Jump to content

Müslümanlar Köleliği açıklasın


Recommended Posts

7 hours ago, Türk Ateist said:

Bu ayetin her cümlesi ayrı berbat ve yine her cümle için ayrı ayrı sayfalarca yazmak mümkün.

İnsanı geren bir ayet.

 

 

Yerden göğe haklısınız

ama ayetin değil 

çevirinin her cümlesi...

 

Nûr 33'te ne denmekte olduğunu doğru anlayalım önce,

sonra "hangi ayetler onlar?"a cevabî örnek midir anlarız.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 350
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Evlenme imkanı bulamayanlar

Allah kendi zenginliğinden verip onları varlıklı kılana kadar ölçülü davransınlar.

Ve kendilerine yeminlerinizin meliklik ettiği kimselerin istekte bulunanlarına,

eğer kendilerinde hayr görüyorsanız o istediklerini  hak edilmiş yazın ve Allah'ın size vermiş olduğu malından verin onlara.    

 

Ve genç kızlarınızı 

onlar iffetlerini korumak isteyip dururken

siz dünyevî  çıkarların ardına düşüp te

isyana zorlamayın.

 

Kim onları zorlarsa bilsin ki onların zorlanmasından sonra esirgeyendir Allah, bağışlayandır.

 

Velyesta’fifillezîne lâ yecidûne nikâhan

hattâ yugniyehumullâhu min fadlihi,

vellezîne yebtegûnel kitâbe mimmâ meleket eymânukum

fe kâtibûhum in alimtum fîhim hayran, ve âtûhum min mâlillâhillezî âtâkum.

 

Ve lâ tukrihû feteyâtikum alâl bigâi

in eradne tehassunen

li tebtegû aradal hayâtid dunyâ.

 

Ve men yukrıhhunne fe innellâhe min ba’di ikrâhihinne gafûrun rahîm.

 

*

 

Bu ayette

sizden istekte bulunanlar cariye olamaz

çünkü erkektirler

KatibûHUM, yazın o ERKEKLERe demek.

 

Kaldı ki

yeminlerinizin kendilerine meliklik ettiği kimselerdir onlar

köle değil. Kısacası Nûr 33'te kölenin esamesi bile yok.

 

Ve genç kızlarınız SiZiN genç kızlarınızdır,

kendi genç kızlarınızı

örneğin iş ilişkilerine dayanan  çıkarlarınızı gözeterek

sevmedikleri kimselerle evlenmekzorunda bırakıp isyana zorlamayın.

 

Allah o gençleri bağışlar

ama sizi...

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Karşılaştırın:

 

Evlenmeye güçleri yetmeyenler de,

Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar.

Sahip olduğunuz kölelerden “mükâtebe” yapmak isteyenlere gelince,

eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe yapın. Allah’ın size verdiği maldan onlara verin.

 

Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için

iffetli olmak isteyen cariyelerinizi

fuhşa zorlamayın.

 

Kim onları buna zorlarsa bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah (onları) çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

 

cariyeler nasıl elde ediliyor? bir savunma savaşından nasıl cariye elde edilebildiğini anlatabilir misiniz ?

 

 

savunan tarafsa saldıranlar muhtemelen erkek olacağından cariye elde edilemez.saldıran taraf yani bir şehire saldırılıyorsa örneğin bayan varsa köleleştirilir ve cariye yapılır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
25 dakika önce, bir_akil_insan yazdı:

 

bu durumda,  müslümanlar nasıl olmuş da cariye elde etmişler anlatabilir misiniz?

Allah, kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz. Ahzab 26

 

Tarihe baktığımız zaman haklılık haksızlık bağlamında savaşları değerlendirmek oldukça zor,tarihi kazananlar yazar sözü de haksız bir söz sayılmaz az önce söylediğim gibi çeşitli savaşlar(iç problemleri bastırma hariciler,şiiler veya siyasi sebepler başka ülkelerle olan savaşlar) sonucu erkek köle yada cariye elde etmişler.Dinlerini yaymalarını önlemek dahi müslümanlar için hoş olmayan bir şeydir başka ülkenin kültürüne dinine müdahele etmek müslümanlar için haklıdır çünkü Allah yolundalar bugün israil de vaat edilmiş topraklar için savaşmıyor mu? öyle kendilerince haklılar.Daha basit bir açıklaması yok savaş sonucu elde ettiler cariyeleri veya erkek köleleri.

tarihinde tonyukukcuk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

CARiYE "eme"dir (2:221), çoğulu: imâ (24:32)

ERKEK KÖLE "abd"dir (2:221), çoğulu: ibâd (24:32)

 

"Uydurulan din"de

cariyeler ve köleler 

"yeminlerinizin yönetmekte olduğu kimseler"le karıştırılır.

 

Oysa yeminlerinizin yönettiği kimseler 

ya örneğin 4:3'teki gibi "bakımını üstlendiğiniz kimseler"dir

ya da 23:6'daki gibi "yemin nikahlı eşler"iniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, Hasan Akçay said:

CARiYE "eme"dir (2:221), çoğulu: imâ (24:32)

ERKEK KÖLE "abd"dir (2:221), çoğulu: ibâd (24:32)

 

"Uydurulan din"de

cariyeler ve köleler 

"yeminlerinizin yönetmekte olduğu kimseler"le karıştırılır.

 

Oysa yeminlerinizin yönettiği kimseler 

ya örneğin 4:3'teki gibi "bakımını üstlendiğiniz kimseler"dir

ya da 23:6'daki gibi "yemin nikahlı eşler"iniz.

 

Hasan Bey;

 

Arabistan'da o tarihte, hem de kurandan önce ve kuran sırasında da türlü cahilliklerden bahsedilen, ortalığın kölelikten kırılıp geçildiği, hatta kız çocuklarının kuma gömüldüğü falan anlatılagelen bir dönemde, araplar seferberlik halinde birilerinin bakımlarını mı üstleniyormuş da, kuran bu hususa koca bir başlık ayırmış? Gırla giden köle ve cariyeliğe hemen hiç değinmezken bu durumda? E araplar zaten inanılmaz müreffeh bir toplummuş demek ki o tarihte, kurana ne hacet..Yemeyip içmeyip birbirinin bakımı üstlenen bir toplumda köleye cariyeye falan kimse tamah eder mi? Bugün bile kimse birbirinin bakımını bu kadar üstlenmiyordur hani..

 

Konunun zaten çoktan kapanmış olması lazım; enfal 67 ve Muhammed 4 ikilemesinden sonra ama..Onu da tekrar gündeme getiririm bir ara.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 minutes ago, teflon said:

araplar seferberlik halinde birilerinin bakımlarını mı üstleniyormuş da... 

 

Elbette.

 

Kuran'da bu o kadar açık ve nettir ki

4:25'te onlara feteyâtikum -genç kızlarınız denir

yani onların yalnızca hâmisi değil aynı zamanda ana-babası, ailesisiniz.

 

4:25'te size şu emrediliyor: 

 

ailelerinin izniyle eş alın onları

 fenkihûhunne bi izni ehlihinn

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, Hasan Akçay said:

Köleliğin ana kaynağı savaştır,

ancak

islam

esirlerin salıverilmesini ya da salıverilmesini emrederek (47:4')

köle edinmeyi yasaklamış

ve daha önce edinilmiş olan kölelerin salıverilmesi için tasfiye ayetleri denebilecek ayetler vahyetmiştir.

 

Köleliğin kaldırıldığına işaret ettiğiniz ayetlerde genel olarak; kessek mi, köle mi alsak yoksa nakde mi çevirsek muhabbeti dönmüş aslen. Ki yine sizin dediğiniz gibi ortada bir köle lafzı dahi yok.

 

Bir de arkasından gündeme getirmiş olduğunuz "kazanılmış hak" kavramı ile (aslında önce ben getirdim gündeme dilim kopsun) beraber, bir de doğuştan kazanılmış çok daha temel bir hak olan "özgürlüğün" kaybedilmiş hak haline gelişi vücuda geliyor ki, mesele neresinden tutarsanız elinizde kalıyor. Bu nasıl bir zulümdür? Kazanılmış hak olan "mal"ı gözeten kitap, en temel hak olan özgürlük için sadece nasihat ve öneri getirip, ve hatta onu bir ceza ödül aracı haline getiriyor. Günah işlersen köle salarsın haa.."Malından" gider, ona göre..Salarsanız iyi olur. Yani lütuf. En temel hakkın olduğu yerde ne lütfu yahu? Sen kimsin de lütfediyorsun?! Rica ederim.

 

Ayrıca yine size göre, kuranda sürekli dönmekte olan bir "bakımlarını üstlendiğiniz"  muhabbeti var. E o zaman bakımları üstlenilen kişiler kölelikten falan çok daha büyük, genel ve önemli bir toplumsal vakaymış o tarihlerde demek ki..Öyleymiş ki, kölelikten ve cariyelikten doğru düzgün dem vuramayan kitap, boyna bakımları üstlenilenlere gönderme yapmış durmuş. Düzenleme yapmış durmuş. Araplar o tarihte de böylesine bir erdemi barındıran müreffeh bir toplummuş demek ki.. E böylesine müreffeh bir toplumda kölelik kurumu ne gezecek?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Köleliğin ana kaynağı savaş mıdır tartışılır..Kaynaklardan biridir olsa olsa.

Diğer kaynaklar köle tüccarları ve köle ticaretidir. Siz, kölelik kati şekilde yasak değildir deyip, ona açık bir ceza kesmediğiniz müddetçe, öylece de devam eder. Statüko korunur. Zaten devam etmiş de görüldüğü üzere.

 

Mesela; köle birinin oğlu/kızı da köle olarak mı doğar? Bu da bir kaynak mıdır?

 

Arap yarımadasında o tarihlerde süregeldiğini onayladığınız birilerine bakma seferberliği ise kulağa hiç gerçekçi gelmiyor.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Suudi Arabistan´lı șeyh Saleh ibn Fawzan ve aynı zamanda İslam müfredatının baș yazarı, milyonlarca Suudi´li öğrenciye köleliği nasıl açıklıyor:
"Kölelik İslam´ın bir parçasıdır, kölelik cihattır ve İslam yașadıkça cihat varolacaktır."

 

"Kölelik eskide kaldı ve önemini yitirdi." demek de pek doğru değil, çünkü bu șahıs hâlen görevini icra etmektedir.  

 

Ayrıca "Kölelik buz gibi yasaklandı." demeye getirenlerin kulakları çınlasın.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Evlenme imkanı bulamayanlar

Allah kendi zenginliğinden verip onları varlıklı kılana kadar ölçülü davransınlar.

Ve kendilerine yeminlerinizin meliklik ettiği kimselerin istekte bulunanlarına,

eğer kendilerinde hayr görüyorsanız o istediklerini  hak edilmiş yazın ve Allah'ın size vermiş olduğu malından verin onlara.    

 

Ve genç kızlarınızı 

onlar iffetlerini korumak isteyip dururken

siz dünyevî  çıkarların ardına düşüp te

isyana zorlamayın.

 

Kim onları zorlarsa bilsin ki onların zorlanmasından sonra esirgeyendir Allah, bağışlayandır.

 

Velyesta’fifillezîne lâ yecidûne nikâhan

hattâ yugniyehumullâhu min fadlihi,

vellezîne yebtegûnel kitâbe mimmâ meleket eymânukum

fe kâtibûhum in alimtum fîhim hayran, ve âtûhum min mâlillâhillezî âtâkum.

 

Ve lâ tukrihû feteyâtikum alâl bigâi

in eradne tehassunen

li tebtegû aradal hayâtid dunyâ.

 

Ve men yukrıhhunne fe innellâhe min ba’di ikrâhihinne gafûrun rahîm.

 

*

 

Bu ayette

sizden istekte bulunanlar cariye olamaz

çünkü erkektirler

KatibûHUM, yazın o ERKEKLERe demek.

 

Kaldı ki

yeminlerinizin kendilerine meliklik ettiği kimselerdir onlar

köle değil. Kısacası Nûr 33'te kölenin esamesi bile yok.

 

Ve genç kızlarınız SiZiN genç kızlarınızdır,

kendi genç kızlarınızı

örneğin iş ilişkilerine dayanan  çıkarlarınızı gözeterek

sevmedikleri kimselerle evlenmekzorunda bırakıp isyana zorlamayın.

 

Allah o gençleri bağışlar

ama sizi...

 

 

Onca mealci, alim var, bunlar İslam'a da Arapçaya da sonuna kadar hakimler ve hepsi ayeti benzer şekilde çevirmişler. Onlar çeviri, anlam vb konularında daha geçerli referans Hasan Akçay. Bütün bu din alimleri de ana dili Arapça olan İslam alemi de yanlış anlıyor, bir siz böyle çeviriyorsunuz. Niye yapıyorsunuz ki bunu?

 

İnanması çok güç ama ayette geçen cariyeyi, kişinin kızı yapmışsınız. Baba kızına zaten fuhuş, zina yaptırır mı? Ayette açıkça cariyelerinize, eğer kendileri razı gelmezse zorla fuhuş yaptırmayın diyor, siz bunu "kızlarını zorla istemedikleri biriyle evlendirmemeleri isteniyor" şeklinde açıklıyorsunuz.

 

1.velyesta'fif                              : ve iffetli olsunlar, iffetlerini korusunlar

2.ellezîne lâ yecidûne              : bulamayanlar

3.nikâhan: nikâh

4.hattâ                                       : hatta, ..... oluncaya kadar

5.yugniyehumullâhu                : Allah onları gani (zengin) kılar

6.min fadli-hi                             : onun fazlından

7.ve ellezîne                              : ve o kimseler ki, onlar

8.yebtegûne                              : talep ederler, isterler

9.el kitâbe                                  : yazılı antlaşma, mukatebe

10.mimmâ (min mâ)                : şeyden

11.meleket eymânu-kum         : ellerinizin altında sahip olduğunuz

12.fe                                            : böylece, o zaman, o taktirde

13.kâtibû-hum                           : onlarla mukatebe yapın

14.in alimtum                            : eğer bilirseniz

15.fî-him                                     : onlarda

16.hayren                                   : bir hayır

17.ve âtû-hum                           : ve onlara verin

18.min mâli                                : maldan

19.allahi ellez                            : Allah ki o

20.âtâ-kum                                : size verdi

21.ve lâ tukrihû                         : ve zorlamayın

22.feteyâti-kum                         : genç cariyeleriniz

23.alel bigâi (alâ el bigâi)        : fuhşa, zinaya

24.in eradne                              : eğer istedilerse (isterlerse)

25.tehassunen                          : namusunu korumak, iffetli kalmak

26.li tebtegû                              : talep etmek, elde etmek için

27.arada                                     : dünya malı

28.el hayâti ed dunyâ               : dünya hayatı

29.ve men yukrıhhunne           : ve kim onları zorlarsa

30.fe                                           : böylece, o taktirde

31.innellâhe (inne allâhe)       : muhakkak ki Allah

32.min ba'di                               : sonradan, bundan sonra

33.ikrâhihinne                           : onların zorlanmaları

34.gafûrun                                 : gafûrdur, mağfiret edendir

35.rahîmun                                : rahîmdir, rahmet nuru gönderendir,

 

1 - İmam İskender Ali Mihr: Ve nikâha (imkân) bulamayanlar, Allah onları fazlından gani (zengin) kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar! Ellerinizin altında malik olduklarınızdan (kölelerinizden, cariyelerinizden) yazılı antlaşma (mukatebe yapmak: para kazanıp, bedelini ödeyerek azad olmak) isteyenlere, eğer onlarda hayır olduğunu bilirseniz, o zaman yazılı antlaşma (mukatebe) yapınız. Ve Allah’ın size verdiği mallardan onlara veriniz. Genç cariyelerinizi, eğer namuslarını korumak (iffetli kalmak) isterlerse, dünya hayatının malını isteyerek fuhşa (zinaya) zorlamayınız. Kim onları fuhşa (zinaya) zorlarsa, o taktirde muhakkak ki Allah, onların zorlanmalarından sonra Gafur’dur (mağfiret edendir) Rahîm’dir (rahmet esmasıyla tecelli edendir).

 

2 - Diyanet İşleri: Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Sahip olduğunuz kölelerden “mükâtebe” yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe yapın. Allah’ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah (onları) çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.

 

3 - Abdul Metin Saruhan: Evlenme imkanını bulamayanlar ise, Allah lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar, iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan, (köleler ve cariyelerden) mukatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır (kabiliyet ve güvenilirlik) görüyorsanız, hemen mukatebe yapın. Allah’ın size vermiş olduğu maldan siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhuşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki, zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir.

 

4 - Abdulbaki Gölpınarlı: Evlenmeye güçleri yetmeyenler de Allah, onları lûtfuyla zengin edinceye dek ırzlarını korusunlar. Köle ve câriyelerinizden, bir müddet içinde birden veya taksitle bir mal veya para karşılığı azât olmak isteyenlerin dileklerini de, bunda bir hayır olduğunu bilirseniz kabûl edin ve onlara, Allah'ın size verdiği maldan verin. Câriyelerinizi, onlar da namuslu yaşamayı istedikleri halde, geçici dünyâ malı için kötülük yapmaya mecbûr etmeyin. Zorla kötülüğe sevkedildikten sonra da şüphe yok ki Allah, onların suçlarını örter, rahîmdir.

 

5 - Abdullah Parlıyan: Evlenmeye imkan bulamayanlar, Allah kendilerine lütfuyla bu imkanı verinceye kadar, iffetlerini korusunlar. Yasal olarak sahip bulunduğunuz köle ve cariyelerden serbestliği satın almak isteyenlerin, kendilerinde iyi niyet görüyorsanız, onlarla sözleşme yapıp yazışın. Allah'ın size verdiği maldan onlara vererek, onların hürriyete kavuşmalarına, ilk önce siz destek olun. Hürriyetleri elinizde bulunan cariyelerinizi, iffetli kalmayı arzu edip duruyorlarsa, veya evlenerek iffetlerini korumak istiyorlarsa, sakın dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için fuhşa zorlamayın. Kim onları fuhşa zorlarsa, bilsin ki bu zorlamadan dolayı, Allah işledikleri günahtan onları cezalandırmayıp, acıyıp, onların suçlarını örtecek ve bağışlayacaktır.

 

6 - Adem Uğur: Evlenme imkânını bulamayanlar ise; Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve câriyelerden) mükâtebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır (kabiliyet ve güvenilirlik) görüyorsanız, hemen mükâtebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen câriyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir.

 

7 - Ahmed Hulusi: Nikâh (eş - imkânı) bulamayanlar da, Allâh kendi fazlından onları zengin edinceye kadar iffetli olsunlar. . . Sahip olduğunuz kölelerden azâtlık belgesi talep edenlerle -eğer onlarda bir hayır bilmiş iseniz- yazılı anlaşma yapınız ve onlara Allâh'ın size verdiği maldan veriniz. . . Cariyeleriniz iffetli-namuslu kalmayı dilerler ise, dünya hayatının geçici menfaatini isteyerek fuhşa zorlamayın. . . Kim onları zorlar ise, muhakkak ki Allâh onların bu yaptıklarından sonra (onlara) Ğafûr'dur, Rahıym'dir.

 

8 - Ahmet Tekin: Evlenme imkânı bulamayanlar ise, Allah lütfuyla kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz, kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz olan köleler ve câriyelerden yazılı sözleşme yapmak, bir bedel karşılığında hürriyetlerine kavuşma sözleşmesi akdetmek isteyenlerle, hürriyete kavuşmalarında kendileri için bir hayır görüyorsanız eğer, onlarla hemen yazılı sözleşme yapın. Allah’ın size vermiş olduğu paradan ve servetten siz de onlara vererek hürriyetlerine kavuşmalarına yardımcı olun. Câriyeleriniz, evlenerek aile hayatı kurmak, iffetli yaşamak, İslâm’a girmek istedikleri takdirde dünya hayatının geçici hazlarını elde etmek, kazanç sağlamak için, baskıyla, zorla, istemedikleri, hoşlanmadıkları bir hayatı onlara yaşatmaya kalkmayın. Kim onları zorlarsa, bilinmelidir ki, zorlanmalarından sonra Allah onlar için çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir.

 

9 - Ahmet Varol: Nikah (imkanı) bulamayanlar Allah'ın lütfuyla kendilerini zenginleştirmesine kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altındakilerden (köle ve cariyelerinizden) sizinle yazışmak (böylece belli şartlarla hürriyetlerine kavuşmak) isteyenlerle kendilerinde bir iyilik görürseniz yazışın. Ve Allah'ın size verdiği malından onlara da verin. Namuslarını korumak isterlerse cariyelerinizi, dünya hayatının çıkarını elde etmek amacıyla fuhuşa zorlamayın. Kim onları zorlarsa şüphesiz Allah onların zorlanmalarından sonra bağışlayıcı, rahmet edicidir. [5]

 

10 - Ali Bulaç: Nikah (imkanı) bulamayanlar, Allah onları kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır görüyorsanız- mükatebe yapın. Ve Allah'ın size verdiği malından onlara verin. Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların (fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, esirgeyendir.

 

11 - Ali Fikri Yavuz: Evlenmiye imkân bulamıyanlar, Allah fazlından onların ihtiyacını giderinceye kadar, iffetli kalmaya (zinadan sakınmaya) çalışsınlar. Kölelerinizden mükâtebe (para kazanıb efendisine vermek suretiyle azad olmak) istiyenleri de, eğer kendilerinde bir hayır biliyorsanız, hemen kitabete (sözleşmeye) bağlayın ve onlara Allah’ın size verdiği malından verin (size olan borçlarından düşürün). Dünya hayatının geçici menfaatını kazanacaksınız diye, cariyelerinizi fuhşa zorlamayın, hele iffetli olmak isterlerken... Kim, onları zinaya mecbur ederse, muhakkak ki Allah bu mecbur edilişlerinden ve tevbelerinden sonra kendileri hakkında Gafûr’dur= çok bağışlayıcıdır, Rahîm’dir= çok merhametlidir.

 

12 - Ali Ünal: Henüz evlenme imkânı bulamayanlar, Allah lütfu ile yardımlarına gelip ihtiyaçlarını giderinceye kadar iffetli kalmaya çalışsınlar. Eğer ellerinizin altındaki köle ve cariyelerden belli bir ücret karşılığı kendilerini serbest bırakmanız konusunda sizinle bir anlaşma yapmak isteyen olursa, (onları dürüst buluyor ve hayatlarını dilenmeden kazanabilir ve toplumun hayırlı birer ferdi, hür birer vatandaş olabilir görüyorsanız,) bu takdirde kendileriyle istedikleri anlaşmayı yapın. Hattâ Allah’ın size ihsan buyurduğu servetten siz de yardım olarak onlara bağışta bulunun. Dünya hayatının fâni geçimliği uğruna cariyelerinizi, hele bir de iffetli kalmak istiyorlarsa, hiçbir durumda sakın fuhşa zorlamayın. Kim onlara böyle bir zorlamada bulunursa, bilin ki Allah, onların rızalarına rağmen zorlandıkları günah konusunda çok bağışlayıcıdır, hususî ve bol rahmet sahibidir.

 

13 - Bayraktar Bayraklı: Evlenmeye imkanı olmayanlar ise, Allah kendilerini lütfu ile zenginleştirene kadar iffetli davransınlar. Kölelerinizden, hür olmak için bedel vermek isteyenlerin, onlarda bir iyilik görürseniz, bedel vermelerini kabul ediniz. Onlara, Allah'ın size verdiği maldan veriniz. Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, özellikle iffetli olmak isteyen genç kızlarınızı fuhşa zorlamayınız. Kim onları buna zorlarsa, Allah, hiç şüphesiz zorlayanı değil, zorlanan kadınları bağışlar; merhamet eder.

 

14 - Bekir Sadak: Evlenemeyenler, Allah kendilerini lutfu ile zenginlestirene kadar iffetli davransinlar. Kolelerinizden hur olmak icin bedel vermek isteyenlerin, onlarda bir iyilik gorurseniz, bedel vermelerini kabul edin. Onlara Allah'in size verdigi maldan verin. Dunya hayatinin gecici menfaatini elde etmek icin, iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhsa zorlamayin. Kim onlari buna zorlarsa bilsin ki Allah hic suphesiz onu degil zorlanan kadinlari bagislar ve merhamet eder.

 

15 - Celal Yıldırım: Evlenemiyenler (malî imkânı buna elvermiyenler) Allah kendilerini fazl-u kereminden zengin kılıncaya kadar iffetli kalmaya çalışsınlar. Sahip olduğunuz köle ve cariyelerinizden belli bir para ödemek suretiyle azâd edilmesi hakkında yazılı bir anlaşma yapmak isteyenlerle —onlarda iyi bir durum biliyorsanız— yazılı anlaşma yapın. Allah'ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için cariyelerinizi —iffetli kalmayı arzu edip duruyorlarsa— fuhşa sakın zorlamayın. Kim onları (bu hususta) zorlarsa, elbette Allah onların zorlamasından sonra (o cariyeleri) çok bağışlayan ve (haklarında) çok merhamet edendir.

 

16 - Cemal Külünkoğlu: Evlenmeye imkân bulamayanlar, (çalışarak) Allah'ın lütfu ile kendilerini zenginleştirinceye kadar namuslu kalmaya özen göstersinler (zinadan sakınsınlar). Ödeyecekleri belirli bir bedel karşılığında özgürlüklerine kavuşmak için sizinle sözleşme yapmak isteyen elinizin altındaki köle ve cariyelerle eğer onlar için bir hayır görüyorsanız hemen sözleşme yapınız. Allah'ın size bağışladığı servetinizden onlara yardım ediniz. Namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi dünyalık çıkarlarınız uğruna fuhşa zorlamayınız. Kim onları zorlar (zinaya mecbur eder)se bilsin ki, zorlanmaları sebebiyle Allah (onlar için) çok bağışlayan çok merhamet edendir.

 

17 - Diyanet İşleri (eski): Evlenemeyenler, Allah kendilerini lütfü ile zenginleştirene kadar iffetli davransınlar. Kölelerinizden hür olmak için bedel vermek isteyenlerin, onlarda bir iyilik görürseniz, bedel vermelerini kabul edin. Onlara Allah'ın size verdiği maldan verin. Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilsin ki Allah hiç şüphesiz onu değil zorlanan kadınları bağışlar ve merhamet eder.

 

18 - Diyanet Vakfi: Evlenme imkânını bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve câriyelerden) mükâtebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır (kabiliyet ve güvenilirlik) görüyorsanız, hemen mükâtebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen câriyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir.

 

Daha bir dolu meal var böyle, ilgilenen için link eklemek daha iyi olacak.

 

http://www.kuranmeali.org/24/nur_suresi/33.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hasan Akçay yine üfürdükçe üfürüyor,salladıkça sallıyor.Tutabilene aşk olsun.Meleket eymânu-hum için yemin nikahlı eşler diyordu kendileri.Nur 33de de mimmâ meleket eymânu-kum yazıyor.Biz buna yemin nikahlı eşler anlamı verelim.Üstelik hasan akçay burada sözleşme yapmak isteyenlerin erkekler olduğunu söylüyor.

 

Evlenemeyenler, Allah kendilerini lütfü ile zenginleştirene kadar iffetli davransınlar. Yemin nikahlı eşlerinizden özgür olmak için bedel vermek isteyenlerin, onlarda bir iyilik görürseniz, bedel vermelerini kabul edin. Onlara Allah'ın size verdiği maldan verin. Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilsin ki Allah hiç şüphesiz onu değil zorlanan kadınları bağışlar ve merhamet eder.Nur 33

 

Özgür müslüman erkeğin,yemin nikahlı erkek eşi özgür olmak için kocasıyla sözleşme mi yapmak istiyormuş.Ben onu anlamadım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hasan Akçay Ahzab 50de geçen mâ meleket yemînu-ke içinde yemin nikahlı eşler diyordu.Kendisine ahzab 52de de aynı söz var.O anlamı verince,yemin nikahlı eşlerinle evlebilirsin durumu ortaya çıkıyor,dedik.Kendisi henüz yanıt vermedi.

 

Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helâl değildir. Ancak sahip olduğun cariyeler bunun dışında. Şüphesiz Allah, her şeyi gözetleyendir.Ahzab 52

 

Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helâl değildir. Ancak yemin nikahlı eşlerin bunun dışında. Şüphesiz Allah, her şeyi gözetleyendir.Ahzab 52

 

Bundan sonra güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenemezsin,eşlerini boşayıp başka eşler alamazsın,ama evli olduğun yemin nikahlı eşlerin bunun dışında.Evli olduğun yemin nikahlı eşlerinle bir daha niye evleniyorsun yavrum.Zaten evlisin.:lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, tonyukukcuk yazdı:

Allah, kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz. Ahzab 26

 

Tarihe baktığımız zaman haklılık haksızlık bağlamında savaşları değerlendirmek oldukça zor,tarihi kazananlar yazar sözü de haksız bir söz sayılmaz az önce söylediğim gibi çeşitli savaşlar(iç problemleri bastırma hariciler,şiiler veya siyasi sebepler başka ülkelerle olan savaşlar) sonucu erkek köle yada cariye elde etmişler.Dinlerini yaymalarını önlemek dahi müslümanlar için hoş olmayan bir şeydir başka ülkenin kültürüne dinine müdahele etmek müslümanlar için haklıdır çünkü Allah yolundalar bugün israil de vaat edilmiş topraklar için savaşmıyor mu? öyle kendilerince haklılar.Daha basit bir açıklaması yok savaş sonucu elde ettiler cariyeleri veya erkek köleleri.

 

savaş söz konusu değildir. islam tarihinde savaş olarak anılabilecek pek bir şey bulunmuyor.

 

fakat müslümanların savaş diyerek üzerini örttüğü şey, aslında baskın ve talandır. çünkü savunmada bulunanların cariye elde etmesi, sizin de belirttiğiniz üzere olası değildir.

 

diğer yandan, cariye elde etmek, zaten işin doğasının talan ve baskın olduğunu anlatır. çünkü, bir savaş gerçekleştirilebilir ve savaş nerede gerçekleşirse gerçekleşsin, çoğunlukla bir tarafın pes etmesi ile sonuçlanır. bu sonçutan sonra, kadınlarını, kızlarını, çocuklarını... yani genel olarak savaşa katılmayan kesimi toparlayıp kendi kabilelerine getirmeleri, aslında ganimet amaçlı bir saldırı olduğunu gösterir. kuranın ayetleri de zaten ganimet paylaşımı üzerine detaylar içerir.

 

elbette müslümanlar buna da kılıf uydurmaya çalışabilirler: ya işte kadınlar çocuklar bir başlarına yaşayamazlardı. o yüzden müslümanlar erkeklerini öldürdükten sonra, dişi ve çocukları da kaçırıp kendi iyilikleri için ırzlarına geçiyorlardı...

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ancak eşlerine ya da cariyeleri bunun dışında, çünkü onlar bundan dolayı kınanmazlar.MEARİC-30

Hz.Hasan Akçay (sav) bu ayette geçen mâ meleket eymânu-hum'un cariyeler anlamına gelmediğini,yemin nikahlı eşler anlamına geldiğini söyler.Cariyeyle evlenilirse,o yemin nikahlı eş olurmuş.Kendisine göre bu ayet şöyle olmalıdır.

Ancak eşlerine ya da yemin nikahlı eşleri bunun dışında, çünkü onlar bundan dolayı kınanmazlar.MEARİC-30

Bize doğruyu gösteren Hasan Akçay(sav) hazretlerinin esenlik üzerine olsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...