Jump to content

Ateizmin temel çelişkisi


Recommended Posts

Şimdi, Ten Ten yazdı:

Ateizm yok boşver çelişkisini. :)

 

Ruh hakkında bilimsel kanıt varsa bekliyorum.

 

Bilimsel kanıt olup olmadığını bilmiyorum. Ama bilimin ruhu toptan reddetmediğini biliyorum.

 

Toptan ve kafadan reddedenler ateistler, ben de onlara bunun yanlışlığını göstermek istiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 412
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

1 dakika önce, skeptikal yazdı:

 

"Biz" kim? Kolektik bir bilinç mi? Canlı mı? Düşünür mü? Aklı var mı? Yetersiz bir tanım bu. Sen güzelce tanrı tanımını yap, biz de onun üzerinden eleştiririz. O zaman anlaşılır ateizm mi çelişkili olandır.

 

Biz derken tek tek bizim toplamımız değil sanırım. Bir olacağımız veya bir olduğumuz aşama. Bunları ayrıca anlatacağım, umarım. 

 

Bizlerin ayrı bedenlere bölünmüş olması da bu evrenimizin bir illüzyonudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, Huuu said:

 

Ama şuna dikkatini çekeyim, ben o zaman ateisttim ve bu olayı kendimce makul gibi gòrünen açıklamalar yaparak geçiştirdim. Beynimizin oyunu falan dedim.

 

Bir deney yaptık ve kendimize telkin sonrasında çok ağır nesneleri tüy gibi hafifmişçesine kaldırabildik. Buna da makul açıklamalar yaptım.

 

Bir büyünün tuttuğunu gördüm. Tesadüf dedim.

 

Binlerce reenkarnasyon hikayesine yine beynin oyunu dedim, geçtim.

 

Ama o zamanlar ateisttim. Ateizmi seçmiştim.

 

Şimdi ise bunlara daha farklı bir gözle bakıyorum. Olguları işime gelmiyor diye görmezden gelmiyorum artık.

 

Evvela şunu belirteyim, süper zenciyle tanışmayı emin ol hiç istemezsin. 

 

Senin o ebleh ve çatlak kafanın almadığı şey, ateizmin, "Amanda tanrı var" babındaki zırvalığa "Eee, nerde hani?" demekten ibaret olduğu. Basitçe, ateist olmak için aslen hiç bir bilgi, şu bu gerekmiyor, çok basit, çok yalın ve bu yüzden de son derece garip olsada, olası en bilimsel şekilde konuya yaklaşmak ve basitçe, her söyleneni yutmayacak azıcık izana sahip olmak yeterli. 

 

Tabi, ateizm için zerre kadar izan sahibi olmak yetince, bu azıcık izan, senin ebleh ve çatlak olamayacağın anlamına gelmiyor, ateistte olsan, deistte olsan, zerdüşt bile olsan...

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Huuu yazdı:

 

İyi ama maddenin yoktan kendiliğinden var olması, tanrının maddeyi yaratmasından daha mı mantıklı? Neden?

 

Ciddiye alacağını sanmıyorum ama yine de buna mantıklı bir cevap vereceğim.

 

Madde kendiliğinden var olmuş veya olmamış bunun kanıtı yoksa dahi en azından maddenin kendisi vardır, ama tanrı sadece hayallerde vardır.

Madde görünen, incelenebilen bir varlıksa hayale inanmaktan daha mantıklı değil mi?

 

4 saat önce, Huuu yazdı:

Tanrı biziz. Tanrı ayrı bir varlık değil.

 

Forumda tanrıcılık, falcılık, büyücülük satıyorsun, ardından da hem kendinle çelişiyorsun hem de çelişkilerini yitelemeye çalışıyorsun.

Üstelik bunu profvari görüntü vererek inançları sorgulama aşamasında olanları etkileme pozisyonundasın.

Buraya her ne amaçla gelmiş isen bu yaptıkların açtığın başlıkla da alakasız olan salt inanç pazarlayan dincilerin yaptığının resmen kendisidir.

Ateist için bu "Tanrı yoktur" iki kelimeden ibaret olduğu söylendi, nedenlerine değinildi ama sen ne yaptın o nedenleri bilimsel çerçevede yürütmek yerine ruhlara, büyülere getirdin.

Anibal doğru söylemişti, buna cevap vermeye değmez demişti ama biz yine de olur ya belki konuyu bilim içinde ele alır da bir işe yarar diye düşündük ama nafile inanç tacirleri kazançtan vazgeçmez...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle ateizm in tanrıyı yok saymasının sebebi bir tanrı kavramının oluşturulmasıdır. Yani insanın beni ne yarattı diye sorgulamaya başlaması. Ateizm bu soruya verilen cevapların (allah , tanrı, zeus vb) yalanlanmasıdır. Nitekim yalandır da. Yani ateizm durup dururken tanrı yok demez. Sen tanrı var beni bir şey yarattı dersin, ateizm kimin ve nasıl yarattığını sorar söylersin ve saçmaladığını anlar. 

 

Olmayan bir şeyin kanıtı olduğuna dair kanıt bulunmamasıdır. Olduğuna dair kanıt yoksa yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Vardı da biz mi inanmadık yazdı:

Olduğuna dair kanıt yoksa yoktur.

 

Bu mantığa öbür forumda da rastlıyorum ama bu çok sakat bir mantık. Öyle şey olur mu? Olduğuna dâir kanıt yoksa yok olur mu hiç!

 

Milyarlarca ışıkyılı uzaklıkta galaksiler, yıldızlar vardır ama olduklarına dâir kanıt yok elimizde. Kanıt yok diye bunların olmadığını söylemeyiz; elimizde henüz kanıt yok deriz.

 

Ayrıca tanrının varlığına dünyevî, insanî, fiziksel kanıt istemeniz çok saçma. Bir galaksiyi oyuncak dürbünle görmek istemek kadar komik.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, bilgivehis yazdı:

Madde kendiliğinden var olmuş veya olmamış bunun kanıtı yoksa dahi en azından maddenin kendisi vardır, ama tanrı sadece hayallerde vardır.

Madde görünen, incelenebilen bir varlıksa hayale inanmaktan daha mantıklı değil mi?

 

Maddenin hep var olageldiğine, bunun da kendiliğinden olduğuna inanmak mı "hayale inanmaktan daha mantıklı"?

 

Neden? Madde nasıl hep var olagelmiştir? Bu "hep" nasıl bir kavramdır? Öncesi yok, başı yok, sonu da yok... Nasıl olabilir bu? Madde veya onun öncesi, enerji, şu, bu, ne dersen de, nasıl olur da "hep!" var olabilir?

 

Buna daha mantıklı görmeni sağlayan şey ne? Ben bilincin maddeyi yarattığını söylüyorum. Bu başka bir gerçekliğe kapı aralıyor. En azından alışageldiğimizden başka düşünce kalıpları olabileceğini düşünerek o alanı araştırmaya başlıyoruz. Ama maddenin hep var olageldiği yaklaşımı bizi mantıksız bir çıkmaz sokağa götürüyor.

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, anibal yazdı:

Senin o ebleh ve çatlak kafanın almadığı şey, ateizmin, "Amanda tanrı var" babındaki zırvalığa "Eee, nerde hani?" demekten ibaret olduğu.

 

 

Hayır sicili bozuk çocuk, ateizm o kadarcık bir masumiyetten ibaret değil. "Ee, nerede hani?"yi hepimiz diyoruz. Bunu sürekli diyoruz üstelik. Ateistler de, teistler de, dinsizler de, dindarlar da, agnostikler de, hepimiz, herkes...

 

Ateizm daha fazlasını der. Şunu: "Tanrı yoktur." İyi ama bunu nereden bilmektedir ateizm? 

 

"Nerde hani?" bir sorudur. Sorular şüphe içerir ama önerme içermez, hüküm içermez. Ateizmin önermesi vardır.

 

Üstelik ateizmin şüphesi de yoktur. Çünki ateizm, burnu havada bir böbürlenmeyle "tanrı yoktur" diyecek kadar kesin ve peşin hükümlüdür.

 

Bu nedenle dindarlar ve teistler kendi inançlarında ne kadar şüphedelerse, ateistler de kendi inançsızlıklarında o kadar şüphededirler. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
38 minutes ago, Huuu said:

 

Hayır sicili bozuk çocuk, ateizm o kadarcık bir masumiyetten ibaret değil. "Ee, nerede hani?"yi hepimiz diyoruz. Bunu sürekli diyoruz üstelik. Ateistler de, teistler de, dinsizler de, dindarlar da, agnostikler de, hepimiz, herkes...

 

Ateizm daha fazlasını der. Şunu: "Tanrı yoktur." İyi ama bunu nereden bilmektedir ateizm? 

 

"Nerde hani?" bir sorudur. Sorular şüphe içerir ama önerme içermez, hüküm içermez. Ateizmin önermesi vardır.

 

Üstelik ateizmin şüphesi de yoktur. Çünki ateizm, burnu havada bir böbürlenmeyle "tanrı yoktur" diyecek kadar kesin ve peşin hükümlüdür.

 

Bu nedenle dindarlar ve teistler kendi inançlarında ne kadar şüphedelerse, ateistler de kendi inançsızlıklarında o kadar şüphededirler. :)

 

 

Eğer ebleh adamın biri olmasan, "Eee, nerde hani" sorusunun cevabının ortada olmamasının bu yokluğun kesin ispatı olduğunu da anlardın. 

 

Tanrı yok işte, varsa hani nerde? 

 

Şöyle düşün, tanrı yerine herhangi bir şey koy, süper zenci, süpermen, E.T., zombi, sekiz ayaklı ve uçan bir pembe fil, 500 metre boyunda bir tavus kuşu aklına ne gelirse. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çevremizde ışıl ışıl kanatlarıyla uçuşan,ama görünmeyen ve gözlemlenemeyen sevimli mi sevimli periler vardır.Bu perilerin varlığına inanmayan da gerçeğin üstünü örtüp,gizleyen bir kafirdir.

İşte inanç böyle bir şeydir.Ortaya düş ürünü,fantastik bir öge,olay atarsın,sonra dersin ki bunların görülmemesi olmadıklarına anlamına gelmez,bunlar vardır ve daha ötesine geçerek de sonra şunu dersin bunlara inanmayanlar gerçeğin üstünü örtüp,gizleyen kafirlerdir,ortada üstü örtülen bir gerçek olmadığı halde.

İşte bu sinsi,müslüman olduğunu gizleyen takiyeci müslümanın yaptığı da şu anda bu.Atıyor ortaya düş ürünü ögeleri,düşler arenasına taşıyor savaşı.Düş ürünü ögeleri nasıl yanlışlayacaksın ki.Sonuç olarak düş ürünü yani.Deney mi yapacaksın,gözlem mi yapacaksın,ne yapacaksın.Nasıl yanlışlayacaksın,bunun dediklerini.Tanrının olmadığını nereden biliyorsun?Varsa göstersin kendini,saklamasın,biz de var diyelim.Ama şu ana dek Tanrıyı görmedim,aranızda gören var mı?

Durum buyken,Tanrılar da,ışıl ışıl kanatlarıyla uçuşan sevimli perilerde,ejderhalarda kişilerin ürettiği düş ürünü,mitolojik ögeler kalacaklardır.

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
10 dakika önce, anibal yazdı:

 

 

Eğer ebleh adamın biri olmasan, "Eee, nerde hani" sorusunun cevabının ortada olmamasının bu yokluğun kesin ispatı olduğunu da anlardın. 

 

Tanrı yok işte, varsa hani nerde? 

 

Şöyle düşün, tanrı yerine herhangi bir şey koy, süper zenci, süpermen, E.T., zombi, sekiz ayaklı ve uçan bir pembe fil, 500 metre boyunda bir tavus kuşu aklına ne gelirse. 

 

 

Hayır, sen de demiş oluyorsun ki, "bir şeyin var olduğu kanıtlanamıyorsa o şey yoktur." "Vardı da biz mi inanmadık" mahlaslı üyenin mantığı yani. Bu yanlış bir mantık. Ona da cevap yazdım.

 

Kanıtlanamıyor olması onun olmadığı anlamına gelmez. Yani bir şeyin var olduğuna dâir bir kanıtımızın olmaması, onun var olmadığının kanıtı olmaz. Bilim yönteminde böyle bir şey yok.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, Huuu said:

 

Hayır, sen de demiş oluyorsun ki, "bir şeyin var olduğu kanıtlanamıyorsa o şey yoktur." "Vardı da biz mi inanmadık" mahlaslı üyenin mantığı yani. Bu yanlış bir mantık. Ona da cevap yazdım.

 

Kanıtlanamıyor olması onun olmadığı anlamına gelmez. Yani bir şeyin var olduğuna dâir bir kanıtımızın olmaması, onun var olmadığının kanıtı olmaz. Bilim yönteminde böyle bir şey yok.

 

 

 

Ortada kanıtlama gereği duyulan bir husus yok, bunu gözden kaçırıyorsun. Eğer tanrı olsaydı, aha şurada oturuyor olsaydı, diyelim o tanrıda allah olsaydı, onun dünyayı yaratıp yaratmadığının kanıtlanması bir husus olabilirdi. Ama bir nesnel tanımın varlığı ve yokluğu kanıt gerektirmez, somut olarak gösterilmesi ile kabul edilir. Daha kanıt nedir, ispat nedir bundan habersiz bir eblehsiniz. 

 

Bir şeyin varlığını iddia etmek, onu göstermeyi şart kılar. Bu iddiayı bir sürü fizik problemi çözerek de ortaya koymuş olsanız, kuru fasulyenin işkembede hasıl ettiği gaz ile de ortaya koysanız, bu sonuç değişmez. 

 

Seni o çatlak kafanın almadğığ şey, var dediğin zaman, gösteremiyorsan, yok olacağıdır. Blim bizzat bunu gerektirir. 

 

Ha, bilim şunu yapmaz, sen gidip aramakta özgürsün, bir gün bulursan, "ama zamanında göstermemiştin, bu sayılmaz" demez, o gün itibarıyla yok denen şey, var olarak kabul edilir, gider.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
37 dakika önce, anibal yazdı:

Seni o çatlak kafanın almadğığ şey, var dediğin zaman, gösteremiyorsan, yok olacağıdır. Blim bizzat bunu gerektirir. 

 

Ha, bilim şunu yapmaz, sen gidip aramakta özgürsün, bir gün bulursan, "ama zamanında göstermemiştin, bu sayılmaz" demez, o gün itibarıyla yok denen şey, var olarak kabul edilir, gider.

 

 

Böyle saçmalığı bilime mal etmeyin bir de. Bilim "kanıtlayamıyorum, o halde yoktur" demez. 

 

Ben bir gün kanıt bulursam o zaman bilim ne diyecek; "kusura bakma, meğerse varmış" mı? İyi ama düne kadar bilimsel olarak yok olan, ama artık var olan bir şey olabilir mi?

 

Bilimin söz dağarcığında şu kelime de vardır: "bilmiyorum"... :)

 

"Bilmiyorum" demek küçültmez, "yoktur" böbürlenmesinden çok daha fazla gelişmeye açıktır üstelik.

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 minutes ago, Huuu said:

 

Böyle saçmalığı bilime mal etmeyin bir de. Bilim "kanıtlayamıyorum, o halde yoktur" demez. 

 

Ben bir gün kanıt bulursam o zaman bilim ne diyecek; "kusura bakma, meğerse varmış" mı? İyi ama düne kadar bilimsel olarak yok olan, ama artık var olan bir şey olabilir mi?

 

Bilimin söz dağarcığında şu kelime de vardır: "bilmiyorum"... :)

 

"Bilmiyorum" demek küçültmez, "yoktur" böbürlenmesinden çok daha fazla gelişmeye açıktır üstelik.

 

Buradaki tek ve muazzam saçmalık, senin bu sayıkladıkların.

 

Varlık, kanıt değil, göstermeyi gerektirir, varlık kanıtla kabul edilmez. Önce bu zırvalığı bir geç. 

 

Ve bilim aynen dediğin gibi işler, gösteremiyorsan yoktur, gösterirsen, o zamanda var olur öyle gider. 

 

Bir şey yoksa, gösteremiyorsan, yoktur, ötesi, aman bilmiyoırum da, yok belkisi de falan filan zırvalıktır. Bir şey ya vardır, ya da yoktur. Bu ispatla, kanıtla falan belirlenmez. 

 

Ve o çatlak akfan gene almıyor, tanrının varlığı, gösterirsen geçerlidir. Ama tanrıyı göstermen, kainatı onun yarattığını otomatik olarak göstermez, işte o noktada, her ikisininde varlığı kesin olan, gösterilmiş şeyler olan tanrı ve kainat olarak,  bu kainatı bu tanrının yarattığı bir kanıt, bir ispat olabilir. 

 

Dedik, ama hem çatlak, hem eblehsin, ispat nedir, kanıt nedir git bir öğren. Olmayan hiç bir şey, hiç bir ispatta yer alamaz, hiç bir eşitlikte kullanılamaz. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateizmin temel çelişkisini açmaya devam edeyim. Dün "pozitif ateizm" başlığını okumam tavsiye edilmişti. Ona da göz attım ve yine de buradan devam etmeye karar verdim. Orada gördüğüm değinilmesi gereken konulara buradan cevap verebilirim.

 

Ateizm tepki hareketidir demiştim. Kime, neye tepki? Mevcut, otoriter, tehditkâr, monoteist, yozlaşmış dinlere ve onların efsanelerine tepki.

 

Bu tepki, bu karşıtlık, ateizmi sınırlı bir alana karşı duyulan tepkiyle sınırlamış olur. Gerçekten de ateistler 3 büyük dinin tanrısına karşı savaş açan insanlardır. Diğer dinlerin tanrılarına, kabile dinlerinin ilahlarına öyle fazla bir karşıtlık görülmez. O ülkelerde pek ateist de çıkmaz. Tanrıya inanmayan çıkar ama bunu bir -izm hâline getirmeyi akıl bile etmez belki de. Kendini ateist olarak nitelese bile bizdeki ateistler gibi kendi dinlerine karşı öyle hayaletle savaşa girer gibi savaşa girmeyi düşünmez.

 

Demek ki asıl düşman(!) 3 büyük dinin monoteist tanrısıdır ve onun üzerine yığılmış 3 büyük dinin uygulamaları, inanışları, hurafeleri, ritüelleri, mezhep tartışmaları, kin ve nefret saçan ötekileştirmeleri vb.dir.

 

Bunları bir tarafa attığımızda geriye ne kalır? Bunların hepsi birer palavradır deyip konuyu kapattığımızda geriye kalan nedir? Ateizmin asıl karşı karşıya kaldığı ve cevap vermek gereğini içten içe hissettiği sorun nedir?

 

Bu sorun, içinde bulunduğumuz bu fizik evrenin temel varoluş sorunu. Temel soru ve sorun basit; evren yoktan mı var oldu veya hep var mıydı, yoksa bir şekilde bir güç tarafından yaratıldı mı?

 

Evrenin nasıl var olduğuna bilim araştırır, cevap verir. Bu ateizmin sorunu değil. Ateizmin sorunu evrenin temel varoluş sorunu. yukarıda yazdığım husus.

 

Bilim mesela "big bang" der ve açıklamaya çalışır. Yarın öbür gün başka şey der ve açıklamaya çalışır. Ama temel sorun değişmez: Evren hep var mıydı veya hiçlikten birdenbire kendi kendine mi var oldu, yoksa bir güç tarafından yaratıldı mı?

 

Ateizm bu soruna iki seçenekten biriyle cevap veriyor. Bir kısım ateistler "hep vardı" diyor, bir kısmı ise "hiçlikten birdenbire kendiliğinden var oldu" diyor.

 

Bu iki açıklama da saçma. Bir şey nasıl "hep" var olabilir? Hep ne demektir? Ezelî olmak nedir? Başı olmamak madde evreni için ne demektir? 

 

Hiçlikten var olması da saçma. Hiçlikten nasıl olur da kendiliğinden var olmuş olabilir? Big-bang ise bunu oluşturan güç yok mudur? Nasıl ortaya çıktı bu?

 

Temel çelişkiyi açıklayabildim, sanıyorum. Bilim dışı hurafelere karşı çıkarken, başka bir bilim dışılığa kapılmak. 

 

Yumurta mı tavuk mu kısır döngüsünde kaybolup gitmek. 

 

Demek ki soru yanlış soruluyor. Doğru soruyu sormadan kısır döngüden çıkamayız.

 

Doğru soru şu...

 

Madde dediğimiz nesne, kuantum fiziğinin bize artık gösterdiği üzere büyük ölçüde boşluktan oluşuyor. Atomun içindeki elektron, proton vb parçacıkları çıkardığımızda geriye kocaman bir boşluk kalıyor. O kadar öyle ki, bir filin tüm parçacıklarını bir toplu iğnenin başucuna sığdırmak mümkün. Gerisi boşluk! :)

 

Bir kasabanın tüm atom parçacıklarını bir kibrit kutusuna sığdırmak mümkün. Gerisi boşluk! :)

 

Madde madde dediğiniz böyle bir şey işte!.. :)

 

Dahası da var. Biz bu maddeyi tamamen beynimizle algılıyoruz. Görüntüsü gözlerimizden beynimize giden sinirlerle elektrik sinyallerinin iletilmesi ve beynimizde işlemden geçirilmesi yoluyla algılanıyor. Sesi de öyle, kokusu da, teması da, mesafesi de, hepsi, hepsi, beynimizin elektrik sinyallerini işlemden geçirmesi sonucunda algıya dönüşüyor.

 

Beynimizin içi kapkaranlık. Orada görüntü, ses, koku vb algılayacak bir imkan yok. Orada işlem var ve biz bu işlemlerin sonucunu maddî evren olarak algılıyoruz.

 

Aslında bir tür matriks evreni bu... :)

 

Biz bu evreni algıladığımız bir uykudayız. Uyanıp kendi alemimize gidip tekrar geliyoruz. Milyonlarca kez reenkarne olduk ve olacağız. Sonunda gelişip bir üst seviyeye çıkacağız. Daha önce alt seviyelerdeydik.

 

Bunları şimdi bilmiyoruz. Bu bilgiler insanlık tarihi kadar eski.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Devam edeyim... "Doğru soru şu..." deyip soruyu söylemeden yarım bırakmak zorunda kalmıştım.

 

Doğru soru üzerinde yoğunlaşalım.

 

Bu iluzyon evreni algılayan, bu uykuyu uyuyup sonra uyanan ve kendi alemimize geri dönen, alt seviyelerden üstlere doğru bir büyük yolculuğu yaşayan "biz" kimiz ve bizim bilincimiz nereden geliyor?

 

Biz, sen, ben, o, bizler, yumurtayı dölleyen o hızlı veya o seçilmiş spermin ürünü bir tesadüf müyüz? Yoksa biz olmak zorunda olan, dünyaya gelmek zorunda olan varlıklar mıyız?

 

Şöyle bir düşünün; "ben olmasaydım" diye... Bunu hayal bile edemiyoruz, değil mi? Ben olmasaydım diye bir şey yok. Ben hep olacaktım ve bu hayalî evrendeki bölünmüş bireysel varlığım da bir ilüzyon. Aslında birin parçalarıyız.

 

Bir kim? Bir, tanrı... Biz tanrıyız...

 

Evreni, bu hayal mahsulü fizik evreni biz yarattık, bizim bilincimiz yarattı. Kollektif bir bilinç bu. Ortak bir bilinç. Bu evren bir ders ve biz sadece dersleri öğreniyoruz.

 

Madde temelli bakış çıkmaz sokaktır. Madde aldatıcıdır. Bilinç esastır. Materyalizm, bir 19 yüzyıldan sonra iflas etmeliydi. Özellikle kuantumdan sonra...

 

Demek ki evreni biz yarattık, tanrı biziz ve ateizmle bu müthiş gerçekliğe ulaşamayız. Ama bu bakış açısıyla ulaşabiliriz.

 

Kısmen tabii... :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 minute ago, Huuu said:

Ateizmin temel çelişkisini açmaya devam edeyim. Dün "pozitif ateizm" başlığını okumam tavsiye edilmişti. Ona da göz attım ve yine de buradan devam etmeye karar verdim. Orada gördüğüm değinilmesi gereken konulara buradan cevap verebilirim.

 

Ateizm tepki hareketidir demiştim. Kime, neye tepki? Mevcut, otoriter, tehditkâr, monoteist, yozlaşmış dinlere ve onların efsanelerine tepki.

 

Bu tepki, bu karşıtlık, ateizmi sınırlı bir alana karşı duyulan tepkiyle sınırlamış olur. Gerçekten de ateistler 3 büyük dinin tanrısına karşı savaş açan insanlardır. Diğer dinlerin tanrılarına, kabile dinlerinin ilahlarına öyle fazla bir karşıtlık görülmez. O ülkelerde pek ateist de çıkmaz. Tanrıya inanmayan çıkar ama bunu bir -izm hâline getirmeyi akıl bile etmez belki de. Kendini ateist olarak nitelese bile bizdeki ateistler gibi kendi dinlerine karşı öyle hayaletle savaşa girer gibi savaşa girmeyi düşünmez.

 

Demek ki asıl düşman(!) 3 büyük dinin monoteist tanrısıdır ve onun üzerine yığılmış 3 büyük dinin uygulamaları, inanışları, hurafeleri, ritüelleri, mezhep tartışmaları, kin ve nefret saçan ötekileştirmeleri vb.dir.

 

Bunları bir tarafa attığımızda geriye ne kalır? Bunların hepsi birer palavradır deyip konuyu kapattığımızda geriye kalan nedir? Ateizmin asıl karşı karşıya kaldığı ve cevap vermek gereğini içten içe hissettiği sorun nedir?

 

Bu sorun, içinde bulunduğumuz bu fizik evrenin temel varoluş sorunu. Temel soru ve sorun basit; evren yoktan mı var oldu veya hep var mıydı, yoksa bir şekilde bir güç tarafından yaratıldı mı?

 

Evrenin nasıl var olduğuna bilim araştırır, cevap verir. Bu ateizmin sorunu değil. Ateizmin sorunu evrenin temel varoluş sorunu. yukarıda yazdığım husus.

 

Bilim mesela "big bang" der ve açıklamaya çalışır. Yarın öbür gün başka şey der ve açıklamaya çalışır. Ama temel sorun değişmez: Evren hep var mıydı veya hiçlikten birdenbire kendi kendine mi var oldu, yoksa bir güç tarafından yaratıldı mı?

 

Ateizm bu soruna iki seçenekten biriyle cevap veriyor. Bir kısım ateistler "hep vardı" diyor, bir kısmı ise "hiçlikten birdenbire kendiliğinden var oldu" diyor.

 

Bu iki açıklama da saçma. Bir şey nasıl "hep" var olabilir? Hep ne demektir? Ezelî olmak nedir? Başı olmamak madde evreni için ne demektir? 

 

Hiçlikten var olması da saçma. Hiçlikten nasıl olur da kendiliğinden var olmuş olabilir? Big-bang ise bunu oluşturan güç yok mudur? Nasıl ortaya çıktı bu?

 

Temel çelişkiyi açıklayabildim, sanıyorum. Bilim dışı hurafelere karşı çıkarken, başka bir bilim dışılığa kapılmak. 

 

Yumurta mı tavuk mu kısır döngüsünde kaybolup gitmek. 

 

Demek ki soru yanlış soruluyor. Doğru soruyu sormadan kısır döngüden çıkamayız.

 

Doğru soru şu...

 

Madde dediğimiz nesne, kuantum fiziğinin bize artık gösterdiği üzere büyük ölçüde boşluktan oluşuyor. Atomun içindeki elektron, proton vb parçacıkları çıkardığımızda geriye kocaman bir boşluk kalıyor. O kadar öyle ki, bir filin tüm parçacıklarını bir toplu iğnenin başucuna sığdırmak mümkün. Gerisi boşluk! :)

 

Bir kasabanın tüm atom parçacıklarını bir kibrit kutusuna sığdırmak mümkün. Gerisi boşluk! :)

 

Madde madde dediğiniz böyle bir şey işte!.. :)

 

Dahası da var. Biz bu maddeyi tamamen beynimizle algılıyoruz. Görüntüsü gözlerimizden beynimize giden sinirlerle elektrik sinyallerinin iletilmesi ve beynimizde işlemden geçirilmesi yoluyla algılanıyor. Sesi de öyle, kokusu da, teması da, mesafesi de, hepsi, hepsi, beynimizin elektrik sinyallerini işlemden geçirmesi sonucunda algıya dönüşüyor.

 

Beynimizin içi kapkaranlık. Orada görüntü, ses, koku vb algılayacak bir imkan yok. Orada işlem var ve biz bu işlemlerin sonucunu maddî evren olarak algılıyoruz.

 

Aslında bir tür matriks evreni bu... :)

 

Biz bu evreni algıladığımız bir uykudayız. Uyanıp kendi alemimize gidip tekrar geliyoruz. Milyonlarca kez reenkarne olduk ve olacağız. Sonunda gelişip bir üst seviyeye çıkacağız. Daha önce alt seviyelerdeydik.

 

Bunları şimdi bilmiyoruz. Bu bilgiler insanlık tarihi kadar eski.

 

 

 

 

 

Çatlak ve ebleh ve de lüzumsuz şaklaban....

 

Ben diyorum işte, kainati, evreni, ne haltsa o, nerden geldiyse geldi, bana ne?

 

İnsanlık tarihi kadar eski olan çok masla biliyoruz, sende masal ile bilgiyi karıştıran geri zekalı çatlağın birisin sadece. 

 

Ha, bir tipik insan adına soruyorsan, o ebleh aklınla anlaman imkansız olmayan bir kaç şeyden bahsedelim.

 

Öncelikle, bilimsel olarak en sağlam bilgilerimizden biri, termodinamik. Bir diğeri malum enerjinin maddeye, maddenin enerjiye dönüşümü ile, ikisinin aynı şey oluşu. Termodinamik diyor ki, madde var iken, yok olamaz, yok iken var olamaz. İkisi birden ilaveten diyor ki, madde enerjiye, enerji maddeye dönüşebilir.  Sen gibi eblehler bu lafı anlamaz, bu laf zaman kipi içermez, var olan bir şey, geçmiş veya gelecekte yok olamaz der. Yani, geçmişte, bugün mevcut olan madde ve enerjinin yok olduğu hiç bir durum, herhangi bir zaman olamaz. Yani, kıçını da yırtsan kafandaki çatlağa ek olarak, bilimsel olarak, maddenin, yani kainatın yok olduğu bir durum, bir zaman asla var olmuş olamaz.

 

Hal buyken zaten yukardaki bu sayıklamaların malum zırvalıklar sadece.

 

Bir de demişsin ki, amanda kendi kendine patlar mı falan... Çatlak olunca bilgide olmuyor tabi kafada... Uranyum 235'in durduğu yerde kurşuna dönüp gitmesi, kendi kendine olup duruyor işte. Bazı şeyler kendi kendine olur, sende sanırsın ki, amanda ruh gelmiş falan, sayıklarsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 dakika önce, anibal yazdı:

Öncelikle, bilimsel olarak en sağlam bilgilerimizden biri, termodinamik. Bir diğeri malum enerjinin maddeye, maddenin enerjiye dönüşümü ile, ikisinin aynı şey oluşu. Termodinamik diyor ki, madde var iken, yok olamaz, yok iken var olamaz. İkisi birden ilaveten diyor ki, madde enerjiye, enerji maddeye dönüşebilir.  Sen gibi eblehler bu lafı anlamaz, bu laf zaman kipi içermez, var olan bir şey, geçmiş veya gelecekte yok olamaz der. Yani, geçmişte, bugün mevcut olan madde ve enerjinin yok olduğu hiç bir durum, herhangi bir zaman olamaz. Yani, kıçını da yırtsan kafandaki çatlağa ek olarak, bilimsel olarak, maddenin, yani kainatın yok olduğu bir durum, bir zaman asla var olmuş olamaz.

 

 

Peki zekası açılmamış uyanık, :) bunu bana karşı getiriyorsun da neden kendine karşı da olduğunu fark etmiyorsun? Madem madde ve enerji varken yok olamaz, yoktan da var olamaz. Buna ne diyeceksin?

 

O halde madde (enerji) hep vardı demek zorundasın. Burada da diğer soru ve sorun devreye giriyor. Yani bu nasıl olabilir, "hep" nasıl var olabilir? "Hep" ne demektir?

 

tarihinde Huuu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
8 minutes ago, Huuu said:

Devam edeyim... "Doğru soru şu..." deyip soruyu söylemeden yarım bırakmak zorunda kalmıştım.

 

Doğru soru üzerinde yoğunlaşalım.

 

Bu iluzyon evreni algılayan, bu uykuyu uyuyup sonra uyanan ve kendi alemimize geri dönen, alt seviyelerden üstlere doğru bir büyük yolculuğu yaşayan "biz" kimiz ve bizim bilincimiz nereden geliyor?

 

Biz, sen, ben, o, bizler, yumurtayı dölleyen o hızlı veya o seçilmiş spermin ürünü bir tesadüf müyüz? Yoksa biz olmak zorunda olan, dünyaya gelmek zorunda olan varlıklar mıyız?

 

Şöyle bir düşünün; "ben olmasaydım" diye... Bunu hayal bile edemiyoruz, değil mi? Ben olmasaydım diye bir şey yok. Ben hep olacaktım ve bu hayalî evrendeki bölünmüş bireysel varlığım da bir ilüzyon. Aslında birin parçalarıyız.

 

Bir kim? Bir, tanrı... Biz tanrıyız...

 

Evreni, bu hayal mahsulü fizik evreni biz yarattık, bizim bilincimiz yarattı. Kollektif bir bilinç bu. Ortak bir bilinç. Bu evren bir ders ve biz sadece dersleri öğreniyoruz.

 

Madde temelli bakış çıkmaz sokaktır. Madde aldatıcıdır. Bilinç esastır. Materyalizm, bir 19 yüzyıldan sonra iflas etmeliydi. Özellikle kuantumdan sonra...

 

Demek ki evreni biz yarattık, tanrı biziz ve ateizmle bu müthiş gerçekliğe ulaşamayız. Ama bu bakış açısıyla ulaşabiliriz.

 

Kısmen tabii... :)

 

kollektif bilinç dediğimiz şey bir varlık değil mi...

 

onun varlığı ne zamandan başlıyor ... 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, kirec yazdı:

 

kollektif bilinç dediğimiz şey bir varlık değil mi...

 

onun varlığı ne zamandan başlıyor ... 

 

 

Evet, bir varlık. 1 varlık. Tek bir varlık.

 

O hep var, hep vardı, var ve hep olacak. Onun bir olduğu ortamda zaman yok. Zaman da bizim evrene özgü bir ilüzyon.

 

Biz bir döngüyü yaşıyoruz sürekli. En alt seviyeden en üste kadar yükseliyoruz. 1'den 7'ye. 7, tanrı katı, bir'le birlik olduğumuz kat. Sonra tekrar başa... (Bu itiraf edeyim ki biraz kötü!)

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...