Jump to content

Baba Tanrı.


Recommended Posts

Hristiyanlar "Baba" ve "Tanrı" kavramlarını yan yana sıkça kullanır; hattâ dua ederken de "Baba" veya "Kutsal Babamız" şeklinde hitâbederler. Ben 2009 yılından bu tarafa İncil çalışmaktayım. Açık söylemek gerekirse dört gospelde bulunan öğretişlerden ziyâdesiyle etkilenmiş durumdayım. Ne var ki yaklaşık sekiz yıldır kendi imkânlarımla debelenip öğrenmeye çabalarken, kolaylık sağlar ümidiyle iki hristiyan foruma üye olmuştum. Bunlardan birisi şu an aktif değil. Diğeri ise faal durumda ama, beni sürekli banlıyor, sorularıma cevap vermiyorlar. e-posta adreslerini bulabildiğim 2-3 pastör'e yazdım ama; bir-iki mail sonrası onlar da cevap vermeyi bıraktı. Burada hiç Hristiyan var mı bilmi,yorum. Belki önceden bir kilisede teoloji eğitimi almış olup sonra ateist veya agnostik olan birileri bulunur düşüncesiyle bu başlığı açtım. Aşağıda aktaracağım cümleredeki "Baba" ne anlam ifâde etmektedir ?

 

Rom 15:6  Öyle ki, Rabbimiz İsa Mesih'in Tanrısı'nı ve Babası'nı birlik içinde hep bir ağızdan yüceltesiniz.

2 Ko 1:3  Her türlü tesellinin kaynağı olan Tanrı'ya, merhametli Baba'ya, Rabbimiz İsa Mesih'in Tanrısı ve Babası'na övgüler olsun!

2 Ko 11:31  Rab İsa'nın sonsuza dek övülecek olan Tanrısı ve Babası biliyor ki, yalan söylemiyorum.

1 Pe 1:3  Rabbimiz İsa Mesih'in Tanrısı ve Babası'na övgüler olsun. 

 

Bu "Baba" mevzûsu ile ilgili olarak iletişime geçtiğim bir-iki pastörden aldığım cevap yaklaşık olarak şu şekilde idi:

 

"Tanrı için kullanılan baba kavramı biyolojik anlam içermez. Tanrı'ın bir kadın ile sex yapması ve çocuk sâhibi olması düşünülemez. Burada kasdedilen bizlerin aslı, kaynağı olan ilâhi güçtür. MESİH Şeytan için 'yalanın babası' nitelemesi yapar. Çünki; inancımıza göre ilk yalan söyleyen o dur."

 

Şimdi bu izâha inanır veyâ inanmazsınız. Ama; en azından dayandığı bir mantıki temel var diye düşünmekteyim. Fakat bu durumda "Tanrı'sı" ya da "Tanrımız" dendiğinde maksad hâsıl olmuyor mu ? "Tanrı'sı ve Baba'sı" demenin anlamı nedir ?

 

Böyle bir başlığı bir ateist forumda açtım diye kimse bana gülmesin lütfen.

İmkânsızlık ve muhakkak sûrette öğrenme isteği insana her "kapı"yı çaldırıyor.

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 74
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

21 dakika önce, deney yazdı:

Hristiyan filmlerin etkisi ile bizim müslümanlarda Allah baba diyorlar.

Filmlerin etkisinin olduğunu sanmıyorum, sinema varolmadan daha öncede söyleniyordur muhtemelen. saygı duyulması ve yakın hissedilmesinin ilgisi olabilir, devlet baba da çok kullanılır mesela, hiçbir hristiyan filmde gördüğümü hatırlamıyorum :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
33 dakika önce, Vefik Sâmi yazdı:

Hristiyanlar "Baba" ve "Tanrı" kavramlarını yan yana sıkça kullanır; hattâ dua ederken de "Baba" veya "Kutsal Babamız" şeklinde hitâbederler. Ben 2009 yılından bu tarafa İncil çalışmaktayım. Açık söylemek gerekirse dört gospelde bulunan öğretişlerden ziyâdesiyle etkilenmiş durumdayım. Ne var ki yaklaşık sekiz yıldır kendi imkânlarımla debelenip öğrenmeye çabalarken, kolaylık sağlar ümidiyle iki hristiyan foruma üye olmuştum. Bunlardan birisi şu an aktif değil. Diğeri ise faal durumda ama, beni sürekli banlıyor, sorularıma cevap vermiyorlar. e-posta adreslerini bulabildiğim 2-3 pastör'e yazdım ama; bir-iki mail sonrası onlar da cevap vermeyi bıraktı. Burada hiç Hristiyan var mı bilmi,yorum. Belki önceden bir kilisede teoloji eğitimi almış olup sonra ateist veya agnostik olan birileri bulunur düşüncesiyle bu başlığı açtım. Aşağıda aktaracağım cümleredeki "Baba" ne anlam ifâde etmektedir ?

 

Rom 15:6  Öyle ki, Rabbimiz İsa Mesih'in Tanrısı'nı ve Babası'nı birlik içinde hep bir ağızdan yüceltesiniz.

2 Ko 1:3  Her türlü tesellinin kaynağı olan Tanrı'ya, merhametli Baba'ya, Rabbimiz İsa Mesih'in Tanrısı ve Babası'na övgüler olsun!

2 Ko 11:31  Rab İsa'nın sonsuza dek övülecek olan Tanrısı ve Babası biliyor ki, yalan söylemiyorum.

1 Pe 1:3  Rabbimiz İsa Mesih'in Tanrısı ve Babası'na övgüler olsun. 

 

Bu "Baba" mevzûsu ile ilgili olarak iletişime geçtiğim bir-iki pastörden aldığım cevap yaklaşık olarak şu şekilde idi:

 

"Tanrı için kullanılan baba kavramı biyolojik anlam içermez. Tanrı'ın bir kadın ile sex yapması ve çocuk sâhibi olması düşünülemez. Burada kasdedilen bizlerin aslı, kaynağı olan ilâhi güçtür. MESİH Şeytan için 'yalanın babası' nitelemesi yapar. Çünki; inancımıza göre ilk yalan söyleyen o dur."

 

Şimdi bu izâha inanır veyâ inanmazsınız. Ama; en azından dayandığı bir mantıki temel var diye düşünmekteyim. Fakat bu durumda "Tanrı'sı" ya da "Tanrımız" dendiğinde maksad hâsıl olmuyor mu ? "Tanrı'sı ve Baba'sı" demenin anlamı nedir ?

 

Böyle bir başlığı bir ateist forumda açtım diye kimse bana gülmesin lütfen.

İmkânsızlık ve muhakkak sûrette öğrenme isteği insana her "kapı"yı çaldırıyor.

aramice incilde nasıl geçiyor ona bakmak lazım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu aşırı geniş bir konu.

Mesela biri çıkıp "Niye Çatahöyükteki gibi bir 'Anne' değil de 'Baba'?" diye sorabilir.

Bir diğeri zaten verdiğiniz açıklamayı mantıklı bulup, üstüne Müslümanların kutsal kitabında bu türden cinsiyet kavramından, melekler konusunda bile kaçınıldığı hatırlatmasını yapabilir.

 

/Ben ciddiyet içeren konuların bu tür yerlerde tartışılmaması gerektiğini düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuranı ayetlerindede aynı hatayı yaptık. bu sözler yüce yaratıcının sözleri dedik ve derinlik aradık, hakikat aradık yıllarca..ancak tabiki bulamadık. insan sözü olarak anlamaya çalışınca da kolayca anladık. burdaki durumda aynı gibi. basit ve sade düşünelim;

 

hristiyanlık nasıl başladı;  bir insan ben tanrıyım dedi. başka bir deyişle ; sizi o kadar seviyorum ki insan bedeninde yanınıza geldim ,seviyenize indim, gözlerinize bakıyor sofranızda oturuyor ,acılarınızı paylaşıyorum. oo ye harika!

 

ee şimdi insan bedeninde olan birinin bu iddiasını temellendirmek lazım. teologlar harıl harıl çalışmaya başladı.

 

dediler ki; isa soyut tanrının somut halidir. asıl kaynak olan babadır ve O soyuttur. isa da babanın zaman içinde yarattığı bir suretidir. (zaman içinde yaratılmıştır ancak babaylada birdir)

 

ee noldu; oğul oldu işte.  ogulda olsa tanrı işte.

 

kısaca baba-tanrı sözcuklerin de bir derinlik aramayın. inancı temellendirme çabası işte. ancak temel inanç üzerine kurulu. akli olarak böyle bişi imkansız. akıl bunu kabul edemez. aklen saçmadır. sonsuz bir varlık sonlu insan bedenine giremez. (enkarnasyon)

 

 

tarihinde Burakey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hristiyanlıkta bir keramet yok ki böyle ısrarla peşinden koşulsa? Baba fenomenini açıklamak ise son derece kolay. Freudcu bakarak bu konu rahatlıkla aydınlatılır.

 

Konu, henüz insan olmadığımız hayvanlık dönemimize kadar gidiyor. Sürü lideri baba mutlak otoritedir. Başını kaldırıp gözünün içine baktın mı bunu isyan sayar ve saldırıp seni sürüden kovar. Gider senin gibi sürüden kovulmuş ergen erkeklerle bir sürü oluşturmak zorunda kalırsın. Baba ve tanrı bu yüzden özdeş kavramlardır. İsyan etmenin acı sonuçları olduğu bir kavram.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, democrossian yazdı:

Hristiyanlıkta bir keramet yok ki böyle ısrarla peşinden koşulsa?

 

Bir ateist'in pencereseninden bakıldığında bütün dinler aynı kategoride bulunur. Birini, diğerinden ayırıp "kerâmet" aramak uygun olmaz. İnanç subjektif temellere dayandığı için ben bu güne kadar Tanrı'nın varlığına dâir inancımı kimseyle tartışmadım. Burdan "bi cacık" çıkmaz. Ne var ki MESİH öğretisini neden diğerlerinden ayırdığıma dâir birkaç cümle etmem mümkün. 

 

Tanrı'ya neden inanıyorum ?

 

Çünki; "Neden varım ?" sorusunun cevâbını Tanrı fikrinde bulmaktayım. Mevlâna'nın çok ilginç bir 'Pergel' metaforu var. Der ki "Pergel'in  bir ayağını sâbitlemezseniz, düzgün bir dâire çizmeniz mümkün olmaz." İşte ben de "Neden varım " susuna cevap ararken, "sabit" ayağım, Tanrı düşüncesidir.

 

Dört Gospelden - Matta, Markos, Luka, Yuhanna - MESİH öğretisinde beni etkileyen şey - sizin tâbirinizle 'kerâmet' - çok sağlam inasâni, ahlâki ve barışçı karakterde ilkelerin bulunmasıdır. Ayrıca MESİH adındaki karakter tüm doktrinel yaşamında hep ezilmişler, çâresizler, fakir-fukara ve "Günahkâr" olarak nitelenen insanlarla dolaşmış. "Neden günahkârlar ile geziyorsun ?" diye kendisini eleştiren din bilginlerine "Sağlamların değil, hastaların doktora ihtiyacı vardır. Ben doğru kişileri değil, günâhkârları çağırmaya geldim" der. Ayrıca bir Tanrı fikri olmadan, Tanrı fikrine dayanmadan yaşayamayacak olanlara da müthiş bir müjdesi vardır. Şöyle ki:

 

Alıntı

Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur. Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir.” (Matta 11:28/29/30)
 

 

İnanmak veya inanmamak her insanın özelidir.

Bu tavır, kişinin hayatla cedelleşemesi neticesinde "Kişiye özel" olarak ortaya çıkar.

Bu nedele hiç bir birey inanç-inançsızlık husûsundaki fikrini bir başkasına doğru-dürüst anlatamaz.

Ancak; o durumu yaşar.

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğru; inanmak veya inanmamak özelde kalmalıdır.  

Ancak punu pratikte uygulamak mümkün değildir, çünkü sonuç itibarı ile Siz de bașka insanların inançlarının peșinden gitme kararı almıșsınız. Ki o insanlar da inançlarını kendi iç dünyalarında bırakmayıp, çevrelerine yaymaya uğrașmıșlardır.

Halbuki inanç "kișisel" kalsaydı, insan sayısı kadar farklı inançlar ortaya çıkacaktı. Ancak mevcut tablo ise tam tersini gösteriyor, çünkü inançlar sürü mentalitesinde yașanıyor. Bunun böyle olması da doğal, kendimizi hayvanlardan istediğimiz kadar üstün görmeye uğrașsakta, bizler de sürü hayvanlarıyız. Bireysel olarak tek bașına yașayamayız.    

Mesela Daniel Defoe´nin meșhur romanı olan "Robinson Crusoe" yu tanımayanımız pek yoktur. İkl bakıșta güzel, romatik görünse de, insanların kaçta kaçı öyle bir yerde tek bașına yașayabilir ?  

Ayrıca piyasadaki bütün öğretiler, ilkeler ne kadar ulvi olurlarsa olsunlar, netice itibarı ile insancıldır.

Bizim ürünümüzdür, tanrısal değildir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 saat önce, Vefik Sâmi yazdı:

Hristiyanlar "Baba" ve "Tanrı" kavramlarını yan yana sıkça kullanır; hattâ dua ederken de "Baba" veya "Kutsal Babamız" şeklinde hitâbederler. Ben 2009 yılından bu tarafa İncil çalışmaktayım. Açık söylemek gerekirse dört gospelde bulunan öğretişlerden ziyâdesiyle etkilenmiş durumdayım. Ne var ki yaklaşık sekiz yıldır kendi imkânlarımla debelenip öğrenmeye çabalarken, kolaylık sağlar ümidiyle iki hristiyan foruma üye olmuştum. Bunlardan birisi şu an aktif değil. Diğeri ise faal durumda ama, beni sürekli banlıyor, sorularıma cevap vermiyorlar. e-posta adreslerini bulabildiğim 2-3 pastör'e yazdım ama; bir-iki mail sonrası onlar da cevap vermeyi bıraktı. Burada hiç Hristiyan var mı bilmi,yorum. Belki önceden bir kilisede teoloji eğitimi almış olup sonra ateist veya agnostik olan birileri bulunur düşüncesiyle bu başlığı açtım. Aşağıda aktaracağım cümleredeki "Baba" ne anlam ifâde etmektedir ?

 

Rom 15:6  Öyle ki, Rabbimiz İsa Mesih'in Tanrısı'nı ve Babası'nı birlik içinde hep bir ağızdan yüceltesiniz.

2 Ko 1:3  Her türlü tesellinin kaynağı olan Tanrı'ya, merhametli Baba'ya, Rabbimiz İsa Mesih'in Tanrısı ve Babası'na övgüler olsun!

2 Ko 11:31  Rab İsa'nın sonsuza dek övülecek olan Tanrısı ve Babası biliyor ki, yalan söylemiyorum.

1 Pe 1:3  Rabbimiz İsa Mesih'in Tanrısı ve Babası'na övgüler olsun. 

 

Bu "Baba" mevzûsu ile ilgili olarak iletişime geçtiğim bir-iki pastörden aldığım cevap yaklaşık olarak şu şekilde idi:

 

"Tanrı için kullanılan baba kavramı biyolojik anlam içermez. Tanrı'ın bir kadın ile sex yapması ve çocuk sâhibi olması düşünülemez. Burada kasdedilen bizlerin aslı, kaynağı olan ilâhi güçtür. MESİH Şeytan için 'yalanın babası' nitelemesi yapar. Çünki; inancımıza göre ilk yalan söyleyen o dur."

 

Şimdi bu izâha inanır veyâ inanmazsınız. Ama; en azından dayandığı bir mantıki temel var diye düşünmekteyim. Fakat bu durumda "Tanrı'sı" ya da "Tanrımız" dendiğinde maksad hâsıl olmuyor mu ? "Tanrı'sı ve Baba'sı" demenin anlamı nedir ?

 

Böyle bir başlığı bir ateist forumda açtım diye kimse bana gülmesin lütfen.

İmkânsızlık ve muhakkak sûrette öğrenme isteği insana her "kapı"yı çaldırıyor.

Size cevap verilmemesinin nedeni, bu ilginç sorunu kendilerinin de anlamamasıdır.. Baba, oğul ve kutsal ruh arasındaki ilişkiler karmaşıktır. Ona teslis deniyor..

İngilizce bilenler aşağıdaki adresi okusunlar..

 

http://christianity.net.au/questions/what_is_the_relationship_between_the_father_son_and_holy_spirit

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yukardaki kaynaktan aldığım aşağıdaki İngilizce paragraf bu konuda sizi aydınlatabilir. Kısa çevirisini de yapacağım.

 

The Father is in the Son, and the Son is in the Father (John 10:38), but they relate to each other - they are not ‘the same’.  John 1:1 says, ‘The Word was with God’ (distinction), ‘and the Word was God’.  We can’t say, ‘The Son is the Father’, but we can say ‘the Son and the Father are One’.  They are not one Son, or one Father, but One God.  They relate to each other by the Holy Spirit. 

İncile göre baba oğuldur, oğul da babadır (John 10:38).. Birbirleri ile ilişkilidirler ama aynı şey değildirler.

John 1:1'a göre kelime Tanrı iledir ve kelime Tanrıdır. Biz oğul babadır diyemeyiz ama oğul ve baba birdir diyebiliriz.

Onlar bir oğul ve bir baba değillerdir ama bir Tanrıdırlar.

Kutsal ruh onları birbirleri ile ilişkilendir.

 

Yani baba ve oğul, kutsal ruh aracılığı ile birlikte Tanrı'dırlar.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 saat önce, Burakey yazdı:

Kuranı ayetlerindede aynı hatayı yaptık. bu sözler yüce yaratıcının sözleri dedik ve derinlik aradık, hakikat aradık yıllarca..ancak tabiki bulamadık. insan sözü olarak anlamaya çalışınca da kolayca anladık. burdaki durumda aynı gibi. basit ve sade düşünelim;

 

hristiyanlık nasıl başladı;  bir insan ben tanrıyım dedi. başka bir deyişle ; sizi o kadar seviyorum ki insan bedeninde yanınıza geldim ,seviyenize indim, gözlerinize bakıyor sofranızda oturuyor ,acılarınızı paylaşıyorum. oo ye harika!

 

ee şimdi insan bedeninde olan birinin bu iddiasını temellendirmek lazım. teologlar harıl harıl çalışmaya başladı.

 

dediler ki; isa soyut tanrının somut halidir. asıl kaynak olan babadır ve O soyuttur. isa da babanın zaman içinde yarattığı bir suretidir. (zaman içinde yaratılmıştır ancak babaylada birdir)

 

ee noldu; oğul oldu işte.  ogulda olsa tanrı işte.

 

kısaca baba-tanrı sözcuklerin de bir derinlik aramayın. inancı temellendirme çabası işte. ancak temel inanç üzerine kurulu. akli olarak böyle bişi imkansız. akıl bunu kabul edemez. aklen saçmadır. sonsuz bir varlık sonlu insan bedenine giremez. (enkarnasyon)

 

 

 

- Ben bunu her türlü tartışırım. Geniş bir konu. Özellikle son kızım. Derin konular.

 

6 saat önce, Vefik Sâmi yazdı:

 

Bir ateist'in pencereseninden bakıldığında bütün dinler aynı kategoride bulunur. Birini, diğerinden ayırıp "kerâmet" aramak uygun olmaz. İnanç subjektif temellere dayandığı için ben bu güne kadar Tanrı'nın varlığına dâir inancımı kimseyle tartışmadım. Burdan "bi cacık" çıkmaz. Ne var ki MESİH öğretisini neden diğerlerinden ayırdığıma dâir birkaç cümle etmem mümkün. 

 

Tanrı'ya neden inanıyorum ?

 

Çünki; "Neden varım ?" sorusunun cevâbını Tanrı fikrinde bulmaktayım. Mevlâna'nın çok ilginç bir 'Pergel' metaforu var. Der ki "Pergel'in  bir ayağını sâbitlemezseniz, düzgün bir dâire çizmeniz mümkün olmaz." İşte ben de "Neden varım " susuna cevap ararken, "sabit" ayağım, Tanrı düşüncesidir.

 

Dört Gospelden - Matta, Markos, Luka, Yuhanna - MESİH öğretisinde beni etkileyen şey - sizin tâbirinizle 'kerâmet' - çok sağlam inasâni, ahlâki ve barışçı karakterde ilkelerin bulunmasıdır. Ayrıca MESİH adındaki karakter tüm doktrinel yaşamında hep ezilmişler, çâresizler, fakir-fukara ve "Günahkâr" olarak nitelenen insanlarla dolaşmış. "Neden günahkârlar ile geziyorsun ?" diye kendisini eleştiren din bilginlerine "Sağlamların değil, hastaların doktora ihtiyacı vardır. Ben doğru kişileri değil, günâhkârları çağırmaya geldim" der. Ayrıca bir Tanrı fikri olmadan, Tanrı fikrine dayanmadan yaşayamayacak olanlara da müthiş bir müjdesi vardır. Şöyle ki:

 

 

İnanmak veya inanmamak her insanın özelidir.

Bu tavır, kişinin hayatla cedelleşemesi neticesinde "Kişiye özel" olarak ortaya çıkar.

Bu nedele hiç bir birey inanç-inançsızlık husûsundaki fikrini bir başkasına doğru-dürüst anlatamaz.

Ancak; o durumu yaşar.

 

- İnanç-İnançsızlık olarak değil. Ama güzel gözlemler yapılmış. Devam ediniz :) 

 

47 dakika önce, haci yazdı:

Size cevap verilmemesinin nedeni, bu ilginç sorunu kendilerinin de anlamamasıdır.. Baba, oğul ve kutsal ruh arasındaki ilişkiler karmaşıktır. Ona teslis deniyor..

İngilizce bilenler aşağıdaki adresi okusunlar..

 

http://christianity.net.au/questions/what_is_the_relationship_between_the_father_son_and_holy_spirit

 

- İyi açıklamışlar galiba. Evet.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah kavramı genellikle baba kavramıyla özdeşleştirilir. Semavi dinlerde bunu en açık haliyle görmek mümkündür. 

 

Çünkü Atatürk'ün de çok haklı olarak tespit ettiği gibi allah kavramının kökeninde ata korkusu yatar. Bakın ne diyor Atatürk:

 

"İptidai insanların, tabiatın her şeyinden, gök gürültüsünden, geceden, taşan bir nehirden ve vahşi hayvanlardan ve hatta birbirlerinden korktuklarını biliyoruz. İlk his ve düşüncesi korku olan insanın her düşünce ve dileğinin mutlak surette yapmaya kalkışmış olması düşünülemez.
İptidai insan kümelerinde ata korkusu ve nihayet büyük kabile ve kavimlerde ata korkusu yerine kaim olan Allah korkusu insanların kafalarında ve hareketlerinde hesapsız memnular (korkular) yaratmıştır. Memnular ve hurafeler üzerine kurulan bir çok adetler ve ananeler, insanları düşünce ve harekette çok bağlamıştır, o kadar ki düşünce ve hareket serbestisi gibi bir hak mefhum malum olmamıştır. Cemaatlerin başına geçebilen adamlar, cemaati Allah namına idare ederdi."

(Kaynak: Medeni Bilgiler Kitabı, 1930)

 

"İnsanlık Allah’ı Yarattı

İnsanlar ilk devirlerinde pek acizdi. Kendilerini koruyamıyorlar, hiçbir olayın da sebebini bilmiyorlardı. Kendilerini koruyacak bir kuvvet aradılar. Sonunda insanlık, vicdanında bir kuvvet yarattı. O da işte “Allah” tır.” Her şeyi ondan beklediler, ondan istediler. Hastalıktan, felaketten korunmayı hep Allahlarından istediler. Fakat modern çağlarda insan her şeyi Allah’tan beklemedi, ancak toplumdan bekledi, her şeyin koruyucusu, insan cemiyetidir, bizi koruyan, refah içinde yaşatan toplumdur. Bu sebeple topluma önem vermek, onu kuvvetlendirmek ve yaşatmak lazımdır. Bunun için her türlü gelişme, huzur ve güven kaynağı toplumdur. "
( 1932 ) (Aktaran: Enver Behnan Şapolyo, Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi, s. 305) (age. s.236)

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı niye öfkeli ve azap vericidir? Çünkü sürü lideri disiplininden kaynaklanıp beyne kazınmış bir kavramdır. Neden kadınlar dindar olmaya daha eğilimlidir? Çünkü sürü lideri dişileri sürüden kovmaz. Kovulan sadece erkeklerdir. Neden ergen erkekler isyankar (ve günahkar) olmaya eğilimlidir? Çünkü sürü lideri olmak isterler ve bunun sürü liderini yenmekten başka yolu yoktur. 

 

Olguları doğa ile açıklamak son derece kolaydır. Karmaşık uydurma dogmalara gerek yok. Evrimci bakışla bakmak şart tabii doğaya. Tanrının yarattığı doğa diye bakmak yine batağa saplanmaktır. Hiç bir şey açıklanamaz bu yöntemle. Olguları, doğayı dinsel yöntemlerle açıklamaya kalkışmak dogmatizm bataklığına saplanmak demektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Raphael17 yazdı:

 

- Ben bunu her türlü tartışırım. Geniş bir konu. Özellikle son kızım. Derin konular.

 

 

enkarnasyon akla göre imkansızdır. derin anlamları bizde aradık yıllarca. derinse buyrun  argümanlarınızı sunun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, Burakey yazdı:

 

enkarnasyon akla göre imkansızdır. derin anlamları bizde aradık yıllarca. derinse buyrun  argümanlarınızı sunun.

 

O kadar derine inmenize lüzum yok.

Siz onun yeni hobisini anlamamıșsınız, muhterem.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 25.11.2017 at 22:45, Vefik Sâmi yazdı:

"Tanrı için kullanılan baba kavramı biyolojik anlam içermez. Tanrı'ın bir kadın ile sex yapması ve çocuk sâhibi olması düşünülemez. Burada kasdedilen bizlerin aslı, kaynağı olan ilâhi güçtür. MESİH Şeytan için 'yalanın babası' nitelemesi yapar. Çünki; inancımıza göre ilk yalan söyleyen o dur."

 

Şimdi bu izâha inanır veyâ inanmazsınız. Ama; en azından dayandığı bir mantıki temel var diye düşünmekteyim. Fakat bu durumda "Tanrı'sı" ya da "Tanrımız" dendiğinde maksad hâsıl olmuyor mu ? "Tanrı'sı ve Baba'sı" demenin anlamı nedir ?

 

Böyle bir başlığı bir ateist forumda açtım diye kimse bana gülmesin lütfen.

İmkânsızlık ve muhakkak sûrette öğrenme isteği insana her "kapı"yı çaldırıyor.

 

tanrı nedir sana göre vefik?

 

baba nedir sana göre vefik?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sekiz milyon yıldır şempanzeden ayrı bir türüz. Ama bu sekiz milyon yıl aynen şempanzelerin kabile düzeninde geçti. Sürü lideri algısı genlerimize kadar işledi. Şempanzeden tek farkımız ellerimizden yardım almadan yürümemiz ve taşlara biçim verebilmemizdi. Sekiz milyon yıl şempanzeden başkaca bir üstünlüğümüz olmadı. Bu biraz korkunç, değil mi! Bence ürpertici.   

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...