Jump to content

Ateizmin temel çelişkisi


Recommended Posts

  • İleti 412
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Aslında ben de UFO gördüm. Çocuk sayılacak yaştaydım. Gökyüzünde futbol topunun yarısı büyüklüğünde parlak bir cisim kaymaya başladı. Hiç ses yok. Ardında parlak bir iz de bırakıyor. Hareketi yere paraleldi. Ufukta kaybolup gitti.

 

Bunun ne olduğunu hep düşünmüşümdür. Bir kuyrukluyıldız olması sıfır olasılık, onu geç. Bir meteor olabilir mi? Olabilir. Böyle bir meteor geçişinin sansasyon yaratmaması, haber olarak duyulmaması olabilir mi, olabilir. Şu günlerde olsa duyulur. O zaman duyulmamış olabilir. Başka gören olabilir ama görenler iletişime geçip ben de gördüm diyememişlerdir. Bugün olsa iletişim olabilirdi.

 

Sonuçta böyle bir şeyi sadece benim görmüş olmam beni sürekli rahatsız etmiştir. Herkese sordum öyle bir şey görmedik dediler. Bir kişi evet ben de gördüm dese rahatlayacaktım. Halisünasyon görme sorunum olmuştur. Bir kere de gökyüzünde kayan çok küçük diğer yıldızlarla aynı görünen fakat hızlı hareketiyle onlardan ayırt edilen bir cisim gördüm. Dikkatle izlerken ondan küçük bir parça ayrılıp yeryüzüne yöneldi. Bir uzay aracından bir mekik yere iniyor diye dikkatle bakmama rağmen cisimlerin ikisini de gözden kaybettim.

 

Halisünasyonlarla ayırt edemiyorum, bunların bir açıklaması olabilir mi bilemiyorum. Fakat halisünasyon görürdüm. Bunları görmekten tuhaf bir zevk de alıyordum. Bu enteresan bir şeydi, uyanıkken rüya görmek! Çok ilginç! Fakat zamanla halisünasyonlarım detaylanmaya başlayınca korktum. Bunun sonunda şizofren olmak vardı. Doktora filan gitmedim, gitsem olurdu. Kendime telkin ettim bunlar saçmalık ve artık bana zarar verecek diye ve kararlı bir tavır alınca geçti. Yıllardır halisünasyon görmüyorum. O dosyayı kapattım çoktandır.

 

Bana da çevremde de bir şey anlatıldığında "haaa o mu onu ben de gördüm" dememden yaka silkerler. Yahu senin de görmediğin bilmediğin bir şey olsun be derler. Ama ne yapayım görüyorum her şeyi! Göktaşı düştüğünü kaç kişi görme şansını yakalar? Ben gördüm. Napıyım denk geliyor şansımdan, görüyorum. Şanslı olduğumu şurdan biliyorum; tam güneş tutulmasını dünyada az kişi görür ve bir kere daha görme şansı çok çok düşüktür. Anca filan yerde güneş tutulacakmış deyip uçağa atlar giderse görür. Ben tam güneş tutulmasını da gördüm. 

 

Göktaşı düşmesinin gerçek olduğundan eminim. Bu da mı halisünasyon acaba, ülen olur mu ki! Bilmiyorum ama bu gerçekti mutlaka. Çünkü taş atmosfere girince parladı ve onu gördüm. Hızla yere doğru inerken parlaklığı giderek arttı ve yere ulaşamadan parçalanıp dağıldı. Etrafa kor parçaları saçıldı. Bu da mı halisünasyon len yoksa? Olur mu olur, bilemiyorum. Havai fişek değildi tabii! Eğer bir uçaktan atılmadıysa!

 

Daha neler! Bir dağda patlamalar gördüm. Resmen bir savaş filmi gibiydi. Lan yine mi, yeter artık, şizofren olacam olum bu gidişle diyorum, bakıyorum bakıyorum görüyorum, patlamalar oluyor! Bildiğin top ateşi! Olum askeri tatbikat yapıyorlar len, gerçektir olum diyorum. Böyle bir sorunum oldu, gerçekle halisünasyonu ayırt etmekte zorlandığım. Fakat geçti. On yıl olmuş mudur, yaklaşmıştır, hiç halisünasyon görmedim. Sıfır, bitti o iş. 

 

Uzattım ama bir de benim kısa erimi hafızam kötü, uzun erimli hafızam çok iyi olmasına karşın insan anılarını belleğinde biçimlendiriyor. Bu kesin ve kanıtlanmış bir durum. Hatırladıklarımız birebir yaşananla aynı olmuyor. Değişiyor zamanla. Ben kısa erimli gündelik haftalık aylık hafızama çok sinir olur ama onlarca yıllık uzun erimli hafızama çok güvenirim. Ama bilimciler emin olamayacağımı, bellekteki anıların sabit kalmadığını söylüyorlar. Bu anıları zamanla öyle değiştirebiliyormuşuz ki, hiç olmamış şekilde hatırlayabiliyormuşuz. Ben buna asla inanmam. Uzun erimli hafızama çok güvenirim ama bunun da bir yanılsama olmadığından nasıl emin olacağım?

 

Algı operasyonları bu yüzden başarıyla yapılabiliyor. Hiç olmamış şeyleri bile olmuş gibi hatırlamanızı sağlayabiliyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi aklıma geldi. Bir sefer de yolun kenarında dev gibi sahra topları dizilmiş, hepsi birden ateş açtılar. Kulaklarım sağır olacak, o derece. Sonra düşündüm. Yahu bu koca topları karayolunun kenarına niye dizip ateş açsınlar? Lan yoksa bak bu da halisümnasyonsa başlarım bak ben bu işten yeter haaa dedim! Tamam askeri tatbikat ama karayolunun kenarına da sahra topları dizilir mi yahu! Tam da ben geçerken hepsi ateşlendi! Ortalık kıyamet yerine döndü, düşünüyorum, böyle bir şey yapmaz askeriye yahu! Tatbikat yapacak da karayolunun kenarında mı yapacak?

 

Şeytan diyor git sor, filan gün top atışı tatbikatı yaptınız mı diye! Hayır sormaya da çekinir insan, manyak mısın kardeşim karayolunun kenarında niye tatbikat yapalım deseler mal gibi kalacağım! Bu gerçekle halisünasyonu ayırt edememek kötü oluyor. Hayır dediğine inanılmaz yani, bu şizofrendir, hayal görür bu, bunun dediği geçersiz derler adama yahu! O yüzden rahatsız oldum ve bu işe dur dedim.

 

Şuna emin oldum ki halisünasyonları görmek istediğin için görüyorsun. Tekrar göresin geliyor, özlüyorsun ve görüyorsun. Bunun farkına vardım. Kesin tavır aldın mı görmüyorsun. Benim bir peri halisünasyonum oldu ve adı sanı, mesleği, yaşı, sohbeti filan vardı yani. Çok tehlikeli. Adamı şak diye şizofren yapar bu, hiç şakası yok. Onu ya bir şey sormak, ya bir şey için özür dilemek için filan göresim gelirdi ve görürdüm. Kadın jeoloji profesörüydü ve birkaç bin yaşındaydı. Ama tabii otuzlu yaşlarda gösteriyordu. Onu görsem hemen anında tanırım. Yüz özellikleri aklımda. Geniş alın, ince çene, çıkık elmacık kemikleri, iri siyah çekik gözler, uzun siyah saçlar, beyaz ten. Hep de siyah giyerdi. Tayyör, çorap, ayakkabı hep siyah. Onu on yıla yakındır görmüyorum.

 

Hatta bana bir hediye vermişti, o hediyeyi çekmecelerde filan arasaydım nerde diye hapı yutmuştum, şak diye şizofren olmuştum diyorum. Çok tehlikelidir, kanser olsan yatar ölürsün ama bir şizofrenin neler yapacağını kimse kestiremez. Anlatmazdım ama artık kurtulduğumdan çok emin olduğum için rahatım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 dakika önce, democrossian yazdı:

Şimdi aklıma geldi. Bir sefer de yolun kenarında dev gibi sahra topları dizilmiş, hepsi birden ateş açtılar. Kulaklarım sağır olacak, o derece. Sonra düşündüm. Yahu bu koca topları karayolunun kenarına niye dizip ateş açsınlar? Lan yoksa bak bu da halisümnasyonsa başlarım bak ben bu işten yeter haaa dedim! Tamam askeri tatbikat ama karayolunun kenarına da sahra topları dizilir mi yahu! Tam da ben geçerken hepsi ateşlendi! Ortalık kıyamet yerine döndü, düşünüyorum, böyle bir şey yapmaz askeriye yahu! Tatbikat yapacak da karayolunun kenarında mı yapacak?

 

Şeytan diyor git sor, filan gün top atışı tatbikatı yaptınız mı diye! Hayır sormaya da çekinir insan, manyak mısın kardeşim karayolunun kenarında niye tatbikat yapalım deseler mal gibi kalacağım! Bu gerçekle halisünasyonu ayırt edememek kötü oluyor. Hayır dediğine inanılmaz yani, bu şizofrendir, hayal görür bu, bunun dediği geçersiz derler adama yahu! O yüzden rahatsız oldum ve bu işe dur dedim.

 

Şuna emin oldum ki halisünasyonları görmek istediğin için görüyorsun. Tekrar göresin geliyor, özlüyorsun ve görüyorsun. Bunun farkına vardım. Kesin tavır aldın mı görmüyorsun. Benim bir peri halisünasyonum oldu ve adı sanı, mesleği, yaşı, sohbeti filan vardı yani. Çok tehlikeli. Adamı şak diye şizofren yapar bu, hiç şakası yok. Onu ya bir şey sormak, ya bir şey için özür dilemek için filan göresim gelirdi ve görürdüm. Kadın jeoloji profesörüydü ve birkaç bin yaşındaydı. Ama tabii otuzlu yaşlarda gösteriyordu. Onu görsem hemen anında tanırım. Yüz özellikleri aklımda. Geniş alın, ince çene, çıkık elmacık kemikleri, iri siyah çekik gözler, uzun siyah saçlar, beyaz ten. Hep de siyah giyerdi. Tayyör, çorap, ayakkabı hep siyah. Onu on yıla yakındır görmüyorum.

 

Hatta bana bir hediye vermişti, o hediyeyi çekmecelerde filan arasaydım nerde diye hapı yutmuştum, şak diye şizofren olmuştum diyorum. Çok tehlikelidir, kanser olsan yatar ölürsün ama bir şizofrenin neler yapacağını kimse kestiremez. Anlatmazdım ama artık kurtulduğumdan çok emin olduğum için rahatım.

Seninde başına neler neler gelmiş. :)

Halusinasyon ile gerçeği ayırt edemeceğim bir durumla karşılaşmadım.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, Ten Ten yazdı:

Halusinasyon ile gerçeği ayırt edemeceğim bir durumla karşılaşmadım.

 

Anlattığım gibi hoş değil. İnsanlar artık bana güvenmezler, beni umursamaz, hatta beni alaya alırlar korkusu yaşıyor ve kimseye anlatamıyorsun. Kime diyeceksin üç bin yaşında peri kız arkadaşım var diye? İnsanlar çok acımasızdır. Köpekbalığı gibidirler. Yara gördüler mi kanatmaktan hoşlanırlar. Öte yandan halisünasyonlar içine çektikçe çeker ve sonu şizofren olmaktır.

 

Bu yapısal bir eğilim, çünkü kendimi bildim bileli haisünasyon görürdüm. Bunları herkes görür sanırdım, rüya ile ayırt edemiyordum. Meğer herkesin gördüğü rüya imiş, benimki farklıymış, sonra anladım. Fazla duyarlıyım. Yapısal bir eğilim olduğunu düşünüyorum. Babam kuzumu kesti diye çocukluğum boyunca babamla konuşmadım. Fakat travma çok şiddetli olduğu için beynim format geçirip bu anıyı silmiş. Kuzuyu hatırlamıyordum ki, bu olanaksız. Apaçık format geçirmiş beynim. Bu anı ile yaşamam mümkün olmadığı için tek çare bunu formatlamak olmuş.

 

Kuzuyu ancak kazık kadar adam olduktan sonra  çok büyük çaba ile hatırlayabildim. Hatırladıktan sonra ise çok net hatırladım. Tüm ayrıntılarıyla. Babamla barıştım, bunu benim ne kadar büyük travma yaşayacağımı hesaplamadan yapmıştır bilinçsizce dedim. Eni konu bir kuzu ne olacak diye düşünmüştür dedim. Benim için eni konu bir kuzu değil, canım çok sevdiğim en iyi oyun arkadaşım olsa da. Fakat şunu söyleyeyim, bir çocuk kardeşi ölse duyarsız kalabilir ama hayvanı öldüğünde bir şey olmaz diye sakın geçiştirmeyin. Bu duyarlı bir çocuk için yıkım olabilir. Hele o hayvanı babası öldürürse sonuçları çok vahim olabilir. Ama tabii duyarlı çocuk için.

 

Şu an gözlerimden ceşme gibi yaş akıyor. Hatırlıyorum, kuzumla nasıl oynar, yuvarlanır, kahkahalar atardım, onu nasıl çok çok severdim. Babam onu kesti! Babamı aslında hiç bir zaman affetmedim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim hiç böyle deneyimim olmadı. Çok normal biriyim herhalde. :)

 

Sadece bir kez, gece vakti, deniz kenarında gökteki yıldızları izliyordum. Büyülenmiş gibi belki yarım saat kafam yukarıda yıldızları izledim. Sonra etrafımda sesler duydum. Bakınca cevremde kayalıklara oturmuş, sohbet eden gençleri gördüm.

 

Ben oraya geldiğimde o gençler orada yoktu diye biliyorum. Ne zaman geldiler, nasıl oldu, ben neden duymadım, yahut başından beri orada mıydılar, o zaman ilk geldiğimde neden farketmedim, bilemiyorum.

 

Tabii biraz utandım. Ben başım yukarıda yıldızları öyle seyrederken onlar da beni seyrediyormuş. 

 

Sessizce uzaklaştım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Neyse bu kuzu hatırası beni kötü etti. Fakat yıldızları seyretme hikayesi havamı dağıttı, şöyle ki o da bir şey mi? Ben bir vadide yankı olduğunu farkedince bağırmaya başladım. Hatta biraz da edepsizlik etmişim ortalık bomboş in cin yok sanıyordum. Oraya varmak için epey bir tırmanmıştım çünkü. Fakat bir baktım arkamda bir adam bana bakıyor. Lan orda da adam mı olur yahu! Bir saniye heykel gibi kaldım, hemen oradan hızla uzaklaştım! Adam bir şey der diye geldiğim dağ bisikletine atladığım gibi yokuş aşağı bıraktım. Adamın bir şey demesine bırakmadım. İlla bir şey sorardı çünkü dağın başında başka kimse yok konuşacak! :lol:

 

Lan o adam da halisünasyon olmasın be! :0_80cbc_37a71a73_L:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sonradan ne kızdım ne kızdım. Ülen dedim dağın başına çıkıyoruz, iki bağırıp çağırıp stres atacağız, adam peydahlanıyor dağın başında, bu ne lan diye epey bir kızdım. Dağın başında da adam var yahu, ne çok insan var bu yeryüzünde, ha bir olmadığınız kökünüzün kuruduğu yer olsun mendebur parazit yaratıklar dedim. Yani böyle bir şey var şimdi, şehirden uzaklaş uzaklaş, kilometrelerce uzaklaş, dağın başına çık, insan olmayan bir yer bulamıyorsun. İnsanlar her yerde! Yeterin artık ulan be, biraz da vahşi doğaya yer kalsın ulan mendebur yaratıklar! Bütün dünyayı mı kaplayacaksınız be! Amma pislik çıktınız siz böyle ulan!

Link to post
Sitelerde Paylaş
30 dakika önce, Huuu yazdı:

Benim hiç böyle deneyimim olmadı. Çok normal biriyim herhalde. :)

 

Sadece bir kez, gece vakti, deniz kenarında gökteki yıldızları izliyordum. Büyülenmiş gibi belki yarım saat kafam yukarıda yıldızları izledim. Sonra etrafımda sesler duydum. Bakınca cevremde kayalıklara oturmuş, sohbet eden gençleri gördüm.

 

Ben oraya geldiğimde o gençler orada yoktu diye biliyorum. Ne zaman geldiler, nasıl oldu, ben neden duymadım, yahut başından beri orada mıydılar, o zaman ilk geldiğimde neden farketmedim, bilemiyorum.

 

Tabii biraz utandım. Ben başım yukarıda yıldızları öyle seyrederken onlar da beni seyrediyormuş. 

 

Sessizce uzaklaştım.

Kendiliğinden hareket eden fincanlar görmüşsün ben onuda görmedim. :)

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...