Jump to content

Erdoğan ile A.B.D neden karşı karşıya geldi ?


Recommended Posts

Tayyip Erdoğan'ın tek amacı "Amerikan emperyalizminin bize tavsiyesi"ni uygulamak olmuş durumda. Amerika bu durumda neden ona karşı olsun?

 

Görünüşe göre Tayyip Erdoğan'ın şu anda başkan seçilecek imkanı yok. Amerikalılar kendi araştırmalarında Türk halkındaki hızla yükselen Amerikan karşıtlığını fark ettiler. Türkiye'ye ve Tayyip'e karşı kışkırtıcı hareketlerde bulunarak bu Amerikan karşıtlığının Tayyip Erdoğan çatısı altında birleşmesine katkıda bulunmaya çalışıyorlar. 

 

Bu şekilde %2-3 oy bile dönse, ikinci turda %4-6 etkisi olacaktır, bu da seçimi döndürmeye rahatça yeter.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Kenopsia yazdı:

Tayyip Erdoğan'ın tek amacı "Amerikan emperyalizminin bize tavsiyesi"ni uygulamak olmuş durumda. Amerika bu durumda neden ona karşı olsun?

 

 

Tayyip Erdoğan ile ABD'nin böyle derin bir kumpas kurmasına sebep olan politika hangisi? Mesela ordudan atılan subaylar için Amerikalılar yas tutuyor. Açıkça bizim taraftarımız olan askerler atıldı, muhatap bulamıyoruz diyorlar. Fethullahçıların tutuklanmasından son derece rahatsız oluyorlar. HDP'lilerin tutuklanmasından nefret ediyorlar. Suriye'deki askeri faaliyeterimizden hiç memnun değiller. Son iki senedir yürütülen hangi politika ABD ile gizli gizli anlaşma yapılarak yürütülüyor? Somut bir örnek verebiliyor muyuz?

 

Yanlış anlaşılmasın, Tayyip Erdoğan ile ABD arasındaki gerilimin uzun vadeli ve köklü bir sonuca yol açacağına pek inanmıyorum. Bir orta yol bulabilirler. Ancak bugün Tayyip Erdoğan ABD ve batı ile açık bir çelişki içindedir. Batı bu adamdan nefret ediyor.

 

Tarih böyle örneklerle doludur. ABD'liler bir adamı destekleyip güçlendirirler. Sonra adam fazla güçlenince de indirmek isterler. Güney Amerika'da birçok örnek var. Saddam Hüseyin de batının belli konularda desteklediği bir isimdi. Daha sonra adamı apar topar astılar.

 

Onlar kavga ediyorlar ama aslında aralarında danışıklı dövüş var demek için somut olgular ortaya koymak gerekir. Bunu yapmazsan iddiaların havada kalır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ACayip indirgemeci davranıp, mevzuları da bir tarafınızla yormaya çıkıyorsunuz.

 

Neymiş efenim, ABD taraftarı olan subaylar atılmışmışta... Neyin sayıklamasıdır ki bu? Askeriyede işlerin nasıl yürüdüğünü bilmeyen angutların edeceği tipik bir laf. 

 

Askerlikte öncelik gizliliktir. Gizliliğin de ilk prensibi, bilmesi gereken prensibidir. Gizli bir toplantı yapılır, şu olacak, bu böyle denir, mutabakat sağlanır ve bunu oradaki sbaylar bilmesi gerekenlere anlatır. Sen bu subayları atarsan öyle, o toplanıtda hazırlanan ortak planı bilen kimse ortada olmaz, planın ortasında cascavlak kalırsın. Şimdi yaşanan da bu, adamların gidip kürtlere yardım etmesinin falanda sebebi bu, çünkü bizde muhatapları kalmadı. 

 

Taraftar mı? Atılan subaylar, mesela, ABD terör var diyerek Karadeniz'de girmeye çıktığında, onları sokmayan, bu bahaneyi kullanmaması içinde BLACKSEAFOR, BALCKSEA HARMONY gibi oluşumları kuran subaylar, ne ABD taraftarlığından sayıklıyorsunuz ki?

 

Peki Tayyip neden ABD'den kopuyor, NATO'dan çıkmaya çalışıyor? 

 

Cevabı basit, onlar varekn, araplar bizi işgal edemez. Memleketi araplara satıyorlar açık ve net şekilde. ASELSAN'da ne oldu sanıyorsunuz, hisseler öyle hopladı, düştü falan, ASELSAN'ın araplara devri işlemi gerçekleşti büyük ihtimalle, hepsi bu. İşte böyle satılıyor. Ev satmaktan bajsetmiyoruz, açık, net bir işgalden. Ne ABD, ne AB, bizim araplarca böyle işgal edilmemizi istemez, işlerine gelmez. Onlardan ayrı olursak, ancak o zaman araplar burayı işgal edebilir, bizi köle ederek kızlarımızı 60'şar 60'şar aldıkları evlerde cariye edebilirler. 

 

Siz, sorunun ABD yada avrupa olmadığını, bu ülkeyi karıştıran, türkü köle etmeye çalışanın araplar olduğunu bir türlü göremiyorsunuz. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, anibal yazdı:

Şimdi yaşanan da bu, adamların gidip kürtlere yardım etmesinin falanda sebebi bu, çünkü bizde muhatapları kalmadı. 

 

Kürtlere oluk oluk yardım etmekteki amaçları ne peki? Ortadoğuda, o bölgede ne yapmak istiyorlar da Kürtleri partner olarak seçtiler?

IŞİD'i yok edip demokrasi mi getirmeye çalışıyorlar, nedir dertleri? Bu adamlar buralarda ne yapıyor bunca senedir, burunlarını neden hiç çıkarmıyor, ne istiyorlar?

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 minutes ago, Türk Ateist said:

 

Kürtlere oluk oluk yardım etmekteki amaçları ne peki? Ortadoğuda, o bölgede ne yapmak istiyorlar da Kürtleri partner olarak seçtiler?

IŞİD'i yok edip demokrasi mi getirmeye çalışıyorlar, nedir dertleri? Bu adamlar buralarda ne yapıyor bunca senedir, burunlarını neden hiç çıkarmıyor, ne istiyorlar?

 

Aslında ne istedikleri açık belli. Bölgenin bir cerahat gibi, sağa sola sıçrayıp duran bir pislik kaynağı olmasını istemiyorlar. Çünkü bu insanlığın başına bir beladan başka şey getirmiyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, anibal yazdı:

Askerlikte öncelik gizliliktir. Gizliliğin de ilk prensibi, bilmesi gereken prensibidir. Gizli bir toplantı yapılır, şu olacak, bu böyle denir, mutabakat sağlanır ve bunu oradaki sbaylar bilmesi gerekenlere anlatır. Sen bu subayları atarsan öyle, o toplanıtda hazırlanan ortak planı bilen kimse ortada olmaz, planın ortasında cascavlak kalırsın. Şimdi yaşanan da bu, adamların gidip kürtlere yardım etmesinin falanda sebebi bu, çünkü bizde muhatapları kalmadı. 

 

 

Komik bir fantazi anlatmışsın. Türk ordusunu bir mafya, bir çete falan sanıyorsun galiba. Devlette hiçbir konu kişilere bağlı değildir. Her konu kurumsal olarak müzakere edilir ve kurumsal olarak icra edilir. Özellikle Nato gibi uluslararası örgütlerle yapılan bütün antlaşmalar, plan ve programlar TSK'nın kurumsal olarak muhatap olduğu meselelerdir. Bireysel olarak bir subay, TSK karargahının dahil olmadığı herhangi bir plan ve programın tek sorumlusu olamaz. Açıkçası hayal dünyan fazla çalışmış.

 

Nato'nun Türkiye'de muhatapları vardır. Türk Ordusu ve Milli Savunma Bakanlığı'nın ilgili birimleri, uluslararası bütün yükümlülüklerin, plan ve programların hali hazırdaki muhataplarıdırlar. Ordudan atılan subaylar bireysel olarak hiçbir yükümlülüğün altında olamazlar. Eğer öyle birşey yapmışlarsa, bu yaptıkları zaten suçtur. Hiçbir subay, TSK karargahının bilgisi olmadan, uluslararası bir örgütte herhangi bir görev alamaz. Bu kelimenin tam anlamı ile casusluk faaliyeti kapsamına girer.

 

Kaldı ki sözkonusu subaylar ölebilirler de. Öldüklerinde ne olacak? O plan yine kilit+çöp!

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 minutes ago, Minik Kuş said:

 

Komik bir fantazi anlatmışsın. Türk ordusunu bir mafya, bir çete falan sanıyorsun galiba. Devlette hiçbir konu kişilere bağlı değildir. Her konu kurumsal olarak müzakere edilir ve kurumsal olarak icra edilir. Özellikle Nato gibi uluslararası örgütlerle yapılan bütün antlaşmalar, plan ve programlar TSK'nın kurumsal olarak muhatap olduğu meselelerdir. Bireysel olarak bir subay, TSK karargahının dahil olmadığı herhangi bir plan ve programın tek sorumlusu olamaz. Açıkçası hayal dünyan fazla çalışmış.

 

Nato'nun Türkiye'de muhatapları vardır. Türk Ordusu ve Milli Savunma Bakanlığı'nın ilgili birimleri, uluslararası bütün yükümlülüklerin, plan ve programların hali hazırdaki muhataplarıdırlar. Ordudan atılan subaylar bireysel olarak hiçbir yükümlülüğün altında olamazlar. Eğer öyle birşey yapmışlarsa, bu yaptıkları zaten suçtur. Hiçbir subay, TSK karargahının bilgisi olmadan, uluslararası bir örgütte herhangi bir görev alamaz. Bu kelimenin tam anlamı ile casusluk faaliyeti kapsamına girer.

 

Kaldı ki sözkonusu subaylar ölebilirler de. Öldüklerinde ne olacak? O plan yine kilit+çöp!

 

 

 

 

İşte öyle olmaz o iş. Neden üst düzey komutanlar özellikle sıkı korunur, cephede bile... Dahası, şu an savaş halinde değiliz, sivil planlama geçerli, sivil kadrolar. 

 

TSK veya herhangi bir NATO gücünün güvenlik prosedürlerinden falan bihabersin, kafanda uydurmuşsun bir model, öyle gidiyorsun.

 

Ve dahası, o dediğin TSK kararhanı dağıldı zaten, en uçtaki astsubay selamiden bahsedilmiyor burada. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, anibal yazdı:

 

Aslında ne istedikleri açık belli. Bölgenin bir cerahat gibi, sağa sola sıçrayıp duran bir pislik kaynağı olmasını istemiyorlar. Çünkü bu insanlığın başına bir beladan başka şey getirmiyor. 

 

Bölgeyi bataklık haline getiren ve mevcut mikropların güçlenip örgütlenerek pislik yayacak hale gelmesini sağlayan ABD değil miydi peki?

Bunu neden yaptı? Kendi yarattığı pisliği mi temizliyor diyorsun?

Bu arada bölgede pekçok değişti, birtakım ülke liderleri öldü veya öldürüldü, Müslümanlar birbirini kesti, sınırlar değişti ve değişmeye devam edecek.

Bunlar ABD'nin boş, aptal, öngörüsüz olacak kadar saf olmasından mı kaynaklandı?

 

Seni anlamaya çalışıyorum. Bir süredir ABD konusunda bolca yazıyorsun, ben de diğer arkadaşlar gibi okuyorum. Sana katıldığım pekçok şey oldu, çok da haklı buldum ama bazı yerlerde sıkıntı var. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Türk Ateist yazdı:

Bölgeyi bataklık haline getiren ve mevcut mikropların güçlenip örgütlenerek pislik yayacak hale gelmesini sağlayan ABD değil miydi peki?

 

 

Bugün dünya üzerinde bir İslamcı siyasi hareket varsa, şeriatla yönetilen ülkeler varsa, İslamcı terör varsa, bunun tek sorumlusu başta ABD ve İngiltere olmak üzere bütün batıdır.

 

İslam coğrafyası, batıdaki aydınlanma hareketini 20-30 yıl geriden de olsa aynen takip ediyordu. Batı, İslam coğrafyasında 18. yüzyılda başlayan aydınlanma hareketini bir tehdit olarak gördü.  İslamcılar aydınlanma hareketini batının bir oyunu olarak görüyor oysa tam tersi geçerlidir. Batı İslam coğrafyasında her zaman için en gerici güçler ile işbirliği yapar, onları destekler.

 

Türkiye'nin son 100 yılındaki İslamcı hareketleri düşünelim. Nurcular, nakşiler, İslamcı siyasi partiler, Kürt İslamcı hareketleri, irili ufaklı bütün tarikatlar... Hadi insaflı olalım, çok küçük bir kısmını hesap dışı bırakırsak, hepsi ABD ile ittifak halindedir. Batı Türk aydınlanmasına karşı, her zaman İslamcılığı desteklemiştir.

 

Bu işler hep şu aşağıdaki fotoğraftaki şekilde olmuştur;

 

 

 

148268_10150135961363777_798653776_5818462_42644_n.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, Minik Kuş yazdı:

 

Bugün dünya üzerinde bir İslamcı siyasi hareket varsa, şeriatla yönetilen ülkeler varsa, İslamcı terör varsa, bunun tek sorumlusu başta ABD ve İngiltere olmak üzere bütün batıdır.

 

İslam coğrafyası, batıdaki aydınlanma hareketini 20-30 yıl geriden de olsa aynen takip ediyordu. Batı, İslam coğrafyasında 18. yüzyılda başlayan aydınlanma hareketini bir tehdit olarak gördü.  İslamcılar aydınlanma hareketini batının bir oyunu olarak görüyor oysa tam tersi geçerlidir. Batı İslam coğrafyasında her zaman için en gerici güçler ile işbirliği yapar, onları destekler.

 

Türkiye'nin son 100 yılındaki İslamcı hareketleri düşünelim. Nurcular, nakşiler, İslamcı siyasi partiler, Kürt İslamcı hareketleri, irili ufaklı bütün tarikatlar... Hadi insaflı olalım, çok küçük bir kısmını hesap dışı bırakırsak, hepsi ABD ile ittifak halindedir. Batı Türk aydınlanmasına karşı, her zaman İslamcılığı desteklemiştir.

 

Bu işler hep şu aşağıdaki fotoğraftaki şekilde olmuştur;

 

 

 

148268_10150135961363777_798653776_5818462_42644_n.jpg

Forumda yapılan en güzel yorumlardan birisi.

İngilizler böyledir,biz islamı yok etsek bile bu bedbahtlar bize uzaydan ezan okuyacaklardır.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence suç bizimkilerden çok amerikan yönetimin aptallikları.

Amerika hep böyleydi, müttefik gibi dururdu ama arkadan kendi işine bakardı. Ülkeyi becerirken ülkenin tepkisinden korkar gibi yapardı ki , ülkeye yalancı gurur vermiş olurdu. Bu da onlara uzun süreli ve sıkıntısız ilişki sağlardı. 

Artık ülke kızarsa kızsın, ne olacaksa olsun. Kafanınsalar. Hiç bir yöneticinin kabul edemeyeceği eylemleri baş baş bagirarak yapıyorlar. Suriyede çevirdikleri dolapları hepimiz biliyoruz. Eskiden farklı cografyalarda yaptıkları olaylar , iş işten geçtikten sonra açığa çıkardı. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu konu bir görüşe göre şöyle:

"Tayyip bir çulsuzdu, artık o da kapitalist, hem de Orta Doğu'da söz sahibi olacak kadar büyüdü. Bu yüzden ülkeyi iyi bir pazar olan Araplara satmak istiyor, ABD ise sen bizim köpeğimizsin, bizim sözümüzden dışarı çıkamazsın" diyor...

 

Diğer görüşe göre de şöyle:

"Ülkede oynanan 80 yıllık bitirme operasyonun sonuna gelindi, ABD'nin son darbeyi indirmesi için 15 Temmuz'da olduğu gibi yapılan bir danışıklı-dövüş sergileniyor."

 

Bir başka görüş de şöyle:

"Tayyip her türlü kaybetti, yaptıklarının yanına kar olacağı hayaliyle gider ayak ülkeyi de kaos ortamına sokarak, bundan bir şekilde kurtulma peşinde."

 

Bu üç görüşün hangisi doğru veya hepsi yanlış olma durumu var mı?

 

Bunu anlamak için bence Saddam'a bakmak lazım.

Aynı Tayyib'i getirdiği gibi Saddam'ı da getiren ABD idi, Saddam aynı Tayyip gibi güçlenince kendini Roma imparatoru zanetti ve efendisine karşı geldi. Ancak son on yılı saymazsak Saddam ABD ne dediyse harfiyen yerine getirdi. ABD'den koptuktan sonra son on yılda kendi diktatörlüğünü ilan etse de Tayyib'in aksine okuma-yazma oranını arttırdı, kısmi aydınlanma hareketi başlattı, ülkede güvenliği sağladı, onca savaşa ve ambargoya rağmen ekonomiyi ortalara çekti, dil, din, ırk ayrışmasını önledi, ülkeye huzur getirdi.

Şimdi bir de Tayyib'in yaptıklarına ve yapmadıklarına baktığımızda ABD'nin emrinden çıkmış gibi bir durum görünmüyor, bu da akla bir danışıklı dövüşü getiriyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 dakika önce, bilgivehis yazdı:

Bunu anlamak için bence Saddam'a bakmak lazım.

Aynı Tayyib'i getirdiği gibi Saddam'ı da getiren ABD idi, Saddam aynı Tayyip gibi güçlenince kendini Roma imparatoru zanetti ve efendisine karşı geldi. Ancak son on yılı saymazsak Saddam ABD ne dediyse harfiyen yerine getirdi. ABD'den koptuktan sonra son on yılda kendi diktatörlüğünü ilan etse de Tayyib'in aksine okuma-yazma oranını arttırdı, kısmi aydınlanma hareketi başlattı, ülkede güvenliği sağladı, onca savaşa ve ambargoya rağmen ekonomiyi ortalara çekti, dil, din, ırk ayrışmasını önledi, ülkeye huzur getirdi.

Şimdi bir de Tayyib'in yaptıklarına ve yapmadıklarına baktığımızda ABD'nin emrinden çıkmış gibi bir durum görünmüyor, bu da akla bir danışıklı dövüşü getiriyor...

 

Sizin yaş baya ufak sanırım.

Saddam nasıl ülkede güvenliği sağlamış, 36. paralel yasağıyla mı ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Etra yazdı:

Saddam nasıl ülkede güvenliği sağlamış, 36. paralel yasağıyla mı ?

 

Nasıl yani?

 

36. Paralel yasağı ya da bir diğer adı ile Barzanistan sınırı, ABD'nin kendi kafasına göre koyduğu bir yasaktı. Irak'ın kuzeyinde kendine bağımlı bir devletçik yaratmak için kendi kendine böyle birşey icat etti ve bu sınırı, İncirlikte bulunan hava kuvvetleri sayesinde korudu. Irak ordusu fırsat bulduğu her an o uyduruk sınırı ihlal etmiştir. Bu olayın Irak'ın güvenliği ile ne ilgisi var?

 

Saddam Hüseyin gerçekten laik ve modern bir Irak kurmuştur. İran'a nedensiz saldırması, o savaşta ülkesinin gücünü aptalca bir şekilde harap etmesi bence en büyük hatasıdır. O savaşta Irak ve İran o kadar tahrip olmasaydı belki de bugün Ortadoğu bu halde olmazdı. Saddam Hüseyin, çabuk gaza geliyordu. İran'a saldırması için de Kuveyt'i işgal etmesi için de batılılar tarafından tuzağa düşürülmüştür.

 

Not: Bilgi ve His bilgili ve deneyimli bir insandır. Söze bu şekilde başlama, kişisel özellikleri tartışma konusuna dahil etme, gereksiz polemikler yaratırsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 hours ago, Türk Ateist said:

 

Bölgeyi bataklık haline getiren ve mevcut mikropların güçlenip örgütlenerek pislik yayacak hale gelmesini sağlayan ABD değil miydi peki?

Bunu neden yaptı? Kendi yarattığı pisliği mi temizliyor diyorsun?

Bu arada bölgede pekçok değişti, birtakım ülke liderleri öldü veya öldürüldü, Müslümanlar birbirini kesti, sınırlar değişti ve değişmeye devam edecek.

Bunlar ABD'nin boş, aptal, öngörüsüz olacak kadar saf olmasından mı kaynaklandı?

 

Seni anlamaya çalışıyorum. Bir süredir ABD konusunda bolca yazıyorsun, ben de diğer arkadaşlar gibi okuyorum. Sana katıldığım pekçok şey oldu, çok da haklı buldum ama bazı yerlerde sıkıntı var. 

 

Öncelikle sorun şu. ABD'ye bakarken, asıl dert yaratanları gözden kaçırıyoruz.

 

Şimdi asıl meseleye bakalım. Aslına bakılırsa, Türkiye dahil,  Ortadoğu üzerinde iki güç at oynatır, en etkilisi İngiltere'dir. Iraktan aşağıya doğru, Fransız hakimiyeti görünürken, Yukarıda Almanlar daha çok at oynatır. O ülkeleri sınırlarıyla değerlendirmeyin, Suudilerde milyon tane prens olması laf olsun diye değil. Onlar arap, kabileler halinde yaşarlar, hala kabile ve emirler düzeni sürer. BU bölgede, sanılanın aksine ABD'nin etkisi sınırlıdır. 

 

Oraların o hale gelmesine yol açan, ABD veya başka birileri değil. Bölgenin kendisi. Bölgede kızları okutmaya okul açtılar da, ABD'mi bombaladı? 

 

Gözden en çok kaçan şey şu. Bir ülkede bir şeyler yolunda gitmiyorsa, iktidar kendini güvende hissedemez, bu durumda iç destekten güvenci olmayınca, dış destek için bolca tavizler vermeye başlar. ABD olsun, Almanya falan olsun, bu noktada yerleşmiş devletler. Yani, orada ortaya çıkan bu pis hali kullanmaktan tereddüt etmezler. İşte araplar, o kadar parayla, dünyanın silah tasarımcısını alıp, dünyanın en büyük silah üreticisi olabilirlerdi, ama avuç içi kadar israille bile başedemediler topu birden. 

 

Bugün ABD, ne Türkiye'de, ne Katar'da, Ne başka yerde, iktidara kimin geleceğine falan gücü yetecek halde değil. Çünkü bunun güçle alakası yok. Daha doğrusu, kimsenin o kadar kaynağı gidip oralara harcayacak lüksü yok. Ne yapabilir ABD, atıyorum Türkiye'ye ambargo koyar. Hay hay, acaba edeceği zarar, Tayyibi devirmekle edeceği kar ile karşılanabilecek mi?

 

Biz bu ahmakça komplo teorilerine batmış haldeyiz. Bakalım, en çok karışan yerlere, biri de Türkiye olmak üzere. Etkin olan, her taşın altından çıkan kimler? Sayalım, Müslüman Kardeşler, İran destekli olanlar, Suudi tabanlı, seleficiler falan. Hangi taşı kaldırsanız, altında bunlar çıkar. 12 Eylülden beri Türkiye'de Suudi atı oynuyordu. Son dönemde Müslüman Kardeşler yerleşti. Rabia derdi neyin derdi, Katar güdümlü ihvan meselesiydi, apaçık biliyoruz. 

 

Yani, Ortadoğuyu karıştıran, ABD değil, AB falan da değil, bizzat araplar. Ve bölgenin pislik üretmeye yatkın cehaleti, ilkelliği ve ondan beslenen dini. Ha, bunun sonuçlarını ABD kullanıyor mu, elbette. Ama ABD'nin gücü, Sisi'yi iktidara getirmeye yetmez. Fakat arapların gücü yeter, çünkü oralarda beslediği tonla adamı var zaten onların. 

 

En başta da söyledim, ABD'yi gözümüzde büyütüyoruz. Onun bunları yapacak gücü yok. Bugün Yellowstone patlasa ve ABD Batsa, ben eminim, arapları, ermenisi hepsi birden çullanır bizim üstümüze. Sadece bize değil, Mısır atıyorum Ürdüne dalar, Ürdün bize, biz Irak'a, Irak Kuveyte falan öyle gider. Tam bir keşmekeş olur buralar. 

 

Sorun ABD'ye bakarken buralarda esas dümen çevirenleri gözden kaçırıyor olmamız. ABD'nin bize düşmanca bir yaklaşımı olduğunu görmedim hiç. Ama dostça yaklaşımını daha hiç görmedim. Eee, denmiyor mu, uluslararasında dost, düşman olmaz diye, o halde ne bekliyoruz ki başka?

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, Minik Kuş yazdı:

 

Tayyip Erdoğan ile ABD'nin böyle derin bir kumpas kurmasına sebep olan politika hangisi? Mesela ordudan atılan subaylar için Amerikalılar yas tutuyor. Açıkça bizim taraftarımız olan askerler atıldı, muhatap bulamıyoruz diyorlar. Fethullahçıların tutuklanmasından son derece rahatsız oluyorlar. HDP'lilerin tutuklanmasından nefret ediyorlar. Suriye'deki askeri faaliyeterimizden hiç memnun değiller. Son iki senedir yürütülen hangi politika ABD ile gizli gizli anlaşma yapılarak yürütülüyor? Somut bir örnek verebiliyor muyuz?

 

Yanlış anlaşılmasın, Tayyip Erdoğan ile ABD arasındaki gerilimin uzun vadeli ve köklü bir sonuca yol açacağına pek inanmıyorum. Bir orta yol bulabilirler. Ancak bugün Tayyip Erdoğan ABD ve batı ile açık bir çelişki içindedir. Batı bu adamdan nefret ediyor.

 

Tarih böyle örneklerle doludur. ABD'liler bir adamı destekleyip güçlendirirler. Sonra adam fazla güçlenince de indirmek isterler. Güney Amerika'da birçok örnek var. Saddam Hüseyin de batının belli konularda desteklediği bir isimdi. Daha sonra adamı apar topar astılar.

 

Onlar kavga ediyorlar ama aslında aralarında danışıklı dövüş var demek için somut olgular ortaya koymak gerekir. Bunu yapmazsan iddiaların havada kalır.

 

Bence danışıklı dövüş yok. Amerika RTE'yi resmen ve bilerek sıkıştırıyor. RTE'nin korkusu ve telaşı da gerçek. Ama RTE'nin sözde "ABD karşıtı direnişi" Türkiye'deki oylarını artırıyor.

 

Tayyip Erdoğan'ın işvereninin Amerika olduğunu en nihayetinde unutmamak lazım. Başkan seçildiği anda yapacağı ilk iş Amerika'ya tekrar %100 bağlanmak olacaktır. Bu yüzden eğer RTE başkan olursa Amerika için kazanç. Yok RTE düşer de yerini Amerikancı başka bir kitle doldurursa Amerika için yine kazanç. Bu yüzden Tayyip'i sıkıştırma işinden Amerika'nın zararlı çıkacağı bir durum oluşamaz.

 

RTE'nin 2019 seçimleri bitene kadar ABD ile orta yol bulabileceğini düşünmüyorum. %50-50 bölüşülebilecek konular kalmadı, hep hayati konular kaldı. Ya tamamen ABD karşıtı takılacak ya da bir noktada kırılma yaşayıp ABD eksenine tamamen girecek. Tünelin ortasına duramaz, allahına sığınıp iki ucun birinden çıkmak zorunda.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Kenopsia yazdı:

Amerika RTE'yi resmen ve bilerek sıkıştırıyor. RTE'nin korkusu ve telaşı da gerçek. Ama RTE'nin sözde "ABD karşıtı direnişi" Türkiye'deki oylarını artırıyor.

 

Tayyip Erdoğan kendince bir oyun mu oynuyor diyorsun? Ama bu çok riskli bir oyun. ABD öyle fazla kurcalanmaya gelecek bir makina değildir, maazallah hiç beklemediğin anda patlayıverir.

 

Bir söz var ya, Kaplanın kuyruğunu tutma. Eğer tuttuysan bırakma!

 

Tayyip Erdoğan kaplanın kuyruğunu tuttu. Aslında bence tek yol o kuyruğu hiç bırakmaması. Çünkü artık o kaplanla karşılıklı olarak oturma şansı oldukça azaldı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 minutes ago, Minik Kuş said:

 

Tayyip Erdoğan kendince bir oyun mu oynuyor diyorsun? Ama bu çok riskli bir oyun. ABD öyle fazla kurcalanmaya gelecek bir makina değildir, maazallah hiç beklemediğin anda patlayıverir.

 

Bir söz var ya, Kaplanın kuyruğunu tutma. Eğer tuttuysan bırakma!

 

Tayyip Erdoğan kaplanın kuyruğunu tuttu. Aslında bence tek yol o kuyruğu hiç bırakmaması. Çünkü artık o kaplanla karşılıklı olarak oturma şansı oldukça azaldı.

 

 

Çok büyük ihtimalle Tayyip kendi fişini çekti.

 

Ülkede destek çok az. Oy almakla destek almayı aynı şey sanmayın. Dışarıda ise çakallar dolu, içerdeki kadar var en az. Ve eğer, ABD bugün, ne halin varsa gör, ben gidiyorum derse, ki diyecek yakında, gidişat öyle, Tayyip falan kalmayacak. Ha, tayyip giderken ülke de gidecek, bu da başka mesele. 

 

Sağdan soldan bir sürü teraneye rağmen, ABD'nin PKK'ya mesela destek verdiği yok. Almanya'nın da. Efenim Berlin'de miting, New York'ta koskoca cumbabanın karşısında protesto yapıyormuş PKK, siz bunu destekten mi sanıyorsunuz? Düşünün şimdi, ABD cidden ve doğrudan PKK'ya destek verirse, acaba neler olur? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...