Jump to content

Bazı UFO ve Kaçırılma Vakaları Hakkında


Recommended Posts

15 saat önce, Donatello23 yazdı:

belirli yıldızlara (maalesef kısa süreli) ama aldıklarında (eğer radyo teleskopları varsa) hemen anlayacakları mesajlar gönderiyoruz. 

 

BM kararı böyle bir girişimi yasakladı diye bir şey hatırlıyorum fakat bunu bir türlü teyit edemedim. Arattırınca dünyaya gelen mesaj haberleri ile dolup taşıyor sayfa. Dünyadan uzaya mesaj ile ilgili tek haber bulamıyorum. En kıytırık en son sayfalara kadar baktım yok. Eski haberler var, yasak öncesi diye biliyorum ben onları.

 

İnsanlar bir şeye bir odaklanmaya görsün. Gözleri başka şeyi görmüyor. Bütün dikkatler uzaydan gelen mesaja yönelik. Biz ne yapıyoruz hiç aklına gelen yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 132
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Son edindiğim izlenime göre 16 Kasım 1974'te Porto Riko'daki Arecibo Gözlemevi'nden bir mesaj gönderilmiş. Bu mesaj iki asal sayı olan 73 ve 23'ün çarpımı olan 1679 bitten oluşuyormuş. Akıllı uzaylıların bunun başka akıllı uzaylılar tarafından yollandığını anlayacağını düşünmüşler. Bu matematiksel temelde sinyal çözümlenirse bazı şekiller ortaya çıkıyormuş. Bu şekiller dünyadaki yaşam hakkında ipuçları veriyormuş.

 

Fakat bu olay tartışmalara yol açmış. Hawking buna karşı olduğunu açıklamış. Kötü niyetli olabilecek uzaylılara mesaj atmanın akılcı olmadığını savunmuş. Ona katılan bir çok bilimci de olunca bir daha bu mesaj işine girişilmemiş. Ama BM kararı olduğuna dair bir bilgi bulamadım. Herhalde yanlış hatırlıyorum.

 

Fakat sinyal alınırsa BM yi devreye sokan bir prosedür var ve BM den izinsiz yanıt vermek yasak. Bu böyle olunca mesaj yollama ile ilgili de adı konmamış ama fiilen uygulanan bir yasak olabilir.

 

Arecibo'dan atılan mesaj nereyi hedefledi bilmiyorum ama fazla yol almadı tabii. Ama yola çıktı artık ve gidiyor. Kimse alacak mı bilmiyoruz. Ok yaydan çıktı! :)

 

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
38 minutes ago, democrossian said:

Askeri VLF sinyallerinin çok uzaklardan anlamlı olduğu düşünülecek bir parçasının yakalanmasının mümkün olduğunu düşünüyorum. UHF ve VHF yayınları için bu olasılık çok düşük bence. Bu yayınlar çok çabuk kendini dağıtır ve zayıflatır. VLF sinyallerini balinaların çıkardığı seslere benzetirim. Tüm okyanusa bile ulaşabilir, hassas kulaklar varsa...

 

Bu pek olası değil. Zira, VLF bandında çok fazla parazit sinyal var uzayda. VLF'in esprisi, dalgaların dünya yüzeyine yapışarak gitmesi ve suya da baya bir nüfuz edebilmesi. 

 

Ama dünyadaki nacizane VLF vericilerinin, kainatın muazzam VLF vericileri olan satürn veya jupiter gibi gezegenleri bastırabilmesi pek olası görünmüyor. 

 

Genede, aynı şekilde, bu amaca özel bir VLF yayınının başarı şansı elbette var, aynen bu işe özel VHF, UHF vs. vericilerde olduğu gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Uzaylı: "Humpala ker humpala en to kazir empo musanki tarana omlak serebna motil umarta kolide. Terase molin!"

 

Tercümesi: "Koşun lan koşun uzayda biz buradayız gelin alın bizi diyecek kadar salak canlılar varmış! Sinyal aldım!" :lol:

 

Diğer uzaylı: "Uhtara kelin molit? Paranpa kumba?"

 

Tercümesi: "Ne yapak pampa? Atlayıp gidek mi?"

 

Pampası: "Batra tora. Matrini eletra soten." 

 

Tercümesi: "Bilmem biraz uzak."

 

Pampası: "Eletra telan yaaa! Kumba! Sor kumba!"

 

Tercümesi: "Uzak olsun varsın yaaa! Gidek hadi gidek!"

 

Pampası: "Her yaden kunsoyetto hat manepti hater motu ker!" 

 

Tercümesi: "Tamam zıplama konseye bir haber verelim de!"

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 minutes ago, democrossian said:

Frekans filtreleme var. Kalabalık bir ortamda filtre kullanarak bir kişinin sesini filtre edip dinleyebiliyorsun. Eşit dalga boyu olmadıkça sorun yok. Ayırt edilir.

 

Sizi izlemek zevkli oluyor... Gülümsetiyorsunuz sabah sabah :)

 

Her şey o kadar basit değil. Öncelikle Shannon diye bir adam ve kahrolası teorisi var. Gürültü yüksekse, signal alamazsın falan diyor. 

 

Ama, bilmediğiniz konularda böyle kesin yorumlar yapmayın derim. Herkes size ben kadar samimi bakmayabilir. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, democrossian said:

Yüzey dalgası değilse diğer tüm dalgalar küresel yayılır. Frekans farketmez.

 

Yüzey dalgası olma ya da olmamadan daha öte bir mevzu bu. Tüm dalgalar aslen küresel yayılmaz, ancak küresel bir kaynak yayını küresel yapabilir. Yani, yayının yönü vs. yayını yapan şeye, ki biz buna anten diyoruz, bağlıdır. 

 

Frekans şöyle farkeder, her frekans, her zeminde, çöl, kum, deniz vs. yüzeyden gitme eğilimi göstermez. Belli tip zeminde, sadece belli frekanslar yüzey dalgası olarak ilerler. Tipik dagla kılavuzu meselesi aslında.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Işığı nasıl odaklıyorsan dalgayı da çanak antenle odaklarsın. Dalga yine küresel ama sen odaklıyorsun. Dalganın niteliği değişmiyor. Ona kalsa yansıyor, kırılıyor, girişim yapıyor dağılıyor vs... Sonuçta bu uzaya gidiyor mu gidiyor. Nereye kadar gidiyor mesele orda.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 saat önce, anibal yazdı:

Gürültü yüksekse, signal alamazsın falan diyor. 

 

Saçma. Sinyali boğacak değil ya! Filtrelersen alırsın. Mesele neyi filtreleyeceğini bilmek. Zor kısım orası. Belki alman gerekeni filtreledin ve gitti! :D

 

Rezonans devreleri tek bir frekansı seçicidir. Bu sayede istasyon ayarı yaparız. Bobin - kondansatör dengesi tek bir frekansta geçirgen olur, gerisine direnç gösterir.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, democrossian said:

 

Saçma. Sinyali boğacak değil ya! Filtrelersen alırsın. Mesele neyi filtreleyeceğini bilmek. Zor kısım orası. Belki alman gerekeni filtreledin ve gitti! :D

 

Rezonans devreleri tek bir frekansı seçicidir. Bu sayede istasyon ayarı yaparız. Bobin - kondansatör dengesi tek bir frekansta geçirgen olur, gerisine direnç gösterir.

 

 

Diyorum ya, maalesef, şu teist zibidilerden mi bulaştı nedir bilmem, bilmediğiniz konuda ahkam kesiyorsun.

 

Filtreleyip alamazsın. Doğada ideal rezonans devresi yoktur, çünkü ideal bobin, kondansatör falan yoktur. Yani, rezonans devresinin bir Q değeri vardır ve bu nedenle de, asla tek bir frekansa ayarlanmaz. 

 

Diğer yandan, modüle edilen sinyalin, frekansı da değişir. 

 

Daha öte yandan, biliyon mu, o gezegenler, samanyolu falan son sürat gidiyor, tonla doppler denen meret oluyor ve frekans sürekli kayıp değişiyor. 

 

Ve daha daha öte yandan, bozucu sinyal asıl sinyal ile aynı frekanstaysa, zaten her durumda karıştıracaktır, filtre ile falan seçip alamazsın. Ancak asıl sinyale senkronize olursan bir şansın olur, velakin bunun içinde gönderilen sinyalin içeriğini bilecek ve gönderirken bu mevzuya uygun modüle ederek göndereceksin.

 

Yani, üç kuruşluk lise fizik dersi bilginle, elektronikçilik kasmaya çıkıyorsun, ama maalesef madara oluyorsun.

 

 

Şunu da ekleyelim, modern alıcılar genelde öyle frekans seçmek için rezonans devresi ile çalışmaz. Genelde belli bir bant alınır, sayısal hale getirilir ve işlem SDR denen şekilde, yazılımla işlemcilerde halledilir. 

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
30 dakika önce, anibal yazdı:

 

 

Diyorum ya, maalesef, şu teist zibidilerden mi bulaştı nedir bilmem, bilmediğiniz konuda ahkam kesiyorsun.

 

Filtreleyip alamazsın. Doğada ideal rezonans devresi yoktur, çünkü ideal bobin, kondansatör falan yoktur. Yani, rezonans devresinin bir Q değeri vardır ve bu nedenle de, asla tek bir frekansa ayarlanmaz. 

 

Diğer yandan, modüle edilen sinyalin, frekansı da değişir. 

 

Daha öte yandan, biliyon mu, o gezegenler, samanyolu falan son sürat gidiyor, tonla doppler denen meret oluyor ve frekans sürekli kayıp değişiyor. 

 

Ve daha daha öte yandan, bozucu sinyal asıl sinyal ile aynı frekanstaysa, zaten her durumda karıştıracaktır, filtre ile falan seçip alamazsın. Ancak asıl sinyale senkronize olursan bir şansın olur, velakin bunun içinde gönderilen sinyalin içeriğini bilecek ve gönderirken bu mevzuya uygun modüle ederek göndereceksin.

 

Yani, üç kuruşluk lise fizik dersi bilginle, elektronikçilik kasmaya çıkıyorsun, ama maalesef madara oluyorsun.

 

 

Şunu da ekleyelim, modern alıcılar genelde öyle frekans seçmek için rezonans devresi ile çalışmaz. Genelde belli bir bant alınır, sayısal hale getirilir ve işlem SDR denen şekilde, yazılımla işlemcilerde halledilir. 

Şurda 3 günde anlattığın haberleşme mühendisliği tekniklerinden ufak bir kitapçık çıkarırdın anibal...

Yorumlama kısmı önemli. Mesela iletişime geçtik bir şekilde, hatta 1 ve 0 olarak bilgiyi yollamayı başardık(gerçi bunu da bilemeyiz de, neyse), devamında koca bir "eee?" gelecektir. İkilik tabanda matematik kullansalar bile haberleşmemiz çok zor olacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hepimiz uzayda yasiyoruz. Dunya disinda, galaksi veya galaksilerde milyonlarca zeki ve zeki olmayan canlilarin yasadigina inaniyorum. Bu, tanri inancina benzer birsey degil. Bunu tanri inancina benzeten kisilerin oldugunu gormek beni sasirtiyor acikcasi. Neil de grasse tyson abimizin dedigi gibi; evrende baska canlilarin olmadigini soylemek, okyanustan bir avuc su alip bu suda bir canli olmadigini soylemek gibi birsey. Bizden daha gelismis canlilar olabilecegi gibi bizden binlerce yil geride olan canlilar da olabilir. Bu canlilar bize benzeyecek diye birsey yok. Kendi gezegenlerinin sartlarina gore evrimlesmis canlilar hayal edemedigimiz sekillerde olabilir. Suan kendi yildizinin goldilocks kusaginda bulunan duzinelerce gezegen kesfedildi ve her gecen gun bu kusakta bulunan gezegenler kesfedilmeye devam ediliyor. 2018 yilinda james webb teleskobu uzaya gonderildiginde bu gezegenlerde yasam olup olmadigi da netlik kazanacak. Gozlemlenebilir evrende 100 milyar galaksi var ve her galakside milyarlarca yildiz bulunuyor. Yasamin sadece dunyada basladigini dusunemiyorum nedense. Ayrica uzay arastirmalarina milyar dolarlar harcaniyor. Bunlar bosuna yapiliyor olamaz..

 

Kumburgaz videolari da cok enteresan..

tarihinde NotFound tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

:lol: Analog devrenin yaptığını digital devre de yapar, eee ne olmuş? Temel prensip, yani rezonans ilkesi değişti mi? Mükemmel bobin ve kondansatörün olmayışı filtre bandını o kadar az genişletir ki lafı bile olmaz. Rezonans devresi ile istediğin frekansa çok iyi yeterli biçimde odaklanırsın.

 

İlla kusur bulup karşı çıkacağım kafasında giden senin gibi keçiler böyle yırtınır durur, ne kendi huzur bulur ne kimseye rahat huzur verir. Tek derdin tasan nerden tartışma çıkarıp egonu tatmin edeceğin! Olum git kız  arkadaş filan bul, hiç mi işin gücün yok senin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
28 minutes ago, democrossian said:

:lol: Analog devrenin yaptığını digital devre de yapar, eee ne olmuş? Temel prensip, yani rezonans ilkesi değişti mi? Mükemmel bobin ve kondansatörün olmayışı filtre bandını o kadar az genişletir ki lafı bile olmaz. Rezonans devresi ile istediğin frekansa çok iyi yeterli biçimde odaklanırsın.

 

İlla kusur bulup karşı çıkacağım kafasında giden senin gibi keçiler böyle yırtınır durur, ne kendi huzur bulur ne kimseye rahat huzur verir. Tek derdin tasan nerden tartışma çıkarıp egonu tatmin edeceğin! Olum git kız  arkadaş filan bul, hiç mi işin gücün yok senin?

 

 

İyice geri zekalılığı alıp ele, dunning-krueger şeysine batıp gittiğinin farkında mısın?

 

Rezonansla falan o gürültüyü gideremeyeceğini anlamak o kadar zor mu geliyor sana? 

 

Kaz kafalı, istediğin frekansa istediğin kadar odaklan, o frekansta, milyon tane sinyal varsa, hangi birini alacaksın, seçeceksin, moron?

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 17.09.2017 at 23:47, anibal yazdı:

Birincisi şu, mesela TV sinyallerimiz giderek yayılıyor... mu acaba? Teorik olarak, TV sinyallerimiz 74 ışık yılı öteye ulaşabilir. Ve gene teorik olarak, bir baz istasyonu ile 30 km öteden kapsama alanına girebilirsiniz. Ve gene gene teorik olarak, evinizde kablosuz zamazingosu, 80 cm'lik bir masanın üzerinde ise, en azından 3 km mesafeye ulaşabilir. 

 

Ama pratikte, baz istasyonu ve wifi hedesinin mesafesini kendiniz ölçebilirsiniz, ama TV yayınlarımız için olanı ben söyleyeyim. TV yayınlarımızın güneş sisteminin hemen dışında dahi alınabiliyor olması, en azından bizim elimizdeki en sofistike alıcılarla dahi mümkün değil. Neden derseniz, basitçe, güneş rüzgarındaki parçacıklar, uzay tozu, meteor ve kuyruklu yıldızlardan oluşan emilme ve yansımalar, sinyali hem tüketiyor, hemde kendi kendisini karıştırmasına yol açıyor. 

 

Kısaca, Güneş sistemi dışında birinin oturup bizim dizilerimizi izleme keyfi mümkün değil. Tabi bu frekanslarda çalışan uzaylı tv yayınlarındaki filmleri de bizim izlememiz mümkün değil.

 

- Ben gayet mümkün diye biliyorum. Hatta ilk izleyecekleri şey de maalesef Hitler'in gelişmiş yöntemler kullanarak uzaya saçtığı bir TV yayınıymış. Işığın ulaştığı her yere ulaşır diye biliyorum. Ellerinde SETI gibi bir şey varsa, izleyebilirler. Mesafe Uzay açısından zaten çok sınırlı. 80 ışık yılı çapındaki yıldızlardan herkes duyabilir ve cevap verebilir.

- Çatlak bazı Amerikalıların çatılarında bu amaçla hazırlanmış çanak antenleri bile var. SETI'nin elinde çok - çok büyük Antenler yığını var. Yani dinlediklerinde, Radyo - TV dalgası varsa, duyarlar diye düşünüyorum.

 

On 18.09.2017 at 11:08, democrossian yazdı:

Son edindiğim izlenime göre 16 Kasım 1974'te Porto Riko'daki Arecibo Gözlemevi'nden bir mesaj gönderilmiş. Bu mesaj iki asal sayı olan 73 ve 23'ün çarpımı olan 1679 bitten oluşuyormuş. Akıllı uzaylıların bunun başka akıllı uzaylılar tarafından yollandığını anlayacağını düşünmüşler. Bu matematiksel temelde sinyal çözümlenirse bazı şekiller ortaya çıkıyormuş. Bu şekiller dünyadaki yaşam hakkında ipuçları veriyormuş.

 

Fakat bu olay tartışmalara yol açmış. Hawking buna karşı olduğunu açıklamış. Kötü niyetli olabilecek uzaylılara mesaj atmanın akılcı olmadığını savunmuş. Ona katılan bir çok bilimci de olunca bir daha bu mesaj işine girişilmemiş. Ama BM kararı olduğuna dair bir bilgi bulamadım. Herhalde yanlış hatırlıyorum.

 

Fakat sinyal alınırsa BM yi devreye sokan bir prosedür var ve BM den izinsiz yanıt vermek yasak. Bu böyle olunca mesaj yollama ile ilgili de adı konmamış ama fiilen uygulanan bir yasak olabilir.

 

Arecibo'dan atılan mesaj nereyi hedefledi bilmiyorum ama fazla yol almadı tabii. Ama yola çıktı artık ve gidiyor. Kimse alacak mı bilmiyoruz. Ok yaydan çıktı! :)

 

 

- Hawking bence yanılıyor. 

Bu argümanın temelinde, İnsanlığın haline bakılıyor. Medenileşemeyen uygarlığın zaten kendini bitireceği sonucuna varılıyor. Yine de tamamen haksız mı, emin de değilim.

 

On 18.09.2017 at 11:28, anibal yazdı:

 

Bu pek olası değil. Zira, VLF bandında çok fazla parazit sinyal var uzayda. VLF'in esprisi, dalgaların dünya yüzeyine yapışarak gitmesi ve suya da baya bir nüfuz edebilmesi. 

 

Ama dünyadaki nacizane VLF vericilerinin, kainatın muazzam VLF vericileri olan satürn veya jupiter gibi gezegenleri bastırabilmesi pek olası görünmüyor. 

 

Genede, aynı şekilde, bu amaca özel bir VLF yayınının başarı şansı elbette var, aynen bu işe özel VHF, UHF vs. vericilerde olduğu gibi.

 

- Zaten o yüzden verileri yaymaya başladılar (20 senedir filan) Ayırt etmek zor olduğu için, muazzam bilgisayar kapasitesi gerekiyor.

 

On 18.09.2017 at 11:42, anibal yazdı:

 

Sizi izlemek zevkli oluyor... Gülümsetiyorsunuz sabah sabah :)

 

Her şey o kadar basit değil. Öncelikle Shannon diye bir adam ve kahrolası teorisi var. Gürültü yüksekse, signal alamazsın falan diyor. 

 

Ama, bilmediğiniz konularda böyle kesin yorumlar yapmayın derim. Herkes size ben kadar samimi bakmayabilir. 

 

 

 

- Detayını bilmiyorum, Ama Vizyon-tele filmindeki adamın radyosu gibi değil işte. O kadarını düşünüyorlardır. :)

 

22 saat önce, democrossian yazdı:

Işığı nasıl odaklıyorsan dalgayı da çanak antenle odaklarsın. Dalga yine küresel ama sen odaklıyorsun. Dalganın niteliği değişmiyor. Ona kalsa yansıyor, kırılıyor, girişim yapıyor dağılıyor vs... Sonuçta bu uzaya gidiyor mu gidiyor. Nereye kadar gidiyor mesele orda.

 

- Işık dediğin şeyde sonsuza kadar gider. Gitgide gücü azalır ama gider. O açıdan belli bir "o noktadan sonra duysalar da anlamazlar" noktası vardır tabi, Ama biz buradan komşu galaksileri filan teleskopla görüyorsak, radyo dalgasının da bayağı bir yol gidebilmesi lazım.

 

20 saat önce, anibal yazdı:

 

 

Diyorum ya, maalesef, şu teist zibidilerden mi bulaştı nedir bilmem, bilmediğiniz konuda ahkam kesiyorsun.

 

Filtreleyip alamazsın. Doğada ideal rezonans devresi yoktur, çünkü ideal bobin, kondansatör falan yoktur. Yani, rezonans devresinin bir Q değeri vardır ve bu nedenle de, asla tek bir frekansa ayarlanmaz. 

 

Diğer yandan, modüle edilen sinyalin, frekansı da değişir. 

 

Daha öte yandan, biliyon mu, o gezegenler, samanyolu falan son sürat gidiyor, tonla doppler denen meret oluyor ve frekans sürekli kayıp değişiyor. 

 

Ve daha daha öte yandan, bozucu sinyal asıl sinyal ile aynı frekanstaysa, zaten her durumda karıştıracaktır, filtre ile falan seçip alamazsın. Ancak asıl sinyale senkronize olursan bir şansın olur, velakin bunun içinde gönderilen sinyalin içeriğini bilecek ve gönderirken bu mevzuya uygun modüle ederek göndereceksin.

 

Yani, üç kuruşluk lise fizik dersi bilginle, elektronikçilik kasmaya çıkıyorsun, ama maalesef madara oluyorsun.

 

 

Şunu da ekleyelim, modern alıcılar genelde öyle frekans seçmek için rezonans devresi ile çalışmaz. Genelde belli bir bant alınır, sayısal hale getirilir ve işlem SDR denen şekilde, yazılımla işlemcilerde halledilir. 

 

- Kulağa mantıklı gelmiyor.

 

Ben buradan Marsaki Rover'i çalıştırıyorum. Cassini uydusunu komuta ediyorum. Voyager uyduları için güneş normal yıldız kadar bir şey olmuştur. Gönderdikleri verileri alıyoruz.

(Bozulacaklarını da sanmıyorum. Yok öyle bir şey. Sadece kayda değer veri göndermedikleri için NASA para ayırma istemiyor).

 

Öyleyse radyo yayını da çok - çok uzaklara gider diye düşünüyorum. Şu andaki yayılma alanı da 80 ışık yılı içindeki bütün yıldız sistemleri.

 

11 saat önce, anibal yazdı:

 

 

İyice geri zekalılığı alıp ele, dunning-krueger şeysine batıp gittiğinin farkında mısın?

 

Rezonansla falan o gürültüyü gideremeyeceğini anlamak o kadar zor mu geliyor sana? 

 

Kaz kafalı, istediğin frekansa istediğin kadar odaklan, o frekansta, milyon tane sinyal varsa, hangi birini alacaksın, seçeceksin, moron?

 

 

- Biraz Deli Emin tartışmasına girmiş gibi haliniz var da teknisyen filan mısınız?

 

Ben dünyalı olarak Brezilya maçını izliyorsam, Uzaylı da isterse Charlie Chaplin'den sonraki filmleri izleyebilir. (?) Bilmiyorum yani. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
41 minutes ago, Donatello23 said:

 

- Ben gayet mümkün diye biliyorum. Hatta ilk izleyecekleri şey de maalesef Hitler'in gelişmiş yöntemler kullanarak uzaya saçtığı bir TV yayınıymış. Işığın ulaştığı her yere ulaşır diye biliyorum. Ellerinde SETI gibi bir şey varsa, izleyebilirler. Mesafe Uzay açısından zaten çok sınırlı. 80 ışık yılı çapındaki yıldızlardan herkes duyabilir ve cevap verebilir.

 

Yanlış biliyorsun demek ki... Hitlerin yayınlarının pluton mesafesinden sonra alınabilmesi bile mümkün değil. 

 

 

Quote

- Çatlak bazı Amerikalıların çatılarında bu amaçla hazırlanmış çanak antenleri bile var. SETI'nin elinde çok - çok büyük Antenler yığını var. Yani dinlediklerinde, Radyo - TV dalgası varsa, duyarlar diye düşünüyorum.

 

Anteninin çok büyük olması yeterli değil. Ha, zaten küçük antenle hiç şansın yok. O kadar büyük, hatta daha büyük bir antenle, özellikle senin alman için onların sinyal yollamış olması gerekiyor. 

 

Quote

 

- Hawking bence yanılıyor. 

Bu argümanın temelinde, İnsanlığın haline bakılıyor. Medenileşemeyen uygarlığın zaten kendini bitireceği sonucuna varılıyor. Yine de tamamen haksız mı, emin de değilim.

- Zaten o yüzden verileri yaymaya başladılar (20 senedir filan) Ayırt etmek zor olduğu için, muazzam bilgisayar kapasitesi gerekiyor.

- Detayını bilmiyorum, Ama Vizyon-tele filmindeki adamın radyosu gibi değil işte. O kadarını düşünüyorlardır. :)

 

Düşünülen, senin düşündüğün şey değil. Bir ihtimal, oradaki uzaylı, dünyada hayat olabileceğini düşünür, özellikle almamız için bir sinyal gönderirse? İmkansız mı, elbette değil. 

 

Ha, birde bazen, uzayın kendisinin dev bir anten, bir çanak gibi onun sinyalini güçelndirebilmesi ihtimali de var.

 

Düşünülen bunlar sadece.

 

 

Quote

 

- Işık dediğin şeyde sonsuza kadar gider. Gitgide gücü azalır ama gider. O açıdan belli bir "o noktadan sonra duysalar da anlamazlar" noktası vardır tabi, Ama biz buradan komşu galaksileri filan teleskopla görüyorsak, radyo dalgasının da bayağı bir yol gidebilmesi lazım.

 

Aslında sorun da bu. Çünkü, gittiği her yerden yansıyacak ve kendi kendisini bozacak. Dünya'da da aynı dertten muzdaripiz zaten, evindeki wifi 5 km öteden çekmiyorsa, sebebi tam olarak bu.

 

Quote

- Kulağa mantıklı gelmiyor.

 

Sen, bilgi sahibi olmadığın hususta, mantık yürütmeye çalışıyorsun, hepsi bu.

 

Quote

Ben buradan Marsaki Rover'i çalıştırıyorum. Cassini uydusunu komuta ediyorum. Voyager uyduları için güneş normal yıldız kadar bir şey olmuştur. Gönderdikleri verileri alıyoruz.

(Bozulacaklarını da sanmıyorum. Yok öyle bir şey. Sadece kayda değer veri göndermedikleri için NASA para ayırma istemiyor).

 

Ettiğin lafın," efenim ben evde öbür odadan kablosuz bağlanıyorum, o halde münih'te october fest'e gidince, orada da evdeki kablosuzdan internete bağlanırım" demekle aynı şey olduğunun farkında mısın?

 

Quote

Öyleyse radyo yayını da çok - çok uzaklara gider diye düşünüyorum. Şu andaki yayılma alanı da 80 ışık yılı içindeki bütün yıldız sistemleri.

 

Gidemezsin, iki sorun seni engeller: Yansıma, yani "Multipath" ve yıldızlararası toz, parçacık, güneş rüzgarı vs. nin senin sinyalini soğuracak olması. Ha, bu sen gidemezsin mevzusunun cevabı, o alabilir mi sorusunun cevabına, uzaydaki tonal şeyin ürettiği gürültüyü ekle birde.

 

Quote

- Biraz Deli Emin tartışmasına girmiş gibi haliniz var da teknisyen filan mısınız?

 

Ben dünyalı olarak Brezilya maçını izliyorsam, Uzaylı da isterse Charlie Chaplin'den sonraki filmleri izleyebilir. (?) Bilmiyorum yani. 

 

 

 

Deli olup olmadığınız bilmem ama, bilmediğiniz mevzuda ahkam kesecek kadar cahil cesaretiniz olduğu apaçık ortada.

 

Şunu ekleyeyim, benim şahsi fikrim, trilyonlarca uygarlığın radyo sinyallerini bizle aynı sebeplerden uzaya yaydıkları. Ama üzgünüm, özellikle bizim almamız için gönderilmemiş bir yayını farketme imkanımız, yok denecek kadar az, doğal olarak, diğer hususlarla birleşince, imkansız.

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 9/18/2017 at 22:02, democrossian said:

Işığı nasıl odaklıyorsan dalgayı da çanak antenle odaklarsın. Dalga yine küresel ama sen odaklıyorsun. Dalganın niteliği değişmiyor. Ona kalsa yansıyor, kırılıyor, girişim yapıyor dağılıyor vs... Sonuçta bu uzaya gidiyor mu gidiyor. Nereye kadar gidiyor mesele orda.

 

 

Odaklaman, bir şeyleri çözmez.

 

Burada, milletin lise veya ortaokul seviyesi radyo haberleşme bilgisi ile  ahkam kestiğini defaten söyledik. 

 

Çanak büyüdükçe, karşına acayip sorunlar çıkmaya başlar. Mesela, kuplaj sorunu. Çanak, antenin malum çanak gibi olan tarafı. Bu çanağın ortasında (bazen kenarda) duran ve sinyali gönderip alan şey ise "feeder", yani besleyici. Çanak büyüdükçe, feeder'den çıkan sinyal, çanağa kuple olamaz. Çünkü, çanağın  havanın empedansına yaklaşmaya başlar, yani, çanağa ulaşan sinyal, empedans uyumsuzluğu nedeniyle  çanak tarafından yansıtılacağına, yutulmaya başlar. Sonuçta, çanak büyüdüğünde, verimi küçük çanaklar kadar iyi olmamaya başlar, belli bir boydan sonra da, artık daha fazla büyütmek işlevsiz hale gelir. 

 

Bu nedenle, dar bir beam ve yüksek bir kazanç elde etmek için, büyük çanak antenler değil, pek çok küçük antenle "beam forming" denen iş uygulanır.

 

Asıl sorun ise, fresnel zone denen, fresnel bölgesidir. Önce şu bilgiyi anlamak lazım. Pratik bir yaklaşım olarak, radyo dalgaları kedni dalga boyuna yakın uzunluktaki nesnelerden maksimum yansır. Bir genelleme olarak, radyo dalgalarının, kendi dalga boyundan büyük olan şeylerden yansıyacağı söylenebilir. Teorik olarak bu doğru değildir, ama, pratikte, dalga boyundan büyük olan şeylerin ama öyle ama böyle, sinyali gayet muntazam şekilde yansıttığı görülüp, hesaplanabilir.

 

Sinyalin yollanacağı yönde, sinyalin dalga boyu tarafından belirlenen bir çapta, bir tür konik bölge yansımalar açısından kritiktir. Bu bölgeye fresnel zone denir. Doğru dürüst bir sinyal iletimi için, bu bölgenin içine, boyutu dalga boyundan büyük olan herhangi bir şeyin olmaması gerekir. 

 

Meraklısı, aha şuradan

 

http://btsozluk.7veren.com/nedir/fresnel-bolgesi/

 

Veya http://www.radartutorial.eu/07.waves/wa18.tr.html buradan mevzuya dair biraz teferruatları öğrenebilir. 

 

Yıldızlararası mesafenin dalga boyuna göre acayip devasa büyük olması nedeniyle, yıldızlar arası yollanan sinyalin fresnel bölgesinde tonla şey olacaktır, plazma bulutları, göktaşları, gezegenler, yıldızlar, uzay tozu vs. vs. İşte bu nedenle, başka bir yıldıza, ultra yüksek güçlerle bile radyo dalgası yollasanız, karşıda alınabilecek ve anlaşılabilecek kalitede bir sinyal elde etmeniz çok zordur. 

 

Eminim gene o üç kuruş etmeyecek cehaletinizle bir sürü abes laflar geveleyeceksiniz, ama işin gerçeği bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 19.09.2017 at 21:21, anibal yazdı:

 

Yanlış biliyorsun demek ki... Hitlerin yayınlarının pluton mesafesinden sonra alınabilmesi bile mümkün değil. 

 

 

 

Anteninin çok büyük olması yeterli değil. Ha, zaten küçük antenle hiç şansın yok. O kadar büyük, hatta daha büyük bir antenle, özellikle senin alman için onların sinyal yollamış olması gerekiyor. 

 

 

Düşünülen, senin düşündüğün şey değil. Bir ihtimal, oradaki uzaylı, dünyada hayat olabileceğini düşünür, özellikle almamız için bir sinyal gönderirse? İmkansız mı, elbette değil. 

 

Ha, birde bazen, uzayın kendisinin dev bir anten, bir çanak gibi onun sinyalini güçelndirebilmesi ihtimali de var.

 

Düşünülen bunlar sadece.

 

 

 

Aslında sorun da bu. Çünkü, gittiği her yerden yansıyacak ve kendi kendisini bozacak. Dünya'da da aynı dertten muzdaripiz zaten, evindeki wifi 5 km öteden çekmiyorsa, sebebi tam olarak bu.

 

 

Sen, bilgi sahibi olmadığın hususta, mantık yürütmeye çalışıyorsun, hepsi bu.

 

 

Ettiğin lafın," efenim ben evde öbür odadan kablosuz bağlanıyorum, o halde münih'te october fest'e gidince, orada da evdeki kablosuzdan internete bağlanırım" demekle aynı şey olduğunun farkında mısın?

 

 

Gidemezsin, iki sorun seni engeller: Yansıma, yani "Multipath" ve yıldızlararası toz, parçacık, güneş rüzgarı vs. nin senin sinyalini soğuracak olması. Ha, bu sen gidemezsin mevzusunun cevabı, o alabilir mi sorusunun cevabına, uzaydaki tonal şeyin ürettiği gürültüyü ekle birde.

 

 

 

Deli olup olmadığınız bilmem ama, bilmediğiniz mevzuda ahkam kesecek kadar cahil cesaretiniz olduğu apaçık ortada.

 

Şunu ekleyeyim, benim şahsi fikrim, trilyonlarca uygarlığın radyo sinyallerini bizle aynı sebeplerden uzaya yaydıkları. Ama üzgünüm, özellikle bizim almamız için gönderilmemiş bir yayını farketme imkanımız, yok denecek kadar az, doğal olarak, diğer hususlarla birleşince, imkansız.

 

- "Özellikle bizim almamız için" diye bir şey yok. Olamaz da zaten. SETI bile belirli yıldızlara belirli sürelerle mesaj iletiyor. Bazılarına daha uzun, bazılarına daha kısa.

Bizim en iyi şansımız, 1950'lerden beri uzaya zaten yaymakta olduğumuz TV ve Radyo yayınları.

SETI'nin elindeki imkanlar, mesafeye göre tabi, Bu türden yayınları + özellikle bize gönderilmiş mesajları almaya yönelik. 

 

Şöyle bir sorun var: SETI'nin özellikle gönderdiği çok kuvvetli mesajlar da var. Ama bu mesaj oraya zaten 5-10-100 yıl sonra ulaşacak. + Oradaki uzayların bu mesajın iletildiği atıyorum 1 saatlik süre içerisinde çanak antenlerini bize ayarlamış ve dinliyor olmaları gerekiyor. Bu Açıdan SETI biraz da rast gele balık tutmaya benziyor (cahil de değilim, okuduğum şeyleri aktarıyorum).

 

O yüzden bence en iyi şansımız, sizin "düşük frekanslı" dediğiniz radyo / TV yayınları olmalıdır. 80 ışık yılı çapında bir alana yayılmışlar ve sürekli olarak varlar. Yani 20 ışık yılı uzaklıkta adamlar Sİbel Can'In "Padişah" şarkısını dinliyor olabilirler.

 

/ Uzayın %99'u boştur. Bu tür sinyaller mesela yıldız / gezegen / nebula vb. gibi yapılara göre farklı titreşime sahipler. Yani Alpha Centauri'de birileri varsa, ve Çanak anten yapıp güneşe ayarlamışlarsa, her halde önce anormal bir şey fark ederler. (Radyo-TV kanalları sayesinde. Sonra odaklanıp incelemeye başladıkça sesleri / görüntüleri ayırt etmeye başlayabilirler.

 

İyimser tahmin böyle. 

 

On 20.09.2017 at 11:21, anibal yazdı:

 

Eminim gene o üç kuruş etmeyecek cehaletinizle bir sürü abes laflar geveleyeceksiniz, ama işin gerçeği bu.

 

- Ben yazının birinci kısmını anlar gibi oldum. Çin'de 2-3 futbol sahası boyunda çanak anten inşa edilmiş. ABD'de Kilometrelere yayılmış 100 - 200 çanak Antenden oluşan alanlar var (SETI'ye bağlı olan). Bu yöntemlerle, çok uzaktaki gezegenleri fark edip Güneş sistemi dışındaki bazı gezegenlerin listesini çıkarmaya başladılar. Tabi ki "ışık yılı" ile ölçülen çok uzak mesafelerde.

 

"sinyal karışması" sorunu olabileceği kesin. Ama onun haricinde yıldızlar arası mesafe boştur. Göktaşı / toz / bulut vs. yoktur. Gezegenler arası mesafe bile tamamen boştur. Dünyanın yörüngesi bile boştur. Yani bir kez uzaya çıkan sinyal gider de gider. Tek sorun ışık hızında olması ve bu hızın üstüne çıkamaması. Ben basitleştirerek anlattım. Ama evet, Lise bilgim böyle. Yayın alırsa ilk Hitler'in yayınını alacaklar ve bunu 80 ışık yılı çapında her yerden alabilirler. 

 

Aklıma takılan: Mesafe gittikçe büyüyor. tabi. 10 Işık yılı mesafeden yayın almaları 80 ışık yılı mesafeye göre daha kolay olacaktır. Sinyalin / ışığın yoğunluğu nedeniyle. 

Bunun matematiksel hesabı nedir? - Onu bilmiyorum. Güneşi bile Pluton'dan artık zar-zor ayırt ediyorsun. Yine de Pluton'daki uzay aracı çalışıyor ve DÜnya ile iletişimde olmaya devam edebiliyor. 

 

- yani mantık yürütüyorum. Teknik açıdan olmaz diyorsanız bunu açıklayın. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...