Jump to content

Piyasa Mekanizması Üzerine


Recommended Posts

Ekonomi, elde bulunan kıt kaynaklarla insanların ihtiyaç ve isteklerinin olabilecek en iyi şekilde karşılanması bilimidir. Şahsen ben, ekonomik düzenin merkezinde devletin değil, piyasanın olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bana göre piyasa mekanizması, kaynakları devlete nazaran daha iyi yönetmekte ve daha iyi sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bu yazıda piyasa mekanizması üzerine konuşacak, faydalarından bahsedecek ve kimi yersiz önyargılardan dem vurup neden doğru olmadıklarından bahsedeceğim.

 

Piyasacı bir ekonomiyi devletçi bir ekonomiye üstün kılan ilk özellik piyasa mekanizmasının kaynakları devlete nazaran daha doğru kullanmasıdır. Piyasa mekanizmasında ki kaynakları yöneten kişilerin yani kapitalistlerin en temel motivasyonu kâr elde etmektir. Kapitalistler kâr elde etmek için tüketicinin talebini yani ihtiyaç ve isteklerini karşılayacak mal ve hizmet üretmek zorundadır, aksi takdirde kâr elde edemez. Dolayısıyla kapitalistin en temel motivasyonu kâr elde etmek olduğu için sahip olduğu kaynakları tüketicinin talebini karşılamaya yönelik kullanmak yani kaynakları doğru kullanmak zorundadır. Kapitalist tüketicinin talebine sıkı sıkıya bağlıyken devletin ise kâr elde etmek gibi bir amacı olmadığı için kaynakları tüketicinin talebi doğrultusunda kullanmak zorunda değildir. Devlet genellikle kaynaklarını devlet adamlarının yönlendirdiği şekilde harcar, tüketicinin talepleri doğrultusunda değil. Bir kapitalist kaynaklarını yanlış kullanırsa bunun zararı kendisinedir. Buna karşılık bir devlet adamı devletin kaynaklarını yanlış kullanırsa bunun zararı kendisine değil, halka kesilir. Bundan ötürü piyasa mekanizması kaynakları devlete nazaran daha doğru harcamaktadır ve doğru harcamaya motive edilmiştir.

 

Piyasa mekanizmasının bir diğer üstün özelliği kaynakları verimli kullanmasıdır. Piyasa mekanizmasında ki aktörler yani kapitalistler hem kâr elde etmek istemektedir hemde kâr elde etmek için kendi sahip olduğu kaynakları kullanmak zorundadırlar. Kapitalistler kâr elde etmek istedikleri için en az maliyetle en iyi sonucu elde etmek isterler. Ayrıca kaynaklar kendisine ait olduğu için gereksiz masraftan kaçar ve maliyeti en alt seviyede tutmaya çalışırlar. Ancak devletin kâr elde etmek gibi bir isteği olmadığı gibi kaynaklar kendisine değil, halka aittir. Dolayısıyla piyasa mekanizmasında kapitalistler kaynaklarını daha verimli kullanmaya eğilimliyken devletin böyle bir eğilimi yoktur.

 

Öteki taraftan piyasa mekanizması kaynaklarını daha kaliteli sonuç elde etmek için kullanmaktadır. Piyasa mekanizmasında kâr elde etmek isteyen tek bir kişi yoktur. Kâr elde etmek isteyen tek bir kişi olmadığı için kişinin ürettiği mal ve hizmetlerin öteki kişilerin ürettiğinden daha kaliteli ve kısmende daha cebe uygun olması gerekirki başkalarından daha fazla tüketicinin ilgisini çekebilsin. Bundan ötürü piyasa mekanizmasında ki rekabet üretilen mal ve hizmetlerin daha kaliteli olmasını sağlamaktadır.

 

Piyasa mekanizmasının faydaları bunlarla sınırlı değildir. Bahsedebileceğimiz öteki özelliklerinden biride meritokratik bir toplum yaratmasıdır. Meritokrasi, bireylerin kabiliyet seviyesine göre yukarıdan aşağıya doğru konumlandırıldığı sisteme verilen addır. Piyasa mekanizması da bireyleri kabiliyet seviyesine göre konumlandırmaktadır. Şöyle ki, piyasa mekanizmasında bireylerin en temel motivasyonu kâr elde etmek olduğuna ve kâr elde etmek içinde tüketicilerin taleplerini karşılayacak hizmet veya mal ortaya çıkartılmak zorunda olunduğuna göre piyasa mekanizması tüketicilerin taleplerini daha verimli ve daha kaliteli karşılayan kişileri daha fazla kâr elde etmek ile ödüllendirir. Bu ödüllendirme, zenginliğin tüketicinin talebini daha iyi karşılayana daha fazla, daha az karşılayana daha az aktarılmasını sağlar. Piyasa mekanizmasının bu aktarımı tüketicilerin taleplerini karşılama konusunda kabiliyet seviyesi yüksek bireyleri daha fazla servet sahibi kılarak sistemde daha yukarıya, kabiliyet seviyesi düşük bireyleri ise daha az servet sahibi kılarak sistemde daha aşağıya konumlandırmaktadır.

 

Piyasa mekanizması, toplumda sadece bir avuç insanın sahip olabildiği şeyleri toplumun genelinin sahip olabileceği düzeye çekerek insanların yaşam standartlarını arttırır. Şöyle ki, piyasa mekanizmasında insanlar kâr elde etme beklentisi ile motive edildikleri için sürekli bir biçimde nasıl kâr elde edebileceklerini araştırmaktadırlar. Bildiğiniz üzere bireyler piyasa mekanizmasında kâr elde edebilmek için öteki insanların ihtiyaç duyduğu, istediği bir şeyleri onlara vermek zorundadırlar. Bundan ötürü toplumun genelinin sahip olamadığı, sadece bir avuç insanın sahip olabildiği bir tüketim malını toplumun genelinin sahip olabileceği şekilde üretilirse gerçekten büyük kazanç elde edebileceklerini farkederler ve bu tüketim malını maliyeti düşük ve seri bir şekilde üretebilmenin yolunu arar ve genellikle bulurlar. Piyasa mekanizması bu şekilde bir avuç insanın sahip olabildiği tüketim malının toplumun geneline yayılabilmesini sağlar.

 

Tarih boyunca insanlar din, dil, ırk, milliyet cinsiyet ve cinsel yönelime göre ayrılmışlar ve otoriteler tarafından farklı muammele görmüşlerdir. Piyasa mekanizması bu tip bir ayrımcılığın panzehiridir. Çünkü piyasa mekanizmasında bireylerin hangi kimliğe sahip oldukları değil işlerini yapma kabiliyetine sahip olup olmadıkları önemsenir. Piyasa, bireylerin kimliğini değil kabiliyetini önemsediği için piyasa merkezli bir toplum düzeni ayrımcılığın kökünü kazıyabilir zira böyle bir toplumda  bireyler büyük ölçüde kimliklerinden bağımsız olarak değerlendirilirler. İşin dahada iyi olan tarafı ise piyasa mekanizmasının ayrımcılığı cezalandırmasıdır. Piyasa mekanizmasının ödül ve ceza sistemini bildiğiniz üzere kâr ve zarar oluşturmaktadır. A ve B olmak üzere aynı sektörde bulunan iki şirketi düşünün. A şirketi bireylerin kimliklerini değil, kabiliyetlerini önemsiyor ve çalışanlarını buna göre seçiyor. B şirketi ise örneğin sadece şu ırktan, bu milletten veya o cinsiyetten bireyleri işe alıyor -ve bundan ötürü B şirketinin önceliği bireyin kabiliyeti değil, kimliği. Böyle bir durumda hangisi daha fazla kâr elde ederdi? Hangisi bir ötekini geride bırakırdı? Hiç şüphesiz bireylerin kabiliyetini önemseyen, kimliklerinden bağımsız olarak ele alan A şirketi B şirketine göre daha başarılı olacaktır. Piyasa mekanizması A şirketinin kâr elde etmesini sağlayıp B şirketinin önüne çıkartarak B şirketini cezalandırır.

 

Piyasa mekanizması hakkında en çok duyduğum ön yargılardan biri piyasa mekanizmasının zenginlere hizmet ettiğidir. Bu yanlıştır. Piyasa mekanizmasında zengin olmak isteyen kişiler tüketicilerin taleplerini karşılamaya zorlanmaktadırlar. Normalde bireyler öteki bireylerin mallarına zor kullanma yoluyla el koyarak zengin olmakta iken piyasa mekanizmasında bireyler öteki insanların ihtiyaç ve isteklerini karşılayacak mal ve hizmetler üretip kâr elde ederek zengin olabilmektedirler. Bundan ötürü piyasa mekanizmasında bireyler öteki insanların pahasına değil, öteki insanlara yarar sağlayarak zengin olmaktadırlar. Dolayısıyla piyasa mekanizması sadece zenginlere değil, tüketebilen herkese hizmet etmektedir.

 

Duyduğum bir diğer önyargı ise piyasa mekanizmasının insanları sadece kendi zevk ve faydasını düşünen çıkarcı yaratıklar kıldığıdır. Buda yanlıştır çünkü insanlar zaten doğaları gereği bencilliğe meyilli, çıkarcı yaratıklardır. İnsanlar ister üstü açık istersede gizli bir şekilde hiç farketmeksizin kendi zevk ve çıkarlarına hizmet edecek eylemlerde bulunmaktadırlar. Bundan ötürü piyasa mekanizması bireyleri çıkarcı kılmamaktadır. Piyasa mekanizması öteki insanların ihtiyaç ve isteklerini karşılayan kişileri kâr elde ettirme yoluyla ödüllendirerek insanların kendi çıkarları peşinde koşup kolektif fayda ortaya çıkartmasını sağlamaktadır. Yani piyasa, insanların çıkarcılığını öteki insanlara fayda sağlayacak şeyler üretmeye kanalize etmektedir.

 

Piyasa mekanizmasına yönelik en çok duyduğum eleştirilerden bir diğeri ise piyasa mekanizmasına devlet müdahalesinin gerekli olduğu, aksi takdirde tekellerin ortaya çıkacağı ve zenginlerin fakirleri ezebildiği kadar ezebileceğidir. Pratiğe dönüp baktığımızda tekellerin piyasanın serbest olmasından ötürü değil, olmamasından ötürü ortaya çıktığı ve tekelin devletin gücünü arkasına almış bir şirketin teki tarafından oluşturulduğu görülebilir. Yani tekeli ortaya çıkartan şey devletin ekonomiye müdahale etmesi ve şirketin tekini koruyup kayırmasıyken tekellerin oluşmasını engellemek için devletin ekonomi üzerinde ki kontrolünü arttırması gerektiğini söylemek saçmalık değilmidir? Piyasa mekanizmasına devlet müdahalesi olduğu müddetçe devletin gücünü ve korumasını "satın almış" şirketler tüketicilere hiçbir faydası olmamasına rağmen varlığını sürdürmeye devam edecektir ve devletin müdahelesini kendi çıkarları doğrultusunda kullanıp başkalarını mağdur edecektir. Şirketlerin azıtmış bir biçimde devasa güç elde etmesinin yanı sıra insanları mağdur etmesini engellemek istiyorsak şirketlerin devletin gücünden fayda sağlamasının önünü kesmek dolayısıyla serbest piyasayı desteklemek zorundayız.

 

Özetle modern dünya ile onun nimetlerini ortaya çıkartan kapitalizmi ve piyasa mekanizmasını "bütün kötülüklerin kaynağı", "şeytan" ilan edenleri dikkate almak gereksizdir. Kapitalizm insanlığın başına gelmiş en güzel şeylerden biridir. Kapitalizmin çeşitli kusurları olabilir ancak kapitalizmin tümden yokedilmesini savunan ve daha da kötüsü bunu eyleme döken kişilere prim vermememiz, onları çeşitli şekillerde engellememiz gereklidir.

libertevonskepticus.wordpress.com

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sorun piyasa mekanizması değil, piyasa mekanizmasının devleti ele geçirip, başkalarını bu mekanizmanın dışında tutma yetisine sahip olmasıdır. 

 

Bir diğer sorun ise, mülkiyet problemidir. Adam koca fabrika kurmuş, istihdam yaratmış vs. bu başka bir piyasa... Ama o fabrikada işlenen atıyorum badem için, birilerinin mesela koca kaliformiyanın suyuna sahiplik ilan etmesi başka, bambaşka bir mevzu oluyor haliyle..

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, Liberte von Skepticus yazdı:

Ekonomi, elde bulunan kıt kaynaklarla insanların ihtiyaç ve isteklerinin olabilecek en iyi şekilde karşılanması bilimidir. Şahsen ben, ekonomik düzenin merkezinde devletin değil, piyasanın olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bana göre piyasa mekanizması, kaynakları devlete nazaran daha iyi yönetmekte ve daha iyi sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bu yazıda piyasa mekanizması üzerine konuşacak, faydalarından bahsedecek ve kimi yersiz önyargılardan dem vurup neden doğru olmadıklarından bahsedeceğim.

 

Piyasacı bir ekonomiyi devletçi bir ekonomiye üstün kılan ilk özellik piyasa mekanizmasının kaynakları devlete nazaran daha doğru kullanmasıdır. Piyasa mekanizmasında ki kaynakları yöneten kişilerin yani kapitalistlerin en temel motivasyonu kâr elde etmektir. Kapitalistler kâr elde etmek için tüketicinin talebini yani ihtiyaç ve isteklerini karşılayacak mal ve hizmet üretmek zorundadır, aksi takdirde kâr elde edemez. Dolayısıyla kapitalistin en temel motivasyonu kâr elde etmek olduğu için sahip olduğu kaynakları tüketicinin talebini karşılamaya yönelik kullanmak yani kaynakları doğru kullanmak zorundadır. Kapitalist tüketicinin talebine sıkı sıkıya bağlıyken devletin ise kâr elde etmek gibi bir amacı olmadığı için kaynakları tüketicinin talebi doğrultusunda kullanmak zorunda değildir. Devlet genellikle kaynaklarını devlet adamlarının yönlendirdiği şekilde harcar, tüketicinin talepleri doğrultusunda değil. Bir kapitalist kaynaklarını yanlış kullanırsa bunun zararı kendisinedir. Buna karşılık bir devlet adamı devletin kaynaklarını yanlış kullanırsa bunun zararı kendisine değil, halka kesilir. Bundan ötürü piyasa mekanizması kaynakları devlete nazaran daha doğru harcamaktadır ve doğru harcamaya motive edilmiştir.

 

Piyasa mekanizmasının bir diğer üstün özelliği kaynakları verimli kullanmasıdır. Piyasa mekanizmasında ki aktörler yani kapitalistler hem kâr elde etmek istemektedir hemde kâr elde etmek için kendi sahip olduğu kaynakları kullanmak zorundadırlar. Kapitalistler kâr elde etmek istedikleri için en az maliyetle en iyi sonucu elde etmek isterler. Ayrıca kaynaklar kendisine ait olduğu için gereksiz masraftan kaçar ve maliyeti en alt seviyede tutmaya çalışırlar. Ancak devletin kâr elde etmek gibi bir isteği olmadığı gibi kaynaklar kendisine değil, halka aittir. Dolayısıyla piyasa mekanizmasında kapitalistler kaynaklarını daha verimli kullanmaya eğilimliyken devletin böyle bir eğilimi yoktur.

 

Öteki taraftan piyasa mekanizması kaynaklarını daha kaliteli sonuç elde etmek için kullanmaktadır. Piyasa mekanizmasında kâr elde etmek isteyen tek bir kişi yoktur. Kâr elde etmek isteyen tek bir kişi olmadığı için kişinin ürettiği mal ve hizmetlerin öteki kişilerin ürettiğinden daha kaliteli ve kısmende daha cebe uygun olması gerekirki başkalarından daha fazla tüketicinin ilgisini çekebilsin. Bundan ötürü piyasa mekanizmasında ki rekabet üretilen mal ve hizmetlerin daha kaliteli olmasını sağlamaktadır.

 

Piyasa mekanizmasının faydaları bunlarla sınırlı değildir. Bahsedebileceğimiz öteki özelliklerinden biride meritokratik bir toplum yaratmasıdır. Meritokrasi, bireylerin kabiliyet seviyesine göre yukarıdan aşağıya doğru konumlandırıldığı sisteme verilen addır. Piyasa mekanizması da bireyleri kabiliyet seviyesine göre konumlandırmaktadır. Şöyle ki, piyasa mekanizmasında bireylerin en temel motivasyonu kâr elde etmek olduğuna ve kâr elde etmek içinde tüketicilerin taleplerini karşılayacak hizmet veya mal ortaya çıkartılmak zorunda olunduğuna göre piyasa mekanizması tüketicilerin taleplerini daha verimli ve daha kaliteli karşılayan kişileri daha fazla kâr elde etmek ile ödüllendirir. Bu ödüllendirme, zenginliğin tüketicinin talebini daha iyi karşılayana daha fazla, daha az karşılayana daha az aktarılmasını sağlar. Piyasa mekanizmasının bu aktarımı tüketicilerin taleplerini karşılama konusunda kabiliyet seviyesi yüksek bireyleri daha fazla servet sahibi kılarak sistemde daha yukarıya, kabiliyet seviyesi düşük bireyleri ise daha az servet sahibi kılarak sistemde daha aşağıya konumlandırmaktadır.

 

Piyasa mekanizması, toplumda sadece bir avuç insanın sahip olabildiği şeyleri toplumun genelinin sahip olabileceği düzeye çekerek insanların yaşam standartlarını arttırır. Şöyle ki, piyasa mekanizmasında insanlar kâr elde etme beklentisi ile motive edildikleri için sürekli bir biçimde nasıl kâr elde edebileceklerini araştırmaktadırlar. Bildiğiniz üzere bireyler piyasa mekanizmasında kâr elde edebilmek için öteki insanların ihtiyaç duyduğu, istediği bir şeyleri onlara vermek zorundadırlar. Bundan ötürü toplumun genelinin sahip olamadığı, sadece bir avuç insanın sahip olabildiği bir tüketim malını toplumun genelinin sahip olabileceği şekilde üretilirse gerçekten büyük kazanç elde edebileceklerini farkederler ve bu tüketim malını maliyeti düşük ve seri bir şekilde üretebilmenin yolunu arar ve genellikle bulurlar. Piyasa mekanizması bu şekilde bir avuç insanın sahip olabildiği tüketim malının toplumun geneline yayılabilmesini sağlar.

 

Tarih boyunca insanlar din, dil, ırk, milliyet cinsiyet ve cinsel yönelime göre ayrılmışlar ve otoriteler tarafından farklı muammele görmüşlerdir. Piyasa mekanizması bu tip bir ayrımcılığın panzehiridir. Çünkü piyasa mekanizmasında bireylerin hangi kimliğe sahip oldukları değil işlerini yapma kabiliyetine sahip olup olmadıkları önemsenir. Piyasa, bireylerin kimliğini değil kabiliyetini önemsediği için piyasa merkezli bir toplum düzeni ayrımcılığın kökünü kazıyabilir zira böyle bir toplumda  bireyler büyük ölçüde kimliklerinden bağımsız olarak değerlendirilirler. İşin dahada iyi olan tarafı ise piyasa mekanizmasının ayrımcılığı cezalandırmasıdır. Piyasa mekanizmasının ödül ve ceza sistemini bildiğiniz üzere kâr ve zarar oluşturmaktadır. A ve B olmak üzere aynı sektörde bulunan iki şirketi düşünün. A şirketi bireylerin kimliklerini değil, kabiliyetlerini önemsiyor ve çalışanlarını buna göre seçiyor. B şirketi ise örneğin sadece şu ırktan, bu milletten veya o cinsiyetten bireyleri işe alıyor -ve bundan ötürü B şirketinin önceliği bireyin kabiliyeti değil, kimliği. Böyle bir durumda hangisi daha fazla kâr elde ederdi? Hangisi bir ötekini geride bırakırdı? Hiç şüphesiz bireylerin kabiliyetini önemseyen, kimliklerinden bağımsız olarak ele alan A şirketi B şirketine göre daha başarılı olacaktır. Piyasa mekanizması A şirketinin kâr elde etmesini sağlayıp B şirketinin önüne çıkartarak B şirketini cezalandırır.

 

Piyasa mekanizması hakkında en çok duyduğum ön yargılardan biri piyasa mekanizmasının zenginlere hizmet ettiğidir. Bu yanlıştır. Piyasa mekanizmasında zengin olmak isteyen kişiler tüketicilerin taleplerini karşılamaya zorlanmaktadırlar. Normalde bireyler öteki bireylerin mallarına zor kullanma yoluyla el koyarak zengin olmakta iken piyasa mekanizmasında bireyler öteki insanların ihtiyaç ve isteklerini karşılayacak mal ve hizmetler üretip kâr elde ederek zengin olabilmektedirler. Bundan ötürü piyasa mekanizmasında bireyler öteki insanların pahasına değil, öteki insanlara yarar sağlayarak zengin olmaktadırlar. Dolayısıyla piyasa mekanizması sadece zenginlere değil, tüketebilen herkese hizmet etmektedir.

 

Duyduğum bir diğer önyargı ise piyasa mekanizmasının insanları sadece kendi zevk ve faydasını düşünen çıkarcı yaratıklar kıldığıdır. Buda yanlıştır çünkü insanlar zaten doğaları gereği bencilliğe meyilli, çıkarcı yaratıklardır. İnsanlar ister üstü açık istersede gizli bir şekilde hiç farketmeksizin kendi zevk ve çıkarlarına hizmet edecek eylemlerde bulunmaktadırlar. Bundan ötürü piyasa mekanizması bireyleri çıkarcı kılmamaktadır. Piyasa mekanizması öteki insanların ihtiyaç ve isteklerini karşılayan kişileri kâr elde ettirme yoluyla ödüllendirerek insanların kendi çıkarları peşinde koşup kolektif fayda ortaya çıkartmasını sağlamaktadır. Yani piyasa, insanların çıkarcılığını öteki insanlara fayda sağlayacak şeyler üretmeye kanalize etmektedir.

 

Piyasa mekanizmasına yönelik en çok duyduğum eleştirilerden bir diğeri ise piyasa mekanizmasına devlet müdahalesinin gerekli olduğu, aksi takdirde tekellerin ortaya çıkacağı ve zenginlerin fakirleri ezebildiği kadar ezebileceğidir. Pratiğe dönüp baktığımızda tekellerin piyasanın serbest olmasından ötürü değil, olmamasından ötürü ortaya çıktığı ve tekelin devletin gücünü arkasına almış bir şirketin teki tarafından oluşturulduğu görülebilir. Yani tekeli ortaya çıkartan şey devletin ekonomiye müdahale etmesi ve şirketin tekini koruyup kayırmasıyken tekellerin oluşmasını engellemek için devletin ekonomi üzerinde ki kontrolünü arttırması gerektiğini söylemek saçmalık değilmidir? Piyasa mekanizmasına devlet müdahalesi olduğu müddetçe devletin gücünü ve korumasını "satın almış" şirketler tüketicilere hiçbir faydası olmamasına rağmen varlığını sürdürmeye devam edecektir ve devletin müdahelesini kendi çıkarları doğrultusunda kullanıp başkalarını mağdur edecektir. Şirketlerin azıtmış bir biçimde devasa güç elde etmesinin yanı sıra insanları mağdur etmesini engellemek istiyorsak şirketlerin devletin gücünden fayda sağlamasının önünü kesmek dolayısıyla serbest piyasayı desteklemek zorundayız.

 

Özetle modern dünya ile onun nimetlerini ortaya çıkartan kapitalizmi ve piyasa mekanizmasını "bütün kötülüklerin kaynağı", "şeytan" ilan edenleri dikkate almak gereksizdir. Kapitalizm insanlığın başına gelmiş en güzel şeylerden biridir. Kapitalizmin çeşitli kusurları olabilir ancak kapitalizmin tümden yokedilmesini savunan ve daha da kötüsü bunu eyleme döken kişilere prim vermememiz, onları çeşitli şekillerde engellememiz gereklidir.

libertevonskepticus.wordpress.com

Mesleğiniz nedir?

Aylık geliriniz ne kadar?

Günde kaç saat çalışıyorsunuz?

Mal varlığınız nedir?

Bunları cevapladıktan sonra tartışabiliriz.

 

 

tarihinde Ten Ten tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Serbest piyasa güzeldir güzel olmasına, tekamülde de büyük fayda sağlar. Ancak senin gibi liberallerin anlamadığı nokta şu ki, toplumu bir makine olarak idare edemezsin. Yani şöyle diyeyim, doğa ana mükemmel bir geliştirme yetisine sahiptir. Milyonlarca yılda milyonlarca tür evrilmiş, tarih sahnesine çıkmıştır. Öyle güzeldir ki insan kadar akıllı bir yaratığı bile oluşturmuştur. Ancak şurda ayrılıyoruz, doğanın bunu üretme yöntemi yapım kadar yıkım da içerir.

Sen saygı gibi kavramlarla büyüdün. İşte bunlar o vahşeti yok etmeye yönelik kavramlardır. Artık kavga etmiyoruz, eskisi kadar öldürmüyoruz, eskisi kadar hiyerarşi mücadelesinde bulunmuyoruz. Çünkü rekabeti kesecek önlemler var. Ha bu neye sebep oluyor dersen, her zaman iyi olmuyor tabi. Zayıf, akılsız insanlar en az akıllılar kadar çoğalma şansı buluyor. 

Şimdi bunu senin dünyana uygularsak, aslında çok serbestinin çok da iyi bir şey olmadığını anlarsın. Kurallar olmak zorunda. Yoksa her şey tepetaklak olur. Milyarlarca insanın ihtiyaçları, kör bir deneme yanılma, serbestiye bırakılacak kadar küçük bir mesele değildir. Çünkü bu süreç yıkım getirir, insan harcamayı getirir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
26 minutes ago, albastı said:

Kapitalizm, gezegenin anasını dikmek üzere hala güzelleme yapılıyor. Ne acı...

 

 

Kapitalizm bunu yapmaz, ama kapitalistler yapar ve ettiği kar ile de öyle övünür ki, gezegene sığmaz...

 

Mesele, kapitalistlere bunu yapacak meydanı bırakmamaktır ki, aslında kapitalizm buna da bir çözüm sunar, sunar ama kimse bunu kaale almaz...

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 hours ago, anibal said:

 

 

Kapitalizm bunu yapmaz, ama kapitalistler yapar ve ettiği kar ile de öyle övünür ki, gezegene sığmaz...

 

Mesele, kapitalistlere bunu yapacak meydanı bırakmamaktır ki, aslında kapitalizm buna da bir çözüm sunar, sunar ama kimse bunu kaale almaz...

 

" İslam güzel de Müslümanlar kötü " gibi olmuş. Piyasa dediniz mi tek kural tüketim ve kar dır. Bunu kapitalizm içerisinde durdurmanın imkanı yoktur. Ancak malesef  kapitalizm insan doğasına daha uygun ve radikal bir uyanış olmaz ise o doğamız gezegenin sonunu getirecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 04.09.2017 at 01:19, anibal yazdı:

 

 

Kapitalizm bunu yapmaz, ama kapitalistler yapar ve ettiği kar ile de öyle övünür ki, gezegene sığmaz...

 

Mesele, kapitalistlere bunu yapacak meydanı bırakmamaktır ki, aslında kapitalizm buna da bir çözüm sunar, sunar ama kimse bunu kaale almaz...

Kapitalizm kaotik bir sistemdir.Arada sırada düzen çıksa bile daha sonra dağılır. 

Hayrettin Karaca'nın yaptığı   gibi doğal olmayan parklar çıkar. :)

Senin gibi biyologlarda onların keyfi için çalışırlar.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ekonomi düzeninin merkezinde "üretim ürünü" vardır. Piyasa mekanızmasının karşıtlığını devlet olarak görmek doğru mu? Kapitalist ekonomiye karşı gördüğünüz belki sosyalizm sebebiyle devletin ekonomiyi yönetmesini kapitalizmin piyasa-devlet karşıtlığı olarak görüyorsunuz. Oysaki piyasalaşma ile devletleşme aynı doğal şekillenmedir. Bunun neden böyle olduğunu anlamak için tarihin içinde kaybolmamız lazım ve çok uzun olur.

 

Kapitalizm, özünde üretim ürünü; üretici için üretilmez. Takas için üretilir. Aracının para kar vb. şeylerle nitelenmesi kafa karıştırmasın. Amaç takastır. Fabrikada ayakkabı üreten işçi ürettiği ürünün para aracısıyla, ev ekonomisinin gereksinimlerini karşılar. Bu durumda; üretilen ürünün nereye gittiği ne şekilde kullanıldığı ile ilgilenmez.  Üretilen ürünün ne kadar gerekliliği ile de ilgilenmez. sürekli üretir. Pazarda sürekli üretilen ürün karşısında tüketim için baskı oluşturur. Örneğin bu gün hemen hemen her evde matkap vardır. Sanki herkesin matkaba ihitiyacı varmış gibi pazar baskı oluşturur. Bunu ev araba cep telefonu vs. ne için bakarsanız bakın görebilirsiniz.

 

Kapitaizm, kabaca  üretici-tüccar-tüketici üçgenini kurar; Tüccar sömürülen sömüren kavramında baş aktördür. Tüccarlar kar marjını en üst seviyede tutmak için üreticiyi baskılaması gerekir. Kapitalizmde üreten her zaman batak verecek şekilde bu baskı ile üretim yapar. Üreticinin kaynaklarını en uygun şekilde tutmaya çalışmasının sebebi budur. 1950 yılında üretilen bir sırt çantası ile şuanda üretilen bir sırt çantasına bakalım. Birinin eskime ömrü 20 yıl iken şuankiler 2 yıldır. İşte bu tüccarın baskısının sonucudur. Artık hemen hemen her üretim ürünün dayanıklı olanı "lüx" kategoriye girmiştir. Hatta öyleki herhangi bir avm de bir tekstil firmasına girin bütün ürünleri fırında yakın 1000 ton kıyafetten 800 kg yakın plastik elde edeceksinizdir. olması gereken pamuk ipek ve kanserden arındırılmış boyalarla bulabileceğiniz her tekstil ürününü sadece zenginlerin giyebildiğini keşfedersiniz.

 

Bu durum karşısında; Ne değil tüccar 1 e alıp 10 a satacaktı bu yüzden "ürün başına" verimli ve kaynaklar iyi kullanılmıştır. Ancak tükettir baskısı o kadar yüksektir ki bu sebeple ürün için toplamda harcanan yerel kaynaklar olması gerekenden çok çok fazladır. Hatta öyle bir hal alırki artık plastikten tişört ürettirecek kadar kaynakları sömürür. Yani üreticiler asla daha kaliteli ürün üretemez. İsteselerde yapamaz. Bu gün son 50 yıl içinde şu ürün daha kaliteli oldu diyebileceğiniz gıda tekstil aksesuar araba ev vs. ne var? Yok kaliteden kast edilen ürünlerin hep aynı olmasımıdır? Bilimsel gelişmelerle iyileşen şeylermidir?   

 

Sömüren ve sömürülen, zengin ve fakir, köle ve efendi. Sorun zenginler olmalıdır, zengin olabilmeliyiz düşüncesi. Zenginler gibi yaşamayı sağlayabiliriz şeklindeki saçmalıklar dizisi. Bu bizim kadının meta olduğu, hırsızlığın, savaşın hatta insan ırkınca oluşan bütün kötü ahlaksız bencilliklerin temeli. İnsan nasıl bunu arzulayabilir. Sömürülenlerin sömürülmeye razı olmasıyla...

 

Bireyin sosyal hakları tüccar için önemli değildir kardeş; Brezilyada zenci köleleğini piyasamı kaldırdı? Bu gün fransız devrimi, almanyadaki değişimler, sovyetlerin kurulması gibi halk hareketleri olmasaydı; Sen hangi tüccarın karından daha az vaz geçerek çalışma saatlerini, kadın faişeliğini, din dil ırk ayrımını sağlayacaktık? Piyasa ekonomisi dediğin şeylermi buna sebep oldu? Örneğin işidliler için gerçekten kadınların sarışın veya esmer olmasının bir farkı yoktu microsoft çalışanları içinde pek bir farkı olmasa gerek yeterki yetenekli olsunlar.

 

Amerikan yerlilerinde, iki aşirette savaş dışında adam öldürmek suçtur. Bu durumda aşirette öldürülen aşirete kabile üyeleri giderler. Affetmesini isterler. Eğer affetmez ise öldüren kabileden birini öldürme hakkını elde eder. Öldürür ise dava burda kapanır. Amerikan yerlilerinde başka hiç bir kural yoktur. Çünkü hırsızlık, faişelik, tecavüz, ipotek edip mallara el koyma vb. aklına gelebilecek hiçbir suç olmamıştır. İnsanın ahlak karşısında doğasının bencil olduğunu düşünmek bencillikten hiç çıkmamış bireyin kafasıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 minutes ago, Ten Ten said:

Kapitalizm kaotik bir sistemdir.Arada sırada düzen çıksa bile daha sonra dağılır. 

Hayrettin Karaca'nın yaptığı   gibi doğal olmayan parklar çıkar. :)

Senin gibi biyologlarda onların keyfi için çalışırlar.

 

 

 

 

Dağılacak ve toplanacak elbette... Krizler falan olacak. Yani tamamen doğal...

 

Sen gibi gerizekalılar, kapitalizmin bir üst aklın yönettiği bir sistem olmadığını hala anlamadı. Yönetilmeyen her sistem, elbette öyle olacak, ne bekliyordun ki moron?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...