Jump to content

Erdoğan’ın Atatürkçü kesilmesi


Recommended Posts

Aha gelmiş aramıza yeni bir ak it. Tipik "Bon Ototork doşmono doğolom sodoco ono kollonon komolostloro doşmonom" ak it goygoyunu yapmış.

E gerizekalı, CHP'nin uzun yıllardır Atatürk'ü kullandığı mı var? 1964-65'te CHP'nin ideolojisi değişti. Sosyal demokrat bir parti oldu. Dersimli Kemal'den sonra ise kemalistler partiden tamamen uzaklaştırıldı ve tam sosyal demokrat bir parti oldular. Şu an CHP'nin pardon Y-CHP'nin başındaki şahıs tam bir Atatürk düşmanı zaten.

Sen de Atatürk düşmanısın. Bütün AKP'liler ve HDP'liler istisnasız Atatürk düşmanıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 57
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bunlar iyice coştu, uçtu. Yakında gerçekten Atatürkçü olduklarına inanmaya başlayacaklar korkarım.

Binali çıktı sahneye, dozu yükseltti. :)

 

'ATATÜRKÇÜLÜK HİÇBİR SİYASİ KURUM YA DA KURULUŞUN TEKELİNDE DEĞİLDİR'

 

"ABD ziyaretimiz sırasında 10 Kasım'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıl dönümü münasebetiyle bir anma toplantısı gerçekleştirdik. Burada şaşkınlıkla takip ettik ki, birileri tüm Türkiye'nin ortak değeri olan Atatürk'ü hala tekellerinde görmeye devam ediyor. Bazı medya çevreleri de toplumda bir ayrışmayı körüklemeye çalışıyor. Akıl almaz ifadeler var. AK Parti Anıtkabir'de, AK Partililer Anıtkabir'de. Bre ahmaklar, AK Parti kurulduğu günden beri Anıtkabir'e gidiyor, 10 Kasım törenlerine de katılıyor. AK Parti'nin hiç kimseye Atatürkçülüğünü kanıtlamaya ihtiyacı yoktur. Atatürk hiçbir siyasi kurum ya da kuruluşun tekelinde değildir. Atatürkçülük lafla olmaz."

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 dakika önce, Epihippas yazdı:

Zarrab davası kızıştıkça,Erdoğan’ın Atatürk sevgisi daha da depreşmeye başladı.

 

http://odatv.com/ataturk-ve-bizi-dusman-tablosuna-koydular-1711171200_m.html

 

Çok inandırıcı..Hani ayyaşlara itibar edilmezdi..Durum,Erdoğan açısından vahim gibi duruyor

 

Bak verdiğin linkte ne yazıyor. Sen okumuşsun zaten de tıklamaya üşenenler için alıntı yapayım. "Yalnız bana değil, Atatürk'e de saldırıyorlar, ikimizi de koruyun" diyor. Ona sahip çıkalım diye kendini Atatürk'ün yanına monte edip değer kazanmaya çalışıyor. "Ben gidersem ülke de gider, Atatürk de" demeye çalışıyor aptal. 

Eee... Böyledir bu iş... Atatürk öyle büyük bir güç ki, düşmanı önünde diz çökmeye ve kurtuluş için ona dilenmeye mahkum olur. Doğru bir tanedir, değişmez. 

Ama işte onu Atatürk bile kurtaramayacak, daha doğrusu kurtarmayacak. 

 

"NATO’da beraberiz diye yanlışları söylemeyecek miyiz? Dün Norveç'te bir durum oldu. Norveç'te düşman tablosu diye bir tablo koymuşlar. Bu tabloda Atatürk'ün resmi ve bir tarafta da şahsımın ismi var. Hedefte bunlar. Bu haber gelince Genelkurmay Başkanımız ve AB'den sorumlu Bakanımız, onlar da Kanada yolundaydı, bizi aradılar. 'Böyle böyle bir durum var. Bu tatbikat da NATO tatbikatı. 40 tane askerimiz var, biz şimdi bu askerimizi çekme kararı verdik, çekiyoruz.' dediler. Dedik ki 'Tabii, hiç durmayın hemen. Velev ki o hedefler kaldırılsa dahi 40 askerimizi süratle oradan çekin.' Böyle bir ittifak, böyle bir müttefiklik olamaz"

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

Norveç'te düşman tablosu diye bir tablo koymuşlar. Bu tabloda Atatürk'ün resmi ve bir tarafta da şahsımın ismi var. Hedefte bunlar.

Bu ifade yalan.Atatürk’ü istismar edip kendini kurtarma çabası..

Nato’dan kastettiği ABD’dir.Direkt ifade edemiyor.

ABD bunun ipini çekmek üzere,ipi çekildiği an,kendi çomar,rantçı tayfası da anında satış pozisyonuna geçecek,bunu çok iyi biliyor.

Atatürk’çü kesime yanlaması bu yüzden.

Her gün Atatürk’e küfreden şu pislik bile İzmir marşı söylemeye başladığına göre durum gerçekten ciddi,

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kısaca siyasi bir taktik; bir stratejiden ibaret olan hareket.

Zaten geçmişe doğru göz atarsak, 15 Temmuz’dan bu yana Atatürkçülük stratejisi izleniyordu; son günlerde etkisini iyice attırmaya başladı; 29 Ekim, 10 Kasım vs. olsun. Hatta 15 Temmuz öncesinde de ince ince sinyaller veriliyordu vatan-millet edebiyatı ile...
Yani kapsamlı bir şekilde bakıldığı zaman, günü kurtarmaya yönelik yapılan, anlık bir hamle değil bu.
Bunların dışında Tayyip efendinin Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya ya da Adana gibi ülkenin büyük kentlerinde ‘tam anlamıyla’ iktidarı sağlayamamasının da etkisi büyük.
Durum böyle olunca, kafasında kurgulamış olduğu Yeni Türkiye güme gidiyor; yani fikri eyleme dökemiyor.
Buna karşılık önündeki en büyük engel Atatürkçülük algısı ya da Mustafa Kemal figürü.
Buna bağlı olarak da özellikle ana muhalefet cephesi üzerinde kendince ya da parti olarak, bu figürün etkisini kırmaya yönelik hamleler geliştiriyor.

Ana muhalefet cephesinin; yani CHP’nin durumu ise içler acısı. Zaten Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığı ile birlikte Mustafa Kemal’i, ilkelerini veya ideolojisini gerektiği gibi (etkili bir biçimde) kullanmadılar ya da kullanamadılar.
Tayyip efendi ise şu anda bu yaraya tuz basarak, Atatürk’ü (ya da Atatürkçülüğü) sizden öğrenecek değiliz şeklinde bir politika izleyip, kendi çapında laiklik vurgusu yapmakta.

Ha yerseniz tabii… Bunu numaraları anca Topal yer; hatta o bile yemesin bir zahmet.

Ak Parti, birçok noktada ideolojisinden, şerefinden, haysiyetinden ödün verebilir; bugün savunduğu bir şeyi yarın çok rahat bir biçimde inkar edebilir; bugün dostum dediğini, yarın düşmanı ilan edebilir. Tayyip Erdoğan, belki de Türkiye siyaset tarihinin görmüş olduğu en arsız siyasi karakteri de olabilir.
Fakat her ne kadar kendisiyle çelişiyor olsa da "din" konusunda kendinden ödün veremez ki veremiyor zaten; tablo ortada. 
Çünkü üzerindeki o din gömleğini çıkardığı taktirde ortada Ak Parti kalmaz.
Bu nedenle Tayyip ve tayfasının şu anki söylemlerinin ya da izlediği politikanın iyi niyetli olduğunu düşünen Kemalist, ulusalcı vb. arkadaşlar varsa, yapmasın etmesin. 
Mustafa Kemal, laiklik, vatan-millet, demokrasi, zart, zurt bunlar Ak Parti için yalnızca birer araçtır; amaç değil. 
Din olgusu ise hem araçtır hem de bir amaç. Bu durumu iyi analiz etmek gerekiyor.

İşin tajikomik tarafı ise şu anda CHP’nin saçma sapan din propagandası yaparak, Ak Partiyi kendi silahıyla vurma çabaları.
Sırbistan’dan ithal edilecek etin besmelesinin tasası, Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı olarak sana mı kaldı dangalak…
Şu anda ana muhalefet partisi neyi ve ne şekilde savunduğunun farkında değil; temel ideolojisinden dahi sapmış durumda. 

Özetle bugünün CHP'si, dünün Ak Partisi kılığına bürünüyor ve şu süreçte CHP'nin izlemiş olduğu politika, son derece sakat bir politikadır.
Son olarak bu kaos ortamından kendisine pay koparacak ve fayda sağlayacak olan kesim ise CHP değil; Ak Parti’dir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, Epihippas yazdı:

Bu ifade yalan.Atatürk’ü istismar edip kendini kurtarma çabası..

Nato’dan kastettiği ABD’dir.Direkt ifade edemiyor.

ABD bunun ipini çekmek üzere,ipi çekildiği an,kendi çomar,rantçı tayfası da anında satış pozisyonuna geçecek,bunu çok iyi biliyor.

Atatürk’çü kesime yanlaması bu yüzden.

Her gün Atatürk’e küfreden şu pislik bile İzmir marşı söylemeye başladığına göre durum gerçekten ciddi,

 

İlk anda ben de inanmadım, bu adamın söylediklerine inanmamakta da son derece haklıyız tabii ama görünene göre yalan değil. 

Nato'da masa üstü tatbikatında, "Karşıt Kuvvet", yani düşman saflarını gösterirken Atatürk'ün fotoğrafını gösteriyorlar, bizim askerler hemen tepki gösteriyor ve bunu yapan kişinin sivil bir teknisyen olduğu ortaya çıkıyor. Medya teknisyeni görevden alınıyor.

 

Tayyip'e yapılan az daha değişik. NATO içindeki asker ve subayların iletişimi için kullanılan sosyal paylaşım sitesinde, biri Tayyip adıyla fake bir hesap açıyor ve onun ağzından NATO ve müttefikler aleyhinde paylaşımlarda bulunuyor. Bunu yapanın Türk kökenli bir Norveç subayı olduğu anlaşılıyor, o da görevden alınıyor.

 

NATO özür diledi, sonra Norveç Savunma Bakanı.

Skandaldan da öte bir şey bu. Olayların ortaya çıkma zamanı, oluş biçimi vs vs hepsi mide bulandırıcı.

NATO'nun ilk yaptığı pis iş değil bu. 

Bakalım neler olacak...

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, Türk Ateist yazdı:

 

İlk anda ben de inanmadım, bu adamın söylediklerine inanmamakta da son derece haklıyız tabii ama görünene göre yalan değil. 

Nato'da masa üstü tatbikatında, "Karşıt Kuvvet", yani düşman saflarını gösterirken Atatürk'ün fotoğrafını gösteriyorlar, bizim askerler hemen tepki gösteriyor ve bunu yapan kişinin sivil bir teknisyen olduğu ortaya çıkıyor. Medya teknisyeni görevden alınıyor.

 

Tayyip'e yapılan az daha değişik. NATO içindeki asker ve subayların iletişimi için kullanılan sosyal paylaşım sitesinde, biri Tayyip adıyla fake bir hesap açıyor ve onun ağzından NATO ve müttefikler aleyhinde paylaşımlarda bulunuyor. Bunu yapanın Türk kökenli bir Norveç subayı olduğu anlaşılıyor, o da görevden alınıyor.

 

NATO özür diledi, sonra Norveç Savunma Bakanı.

Skandaldan da öte bir şey bu. Olayların ortaya çıkma zamanı, oluş biçimi vs vs hepsi mide bulandırıcı.

NATO'nun ilk yaptığı pis iş değil bu. 

Bakalım neler olacak...

Akp’nin tam da Atatürkçü kesildiği şu zamanlarda böyle bir olayın yaşanması kafamı karıştırmıyor değil..

Aklıma referandum öncesi Hollanda’da türbanlı bacılarımızın yaşadığı “çakma” mağduriyet geliyor,

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, Epihippas yazdı:

Akp’nin tam da Atatürkçü kesildiği şu zamanlarda böyle bir olayın yaşanması kafamı karıştırmıyor değil..

Aklıma referandum öncesi Hollanda’da türbanlı bacılarımızın yaşadığı “çakma” mağduriyet geliyor,

 

Herkesin kafasını karıştırıyor. Tayyip istese bundan güzel propaganda malzemesi bulamaz, yaratamazdı. Atatürk'le adı yan yana geldi, tam da ihtiyaç duyduğu bir zamanda.

NATO gerçekten Atatürk hakkında böyle bir yanlışlık(!) yaptıysa elbette affedilmez, yalanlarını da kimse yemez. İç siyasette Tayyip bunu kullanır meselesi başka mesele. 

 

Ama yabancı basında Atatürk adı geçmiyor, yani düşman kuvvetler fotoğrafları içinde Atatürk'ün fotosu konmasından hiç sözetmiyor. Yalnızca Tayyip adına açılan fake RTerdoğan hesabı ve hesaptan paylaşılanlara yer veriyorlar. Atatürk'le ilgili olay da yansır belki, bilmiyorum. Onu da paylaşırız.

 

1510953417_nato_sahte_hesap__3_.jpg

 

 

1510953417_nato_sahte_hesap__1_.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tekrar ediyorum, mesele ABD falan değil, Reza ise hiç değil.

CHP siyasi nedenlerden dolayı nasıl  dindar kesime yakınlașma gereksinimi duyuyorsa, benzerini Cumhurun bașı karșı kesime șirin gözükmek için yapmaktadır.

Attığı adımın birisi bu, diğeri ise metal yorgunluğu diye birșey icat edip ve abanın altından sopa gösterek, șaibeli belediye bașkanlarını alașağı etti.

Hedefi belli; bașkanlık șeçimini 50% değil, 100% garanti altına almak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 dakika önce, kavak yazdı:

Tekrar ediyorum, mesele ABD falan değil, Reza ise hiç değil.

CHP siyasi nedenlerden dolayı nasıl  dindar kesime yakınlașma gereksinimi duyuyorsa, benzerini Cumhurun bașı karșı kesime șirin gözükmek için yapmaktadır.

Attığı adımın birisi bu, diğeri ise metal yorgunluğu diye birșey icat edip ve abanın altından sopa gösterek, șaibeli belediye bașkanlarını alașağı etti.

Hedefi belli; bașkanlık șeçimini 50% değil, 100% garanti altına almak.

İlk önce şu konuda anlaşalım.

Tayyip seçimle gitmez,en kötü olasılıkla kaybettiği seçimi iptal eder,tekrarlatır.

Hem seçime daha çok var,böyle oyunlara şu an gerek yok.

Nato demek ABD demek,yapılan şey şu..

Dünkü NATO rezaleti de ABD’ye karşı Türkiye’de safları sıkılaştırmak ve karşıt cepheyi daraltmak amaçlı kurgu olabilir.

Zarrab davasıyla, Tayyip,uluslararası arena da kıskaca alınacak.

Yaratmaya çalıştığı algı,kendisini bu kıskaçtan kurtarmaktan başka bir şey olamaz,seçim yatırımı filan değil,başkanlığı garanti zaten.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, Epihippas yazdı:

İlk önce şu konuda anlaşalım.

Tayyip seçimle gitmez,en kötü olasılıkla kaybettiği seçimi iptal eder,tekrarlatır.

Hem seçime daha çok var,böyle oyunlara şu an gerek yok.

Nato demek ABD demek,yapılan şey şu..

Dünkü NATO rezaleti de ABD’ye karşı Türkiye’de safları sıkılaştırmak ve karşıt cepheyi daraltmak amaçlı kurgu olabilir.

Zarrab davasıyla, Tayyip,uluslararası arena da kıskaca alınacak.

Yaratmaya çalıştığı algı,kendisini bu kıskaçtan kurtarmaktan başka bir şey olamaz,seçim yatırımı filan değil,başkanlığı garanti zaten.

 

 

Takmıșsınız kafayı ABD´ye veya Reza Zarrab´a.

Bunlardan birșey çıkmaz,  ABD Türkiyey´le papaz olmaz. İkisinin de birbirine ihtiyaçları var.

Bakmayın Siz Cumhurun bașının iç siyasette Batıya, NATO´ya yada ABD´ya kükrediğine. Müritleri böyle külhanbeyi siyasetçileri sevdiğini biliyor, yoksa herhangi birșey yapacağı falan yok. Bunu en belirgin sonucunu Ayrupa ile olan mülteci konusunda gördük. Hani vize olmazsa, Avrupanın hali dumandı ?

Ne oldu ?. Kocaman bir hiç.

Bașkanlığı hiç te garanti falan değil, boș durmamasının yegane sebebi budur.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dün, Atatürk ile İnönü'ye "İki ayyaş" diyen şahıs, bu günlerde "Atatürkçü" kesildiyse ya toplumun zakâsı ile dalga geçiyor demektir,; yada bir toplum mühendisliği projesinin kobayları olmaktayız.

İşin daha da tuhafı, Tayyip'i "Atatürkçü oldu" zannederek sevinenler bile oldu.

 

Hani bir söz var ya; "Bayram değil, seyran değil. Eniştem beni niye öptü ?" diye.

Ben, Tayyip'in ne olduğu iledeğil bu "Atatürkçülük"ün zamanlaması ile ilgileniyorum daha çok.

Basit de bir sorum var.

 

Neden ?

 

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 18.11.2017 at 12:06, kavak yazdı:

Tekrar ediyorum, mesele ABD falan değil, Reza ise hiç değil.

CHP siyasi nedenlerden dolayı nasıl  dindar kesime yakınlașma gereksinimi duyuyorsa, benzerini Cumhurun bașı karșı kesime șirin gözükmek için yapmaktadır.

Attığı adımın birisi bu, diğeri ise metal yorgunluğu diye birșey icat edip ve abanın altından sopa gösterek, șaibeli belediye bașkanlarını alașağı etti.

Hedefi belli; bașkanlık șeçimini 50% değil, 100% garanti altına almak.

 

Ne kadar naifsiniz...

Tayyip Atatürkçülerden oy alamaz, alamayacağını da en iyi kendisi bilir.

Bizim oyumuza ihtiyacı falan da yok ayrıca. Tenezzül bile etmez. 

Kimsenin oyuna ihtiyacı yok, zira istediği oyu aldığını ilan ediyor ve kimse de bir şey yapmıyor. Referandumdan haberiniz yok galiba.

Oy için yanaşacağı kitle belli. Kürtler. Kürt seçmenin HDP'ye oy veren kanadını ikna etse yeter, onları ikna etmek Atatürkçüyü ikna etmekten çok çok daha kolaydır onun için.

 

Ve evet, bütün sorun Reza. ABD ile ipleri koparmak istemesinin nedeni yalnızca bu.

Bu iş sandığınız gibi basit bir iş değil. İran, Reza'nın en önemli ortağı olan Babek Zencani'yi apar topar idam etti. Çünkü o da oradaki bir dolu bakana vs rüşvet vermişti ve hepsi ortaya çıkacaktı. Babek Zencani idama mahkum edildiğinde epeyce bir insanın midesi bulandı ve hükumet içinde ondan rüşvet alan bakanlar ortaya çıkmasın ve olay uluslararası bir rezalete daha fazla dönüşmesin diye adamı asmak istediklerini söyledi. Doğruydu da.

 

Reza da bu yüzden kaçtı gitti, büyük ihtimalle tutuklanacağı bile bile, belki de anlaşmış halde ABD'ye gitti ve canını kurtardı. Burada da öldürülebilirdi çünkü. İş çok büyük, bizim bakanların aldığı yüz milyonlarca dolar paradan en yukarıdakine pay vermemeleri imkansız tabii. Kısacası, mesele seçimler değil çünkü bu aşağılık hırsızın bizim oylarımıza ihtiyacı olmadığı gibi, alamayacağını da en iyi kendisi biliyor.

O bile biliyor, siz bilmiyorsunuz...

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 18.11.2017 at 20:04, Türk Ateist yazdı:

 

Ne kadar naifsiniz...

Tayyip Atatürkçülerden oy alamaz, alamayacağını da en iyi kendisi bilir.

Bizim oyumuza ihtiyacı falan da yok ayrıca. Tenezzül bile etmez. 

Kimsenin oyuna ihtiyacı yok, zira istediği oyu aldığını ilan ediyor ve kimse de bir şey yapmıyor. Referandumdan haberiniz yok galiba.

Oy için yanaşacağı kitle belli. Kürtler. Kürt seçmenin HDP'ye oy veren kanadını ikna etse yeter, onları ikna etmek Atatürkçüyü ikna etmekten çok çok daha kolaydır onun için.

 

Ve evet, bütün sorun Reza. ABD ile ipleri koparmak istemesinin nedeni yalnızca bu.

Bu iş sandığınız gibi basit bir iş değil. İran, Reza'nın en önemli ortağı olan Babek Zencani'yi apar topar idam etti. Çünkü o da oradaki bir dolu bakana vs rüşvet vermişti ve hepsi ortaya çıkacaktı. Babek Zencani idama mahkum edildiğinde epeyce bir insanın midesi bulandı ve hükumet içinde ondan rüşvet alan bakanlar ortaya çıkmasın ve olay uluslararası bir rezalete daha fazla dönüşmesin diye adamı asmak istediklerini söyledi. Doğruydu da.

 

Reza da bu yüzden kaçtı gitti, büyük ihtimalle tutuklanacağı bile bile, belki de anlaşmış halde ABD'ye gitti ve canını kurtardı. Burada da öldürülebilirdi çünkü. İş çok büyük, bizim bakanların aldığı yüz milyonlarca dolar paradan en yukarıdakine pay vermemeleri imkansız tabii. Kısacası, mesele seçimler değil çünkü bu aşağılık hırsızın bizim oylarımıza ihtiyacı olmadığı gibi, alamayacağını da en iyi kendisi biliyor.

O bile biliyor, siz bilmiyorsunuz...

 

Cumhurun bașı ondan oy alamaz bundan oy alamaz diye diye, bugünlere geldi.

30% lardan önce 40% larda sonra 50% lere geldi mi ?. Geldi.

Şu an itibarı ile bu kadar seçmeni var mı ? Var. 

Atatürkçülerden oy alıp almaması bir kenara, en azından bu yolu deniyor mu ?.  Deniyor.

Siz alamaz diyorsunuz, ama ben o kadar emin değilim açıkçası. Zamanında da kimse açıktan ona oy verdiğini itiraf etmiyordu.

Babek Zencani idama mahkum edilmiști, lakin idam olduğunu hiçbir yerde ne okudum, ne de gördüm.

Hep Raza falan diyorsunuz ya, yahu cumhurun bașı âlenen suçunu itiraf etti de, ne oldu ?

Sayısız bakanı, bașkanı șuça bulaștı da,  ne oldu ?

Hiçbir șey. bu nedenle niye Reza´dan korksun ki ?

Farzedelim Reza Efendi itirafçı oldu.

Ne olacak. ABD yada Avrupa bunu yaka paça içeri mi atacaklar sanıyorsunuz ?

Türkiye her olumsuzluğa rağmen hâlâ Avrupa ve ABD için önemli bir müttefiktir. Ipler ne kadar gerilse gerilsin, kopmaz.

Hasılı cumhurun bașı yurdum insanını yavaștan yavaștan Atatürk dostu olduğunu ikna etme çabalarına devam edecektir.

Bașarılı olur mu, 2019´da hep beraber göreceğiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dış etkenlerin yanında,laik kesimi pasifleştimek için de yapıyor böyle şeyleri;

 

İslamcılar Atatürkçü olur mu, Atatürkçüler İslamcılara destek verir mi?

 

İktidar partisinin ulusal gün ve bayramları bilinçli bir şekilde önemsizleştirip itibarsızlaştırma çabasının en önemli sonucu bu günlerde yapılan anma ve kutlamaların devlet merkezli olmaktan çıkması ve halk tarafından sahiplenilmesi oldu. Artık stadyumlara, çelenk bırakma törenlerine, devlet protokolüne sıkışmış günler ve bayramlar yok, sokakta, şenlik havasında, cumhuriyet kavramına daha uygun anmalar, kutlamalar var, iyidir.

 

İyidir, olumludur ama işin bir de diğer yanı var. O diğer yan ise bu anma ve kutlamaların çoğu kez politik bir bilinçle gerçekleştirilmekten uzak oluşu ve bir tür romantizme ve nostaljiye hapsedilmiş olması, politik bir tutumu ortaya koymaktan ziyade, “şu kadar kişi bir araya gelip Atatürk yazdı” ya da “şu kadar metre uzunluğunda bayrak taşındı” örneklerinde olduğu gibi içerikten yoksun bir tür gösteri performansı sergilemeye dayanması.

Bunun gerisinde ise “hakikatten kaçış” ve buna bağlı bir apolitizm var. İmam-hatipleştirme nedeniyle, mahallelerinde çocuklarını gönderecekleri normal okul kalmayan, bu gerici müfredata maruz kalmasınlar diye her türlü yolu deneyen insanlar, daha geçen hafta müftü nikâhı yasalaşmamış ve Medeni Kanun fiilen ilga edilmemişçesine, “Cumhuriyet dimdik ayakta” gibi bir fanteziyi dillendirebiliyor, hiçbir şey yokmuşçasına, sanki ülkede fiili bir şeriat rejimi yürürlükte değilmişçesine davranabiliyorlar.
Velhasıl, Cumhuriyet Bayramı’nda ya da ulusal günlerde romantizm var, nostalji var ama politika yok, gelişmiş bir politik bilinç yok, çünkü bu kitlelere bir doğrultu, bir yön çizebilecek, politize edebilecek bir örgütlülük ve politik önderlik yok.
İşte iktidar partisi tam olarak bu politik bilinç zayıflığına ve politik önderlik yoksunluğuna güvendiği için bu kadar rahat, bu zayıflık ve yokluk nedeniyle yandaş medyada “Erdoğan Atatürkçü seçmene yönelecek, AKP Atatürkçülük yapacak” yazıları böylesine rahat ve pervasızca yazılabiliyor, iktidar böyle politik manevralara kolaylıkla girişebiliyor.

Hayır, Erdoğan da AKP de, kendisine Atatürkçü diyen insanların politik bilincindeki zayıflığına ve politik önderlikten yoksunluğuna rağmen, akın akın sandığa gidip kendilerine oy vermeyeceğini biliyor, böyle bir şey yok, böyle bir şey olmadığının onlar da farkında ve bu nedenle dert de, niyet de, iddia edildiğinin aksine doğrudan sandıkla ilgili değil, seçimler bunun bir çıktısı olabilir ancak.

Ne demek istiyoruz peki tam olarak? Anlatalım: Buradaki esas mesele, Atatürkçü, cumhuriyetçi kitlelerin sandığa gidip kendilerine oy vermesini sağlamak değil, bunun olmayacağını zaten biliyorlar. Mesele dışarıdan gelecek basınç arttıkça, örneğin Sarraf davası üzerinden hükümet daha çok sıkıştırıldıkça, ekonomik kriz derinleştikçe, Kürt sorununda güvenlikçi politikalar devam ettikçe ve birtakım askeri maceralara girişildikçe, Atatürkçü ve cumhuriyetçi kitlelerin tüm bunlar üzerinden yükselecek bir hoşnutsuzluk dalgasının merkezine yerleşmesini engellemeye çalışmak.

Yani toplumun en az yarısını oluşturan, çoğunluğu eğitimli ve büyük şehirlerle bu şehirlerin merkezlerinde yaşayan, dünyayı takip eden insanların sandığa gittiklerinde kendilerine oy verip vermemeleri değil esas mesele iktidar açısından. İçeride ve dışarıda sıkışma ivme kazandıkça, bu sıkışmanın iktidarın değil Türkiye’nin sorunu olduğuna, iktidara yönelik basıncın Türkiye’ye yönelik basınç olduğuna, meselenin bir kişinin ya da bir partinin meselesi değil tüm Türkiye’nin meselesi olduğuna bu kitleleri ikna etmek ve sesli ya da sessiz onaylarını almak, en azından tarafsız kalmalarını sağlamak.

Bugün ortada MHP ve BBP’nin, yani Türk milliyetçiliğinin iki partisinin de dâhil olduğu bir “Milliyetçi Cephe” koalisyonu var, buna Perinçek çizgisindeki ulusalcıları da ekleyebiliriz. Bu koalisyonun söylemi Türkiye’nin emperyalizmin saldırısı altında olduğu, dışarıdan ve içeriden Türkiye’nin parçalanmaya çalışıldığı, bu saldırı ve parçalanma sürecine karşı iktidarın yanında saf tutmanın milli bir görev anlamına geldiği üzerine kurulmuş durumda. Atatürkçüler ve cumhuriyetçiler ise hem koalisyonun hem de bu söylemin dışındalar evet ama yine de bu, örneğin 15 Temmuz sürecinin ya da El Bab operasyonunun ortaya koymuş olduğu gibi, bu söylemden etkilenmeyecekleri ve iktidara aktif bir destek sunmasalar da, pasif bir tutum almayı seçmeyecekleri ve bu anlamda iktidara bir kredi açmış olmayacakları anlamına gelmiyor. 

Dolayısıyla ortada doğrudan sandığa yansıması beklenen bir stratejiden ziyade, söz konusu kitleye yönelik bir pasifikasyon ve “tarafsızlaştırma” siyaseti bulunduğunu ve esas meselenin bu kitleyi politize olmaktan ve örneğin Gezi’deki gibi sokağa yönelmekten uzaklaştırmakla ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Bunun için ise daha çok Atatürk vurgusuna, daha çok Cumhuriyet demeye, Cumhuriyet’in değerleriyle kavga etmekten kaçınmaya ihtiyaçları var, zaten yapmaya çalıştıkları şey de bu.
Peki bu mümkün mü? Bir yere kadar evet, apolitizm ve politik önderlik yoksunluğu bunu bir yere kadar olanaklı kılıyor ama yine de bunun sınırları var. Örneğin “diktatörlük” tartışması başladığında, iktidardakiler refleksif olarak CHP’ye dönüp “diktatör arayanlar geçmişlerine baksınlar” dediklerinde, insanlar kimin kastedildiğini gayet iyi biliyor, görüyorlar. Ya da dinselleşme politikalarının gündelik hayatları üzerindeki etkisini, özellikle çocukları ve eğitim sistemi üzerinden, doğrudan gözlemleyebiliyorlar.


Peki bu yeterli mi? Hayır. Bu kitle hızla politize olmadan, bu kitle bir politik program ve doğrultuda hareket etmeden, siyasetin sandıktan ibaret olduğu fikrinden vazgeçmeden, fiili şeriat rejiminden kendisinin de, ülkenin de kurtulması mümkün olmayacak. Tam da bu nedenle hem kendisine Atatürkçü diyenlerin hem de solun kitleselleşmesi ve toplumsallaşmasının öncelikli görev olduğuna inananların, bu politikleşme süreci üzerine düşünmeleri kaçınılmaz bir zorunluluk taşıyor.

 

https://www.birgun.net/haber-detay/islamcilar-ataturkcu-olur-mu-ataturkculer-islamcilara-destek-verir-mi-187753.html

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tayyibin Atatürkçü olduğunu da nereden çıkardınız ey mübarek adamlar. Takiyye yaptığı gün gibi açık değil mi?

AKP genel binasına 16 Temmuz günü dev Atatürk resmi astırdı diye Atatürkçü mü oldu yani...

Bunun bütün esprisi 15 Temmuz'da darbe girişimine destek vermeyen, hatta önüne geçip RTE'yi kurtaran Atatürkçü komutanlara bir teşekkür etmek, onlara bizim Atatürkle sorunumuz yok mesajı vermekti. TSK'dan Fetö temizlendiğinde geriye işte bu Atatürkçü subay ve komutanlar kaldı. Ve Tayyip kısa vadede TSK'daki bu güç dengesini kendi lehine değiştiremeyeceğini, yargıyı ve devletin diğer kurumlarını dize getirdiği gibi askeriyeyi de AKP'nin arka bahçesi yapamayacağını, bu dizaynın zaman alacağını biliyor. Hatta bunu açıkça söylüyor da: "dereyi geçerken at değiştirilmez!" ne demek bir düşünün. Ve askeriyeyi kendi politikasına uyumlu kılmak için gerekli gördüğü adımları da hızla attı. Bunun meyvelerini toplayıncaya dek de Atatürkçü rolünü oynamaya katlanacak. Nitekim çok iyi biliyor ki Ak Sarayının başına yıkılması için bir F-16 yeter de artar bile.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...