Jump to content

Bir devlet nasıl yıkılır ?


Recommended Posts

Bir sağlam duvarı yıkmanın iki bildik yöntemi var.

Birincisi; o duvarın dayanma gücünden daha fazla bir kuvvetle darbelere mâruz bırakmak.

İkincisi; nem, rutûbet gibi etkenler yüzünden duvarın kendi içinde çözülmeye başlaması.

 

Ülkeler de bu bakımdan "duvar"a benzer. Kendisinden daha kuvvetli bir gücün saldırısına uğrayıp egemenliğini yitirirse ileride tekrar toparlanması umulur. Çünki; halk değil, kurumsallık çökmüştür. Ama; adına "Millet" denen güruh kollektivizmden uzaklaşmış, her birey sâdece kendi menfa'âtini düşünür olmuş, dürüstlük, ahde vefâ gibi değerler unutulup gitmişse yozlaşma geri dönülmez bir kerteye ulaşmış demektir ki artık o toplum için hiçbir doktor “reçete” yazmaz. Nihâyeti; kölelik ve asimilasyondur.

 

Bu gün bizde kötülük adına her şey var.

 

Her telde oynayan, demagog, dönek, riyakâr ve dahi sahtekâr siyâsetçiler: Bunların kendi ve menfaatleri eksenindeki dönüş hızlarına ışık hızı bile yetişemez.

 

Keçiyi sahibinin istediği yere bağlayıp, - İçlerinden nâmuslu ve vicdanlı çok azını tenzihen - ay başlarında maaşları cukka ederek vaziyeti idâre eden hâkimler, savcılar, emniyet mensupları, askerler, akademisyenler, öğretmeler, doktorlar, devlet memurları vs. Bunlar, fakirin garibin işi olunca "Yazdım efenim, baktım efenim" deyip işi oluruna bırakır, zengin ve hatırlı godoşlar gelince de yasaları sonuna kadar zorlayıp, olmaz işleri oldururlar. Antalya da bir baba, üç ve beş yaşlarındaki kızlarını öldürerek intihar etmiş. Adamın psikolojik sorunları varmış. İki sene evvel karısını vurmuş; öldü sanarak kaçmış.İki yıldır aranmasına rağmen nedense yakalan(a)mamış. Hem de iki çocukla birlikte kaçmayı başarmış. Evinde 20 kadar sahte kimlik çıkmış. Memlekette fakir, garib, mazlum, kimsesizlerin kaderi Allah’a emânet.

 

Bu itibarla dünyanın en yavşak insanları  üçüncü dünya ülkelerindeki devlet memurlarıdır.

 

"Yok" dediği Tanrı'yı muhatap alarak, sabahtan-akşama dine, dindara, Tanrı'ya küfreden “ateist”(!)ler: Bunlar aslında dinsel hassasiyetleri  zayıf çevrede yetişen, din ve inanç arasındaki kalın çizgiyi göremeyecek derecede câhil, sırf dine ve dindara duyduğu tepkiyi en sert biçimde dilledirmeyi ateistlik zanneden zevattır.. İçlerinden kimileri, içine doğduğu  kültürünün baskı ve dayatmalarına biat etmeyi" inanç" zennettiğinden, çevresinde karşılaştığı olumsuzluklara isyan eden "Küs mü'min"ler olup, Ateizm’in ne olduğundan bihaber kifâyetsiz muhterislerdir. Bu nedenle hem "Allah yok" derken hem de olmayan Allah'a akşama kadar bin defâ söverler.

 

Her "Allah yok" diyen ateist olamayacğı gibi, "Allah var" demekle de dindar olunmaz.

Bizde atesitlik; Allah'a, dine ve dindalara;

Teistlik de müslüman olmayan - Ateist, Agnostik, Deist, Gayr-ı müslim - herkese sövmek olark bilinir ve dahi böyle uygulanır.

 

Bir atasözü hatırlarım.

"G.t nasipten çıkınca, uçkur yedi yerinden yırtılır" derler.

Bizdeki durum bu.

 

Hayırlı olsun Vatana, Millete…

 

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Cumhurbaşkanı, AKP il başkanlarına  hitâben yaptığı konuşmasında CHP'yi eleştirirken şunu söyledi:

 

"CHP, birilerinin bu memleket için uhdesine verdiği rolü oynuyor. Milli bir politikası yok !"

 

Ben, 70'li yıllardan beri ülke siyâsetini ve ön plândaki siyasileri tâkip ederim. Demirel'i, Ecevit'i, Erbakan'ı, Türkeş'i gördüm-tandım. Ne var ki bu isimler içerisinde Tayyip kadar tutarsızını görmedim. Ya hu, daha dün "BOP eşbaşkanıyım" diye övünen sen değil miyidin ? Bu eşbaşkanlık Milli mi oluyordu ? ABD'nin bölgedeki çıkarları uğruna bu ülkeyi Suriye bataklığına sokan, orada "SAM amca"dan çalımı yeyince, Rusya'ya yanışıp vaziyeti kurtarmaya çabalayan sen değil misin ?  Mavi Marmaracılara iki yıl boyunca "gaz"ı verip, İsrail ile ilişkileri düzeltince "Bana mı sordunuz giderken ?" diyen, yıllarca birlikte çalıştığı hizmetlerinden istifâde ettiği kimi belediye başkanlarını "metâl yorgunluğu" geyiği üzerinden diskalifiye eden sen değil misin ?

 

Hani Milletin oyu ile gelen yine Milletin oyu ile gitmeliydi ?

 

Bu adam kadar dün söylediğini bu gün inkar edenine rastlamadım.

Fakat; ne tuhaf ki seçimlerde ne zaman kendini ortaya koysa % 51 üzeri oy alıyor.

 

Zannediyorum, AKP ve Tayyip bu ülke için uluslararası konjoktrün servis ettiği bir proje.

Çünki 15 yıldır, Tayyip'i siyaseten zorlayabilecek ne bir lider, ne de siyasi oluşum çıkabildi.

Bunu başaramayacak kadar zavallıysak biz;

Geriye tek söz kalıyor.

 

El Faaaaatiha !..

 

Gâzi Paşa Hazretleri Samsuna çıkmadan evvel, Anadolunuın muhtelif yerlerinde işgallere karşı başlayan direnişi görmüş, bölük-pörçük mukâvemetin bir getirisi olmayacağını bildiğinden, bunları birleştirip Milli bir karakter kazandırmak için Anadoluya geçmişti.  Eğer o zaman ki durum, şu andaki gaflet, dalâlet ve hattâ hıyanet gibi olsaydı; zannederim, çizmelerini giymeye dahi tenezzül etmezdi.

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Norveç'teki NATO tatbikâtında Mustafa Kemâl Atatürk ve şu anda Cumhurbaşkanlığı makâmında bulunan Tayyip Erdoğan "Düşman liderler" şeklinde hedef yapılmış. Daha sonra da bu çirkinlik, bir teknisyen ile Norveç vatandaşı Türk asıllı bir askere ihâle edilerek, güyâ "özür" dilenmiş. Çok önceden plânlanmış olup, tüm organizasyonu NATO'nun yetkilendirdiği üst düzey bürokrat ve generallerce yapılan bu tatbikatta, sıradan bir teknisyen ile Norveçli bir askerin bu işleri kotarması mümkün mü ?

 

Hem neden yapsınlar ki ?

Çıkarları ne ?

 

ABD ve NATO, son dönem Türkiye-Rusya yakınlaşmasından rahatsız.

Bu rahatsızlıklarını da ülkemizi aşağılayarak gideriyorlar.

Açıkça dalga geçiyorlar.

Özür meslesi de bu ironinin zırvası ve dahi zirvesi olmuş.

 

Dış politikada çok kısa denebilecek (5 ilâ 7 yıl) bir sürede, bu kadar zig-zag çizilirse adamlar size münâsip bir yerleri ile gülerler.

Tüekiye, tarihinin hiç bir döneminde bu denli aşağılanmamıştı.

Tuhaf olan şu ki ülkemizin bu şekilde aşağılanmasında sorumluluğu olan yöneticiler, seçmenden çok yüksek destek bulabiliyorlar.

Bu yaşanan süreç de bizdeki seçmen gürûhunun, yapılan işe değil, demagog siyâsetçilerin çenebazlıklarına bakarak karar vediğini gösteriyor.

 

*

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 7 Haziran seçimlerinde çok sık dillendirdiği "kırmızı çizgi"ler buharlaştı sanki.

Bu şahıs, var gücüyle Tayyip'e desteğe devam ediyor.

Hem de "Milliyetçilik ayaklarımın altındadır" diyen birine "Milliyetçi-Ülkücü denen cenâhın lideri olarak..

 

Bir ata sözü "Ardında yüz köpek havlamayan kurt, kurt değildir." der.

Eğer o "kurt" ot yemeye başlamışsa bırakın yüz köpek havlamasını, birkaç uyuz çakal güler, o kadar.

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 11/17/2017 at 13:07, Vefik Sâmi said:

Zannediyorum, AKP ve Tayyip bu ülke için uluslararası konjoktrün servis ettiği bir proje.

Çünki 15 yıldır, Tayyip'i siyaseten zorlayabilecek ne bir lider, ne de siyasi oluşum çıkabildi.

Bunu başaramayacak kadar zavallıysak biz;

Geriye tek söz kalıyor.

 

 

Şu herşeyi dışarıda aramak garabetini bir bırakın.

 

Tayyip, 12 Eylül darbesini yapan basiretsiz ahmakların getirdiği, bunu da güya akıllarınca iyi yapıyoruz diyerek getirdikleri konjonktürün bir sonucudur. O dönem yurtdışındaki bilhassa aydın kesimler bu konuda darbecileri çokca uyarmıştı, ama nafile oldu elbette.

 

Neden lider çıkmıyor, neden bu kadar zavallıyız falan gibi soruların cevabını, yurtdışında değil, o konjonktürü sağduyu ve aklıselim bir şekilde inceleyerek bulabilirsiniz.

 

Örneğin, amanda darbe yapılsın diye 80 öncesi olaylar oluyordu, yok darbeciler abd uşağıydı gibi martavalları önce bir kenara atmalısınız.

 

Diğer yandan, neymiş, ABD ülkede şunu yapmışmışta... Nasıl yapmış, somut bir organik bağ göstermeniz gerekir. Buyrun FETÖ, ABD destekledi mi bu lavuğu, evet destekledi. Ama ABD'mi onu bu hale getirdi, ABD mi onu var etti, elbette hayır. Tamam, destekledi diyoruzda, nasıl destekledi, bunu gösteremiyorsak, neremizden uyduruyoruz bu lafı?

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, anibal yazdı:

Şu herşeyi dışarıda aramak garabetini bir bırakın.

 

Tayyip, 12 Eylül darbesini yapan basiretsiz ahmakların getirdiği, bunu da güya akıllarınca iyi yapıyoruz diyerek getirdikleri konjonktürün bir sonucudur. O dönem yurtdışındaki bilhassa aydın kesimler bu konuda darbecileri çokca uyarmıştı, ama nafile oldu elbette.

(...)

 

Örneğin, amanda darbe yapılsın diye 80 öncesi olaylar oluyordu, yok darbeciler abd uşağıydı gibi martavalları önce bir kenara atmalısınız.

i

1970’li yıllarda CIA’nın Türkiye şefi olan Paul Henze generallere yakındı. 12 Eylül darbesini Başkan Jimmy Carter’a “bizim çocuklar başardı” diye haber vermişti. (Bakınız: Milliyet gazetesinin martavalı) Siz 12 Eylül 1980 darbesini bir "iç konjonktür" olarak mı görmektesiniz ? Türkiyede olan biten her siyasi, askeri gelişmede ABD'nin doğrudan veya dolaylı etkisi var. Bölgede hangi siyasi oluşumun, ne zaman ve nerede ortaya çıkacağını öngöremeyen bir ABD, hakimiyet sağlayamaz. Kendi planları dışındaki oluşumlara veya rastlantılara izin vereceğine ihtimâl vermem. Bu ABD'nin özel yeteneği olmayıp, uluslararası emperyalizmin bildik-sıradan yöntemleridir. "Her şeyi dışarıda aramayın" demek, bir ölçüde başımızı kuma gömmeye benzer.Hele bizim gibi "bağışıklık" sistemini 1950'den bu tarafa NATO'ya teslim etmiş üçüncü dünya ülkelerinde dış etki aramamak, aşırı saflık olur.

 

1 saat önce, anibal yazdı:

Neden lider çıkmıyor, neden bu kadar zavallıyız falan gibi soruların cevabını, yurtdışında değil, o konjonktürü sağduyu ve aklıselim bir şekilde inceleyerek bulabilirsiniz.

 

Mevzuyu sâdece lidere bağlamamak lâzım.  Liderler, "ayrıkotu" gibi her koşulda ortaya çıkmaz. Liderleri şartlar ve toplum ortaya çıkarır. Milli egemenlik kavramını "Dört senede bir sandığa zarf atmak" zanneden toplumlarda seçim sandığı, hiçbir siyasi güce şu an AKP ve Tayyip'te olan gücü sağlayamaz. Çünki; bizde siyasi iktidarı bilnçli ve plânlı biçimde destekleyecek örgütlü toplum yok. Mustafa Kemâl Atatürk de  kültür devrimlerini topluma değil, elindeki askeri güce dayanarak gerçekleştirmişti. Bunu eleştirmek amacıyla yazmıyor, tesbit yapıyorum. Bizde henüz bir siyâset ve demokrasi kültürü oluşmuş değil. Zayıf bünyeli insanlar nasıl sık hastalanırsa, dış etkilere açık bilnçsiz toplumlarda da dış güçler istedikleri gibi at oynatırlar.

 

Ben bu sebeple Tayyip'in şu anki kudretinin köklerini dışarıda aramaktayım.

 

 
tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 hours ago, Vefik Sâmi said:

i

1970’li yıllarda CIA’nın Türkiye şefi olan Paul Henze generallere yakındı. 12 Eylül darbesini Başkan Jimmy Carter’a “bizim çocuklar başardı” diye haber vermişti. (Bakınız: Milliyet gazetesinin martavalı) Siz 12 Eylül 1980 darbesini bir "iç konjonktür" olarak mı görmektesiniz ? Türkiyede olan biten her siyasi, askeri gelişmede ABD'nin doğrudan veya dolaylı etkisi var. Bölgede hangi siyasi oluşumun, ne zaman ve nerede ortaya çıkacağını öngöremeyen bir ABD, hakimiyet sağlayamaz. Kendi planları dışındaki oluşumlara veya rastlantılara izin vereceğine ihtimâl vermem. Bu ABD'nin özel yeteneği olmayıp, uluslararası emperyalizmin bildik-sıradan yöntemleridir. "Her şeyi dışarıda aramayın" demek, bir ölçüde başımızı kuma gömmeye benzer.Hele bizim gibi "bağışıklık" sistemini 1950'den bu tarafa NATO'ya teslim etmiş üçüncü dünya ülkelerinde dış etki aramamak, aşırı saflık olur.

 

Böyle bir şey yok, bir çarpıtmaya sarılmış gidiyorsunuz. Burnunun dibindek şey kadar Küba'ya geçiremedi sözünü, bize nasıl geçirsin ABD?

 

Bahsettiğin olayı ortaya çıkardığını iddia eden, Mehmet ALi Birand'dı. Adam ben öyle bir şey demedim dedi, sonra ses kaydı yayınladılar, gerçekten dememiş. Ne demiş adam, "Bizimkiler yaptı". Ha, sen sözlük ile çevir, "Bizim çocuklar yaptı" olsun. Zira "our boys" bizimkiler demektir genel olarak amerikancada. Peki ne zaman diyor, Başkan arayıp soruyor, darbeyi komünist taraftarları mı, bizim NATO'Cular mı yaptı", işte buna cevap veriyor adam. O da bizimkiler yaptı diyor. Bunu çarpıtıyor tabi bizim her şeyin vebailin abd'ye sarmak zihniyetinde olanlar. 

 

 

4 hours ago, Vefik Sâmi said:

 

Mevzuyu sâdece lidere bağlamamak lâzım.  Liderler, "ayrıkotu" gibi her koşulda ortaya çıkmaz. Liderleri şartlar ve toplum ortaya çıkarır. Milli egemenlik kavramını "Dört senede bir sandığa zarf atmak" zanneden toplumlarda seçim sandığı, hiçbir siyasi güce şu an AKP ve Tayyip'te olan gücü sağlayamaz. Çünki; bizde siyasi iktidarı bilnçli ve plânlı biçimde destekleyecek örgütlü toplum yok. Mustafa Kemâl Atatürk de  kültür devrimlerini topluma değil, elindeki askeri güce dayanarak gerçekleştirmişti. Bunu eleştirmek amacıyla yazmıyor, tesbit yapıyorum. Bizde henüz bir siyâset ve demokrasi kültürü oluşmuş değil. Zayıf bünyeli insanlar nasıl sık hastalanırsa, dış etkilere açık bilnçsiz toplumlarda da dış güçler istedikleri gibi at oynatırlar.

 

Ben bu sebeple Tayyip'in şu anki kudretinin köklerini dışarıda aramaktayım.

 

 

 

 

Tam tersine, Tayyip ve camiası o kadar örgütlü ki, Bırak türkiye'yi dünya çapında bile sayılı büyük örgütlerden biridir. Adamların her fırsatta propaganda yürütmek ve gobel'i kıskandıracak kara propaganda araçlarına sahip olmak avantajları vardır. Öyle ki millet bunların propagandasını dinlemek için kendi ayağıyla gider. Cuma hutbesinde, vaazda, tarikatta, şurda burda her yerde, bitmez propagandaları. 

 

Sosyal dinamikler öyle dışarıdan yönetilebilecek şeyler değildir. Gidin bakın, Irak, Libya vs. hepsi ABD'nin ne kadar acz içinde olduğunun canlı kanıtıdır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...