Jump to content

AFP: Eğitimli gençler Türkiye'yi terk ediyor


Recommended Posts

AFP: Eğitimli gençler Türkiye'yi terk ediyor

 

GençlerTelif hakkıYASIN AKGUL

Fransız haber ajansı AFP, Türkiye'deki eğitimli gençlerin ülkeyi terk ettiğini ve başka ülkelerde hayat kurmayı tercih ettiğini anlatan bir haber yayımladı.

Ajansın konuştuğu Dilara adındaki bir kadın 5 yıl önce Dubai'ye yerleşme kararı aldığında Türk ekonomisinin canlı, kültürel etkinliklerin hareketli ve Batı ile ilişkilerin iyi olduğunu, bu yüzden çoğu arkadaşının Dubai'ye taşınmasını hata olarak gördüğünü anlattı.

Gerçek adını vermek istemeyen ve dijital pazarlama alanında uzman olan Dilara, "Ama bugün çoğu arkadaşım bana CV'lerini gönderiyor çünkü Türkiye'de kalmak istemiyorlar, özellikle de referandumdan sonra" ifadelerini kullandı:

"Önceki yıllarda dönmeyi düşündüğüm olmuştu ama Türkiye'deki olaylar fikrimi değiştirdi."

Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden akademisyen Ulaş Sunata ise son yıllarda eğitimli gençlerin ülkeyi terk etme trendinin hızlandığını ve bu durumun ülkeye zarar verebilecek bir beyin göçü olduğunu söyledi:

"Bu, ülke için önemli bir sorun. Ama bunun tek etkisi sosyokültürel olmayacak, aynı zamanda ekonomik etkileri olacak.

"Ülkeyi terk etmeleri Türkiye için gerçek bir dezavantaj."

'Üç neden öne çıkıyor'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta İslam dünyasının beyin göçü sorunuyla karşı karşıya olduğundan şikayet etmiş, "En zeki öğrencilerimizi Batılı eğitim kurumlarına kaptırıyoruz" diye konuşmuştu.

Erdoğan, "Gençlerimiz kendi ülkelerinde, kendi üniversitelerinde parlak bir gelecek göremedikleri için giderek artan bir oranda Batı'ya yöneliyorlar" demişti.

AFP ise, Türkiye'yi terk eden veya terk etme planları bulunan onlarca kişiyle konuştuğunu ve başka ülkelere yerleşme gerekçelerinde üç nedenin öne çıktığını yazdı:

  • Üniversite mezunları için azalan iş imkanları,
  • İslami kökenli hükümet döneminde artan muhafazakarlık,
  • İnsan haklarının ve özgürlüklerin azalması.
Taksim'deki Atatürk Kitaplığı'nda kitap okuyan gençlerTelif hakkıAFP

2016'daki darbe girişiminin ardından ekonominin son çeyrekte yüzde 5,1 büyümesine rağmen genç işsizliğinin yüzde 20,6 ile yüksek bir oranda olduğunu belirten AFP, reformların durmasının gençler için belirsiz bir gelecek anlamına geldiğini yazdı.

AKP hükümeti, 2023'te dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefini her fırsatta yineliyor.

Adının gizli tutulması koşuluyla AFP'ye konuşan 33 yaşındaki bir İngilizce öğretmeni, "Başka yerlerde daha iyi imkanlar varken neden burada acı çekeyim ki? Adaletin olmadığı bir ülkede ne işim var?" ifadelerini kullandı.

Eşi ve çocuklarıyla birlikte ülkeyi terk etmek için ilk adımlarını attığını söyleyen öğretmen, "Daha iyi yaşam standartlarını hak ediyoruz" dedi.

26 yaşındaki bir film yapımcısı ise, ayrılık kararını "Türkiye'de artık bağımsız filmlere yer yok" diye gerekçelendirdi.

'Türkiye'de akademisyen olmak cesaret gerektirir'

140 bin kişinin işinden atıldığı veya açığa alındığı, 50 binden fazla kişinin de gözaltına alındığı aktarılan haberde, bu ortamın akademiyi de etkilediğine dikkat çekildi.

Olağanüstü hal (OHAL) kapsamında 5500'den fazla akademisyenin kanun hükmünde kararnamelerle işinden atıldığını belirten AFP, doktorasını yapmak için gittiği Kanada'nın Montreal kentindeki eğitiminin ardından Türkiye'ye dönmemeye karar veren bir Türkle de konuştu.

Adını açıklamak istemeyen 28 yaşındaki kişi, "Bir akademisyen olarak siyasi düşüncelerinizi bir kere bile dile getirmek Türkiye'de sizi tehlikeye atar. Böyle bir durumda Türkiye'de akademisyen olmak cesaret gerektirir" dedi.

İletişim alanında doktora öğrencisi olan Merve de kısa süre içinde Budapeşte'deki partnerinin yanına taşınacağını söyledi. Merve hem kendisinin hem de partnerinin Türkiye'de akademik bir kariyer yürütmenin çok zor olduğunu düşündüğünü şu sözlerle aktardı:

"Herkes geleceğini düşünürken kararlar veriyor, ben de ayrılmaya karar verdim."

İstanbul'da gençler AFP'ye göre artan muhafazakarlık ve azalan insan haklarının yanı sıra genç işsizliğinin yüksekliği de eğitimli gençlerin gitme nedenlerinden biri

Akademisyen Sunata, ülkeyi terk etmeye en yatkın kesimlerin üniversite mezunları olduğunu şu ifadelerle açıkladı:

"Ülkeyi terk etmenin riskleri var ve bu risklerle yüzleşmeyi en fazla göze alabilecekler üniversite mezunları. Onların ayrılması, insan hakları gibi evrensel değerleri savunacak daha az insan kalmasına ve bu değerlerin zayıflamasına yol açıyor."

Öte yandan, habere göre yurtdışına gitmek her zaman kolay olmuyor.

'Umarım bir daha asla Türkiye'ye geri dönmek zorunda kalmam'

Türkiye'nin en prestijli üniversitelerinde uzun yıllar akademisyenlik yapan bir tarihçi, Fransa'ya gitmek için dört yıl boyunca belge hazırlaması ve iş araması gerektiğini söyledi.

AFP'nin sorularını telefondan yanıtlayan akademisyen, "Umarım bir daha asla Türkiye'ye geri dönmek zorunda kalmam" dedi.

Ajansın haberine göre, 16 Nisan'daki referandumda evet oyunun çok az farkla kazanması, umutların tamamen sönmemesini sağladı.

AFP'ye konuşan film yapımcısı "Her şey bir gecede değişmeyecek. Türkiye öngörülemez bir ülke, her şey çok hızlı değişebilir" ifadelerini kullandı.

Uzun yıllar boyunca arkadaşları yurtdışına çıkarken gitmeyi reddeden bir inşaat mühendisi ise sonunda ülkeden ayrılacak olmaktan ötürü üzüldüğünü söyledi:

"Ülkemi gerçekten seviyorum. Bu ülkeyi muhafazakarlara bırakmak istemiyorum. Kendimi kaçıyormuş gibi hissediyorum."

 

Alıntı: http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-41331921

 

 

Maalesef güzel ülkemiz baştaki İslamofaşistler sağolsun birçok hayati değerleri,ilkeleri fiili olarak ortadan kaldırmıştır.Eskiden de sabıkalı memlekettik elbette,ancak asla bu kadar fazla boyutta değildi dayatmalar,zulümler,çok daha da iyiydi memleket eskiden;

 

1 yıllık OHAL 12 Eylül’ü geçti

TBMM İnsan Hakları Komisyonu’ndan Şenal Sarıhan, yıldönümünde 12 Eylül’ü 15 Temmuz’la karşılaştırdı. Rakamlara göre OHAL süreci, darbeyi aratmadı.
 
 

[Haber görseli]

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkan Vekili, CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, 37. yıldönümü olan 12 Eylül darbesi süreci ile 15 Temmuz’un ardından ilan edilen OHAL sürecini karşılaştırdı. Sonuçlarıyla bir yıllık OHAL sürecinin, 9 yıllık 12 Eylül sıkıyönetim sürecini aştığını belirten Sarıhan, “Yaşananlarla karşılaştırdığımızda yaşadığımız günlerin ‘karanlığı’ daha net olarak ortaya çıkıyor. Ve o günden bugüne Türkiye, pek çok olağanüstü hukuksuz uygulamanın olağan hale geldiği bir sürece girdi” dedi.

- İhraçlardaki uçurum: Sarıhan, OHAL ilanının ardından yaklaşık 124 bin kamu görevlisinin ihraç edildiğine dikkat çekti. 12 Eylül döneminde ihraç edilen 35 bin küsur insanın neredeyse 3.5 katı olan bu rakamla sadece FETÖ’cülerin değil, muhalif olan herkes kamudan uzaklaştırıldığının altını çizen CHP milletvekili Şenal Sarıhan, “Yine bu dönemde, 71 binin üzerinde gözaltı, şimdiden 50 binden fazla tutuklama yapıldı. Yani sıkıyönetim dönemi boyunca tutuklanan 52 bin insan sayısına sadece bir yılda ulaşıldı” bilgisini verdi. Sarıhan’ın araştırmasından çarpıcı rakamlar ve notlar şöyle:

- 12 Eylül’ü solladı: 15 Temmuz’un ardından 169 bini aşkın kişi hakkında işlem yapılırken, 47 bin küsur kişi adli kontrol şartıyla serbest kaldı, 7 bin 605 kişi hakkında yakalama kararı çıkartıldı. 140 bin pasaport iptal edilirken işsiz kalan 124 bin kişi ile Türkiye dışarı çıkılması yasak yarı açık bir cezaevine dönüştürüldü.

- 16 kat mağduriyet: Mağdur edilen subay, öğretmen, hâkimsavcı, akademisyen sayısı 12 Eylül’den katbekat fazla. 12 Eylül döneminde görevden alınan subay, astsubay sayısı sadece 2 bin iken, 15 Temmuz döneminde 7 bin 2 yüz kişiye ulaştı. 12 Eylül döneminde hakkında işlem yapılan öğretmenler 3 bin 854 iken, 20 Temmuz darbesinin ardından işlerini kaybeden öğretmen sayısı bu rakamın neredeyse 16 katı oldu. 60 bin 532 öğretmen görevden alındı.

- Akademi ve yargı: Görevden alınan akademisyen sayısı ise 12 Eylül döneminde 120 iken, bugün bu rakam aralarında barış akademisyenlerinin de olduğu 4 bin 931 kişi. 15 Temmuz’un ardından 4 bin 238 hâkim ve savcı meslekten ihraç edilirken 12 Eylül döneminde hakkında işlem yapılan hâkim ve savcıların sayısı sadece 47 idi.

- Gazetecilerin durumu: 12 Eylül’ün 6 katı gazeteci bugün hapiste. Gazetecilere istenen ceza 12 Eylül’den fazla! OHAL boyunca 16 TV kanalı, 24 radyo, 63 gazete, 20 dergiyle birlikte toplam 178 medya kuruluşu kapatıldı. 184 gazeteci cezaevine konuldu. Kapatılan yayınevi sayısı ise 30’u buldu. 12 Eylül döneminde tutuklu gazeteci sayısı 31 iken, 20 Temmuz darbesinden bugüne dek tutuklanan gazeteci sayısı, 12 Eylül’ün neredeyse 6 katına ulaştı. Bugün tutuklu gazeteci sayısı 184’ü buldu.

12 Eylül döneminde gazeteciler hakkında istenen hapis cezası toplamda 4 bin iken, 20 Temmuz darbesinden sonra 301 gazeteci hakkında 142 ağırlaştırılmış müebbet ve 4 bin 259 yıl 10 ay hapis cezası istendi. 18 gazeteciye cumhurbaşkanına hakaretten istenen 90 yıl hapis cezası bu rakama dahil değil.

- İşkence geri döndü: İşkence geri döndü. Dava bile açılamıyor. 12 Eylül dönemi en çok işkencenin yaşandığı dönem olarak kayıtlara geçerken, o dönemde, işkenceye yönelik 9 bin 962 dava ve soruşturma açıldı. 15 Temmuz sonrası yaşanan işkence olayları ise televizyon kanallarında açıkça sergilenip, insan hakları örgütlerinin raporlarına; Meclis’e komisyonlarının şikâyet dosyalarına girmiş olmasına rağmen etkili hukuk yollarına başvurma olanağı dahi verilmedi. 12 Eylül döneminde 544 güvenlik görevlisi işkence suçlaması ile hakim karşısına çıkartılırken, bugün aynı suçtan tek bir kişi bile sanık sandalyesine oturtulmadı.

- 1 yılda 38 intihar: Tüm bu yaşananların yarattığı toplumsal travma nedeniyle sadece geçen 1 yılda 38 kişi yaşamına son verecek şekilde intihar ederken 9 yıllık sıkıyönetim döneminde kayıtlara geçen intihar vakası 43 oldu.

- Daha kötü durumdayız: Sonuç olarak, 12 Eylül darbesinin ardından ilan edilen ve 9 yıl süren sıkıyönetim döneminde mağdur edilen insanlardan daha fazla sayıda insan bir yıl da mağdur edildi. Bu bir yılda altına imza atılan pek çok uluslararası hukuk kuralı ihlal edilerek sayısız hak ihlali yaşandı. 20 Temmuz daha şimdiden Türkiye’nin karanlık günlerinin başlangıcı olarak tarihteki yerini aldı.

 

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/822498/1_yillik_OHAL_12_Eylul_u_gecti.html

 

 

Tabi tüm bunlar ve de bu zalimlikleri,dayatmaları yapanların büyük destekçi kitlesi olması da çok üzücü bir durum,hatta benim göğsüm daralıyor,gözlerim doluyor sinirden bazen böyle şeylere,sizin düşünceleriniz nelerdir bu konulardaki ?

 

tarihinde Kör Saatçi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sinirlenmenin bir anlamı yok.

Toplumlar tanrıya karşı dombalmadan, faşizmi yaşamadan, en derin onur ve haysiyeti kaybetmeden, bütün değerleri yerlerde sürünmeden, namussuz olmadan mücadele nedir bilmezler.

Avrupa bütün bunları yaşadığı için maddi-manevi kalkınma başarısını gösterdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet art arda patlayan ilginç haberlerden biri de bu. Bu haberler hep işaret fişekleri, söyleyeyim. Gidişatı durdurmak için yapacak bir şey ise yok. Yarın iktidar düşse, yine değişen bir şey olmaz. Çünkü askeriniz sınır dışına çıkmış artık. Sorarım: Yarın iktidar değişti ve Suriye ile barış ilan etti, Esad ile müttefik olduğunu açıkladı. Fakat asker çekilirken bir füze sallayıp önemli zayiat verdirildi. Ne olacak? Yeyip yutacak mısınız?

 

Kaldı ki halkın başımıza iş açılıyor deyip uyanıp da iktidardan  kurtulması sıfıra çok yakın olasılık. nakoz derin verildi. Hâla uyuyor. Bir kere uyanmaya teşebbüs etti, eli ayağı iki kıpraştı, hemen bir doz daha narkoz,  yine uykuya daldı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu halk uyanmaz. Çünkü islamla uyutuluyor. Beynini kullanan kişi sayısı o kadar az ki. Türkiye'de yaşamak artık bilinçli bir insan için çok zor. Ülkenin kurucusuna dahi küfür edilebilen bir dönemdeyiz me uazık ki. Ve akedemik camia kan ağlıyor. Yandaş olmazsan kadro bulabilmek imkansıza yakın. Çığır açmış olman lazım ancak. Çok çok iyi olman gerek. Öyle bile olsan etrafın risale okuyan, badem bıyıklı akademisyenlerle dolu. Böyle bir ortamda kim çalışmak ister. Akademisyenlerin odalarında lavabolar uluorta abdest alıyorlar. Namaz vakitleri kimse yok. Bir üniversite kampüsünde iki cami. Rektör cami açılışı yapıyor. Bu israftır. Kim ister dar görüşlü insanlarla çalışmayı. Yurtdışına gidenler kayıp değerlerimiz. İnsanca yaşayabilmek için gidiyorlar. Düşünebilmek için, özhürce fikrini belirtenilmek için, yandaş olmadan onurlarıyla var olabilmek için. İnsan ömrü ne kadar ki. Öldükten sonra ne türkiye kalacak ne vatan ne bayrak. İnsan kalan ömrünü huzurlu yaşamak istiyor. Bir de çocuklarına yaşanabilecek bir gelecek bırakabilmek için. Ülkenin geleceğini, yarınlarını düşüneceksek eğer, gitmek yerine bınu seçtiysek taşın altına elini koymak gerek. Bu mücadele hiç kolay olmayacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

Ülkemizde iktidar,siyaseti tarihimizde hiç olmadığı kadar zalimleşmiş,mafyalamış,ahlaki ve hukuksal değerlerden uzaklaşmıştır.

tarihinde Kör Saatçi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

- Ben yine de üçüncü dünya genelinde bu zihniyete karşıyım.

 

Kendi ülkeni batır, onun bunun eline bırak, mantıklı olan her şeyi rezil et. Sonra taşın. 

 

- Zannetmiyorum. Ben Batılı olsam kabul etmem böyle bir şeyi. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 dakika önce, Donatello23 yazdı:

- Ben yine de üçüncü dünya genelinde bu zihniyete karşıyım.

 

Kendi ülkeni batır, onun bunun eline bırak, mantıklı olan her şeyi rezil et. Sonra taşın. 

 

- Zannetmiyorum. Ben Batılı olsam kabul etmem böyle bir şeyi. 

Yurt dışında eğitim görüp Türkiye ye gelenlerde çok zarar veriyor.

 

Örneğin Kemal Derviş ekonomik krizi çözeceğine daha çok batırdı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kemal Derviş ekonomiyi tek adamın yöneteceği pozisyona getirmekle görevli olarak çalıştı. Bu amaçla TMSF gibi enstrümanları yerleştirdi, görevini tamamlayıp gitti. Tek adam diktası bu enstrümanları kullanarak muhaliflerini yok etti.

 

Türk halkının aklı Batılıların planlarını kavrayabilecek düzeyin çok altındadır. Batılılar bu halktan çok daha fazla zekiler. Aşırı fazla yani, daha zeki filan olsalar sorun yok da arada zeka düzeyi uçurumu var.

 

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bende ailemi buradan götürmek istiyorum önümüzdeki 3-5 yıl içinde.6 aylık oğlum var.Ben nasıl oğlumu yeni müfredatın içinde bırakırım.Yeni müfredat ile aklı sıra alternatif tarih yaratmaya çalışmışlar.Oğlumun aklını boyamalarına nasıl izin veririm? Ben istemiyor muyum ülkemde kalayım, maneviyatımızı koruyayım? ancak maalesef olmuyor.Cahillik oranı ve onla birlikte oy oranı o kadar fazla ki, senelerce buna engel olmak çok zor.Müslümanla, hristiyanla, budistle vb. herhangi bir topluluğa mensup herkes ile yaşayabiliriz aslında.Fakat çıkarların eşit olması gerekir.

 

Peki çıkarlar eşit mi ? HAYIR.

 

Ne varsa araplara satsınlar, ülkeyi arap topraklarına çevirmeye çalışsınlar, insanların aklını din ile uyutsunlar, osmanlı imparatorluğunu aklı sıra geri getirmeye çalışsınlar, ülkenin kurucusuna küfür etsinler, padişah olmak için ince detaylarıyla yarı gerçek yarı yalan 'bir taşta iki kuş vurayım' düşüncesiyle darbe girişimi yapsınlar, 2023 diye herkesi kandırsınlar(Ne verdiler de ne alıyorlar acaba?), bir günde yol yaptım diye tüm ormanı yok etsinler, kadınlar ile leblebiye aynı değeri versinler, çocuklarımızın aklını boyayıp utanmadan kendilerine benzetmeye çalışsınlar! 

 

Gelecek görebiliyor musunuz?

 

Tek görebildiğim, bu olayların üstüne harikulade ve fevkalade daha önce eşi benzeri görülmemiş küfürler üretilebileceğidir.

tarihinde inan16 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

- Düzelteceksin kardeşim. 

O zaman herkesi gemi ile Avrupa ve Amerika'ya ve Avustralya'ya taşıyalım. Japonya'ya filan taşıyalım. Diğer ülkeleri de boşaltalım.

 

+ Almanya Türklerini de biliyoz. Seçimlerde oralardan gelip Tayyipe oy veriyorlar. Ne olacak o zaman? "Benim ülkem batsın, ben yurt dışında yaşayayım"

- Onlar kolay mı o hale getirdiler ülkelerini? Ne çatışmalar ne savaşlar yaşandı. Halen de yaşanıyor. Bakıp örnek alacağına, "Yok ABD düşman, Yok siyonistler Kürtleri destekliyor" filan

 

Biraz da "Benim sosyal devlet nasıl olsun? Eğitim sistemi nasıl olsun? Basın özgürlüklerim, demokrasim nasıl olsun?" diyeceksin.

 

Üçüncü dünyanın tamamı için konuşuyorum. Mesela Trump tamamen haksız mı?

Meksika'da ülkeyi mafya yönetiyor. Halk da gitmek istiyor. Anladık. Da o zaman Meksikayı sonsuza kadar mafya mı yönetecek? Millet de göç edecek öyle mi?

/ Bu mantıklı bir yaklaşım değil. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir bakıma haklısınız ancak, söyledikleriniz için yeteri kadar zaman yok.Elbette bir şeylerden fedakarlık ederek bir yerlere gelinir, bir şeyler başarılır.Ancak feda edeceğin şeylerinde bir sınırı vardır.İnceldiği yerden kopsun, tekrar toplarız mevzusu değildir bu.Koptuktan sonra pekte zamanın kalmamıştır.Öyle bir zamana denk gelebilme olasılığı vardır ki en ufak bir hata, ince ince dokuyup planladığın hayatının bir kısmının ters gitmesi ve yerlebir olması demektir.Bu feda edilecek birşey değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 15.10.2017 at 18:23, inan16 yazdı:

Bir bakıma haklısınız ancak, söyledikleriniz için yeteri kadar zaman yok.Elbette bir şeylerden fedakarlık ederek bir yerlere gelinir, bir şeyler başarılır.Ancak feda edeceğin şeylerinde bir sınırı vardır.İnceldiği yerden kopsun, tekrar toplarız mevzusu değildir bu.Koptuktan sonra pekte zamanın kalmamıştır.Öyle bir zamana denk gelebilme olasılığı vardır ki en ufak bir hata, ince ince dokuyup planladığın hayatının bir kısmının ters gitmesi ve yerlebir olması demektir.Bu feda edilecek birşey değildir.

 

- Doğru. Tekrar okuyunca, Suriyeli göçmenleri istemeyen bilinçsiz insanlara benzemişim. Ben onu kast etmiyorum. İnsan hakları beyannamesinde "Her insan ülkesinden ayrılmakta ve ülkesine geri dönmekte özgürdür" der. Bunun adı "hareket özgürlüğüdür". Batılı devletlerin sınırlarını kapatma kararları aslında hukuka aykırı bu yüzden. Mesela ABD W Bush öncesinde herkesi alıyordu. Millet elini kolunu sallaya sallaya ülkeye girebiliyordu.

 

Bence bunlar DÜnya nüfusunun kritik düzeylere geldiğinin işareti. Daha doğrusu Dünya'nın bir kısmının akıllanması yetmez. Herkesin çağdaşlaşması gerekiyor.

O yüzden ben olsam mesela Afrikayı yine paylaşırım. 19 yy'daki gibi. Orayı şunlar alsın, burayı bunlar alsın. Çünkü dediğiniz gibi o kadar vaktimiz yok ki. İnsanlar 100 sene "değişsin" diye bekleyecek halde değil. Dünyaya bir kere geliyoruz sonuçta.

 

- Da ben bunu devrim yapılması için ekstra sebep olarak görüyorum. Mesela Venezüella'ya herkes kızıyor. Niye kızıyorsunuz? - Kapitalizmde olmuyorsa, bırak adam denesin işte.

 

Kürt meselesi de öyle. Bırak kursun işte. Sen ondan çok mu iyi durumdasın. Haksız mıyım? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 17.10.2017 at 02:09, Donatello23 yazdı:

 

- Doğru. Tekrar okuyunca, Suriyeli göçmenleri istemeyen bilinçsiz insanlara benzemişim. Ben onu kast etmiyorum. İnsan hakları beyannamesinde "Her insan ülkesinden ayrılmakta ve ülkesine geri dönmekte özgürdür" der. Bunun adı "hareket özgürlüğüdür". Batılı devletlerin sınırlarını kapatma kararları aslında hukuka aykırı bu yüzden. Mesela ABD W Bush öncesinde herkesi alıyordu. Millet elini kolunu sallaya sallaya ülkeye girebiliyordu.

 

Bence bunlar DÜnya nüfusunun kritik düzeylere geldiğinin işareti. Daha doğrusu Dünya'nın bir kısmının akıllanması yetmez. Herkesin çağdaşlaşması gerekiyor.

O yüzden ben olsam mesela Afrikayı yine paylaşırım. 19 yy'daki gibi. Orayı şunlar alsın, burayı bunlar alsın. Çünkü dediğiniz gibi o kadar vaktimiz yok ki. İnsanlar 100 sene "değişsin" diye bekleyecek halde değil. Dünyaya bir kere geliyoruz sonuçta.

 

- Da ben bunu devrim yapılması için ekstra sebep olarak görüyorum. Mesela Venezüella'ya herkes kızıyor. Niye kızıyorsunuz? - Kapitalizmde olmuyorsa, bırak adam denesin işte.

 

Kürt meselesi de öyle. Bırak kursun işte. Sen ondan çok mu iyi durumdasın. Haksız mıyım? 

 

Fevkalade anlatmışsınız, sonuna kadar haklısınız.Dünya nüfusunun kritik düzeylere gelmesi durumu ayrı bir olay.Bu konuda benim şüphelerim var, evet dünya nüfusu kritik seviyelerde, hala da yükselmeye devam ediyor.Ancak bu nüfus meselesi için çok farklı planları olduğunu düşünüyorum.Nasıl anlatayım? içimi bir kurt kemiriyor ama ne olduğu hakkında henüz bir fikrim yok.Nüfus olayına nasıl çözüm bulunur? felaket senaryolar denenir mi sizce? sonuçta insan ayakta kalmak için yok etmeyi seviyor.Mecbur değil seviyor. Ki ben sonrası veyahut çok sonrası için konuşuyorum.Kritik dedik ama, aman yer kalmadı herkes birbirini öldürür demiyorum :D yanlış anlamayın, bu konudaki düşüncelerinizi merak ettim.

 

Ve yine merak edip araştırdığım bir mevzu da gezegenimiz bu duruma nasıl el koyacak? nasıl bir yol izleyecek? ve nasıl davranacak?

tarihinde inan16 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

'İnsanoğlu adeta bir zaman bombasının üzerinde oturuyor. Eğer bilim adamlarının büyük çoğunluğu haklıysa, dünyamızın iklim sistemini zincirleme şekilde yol olmaya götürecek çok büyük felaket için önümüzde sadece 10 yılımız var. Üstelik, ekstrem hava koşulları, seller, kuraklıklar, salgın hastalıklar ve öldürücü hava dalgalarıyla beraber gelecek olan bu felaketi kendi ellerimizle yarattık...'

 

Bilmiyordum, izleyeceğim :) 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, inan16 yazdı:

'İnsanoğlu adeta bir zaman bombasının üzerinde oturuyor. Eğer bilim adamlarının büyük çoğunluğu haklıysa, dünyamızın iklim sistemini zincirleme şekilde yol olmaya götürecek çok büyük felaket için önümüzde sadece 10 yılımız var. Üstelik, ekstrem hava koşulları, seller, kuraklıklar, salgın hastalıklar ve öldürücü hava dalgalarıyla beraber gelecek olan bu felaketi kendi ellerimizle yarattık...'

 

Bilmiyordum, izleyeceğim :) 

 

Dünyaya hiç bir şey olmaz hepsi palavra.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, adalet123 yazdı:

 

Dünyaya hiç bir şey olmaz hepsi palavra.

 

 

Önerilen filmin konusunu kopyalayıp yapıştırdım sadece. :) ben zaten dünyaya birşey olacağından demiyorum.İnsanlar neler yapar, sınırları nedir? gibi sorularla meşgul oluyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...