mmmrkl yazdı:

Hüküm evrensel (iyiiliği emretmek, kötülükten nehyetmek gibi) ise değişmez, toplumsal ise değişir, çünkü hayat durrmaan değişiir.

Allah "bu kuralları ilerde uygulamayın" diye ayet göndermemiş hiç. Bir insan neden toplumsal hükümlerin de evrensel olmadığını düşünmesin? Sonuçta Allah'tan geldiğine inanıyor? Kurana gerçekten teslim olan biri böyle düşünür. Allah mutlaksa hükümleri de mutlak olmalıdır, yorumla eğilip bükülen şeyler olmamalıdır. Kadın dövmek (islama göre) ya kötüdür ya iyi , eğip büküp "orda uzaklaştırın diyor" diyemezsin. Desen bile yorumun ya yanlıştır ya doğru. Bu durumda ya Allah'ın izin vermediği bir şeyi yapmış olursun ya da izin verdiği şeyi. Ama ilk durumda bu sana günah olur. Eğer farklı yorumlar gerçekten doğru olabilirse bunun suçlusu sen olmazsın, Allah olur. Çünkü hükümlerini net bir biçimde belirtmemiştir. Bu yüzden Allah hükümlerini net bir şekilde belirtmekten acizdir. Ama hangi şekilde anlarsan o doğrudur dersen, birden fazla doğru mu olur? Kadın dövmek ya iyidir ya kötü. Bu hüküm sadece bir örnek, başka hükümler için de düşünebilirsin.

 

7 saat önce, mmmrkl yazdı:

'kurana göre gaybı sadece Allah mı bilir yoksa başkaları da bilebilir mi?'

Ancak Allah bilir, başkasına bildirmediiği sürece.

Güzel. Bu ifadende çelişki yok. Peki "Başkasına bildirmediği sürece" ifadesi nerde var bana gösterir misin.
Cin 27: Gaybı seçtiği resullerine bildirir.
Neml 65: Gaybı yalnızca Allah bilir.
"Öğretmen sevdiği öğrencilere okuma yazma öğretti."
"Sınıfta sadece öğretmen okuma yazma bilir."
Bu iki cümle çelişiyor.  "Sadece öğretmen okuma-yazma bilir" cümlesinde "okuma yazma öğrettikleri hariç" ifadesi yok. "Başkasına bildirmediği sürece" ifadesini kendin çıkarabilirsin ama kuranda yok, bu yüzden çelişki var. Halbuki Allah o kadar süperse, bu ayetleri senin çıkarımına ihtiyaç kalmayacak şekilde çelişmeden gönderebilmeliydi. Dilde mantıksal örgüde hiç hata yapmamalıydı. Aksi takdirde kitabı iddia ettiği gibi eksiksiz değildir, En'am 38 yanlış olur.
 

7 saat önce, mmmrkl yazdı:

Bu ayetlerin  çoğu o günün yaşam biçimine, hukukuna göre, bu günün kafasıyla o günü değerlenndiriyorsun, ayetleerin kimi de yanlış çeviri, örneğin Nisa 3, 'cariyelerinizle' diye paranteze almış, orjinalinde öyle birşey yok, ister cariye ister hür, nikahsız beraberlik yoktur İslam'da.

 

Ayetler o güne hitap ediyorsa o zaman için doğrudur, bu zaman için değildir. Ben de doğal olarak şu yılda inanmıyorum Kur'ana. Halbuki Allahın hükümleri daha önce yazdığım gibi mutlak olmalıdır. Bu hükümleri gelecekte uygulamanı istemiyor mu? Öyleyse bunu neden belirtmemiş ayetlerde? Ha, bugün bu hükümlerin geçerli değilse doğruları kendi aklınla bulacaksın demektir. Madem doğrulara akılla ulaşılıyor, öyleyse ilk başta ayet göndermeye ne gerek vardı? Hem bazı hükümler geçerli değilse, hepsinin geçerli olmadığını nerden biliyorsun? Bana göre hiçbiri geçerli değil mesela, fikirlerimiz benziyor aslında :)

Mesela "hırsızlık günahtır" hükmü bugün niye geçerli olsun? Evrensel diye mi? Evrensel ahlak yoktur. İnançlıysan ahlakını din ile temellendirirsin.

Nisa 3 te orjinalinde "elinizin altında olanlar" diyor. Karınızla veya elinizdekilerle yetinin diyor. "Elinizdekiler"den başka ne anlıyorsun? Allah elinle yetin mi diyor yoksa. Mastürbasyon haram sanıyordum. Vay be her gün yeni bir şey öğreniyor insan. Gerçi muhtemelen Arapça halinde el falan geçmiyor ama olsun, bu da bir yorum :) 

 

7 saat önce, mmmrkl yazdı:

İnanmak istemiyorsan ben ne yapabilirim kardeşim!

İnanmıyorum değil, kanıt değil o ayet. Hadislere girmiyorum, hadi romantik olalım, pis hadisler (islam tarihi, basbaya tarih) yalan sadece kuran gerçek, tamam.O ayette kölelerin serbest bırakılması isteğe bırakılmış. "İster karşılıksız ister fidyeyle bırakın." Şimdi bir müslüman, esir için fidye istiyor. Karşı taraftan kimse fidyeyi vermeye yanaşmıyor. Ne olacak? "Karşılıksız bırakacak" diyemezsin çünkü adam fidyesiz bırakmak istemiyor, ayet bu izni vermiş. Fidyeyi veren olmadığı durumda esiri bırakma hükmü kuranda yok. Bu durumda kölelik engellenmedi.

 

7 saat önce, mmmrkl yazdı:

Cımbızla bir ayeti  alıp, karşı-tez yapıyorsuni diğerleri gibi.

Halbuki 'cihad' denince, sadece kılıç-kalkan-kesmek-biçmek anlamak çok kıt bir anlayış olur.

Cımbız değil. Evet sadece silahla demiyor. Ben bunu iddia etmedim. Ama savaşı da emretmiş. Bu durumda neyin cımbızından bahsediyorsun? Müslümanlar bu ayete göre durduk yere müslüman olmayan ülkeye savaş açabilir mi? Evet. Öyleyse her şey ortada.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 30.08.2017 at 20:22, skeptikal said:

Üç seçenek var.
1.Gerçekten vahiy alıyor.
2. Yalan söylüyor.
3. Valdığını sanıyor (psikoz veya benzeri hastalık).
Şimdi bir insan çok iyi diye vahiy alıyor olmaz. Mantıklı bir insan için 3. olasılık doğru olandır. Senin olağanüstü bir iddian var, kanıt gerektiren seninkisi. Bu durumda yeterli olmayan benim cevabım değil. Hem sözde "ne kadar" iyi olduğunu Turan Dursun, İlhan Arsel gibi insanlardan öğreniyoruz.

Bu insanlar sadece 'Tanrı'nın bir olduğunu' haber vermek için kelleyi koltuğa alıyorlar, aklı kullanmaya vurgu yapıyorlar, yaratılmışlığa işaret ediyorlar ve  o gün insanının bilemeyeceği şeylerden haber veriyorlar. 

Bahsettiğin kimselerin delili nedir? Kur'an mı,uydurma Hadis mi?
 

On 30.08.2017 at 20:22, skeptikal said:

Zaaf derken zayıflık anlamında. Öfke zayıflıktır. Kontrol olsa da zayıflıktır. Zayıflığı bulunmayan varlık öfke hissetmez. Aksini gösteren bir örnek yok. Öfkede illa ki öfkelenenin zarar gördüğü bir durum vardır. Öfkelenen kişi illaki incinmiştir. Zarar gören varlıkta zayıflık vardır. Allahın öfkesi kendi sıfatlarıyla çelişiyor.

Haklısın, yanlış söyledim. Allah için kullanılan 'gazap' kelimesi, insanların anlayışına inmek için kullanılıyor olsa gerek.

 

On 30.08.2017 at 20:22, skeptikal said:

Allah "bu kuralları ilerde uygulamayın" diye ayet göndermemiş hiç. Bir insan neden toplumsal hükümlerin de evrensel olmadığını düşünmesin? Sonuçta Allah'tan geldiğine inanıyor? Kurana gerçekten teslim olan biri böyle düşünür. Allah mutlaksa hükümleri de mutlak olmalıdır, yorumla eğilip bükülen şeyler olmamalıdır. Kadın dövmek (islama göre) ya kötüdür ya iyi , eğip büküp "orda uzaklaştırın diyor" diyemezsin. Desen bile yorumun ya yanlıştır ya doğru. Bu durumda ya Allah'ın izin vermediği bir şeyi yapmış olursun ya da izin verdiği şeyi. Ama ilk durumda bu sana günah olur. Eğer farklı yorumlar gerçekten doğru olabilirse bunun suçlusu sen olmazsın, Allah olur. Çünkü hükümlerini net bir biçimde belirtmemiştir. Bu yüzden Allah hükümlerini net bir şekilde belirtmekten acizdir. Ama hangi şekilde anlarsan o doğrudur dersen, birden fazla doğru mu olur? Kadın dövmek ya iyidir ya kötü. Bu hüküm sadece bir örnek, başka hükümler için de düşünebilirsin.

Mesaj aynı da, o mesajı algılayan akıllar farklı, dil farklı, zaman farklı,kültür farklı, coğrafya farklı... Nasıl olur da herkesten aynı anlayışı beklersin?
Örneğin 'darabe' kelimesinin yirmiye yakın anlamı var, hangisini seçeceksin? İlla 'dövmek' anlamını mı?

 

On 30.08.2017 at 20:22, skeptikal said:

Güzel. Bu ifadende çelişki yok. Peki "Başkasına bildirmediği sürece" ifadesi nerde var bana gösterir misin.
Cin 27: Gaybı seçtiği resullerine bildirir.
Neml 65: Gaybı yalnızca Allah bilir.
"Öğretmen sevdiği öğrencilere okuma yazma öğretti."
"Sınıfta sadece öğretmen okuma yazma bilir."
Bu iki cümle çelişiyor.  "Sadece öğretmen okuma-yazma bilir" cümlesinde "okuma yazma öğrettikleri hariç" ifadesi yok. "Başkasına bildirmediği sürece" ifadesini kendin çıkarabilirsin ama kuranda yok, bu yüzden çelişki var. Halbuki Allah o kadar süperse, bu ayetleri senin çıkarımına ihtiyaç kalmayacak şekilde çelişmeden gönderebilmeliydi. Dilde mantıksal örgüde hiç hata yapmamalıydı. Aksi takdirde kitabı iddia ettiği gibi eksiksiz değildir, En'am 38 yanlış olur.

27. âyet diyorki:Ancak seçtiği bir elçi hariç...
Orada 'illâ' (=hariç) var, senin mealinde bu yok, yanlış.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 30.08.2017 at 20:22, skeptikal said:

Ayetler o güne hitap ediyorsa o zaman için doğrudur, bu zaman için değildir. Ben de doğal olarak şu yılda inanmıyorum Kur'ana. Halbuki Allahın hükümleri daha önce yazdığım gibi mutlak olmalıdır. Bu hükümleri gelecekte uygulamanı istemiyor mu? Öyleyse bunu neden belirtmemiş ayetlerde? Ha, bugün bu hükümlerin geçerli değilse doğruları kendi aklınla bulacaksın demektir. Madem doğrulara akılla ulaşılıyor, öyleyse ilk başta ayet göndermeye ne gerek vardı? Hem bazı hükümler geçerli değilse, hepsinin geçerli olmadığını nerden biliyorsun? Bana göre hiçbiri geçerli değil mesela, fikirlerimiz benziyor aslında :)

Mesela "hırsızlık günahtır" hükmü bugün niye geçerli olsun? Evrensel diye mi? Evrensel ahlak yoktur. İnançlıysan ahlakını din ile temellendirirsin.

Nisa 3 te orjinalinde "elinizin altında olanlar" diyor. Karınızla veya elinizdekilerle yetinin diyor. "Elinizdekiler"den başka ne anlıyorsun? Allah elinle yetin mi diyor yoksa. Mastürbasyon haram sanıyordum. Vay be her gün yeni bir şey öğreniyor insan. Gerçi muhtemelen Arapça halinde el falan geçmiyor ama olsun, bu da bir yorum :) 

 

Öncelikle bütün âyetler değil! Orada sekiz âyet var sadece; siz ateist arkadaşlar âyetleri toptan, hep aynı gözle görmek eğilimindesiniz; 'inkar edenleri öldürün' derken âyetin, sadece kendilerine saldıran kafirleri  kastettiğini gözardı etmek eğilimindesiniz.

Şartlar değiştikçe hüküm değişir, çünkü toplumlar ve hayat değişir.
Hırsızlık demişsin, demekki şartlar değişmiş, dolayısıyla hüküm de değişmiş.
Koskoca 'ma meleket eymanihim' ibaresinde eli ve melik olmayı görmüyor musun? Bir de güya belaltı alay ediyorsun.

 

On 30.08.2017 at 20:22, skeptikal said:

nanmıyorum değil, kanıt değil o ayet. Hadislere girmiyorum, hadi romantik olalım, pis hadisler (islam tarihi, basbaya tarih) yalan sadece kuran gerçek, tamam.O ayette kölelerin serbest bırakılması isteğe bırakılmış. "İster karşılıksız ister fidyeyle bırakın." Şimdi bir müslüman, esir için fidye istiyor. Karşı taraftan kimse fidyeyi vermeye yanaşmıyor. Ne olacak? "Karşılıksız bırakacak" diyemezsin çünkü adam fidyesiz bırakmak istemiyor, ayet bu izni vermiş. Fidyeyi veren olmadığı durumda esiri bırakma hükmü kuranda yok. Bu durumda kölelik engellenmedi.

Yine yanlış meal, bunları kasıtlı olarak bulmadğını sanmıyorum. 'ister' yok orada, doğrusu şu:

'ya karşılıksız, ya da fidye ile salıverin'...
Gördüğün gibi, salıvermek zorundasın, başka yol yok, zaten böyle uygulanmış.

 

On 30.08.2017 at 20:22, skeptikal said:

Cımbız değil. Evet sadece silahla demiyor. Ben bunu iddia etmedim. Ama savaşı da emretmiş. Bu durumda neyin cımbızından bahsediyorsun? Müslümanlar bu ayete göre durduk yere müslüman olmayan ülkeye savaş açabilir mi? Evet. Öyleyse her şey ortada.

Durup dururken değil, saldıranlarla savaşmak emrediliyor:

Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın, aşırı gitmeyin; doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez.(Bakara 190)

Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever.
Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.(Mümtehine 8-9)

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 05.09.2017 at 13:40, mmmrkl yazdı:

Bu insanlar sadece 'Tanrı'nın bir olduğunu' haber vermek için kelleyi koltuğa alıyorlar, aklı kullanmaya vurgu yapıyorlar, yaratılmışlığa işaret ediyorlar ve  o gün insanının bilemeyeceği şeylerden haber veriyorlar. 

Bahsettiğin kimselerin delili nedir? Kur'an mı,uydurma Hadis mi?

Benim linkini attığım kadının da motivasyonu vardı çocuklarını öldürmek için. Motivasyon kanıt değildir, anlaşılmıyor sanırım.
"Uydurma hadis"
Kuran nüshaları da aynı kişilerin elinden geçip bugüne gelmiş, hadisler de. Kuranın bozulduğuna inanmıyorsun ama hadisler uydurma, nasıl oluyor?
O gün bilinemeyecek şeylerden haber verdiklerine inanmak istiyorsun, öyle bir durum yok, kurandaki bilimsel hatalara geri döneriz ordan.
 

On 05.09.2017 at 13:40, mmmrkl yazdı:

Haklısın, yanlış söyledim. Allah için kullanılan 'gazap' kelimesi, insanların anlayışına inmek için kullanılıyor olsa gerek.

Niye insanların anlayacağı seviyeye inilsin? Neden gerek olsun böyle bir şeye? Böyle bir şey hiç denmeyebilirdi. Tanrının öfkelendiği belirtilmeyebilirdi. Sadece "hakettiğiniz ceza budur" denirdi ve tanrının insana hakettiği cezayı verdiği ileri sürülürdü sadece, öfkelenme gibi insani bir özellikten bahsedilmezdi. Böylece ben de bu argümanı ileri süremezdim. Basbaya "öfke" işte. Allah inanmayanlara ceza vereceğini de söylüyor. Derilerini değiştirip yakacağını da söylüyor. Onlara türlü türlü pislikler yedireceğini söylüyor ve "gazabına" uğrayacaklarını söylüyor. Delillerin hepsi insandaki öfkeye işaret ediyor. Neden hala bu zorlama?
Bu yaptığın şuna benziyor, ortada bir şekil var. Üç kenarı var, üç köşesi var. İç açıları toplamı 180. Ama sen diyorsun ki, "Biz bunu anlayamayız. Bu bizim bildiğimiz üçgen değil." Ben delillere bakarım. Deliller antropomorfik bir tanrıya işaret ediyor. Daha fazlasına değil.
 

On 05.09.2017 at 13:40, mmmrkl yazdı:

Mesaj aynı da, o mesajı algılayan akıllar farklı, dil farklı, zaman farklı,kültür farklı, coğrafya farklı... Nasıl olur da herkesten aynı anlayışı beklersin?
Örneğin 'darabe' kelimesinin yirmiye yakın anlamı var, hangisini seçeceksin? İlla 'dövmek' anlamını mı?

Hasta ruhlu bir müslümansam dövmeyi seçerim. Ama allah da niye dövdün diyemez, çünkü ayeti öyle göndermiş. İyi de, sen neye göre seçiyorsun? Sana göre seninki mi doğru sadece, yoksa diğerleri de doğru olabilir mi? Birden fazla doğru olur mu?

 

On 05.09.2017 at 13:40, mmmrkl yazdı:

27. âyet diyorki:Ancak seçtiği bir elçi hariç...
Orada 'illâ' (=hariç) var, senin mealinde bu yok, yanlış.

Cin 27 de diyor, Neml 65 te demiyor. Cin 26-27 kendi arasında senin de gösterdiğin gibi tutarlı ama Neml 65 ile değil. O kendi bağlamında tek bir cümle. Ve bırakılmış, devamı getirilmemiş, o yüzden çelişki.

 

On 05.09.2017 at 13:47, mmmrkl yazdı:

Öncelikle bütün âyetler değil! Orada sekiz âyet var sadece; siz ateist arkadaşlar âyetleri toptan, hep aynı gözle görmek eğilimindesiniz; 'inkar edenleri öldürün' derken âyetin, sadece kendilerine saldıran kafirleri  kastettiğini gözardı etmek eğilimindesiniz.

Şartlar değiştikçe hüküm değişir, çünkü toplumlar ve hayat değişir.
Hırsızlık demişsin, demekki şartlar değişmiş, dolayısıyla hüküm de değişmiş.
Koskoca 'ma meleket eymanihim' ibaresinde eli ve melik olmayı görmüyor musun? Bir de güya belaltı alay ediyorsun.

Ben bütün ayetleri değil aklıma gelenleri yazdım. Başka ilkellikler de var kuranda. Günümüze hitap etmeyen cezalar vs. biliyorsun zaten.
"Şartlar değiştikçe hükümler değişir." İşte insanlar öyle düşünmüyor. Allahtan geldiğine inandıkları için hükümlerin her zaman geçerli olduğunu düşünüyorlar. Allah'ın yapacağı şey çok basitti. "Bu hükümler sadece indirildiği zaman için geçerlidir" diye ayet göndermekti yapacağı tek şey. O zaman tartışmaya gerek bile duymazdık. Ama bunu yapmaktan aciz. Hükümlerini net bir şekilde belirtmiyor, eğer senin dediğin doğruysa. Kuranın bugün geçerli olmaması senin yorumun. Ama bugün geçerli olduğunu düşünen de haklıdır. Çünkü bir ilahtan geldiğine inanıyor. Ve ilah "bu emirler şu zamana kadar geçerlidir" falan dememiş.  Doğal olarak ilahın hükümlerinin mutlak olduğuna inanmak bir müslüman için fabrika ayarıdır. Daha önce dediğim gibi, kurana gerçekten inanan insan kurana teslim olur. Allahın emirlerinin mutlak ve evrensel olduğunu düşünür, çünkü Allah aksini belirtmemiş. "mâ meleket eymânu-kum" dan ne anladığını merak ediyorum, cariye değilse ne? 
âyetin, sadece kendilerine saldıran kafirleri  kastettiğini gözardı etmek eğilimindesiniz.

Bakara 190 diye yazmışsın aşağıda cevap vereceğim.

 

On 05.09.2017 at 13:47, mmmrkl yazdı:

Yine yanlış meal, bunları kasıtlı olarak bulmadğını sanmıyorum. 'ister' yok orada, doğrusu şu:

'ya karşılıksız, ya da fidye ile salıverin'...
Gördüğün gibi, salıvermek zorundasın, başka yol yok, zaten böyle uygulanmış.

"imma ... imma ..." ifadesine baktığımda "ya ... ya ..." ve "ister ... ister ..." anlamları çıkıyor.
https://enisesemagonca.blogspot.com.tr/2014/05/arapca-ya-ya-da-kalibi.html
Ben arapça bilmiyorum ama şu insanlar muhtemelen biliyor:
https://sorularlaislamiyet.com/muhammed-suresi-4-ayet-koleligi-yasakliyorsa-peygamberimiz-neden-kolelestirme-yapmistir
Bu arada sen istediğin meali alınca "yorum" oluyor ama başka meallere "yanlış meal" diyorsun, o yorumsa bu da yorumdur.
"Zaten böyle uygulanmış"
Nerden biliyorsun? Hadisler uydurmaydı hani?
 

On 05.09.2017 at 13:47, mmmrkl yazdı:

Durup dururken değil, saldıranlarla savaşmak emrediliyor:

Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın, aşırı gitmeyin; doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez.(Bakara 190)

Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever.
Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.(Mümtehine 8-9)

"Sizinle savaşanlarla siz de savaşın" ifadesinden "sizinle savaşmayanlarla savaşmayın" anlamı çıkmaz. Daha önce de duyduğum reformist kıvırmaları açıkçası bunlar. Bir baba oğluna "sana iyilik yapana sen de iyilik yap" diye nasihat verirken "sana iyilik yapmayana iyilik yapma" mı demek istemiştir? Babanın söylediği aslında iyi bir şey ama sen ondan ikinci yazdığım anlamı çıkarıyorsan iyi olandan kötü anlam çıkarmış oldun. "Aşırıya gitmeyin" ifadesinden de çıkmaz o anlam.  Allahın yapacağı şey çok basitti: "sizinle savaşmayanlarla savaşmayın" diye ayet göndermekti yapacağı tek şey. Tabi bunu gerçekten savunuyorsa.
 

Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever.
"Onlara iyilikten men etmez" derken  onlara iyi davranma izni vermiş. Ama kısıtlama yapmamış. "Onlara iyilik yapabilirsiniz" den "onlara savaş açamazsınız" anlamı çıkmaz. "İsterseniz iyi de davranabilirsiniz" anlamı çıkar en fazla mümtehine 8-9 dan. Yani "illa savaş açmanız gerekmiyor, iyi de davranabilirsiniz" anlamı çıkar ayetleri beraber inceleyince ama "savaş açamazsınız" anlamı çıkmaz.

 

Tevbe 29 ile Bakara 190 ı incelersek:

"Sizinle savaşanlarla siz de savaşın."

"İnanmayanlarla cizye verinceye kadar savaşın."

Burda iki farklı hüküm var. Sense ikisini aynı cümledeymiş gibi harmanlayıp şu anlamı çıkarıyorsun:

"Sizinle savaşan inanmayan kimselerle siz de savaşın."

Halbuki o iki cümle birbirinden ayrı, bu yüzden o anlamı çıkaramazsın. Eğer Allah o anlamı çıkartmanı istiyorsa, yapacağı şey basitti, o anlama gelen tek bir ayet gönderecekti. Aksi takdirde ayetleri kendi anladığın şekilde kırpıp buna yorum diyemezsin.  Çünkü:

"sizinle savaşanlarla siz de savaşın" cümlesiyle

"inanmayan herkesle savaşın" cümlesi çelişmez, yukarda da yazdığım gibi "sizinle savaşmayanla savaşmayın" anlamı çıkamayacağından dolayı.

tarihinde skeptikal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
9 hours ago, skeptikal said:

Benim linkini attığım kadının da motivasyonu vardı çocuklarını öldürmek için. Motivasyon kanıt değildir, anlaşılmıyor sanırım.

Motivasyon niye kanıt olmasın?! 

Motive eden ne? İşte o önemli.

 

9 hours ago, skeptikal said:

Uydurma hadis"
Kuran nüshaları da aynı kişilerin elinden geçip bugüne gelmiş, hadisler de. Kuranın bozulduğuna inanmıyorsun ama hadisler uydurma, nasıl oluyor?

Kur'an hemen yazılıp kayıt altına alındı, Hadis ilmi ise Hz. Muhamed'den yaklaşık 230 yıl sonra, akıllarda kaldığı kadarıyla ve birçok uydurulanlarla ortaya çıktı; Hadis Tarihi'ni okumanı tavsiye ederim.

2015 yılında, o güne ait bir Kur'an parçası bulundu, haberler söyledi, gazeteler yazdı, tıpatıp aynı.

 

9 hours ago, skeptikal said:

O gün bilinemeyecek şeylerden haber verdiklerine inanmak istiyorsun, öyle bir durum yok, kurandaki bilimsel hatalara geri döneriz ordan.

Ne hatası!

Bilimsel âyetler için ayrı bir başlık açmak istiyorum.

 

9 hours ago, skeptikal said:

Niye insanların anlayacağı seviyeye inilsin? Neden gerek olsun böyle bir şeye? Böyle bir şey hiç denmeyebilirdi. Tanrının öfkelendiği belirtilmeyebilirdi. Sadece "hakettiğiniz ceza budur" denirdi ve tanrının insana hakettiği cezayı verdiği ileri sürülürdü sadece, öfkelenme gibi insani bir özellikten bahsedilmezdi. Böylece ben de bu argümanı ileri süremezdim. Basbaya "öfke" işte.

Daha vurgulu anlatarak daha iyi hissetsin diye olabilir.

 

9 hours ago, skeptikal said:

Allah inanmayanlara ceza vereceğini de söylüyor. Derilerini değiştirip yakacağını da söylüyor. Onlara türlü türlü pislikler yedireceğini söylüyor ve "gazabına" uğrayacaklarını söylüyor.

Bak sen de aynı şeyi söylüyorsun, diğerleri gibi, halbuki kaç kere yazdım: O azablar ve cezalar müslümanlara din konusunda saldıran kafirler için, saldirmayanlar için değil.

Çok yoruldum, sonra devam edeceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 28.08.2017 at 10:48, mmmrkl yazdı:

Artık burada devam ediyorum.

Yaşadığı toplumun bozuk geleneklerine uymayan, aksak düzene karşı çıkan,, iyilği emreden kötülükten men eden, çok farklı, ileri görüşlü bir insan;  çok cesur, çok inançlı, çok akıllı, kin yok, sevgi var saygı var, Allah'ı anlatmaktan başka derdi olmayan biri...

Niçin bir peygamber silsilesinin bir devamı olmasın?!

 

Niçin olsun? Tariflediğiniz ideal insan tipi sıradan ve iyi bir inanır olamaz mı?

Bence gayet de olabilir, zira böyle inanırlar az sayıda olsa da var. Peki bu tip bir insan olmak o kadar ulvi, o kadar az rastlanır bir şey midir ki hemen peygamberlik atfediyorsunuz?

Kendi bacağınızdan vurmuşsunuz kendinizi. 

Bu insan, Allah'a inanma özelliği dışındakilerin hepsine sahip olsa ona da peygamber silsilesinin devamı olabilir mi diyecek misiniz? Hatta katı ateist olsa...

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 hours ago, skeptikal said:

Bu yaptığın şuna benziyor, ortada bir şekil var. Üç kenarı var, üç köşesi var. İç açıları toplamı 180. Ama sen diyorsun ki, "Biz bunu anlayamayız. Bu bizim bildiğimiz üçgen değil."

Hayır, nereden çıkartıyorsun?! Üçgen bilimin konusu, görüyorum ve iç açıları toplamı 180 biliyorum.

Ama Allah deney ve gözlem konusu değil, gözlerimle görmüyorum.

 

18 hours ago, skeptikal said:

Deliller antropomorfik bir tanrıya işaret ediyor.

İnsana bazı özelliklerinden, sınırlı olarak vermiş olamaz mı?

 

18 hours ago, skeptikal said:

Hasta ruhlu bir müslümansam dövmeyi seçerim. Ama allah da niye dövdün diyemez, çünkü ayeti öyle göndermiş. İyi de, sen neye göre seçiyorsun? Sana göre seninki mi doğru sadece, yoksa diğerleri de doğru olabilir mi? Birden fazla doğru olur mu?

Hz. Muhammed'in yaşantısına bakalım, O hiç dövmemiş, demekki ayet 'dövün' demiyor.

 

18 hours ago, skeptikal said:

Cin 27 de diyor, Neml 65 te demiyor. Cin 26-27 kendi arasında senin de gösterdiğin gibi tutarlı ama Neml 65 ile değil. O kendi bağlamında tek bir cümle. Ve bırakılmış, devamı getirilmemiş, o yüzden çelişki.

Niye olsun? Her geçtiği yerde niye söylesin?! Bir sonraki söyleyişte, anlatılmak isteneni akledebilirsin.

 

19 hours ago, skeptikal said:

"Şartlar değiştikçe hükümler değişir." İşte insanlar öyle düşünmüyor. Allahtan geldiğine inandıkları için hükümlerin her zaman geçerli olduğunu düşünüyorlar. Allah'ın yapacağı şey çok basitti. "Bu hükümler sadece indirildiği zaman için geçerlidir" diye ayet göndermekti yapacağı tek şey. O zaman tartışmaya gerek bile duymazdık. Ama bunu yapmaktan aciz. Hükümlerini net bir şekilde belirtmiyor, eğer senin dediğin doğruysa. Kuranın bugün geçerli olmaması senin yorumun.

Tabii benim yorumum, sen mmmrkl ile konuşuyorsun, başkalarının yorumunu bana sorman abes.

İnsanlara akletme yeteneği verilmiş, donanımlı, doğruyu düşünebilir, bulabilir, ayrıca bir ayet bence gereksiz.

Yanlış düşünenler ya yobaz yada dini menfaatine alet ediyordur.

 

19 hours ago, skeptikal said:

 "mâ meleket eymânu-kum" dan ne anladığını merak ediyorum, cariye değilse ne? 
âyetin, sadece kendilerine saldıran kafirleri  kastettiğini gözardı etmek eğilimindesiniz.

Bakara 190 diye yazmışsın aşağıda cevap vereceğim.

 

Öncelikle, 'cariye' deyip duruyorsun, Kur'an'da böyle bir kelime geçiyor mu?! Hayır.

 "mâ meleket eymânu-kum''= sahipliği altında bulunanlar diye çevrilebilir.

İSLAM'DAN ÖNCE birçok erkek-kadın köle vardı; Muhammed 4'ten sonra köleliğin kaynağı kurutuldu.

Bahsedilenler, İslam öncesi o toplumda bulunanlar.

 

19 hours ago, skeptikal said:

"imma ... imma ..." ifadesine baktığımda "ya ... ya ..." ve "ister ... ister ..." anlamları çıkıyor.
https://enisesemagonca.blogspot.com.tr/2014/05/arapca-ya-ya-da-kalibi.html
Ben arapça bilmiyorum ama şu insanlar muhtemelen biliyor:
https://sorularlaislamiyet.com/muhammed-suresi-4-ayet-koleligi-yasakliyorsa-peygamberimiz-neden-kolelestirme-yapmistir
Bu arada sen istediğin meali alınca "yorum" oluyor ama başka meallere "yanlış meal" diyorsun, o yorumsa bu da yorumdur.

Tekrar ediyorum, burada mmmrkl'nin yorumlarından konuşuyoruz, ordan burdan bulduğunu getirme.

Ayrıca, bu makaleler, fidyenin kölelik hakkı olduğundan bahsediyor, köle almaktan değil.

 

19 hours ago, skeptikal said:

"Zaten böyle uygulanmış"
Nerden biliyorsun? Hadisler uydurmaydı hani?

Hz Muhammed'in Zeyd'i, kölesiyken, azâd edip evlâtlık aldığını hiç mi duymadın?  Arkadaşlarınında kölelerini azâd etttiklerini hiç mi bilmiyorsun?!

Bütün Hadisler uydurma değildir, Kur'an'la çelişmeyeni seçmek lazım.

 

19 hours ago, skeptikal said:

Sizinle savaşanlarla siz de savaşın" ifadesinden "sizinle savaşmayanlarla savaşmayın" anlamı çıkmaz. Daha önce de duyduğum reformist kıvırmaları açıkçası bunlar. Bir baba oğluna "sana iyilik yapana sen de iyilik yap" diye nasihat verirken "sana iyilik yapmayana iyilik yapma" mı demek istemiştir? Babanın söylediği aslında iyi bir şey ama sen ondan ikinci yazdığım anlamı çıkarıyorsan iyi olandan kötü anlam çıkarmış oldun. "Aşırıya gitmeyin" ifadesinden de çıkmaz o anlam.  Allahın yapacağı şey çok basitti: "sizinle savaşmayanlarla savaşmayın" diye ayet göndermekti yapacağı tek şey. Tabi bunu gerçekten savunuyorsa.
 

Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever.
"Onlara iyilikten men etmez" derken  onlara iyi davranma izni vermiş. Ama kısıtlama yapmamış. "Onlara iyilik yapabilirsiniz" den "onlara savaş açamazsınız" anlamı çıkmaz. "İsterseniz iyi de davranabilirsiniz" anlamı çıkar en fazla mümtehine 8-9 dan. Yani "illa savaş açmanız gerekmiyor, iyi de davranabilirsiniz" anlamı çıkar ayetleri beraber inceleyince ama "savaş açamazsınız" anlamı çıkmaz.

 

Tevbe 29 ile Bakara 190 ı incelersek:

"Sizinle savaşanlarla siz de savaşın."

"İnanmayanlarla cizye verinceye kadar savaşın."

Burda iki farklı hüküm var. Sense ikisini aynı cümledeymiş gibi harmanlayıp şu anlamı çıkarıyorsun:

"Sizinle savaşan inanmayan kimselerle siz de savaşın."

Halbuki o iki cümle birbirinden ayrı, bu yüzden o anlamı çıkaramazsın. Eğer Allah o anlamı çıkartmanı istiyorsa, yapacağı şey basitti, o anlama gelen tek bir ayet gönderecekti. Aksi takdirde ayetleri kendi anladığın şekilde kırpıp buna yorum diyemezsin.  Çünkü:

"sizinle savaşanlarla siz de savaşın" cümlesiyle

"inanmayan herkesle savaşın" cümlesi çelişmez, yukarda da yazdığım gibi "sizinle savaşmayanla savaşmayın" anlamı çıkamayacağından dolayı.

O kadar yazmışsın; halbuki devamındaki âyetleri okusan yeter:

191-Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke'den) siz de onları çıkarın. Zulüm ve baskı adam öldürmekten daha ağırdır. Yalnız, Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa (siz de onlarla savaşın) onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.

192-Eğer onlar (savaştan ve küfürden) vazgeçerlerse, (şunu iyi bilin ki) Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

193- Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, Türk Ateist said:

Niçin olsun? Tariflediğiniz ideal insan tipi sıradan ve iyi bir inanır olamaz mı?

Bence gayet de olabilir, zira böyle inanırlar az sayıda olsa da var. Peki bu tip bir insan olmak o kadar ulvi, o kadar az rastlanır bir şey midir ki hemen peygamberlik atfediyorsunuz?

Kendi bacağınızdan vurmuşsunuz kendinizi. 

Bu insan, Allah'a inanma özelliği dışındakilerin hepsine sahip olsa ona da peygamber silsilesinin devamı olabilir mi diyecek misiniz? Hatta katı ateist olsa..

İnanma özelliği, hayatını sadece 'la ilahe illallah' sözü için ortaya koyması, yaşadığı toplumun insanlarından çok ileri görüşlü olması, Kur'an'daki çağını aşan âyetler... ALLAH'IN VARLIĞI'NA İNANAN bir insan için ikna edici değil mi?

Üstelik daha önceki vahiy tecrübelerinin varlığı...neden Yaratan yarattığına ilham etmesin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 28.08.2017 at 10:48, mmmrkl yazdı:

Artık burada devam ediyorum.

Yaşadığı toplumun bozuk geleneklerine uymayan, aksak düzene karşı çıkan,, iyilği emreden kötülükten men eden, çok farklı, ileri görüşlü bir insan;  çok cesur, çok inançlı, çok akıllı, kin yok, sevgi var saygı var, Allah'ı anlatmaktan başka derdi olmayan biri...

Niçin bir peygamber silsilesinin bir devamı olmasın?!

Çevre kabilelere ülkelere Cizye verin yada islamı kabul edin diyerek savaş açan  birinin derdi paradır.

Allah ı anlatmak için eğitim ve öğretimi kullanabilirdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 8/28/2017 at 10:48, mmmrkl said:

Artık burada devam ediyorum.

Yaşadığı toplumun bozuk geleneklerine uymayan, aksak düzene karşı çıkan,, iyilği emreden kötülükten men eden, çok farklı, ileri görüşlü bir insan;  çok cesur, çok inançlı, çok akıllı, kin yok, sevgi var saygı var, Allah'ı anlatmaktan başka derdi olmayan biri...

Niçin bir peygamber silsilesinin bir devamı olmasın?!

 

 

Zira, yalancının teki olacaktır. 

 

Neden gidesin ki, üçkağıtçı, yalancı bir madrabazın ardından?

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 09.09.2017 at 13:00, mmmrkl yazdı:

Motivasyon niye kanıt olmasın?! 

Motive eden ne? İşte o önemli.

İbrahim peygamber vahiy alıyor, çocuğunu öldürmeye kalkıyor. Deanna Laney de aynı. Farkındaysan motive eden şeyler aynı.
 

On 09.09.2017 at 13:00, mmmrkl yazdı:

Kur'an hemen yazılıp kayıt altına alındı, Hadis ilmi ise Hz. Muhamed'den yaklaşık 230 yıl sonra, akıllarda kaldığı kadarıyla ve birçok uydurulanlarla ortaya çıktı; Hadis Tarihi'ni okumanı tavsiye ederim.

2015 yılında, o güne ait bir Kur'an parçası bulundu, haberler söyledi, gazeteler yazdı, tıpatıp aynı.

Eğer hadisleri, kendi yorumuna kanıt olarak kullanmazsan bu dediğin tutarlı olabilir. Aksi takdirde değil. "Kuranla çelişmeyeni alırız" diyeceksin onla ilgili de yazacağım aşağıda.

 

On 09.09.2017 at 13:00, mmmrkl yazdı:

Daha vurgulu anlatarak daha iyi hissetsin diye olabilir.

Demek "sübhan" olan Allah vurguyu arttırmak için kendi "sübhan"lığını bozan özellikler atfediyor kendine.

 

On 09.09.2017 at 13:00, mmmrkl yazdı:

Bak sen de aynı şeyi söylüyorsun, diğerleri gibi, halbuki kaç kere yazdım: O azablar ve cezalar müslümanlara din konusunda saldıran kafirler için, saldirmayanlar için değil.

Çok yoruldum, sonra devam edeceğim.

Bu durumda senin 400 küsür iletini tek tek okumam gerekecek.
Kimin için olduğu önemli değil. Sonsuz cehennem sadizmden başka bir şey değil.
 

On 10.09.2017 at 12:24, mmmrkl yazdı:

Hayır, nereden çıkartıyorsun?! Üçgen bilimin konusu, görüyorum ve iç açıları toplamı 180 biliyorum.

Ama Allah deney ve gözlem konusu değil, gözlerimle görmüyorum.

Bilimin konusu değil, matematik ve geometrinin konusu. Ben deliller açısından karşılaştırma yaptım, bütün veriler allahın bir insan gibi öfkelenerek kendi "sübhan" sıfatıyla çeliştiğini gösteriyor. Senin delilleri reddetme şeklin de ikna edici gelmiyor.

 

On 10.09.2017 at 12:24, mmmrkl yazdı:

İnsana bazı özelliklerinden, sınırlı olarak vermiş olamaz mı?

Sorun bazı özelliklerin insan ve tanrıda ortak olması değil, insandaki bazı sıfatların ve eylemlerin tanrı gibi bir varlığa yakışmaması. Öfke gibi. Hakaret gibi.

 

On 10.09.2017 at 12:24, mmmrkl yazdı:

Hz. Muhammed'in yaşantısına bakalım, O hiç dövmemiş, demekki ayet 'dövün' demiyor.

Muhammed'in yaşantısına bakıyorsan uydurma diye kestirip attığın hadislerle başın belaya girer. Aşağıda yazacağım.
 

On 10.09.2017 at 12:24, mmmrkl yazdı:

Niye olsun? Her geçtiği yerde niye söylesin?! Bir sonraki söyleyişte, anlatılmak isteneni akledebilirsin.

"Her geçtiği yerde niye söylesin" 
Çelişkiyi engellemek için. Rahman suresinde o kadar gereksiz tekrarlama yapıyor da kitabındaki çelişkiyi engelleyecek ayrıntıları ekleyemiyor mu? İki farklı cümle var ve biri yarım bırakıldığı için açıkça çelişkiye sebep oluyor. Anlatılmak isteneni sen akledebilirsin de, daha önce de dediğim gibi, senin akıl etmene gerek kalmadan herhangi bir çelişki barındırmaması gerekiyor çünkü Allah eksiksiz olduğunu iddia ediyor kuranın. Hiçbir çelişki bulunmadığını iddia ediyor. Kuranda geçen ifadelerde mantık örgüsü uyuşmuyorsa, sen o ayetlerden doğru olanı çıkarabilsen bile o kitap eksiksiz değildir. Düzgün bir mantık örgüsünü Allah becerememiş çünkü.
"Allah'tan başka kimse gaybı bilmez"
"Allah ve bildirdiği resullerden başka kimse gaybı bilmez"
Sen sezgisel olarak şöyle yaklaşıyorsun, "ha, ikincide fazladan bir beyan var demek ki doğru olan budur, o zaman çelişki de yoktur"
Halbuki bu çelişkiyi çözmüyor. Mantık örgüsü her durumda yanlış.
 

On 10.09.2017 at 12:24, mmmrkl yazdı:

Öncelikle, 'cariye' deyip duruyorsun, Kur'an'da böyle bir kelime geçiyor mu?! Hayır.

 "mâ meleket eymânu-kum''= sahipliği altında bulunanlar diye çevrilebilir.

İSLAM'DAN ÖNCE birçok erkek-kadın köle vardı; Muhammed 4'ten sonra köleliğin kaynağı kurutuldu.

Bahsedilenler, İslam öncesi o toplumda bulunanlar.

Sanki cariye demeyince düzeliyor her şey. Parantez içindeki cariye olmasın, ayetin anlamı nasıl değişiyor? Ne fark oluyor? "Birden çok eşe karşı adaleti sağlamaktan korkarsanız bir tane ile veya sahip olduklarınızla yetinin." Eee? Cariye demedik, ne farketti şimdi ? "Bir tane veya elinizin altında bulunanlar" ifadesinden zaten eş olmayan ve mal-mülk gibi görülen kadınlar anlaşılıyor. 
 

On 10.09.2017 at 12:24, mmmrkl yazdı:

Tekrar ediyorum, burada mmmrkl'nin yorumlarından konuşuyoruz, ordan burdan bulduğunu getirme.

Ayrıca, bu makaleler, fidyenin kölelik hakkı olduğundan bahsediyor, köle almaktan değil.

Senin yorumun önemli değil, ben genelgeçer çıkarımlara bakarım. Diyelim ki senin yorumun şiddeti engelliyor ama başka yorumlar engellemiyor, bu durumda kuran şiddeti engellemede yeterli olmamıştır. O yüzden senin yorumunun böyle olması bir şey ifade etmiyor: kuranın, örneğin, şiddeti engelleme gibi bir amacı varsa, başka yorumlar mümkün olmamalıydı, sadece seninki çıkarılabilmeliydi. Sadece senin yorumunun doğru olduğunu kanıtlayabiliyorsan tamam, ama aksi takdirde böyle. Ha, eğer nesnel bir karar veremiyorsak, her şey kişisel yorumlara kaldıysa, o zaman "İslam mükemmeldir" gibi saçmalıkları bırakın. Eğer senin kişisel yorumun doğruysa fakat yorumunun doğru olduğuna dair, karşıt görüşleri engelleyen net bir kanıt sunamıyorsan, Allah tek bir anlama gelmeyecek ayetler göndererek başka yorumlara da yol açmıştır. Bu durumda, daha önce kaç defa yazdığım gibi, hükümlerini net bir şekilde belirtmekten acizdir. Hükümleri net bir şekilde belli olmayan din mükemmel falan değildir. O dini gönderen tanrı da mükemmel olamaz aynı sebepten dolayı.
Bu makaledeki gibi, "ister şöyle ister böyle" gibi bir anlam mümkünse, daha önce yaptığım eleştiri geçerli olur, muhammed 4 köleliği kaldırmamış olur. Belli yorumlarda bu mümkün olduğu için. Sen o ayeti öyle uygularsın, başkası öyle uygulamaz. Bu durumda kuran köleliği engellemedi.

Önceden de "insanlar akledebilir, doğruyu düşünüp bulabilir" yazmışsın. Sanki aklı olan herkes aynı şekilde düşünmek zorunda. Farklı düşünceler farklı anlamlar çıkaracak, bu durumda kurandan doğruyu bulmak imkansız olacak. Öğüt alın diye gönderdiği kitaptan nesnel doğrular bile çıkarılamıyorsa niye inanıyorsun hala? Senden farklı yorumu olan akılsız mı? Hayır, sadece farklı düşünceleri var. Eğer akılla doğruya ulaşabiliyorsan o zaman zaten  ilk başta vahiy inmesine gerek yoktu.

 

On 10.09.2017 at 12:24, mmmrkl yazdı:

Hz Muhammed'in Zeyd'i, kölesiyken, azâd edip evlâtlık aldığını hiç mi duymadın?  Arkadaşlarınında kölelerini azâd etttiklerini hiç mi bilmiyorsun?!

Bütün Hadisler uydurma değildir, Kur'an'la çelişmeyeni seçmek lazım.

Peki sen peygamberin köleleştirme yaptığı hadisleri hiç mi duymadın? Benim yazdığım "yorum"lara göre köleliği kaldırmayan hadisler de çelişmiyor kuranla, ne olacak?
İlk başta yazdığım hadis de kuranla çelişmiyor. (Buhari: Nikah-96) O ne olacak? Savaş esirlerine tecavüz etmeyi engelleyen bir ayet var mı kuranda? Nisa-3 kapsamında incelendiğinde o da uyuyor kurana. Savaş esiri kadın Nisa 3 deki "elinizin altındakilere" denk olabilir. Senin yöntemine göre o iğrenç hadis de doğru, çünkü kuranla çelişmiyor.
 

On 10.09.2017 at 12:24, mmmrkl yazdı:

O kadar yazmışsın; halbuki devamındaki âyetleri okusan yeter:

Bu ayetlerde benim yazdıklarımı yanlışlayan bir şey göremiyorum. Burayı açman lazım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...