Jump to content

Kendi kendini tasarlamak imkansızdır.


Recommended Posts

35 dakika önce, teflon yazdı:

 

Evet özgür irade yok. (yoksa dahi)

Ve kendi kendine tasarım var.

Çelişki nerede ki?

özgür irade kendisi dışında bilgi enerji  madde bakımından bağımlı olmamaktır.

 

özür irade yoksa tasarım için  gerekli enerji madde ve bilgiyi kendin üretmediğin anlamına gelir.:)

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 418
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Bir saat önce, teflon yazdı:

 

E daha buz kristalini dahi bilmiyorsan, hangi akla hizmet kendini tasarımlamak imkansızdır diye bir başlık açarsın ki?

Neden "bahçemdeki canlılar evrim geçirmiyor" diye başlık açarsın ki?

Sana aylardır bunu anlatmaya çalışıyoruz.

Onca laf ebeliği yaptıktan sonra false vacuum bilmiyom de..olacak iş mi bu?

Hayır biz de her bi boku bilmiyoruz, yanından bile geçmiyoruz hatta, ama en azından kendimizi biliyoruz.

 

Önce gerçekten araştır, öğren, sonra yaz. Kendini bil, sonra yaz.

Çünkü görüldüğü üzere kendi çapında boş atıp dolu tutturmak minvalinde yazdıklarının hiçbir kıymet ve ehemmiyeti yok.

Başlıktaki iddiana, tonlamana bakar mısın? Resmen alçak dağları ben yarattım modunda açmışsın.

İnsan gibi bir başlık koyamıyor musun şuraya?! Normal bir şekilde ifade edemiyor musun? Daha başlık provokatif. Akabinde hep hakaret var diyorsun bir de..

Hayır gören de bir şey yazacan falan zanneder.  E ne oldu, senin dağ her zamanki gibi fare doğurdu.

Ortada bir tasarım olmadığı gibi, paradoks falan da yok.

 

Buz kristalleri ve de kil kristalleri ise self-organizasyonun en güzel örneklerindendir.

Detayını yazarız. Yazmışımdır da zaten bu forumda ama şimdi o kadar vaktim yok.

Ayrıca oturup sen de araştırabilirsin...!

Bir çok örnek, açıklama ve kitap var bu konu üzerine.

Ve sen daha bunları bilmeden böyle bir başlık açamazsın! 

 

O milletin kendi çapında hakir gördüğü Urey-Miller deneyinde peydah olan organik molekülleri urey'le miller örgüyle falan mı ördüler sence?

Yoksa gerekli şartları oluşturup kendi haline bıraktıkları düzenekten kendiliğinden mi çıkageldi?

Kim tasarladı onları? Kim tasarımladı?

 

İlk madde, yok ilk şey, false vacuum, sıfır nokta enerjisi, boşluktan oluşan evren vb. konuları ile ilgili daha fazla yazmaya gerek yok.

Çünkü sana, hem de sana daha önce elimden geldiğince, kendi çapımda açıklamaya çalıştım bunları. Örnekleyerek.

Ne var ki sen bunlar hiç yaşanmamış gibi 3 gün sonra aynı şeyleri soruyorsun. Sormak da değil, iddia ediyorsun.

İnsanı deli eden tarafın bu işte.

Buz kristalleri self organizasyon değildir.Hava şartlarına bağımlıdır.

Kendilerini oluşturan elementleri kendileri tasarımlamamıştır.

 

Snowflake%20Morphology2.jpg

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, bilgivehis yazdı:

 

 

Alıntıladığım bu iki cümlenizden anlaşılan herkese göre farklı bir HİÇ tanımı çıkıyor.

İlk alıntıda hiçliği YOK anlamında kullanmışsınız, kimine göre hiçin anlamı yok demektir.

İkinci alıntıda, boşluk için henüz oluşmamış ama o boşluğun potansiyel varlık taşıdığını ve mekandan bağımsız olmadığını söylemişsiniz, kimisi de bu görüşü HİÇ anlamında kullanıyor.

Bu durumda kimine göre hiç yok demektir, kimine göre de oluşma potansiyeli taşısa da henüz oluşmadığından hiç anlamında kullanıyor.

Galiba sen özellikle bu noktayı anlatmaya çalışıyorsun, eğer anlatmaya çalıştığın buysa bence HİÇ NEDİR? şeklinde bir başlık açsan daha iyi olur...

Aynen kardeşim aşağı yukarı onun gibi birşey.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, anibal yazdı:

 

 

Sen önce bir, süper zencinin götünde açtığı boşluğu düşün, ondan sonra konuş.

 

İşte kendin, kendi götüne koca bir eşşek sikini soktun, süper zencinin malafatı küçük geldi demek...

 

Hiçliğin kendisi bile yoksa, sen hangi dangalak akılla "madem hiçlikten nasıl madde falan zart zurt çıktı" diye osuruyorsun? Neyle olacak, elbette süper zencinin fışkırttığı akılla..

 

Evet, senin derdin o hiçlik falan değil, benim muazzam götümden uydurduğum pek bir daha muazzam süper zencinin olmadığını göstermek senin derdin. Bu meseleyi çözmediğin sürece, götten siki,lmiş sen gibilerin asla ve kata ciddiye alınmayacağı muhakkak bir hakikat olacaktır. 

Herşey O değildir ama O 'ndandır.(İmam-Rabbani/Vahdet-i Şuhud).O derken yani Allah u zü'l-celâli ve'l-ikrâm hazretleri.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, TAO said:

Buz kristalleri self organizasyon değildir.Hava şartlarına bağımlıdır.

Kendilerini oluşturan elementleri kendileri tasarımlamamıştır.

 

 

 

 

Hava eline testere alıp tek tek onları tasarlıyor mu? Hava geometri biliyor mu? Kendilerinin oluşturan elementler de kendilerini tasarımladı zaten. Ona da, "Amanda sıcak tasarladı, yok basınç tasarladı" diyeceksin elbette, tipik bir moron olarak.

 

O kadar zavallı laflar ediyorsunuz ki. irin gibi akıyor her yanınızdan gerzeklik.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen ne cahil bir adamsın.Suyun hal değiştirip buza dönmesi kendini tasarlamak mı lan.Zaten mevcut olan birşeyin ilahi kanunlar neticesinde hal değiştirip başka birşeye dönmesi.Sen konu başlığından ki bu paradoxstan bi b.k anlamamışsın.

 

Insan aklı sayesinde ya da maddenin bu ilahi kanunlar çarçevesinde kendini senin deyiminle tasarlıyor olması bizim dediğimiz manada ki kendini tasarlayıp yoktan var olmak manasından çok uzak moron.Cahil,budala seni.

 

Sana göre tırtılın kelebeğe dönmesi de kendini tasarlamak.Ayrıca bu evrim değil başkalaşımdır.Genlerde bunun bilgisinin olması gerektir.Tırtıl kendini tasarlamamış bilakıs tasarlanmıştır.Bilerek çarpıtıyorsun anlamadığından değil.Ne demiş şair;

 

Âlemin küfre göre, hem başı, hem sonu "hiç"
"İki hiç" arasında varlık olur mu hiç?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 dakika önce, DeepBlue yazdı:

Suyun hal değiştirip buza dönmesi kendini tasarlamak mı

Demişsin.

Ardından.

23 dakika önce, DeepBlue yazdı:

Zaten mevcut olan birşeyin ilahi kanunlar neticesinde hal değiştirip başka birşeye dönmesi

Suyun buza dönüşmesini ilahi kudrete bağlamışsın.

Bunda bir ilahi kudret olduğunu kendine nasıl kanıtlıyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 hours ago, TAO said:

Buz kristalleri self organizasyon değildir.Hava şartlarına bağımlıdır.

Kendilerini oluşturan elementleri kendileri tasarımlamamıştır.

 

TENTEN, vallahi sana dalasım var. Forumda bende bu hissi uyandıran yegane kişisin. Onca zevzeği, yobazı, cahili gelmiş geçmiş, düşün bak.

Yavrucum, yavru deve; zaten en başta maddi etkileşimler-fizik kanunları ve onların neticesinde oluyor demedik mi bu iş? Yani onlara edilgen, bağımlı. Onlar yoksa organizasyon da yok.

Şimdi biz zaten bunu en başta belirtip de self organizazyon derken, sen ne halt yemeye halen hava şartlarına ota moka bağımlıdır da o yüzden self-organizasyon değildir buyurmaktasın?

 

Nedenini söyleyeyim mi?

 

Çünkü daha en başta vurguladığım tasarım-self organizasyon farkını halen idrak edemediğin için. Okumadığın, anlamak üzere okumadığın, niyetin anlamak falan olmadığı için. Niyetin safi trollük olduğu için. Ben üstüne basa basa tasarım değil self-organizasyon, tasarım diye bir şey yok diye boşuna mı yazıyorum cacık beyinli!? Yazsana cevabını o zaman o kısma vakti zamanında da önce o noktada bir anlaşalım, yanlışını düzeltelim. Öyle ya da böyle ortak bir noktaya gelip, oradan devam edelim. Ama yook, herhangi bir cevap yazmak ya da reaksiyon göstermek zahmetine dahi girmediğin gibi; aynı hatalı kavram, ve o kavrama bağlı fiil/edim üzerinden sayıklamaya devam ediyorsun. Bu yüzden dalasım var sana işte. Ne fazla zamanım ne de o kalan zaman zarfı için arta kalan yeterli konsantrasyonum var. Ama sen hepsini yiyip bitiriyorsun. Salaklık bende ki, ben yediriyorum asıl. Bu sefer üstünkörü yazıyorum üzerine üstlük.

 

Elementlerle ilgili kısmı daha önce belirttik zaten. Hidrojenden başlayarak nasıl oluştukları belli. Nasıl olmaları gerekiyorsa öyle oluyor. Beklendiği gibi. Herhangi bir dış müdahale gerektirmeyecek şekilde. Ve inan elementlerin nasıl oluştuğu ya da kendi kendine örgütlenmenin onlara dayalı olması inan self-organizasyonu zerre kadar bağlamıyor. Kriter bağımlı olmak değil. Ama kavram senin yanlış başlangıç noktan olan tasarım kavramı olunca öyle olması lazım geliyormuş gibi geliyor. Elemntlerden ve evrenden öncesi ise tamamen ayrı bir hikaye. Ayrı bir başlık gerektiren.

 

Yoksa sen en başından beridir o yüzden mi bilgi gerekir aman da bilgi yok, hidrojen oluturma bilgisi nerede falan diye sayıklamaktasın? Öyle ya; tasarım önceden belirlenmiş bir amaç, bunun içinse bir çeşit plan/yönerge gerektirir. Tasarım için tasarımcı, onun da tasarımlayacağı ve amaçladığı şeyle ilgili ön bilgisi olması icap eder. Ama işte ortada bir tasarım yok diye dilimizde tüy boşuna bitmedi. Self-organizayon tanımı gereği, herhangi bir ön bilgi plan, program amaç olmadan meydana gelebilen, süreç sonunda tasarımlanmış gibi gözükebilen bir bütünü meydana getirebilen demektir. Ortada bir amaç olmak bir yana dursun, sürecin içerisindeki elemanların hiçbirinin, sürecin kendisine ilişkin edinilmiş bir bilgisi yoktur.

 

Şimdi otur, tasarım-self-organizasyon arasındaki farka vurgu yaptığım ilk mesajımı bir daha oku, ve tam orasına net olarak bir cevap yaz. Yoksa niyetinin üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğu iyice ortaya çıkar. Benden de yeni küfürler ortaya çıkar. Self-organize küfürler.

 

@Deepblue, bu yazdıklarım senin için de geçerli. Öğretici şeyse öğretici şey işte. Hayır, öğretmen miyiz lan biz?!

Daha bakın o kristallerin aslen nasıl olageldiğini dahi yazmadım. Tek kerede tek bir şeyi dahi anlayamayan adama bu kadarı bile fazla zaten.

 

4 hours ago, DeepBlue said:

Sen ne cahil bir adamsın.Suyun hal değiştirip buza dönmesi kendini tasarlamak mı lan.Zaten mevcut olan birşeyin ilahi kanunlar neticesinde hal değiştirip başka birşeye dönmesi.Sen konu başlığından ki bu paradoxstan bi b.k anlamamışsın.

 

Insan aklı sayesinde ya da maddenin bu ilahi kanunlar çarçevesinde kendini senin deyiminle tasarlıyor olması bizim dediğimiz manada ki kendini tasarlayıp yoktan var olmak manasından çok uzak moron.Cahil,budala seni.

 

Sana göre tırtılın kelebeğe dönmesi de kendini tasarlamak.Ayrıca bu evrim değil başkalaşımdır.Genlerde bunun bilgisinin olması gerektir.Tırtıl kendini tasarlamamış bilakıs tasarlanmıştır.Bilerek çarpıtıyorsun anlamadığından değil.Ne demiş şair;

 

Âlemin küfre göre, hem başı, hem sonu "hiç"
"İki hiç" arasında varlık olur mu hiç?

 

Bak evladım ben bundan değil ice.JPG.9d660f51208b055ddf544c1250617317.JPG

 

Bundan bahsediyorum: snow.JPG.135b3874e32e9b503cdd3b19a553a0aa.JPG

 

Aradaki farkın ne olduğunu biliyor musun da kalkmış suyun hal değiştirip buza dönüşmesi diye sayıklıyorsun hala saf saf..(Cahile laf anlatmak ne zor iş, insan bir türlü alışamıyor be..)Buzla kar aynı şey midir, aynı şekilde mi katı hale geçer. Aynı koşul, aynı çevre ve şartlarda mı? İşin bütün nüansı zaten orada işte ya..Şimdi sen üstteki şekli görsen ne dersin? Tasarım!! Bunu mutlaka biri tasarlamış, böyle bir şekil tahayyül ederek, TAO'nun deyimiyle o "bilgiden" hareketle bunu imal etmiş olmalı. Ama yok işte, ortada ne bir tasarım ne de amacı olan bir imalatçı var. O yüzden bilim dünyası ve literatürde diğer birçok örneği bir yana, yukarıda gördüğün şey self-organizayon örneği olarak görülüp, literatüre bu şekilde giriyor..sizin gibi cahil çokonatın biri çıkıp "aman da bunların ikisi de buz, yok hava şartları" falan diye sayıklamıyor..Adam oturup bunun üzerine makale yazıyor: https://agu.confex.com/agu/fm17/preliminaryview.cgi/Paper210475.html

Siz inkar ediyorsunuz diye self-organüzyon literatürden çıkacak falan mı sanıyorsunuz? Nasıl bir saflıksa artık..

Melih Gökçek kılıklı seni. Bir de buzdağı olacan.

 

Yalnız bir de kil kristalleri var dedik önceki mesajda, böyle sayıklayacağınız bildiğim için. Bakın bu şerefsizler self-organizayondan da öte bir de kendilerini kopyalıyorlar. Bildiğin kopyalama. Ortada ne bilinç ne de tasarımcı falan var. Hatta bunlar RNA dünyası hipotesinden önce, daha yerini DNA'nın yer alacağı öncüller olarak görülebilecek derecede cesaret ve ilham verici. A. Cairns. Smith'in bir de kitabı var bunun üzerine. Okuyun şaşırın.

 

https://sites.google.com/site/originsoflifecarlmont/clay-theory

https://www.researchgate.net/publication/201874435_Self-Organization_of_Macromolecules_in_Novel_TPU-Clay_Nanocomposites

 

Şimdi önce bunları öğrenin, bir cevap yazın, kavramlarda bir anlaşalım önce, kalan kısmını ve detayı sonra veririz. Böylece bilim dünyası ve literatürün karşısındaki iki cahil nefer olmaktan da kurtarırsınız belki kendinizi.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
13 hours ago, TAO said:

özgür irade kendisi dışında bilgi enerji  madde bakımından bağımlı olmamaktır.

özür irade yoksa tasarım için  gerekli enerji madde ve bilgiyi kendin üretmediğin anlamına gelir.:)

 

Ortada bir tasarım olmadığı ve sen hadiseyi külliyen kıçından anladığın üzere, bu söylediklerinin bir kıl tanesi kadar değeri yok. Anlamı da yok.

Sen şunları bilim dünyasına açıklasana artık. :)

 

Bak;

Önce bahçemdeki canlılar neden evrim geçirmiyor yönteminden başla, ilk nobelini al.

Akabinde üstteki garabetini sunarak self-organizasyon kavramının literatürden çıkarılmasını sağla, ikinci nobeli de cebe indir.

Mis.. Adamın evinde laboratuvar bile yok derler hatta sana..Bu nasıl deli..pardon bu nasıl dahi(!) falan derler..

Yalnız dikkate et üçün birini vermesinler sana.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
27 dakika önce, teflon yazdı:

 

Ortada bir tasarım olmadığı ve sen hadiseyi külliyen kıçından anladığın üzere, bu söylediklerinin bir kıl tanesi kadar değeri yok. Anlamı da yok.

Sen şunları bilim dünyasına açıklasana artık. :)

 

Bak;

Önce bahçemdeki canlılar neden evrim geçirmiyor yönteminden başla, ilk nobelini al.

Akabinde üstteki garabetini sunarak self-organizasyon kavramının literatürden çıkarılmasını sağla, ikinci nobeli de cebe indir.

Mis.. Adamın evinde laboratuvar bile yok derler hatta sana..Bu nasıl deli..pardon bu nasıl dahi(!) falan derler..

Yalnız dikkate et üçün birini vermesinler sana.

 

40 dakika önce, teflon yazdı:

 

TENTEN, vallahi sana dalasım var. Forumda bende bu hissi uyandıran yegane kişisin. Onca zevzeği, yobazı, cahili gelmiş geçmiş, düşün bak.

Yavrucum, yavru deve; zaten en başta maddi etkileşimler-fizik kanunları ve onların neticesinde oluyor demedik mi bu iş? Yani onlara edilgen, bağımlı. Onlar yoksa organizasyon da yok.

Şimdi biz zaten bunu en başta belirtip de self organizazyon derken, sen ne halt yemeye halen hava şartlarına ota moka bağımlıdır da o yüzden self-organizasyon değildir buyurmaktasın?

 

Nedenini söyleyeyim mi?

 

Çünkü daha en başta vurguladığım tasarım-self organizasyon farkını halen idrak edemediğin için. Okumadığın, anlamak üzere okumadığın, niyetin anlamak falan olmadığı için. Niyetin safi trollük olduğu için. Ben üstüne basa basa tasarım değil self-organizasyon, tasarım diye bir şey yok diye boşuna mı yazıyorum cacık beyinli!? Yazsana cevabını o zaman o kısma vakti zamanında da önce o noktada bir anlaşalım, yanlışını düzeltelim. Öyle ya da böyle ortak bir noktaya gelip, oradan devam edelim. Ama yook, herhangi bir cevap yazmak ya da reaksiyon göstermek zahmetine dahi girmediğin gibi; aynı hatalı kavram, ve o kavrama bağlı fiil/edim üzerinden sayıklamaya devam ediyorsun. Bu yüzden dalasım var sana işte. Ne fazla zamanım ne de o kalan zaman zarfı için arta kalan yeterli konsantrasyonum var. Ama sen hepsini yiyip bitiriyorsun. Salaklık bende ki, ben yediriyorum asıl. Bu sefer üstünkörü yazıyorum üzerine üstlük.

 

Elementlerle ilgili kısmı daha önce belirttik zaten. Hidrojenden başlayarak nasıl oluştukları belli. Nasıl olmaları gerekiyorsa öyle oluyor. Beklendiği gibi. Herhangi bir dış müdahale gerektirmeyecek şekilde. Ve inan elementlerin nasıl oluştuğu ya da kendi kendine örgütlenmenin onlara dayalı olması inan self-organizasyonu zerre kadar bağlamıyor. Kriter bağımlı olmak değil. Ama kavram senin yanlış başlangıç noktan olan tasarım kavramı olunca öyle olması lazım geliyormuş gibi geliyor. Elemntlerden ve evrenden öncesi ise tamamen ayrı bir hikaye. Ayrı bir başlık gerektiren.

 

Yoksa sen en başından beridir o yüzden mi bilgi gerekir aman da bilgi yok, hidrojen oluturma bilgisi nerede falan diye sayıklamaktasın? Öyle ya; tasarım önceden belirlenmiş bir amaç, bunun içinse bir çeşit plan/yönerge gerektirir. Tasarım için tasarımcı, onun da tasarımlayacağı ve amaçladığı şeyle ilgili ön bilgisi olması icap eder. Ama işte ortada bir tasarım yok diye dilimizde tüy boşuna bitmedi. Self-organizayon tanımı gereği, herhangi bir ön bilgi plan, program amaç olmadan meydana gelebilen, süreç sonunda tasarımlanmış gibi gözükebilen bir bütünü meydana getirebilen demektir. Ortada bir amaç olmak bir yana dursun, sürecin içerisindeki elemanların hiçbirinin, sürecin kendisine ilişkin edinilmiş bir bilgisi yoktur.

 

Şimdi otur, tasarım-self-organizasyon arasındaki farka vurgu yaptığım ilk mesajımı bir daha oku, ve tam orasına net olarak bir cevap yaz. Yoksa niyetinin üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğu iyice ortaya çıkar. Benden de yeni küfürler ortaya çıkar. Self-organize küfürler.

 

@Deepblue, bu yazdıklarım senin için de geçerli. Öğretici şeyse öğretici şey işte. Hayır, öğretmen miyiz lan biz?!

Daha bakın o kristallerin aslen nasıl olageldiğini dahi yazmadım. Tek kerede tek bir şeyi dahi anlayamayan adama bu kadarı bile fazla zaten.

 

 

Bak evladım ben bundan değil ice.JPG.9d660f51208b055ddf544c1250617317.JPG

 

Bundan bahsediyorum: snow.JPG.135b3874e32e9b503cdd3b19a553a0aa.JPG

 

Aradaki farkın ne olduğunu biliyor musun da kalkmış suyun hal değiştirip buza dönüşmesi diye sayıklıyorsun hala saf saf..(Cahile laf anlatmak ne zor iş, insan bir türlü alışamıyor be..)Buzla kar aynı şey midir, aynı şekilde mi katı hale geçer. Aynı koşul, aynı çevre ve şartlarda mı? İşin bütün nüansı zaten orada işte ya..Şimdi sen üstteki şekli görsen ne dersin? Tasarım!! Bunu mutlaka biri tasarlamış, böyle bir şekil tahayyül ederek, TAO'nun deyimiyle o "bilgiden" hareketle bunu imal etmiş olmalı. Ama yok işte, ortada ne bir tasarım ne de amacı olan bir imalatçı var. O yüzden bilim dünyası ve literatürde diğer birçok örneği bir yana, yukarıda gördüğün şey self-organizayon örneği olarak görülüp, literatüre bu şekilde giriyor..sizin gibi cahil çokonatın biri çıkıp "aman da bunların ikisi de buz, yok hava şartları" falan diye sayıklamıyor..Adam oturup bunun üzerine makale yazıyor: https://agu.confex.com/agu/fm17/preliminaryview.cgi/Paper210475.html

Siz inkar ediyorsunuz diye self-organüzyon literatürden çıkacak falan mı sanıyorsunuz? Nasıl bir saflıksa artık..

Melih Gökçek kılıklı seni. Bir de buzdağı olacan.

 

Yalnız bir de kil kristalleri var dedik önceki mesajda, böyle sayıklayacağınız bildiğim için. Bakın bu şerefsizler self-organizayondan da öte bir de kendilerini kopyalıyorlar. Bildiğin kopyalama. Ortada ne bilinç ne de tasarımcı falan var. Hatta bunlar RNA dünyası hipotesinden önce, daha yerini DNA'nın yer alacağı öncüller olarak görülebilecek derecede cesaret ve ilham verici. A. Cairns. Smith'in bir de kitabı var bunun üzerine. Okuyun şaşırın.

 

https://sites.google.com/site/originsoflifecarlmont/clay-theory

https://www.researchgate.net/publication/201874435_Self-Organization_of_Macromolecules_in_Novel_TPU-Clay_Nanocomposites

 

Şimdi önce bunları öğrenin, bir cevap yazın, kavramlarda bir anlaşalım önce, kalan kısmını ve detayı sonra veririz. Böylece bilim dünyası ve literatürün karşısındaki iki cahil nefer olmaktan da kurtarırsınız belki kendinizi.

Verdiğin makalelerden birşey anlaşılmıyor.

Attığım resmi nereden aldığıma baksaydın keşke.

http://www.snowcrystals.com/science/science.html

mavi hidrojen beyazlar oksijen atomları.Kar tanesi kendisini oluşturan elementlerin özelliklerine bağımlıdır.

ingilizceniz var zaten okursunuz.Bilmeyenlerde benim gibi resimli açıklamalara baksınlar.

Animation2.gif

snowflakegrowth.jpg

 

 

Snowflake%20Morphology2.jpg

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
25 minutes ago, TAO said:

 

Verdiğin makalelerden birşey anlaşılmıyor.

Attığım resmi nereden aldığıma baksaydın keşke.

http://www.snowcrystals.com/science/science.html

mavi hidrojen beyazlar oksijen atomları.Kar tanesi kendisini oluşturan elementlerin özelliklerine bağımlıdır.

ingilizceniz var zaten okursunuz.Bilmeyenlerde benim gibi resimli açıklamalara baksınlar.

Animation2.gif

snowflakegrowth.jpg

 

 

Snowflake%20Morphology2.jpg

 

 

Ya kar tanesi kendini tasarlıyor, ya da akılsız, şuursuz kör hava kar tanesini tasarlayan bir tasarımcının ağa babası.

 

Senin laflarından bu çıkıyor, ama elbette hakikat, "ne tasarımı lan, sibop" demeyi gerektiriyor. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
45 minutes ago, TAO said:

Verdiğin makalelerden birşey anlaşılmıyor.

Attığım resmi nereden aldığıma baksaydın keşke.

http://www.snowcrystals.com/science/science.html

mavi hidrojen beyazlar oksijen atomları.Kar tanesi kendisini oluşturan elementlerin özelliklerine bağımlıdır.

ingilizceniz var zaten okursunuz.Bilmeyenlerde benim gibi resimli açıklamalara baksınlar.

 

TENTEN sen idiot musun!!

Ailenden böyle mi terbiye aldın? 

Yoksa ırsi mi bu durum?

Önce bu noktayı netleştirelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 dakika önce, teflon yazdı:

 

TENTEN sen idiot musun!!

Ailenden böyle mi terbiye aldın? 

Yoksa ırsi mi bu durum?

Önce bu noktayı netleştirelim.

Teflon ben sana hakaret etmiyorum. 

 

Kar tanelerini sordun bende link verdim.

 

Tdk örgüt ve tasarı  kelimelerini böyle tanımlamış.

 

 örgüt    

a. 1. Ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu birlik, teşekkül, teşkilat:Örgütteki dosyası da çoktan dürülmüştü. -T. Buğra. 2. Bir kuruluşa bağlı alt bölümlerin bütünü.

 

tasarı    

a. 1. Olması veya yapılması istenen bir şeyin zihinde aldığı biçim: Kafamdaki hayaller ve tasarılar epeyce açık saçık şeylerdi. -H. E. Adıvar. 2. huk. Hukuki bir işlemin, o işlemi yapmakla yetkili kurul veya organ önüne getirildiği andaki durumu, üstünde görüşme ve oylama yapılabilir durumdaki metin, layiha: Bütçe Kanunu tasarısı üzerine yazdığım bir yazı. -Y. K. Karaosmanoğlu.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, DeepBlue yazdı:

Sen ne cahil bir adamsın.Suyun hal değiştirip buza dönmesi kendini tasarlamak mı lan.Zaten mevcut olan birşeyin ilahi kanunlar neticesinde hal değiştirip başka birşeye dönmesi.Sen konu başlığından ki bu paradoxstan bi b.k anlamamışsın.

 

Insan aklı sayesinde ya da maddenin bu ilahi kanunlar çarçevesinde kendini senin deyiminle tasarlıyor olması......

 

 

Ilahi kanunlar :0_80cbc_37a71a73_L:. Sokakta yürüyen yobaz herifle aynı felsefe ve fizik bilgisine sahip biriyle tartışılırsa böyle şeyler oluyor işte. 

 

Bilmiyor, bilmediğini de kabul etmiyor üstüne yanlışı dayatıyor. Koşarak kaçınız.. 

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

@teflon seni selpak diye cebimde gezdiririm ben.Arada bir burnu mu silip katlayıp tekrar cebime koyarım.Bunlar öyle bulutlardan hoppadan kar kristali şeklinde düşmüyor heralde.Bulutlardaki ya da havadaki toz zerreciklerinin, su buharı moleküllerinin kendi üzerlerinde yoğunlaşmasına ve buz kristaline dönüşmelerine olanak sağlamasıyla oluşuyor.Neticede su şekilli buza dönüşüyor.Aynı şey.Ne saçmalıyorsun?

 

Yani buz kristalleri kendi kendini tasarlayıpta yoktan var olmuyor.Mevcut ortamdaki maddenin hal değişimi bunlar.Senin konu başlığında ki paradoxtan haberin yok.Anlamamışsın ben ne yapayım.Senin ne demek istediğini anladım ben ama konu başlığında konuştuğumuz tasarım o tasarım değil.Bak yaparsın bir pc oyunu,yazarsın bir kod oyunda kar yağdı mı kar kristallerinin hiç biri birbirine benzemez.Çok mu zor?Hele bu programcı/tasarımcı tanrı ise hiçte zor değil.Ama burda bahs ettiğimiz tasarım o tasarım değil anla artık.

Link to post
Sitelerde Paylaş
24 dakika önce, NotImportant yazdı:

Ilahi kanunlar :0_80cbc_37a71a73_L:. Sokakta yürüyen yobaz herifle aynı felsefe ve fizik bilgisine sahip biriyle tartışılırsa böyle şeyler oluyor işte. 

 

Bilmiyor, bilmediğini de kabul etmiyor üstüne yanlışı dayatıyor. Koşarak kaçınız.. 

Sen fizik kanunları dersin ben ilahi kanunlar.Aradaki fark ne?Eskiden kralları, padişahları ve saray halkını şaklabanlıklarıyla eğlendiren komik kimse misin yoksa?

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, bilgivehis yazdı:

Demişsin.

Ardından.

Suyun buza dönüşmesini ilahi kudrete bağlamışsın.

Bunda bir ilahi kudret olduğunu kendine nasıl kanıtlıyorsun?

Çünkü; yukarı da ki paradox bunu şart koşuyor.Yani su molekülü ortada bir materyal yokken kendi kendini tasarlayıpta ortaya çıkmıyor.Hidrojen ve Oksijen elementine ihtiyaç var.İşte bunun gibi önce buza dönüşecek birşey(su) olması gerek.Buz kendi benlik tasarımını yoktan var etmemiştir.Kainatında bir dna'sı var desem yanlış olmaz heralde.Kainatın herbir zerresinde mevcut olan bu bilgi(ilahi kod) uygun şartlarda açığa çıkmaktadır.Bu da bir tasarımcı/programcının olduğunu gösterir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

@DeepBlue

Alıntı

Sen fizik kanunları dersin ben ilahi kanunlar.Aradaki fark ne?Eskiden kralları, padişahları ve saray halkını şaklabanlıklarıyla eğlendiren komik kimse misin yoksa?

 

 

Hakaret etmek için baya uğraşmışsın ama olmamış  :lol:

 

Arada ki fark senin bilgisiz bir cahil olman ve bunu kabul etmemen. Hoş sıkıntı değil kıçına tekme yediğin zaman hemen başka konuyu trollemeye geçiyorsun diğer konuda olduğu gibi. ;)

 

 

Hayır yani yanlışınızı, çelişkinizi yüzünüze vurunca da akıllanmıyorsunuz işte ne olacak ki böyle ?? Tabi hurilerden vazgeçmek kolay değil değil mi ?

 

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, DeepBlue said:

@teflon seni selpak diye cebimde gezdiririm ben.Arada bir burnu mu silip katlayıp tekrar cebime koyarım.Bunlar öyle bulutlardan hoppadan kar kristali şeklinde düşmüyor heralde.Bulutlardaki ya da havadaki toz zerreciklerinin, su buharı moleküllerinin kendi üzerlerinde yoğunlaşmasına ve buz kristaline dönüşmelerine olanak sağlamasıyla oluşuyor.Neticede su şekilli buza dönüşüyor.Aynı şey.Ne saçmalıyorsun?

 

Yani buz kristalleri kendi kendini tasarlayıpta yoktan var olmuyor.Mevcut ortamdaki maddenin hal değişimi bunlar.Senin konu başlığında ki paradoxtan haberin yok.Anlamamışsın ben ne yapayım.Senin ne demek istediğini anladım ben ama konu başlığında konuştuğumuz tasarım o tasarım değil.Bak yaparsın bir pc oyunu,yazarsın bir kod oyunda kar yağdı mı kar kristallerinin hiç biri birbirine benzemez.Çok mu zor?Hele bu programcı/tasarımcı tanrı ise hiçte zor değil.Ama burda bahs ettiğimiz tasarım o tasarım değil anla artık.

 

 

Ortada bir paradox yok, sende hala bunu anlamıyorsun.

 

Olan biten herşey, maddenin ve enerjinin hal değişmesinden başka bir şey değil. Çokıp buna tasarım diye sayıklamak, ancak embesillik oluyor.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

:D Bu argüman tanrının olamayacağını anlatır. Olduğunu değil! Çünkü:

 

Evren kendiliğinden oluşamayacak, tasarlanarak oluşabilecek kadar komplike ise, onu tasarlayacak zekanın ondan daha komplike olması gerekir. Evren tasarlanmadan kendiliğinden oluşamazsa, o zeka hiç mi hiç oluşamaz! :lol:

 

Bu da tanrının olamayacağının kanıtıdır. Evren kendini tasarlayamıyorsa, tanrının kendini tasarlaması daha da olanaksızdır.

 

Geriye kaldı o halde evren tasarlanmadan nasıl oluştu?

 

Evrenler sürekli oluşur. Genişler, ölür, yenileri oluşur. Bu süreç sonsuzdur. İçinde hayat oluşan evrenler çok enderdir. Biz onlardan birinde bulunuyoruz. Evrenimiz öldükten belki yüz, belki bin, belki milyonlarca milyar yıl sonra tekrar içinde canlılığın oluştuğu bir evren ortaya çıkacak.

 

Bunu, evrenimizde belki de canlı hayatına beşiklik yapan tek gezegenin dünyamız olmasına benzetebiliriz. Belki de başka ender bir kaç dünya daha vardır. Bildiğimiz kadarıyla yok. Bir düşünceye göre hayatın evrende sıradan ve çok rastlanır olduğu, bir düşünceye göre çok ender olduğu varsayılır. Hangisi doğru henüz öğrenemedik.

 

Fakat bildiğimiz, öyle çok yakın çevremizde bize benzer bir uygarlığın bulunduğuna dair bir kanıt elde etmeyi başaramadığımız. Neyse konu bu değil.

 

Pek bu evrenler hangi ve nasıl bir ortamda oluşuyor? Tabii ki uzay/zaman/madde/enerji dokusunda. Bu dokunun ögeleri birbirlerinden ayrımsanamazlar. Bu doku sonsuzdur. Madde ve enerji var ama zaman durmuş vaziyette diye bir şey olmaz. Uzay bomboş, zaman ve madde yok diye bir şey olmaz.

 

Fakat biz buna yine de boş uzay deriz. Çünkü görünürde hiç bir şey yoktur. Zamanı ölçecek bir belirteç yoktur. Enerji ne parlar, ne bir harekete yol açar. Bildiğimiz en temel kuantal parçacık olan kuarklar da yoktur. Olsa olsa sicimler vardır. Sicimlerin de ne oldukları bilinmiyor. Enerjiyi bu sicimler saklar.

 

Sicimlerin enerji dengesindeki küçük bir bozulma bir dalgalanmaya yol açar ve sicimler titreşerek sakladıkları enerjiyi salarlar,  bir kuantum dalgalanma oluşarak varlık belirtisi ortaya çıkar. Evrenlerin ise daha önce ölmüş evrenlerin geride bıraktığı devasa demek yetmez muazzam devasa karadeliklerin çarpışması sonucu oluştuğu düşünülüyor. Big bang dediğimiz bu çarpışmadır.

 

Hayat oluşturamayan evrenler kimse onların farkına varmadığı için hiç oluşmamış gibi olurlar. İçinde hayat oluşan bir evrenin ise, bizimki gibi, farkına varan bizler oluruz. Bu evren nerden geldi diye sorgularız. Halbuki kimse oluştuklarının farkına varmadığı için hiç oluşmamış gibi kaybolup giden evrenlerden hiç haberimiz olmaz. Sadece kendi evrenimizi sorgulayabiliriz.

 

Uzay/zaman/madde/enerji dokusunu sonsuz kabul etmeye aklen zorunluyuz. Bunları sınırlandırmanın aklen bir yolu yoktur. Bunu uzay ve zamana sınır koyamayışımızdan anlarız. Peki madde ve enerjiyi niye bu dokuya dahil ediyoruz, madde ve zaman ikisi yalnız başlarına olamayacakları için bir... İkincisi, kütleçekim dalgalarının gözlemlenmiş olması, ancak bu dokunun varlığı ile mümkün. Aksi halde kütleçekim dalgaları yayılamaz ve ölçemezdik. Bu gözlemi de yine karadelik çarpışmalarına borçluyuz. Fakat evren içinde karadelikler çarpıştıklarında patlama olmaz. Birleşirler.

 

Evren artığı devasa karadelikler ise birbirlerinin çekimini çok uzaklardan algılayıp birbirlerine doğru vals yapmaya başladıklarında, etrafta başka hiç bir çekim alanı olmadığı için ışık hızını çok aşan hızda yaklaşırlar. Bu hızı hayal edemeyiz. Işık hızı nasıl aşılır, uzay/zaman/madde/enerji dokusu hızla büzülerek. Buna warp etkisi diyoruz. Aslında ışık hızı aşılmamaktadır, fakat uzay dokusu büzülerek hedef yaklaşmaktadır. Altındaki yol lastik gibi hızla kısalan bir yarış otomobili düşünün, öyle...  Uzay dokusunda iki karadeliği birleştiren bir solucan deliği oluşacaktır.

 

Bunu ancak çok devasa evren artığı karadeliklerin muazzam büyük ve yoğun enerjisi yapabilir ve çarpışmanın son anında hız hayal edilemeyecek kadar korkunçtur. Bummmm! Evren!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...