Jump to content

Bağnazlıkla nasıl savaşırsınız?


Recommended Posts

İnsanlara düşündüklerimizi aktarmak ve düşünce dinamiklerimizi onlarda kalıplamaya çalışmak, hepimizin bir ihtiyaçmışçasına yaptığı ve sonuca odaklanarak süreci kaybetme ihtimalini düşünmeden bunu uyguladığı davranışlardır.

 

Bir teist muhatap alınırken yapılacak en büyük hatalardan birisi de; onun varoluş amacını ve tüm düşünce dinamiklerinin yapıtaşını, gerekli altyapıyı hazırlamadan sarsmaya çalışmaktır. Yerine koyacağınız bir temel düşünce dinamiği yoksa kişinin kendisiyle ve temel dinamikleriyle angaje olmak karşınızdakiyle iletişim kuramamanıza sebep olacak yegane araçtır.

 

Neden tartışmada galip gelmenin imkansız derecesinde zor olduğu ise biyolojik temellidir:Nöradrenalin.

Eğer siz, bir insana göstere göstere karşı çıkar ve onu aptal yerine koyarsanız nöradrenalin seviyesi artacaktır, bu stresle savaşmanız için gereken adrenalinin yaptığı etkiyi beyinde yapar. Düşünceyle savaşır karşınızdaki beyin, kabuk aktivitesi azalır, limbik sistem aktifleşir(duyusal yön öne çıkar, stres hormonlarının genel etki bölgesidir, kortizol bile bu bölgeyi etkiler). Yani düşünceler değil duygular konuşur artık. Sol beyninizde depolanmış bilgileri birbirinize kusmaya başlarsınız ve sağ beynin elinden pek bir şey gelmez, yeni bilgileri sol beyne kodlatmak için.

 

Bunu sadece hormonal değil, düşünsel olarak da ele alırsanız, tamamen zıt iki fikrin ortak noktası olamayacağını karşıdaki beynin hissedeceğini anlayabilirsiniz ;) alt edilmek istemez karşıdaki beyin, kendisini eksik ve rakibini dominant konuma sokmak istemez. Bunun için, asıl iletiniz izleyiciye olmalıdır, muhatap gözüken kişiye değil. Buna en son döneceğim, izleyici demişken, teke teksek nasıl izleyici bulacağız da izleyiciye hitap edeceğiz?

 

Ayna nöronlar izleyicidir. İçinde taşındığı beynin sahibini ve kendisini farklı kişiler olarak algılarlar. Çift kişilikli, kendimizi yargılayan yönümüz; empati yeteneğimiz ve bazen kafa içi sohbetlerimiz bunlardan kaynaklanır. Eskiden ayna nöronların davranış kopyalamak üzerine uzmanlaştığı  sanılırdı fakat durumun o kadar basit olmadığı gözlendi. Ayna nöronlar, içimizde yaşayan bir başkası gibilerdir. Varoluşsal sorularımızı sormamıza, kendi sebebimizi ve karakterimizi irdelememize sebep olan sistemin de ayna nöronlar üzerinden gittiği düşünülmektedir. Ayna nöron herkesi yargıladığı gibi vücut sahibine de dıştan bakıp yargılayabilir. Sen kimsin, neden böyle yapıyorsun, amacın ne? 

 

Bu varoluşsal soruların ilk defa sorulması kişinin kendisinden şüphe ettirir ve beyin, çözmediği sorunu atlamaz, hele ki kendisinin(ürettiklerinin de) bir delüzyon olması ihtimali varsa. Bu sorun bir şekilde çözülmelidir ve din varoluşa temeller, kendince argümanlar sunar. Gerekli alt yapıyı verdikten sonra da, tanrıyı yaratanın olmaması gibi soruları, gelecekte cevaplanacağı umudunu vererek arka plana attırır. Fakat dinin olmadığı bir ortamda, varoluşsal sorularımıza ahirette cevap verebilecek bir tanrının varlığıyla avunamayız. Böyle bir yıkıma herhangi bir insan ve özellikle bir dindar, ilk başta tahammül edemeyecektir, sonun ateizm fikrini bulup varoluşumuzu anlamsızlaştırmak olduğu yanılgısına kapılacaktır, süreç önemli değildir onun için, sonuç önemlidir. Çünkü düşünce dinamikleri sonuç odaklıdır, cennet için, ahirette alacağı cevaplar için yaşamıştır ve sonucunu anlamsızlaştırmaya hiç de niyeti yoktur. Hayatı bir süreç olarak değil, durak olarak ele alırlar, eğer muhatabınızın bir tabusunu yıkacaksanız, hayatın durak olduğu tabusunu yıkmalısınız.

 

İzleyiciye hitaba dönersek;

Karşınızdakini temelden sarsmaya uğraşmayın, bırakın gerekirse kurancı(hadis inkarcısı) olabilecek kapasiteyi verin en fazla, sorgulama sistemini harekete geçirin, bulduğun çözümde bir eksik olabilir diyerek çözümün parçası olun, çözümü çoktan bulmuş gibi ve “senin hayatını kökten değiştirirdim eğer benim mükemmel beynimi sana taksaydım” modunda olmayın, onun beyni “kendisine göre” en mükemmeli yapıyor zaten. Gerekirse asla değişmeyecek gözüyle baktığınız takke müslümanlarıyla tartışın(izleyiciniz de olsun, asıl hitap onlara), mükemmel düşünce sisteminin olduğunu düşünen bir kişiyi izlemek, en ufak bir bilimsel düşünce dinamiğine sahip izleyici bile delik aramaya yöneltecektir(yırtıklar deliklerden doğar). Demeyin ki, izleyici zaten inanmak istiyor, neden sırf başka bir şey bilmediği için inanıyor bile olsa, içinde bulunduğu dini, zaten mükemmelmiş gibi lanse ediliyorken sorgulasın? Çünkü mükemmeli o kurmadı, kendisini eksik hissedecek ve inanarak lütuf gösterdiğini eksprese etmeye çalışacaktır(ebu cehil ve muhammed kavgası anlatır müslümanlar, senin anlattıkların doğru ama mükemmel olmamalısın muhammed, ben niye peygamber değilim de sen? Sorusunu sorarak müslüman olmayı reddettiğini söyler bazı müslümanlar. Bu hikayeciğin bile mantıklı bir temeli vardır aslında)

 

Evrimi, kuranı(bu coğrafyada olduğunuz ve eski düşünce dinamiklerini anlamak açısından) ve astrofizik ile ilgili yeni teorileri de araştırın, çok bakmadım durumuna düşmeyin, sizi durumla ilk tanıştıracak kişinin kendileri olmasını ve “fikrimi bir duysan, aptal fikirlerinden vazgeçerdin” psikolojisiyle hareket etme eğilimlerini ön çürütme yapabilecek konumda durarak önleyin.

 

Peki bir insanın koyu teist olmaması ne işimize yarayacak? Bu soruyu soran varsa da bir sürü sebep sayabilecekken bir iki tanesine değinmem yeterli olacaktır diye düşünüyorum.

Birincisi, toplumsal konjonktür böyle küçük adımlarla değişecek ve iyileşecektir, elimizde demokrasiden daha iyi bir siyasi yönetim biçimi olmadığı için(çoğunluk köpeğe inek derse doğru mudur?), post truth vb. demagojik yönlendirmelerin genel yaşamı etkilemesini uzun vadede engellemeye başlarsınız.

Ayrıca daha iyiye evrilmemizin bir parçası olarak görebilirsiniz bunu, daha çok beynin önünü açarak, daha güzel bir sen, ben, biz ve insanlar bakışı kazandırılır dünya geneline, böyle bir hareketle. Büyük resim de burada başlamaktadır, tür olarak gelişimimize karşı olan, öznel bir sonsuzluk arzusunu yenmiş olursunuz, tabii ki kendiniz de ulaştıysanız. Düşünceli kalın...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 months later...
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...