Jump to content

Anarşizm Hakkında Merak Ettikleriniz


Recommended Posts

49 minutes ago, deney said:

Liberaller vardı eskiden forumda onlar anarşizmi savunurdu.

Deha,astur,sangre, ludwig gibi.

Çoğunun nicklerini unuttum. :)

Tengiz ile ikinizden başka yok galiba.

Komunist üyeler içinde anarşizmi savunan pek görmedim.

 

Ben anarşizm üzerine çalıştım. Bireyci anarşizm ekollerinin diğerlerine göre daha mantıklı olduğunu düşünüyorum. Hayalperest değiller. İnsan tabiatını yeniden üretmeye kalkmıyorlar, olduğu gibi kabul ediyorlar. Buna göre modeller üretiyorlar. Anarşist komünistler ise insan tabiatının bir devrim ile adeta yeniden programlanacağına inanıyorlar. İnsanlar evlerindeki ekmeleri bir anda herkese dağıtacak, gel kardeşim benim evimde 2 yatak var birinde sen yat diyecekler, doktor kalkacak sabah soğan patates ekecek... Sci-fi anime gibi.

 

Şahsi fikrim, en mantıklısı anarko kapitalizm ve o bile ütopya. (bu demek değildir ki imkansız, sadece gerçekleşmesi çok güç) 

 

Çizdikleri portre çok güzel ancak hakikatte oraya doğru bir yöneliş var mı? Anarko kapitalistlere göre peyderpey çoğu şey özelleşmeye başladı. Okullar, hastaneler hatta bitcoin diye bir şey çıktı, o bile devlet tekellerinden çıktı. Özel sektör gitgide ihtiyaçlara daha çok cevap vermeye başlayınca ve insanlar özel sektörün daha kaliteli olduğunu idrak edince, evet hususi mülkiyet kavramı genişliyor. Bugün hususi mülkiyet olan bir şirket bile Mars'a gitme projesi çiziyorsa bu durumu inkar edemeyiz.

 

Öte yandan dükkan vergilerinin olmadığı, sınır uygulamalarının olmadığı bir dünya da sempatik gelebilir.

 

Ancak olabilir mi? Ben görmem. Gelecekte muamma, artık marsa koloni kurmanın peşine düşen bir medeniyetiz biz. Yakın zamanda cyborg teknolojileri gelişir, tıp öyle bir yere gider ki insanın biyolojik limitleri aşılır... O zamanın dünyasını bilemem ama benim yaşadığım şu zamanda olacak iş değil, onu biliyorum.

 

Ben bu konuda çalıştım, edindiğim bilgileri isteyenle paylaşıyorum. Zannetmeyin ki bu ekollerden birinin misyoneriyim. Objektif olarak yorumlarımı, bilgilerimi paylaşırım o kadar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, The_Individualist yazdı:

Forumda benden başka Bireyci/Egoist Anarşist yok mu yav ?

 

Onu geçtim başka alt akım anarşistler de olabilir ..

 

- Biz manyak değiliz ki. Pablo Escobar dizisi mi izledin? Mafya mısın nesin ala ala?

 

1 saat önce, deney yazdı:

Liberaller vardı eskiden forumda onlar anarşizmi savunurdu.

Deha,astur,sangre, ludwig gibi.

Çoğunun nicklerini unuttum. :)

Tengiz ile ikinizden başka yok galiba.

Komunist üyeler içinde anarşizmi savunan pek görmedim.

 

- Genel manada "anarşizm"'den anlaşılan tabi ki sosyalist anarşizm'dir. 

Stirner bana göre Nietche'den bile daha deli bir adamdı. Ünlü oldu diye yer kitap yazanı anlamaya çalışacam diye bir şey yok.

 

32 dakika önce, Tengiz yazdı:

 

Ben anarşizm üzerine çalıştım. Bireyci anarşizm ekollerinin diğerlerine göre daha mantıklı olduğunu düşünüyorum. Hayalperest değiller. İnsan tabiatını yeniden üretmeye kalkmıyorlar, olduğu gibi kabul ediyorlar. Buna göre modeller üretiyorlar. Anarşist komünistler ise insan tabiatının bir devrim ile adeta yeniden programlanacağına inanıyorlar. İnsanlar evlerindeki ekmeleri bir anda herkese dağıtacak, gel kardeşim benim evimde 2 yatak var birinde sen yat diyecekler, doktor kalkacak sabah soğan patates ekecek... Sci-fi anime gibi.

 

Şahsi fikrim, en mantıklısı anarko kapitalizm ve o bile ütopya. (bu demek değildir ki imkansız, sadece gerçekleşmesi çok güç) 

 

Çizdikleri portre çok güzel ancak hakikatte oraya doğru bir yöneliş var mı? Anarko kapitalistlere göre peyderpey çoğu şey özelleşmeye başladı. Okullar, hastaneler hatta bitcoin diye bir şey çıktı, o bile devlet tekellerinden çıktı. Özel sektör gitgide ihtiyaçlara daha çok cevap vermeye başlayınca ve insanlar özel sektörün daha kaliteli olduğunu idrak edince, evet hususi mülkiyet kavramı genişliyor. Bugün hususi mülkiyet olan bir şirket bile Mars'a gitme projesi çiziyorsa bu durumu inkar edemeyiz.

 

Öte yandan dükkan vergilerinin olmadığı, sınır uygulamalarının olmadığı bir dünya da sempatik gelebilir.

 

Ancak olabilir mi? Ben görmem. Gelecekte muamma, artık marsa koloni kurmanın peşine düşen bir medeniyetiz biz. Yakın zamanda cyborg teknolojileri gelişir, tıp öyle bir yere gider ki insanın biyolojik limitleri aşılır... O zamanın dünyasını bilemem ama benim yaşadığım şu zamanda olacak iş değil, onu biliyorum.

 

Ben bu konuda çalıştım, edindiğim bilgileri isteyenle paylaşıyorum. Zannetmeyin ki bu ekollerden birinin misyoneriyim. Objektif olarak yorumlarımı, bilgilerimi paylaşırım o kadar.

 

- Çok iyi Tengiz. Biz burada Trump COP 21'i, Obamacare'i filan nasıl rezil kephaze etti. Gelecekte bunu nasıl düzeltiriz onu düşünüyoruz. Sen de gelmiş "özelleştirelim gitsin" diyorsun. Çok iyi de. İyi yani. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 hours ago, Donatello23 said:

 

- Biz manyak değiliz ki. Pablo Escobar dizisi mi izledin? Mafya mısın nesin ala ala?

 

 

- Genel manada "anarşizm"'den anlaşılan tabi ki sosyalist anarşizm'dir. 

Stirner bana göre Nietche'den bile daha deli bir adamdı. Ünlü oldu diye yer kitap yazanı anlamaya çalışacam diye bir şey yok.

 

 

- Çok iyi Tengiz. Biz burada Trump COP 21'i, Obamacare'i filan nasıl rezil kephaze etti. Gelecekte bunu nasıl düzeltiriz onu düşünüyoruz. Sen de gelmiş "özelleştirelim gitsin" diyorsun. Çok iyi de. İyi yani. 

 

Bakın yanlış anlaşılma olmasın diye alıntı yaptığınız iletiyi yazdım zaten. Benim tek dediğim, ben bu konu hakkında çalıştım, bildiğimi sizlerle paylaşıyorum. Ben böyle yapalım, öyle yapalım demedim, hiçbir yerde demedim hatta sonda da "misyoneri değilim haa!" diye belirttim ki bana bunları yazmayasınız.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anarşizm olacak bir şey olsaydı, şimdiye kadar en azından bir denemesi olurdu. Anarşizm bir bunalımdan başka bir şey değildir. Birisinin kafası bozulur, tepesi atar, anarşist olur. Hepsi bu...

 

Merkezi bir karar organı olmadan planlamacılık, adalet olanaksızdır. Merkezi karar organı bu işleri tabii ki iyi yapamıyor olabilir. Ama iyi yapmasının sağlanması şart. Bunun şartı demokrasi. Halkın karar organını çok iyi denetlemesi.

 

Anarşizmin ateizme yamanması değil, yanaştırılmasına, sözünün birlikte edilmesine bile karşıyım. Ateizm ile anarşizmin hiç bir ilgisi yoktur. Ateizme kimse bunu getirip yamayamaz. Ateistler anarşist olur diye bir ön yargıyı kimse vermeye kalkışamaz. Böyle bir imada bile bulunanın ağzının payını çok fena veririm haberi olsun herkesin. Çok da haklı olurum, çünkü ateizm siyasi bir duruş filan değildir. Ha tabii forumun polisi zabıtası mıyım, nerden geliyor bu ağız payı verme yetkisi denecek ama yetki filan yok. Tamamen kişisel inisiyatifimle yaparım bunu. Çünkü ben ateizmi içten benimsemiş biriyim ve bağlı olduğum görüşü yozlaştırmaya kalkışanlara karşı savunma hakkım var.

 

O yüzden kimse ateizm siyasi bir tavır içerirmiş gibi gidip anarşizmle filan bağlantı kurmaya kalkışmasın. Nitekim bunu satanizmle de yapmaya kalkışıyorlar. Ateizmi karalamak için denenmedik yol kalmadı. Bunlar mason, bunlar komünist, bunlar satanist, bunlar anarşist... Değil arkadaş! Bunlar sadece ateist! Ateist ulan, ateist! Ate! Kafa mı basmıyor, ateistiz biz! Niye olduğumuzdan başka şeyleri üzerimize atıp yapıştırmaya çalışıyorsunuz?

 

Çok mu zorunuza gidiyor sevgili mübarek tanrınızın olmadığını söylememiz? Bu çok sıkıntı değil mi! Ah deist oluversek, tamam din yalan ama tanrı var deyiversek başınız göğe erecek değil mi! O devir geçti. Tamam tarihte deizm teizme karşı çok parlak zaferler kazandı. Ama o artık geride kaldı. Şimdi çağ, ateizm çağı. Ateizmin revacının gün geçtikçe artacağına hiç kuşku yok. Anarşist, satanist, komünist, mason yakıştırmalarıyla filan ateizmi durduramayacaksınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fakat eğitim sistemi işlevini kaybedecek ve milli eğitim kavramı ortadan kalkacak gibi görünüyor. Eğitim giderek çıkmaza saplanıyor ve öğrenciler ceplerinde hazır bekleyen bilginin ezberletilmeye çalışılmasına giderek daha fazla isyan eder hale geliyorlar. Hepsinin cebinde bilgi hazır, sorsun cevap vereyim diye bekliyor.

 

Çözüme yönelik, yoruma yönelik eğitime geçilmezse eğitim sistemi iflas edecek. Tarihsel bilgileri ezberletecek değil, yorumlayacak öğretmenlere ihtiyaç var. Coğrafyada nehrin uzunluğu şu kadar kilometre, filan dağın yüksekliği şu kadar metre gibi ezber bilgilerden mutlaka kaçınılması lazım. Coğrafya mutlaka yeryüzünün şu anki görünümünün sabit olmadığı, kıta oluşumlarının ve yer kabuğu kayması teorisinin üzerine oturtularak yorumsal biçime sokulmalı. Öğretmen jeolojik çağların flora ve faunasını da bilmeli ve anlatmalı. Dinozorlar hangi çağda ortadan kaktı, jeolojik çağlarda evrim nasıl gelişti, nasıl canlılar vardı bilmeli ve anlatmalı. Toplum halen dinozorlar uydurma, fosiller allahın tuzağı noktalarında yayılıp otluyor, bu bir utançtır! Kültürlü, ateist ve dogmadan bağımsız bakışlı öğretmenlere ihtiyaç var. Allah yeryüzünü böyle yarattı safsatası ile gidilemez. Rift vadisinin oluşumunu, kıta kaymalarını, dağların oluşumunu saf bilimsel ve dogmadan uzak açıklayacak öğretmenler gerekiyor. Bu ise şu gün için bir hayal. Dogma eğitim sistemini hızla çökertiyor.

 

Bilgiyi öğreten değil, yorumlayan ve tartışmaya açan birikimli, açık görüşlü, aydın fikirli öğretmenler ne yazık ki yok ve eğitim çıkmazda. Öğretmenler bir dönem (1980 sonrası) tümüyle dogma kalıplarında üretilmiş. Çoğunluğu dogmatik. Parasızlıktan dini yurtlara girmiş okurken ve beyni yıkanmış oralarda. Dogma ahtapot gibi toplumu kollarıyla sarmalamış durumda. Korkunç bir açmazdayız. 

 

Eğitim bir oranda özelleşebilir ama %100 özelleşmiş eğitim düşünülemez. Toplumun ortak dinamiklerinin merkezleştiği devlet kurumları mutlaka olmalıdır ve olacaktır. Adalet, emniyet ve savunma özelleşemez. Güvenlik demiyorum, emniyet diyorum dikkat edin. Özel güvenlik merkezi emniyet teşkilatının yerini asla tutamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimi biyolojiden çıkarmayı deneyecek kadar salak ve ahmak bir sistemle yüz yüze olmanın utancı içindeyiz! Evrimi bırak biyolojiden çıkarmayı, tarih, coğrafya evrimden ayrık açıklanamaz! Abesin abesi olur bunları evrimden koparıp açıklamaya çalışmak! Deli raporlu, mahkemenin cezai ehliyeti ve dava açma ehliyeti olmadığına karar verdiği kaçıkların evrim konusundaki görüşleri toplumun zihnini sarmış durumda, bu utancın göbeğinde yaşamaya çalışıyoruz! Toplum cumhuriyet tarihinde bu kadar saçma sapan abes ve absürt bir kuyunun dibine yuvarlanmamıştı. Yüz kızartıcı ve yüz karası bir utancın göbeğinde nefes almaya yaşamaya çalışıyoruz. Walking Dead senaryosundan hiç farkı olmayan bir senaryoda, zombilerle sarılı olarak zombiye dönüşmeden hayata tutunmaya çalışıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 04.11.2017 at 03:16, Tengiz yazdı:

Anarşizm hususunu pek bilmiyoruz ve ne yazık ki çoğu zaman bu sözcüğü kaos-kargaşa sözcüğü ile karıştırıyoruz. Ben bu konu hakkında 1.5, 2 yıl çalıştım. Siyasi, sosyal, hukuki... olarak şöyle böyle bilirim ama ekonomik hatlarını iyi bilirim.

 

Merak edebilirsiniz. Anarşist bir sistemde yolları kim yapacak, yönetici olmayacak mı, nasıl ticari ilişkiler kurulacak, niye kara kara giyinen ve ellerinde A işareti olan herifler oraya buraya saldırıyor, bütün anarşistler böyle mi?..

 

Varsa merak ettiğiniz konular sorun, cevap vereyim.

 

Verdiğin cevapları inceledim ancak büyük sıkıntılar var. Sürekli tercih edilme adına daha iyisi yapılır savına tutunuyorsun. Ama bu her zaman işe yaramaz. Eğer bir alanda tek seçenekseniz (ki bunun olmasının sayısız yolu var, çünkü işin içinde hesaplanamayacak kadar çok seçenek var) o zaman düdüğü siz çalarsınız. Kısaca, A dan B ye giden tek yol varsa bu yolun sahibi o yoldan geçmeniz karşılığında sizden karınızı bile isteyebilir. 

 

 

Ayrıca eğer birinde yeterince para varsa, (bunu zaman içinde bir şekilde kazanmışa) anlattığın sistem çöker. Çünkü adamın daha iyisini yapması için bir sebebi yok. Ha birde buna yukarıda ki durum eklenirse, o zaman vay halimize.

 

Tüm bunlara ek, her işin talebi o işin maliyetini karşılayacak diye bir şey yok. Eğer talep maliyeti karşılamaz ve o talebe az kişi için olsada hayati ihtiyaç varsa, yine sorun demektir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, Tengiz yazdı:

 

Bakın yanlış anlaşılma olmasın diye alıntı yaptığınız iletiyi yazdım zaten. Benim tek dediğim, ben bu konu hakkında çalıştım, bildiğimi sizlerle paylaşıyorum. Ben böyle yapalım, öyle yapalım demedim, hiçbir yerde demedim hatta sonda da "misyoneri değilim haa!" diye belirttim ki bana bunları yazmayasınız.

 

 

 

- Stirner bana göre aşırı uçtur. Bu "Libertarian" hareketinin de pratikte uygulanması, insanı örneğin Kolombiya gibi, mafya tarafından yönetilen ülke olmaya götürür. Yani mantıklı bir yaklaşım değil. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, NotImportant yazdı:

 

Verdiğin cevapları inceledim ancak büyük sıkıntılar var. Sürekli tercih edilme adına daha iyisi yapılır savına tutunuyorsun. Ama bu her zaman işe yaramaz. Eğer bir alanda tek seçenekseniz (ki bunun olmasının sayısız yolu var, çünkü işin içinde hesaplanamayacak kadar çok seçenek var) o zaman düdüğü siz çalarsınız. Kısaca, A dan B ye giden tek yol varsa bu yolun sahibi o yoldan geçmeniz karşılığında sizden karınızı bile isteyebilir. 

 

 

Ayrıca eğer birinde yeterince para varsa, (bunu zaman içinde bir şekilde kazanmışa) anlattığın sistem çöker. Çünkü adamın daha iyisini yapması için bir sebebi yok. Ha birde buna yukarıda ki durum eklenirse, o zaman vay halimize.

 

Tüm bunlara ek, her işin talebi o işin maliyetini karşılayacak diye bir şey yok. Eğer talep maliyeti karşılamaz ve o talebe az kişi için olsada hayati ihtiyaç varsa, yine sorun demektir. 

 

- Para filan yok. Daha çok "kimileri yerken kimileri aç kalmaz" anlayışı var.

Çeşitli örgütlenmeler de var. Devletin işlerini bu türden katılımın serbest olduğu örgütlenmeler üstleniyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, NotImportant said:

 

Verdiğin cevapları inceledim ancak büyük sıkıntılar var. Sürekli tercih edilme adına daha iyisi yapılır savına tutunuyorsun. Ama bu her zaman işe yaramaz. Eğer bir alanda tek seçenekseniz (ki bunun olmasının sayısız yolu var, çünkü işin içinde hesaplanamayacak kadar çok seçenek var) o zaman düdüğü siz çalarsınız. Kısaca, A dan B ye giden tek yol varsa bu yolun sahibi o yoldan geçmeniz karşılığında sizden karınızı bile isteyebilir. 

 

 

Ayrıca eğer birinde yeterince para varsa, (bunu zaman içinde bir şekilde kazanmışa) anlattığın sistem çöker. Çünkü adamın daha iyisini yapması için bir sebebi yok. Ha birde buna yukarıda ki durum eklenirse, o zaman vay halimize.

 

Tüm bunlara ek, her işin talebi o işin maliyetini karşılayacak diye bir şey yok. Eğer talep maliyeti karşılamaz ve o talebe az kişi için olsada hayati ihtiyaç varsa, yine sorun demektir. 

 

Ben anarşist komünizm hakkında sorulan sorulara da aynı dille cevap verdim. Ben bu ekolün savunucularının ağzından konuşurum. Merak edenler istediklerini alsınlar diye.

 

Ancak eleştiriniz doğru değil. Anarko kapitalizm, baştan aşağı rekabet faktörü üzerine kuruludur. Bugün de devletin kısıtlamaları altında işleyen özgür bir piyasa var. O kadar kasap esnaf var, çok kazanan az kazanan. Çok kazanan adam "ben 1 kilosunu çeyrek altından veriyorum işine gelirse" demiyor. Diyebilir. Bugün bir kasap çıkıp "ben de kilosu 300 lira kardeşim" diyebilir. Neden demiyor. Müşteri kaybeder. Adam oradan değil diğerinden alır. Bu temel iktisattır.

 

A dan B'ye giden tek yol fikrinden kastınız tekeldir. Ben tekel konusunu size başka bir örnek üzerinden önce anlatayım sonra yol meselesine dönüş yapayım. Şöyle düşün, ben bir bakkalım adam geldi mahalleme süper market açtı. Bir ihtimal ben batarım. Zararım da bakkal dükkanı kadar olur. Ancak daha ucuza daha kaliteli ürün satmaya başlarsam markette batabilir ve marketin zararı market kadar olur. Ya da bakkalda ancak sınırlı ürün bulan müşteri o sınırlı ürünleri markettekinden daha ucuz veya kaliteli diye tercih eder, diğer ihtiyaçlarını marketten alır ikisi de ayakta kabilir. Peki bu durumlar ne zaman mümkün olabilir? Günümüzde bir bakkal her yerde 1 lira olan bir ürünü 50 kuruşa satabilir mi? Hayır. Üreticinin ürünü üretirken verdiği vergi, ürünün ara aşamalarından ödenen vergiler, dükkan vergisi, işçi çalıştırıyorsa sigortası... Ancak anarko kapitalizmde vergi olmadığı için bugün adamın eline 75 kuruşa gelen ürün o zaman 25 kuruşa gelebilir adam da çıkıp 50 kuruş yapabilir. Diyebilirsiniz ki "market niye yapmasın?" Marketin masrafı ile bakkalınki aynı olamaz. Dükkan kirası fazladı, daha fazla işçi çalıştırmak zorundadır ve hepsinden önemlisi daha çok ürün satın almak zorundadır. Görüyorsunuz ki ürünlerin taban fiyatının sadece masraf + üretici kârı ile sınırlı olması yani işin için devlet kısıtlamaları ile giren diğer girdiler olmaması durumunda satıcının fiyat düşürme opsiyonu da doğuyor ve tekellere karşı mücadele edebiliyor. Yanı sıra, bugün bir bakkal çıkıp "kardeşim ben çiğköfte de satacağım" derse devlet izin vermez. Kardeşim burası açık gıda satabilme ruhsatı alamaz, git başka yere aç der. Anarko kapitalizmde bakkal canının istediğini (uyuşturucu dahil) satabilir. Adam sabah ciğer yapar, öğlen bakkal ile uğraşır, akşam dükkanında kumar oynatır, istiyorsa böbreğini bile satabilir. Yani kendinden büyüklere karşı mücadele edebilmek için birçok metoda başvurabilir. Elbette gidip geceleri kiralık katil olamaz, başka insanın rızası olmadan onun canına ve malın dokunamazsın. Öte yandan, bugün devletin, belediyelerin marketleri var. Belediyenin marketi geldi benim bakkalın karşısına market açtı. Ben "ulan masraflar, kâr, zarar, işçi..." derdindeyken adamların umrunda olmaz bunlar. Zarar mı etti? Zararı ödettiği neticede yine halkın kendisi. İşte böylesi bir tekel yıkılmaz. Yahut devletin taban fiyatı uyguladığı, her zerresinden vergi aldığı, asgari ücret ve sigorta uygulamalarının olduğu, yasal izinlerin mecburi kılındığı... bir sistemde de tekelle mücadele etmek çok güçtür. Anarko kapitalizm "tam rekabet" ile işler. Zira devlet yoktur, vergi yoktur, yasal izin alınmak zorunluluğu yoktur...

 

Gel gelelim yol meselesine. Şu an diyelim biz anarko kapitalizme geçtik, ben çıkıp "mahallenin yolları, parkları, hava sahası, altyapısı benim" diyemem. Bir yerin bir kişinin olabilmesi için oraya emeği geçmiş olması arz eder. Benim o yola emeğim geçtiyse komşumun da geçti. Onun da Anarko kapitalist bir toplumda hak iddiası vardır. Mahallede 300 adam çıkıp bu yol benim de malım dese hak iddia edebilir. O sebeple anarko kapitalizmdeki tartışmalardan biri de her şeyin hususi mülkiyet olup olmayacağı üzerinedir. Şayet 300 adamın 300'ü her 100 metrede bir oradan geçenden 1 lira istese ve dünya böyle bir yere dönüşürse kaos çıkar. O yüzden bir kesim anarko kapitalist diyor ki ortak kullanım alanları (ormanlar, denizler, hava sahaları, yollar) herkesin mülkü olsun. Kamu malı gibi. O halde mahalleli, semt... bir fon kurar, başına birini geçirir, kardeş mahallemizin yolları ile ilgilen der. Şehirde köprü isteyen insanlar der ki al bilmem ne mimarlık şirketi sana şu kadar para, şuraya köprü yap.

 

Bunu da geçtik, adamın biri köyün birinde oturmuş ve diyelim yolu kendi eşti yaptı ve başka kimsenin emeği geçmedi, yolu sahiplendi. O yolda bir yerden bir yere giden tek yol. Adamın da sorunları var o yoldan geçen herkesin karısını istiyor. Kimse de gidip o yolun yanına bir tane daha yapmıyor veya yapılamıyor. O yoldan geçersin ve ücretini ödemezsin adam da seni dava eder. Mahkeme seni karını vermediğin için suçlu bulacak değildir. Evrensel hukuk kuralları vardır, bu anarko kapitalist bir toplum kurulunca ortadan kalkamaz. Anarko kapitalist toplumu hukukun işlemediği, adaletin olmadığı bir yer gibi düşünmeyin.

 

Talep maliyeti karşılamıyorsa yani üretici maliyeti sebebiyle yüksek fiyattan satmak zorundaysa ve bu da talebi çok düşürüyorsa o halde üretici de fiyatı olabildiğince yukarı çeker. Hayati olmasına rağmen talep edenler bu ürünü o fiyattan alamıyorsa alamazlar. Bu bugün de büyük ölçüde böyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Tengiz yazdı:

.....

Bunlar benim sorduğum sorulara tam cevaplar değil. Durumu kendin oluşturup çözüm gösteriyorsun. 

 

Adam yolun bedelini karını almak olarak belirlediyse ve o yoldan geçmek istiyorsan karını vereceksin demektir. Madem anarşist yapı var, o zaman mahkemede yolu yapanın yanında olacaktır. Çünkü senin dediğin seçenek havada bir seçenek. Kim koydu ahlak kuralları hani nerede yazıyor ? Karımı almaya yok çocuğumu almaya okey mi ? Nerede ayrım çizgisi. Neye göre belirlendi. 

 

Çok sorunlu durum var. 

 

Alıntı

 Kamu malı gibi. O halde mahalleli, semt... bir fon kurar, başına birini geçirir, kardeş mahallemizin yolları ile ilgilen der. Şehirde köprü isteyen insanlar der ki al bilmem ne mimarlık şirketi sana şu kadar para, şuraya köprü yap.

Ayrıca eklemeden de geçemeyeceğim. Bu yaptığın devletin tanımıdır. Basittir tanım olsa da devletin tanımıdır.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, NotImportant said:

Bunlar benim sorduğum sorulara tam cevaplar değil. Durumu kendin oluşturup çözüm gösteriyorsun. 

 

Adam yolun bedelini karını almak olarak belirlediyse ve o yoldan geçmek istiyorsan karını vereceksin demektir. Madem anarşist yapı var, o zaman mahkemede yolu yapanın yanında olacaktır. Çünkü senin dediğin seçenek havada bir seçenek. Kim koydu ahlak kuralları hani nerede yazıyor ? Karımı almaya yok çocuğumu almaya okey mi ? Nerede ayrım çizgisi. Neye göre belirlendi. 

 

Çok sorunlu durum var. 

 

Ayrıca eklemeden de geçemeyeceğim. Bu yaptığın devletin tanımıdır. Basittir tanım olsa da devletin tanımıdır.

 

 

 

Sizin sorduğunuz sorular şunlar değil miydi?

 

Bir adam tekel olursa ve keyfi uygulamalar yaparsa ne olacak? Uzun uzadıya yazdım.

 

İkincisi de talep maliyeti karşılamıyorsa ne olacak? Onunla ilgili de yazdım.

 

Hatta öyle düşünmeyin diye tekel meselesini önce bakkal market karşılaşması ile anlattım, sonra yolundan geçen adamdan ücret olarak karısını isteyen kişinin ne olacağını da birebir değindim. Atladığım, gözümden kaçan bir nokta varsa veya cevaplarım sizi tatmin etmiyorsa, neden tatmin etmediğini, hangi konulara değinmem gerektiğini beklediğinizi ve benim atladığımız izah edin ona göre tekrar cevap vereyim. Şimdi siz cevaplarımı yetersiz bulmuşsunuz ama ben sizin beklentinizi bilemem ki. Aklınızı da okuyamam.

 

Devletin tanımına gelirsek. Devlet dediğimiz yapı farklı bir şeydir. Sen gidersin bir vekil seçersin, o vekiller bir hükümet oluşturur, o hükümet  yasayı belirler, üzerinde tagallüp uygular. Devletin senin üzerinde tagallüpü vardır. Bu demokratik devlette böyle. Sana der ki "bunu bu fiyattan satacaksın, şunu satmaycaksın." Devlet der ki "köprü yaptıracağım, maliyeti bu". Maliyeti kasasından çıkarır ya da şirketlerle ortaklaşa yapar, bir şekilde köprüyü yapar. Sana gelip sormaz "yapayım mı canım kardeşim?" diye. Der ki "ben oyumu aldım, seçildim, karar verdim, güç benim tekelim, uyguluyorum." Yani köprüyü yaptıran odak güç tekelidir. Benim bahsettiğimde; misal, birkaç milyon adam bir araya gelip bir fon kurup bir köprü yaptırıyorlar. Bu devletin tagallüpü değil. Adamlar ihtiyaç duymuş, talep etmiş, arz edecek kimseleri bulmuşlar ve yaptırıyorlar. Adam yaptırır köprüyü kendine de yapan firma özel kart basar, ne bileyim ömür boyu bedavaya geçer. Diğer geçenler de ücret öder, o ücretle de oranın bakım masraflarıyla uğraşan adamların maaşı çıkar. Afaki bir örnek veriyorum. Devletin tagallüp ile yaptığı yatırım ile ihtiyaç gereği oydaşlıkla alınan kararlar arasındaki fark zaten anarko kapitalizmin bir mefhum olarak var olmasını sağlayan faktördür.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, Donatello23 said:

 

- Para filan yok. Daha çok "kimileri yerken kimileri aç kalmaz" anlayışı var.

Çeşitli örgütlenmeler de var. Devletin işlerini bu türden katılımın serbest olduğu örgütlenmeler üstleniyor. 

 

Para var ama şimdiki gibi devlet parası değil. Özel bankalar olacak. Bu bankalar değerli metaller üzerinden ortaklaşa bir kur belirleyecekler daha doğrusu rekabet gereği belirlemek zorunda kalacaklar zira bastıkları para diğerinden değersizse müşteri kaybedecekler. Ben gideceğim diyeceğim al sana şu kadar altın ver bana şu kadar para. O da bana çıkarıp al kardeşim sana 20 mecidiye altın diyecek ya da 200 gümüş ya da 2000 bakır. Diyebilirsiniz ki bunun günümüz parasından ne farkı var. O zaman da ortak bir kur üzerinden bir para olacaksa bugün de böyle. Fark şurada; bu sayede piyasada olmayan yani fiziki karşılığı olmayan ama işlem gören hayali para yok olacak. Yani piyasada var olan her kuruş paranın bir değeri olacak. Bir karşılığı olacak. Enflasyon böylece tarihe karışacak. Olmayan ama varmış gibi işlem yapılan hayali bir para şişip durmayacak, patlayınca da kimse ekonomik krize girmeyecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, Donatello23 said:

 

- Stirner bana göre aşırı uçtur. Bu "Libertarian" hareketinin de pratikte uygulanması, insanı örneğin Kolombiya gibi, mafya tarafından yönetilen ülke olmaya götürür. Yani mantıklı bir yaklaşım değil. 

 

Bu çok eski ve temel görüşlerden biridir. Devletin tagallüpü yoksa kaos çıkar, kim neyi koparırsa anlayışıyla kargaşa hakim olur.

 

Şimdi mafya deyince aklıma sadece illegal işler yapan adamlar gelmiyor. Organize olmuş, illegal işlerle uğraşan ve tehlikeli gruplar geliyor. Misal uyuşturucu mafyası. Silah mafyası. Şöyle basit bir düşünce var. İllegal gruplar devlet kontrolünün dışında kalabildikleri için illegaldir. O halde devlet kontrolünde olan her şey legaldir.

 

Bir de şu açıdan bakın. Diyelim bugün esrar yasal oldu. İsteyen esrar dükkanı açıyor. Adam ekmiş tarlasına, çıkarıp dükkanında satıyor. Arkasına düşen bir devlet yok, adamın kendisini korumak için silaha ve adamlara ihtiyacı yok, piyasaya esrar getirebilmek için karanlık yollara başvurmak zorunda değil... Acaba bu gruplar devlete rağmen mi mafya yoksa devlet yüzünden mi mafyalaşıyor? Herkese rekabetin açık olduğu bir ortamda "bu işi sadece ben yapacağım yoksa sizi vururum" diyen bir adam ne kadar tekelleşebilir? İlçedeki adamlar korkusundan o işe girmediler diyelim ya dünyanın geri kalanı? İnternet piyasası?.. Bugün esrar talep eden kişi gidip bunu yasal yollardan halledemiyor. Yasal olarak çalışmayan adamların da sayısı az ve vaziyet gereği tehlikeliler. Bu iş günyüzüne çıkarılsa esrar mafyası kalır mı? Bir de bu açıdan düşünün.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...