Jump to content

Ortada 1 Ürün Failsiz Olur mu ?


Recommended Posts

4 saat önce, Ten Ten yazdı:

 

Ateist olduğum zamanlar  doğa diyordum delilim yoktu.

 

Şimdi  tanrı diyorum gene delilim yok.

 

Arguman üretmek için delilim yok. :)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Maşallah kardeşim, sen Tanrı diyorsan büyük bir iyiliğe erişmişsin zaten. Sadece bu adım bile kendi başına inanılmaz büyük ve önemli bir bayram ve şenlik. Bunu hiç küçümseme. Bilakis bu, hayatının en önemli olayı ve dönüm noktası. Serüveninin bu noktaya ulaşmış olması seni önemseyen ve seven Tanrının seni adım adım bir şeylere hazırladığının göstergesi. Bundan ötesi için de elbette en önemli destekçin O olacaktır.

 

Ama acizane tavsiyem Tanrıyı gözlemleyeyim şımarıklığını da geride bırak artık. Onunla kurulan ilişki maddeyle kurduğumuz gibi bilişsel değil varoluşsal bir ilişkidir. Zaten bilişsel ilişkiler de hiçbir zaman insanı tam anlamıyla tatmin etmeyen şeyler anladığım kadarıyla. Yerçekimi diyoruz, sebebini bilmiyoruz, parçacık değişimini varsayıyoruz gözlemleyemiyoruz falan. Sürekli bir kafada model kurma, spekülasyon falan. Tadı tuzu olmayan şeyler.

 

Damla damlalığından vazgeçer okyanusa düşerse artık o da okyanusun bir parçası olur ve okyanusun ne olduğunu işte o zaman gerçekten bilir.  Biz de benlik iddiasından vazgeçer, nefsimizi arındırır ve yok edebilirsek işte o zaman belki Tanrının zatının değil ama onun katındaki manaların ve hikmetlerinin okyanusunda bir damla olma tecrübesini yaşarız. Mevlana’nın şu şiiri çok manidardır:

Hepimiz mum ateşi önündeki üç kelebek gibiyiz
Âşıklar cihanında bir efsaneyiz her birimiz
İlki ateşe yaklaşmış ve demiş: ben aşkı biliyorum, aşkı anlıyorum
İkincisi ateşin yakınında yavaşça kanat çırpmış ve demiş: aşkın ateşinde yandım
Üçüncüsü kendini ateşin ta ortasına atmış
Evet, evet, budur işte gerçek aşkın anlamı!

 

Bizim arayıp bulmamız gereken Tanrı değil, bizzat kendimiziz. Ve kendimizi bulmaya doğru yapacağımız iç yolculukta da bize ayna ve rehber olacak bir kişiye ihtiyacımız var. Çünkü Tanrı, malum olduğu üzere kendisi perdeler arkasında gizleniyor ve ajanlarla ve sebeplerle iş görüyor. Örneğin şifa bendendir diyor ama şifa istiyorsan sadece dua etmekle yetinme, mütehassıs doktoru arayıp bul falan diyor. Bence dua edeceksen bunun için dua et, arayacaksan bu kişiyi ara. Bu kişiyi bulana kadar da geçmişte yaşamış azizlerin ve velilerin kalbinin ısındığı birisinin sohbetlerinden ve şiirlerinden faydalanabilirsin. Yunus Emre, Abdulkadir Geylani, Mevlana, Hacı Bayram, Hacı Bektaş Veli, Şahı Nakşibend vb.

Burada esip gürleyen, her şeyin sırrını çözdüğü havasında olan ama burnunun önünü göremeyen adamları da çok dikkate alma. 

Bu arada çok özel değilse duanı da bilmek isterim. Para felan istiyorsan, bunun için Tanrıya kadar gitmene gerek yok, ben de yardımcı olabilirim :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 230
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

13 saat önce, anibal yazdı:

 

 

Nersinden tutsan cahillik akıyor. Arapça'da sonsuz mu var cühelanın önde gideni. Azamet nerde diyor ya? Kebir büyük, mütekebbir, tekraren büyük, çok büyük. Sana arapça göstereni şeyediyim, ne diyim daha...

 

sıkıştığınız yerde hakaret sıkıştığınız yerde hakaret. :):) 

az kaldı , bende sizin gibi bekleyenlerdenim !!

Link to post
Sitelerde Paylaş
53 minutes ago, ahmet1405 said:

 

sıkıştığınız yerde hakaret sıkıştığınız yerde hakaret. :):) 

az kaldı , bende sizin gibi bekleyenlerdenim !!

 

 

Sen çok bekelersin de, bulacağın yer ancak eşşek cenneti olur, hepsi o. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Ten Ten yazdı:

Ateist değilim.

Müslüman değilim.

Sadece tanrıya inanıyorum.

Kanıtımda yok.

sen en iyisi inege tap. dunyada inege tapanlarin sayisi hic de azimsanacak kadar degil. e dunyada bilinen 4000 tanri oldugunu varsayarsak tutturma orani 4000 de 1 ihtimal hic de fena degil bence. kanit istersen de sut veriyor iste daha napsin. diger tanrilar onuda yapmiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 18.10.2017 at 18:13, ahmet1405 said:

Taşı görebiliyor musun?

 

Bakın daha bu adam daha bunun ayırdında değil ya da çakallık ayağına yatıyor. Şu ana kadar yazdıklarından hareketle o kadar kapasiteli olmadığını düşünecek olursak eğer, düpedüz ayırdında değil.

 

https://www.etimolojiturkce.com/kelime/ürün

 

  • Ürün, doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsül.
  • Ürün, bir tutum ve davranışın ortaya çıkardığı şey.
  • Ürün ağacı, ekonomide ürün sürecini gösteren bir şema.
  • Ürün (ekonomi), İnsan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik üretilen, maddi olan (mal) ve maddi olmayan (hizmet) üretilmiş unsurların genel adı.

 

Bakın, tanımların hemen hepsi bir "ereğe" işaret ediyor. Etimolojisi de öyle. Yani bir amaç, gaye doğrultusunda türetilmiş şey. Bağlamı böyle alınca eylem, yani yüklem bir "özne" gerektiriyor. Siz vaolan her şeyi, bir taşı dahi bu bağlamda aynı paranteze alınca, herşey için kaçınılmaz olarak bir özne, bir erek doğrultusunda edimi gerçekleştiren bir "fail" gerektiriyor, dayatıyor.  Sonrasında oh, gel keyfim gel..Ama gelmeyecek işte.

 

Şimdi yukarıdaki tanımlar kapsamında örneğin bir makasla; bir taş ya da bir yıldız, gezegen, kum tepesi veyahut buz kristali aynı kefeye mi girer bunun cevabını alalım.

 

Mesela ormanda yürürken yerde bir saat ya da bir makas ya da bir vibratör gördüğün vakit, taşı ya da parmağına düşen bir buz kristaline verdiğin tepkinin aynısını mı verirsin? Her ikisi için de, aman da  bunu bir insan üretmiş olmalı mı dersin? Ya da bir şey tarafından üretilmiş olmalı, bir amaca yönelik üretilmiş olmalı falan..?

 

Vereceğin cevabın bir tümevarım mı, yoksa mantıksal bir zorunluluk mu olduğunu da gerekçeli bir şekilde eklemen de icap ediyor diyeyim. Oradan gerekirse önermeler mantığına, muhtelif miktarda termodinamiğe falan geçeriz bakarsın..Haydi rastgele.

 

Kalanını ve devamını bilahare getiririz. Haddizatında; hem benim naçizane yazdığım, hem de forum genelinde tonla şey var bu hususta.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
22 saat önce, Ten Ten yazdı:

 Abiyogeneze dair  kanıtın  yok.Evrim ile bir türün başka türe dönüştüğünede kanıtın yok.

 

İnsan zekasının nasıl oluştuğuna kanıtın yok.Yapay zeka yapılabilseydi kendiliğinden olabilir derdik.Ama gene kanıt olamazdı.

 

Görmedim.

 

 

 

 

Evrim-abiyogenez ikilisi canlılığın oluşumunu açıklamada alternatiflerinden çok daha iyidir. Sen ne dedin? "Akıllı tasarım argümanı en güçlü argümandır." Buna dair kanıtın neydi? "Hiç kendi kendine oluşan canlı hücre görmedik." İyi de, birinin tasarladığını da görmedik? Bu çelişkiyi görmüyor musun gerçekten. Buna dair hangi cevabın doğru olduğunu bilmiyorsak, bu durumda ortada bilişsel bir boşluk var sadece. Bu boşluğa tanrıyı sıkıştırıp "akıllı tasarım çok iyi yaa" demek ne oluyor? İkisi de doğru olabileceğine göre niye akıllı tasarım daha iyi oluyor? Yaşamın kimyasal tepkimeler dizisi olduğu çok belli. Seni sen yapan şeyler hormonların kimyasına indirgenebiliyor. Haliyle, yaşamı ortaya çıkaran şey maddenin kimyasından başka ne olacak? Abiyogenez tamamen çözülmese de doğruluğu barizdir. Yapılan deneyler, yerini "yaratılış" gibi alternatif saçmalıklara bırakmayacağını gösteriyor. Evrim hakkında gözlemler vardır. Antibiyotik direnci gibi gözlemlenmiş adaptasyonlar evrimin kanıtıdır. Ama "adaptasyon tamam da burda türleşme yok ki" diyen yarım akıllar, "yav damla damlıyor da damlaya damlaya kova dolar mı hiç" diyen bir dangalağa benziyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 01.11.2017 at 09:10, ahmet1405 said:

Cevabın ihlas suresinde var.

Böyle bir cevap olmasaydı evet haklıydın. o yüzden kuran eksiksiz diyoruz.

senin sorduğun sorunun bir cevabı olsaydı,  bu soru sonsuza tek tekrar ederdi.

o yüzden cevap ihlas - 3.

 

geçmiş olsun.

 

Bak hala daha her yerde aynı şaşkolozluğu yapmaya devam ediyorsun. Hala karşı şeritte ama "ters yönde" gitmeye devam ediyorsun :)

Adam sana "allah'ın faili kim" diyor..

Sen ona cevaben yine önce "ona" inanmanı gerektiren "kurandan" sözde bir dayanak getiriyorsun.

 

Kandıralı; biz tanrıya ve ondan sonra peşisıra belki kurana inanmak için dayanak arıyoruz.

Şeylerden tanrıya-kurana giden güzergahı gösterecen, kurandan ters yönü değil.

Ama yapamıyorsun, biliyoruz. 

 

Biz şu kitabı ahmet'in yazdığını nerden bilelim?

Cevap: Çünkü içinde öyle yazıyor...???? Haaa, oldu o zaman(!)

Bu kadar safça bir cevap seninkisi işte

 

Ne demiş ihlas 3: doğurulmamıştır...aman da ne yüce bir laf. Bunu insan yazmış olamaz(!) Şimdi inandık(!)

 

Bunu tanrı gönderdi diye bir kitap uyduracak olsam, içine ilk koyacağım cümlelerden biri de bu olurdu herhalde.

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, ahmet1405 yazdı:

sen ürette kim kaçıyor bakarız :)

Burda da cevap yazamazsan başka konular açıp atıp tutmayı bırakacak mısın? :) Aksi takdirde uğraştırma lütfen. Bir konu açıyorsun, sonra cevap veremiyorsun, sonra başka konu açıyorsun, bu sefer orda dalga geçer gibi konuşuyorsun. Ne zaman bitecek bu, daha önce tartışılmış şeyleri tekrar tekrar getirip hepsine cevap alana kadar devam mı edeceksin?

Taş ürünmüş, söyler misin gözle görebildiğimiz her şey niye "ürün" oluyor?

En klasik cevap, "ürün" diyorsun da, bundaki ölçüt ne? Madde ürünmüş de yaratıcı değilmiş. Niye? Yaratıcı bir sebebe ihtiyaç duymadan var olabiliyor da, maddede niye aynısı olmuyor? "Yav ama big bang..." falan diyeceksin şimdi. Yine bir bilişsel boşluğu doldurma çabası ve mazeret safsatası gelecek.

"Ben bunu yazayım bu ateistler bunu daha önce hiç duymamıştır yav..."

O değil de yazarken gördüm, ilk sayfada safsatayı yapmışsın bile. "Kuranda yazıyor öyleyse allah doğurulmamış." Burada döngüsel akıl yürütme hatasının farkına varamayacak kadar şapşal mısın? Hayır yazmayayım şöyle şeyler diyorum da, "geçmiş olsun" falan gibi ukala dalga geçmeler de küçük düşürüyor seni cevap veremeyince, hakediyorsun. Kuranda o yazıyorsa, buraya da ben yazıyorum, evren kendiliğinden vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

3000 yıl önce ki mitolojik hikayelerin , masallar ile birleştirilmesi oluşmuş bir kitabın içerisinden örnekler vererek bize bir şey kanıtlamanın her hangi bir yolu bulunmamakta.  

Bahsettiğin kitapta dünyanın düz olduğu yazıyor 

ılımlı hocalar türkçe'ye çevirirken "Yaydık yuvarladık" falan şeklinde çeviriyor. Dağlar kazıkmış ya! yer yüzünün dağlarla sabitlendiği yazıyor. Ahmet1405 ayrıca senin Ateistlerin arasında ne işin var? İmanın falan gider cehennmede yanarsın dikkat et. 

 

Ayrıca şu "Ateist icadı makineleri neden kullandığınızı hala çözemedim"

Almanlara laf atıp mercedes'e binersiniz. 

İngilizlere laf atıp çamaşırlarınızı ingilz icadı çamaşır makinesinde yıkıyorsunuz. 

Sen nasıl benim kişisel tercihimi yargılarsan, bende senin yaptığın her şeyi yargılama hakkına sahibim.

 

Konuya cevap veriyorum ; 

Dünya'nın varolşunun üzerinden geçen milyarlarca yılda oluşmuş amino asitler ve enerji birikiminin ortaya çıkardığı yaşam, zaman içerisinde evrimleşerek bulunduğu ortama ayak uydurmayı öğrendi.

insan denilen canlı olmadan önce'de yer yüzünde dinozorlar hüküm sürüyordu. 

Maymun dediğin canlılar alet ve edevat kullanmaya yatkınlar.

 

Taş :  Atomların birleşmesi ile oluşmuş çeşitli madde ve minerallerin yüksek sıcaklık veya basınç altında bileşik oluşturması ile meydana gelmiş kalıntı.

canlı : amino asitlerin birleşerek çeşitli bölgelerde sıcaklık ve basınç altında , jeolojik etkenler ile şekillenmiş, yaşamak için enerjiye ihtiyaç duyan her şeye canlı diyoruz.

 

yıldırımın düştüğü yerde oluşan kristallerin sahibi kimsedir mesela :)

yada karbon atomlarının yüksek basınç ve sıcaklık altında Elmas'a dönüşmesi..

bunun'da faili yoktur. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
29 minutes ago, ahmet1405 said:

imal ile imalatçıyı aynı kefeye koymak nasıl bir kafa yapısı?

imal, imalatçıyı var edebilir mi?

lakin tam tersi bir durum mümkün.

İmalatçı ile imali aynı kefeye koymanın önündeki engel ne? Atıp durma koyun sürüsü gibi öğrendiğin şeyleri.

İmal, imalatçıyı var edebilir mi de ne demek? Bu nasıl bir cümledir !!! :)

 

Başlığın sahibi olarak üstteki sorulara da yanıt bekliyoruz senden.

Yoksa gene mi görmedin(!)

Link to post
Sitelerde Paylaş
53 dakika önce, ahmet1405 yazdı:

 

imal ile imalatçıyı aynı kefeye koymak nasıl bir kafa yapısı?

imal, imalatçıyı var edebilir mi?

lakin tam tersi bir durum mümkün.

"Madde ürünmüş de yaratıcı değilmiş. Niye? " diye sordum. Verdiğin cevapta ise yine "madde üründür yaratıcı değildir" e denk bir cevap vermişsin. İyi de niye? Soru bu. "Ortada bir ürün var, ürün failsiz olur mu?" İyi de ne ürünü? Ürün, imal sıfatlarını sen biçiyorsun maddeye. Neden gözünle görebildiğin her şey bir "imal" olmak zorunda?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 01.11.2017 at 17:23, Ten Ten said:

Akıllı tasarım argumanı kuvvetli argumandır.

Kendiliğinden oluşmuş canlı hücresi gördün mü?

Kendi kendini programlayan  yapay zeka gördün mü?

 

Akıllı tasarım kuvvetli bir argüman değildir.

İmperfect adaptation(kusurlu adaptasyon) örneklerinin defalarca kere gösterildiği yerde kuvvet kelimesi ile aynı cümle içinde bile kullanılamaz.

Daha da ötesi akıllı tasarım bilimseş bir argüman da değildir.

Gereklilikleri karşılıyamaz. Hipotez dahi değildir.

Olsa olsa ad-hoc hipotezdir.

Sende balık hafızası falan olmasın sakın? Bunlar daha önce kırk kere daha yazıldı sana forumda.

 

Abiyogenez, günümüzde, doğal nişin zaten dolu olduğu yerde, malzemelerin direk diğer canlılar için besin olacağı yerde, hücre kendi kendine oluşabilir mi diyor da onu görmeyi bekliyorsun? Saf mısın sen? Ne olması gerekir de olmuyor kısacası?

Bak daha önce yazılanlardan sadece birini kopyalıyorum buraya:

 

"Ayrıca son dönemde bu hususta çok önemli gelişmeler var. Abiyogenez mevzusu yakın tarihte "tarih" olacak gibi. Ve sanırım bu, teizm ve dinsel dogmalara evrimden sonra indirilmiş en büyük tokat olacak. Daha ağırı dahi olabilir.

 

Konuya ilişkin Jeremy England'ın yaşam ve evrimin termodinamik kökenlerine dair son dönem çalışmaları ve Nick Lane'in hayatın deniz tabanındaki alkalin menfezlerde ortaya çıkışı ve bundan ötesine dair içeriği ve kapsamı bulunan teori, çalışma ve derlemeleri çok önemli.

 

Yaşam dediğimiz süreç Alkalin menfezlerde ortaya çıktı, termodinamik süreçlere bağlı proton pompası vesilesi ile sağlanan enerjiye bağlı olarak gelişti.. Alkalin menfezler hem aminoasitleri inorganik süreçlerle sentezlediler, hem de biyo-kimyasal süreçlerde katalizör görevi gördüler. Peşisıra proton pompası. Hatta menfezlerin mikro gözenekli süngersi yapısı inorganik hücre zarı benzeri bir işlev gördü.

 

Yani önce termodinamiği öğrenmek ve anlamak gerekiyor. Ya da bazı yobaz cahiller gibi; neden kimyasal elementler şimdi de canlı oluşturmuyor, ya da cansız hiçbir madde canlı olamaz vb. şeklindeki akıllara zarar güzergahı da tercih edebilirsiniz. Cansızlık ve canlılığın sınırı diye bir şey yok. Hatta bu ayrımı yapmak imkansız ve de abes.

 

Bilim forumunda da sıkça belirtildiği üzere canlılık, sadece maddenin davranış şekillerinden biri. Hücrelerin kendiliğinden oluşması için gerekli olan şeyler: gerekli malzeme, sürekli bir enerji kaynağı ve yoğunlaşmalarını sağlayabilecek bir ortam. Gerini termodinamik ve kinetik halleder.  Bunlar varsa eğer, hücrenin kendiliğinden oluşması değil bir ihtimal, tam tersine kaçınılmaz bir durum. Alkalin menfezler bunların tamamını "eksiksiz" yerine getiriyor ve onları taklit eden laboratuvar reaktörlerinde bu süreçler halihazırda ilerletiyor."

 

Tabi bunları bilmek için okumuş araştırmışolmak, senin gibi cahil olmamak gerekiyor.

Elalem laboratuvarlarda ömrünü çürütyor, götünü yırtıyor, sen ise götünü yaymış, onu sadece bir yellenme ve dışkılama aracı olarak kullanıyorsun.

 

On 01.11.2017 at 18:33, Ten Ten said:

 Abiyogeneze dair  kanıtın  yok.Evrim ile bir türün başka türe dönüştüğünede kanıtın yok.

İnsan zekasının nasıl oluştuğuna kanıtın yok.Yapay zeka yapılabilseydi kendiliğinden olabilir derdik.Ama gene kanıt olamazdı.

Görmedim.

 

Abiyoegeneze dair tonla kanıt var.

Abiyogenezin olabilirliğine dair tonla veri var.

Abiyogenezin imkansızlığına dair ise tek bir kanıt yok.

İnsan zekasının nasıl oluştuu nasıl çalıştığından, atom ve nöronların bir kompozisyonu olmasından belli.

Fiziki etkilere verdiği reaksiyonlardan belli.

insan zekası maddi etkileşimlere gebe, hatta onlara edilgen, çünkü maddi etkileşimlerin bir ürünü.

Tanrıyı ve kendiliğinden yaratımı gördün çünkü.

 

On 01.11.2017 at 18:35, Ten Ten said:

Abiyogenezin nesini araştıracağım.

 

Kanıt yok iddia var.Abiyogenezi bilen yaratır bir canlı.:)

 

Üstteki cümleleri halen daha sarf ediyorsan eğer, forumdan defolup gitme zamanın gelmiş demektir. Kusura bakma.

Tipik kahvehane köşesindeki yurdum insanı aklı.

Defalarca kaynak ve kitap önerisi verdim bu konuda.

Ama sen ya aptalsın(hakaret etmek için söylemiyorum bunu) ya da niyetin üzüm yemek değil.

Bak alta bir pasaj daha yapıştırıyorum. Tabii ki yine daha önce bu forumda yazdıklarımdan.

Şimdi lütfedersen eğer onu oku ve yine lütfedersen eğer oradan ne anldığını yaz e mi. O hücre duvarını ya da bir buz kristalini veyahut kendisini de kopyalayabilen çok daha karmaşık kil kristalini kimin yarattığını, kimin imal ettiğini bir yazıver bize. Ahmet'e kopya oldu bunlar ama olsun.

 

"Yağlı moleküller kıvrılıp birirlerine sokulduklarında, elektriksel yüklü proteinler suda çözüldüğünde elektirk salınır. Bu maddenin fiziksel olarak istikrarlı, düşük enerjili, "rahat"  bir halidir. Sıcaklık olarak salınmış enerjidir. Sıcaklık moleküllerin hareket etmesi, itişip kakışması, ve moleküler düzensizliğidir. Entropidir. Termodinamiktir. Bu nedenle su ve yağ ayrıldığında sıcaklık salınması aslında entropiyi(yani düzensizliği) artırır. Genel entropi açısından bakıldığında, bütün bu fiziksel etkileşimler değerlendirmeye alındığında, bir hücrenin çevresindeki yağlı bir zar, daha düzenliymiş gibi  görünse de, bibribirne karışmayan moleküllerin oluşturduğu br karmaşadan daha daha yüksek bir entropi halidir. Yani daha düzensizdir. Proteinlerin katlanmasında dahi benzer bir prensip vardır. Öyle katlanırlar, çünkü başka yolu yoktur. En düşük enerjili hal odur. Termodinamik olarak bu ilke tüm evren ve atomlar için de geçerlidir. En düşük enerjlili duruma geçme eğilimi, beraberinde patternleri, yani düzeni getirir. Kar kristalleri için de geçerli olan budur. Önemli olan nokta şudur: senin bir düzen zannetiğin, dizayn, İMALAT zannetiğin bir hücre zarı aslen, önceki durumundan "daha düzensizdir". Ortada bir akıl zeka falan da yoktur. Bunun için bir gereklilik de. Neden olsun ki, zaten daha düzensiz hal bu!..İşte elin adamı oturmuş bunları incelenmişken...vb. vb.."

 

Velhasılı; bu evrenin bir efendisi varsa, o da termodinamiktir.

 

 

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaş bütün bir inancınızın dayanağı cahillik, başka bir şey değil yeminlen. Anlata anlata, öğrete öğrete (dilimiz döndüğünce, bilgimiz yettiğince, biz de alim değiliz, eksiğimiz çoktur) gına geldi billahi..Pardon daha gelmemiş ki halen yazıyoruz buralarda.

 

Burada, bu tip ortamlarda, ya da bu forumda cahilliğe geçit yok.

Geleceksiniz bilginizle geleceksiniz.  O zaman başımızın üzstünde yeriniz var. Özür dilemesini de, hatta tükürdüğümüzü yalamasını dahi biliriz.

Vakti zamanında meydan dahi okuduk "şuna şuna cevap ver eşşekler gibi anıracam forumun orta yerinde başlık açarak" şeklinde. Ama maalesef.

 

Önce bilgi.

Yoksa rezil olursunuz.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...