Jump to content

Allah’a veya puta tapmak arasında fark ne?


Recommended Posts

Just now, DeepBlue said:

Sende akıl yok demiştim.Olsa gösterirdin.Bigbang o senin çok sevdiğin tanrına yalan diyor be hey şaşkın!.hey yavrım hey..

 

Sen bile yalansın g.tüm bırak Tanrını.Şimdi sekiz ayaklı uçan kanatlı filine atla uç-git-kaybol.

 

 

Benim tanrım yok geri zekalı. Senin sülaleni siken süper zencin var. 

 

Sen git, ananın başını tutta, iyi kanırtsın süper zenci, hadi, anca varırsın.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 152
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

4 saat önce, Vefik Sâmi yazdı:

 

Daha önce de 'zât-ı âli'nize bu minvâlde bir soru yöneltmiş, fakat; "cevap" olarak Şeyh Nâzım Kıbrısiden "nasihat" videoları ile karşılaşmıştım. Gerçi, o videoları "sâlih kimse göreyim" diye yolladığınızı belirtmişsiniz de sâlih olmanın yolu iman ve ibâdetlerden değil, dürüstlükten geçer. Kendi nefsim de dâhil, ben şimdiye kadar dürüst bir kimseye rastlamadım.

 

Gelelim sadede.

 

Siz İslâmın "İ"sinden bihaber görünüyorsunuz. Yazdıklarınız, kitâbi-ezbere hezeyanlar. İslâmi literatürde "puta tapmak" nedir; bunu bildiğinizden emin değilim. Bir inançlının penceresinden bakıldığında, başka bir inançlının "put"u ile bir ateist'in put"u - inançlılara göre Kâinat, evren - farklıdır. Siz diyorsunuz ki; Tanrı'yı es geçip O'nun yerine ikâme edilen her şey puttur. Şimdi bu yanlış değil. Ne var ki bir inançlının putu böyle değil. İnançlı kişi aslâ yaratışta Tanrı'ya "ortak" kabul etmez. Yâni sizlerin "Putperest" deyip burun kıvırdığı İslâm öncesi Arapları bile, eski Yunan Panteonu gibi bir "İlahlar meclisi"ne tapmıyordu. Putları Allah indinde kıymeti olan İlâhi varlıklar olarak görüp, affolunmaları veya bir dertten-musibetten kurtulmaları için onların şefa'âtlerini umuyorlardı. Tıpkı İslâmi tasavvufta Şeyh'lere atfedilen "kudret"te olduğu gibi. Ama; mantık olarak aynı temele dayanan bir düşünceye tasavvuf penceresinden bakınca "iman" artık savunanı kalmamış ve size cevap gelmesi mümkün olmayan eski bir dinsel doktrin penceresinden bakınca "şirk" oluyor öyle mi ?

 

Benim maksadım sizinle münâkaşalara girmek değil.

İnancınızdan olmama korkusuyla bir savunma refleksi içerisinde her şeyi "halı'nın altına" süpürmeniz, size yarar sağlamaz.

Korkularınıza teslim olmayı "Tanrı'ya teslim olmak" zennetmeyin.

İblis'in elinde gerçek olmadığından, insanların zaaflarını - korku ve beklentiler - hoyratça kullanır.

Sormaktan- sorgulamaktan aslâ vazgeçmeyin.

 

Tanrı'nın; dürüstçe edinilmiş bir şüpheyi, ucunda Cennet ve ebedi hayat beklentisi olduğu için beliren sahte  "iman"a tercih edeceğinden emin olmalısın.

Başka türlü taptığın şey Tanrı olmaz da

Tanrıdan başka her şey olur.

 

Esâsında, senin ateistlere izafe ettiğin "put"  - Medde âlemi - inandığın Allah'tan daha dürüst ve mûteberdir.

Maddi âlem, kaçmaz, saklanmaz, bahâneler arkasında tam siper olmaz.

Doğrusu-yanlışı ile orta yerde durur.

 

Ama; Allah, eser-gürler, her şeyin sahibi olduğunu, kudreti sonsuz olduğunu iddia eder.

Ne var ki "Ey Allah bu (kitap) senin katından ise başımıza taş yağdır" (Enfâl  31) diyerek Muhammed'e meydan okuyan Mekkelilere; "Oysa, sen içlerinde iken Allah onlara azabetmez." (Enfâl 32) şeklinde 'cevap'(!) verek, Muhammed'in arkasında "tam siper" olur.

 

Bedir galibiyetini sâhiplenip:

" Onları siz öldürmediniz. Fakat Allah öldürdü onları. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, mü’minleri güzel bir imtihanla denemek için (kendilerini kendilerine şahit tutmak için yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir." (Enfâl 17)

 

Uhud mağlûbiyetinin sorumluluğunu kendisi için "kelle koltukta" savaşan insanların üzerine yıkar.

"(Bedir'de düşmanı) iki katına uğrattığınız bir musibet (Uhud'da) size çarpınca mı: "Bu nereden" dediniz? De ki: "Bu başınıza gelen kendinizdendir". Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir."(Âl-i İmran 165)

 

Her ne kadar Âl-i İmran 167 de "Mü'minlerle münafıkları ayıralım diye" şeklinde bir "gerekçe" ortaya konmuşsa da zâten münafık olarak nitelenen Abdullah b. Ubeyy ve kâbilesinden 300 kişi, daha savaş başlamadan Muhammed'in ordusundan ayrılmışlardı. Uhudda savaşanlar müslümanlardı. İddiaya göre, bir geçidi tutmakla görevli elli kişilik okçu grubu savaş kazanıldı zannedip ganimet hevesiyle yerlerini erken terk edince, bilinen sonuç ortaya çıkmıştı. Allah, öyle bir "gerekçe" ileri sürmüş ki kim(ler)in münafık olduğunu önceden bil(e)mediği için, Uhudda müslümanların yenilmesine "müsaade"(!) etmiş. Etmiş ki sinsi münafıklar, müslümanlardan ayrılıp, ortaya çıksın.

 

Bir insan için bu tip bir strateji doğru olabilir. Ancak; her şeyi daha olmadan bildiği iddia olunan Allah'ın bu tip bir "metod" kullanamsı gerçekten garip. Ayrıca, sonuçta üzülen ve ezilen, çok önceden savaşı bırakan münafıklar değil, kelle-koltukta savaşan müslümanlar olmuş. Eğer Uhud savaşı kazanılsa idi mahçup olup, verecek cevap bulamayacak olan, Abdullah b. Ubeyy tayfası olacaktı.

 

 

Ya bırak kardeşim"madde alemi dürüst"müş.Daha yazın başında söylediğin şeyi yazın sonuna gelince unutmuşsun.Yazın başında " Madde olan kendinin" bile nadürüst olduğunu ifade ederek: bu madde aleminin kaçak, saklanan, bahâneler arkasına sığınan bir yer olduğunu bi kabul etmişsin bi etmemişsin ki bu riyakarlıktır.Böyle bilge dede havalarında yazman bişe ifade etmiyor.İçi boş.Ayrıyeten Young deneyi madde dürüst demiyor bir dalga bir tanecik diyor.Schrödinger' in kedisi deneyi de öyle demiyor...Tanrı dürüst değilmişte madde dürüstmüşte.Madde dürüst olsa yazın başında kendini bile dürüst olmamakla suçlamazdın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, DeepBlue yazdı:

Ya bırak kardeşim"madde alemi dürüst"müş.Daha yazın başında söylediğin şeyi yazın sonuna gelince unutmuşsun.Yazın başında " Madde olan kendinin" bile nadürüst olduğunu ifade ederek: bu madde aleminin kaçak, saklanan, bahâneler arkasına sığınan bir yer olduğunu bi kabul etmişsin bi etmemişsin ki bu riyakarlıktır.Böyle bilge dede havalarında yazman bişe ifade etmiyor.İçi boş

 

"Bilge Dede" ? :)

Vallâ, bilgeliği hak edecek birikime sâhip olmasam da benzetmen hoşuma gitti.

Teşekkür ederim.

 

Fakat; beni "riyâ"ile suçlamadan evvel, yazılanı ağır ağır ve anlayarak oku.

Maddi âlemin - Kâinat, Evren - görece dürüst olduğunu söyledim.

'Kaçmaz, saklanmaz, bahaneler arkasında tam siper olmaz. Eğrisi-doğrusuyla ortadadır.' dedim.

Dediklerimim arkasındayım.

 

Taa ki sen bir yanlışımı bulup, çıkarana kadar.

 

Muhammed'e meydan okuyan Arapları kasdederek elçisine, "Sen aralarında iken ben onlara zulmetmem" diyen Allah, neden amca Ebû Tâlip'in "imansız" gitmesine müsaade etti ?

Eğer aranan şey iyilik ise Allah'ın "Habibim" dediği Muhammed'e on yıl müddetle kol-kanat germekten daha büyük iyilik mi olur ?

Müslümanların kılıç şakırtılarını Mekkeden duyunca, korkusundan biat eden Ebu Sufyan, ölüm döşeğinde bile düşüncesini değiştirmeyecek derecede dürüst olan Ebû Talipten daha mı kıymetli idi ?

Üstelik; oğlu Muaviye ve torunu Yezid'in müslümanlara ettiği kötülükleri hesâba katarsak, durum daha da vahim.

 

Benim hakkımda istediğini düşünmekte, yazmakta serbestsin.

Senin nitlemenle ben değişmem.

Ancak; maksadın seviyeli bir münâkaşa ise konu dışına çıkmadan, çarpıtmadan, kıvırmadan yaz.

En azından, bunu beklemek hakkımdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

@Vefik SâmiMesele o değil mesele madde'nin aldatıcı potansiyelinin de olduğudur.Ama dediğin gibi belli kuralın dışına çıkmıyor.Önemli olanda bu zaten.Yani bunu kabul edip Tanrıyı dürüst olmamakla suçlamandı.Çünkü; Maddeyi yaratan ve maddeye bu kuralları veren de O'dur zaten.Ama bunu bildiğin halde maddeye dürüst Tanrıya değil diyorsun.

 

Diğer mesele senin de madde olmandı.Buna rağmen maddeye dürüst kendine nadürüst dedin.Neden?

 

Allah kimseye zulmetmez zaten ama bu azap etmeyeceği manasına da gelmez.

 

Sonra tüm iyliklerin sahibi Allah'tır.Sana gelen tüm iylikler Allah'tan.

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

2 saat önce, DeepBlue yazdı:

Mesele o değil mesele madde'nin aldatıcı potansiyelinin de olduğudur.Ama dediğin gibi belli kuralın dışına çıkmıyor.Önemli olanda bu zaten.Yani bunu kabul edip Tanrıyı dürüst olmamakla suçlamandı.Çünkü; Maddeyi yaratan ve maddeye bu kuralları veren de O'dur zaten.Ama bunu bildiğin halde maddeye dürüst Tanrıya değil diyorsun.

 

Okuduğunu anlamakta bir sıkıntın mı var ? Ben, Tanrı'ya "dürüst değil" demedim; Kur'an İlah'ı için yaptım bu nitelemeyi. Dikkat edersen, Kur'andan âyetler vererek anlattım. Ama; ne hikmetse işin o tarafına hiç bakmıyorsun. Ayrıca dürüstlük irade sâhibi varlıklar içindir. Kainat'ın  - Bildiğim kadarıyla - irâdesi, zekâsı yok. Bu itibarla Tanrı ile Kâinatı bir "dürüstlük yarışı"na sokmak, abesle iştigâl olur.

 

Benim bu tür bir benzetme yapmam, aslında ironi idi.

Kâinatın bir işleyişi var.

O işleyiş, biz hoşlansak da hoşlanmasak da sürgit devam ediyor.

Kâinat sık sık fikir değiştirip " Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır; Ana Kitap O'nun katındadır. " (Rad 39) demiyor.

 

Şimdi çaktın mı köfteyi ? :D

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

@Vefik Sâmi Kardeşim ben müslümanım.Ama sen başka din anlatıyorsun!Sen kuranın bir kısmına inanıyor bir kısmına inan mıyor musun?Evren canlıdır kurana göre.Sen bi b.k bilmiyorsun.Kurandan haberin yok.

 

Fussilet-11: Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.

 

Ayette yeryüzüne ve arza sesleniyor tanrı.Sence canlı olmayan birşeye seslenilir mi?Ve akabin de onlarda cevap veriyor.Bu da evrenin canlı olduğunu gösterir.

 

Sana verdiğim cevaplarda kurandandı zaten.Tanrıya inanman bişe ifade etmez cehennemliksin.Kuranı yalanlıyorsun.

Kusura bakma ama çok ahmakmışsın.Dost acı söyler kardeşim gurur edip küfür etme şimdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
25 dakika önce, DeepBlue yazdı:

Kardeşim ben müslümanım.Ama sen başka din anlatıyorsun!Sen kuranın bir kısmına inanıyor bir kısmına inan mıyor musun?Evren canlıdır kurana göre.Sen bi b.k bilmiyorsun.Kurandan haberin yok.

 

 

Kur'andan haberimin olması için bir "b.k" bilmem mi gerekiyor ?

"B.k" ile Kur'an arasında nasıl bir bağ kurdun öyle ?

 

Ben, eleştiririm; hakâret etmem.

Sen, kendi iktabına hakâret ediyorsun.

Yahu, hiç mi aklı başında bir müselman bulup da tartışamıyacağız ? :(

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
22 dakika önce, Vefik Sâmi yazdı:

 

Yahu, hiç mi aklı başında bir müselman bulup da tartışamıyacağız ? :(

 

Aklı bașında ve zehir zemberek müslüman çok var. Onlarla herșeyi tartıșabilirsiniz, bir tek șey hariç.

Peygamberlerini, Tanrılarını ve tabii ki kitaplarını tartıșamazsınız. Bu neredeyse imkansız, diyebilirim.

Sebebi ise inançlarının temeli olan kıtaplarında yatıyor.

Oradaki her kelime istisnasız Tanrının sözleridir ve tartıșmaya bile açık değildir.

Dolayısı ile eleștiri karșısında sık sık gözlenen tahammülsüzlüğün sebebi burada yatıyor.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, kavak yazdı:

Aklı bașında ve zehir zemberek müslüman çok var. Onlarla herșeyi tartıșabilirsiniz, bir tek șey hariç.

Peygamberlerini, Tanrılarını ve tabii ki kitaplarını tartıșamazsınız. Bu neredeyse imkansız, diyebilirim.

 

Valla ben her türünü gördüm.

De...

Kimi hadisleri toptan reddeder, "uydurma" der.

Kimi, Kur'an âyetlerine Arapoğlu Arap'ın bile bi(e)lmediği anlamlar yükler.

Tanrıdan gelen kitap, çağlar üstü olmalı.

İlkesellik barındırmalı; zaman ve mekâna göre farklı anlamlar yüklenmeye müsâit olmamalı.

Her çağın hâkim kültürüne göre tekrar, tekrar güncellenmemeli.

 

Orta Çağın hâkim kültürü dünyanın düz olduğunu kabul ettiğinden, o dönem İslâm uleması dünyanın düz olduğuna dâir Kur'andan "delil/Gaşiye 20" bulma yarışına girmişler.

Şimdilerde bing Bang moda ya.

Zâriyat 47 den bing bang çıkarıveediler gaaari.

Gari de gari, gariiii :D

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
55 dakika önce, Vefik Sâmi yazdı:

 

Valla ben her türünü gördüm.

De...

Kimi hadisleri toptan reddeder, "uydurma" der.

Kimi, Kur'an âyetlerine Arapoğlu Arap'ın bile bi(e)lmediği anlamlar yükler.

Tanrıdan gelen kitap, çağlar üstü olmalı.

İlkesellik barındırmalı; zaman ve mekâna göre farklı anlamlar yüklenmeye müsâit olmamalı.

Her çağın hâkim kültürüne göre tekrar, tekrar güncellenmemeli.

 

Orta Çağın hâkim kültürü dünyanın düz olduğunu kabul ettiğinden, o dönem İslâm uleması dünyanın düz olduğuna dâir Kur'andan "delil/Gaşiye 20" bulma yarışına girmişler.

Şimdilerde bing Bang moda ya.

Zâriyat 47 den bing bang çıkarıveediler gaaari.

Gari de gari, gariiii :D

Big bang'ı aynen savunanlardan değilim ben kısmen.Örneğin ; evren genişliyor diyor ama bence bu genişleme evren dışında ki Nur'un maddeye dönüşmesi şeklinde oluyor.Başka şekilde olmaz yırtılması gerek.

Bigbengdan farklı benim algımda ki big Bang.O yüzden bana maval okuma.

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, DeepBlue yazdı:

Big bang'ı aynen savunanlardan değilim ben kısmen.Örneğin ; evren genişliyor diyor ama bence bu genişleme evren dışında ki Nur'un maddeye dönüşmesi şeklinde oluyor.Başka şekilde olmaz yırtılması gerek.

Bigbengdan farklı benim algımda ki big Bang.O yüzden bana maval okuma.

 

Ben, müslümanların inançları ile ilgili kendi aralarında genel kabûl gören argümanlarından söz ettim.

Zât-ı âli'nizin nev'i şahsına münhasır düşünceleri değil söz konusu olan

Bing Bang'ı tartışmıyorduk dikkat ettiysen.

 

O, sadece bir örnek idi.

 

Yeri gelmişken belirteyim. İyice vâkıf olmadığım hususlarda hiç kimse ile tartışmam. İsterse muhatabım bir ortaokul bebesi olsun. Belki bebeleri mugâlâta ile iknâ ederim ama; ortada bilim nâmusu denen bir ilke var. Fizik, kimya, matematik benim pek aşinâ olduğum alanlar değil. Daha ziyâde, Tarih ve din ağırlıklı çalışmalarım oldu. Bunlarda dahi konu, konu dikkatli giderim. Her başlığa "sazan" misâli atlama huyum yoktur.

 

Öyle zannediyorum ki sana hitâben yazdığım son mesaj bu.

Çünki, tartıştığın konuya hâkim değilsin.

Daldan dala atlıyorsun.

"Nur maddeye dönüşüyor" demişsin.

Sen böyle düşünüp, inanabilirsin.

Ne var ki somut biçimde ıspatlayamayacağın hususları "argüman" gibi kullanırsan ortaya seviyeli bir münâkaşa değil, anca geyik muhabbeti çıkar.

 

Selâmetle...

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
55 dakika önce, Vefik Sâmi yazdı:

 

Ben, müslümanların inançları ile ilgili kendi aralarında genel kabûl gören argümanlarından söz ettim.

Zât-ı âli'nizin nev'i şahsına münhasır düşünceleri değil söz konusu olan

Bing Bang'ı tartışmıyorduk dikkat ettiysen.

 

O, sadece bir örnek idi.

 

Yeri gelmişken belirteyim. İyice vâkıf olmadığım hususlarda hiç kimse ile tartışmam. İsterse muhatabım bir ortaokul bebesi olsun. Belki bebeleri mugâlâta ile iknâ ederim ama; ortada bilim nâmusu denen bir ilke var. Fizik, kimya, matematik benim pek aşinâ olduğum alanlar değil. Daha ziyâde, Tarih ve din ağırlıklı çalışmalarım oldu. Bunlarda dahi konu, konu dikkatli giderim. Her başlığa "sazan" misâli atlama huyum yoktur.

 

Öyle zannediyorum ki sana hitâben yazdığım son mesaj bu.

Çünki, tartıştığın konuya hâkim değilsin.

Daldan dala atlıyorsun.

"Nur maddeye dönüşüyor" demişsin.

Sen böyle düşünüp, inanabilirsin.

Ne var ki somut biçimde ıspatlayamayacağın hususları "argüman" gibi kullanırsan ortaya seviyeli bir münâkaşa değil, anca geyik muhabbeti çıkar.

 

Selâmetle...

Ulan yobaz adam.Ben nur derim bilim doğası bilinmeyen güç/enerji der.G.tümden mi uyduruyorum cahil adam.Git m- teorisini/herşeyin teorisini araştır .Boş yapma!Eğer evren bir patlama neticesinde harekete geçmişse bu patlama nereden geldi?Kuralları neydi?Bize uzay-zaman yapısını veren bu patlamanın denklemini kim yazdı?Siçim teorisi ve 11. boyutuda işe katan M teorisine göre mikro sicimler titreştiğinde evrende bulunan atomaltı parçacıklar oluşuyor.Yani madde.Bu sicimler evren dışında ki gerçeklik neden olmasın.Birkere titreşmeye başlamış ve o nur içinde sürüp gidiyor.Sürdükçe evren bu nurani sicimler içinde genişliyor.Bu teoriye göre hiper uzaya yayılan rezonanslar halinde ki bu dalga belki de Tanrının nurudur.Neden olmasın?Senin gibi g.tümden uydurmuyorum.Şimdi yaylan git!

Link to post
Sitelerde Paylaş
29 dakika önce, DeepBlue yazdı:

Ulan yobaz adam

"Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde tartış; doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir."

"Firavun'a gidin. Çünkü o, iyiden iyiye azdı.Ona yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını başına alır veya korkar."

"Eğer Allah dileseydi onlar şirk koşmazdı. Biz seni onlar üzerinde bir gözetleyici kılmadık; sen onlar üzerinde bir vekil değilsin."

 

Kardeşim bu yazdıklarım aynı zamanda kendi nefsimedir. Bu forum bir müslümanın ruhaniyetine zarar verme potansiyeli yüksek bir yer. Kimseye bir şey anlatmak, bunun için bağırıp çağırmak gibi bir vazifemiz yok. Böyle hissedeceksek burada hiç olmamamız daha iyi. Samimi olarak bir şeyleri merak eden ve soran olursa, ki burada çok azlar, ilmimiz ve anlayışımız ölçüsünde yumuşaklıkla ve hikmetle bildiğimizi anlatmamız kafi. Kalpler Allahın elindedir. Burada sürekli bir şey yazmaktansa buradakilere çok dua etmek bize daha çok yakışır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
37 dakika önce, Yeni Üye yazdı:

"Firavun'a gidin. Çünkü o, iyiden iyiye azdı.Ona yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını başına alır veya korkar."

 

İyi de hesâba katmadığın bir husus var !..

Değil bu başlıkta, şimdiye kadar müdâhil olduğum hiç bir konuda kimselere  hakâret etmedim.

"Eğer "Firavun" ben,

"Mûsâ" da her önüne gelene sinkaf edip çemkiren, defâlarca forumdan atılıp, aklı sıra şimdilerde "kılık-yöntem" değiştiren diğer "zât-ı muhterem"(!) ise bu inanç işleri epey karışık demektir.

 

Sizin iyi niyetinizden şüphede değilim şimdilik.

Ama; uyardığın vatandaşın iler-tutar tarfı yok.

Konu ne ?

Bu şahıs müdâhil olduktan sonra nereye geldi ?

 

Ben "az" söyleyeyim, sen yeteri kadar anla !..

 

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, Vefik Sâmi yazdı:

"Eğer "Firavun" ben,

"Mûsâ" da her önüne gelene sinkaf edip çemkiren, defâlarca forumdan atılıp, aklı sıra şimdilerde "kılık-yöntem" değiştiren diğer "zât-ı muhterem"(!) ise bu inanç işleri epey karışık demektir.

Estağfurullah, size ya da kimseye firavun demedim. Yani musa ve Haruna, firavun gibi ilahlık iddiasında olan bir zorbaya giderken bile yumuşak söz söyleyin deniyorsa, burada kendi halinde ateist, deist ya da gayri müslümlere daha yumuşak bir üslupla konuşmak lazımdır demek istedim. Tabi bunu Allah için yapıyorsak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 10.12.2017 at 11:08, Yeni Üye yazdı:

Bismillah.

Kardeşim gerçeklik katman katmandır. Ne alemler var, Ne alemler.... 

Mesela dün burada bilim forumunda gerçek nedir diye tartışılırken başıma gelen bir rüya hadisesi anlatmıştım. Bu gece de bir rüya gördüm. Derste konuşan bir öğretmeni dinlerken yorgun bir şekilde başımı yumuşak bir şeye koyup (uyanıkkenki bilinç seviyemle değil ama o rüyadaki bilinç seviyemle) başka bir rüyaya girebilir miyim denemesi yaptım rüyamda. bir şey görebildim diyemem ama bu fikir varsa demek ki rüya içinde de rüyalar var. Onlar içinde de. Hiç kimse işte varlığın görüntüleri bu kadardır ve bunlardır veya gerçekliğin gerçekliği budur şeklinde nihai bir şey söyleyemez. Bizim kendi gerçekliğimiz de gözümüzle gördüğümüzden ibaret değil. Benliğimizin ve Bilincimizin çok değişik katmanları ve seviyeleri var. Biz bu dünyada bu kisvede görünüyoruz ama başka dünyalardaki kisvemiz ve görüntümüz farklıdır. Bizim gördüğümüz aleme şehadet alemi denir. Bu alem gerçekliğin en kaba, en yoğun bir biçimde şekilllerde ve maddelerde göründüğü şeklidir ama yukarıya doğru gerçeklik daha latif alemlerde daha hafif ve latif olarak vardır ve görünür.

Peki put nedir. İşte gerçekliğin mertebelerin, katmanları veya herhangi bir aşamasında bulduğun bir şeye bu Nihayettir dersen o put olur. Sen Allah demek istemediğin için başka kelimeler kullanayım. Varlık bir tanedir. ama görüntüleri sonsuzdur. O görüntülerden birine bu O nihayettir dersen o görüntü senin putundur. Silsileyi kesmek ortaya putlar çıkarır. O birdir. Evveldir(Öncesi yoktur). Ahirdir(Sonrası da yoktur). Zahirdir(her şeyde görünendir). Batındır(mutlak bilinmezdir). Allahu alem, Evveldir ve Ahirdir demek aslında O hep Odur Onunla beraber başka da bir şey yoktur anlamına da gelir. O ndan başkası var mı ki duanı işitebilsin. Ondan başka güç var mı ki bir şey yapabilsin.

Allahın puttan farkını anlatamamışsın,bol laf salatası yapmışsın.

Putperest bir Afrikalı kabile ile koyu Müslim bir Arap arasında ilahi ne fark var?

Birisi nesnel puta yalvarıyor,diğeri göksel puta tapıyor,iki topluluk arasında gözle göreceğimiz ne farklar olabilir?

Yiyecekleri rızık mı değişiyor?Hastalıklara mı yakalanmıyorlar,ne?

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, Ornias yazdı:

Allahın puttan farkını anlatamamışsın,bol laf salatası yapmışsın.

Putperest bir Afrikalı kabile ile koyu Müslim bir Arap arasında ilahi ne fark var?

Birisi nesnel puta yalvarıyor,diğeri göksel puta tapıyor,iki topluluk arasında gözle göreceğimiz ne farklar olabilir?

Yiyecekleri rızık mı değişiyor?Hastalıklara mı yakalanmıyorlar,ne?

Kelimeler üzerinde anlaşamadan fikirler üzerinde anlaşamayız. Size putun ve putperest in bazı tanımlarını alıntılıyorum.

 

"kimi ilkel toplumlarda, doğaüstü gücü ve etkisi olduğuna inanılan, tanrı olarak tapılan, genellikle canlı bir varlığı, özellikle insanı gösteren, tahtadan, taştan, topraktan yapılmış yontu."

"Putperestlik ya da Putataparlık, genel anlamda bir nesne, görüntü veya fikre tapım içeren bir dini uygulama, anlayış veya inançtır. "

idol: "An image or representation of a god used as an object of worship."

 

Şimdi putu böyle tanımlarsak Yaratıcının(Allah ın) kendine tapmak ile O olduğu düşünülen ya da onun görüntü ve temsilleri olduğu düşünülen ve somut,soyut şeylere tapmak arasındaki fark Allaha tapmak ile puta tapmak arasındaki farktır. Bir olan Yaratıcı inancı ve ona tapınma insan kadar eskidir. Bütün inançlar bu ilk ve fıtri ve gökten inmiş inancın bozulmuş ve tahrif edilmiş şeklidir. Orjinali ve doğrusu ara sıra hatırlatılmış. Ama sen illa put demek ilah demektir, tapınılan şey demektir ve tapınılan her şey puttur dersen, tanımın dolayısıyla sana bir şey diyemem. Tapınılan hiç bir şey ne şifa verebilir ne de rızık verebilir, bunların hepsini matematik, olasılık ve sebepler belirler dersen yine bir şey diyemem.

 

Şu anki durumunuzda aynı dili konuşmamız zor. O yüzden bu sorunuza direk cevap vermeyeceğim. Çünkü akıl ya da akli sorular olarak isimlendirdiğiniz şeyler aslında kendi pozisyonunuzdan gerçeği nasıl gördüğünüzle ve algıladığınızla ilintili ve pozisyonunuzu haklı çıkarmaya yönelik şeyler. Bir inananın pozisyonundan ateist olmak için zır deli olmak gerekir. Bir ateiste göre de müslüman olmak için akılsız olmak gerekir. Size sadece bulunduğunuz pozisyonun gerçeğin ne kadarını temsil eden bir pozisyon olduğunu sorgulamanızı tavsiye edebilirim. Benim açımdan cevabı şu, algı eşiğimizde olan şeyler içerisinden açıklayabildiklerimiz oldukça sınırlı. Algı eşiğimizi ve gelişmiş cihazların da algı eşiğini aşan da bir dolu şey var. Dolayısıyla belki de bütün gerçekliğin kabaca görünen ve çok cüzi bir kısmına tekabül eden bir alana ilişkin oluşturduğunuz zanlarla gerçeğin tamamını açıklayabileceğinize inanmış durumdasınız. Bir gün bu tercihinizi sorgular ve peygamberlerin getirdiği Bir Allah ve ahiret inancının size ne vadettiğini anlama çabasına girerseniz size şunu tavsiye edebilirim.

 

Onun huzuruna gururla, şikayet ve sorularla girilmez. Her şeyini kaybetmiş, yalın ayak, yırtık pırtık elbiseli bir dilenci cihan sultanının huzuruna nasıl girerse öyle girilir. Nefsime zulmettim ve hata ettim ama kabul edersen hatamdan dönüyorum denir. Hiç bir şeyim yok ama sen bir şeylerim olmasını ister ve verirsen bir şeyim olur denir.  Hiç bir şey bilmiyorum ama sen öğrenmemi ister ve öğretirsen öğrenirim denir. İşte o zaman O da sultanlığına layık ikramlarla sana ne isterse verir. O güne kadar seni zanlarınla ve nefsinle başbaşa bırakır. Senin zannın her şeyi sebeplerin yaptığı ise seni sebepler cenderesinde kendinle başbaşa bırakır. Senin zannın peygamberlerin getirdiği ebediyyet ve mükemmeliyet yurdunun yalan olduğu, geçici dünyanın gerçek olduğu ve sonunda yok olacağın ise o da seni razı olduğun sona duçar eder.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...