Jump to content

Ortada 1 Ürün Failsiz Olur mu ?


Recommended Posts

  • İleti 230
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

10 dakika önce, Yeni Üye yazdı:

Dur be kardeşim, adam Tanrı diyorum dedi diye, nirvanaya ulaştım demedi ya. Doktora yeterlilik gibi soruları sıralamışsın. Zaten Tanrı dedi diye bu sorulara cevap verebileceğini ya da Tanrı diyebilmek için bu sorulara cevap vermek gerektiğini nereden çıkardın. Adam Tanrılı ve Tanrısız iki açıklama arasından birini daha makul bulup kabul etmiş işte. 

O soruları sorması bilgisizliğini gösteriyor.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Epihippas yazdı:

Kaç abiyogenez deneyi yaptın?

Hiç yapmadım.

 

Sen yaptın mı? :)

 

Tuzlu sudan hidrojen gazı klor gazı ve çamaşır suyu elde etmek gibi basit deneyler yaptım.

 

Organik madde üretilebilmesini abiyogeneze delil gösteremezsin. :)

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, anibal yazdı:

 

 

Peki, hücre, başka bir hücreden mi oluşuyor sadece? 

 

Farkeder mi, bir hücre, bir diğerinden kendi kendine oluşabiliyorsa.... Neyse, önce şu ilk soruya cevap verecek kadar bilgin var mı, onu görelim.

Çevresinde yeterli hammadde yoksa yeni hücre üretemez tabi. :)

Biramayası alıp saf suda üremesini bekleyemeyiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
55 dakika önce, Ten Ten yazdı:

Türün anlamını biliyoruz.

Evrimin anlamınıda.

Elinde bir türün başka bir türe dönüştüğüne kanıtın yok.

Evrim tanrının yokluğunuda göstermez. :)

Türleşmeye ait gözlemin deneyin var mı?

Varsa o tür linkler at saçma sapan linkler atma.

 

 

 

 

Oralarda gayet iyi açıklıyor her şeyi,attığım link de Berkeley ünisinden mesela..

 

40 dakika önce, Ten Ten yazdı:

Tanrı hakkındada kitaplar var ama gözlem yok. :)

 

Evet var,onların konusu felsefedir,teolojidir,bunları yapmanın yötemi bilimden çok farklıdır,mesela felsefede önemli olan doğruluk değil tutarlılıktır.

 

Bilimde temel gerçekler vardır,yerçekimi gibi,dünyanın güneş etrafında döndüğü gibi,evrim de böyle bir gerçektir,evrim makroevrimi de kapsar mesela,sen türden türe geçiş yok diyerek bu tanımı da reddediyorsun,bunu ve de içerdiği türleşme kavramını araştırmanı öneriyorum,bu temel bir gerçekliktir hiçbir ciddi bilim kurumu ya da insanı reddetmez.Eğer ciddi bir kitap,makale,araştırma vb.okusaydınız evrim hakkında türleşmenin olmadığını iddiaa etmezdiniz.Evrimin temel iddiaları(ayrıntıları değil) konusunda tartışma yoktur bilim dünyasında;

 

Ve de tüm bilimlerde sık sık dolaylı deliller vardır. Örneğin fizikçiler atom altı parçacıkları doğrudan göremezler, bu nedenle parçacıkların bulut odalarında bıraktığı anlatılan izleri izleyerek varlığını doğrularlar. Doğrudan gözlemin olmaması fizikçilerin sonuçlarını daha az kesinleştirmez.Biz evrimin doğruluğunu fosiller,filogenetik,moleküler biyoloji vb.birçok alandan gelen verilerle biliyoruz.

 

Tiktaalik de güzel bir örnektir geçiş türlerine.

 

Türleşmenin olduğunu reddetmek feci cehalet

tarihinde Kör Saatçi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 minute ago, Ten Ten said:

Yok ölü. 

Meyve suyu verince canlanıyor. :)

 

 

 

O halde, hangi akılla diyecem de, senin akılsızlığın bilinen bir şey zaten, cansızdan nasıl canlı çıkıyor?

 

Bira mayası diyen sensin, oradan cansızdan can çıktığını görüyorsan, niye milletin kafasını hala ütülemeye çıkıyorsun, sibop?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

2 saat önce, Ten Ten yazdı:

virus kendini kopyalamaz.Bu yüzden virusleri hayatın başlangıcına koyamazsın.

 

Gözlemlemediğin deney yapmadığın birşeyi  iddia ediyorsun.Elinde hiçbir kanıtın yok.

 

Virüsleri hayatın başlangıcına koyan yok, alakasız çıkarımlarda bulunuyorsun,
ilk canlı hücrenin nasıl ortaya çıktığını kesin olarak bilemiyoruz,
bununla beraber virüsler cansızlık ve canlılık arasında geçişe mükemmel bir örnek teşkil ediyor, (farka dikkat et)
doğada karmaşıktan basite bir gidiş yoktur, daima basit organizmalardan karmaşığa doğru bir yön vardır,
abiyogenez doğanın işleyişine ters düşmez, 
eğer cansızdan canlı hücreye geçişin çok çok az da olsa mümkünatı varsa doğanın bunu başaracak zamanı vardı diyoruz,
ama senin tanrı savın tamamen olanaksız & imkansız, dolayısıyla senin tanrıyı başlangıca koyman asıl mantıksız ve absürd olandır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
33 dakika önce, Ten Ten yazdı:

Hiç yapmadım.

 

Sen yaptın mı? :)

 

 

 

 

Ben yapmadım tabi ki ama yapılanları takip ediyorum..

 

 

YAPAY HÜCRE YOLUNDA İLK ADIMLAR

Kimyager Christine Keating önderliğindeki ekip, bir hücrenin çevresini saran hücre zarı ve hücre sıvısı olan sitoplazmayı bir hücre şeklinde bir araya getirdiler.
3.5 milyon yıl önceki hücreler, şimdiki gibi birçok farklı işlevi yerine getiren birer mini fabrika gibi değildi. Daha basit bir yapıya ve çok daha az işleve sahiptiler. Zamanla hücre yapısı gelişti ve bugünkü haline geldi.

Penn State’deki araştırmacılar genelde izlenen, hücredeki genleri birer birer çıkararak her genin işlevini bulmaya çalışmak yerine, bu yöntemin tam tersi üzerinde çalışıyorlar. Hücrenin yapısını oluşturan temel elementleri sırasıyla ekliyorlar.

Kimyager Christine Keating önderliğindeki ekip, bir hücrenin çevresini saran hücre zarı ve hücre sıvısı olan sitoplazmayı bir hücre şeklinde bir araya getirdiler. Sitoplazmayı oluşturmak için polietilenglikol (PEG) ve dekstran olmak üzere iki farklı polimer kullandılar. Karışmayan bu iki polimer bir yumurtanın akıyla sarısı gibi bir yapı oluşturdular. Daha sonra bir şeker çözeltisine konulan polimerlerde, hücrelerde de görülen suyun az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçmesi (ozmos) olayı görüldü. Bu olaydan sonra hücrenin hacmi küçülerek tomurcuklu bir yapı oluştu. Bu yapıda da dekstran tomurcuğu oluştururken, PEG de geniş kısımda birikti. Böylece bir hücrede olması gereken polarite oluştu.

Ekibin yeni hedefi bu yapıya yeni elemanlar eklemek. Örneğin, sitoplazma ve hücre zarının yapısına göre etkinlik gösteren bir enzim varlığında genel davranışı izlemek istiyorlar.

Harvard Tıp Okulu’ndan bir ekip de dünyada yaşayan ilk hücreye benzer bir yapıyı laboratuar ortamında oluşturduklarını belirtiyorlar. Araştırmacılar işe, hücre zarını oluşturacak yağ asitlerini ve bir DNA zincirini suyla dolu bir test tüpüne koyarak başladılar. Oluşan zarın DNA ve diğer besin maddelerini geçirecek kadar geçirgen ve hücreyi bir arada tutacak kadar sağlam olması gerekiyor. Daha sonra, test tüpüne eklenen nükleotidler hücrenin içine girerek DNA’yı kopyaladı.

https://www.sciencedaily.com/releases/2008/05/080515171023.htm

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, anibal yazdı:

 

 

O halde, hangi akılla diyecem de, senin akılsızlığın bilinen bir şey zaten, cansızdan nasıl canlı çıkıyor?

 

Bira mayası diyen sensin, oradan cansızdan can çıktığını görüyorsan, niye milletin kafasını hala ütülemeye çıkıyorsun, sibop?

 

Abiyogenez ile ölü biramayası oluştuğunu ve meyve suyu verince canlandığını gösterirsen o zaman kabul ederim.

Tanrı inancımı destekleyen bir şeylerden biri çürümüş olur. :)

 

 

 

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 minutes ago, Ten Ten said:

Abiyogenez ile ölü biramayası oluştuğunu ve meyve suyu verince canlandığını gösterirsen o zaman kabul ederim.

Tanrı inancımı destekleyen bir şeylerden biri çürümüş olur. :)

 

 

Eğer sende, polimeraz fonksiyonlarını anlayacak kadar beyin olsaydı, o çabaya girerdim. Ama sende sadece gerzeklik ve moronluk olduğunu biliyoruz, nafile bir gayrete girmenin anlamı yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Epihippas yazdı:

 

Ben yapmadım tabi ki ama yapılanları takip ediyorum..

 

 

YAPAY HÜCRE YOLUNDA İLK ADIMLAR

Kimyager Christine Keating önderliğindeki ekip, bir hücrenin çevresini saran hücre zarı ve hücre sıvısı olan sitoplazmayı bir hücre şeklinde bir araya getirdiler.
3.5 milyon yıl önceki hücreler, şimdiki gibi birçok farklı işlevi yerine getiren birer mini fabrika gibi değildi. Daha basit bir yapıya ve çok daha az işleve sahiptiler. Zamanla hücre yapısı gelişti ve bugünkü haline geldi.

Penn State’deki araştırmacılar genelde izlenen, hücredeki genleri birer birer çıkararak her genin işlevini bulmaya çalışmak yerine, bu yöntemin tam tersi üzerinde çalışıyorlar. Hücrenin yapısını oluşturan temel elementleri sırasıyla ekliyorlar.

Kimyager Christine Keating önderliğindeki ekip, bir hücrenin çevresini saran hücre zarı ve hücre sıvısı olan sitoplazmayı bir hücre şeklinde bir araya getirdiler. Sitoplazmayı oluşturmak için polietilenglikol (PEG) ve dekstran olmak üzere iki farklı polimer kullandılar. Karışmayan bu iki polimer bir yumurtanın akıyla sarısı gibi bir yapı oluşturdular. Daha sonra bir şeker çözeltisine konulan polimerlerde, hücrelerde de görülen suyun az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçmesi (ozmos) olayı görüldü. Bu olaydan sonra hücrenin hacmi küçülerek tomurcuklu bir yapı oluştu. Bu yapıda da dekstran tomurcuğu oluştururken, PEG de geniş kısımda birikti. Böylece bir hücrede olması gereken polarite oluştu.

Ekibin yeni hedefi bu yapıya yeni elemanlar eklemek. Örneğin, sitoplazma ve hücre zarının yapısına göre etkinlik gösteren bir enzim varlığında genel davranışı izlemek istiyorlar.

Harvard Tıp Okulu’ndan bir ekip de dünyada yaşayan ilk hücreye benzer bir yapıyı laboratuar ortamında oluşturduklarını belirtiyorlar. Araştırmacılar işe, hücre zarını oluşturacak yağ asitlerini ve bir DNA zincirini suyla dolu bir test tüpüne koyarak başladılar. Oluşan zarın DNA ve diğer besin maddelerini geçirecek kadar geçirgen ve hücreyi bir arada tutacak kadar sağlam olması gerekiyor. Daha sonra, test tüpüne eklenen nükleotidler hücrenin içine girerek DNA’yı kopyaladı.

https://www.sciencedaily.com/releases/2008/05/080515171023.htm

Bir canlıdan parça kullanmadan canlı üretilirse yapılan deney abiyogeneze delil olur.

Ayrıca doğada laboratuvar düzenekleri yok. 

Bu düzeneği kuracak insanda yok. :)

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, anibal yazdı:

 

 

Eğer sende, polimeraz fonksiyonlarını anlayacak kadar beyin olsaydı, o çabaya girerdim. Ama sende sadece gerzeklik ve moronluk olduğunu biliyoruz, nafile bir gayrete girmenin anlamı yok.

Adını unuttuğum Kimyacı bir bilimadamı vardı.

Kimyada bir bileşiğin denklemini yazmak ile onu imal etmek aynı şey değildir diyordu.

Devri daim makinesi yapılacağını iddia edenlere yapın getirin derdi.

 

Anlatmak yerine  canlı üretip getirmen daha anlamlı olur. :)

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, Ten Ten yazdı:

Bir canlıdan parça kullanmadan canlı üretilirse yapılan deney abiyogeneze delil olur.

Ayrıca doğada laboratuvar düzenekleri yok. 

Bu düzeneği kuracak insanda yok. :)

 

 

 

Olayın mekanizmasını anlarsan doğada da kendiliğinden çok rahat oluşabileceğini anlarsın.

Bilgin olmadığı için şimdilik seni askıya alıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Epihippas yazdı:

Olayın mekanizmasını anlarsan doğada da kendiliğinden çok rahat oluşabileceğini anlarsın.

Bilgin olmadığı için şimdilik seni askıya alıyorum.

Bilgim olsa canlı üretirdim habire. :)

Uygulamaya dökülemeyen bilgiyi ne yapayım ben.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...