Jump to content

Müslümanlar Köleliği açıklasın


Recommended Posts

14 minutes ago, Hasan Akçay said:

Düşmanların "dize gel"mesinden benim* anladığım (asker kökenliyim)

düşmanların üstün gelme umudunu yitirip teslim bayrağını çekmesidir.

 

O anda siz de saldırmayı bırakıp

onları teslim alacaksınız

ve bağları sağlam atacaksınız

yoksa kaçarlar ve toparlanıp yine saldırırlar.

 

Her şeyi sizin dediğiniz hali ile kabul etsek bile,

Zaten kim, hasım haldır haldır saldırmaya devam ediyor iken durup da köle almaya kalkar ki?

Ki bu durumda vurgu, kölelikten çok bir çeşit savaş stratejisine doğru yönelmiş oluyor.

Kuran bunca önemli meseleyi mütemadiyen savaşların içerisinde anlatmaya kalkışmasaymış daha mı iyi olurmuş acaba?

Ki orada kastın bunlar olduğu da kesin değil.

 

Benim anladığım tabirini kullandığınız üzere, yazdıklarınızın tamamiylen "sizin" öznel yorumlarınız olduğunu üsütü örtük ya da açık olarak kabul etmektesiniz zaten.

 

Ya yanlış yorumluyorsanız ve allahın sözü başka bir şey ise ne olacak?

Apaçık ve yorumlamanın bir arada olması bana bir tezatmış gibi geliyor ayrıca.

 

Diğer yazılan meseleler ise daha önemli.

Asıl onlar önemli.

 

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 350
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

55 minutes ago, teflon said:

...vurgu, kölelikten çok bir çeşit savaş stratejisine doğru yönelmiş oluyor.

 

 

Bu iki ayette kölelik lafzen geçmediği gibi

ima da edilmiyor.

Enfal 67'de geçen kelime: esirler (esrâ, أَسْرَى ).

 

Yani savaşın

esir alma aşaması.

 

O aşamada düşman savaşçılarını

esir alacaksınız,

sıkı tutacaksınız ki kaçmasınlar

ve devlete devredeceksiniz.

Yoksa, daha önce söyledim, devlet devlet olmaktan çıkar.

 

Esirlerin 

köle olarak alıkonmasının mümkün olup olmadığı

ondan sonraki aşamanın konusu.

 

Muhammed 4:

 

Sonra

savaş ağırlıklarını bırakana kadar

karşılıksız ya da fidyeye karşılık...

 

Mümkün mü?

.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
37 dakika önce, Hasan Akçay yazdı:

O aşamada düşman savaşçılarını

esir alacaksınız,

sıkı tutacaksınız ki kaçmasınlar

ve devlete devredeceksiniz.

Yoksa, daha önce söyledim, devlet devlet olmaktan çıkar.

 

 

Bu âyet "nâzıl" olduğunda ortada bir İslâm Devleti var mıydı ?

Esirlerin Devlete devredileceği Kur'an'ın neresinde yazıyor ?

Âyet lütfen ?

 

Bak ben sana âyet vereyim.

 "Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir." (Enfâl 41)

 

Bu 1/5 pay, daha sonra II Hâlife Ömer döneminde oluşturulan "Beyt-ül Mal-Devlet Hazinesi"ne aktarıldı. Geri kalan beşte dört ise savaşa katılanlar arasında pay ediliyordu zâten. Mevcut uygulama şeriat hukûkuna da geçmiş, Selçuklu ve Osmanlı devletlerince de uygulanmıştır.

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 hours ago, Vefik Sâmi said:

Bu âyet "nâzıl" olduğunda ortada bir İslâm Devleti var mıydı?

 

 

Kurulma aşamasında bir İslam Devleti elbet vardı,

zira devlet denen örgüt adım adım kurulan bişey.

 

Örneğin 1920'lerin Ankara müftüsünün kefen parasını bağışladığı devletin "Beyt-ul Mal"ı 

kurucu babalarımızın çalışma odasındaki masanın çekmecesiydi

yani kurulma aşamasında bir Türkiye Cumhuriyeti ta 1920'nin başında vardı.

 

"Beyt-ul Mal"ı masa çekmecesi olan bi devlet, devlet olarak elbet vardır. 

 

Kurulma aşamasında da olsa

bir İslam devleti de vardı ki "Beyt-ul Mal"ın işlevi yerine getiriliyordu

sizin verdiğiniz Enfal 41'in indiği günlerde.

 

Esirlerin devlete devredileceğini yazan ayete gelince,

örneğin sizin andığınız Enfal 41'dir o.

 

Kurulma aşamasında da olsa bir devlet varsa

esirlerin ona devredilmesini gerektiren kural da vardır,

yoksa devlet devlet olmaktan çıkar

ve daha kurulma aşamasındayken yıkılır. 

 

İslam devleti

kurulma aşamasındayken yıkılmamış,

varlığını sürdürüp gelişmiş,

demek ki varmış.

.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

İslam devleti

kurulma aşamasındayken yıkılmamış,

varlığını sürdürüp gelişmiş,

demek ki varmış.

.

 

Savaş ganimetlerinin tümüne devletin el koyduğuna dair sizden âyet istedim; bana hikâye anlatmışsınız. İslam Peygamberi vefat ettiğinde, Kur'an bile mushaf hâline gelmemişken, siz hangi "Devlet'ten söz ediyorsunuz ? Bakın size biraz tarih bilgisi vereyim. Yeni kurulmuş da olsa bir devletin bayrağı ve kendi adına bastırdığı parası bağımsızlık alâmetidir.  Müslümanlar, Emevi Halifesi Abdülmelik dönemine kadar Bizans dinarı kullandı. İlk devlet hazinesini kuran II.Halife Ömer'dir. İlk İslâm donanması III: Halife Osman döneminde Şam vâlisi Muaviye tarafından kuruldu. Muhammed'in temellerini attığı devlet,  tam anlamıyla Emevi hânedanlığı döneminde teşekkül etti.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
37 minutes ago, Vefik Sâmi said:

Savaş ganimetlerinin tümüne devletin el koyduğuna dair sizden âyet istedim; bana hikâye anlatmışsınız. İslam Peygamberi vefat ettiğinde, Kur'an bile mushaf hâline gelmemişken, siz hangi "Devlet'ten söz ediyorsunuz ? Bakın size biraz tarih bilgisi vereyim. Yeni kurulmuş da olsa bir devletin bayrağı ve kendi adına bastırdığı parası bağımsızlık alâmetidir.  Müslümanlar, Emevi Halifesi Abdülmelik dönemine kadar Bizans dinarı kullandı. İlk devlet hazinesini kuran II.Halife Ömer'dir. İlk İslâm donanması III: Halife Osman döneminde Şam vâlisi Muaviye tarafından kuruldu. Muhammed'in temellerini attığı devlet,  tam anlamıyla Emevi hânedanlığı döneminde teşekkül etti.

 

 

Sayın Vefik Sâmi,

 

Bu söyledikleriniz tartışmaya açık iddialar. Örneğin, ilk iddianızdan başlayalım:  İslam Peygamberi vefat ettiğinde, Kur'an bile mushaf hâline gelmemişken, siz hangi "Devlet'ten söz ediyorsunuz? Size göre demek ki mushaf yoksa devlet te yok... Gel gör ki bana göre  hiç te öyle değil. Napcaz bu durumda? Tartışcaz. 

 

Ama bu söylediklerinizi tartışmaya bi razı olursam

artık ortaya atacağınız her "iddia"yı tartışmak zorunda kalacağım 

ve konu birliğinden uzak, disiplinsiz bi tartışmanın içine düşeceğim. 

 

En iyisi

yol yakınken burada bırakmak.

.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, Hasan Akçay said:

Konu birliği, asıl konumuzdan uzaklaşmamakla sağlanır bence

ve asıl konumuz "47:4'ün, köleliği sona erdirip erdirmediği"dir.

.

 

 

47:4, köleliği sona falan erdirmemiş, islamda kölelik taaa bugüne kadar gelmiştir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuranınızdan kul hakkı ile ilgili bir tane ayet getiremediniz. O halde kendinizi Kuran kul hakkına önem verir diye kandırarak Müslüm kalmakta ısrar etmeye hiç mi utanmıyorsunuz? İşkembenizden uydurduğunuz bir kul hakkı var yalanı ile kendinizi avutuyorsunuz. Tam tersine Kuranınızın Fetih adlı bölümünde "halidine fiha veyukeffira anhum seyyatihim" ifadesi geçmekte, yani orada ebedidirler ve tüm günahları affedilmiştir yazıyor.

 

Sadece kul hakkını affetmem filan hiç yazmıyor! Tüm günahları diyor! Allah yolunda savaştı, "fetih" yaptı ya haydut katiller! Yağmacı katliamcılar! Köleci sömürücüler! Tüm günahları affoluyor! Buna ne diyeceksiniz demiyorum, çünkü buna denebilecek hiç bir şey yok!

 

Ben islam kul hakkına çok önem verir diye kandırılıp Müslüm olduktan sonra şu Kuranı bir inceleyeyim dediğimde bu kısmı okuyunca yutkunup kaldım. Bekledim ki arkasından tüm günahlarınızı affederim ama sadece kul hakkını affedemem yazıyor olsun. Gözlerim boşuna aradı bu ifadeyi. Yoktu. Kendimi feci şekilde keklenmiş ve alçakça aldatılmış hissettim. Bana açıkça yalan söylemişlerdi. Onlardan nefret ediyordum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 hours ago, Vefik Sâmi said:

Savaş ganimetlerinin tümüne devletin el koyduğuna dair sizden âyet istedim... 

 

Hayır ,

yalnızca esirlerin "devlete devredleceğine dair âyet" istediniz benden.

Ben savaş ganimetlerinin tümüne devletin el koyduğunu söylemedim ki

sizin benden ona dair ayet istemeniz gereksin.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 hours ago, Vefik Sâmi said:

Esirlerin Devlete devredileceği Kur'an'ın neresinde yazıyor ?

Âyet lütfen?

 

 

Eğer devlet varsa

savaş esirlerine sahip çıkar ve esirlere ne yapılacaksa kendisi yapar,

yoksa devlet devlet olmaktan çıkar, eşkiyalaşıp yok olur.

 

Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz.

 

Kuruluş aşamasındaki o İslamn devleti ise

yok olmadı,

varlığını sürdürüp gelişti. 

 

Kısacası, kuruluş aşamasında bir İslam Devleti vardı ki "Beyt-ul Mal"ın işlevi yerine getirilebildi, 

hem de 8: 41'in nazil olduğu günlerde.

Yani istediğiniz ayet örneğin Enfal 41'dir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sömürgecilikle, baskı ile bir çok imparatorluk uzun süre yaşamıştır. Roma, Emevi, Osmanlı, Sovyet imparatorlukları. İnsanlar kırılgan ve korkaktır. Baskıya boyun eğerler. İnsanların başkaldırmaları ani patlamalar şeklinde gelişir sadece. Onun haricinde korkak, pısırık ve itaatkardırlar.

 

Ona ayet yok, buna ayet yok! Bir bota yarar bir şeye ayet var mı bu Kuranda? Bu nasıl Kuran yahu!? :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 hours ago, democrossian said:

 

Bu da size yutturulmuş bir efsane. Madem bu dinde kul hakkı bu kadar önemliymiş, bu dinin kitabında kul hakkı ile ilgili bir sürü ayet geçmeli. Bana bir tane örnek ver bakalım kul hakkı ile ilgili bir ayet istiyorum Kuran'dan.

 

Kuran'da kul hakkı filan yoktur. Allah yolunda savaşmayı kabul et, yüz kişiyi öldürmüş olan bir haydut da olsan af vadedilir. Bu açıkça yazar. Kul hakkı ise hiç yazmaz.

ben farklı düşünüyorum...

 

kul hakkına önem vermek ne demek...

 

insanlar arasında olan ilişkilerde tarafların zarar görmemesini sağlamaya yönelik her türlü öneri tavsiye emir yasak aslında  kul hakkına verilen önemi gösterir...

 

kurandaki bir çok bölüm bu durumları konu edinir...

 

mesela kurandaki en uzun ayet borç alıp verirken tarafların zarar görmesini haksızlığa uğramasını engellemek için çeşitli öneriler sunar...

 

işte borçlandığınız zaman onu yazın şahit bulundurun gibi...

 

evlilik boşanma borçlanma alışverişte dürüstlük miras savaş cezalandırma gibi konularda bir çok kuran pasajı olduğunu zaten görüyorsunuz...

 

ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız adaletli olun komşuya akrabaya ana babaya iyi davranın gibi pek çok ifade aslında kul hakkına verilen önemin bir göstergesidir bence...

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Geç onları, mafya babası da, eşkıya başı da, yağmacı reisi de ganimetleri hakça bölüşün, elemanların manitasına sarkmayın, birbirinizi satmayın der.

 

Allah yolunda savaşırsanız tüm günahlarınıza keffaret olunur deyip de kul hakkı yediyseniz o başka denmeyişini neyle açıklayacaksın sen onu söyle. 

 

İnancınıza göre koskoca allah! Tüm günahlarınızı diyor ama ya birini öldürdüyse diye aklına gelmiyor! Bu nasıl allah ülen! Başlarım böyle allahın gelmişinden geçmişinden. Allah diyorsanız madem, aklı bir şeylere eren bir şey olacak! Sallayıp atan allahı ben ne edeyim?

 

Herifleri toparlayıp kabileleri yağmalamaya götüreceğim diye bütün günahlarını affetmeyi, ölmezse yağmada kabilenin kadınlarını kızlarını, ölürse hurileri vaat et! Oh ne iyi yoğurdun bolluğu, yağma hasanın böreğiymiş be!

 

 

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Domuz etine buz gibi yasak getirilmiș, kimsede gıkını çıkarmadan buna uymuș. Hâlen de öyle.

Köleliğe buz gibi yasak getirilmemiștir, ki zaten bu nedenle İslam dünyasında günümüze kadar gelebilmiștir.

Adam gibi yasak olsaydı, karșı gelenleri oyarlardı.

Bir Tanrı´nın kölelikle, savașla ve ganimetle ne iși olur, müslümanlar açıklayamaz. Sonuçları buz gibi ortada.

Hasılı tersini söyleyen haltetmiș.

Bu arada bazı aklı evveller, amanda devlet canım da devlet teranesi uydurmușlar.

Muhammed devlet mi kurdu da, haberimiz olmadı. Yahu zaten ilk 10 senesinde ancak 100 tane filan müridi vardı.

 

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
15 hours ago, Hasan Akçay said:

Bu iki ayette kölelik lafzen geçmediği gibi

ima da edilmiyor.

Enfal 67'de geçen kelime: esirler (esrâ, أَسْرَى ).

Yani savaşın

esir alma aşaması.

O aşamada düşman savaşçılarını

esir alacaksınız,

sıkı tutacaksınız ki kaçmasınlar

ve devlete devredeceksiniz.

Yoksa, daha önce söyledim, devlet devlet olmaktan çıkar.

Esirlerin 

köle olarak alıkonmasının mümkün olup olmadığı

ondan sonraki aşamanın konusu.

Muhammed 4:

Sonra

savaş ağırlıklarını bırakana kadar

karşılıksız ya da fidyeye karşılık...

Mümkün mü?

 

Hasan Bey bakın, sizin ve bir çok müslümanın karşı görüşü sürekli eleştirdiği bir fiili gerçekleştirerek ilerliyorsunuz: "cımbızlamak"

Konu şiddet vb. olunca ortaya konan ayetlerin savaş ayeti olduğu ve meseleye bir bütün olarak bakılması gerektiği eleştirisini yapmakta iken,

Konu aksi yönden tersine cereyan edince, tek bir ayeti getirip, oradaki tek bir ifade üzerinden tüm kitabı bağlıyor, adeta kalan kısmını yıkıp geçiyor, geçersiz kılıyorsunuz.

 

Bakın Muhammed 4 ve Enfal 67 ile ilgili neler mevcut literatürde:

 

https://vahiydini.wordpress.com/2014/12/12/peugambere-esir-edinmesi-yakismaz-enfal-67/

 

Enfal 67 zaten garip bir ayet. Bana öyle geldi. Tevekkeli değilmiş..Bakın oradan alıntı:


-- Bedir’de alınan esirlerin öldürülmeleri, fidye karşılığında serbest bırakılmalarından daha uygun idi; zira o şartlarda, Mekkeli müşrikleri fidye karşılığında serbest bırakmak, geçici dünya malını istemekten başka bir şey değildi. Hâlbuki Müslümanların, kalıcı olan âhireti, dünya malına tercih etmeleri gerekirdi.

 

Devamında şöyle bir rivayet de var. ( @Vefik Sâmi'nin  daha önce değindiği)

 

-- İbn Abbâs dedi ki: Alınan esirler hakkında Rasûlullah (s.a), Ebû Bekr ve Ömer’e sordu:

– Bu esirler hakkındaki görüşünüz nedir?

Hz. Ebû Bekr şöyle cevap verdi:

– Ey Allah’ın Rasûlü! Bunlar amca çocuklarımız, aşiretimizin çocuklarıdır. Onlardan fidye almanı uygun görüyorum. Bu bizim için kâfirlere karşı da bir güç sebebi olur. Umulur ki Allah onları İslâm’a hidâyet eder.

 

Ayetin garipliği ve her nedense gücü elde etmedikçe, ağır basmadıkça esir almayın söylemi tam da bu noktada anlam ve hüviyet kazanıyor. Neden ağır basmadıkça? Ve bu hali ile bile, aslında aksi yöndeki hükmü de zımni olarak içeriyor. Güç olunca, emin olunca esir alın. yoksa allah yolundaki savaşı kaybedebilirsiniz. Ayrıca hısım akraba olmalarından dolayı bir vicdan da söz konusu. Çünkü bu adamlar, esir almazsa, kesecekler!


Kaldı ki Muhammed 4 nasıl bağlıyor:   Eğer Allah dileseydi elbette onları cezalandırıp adaleti sağlardı.

 

Demek ki buradaki mesele şu: Zayıfken esir almamak, "MALA" itibar etmemek. Çünkü stratejik bir zaafiyet bu. Allah yolunda zaferi kesin olarak elde etmek yerine, hem esir almak, yani mal edinmekle zaman kaybetmek, hem de onların yeniden karşına çıkabilmesi ihitimali. Bu bağlamda enfal 67 diyor ki: Esir almayın, mal almayın; öldürün! Ne esiri. Muhammed 4 ise diyor ki, evet artık esir, yani mal alabilir, onları ister bedava, ister fidye ile salabilirsiniz. Yani malınıza karşılık akçe edinebilirsiniz. Mal sizindir. Peki hangi müslümandan saf gibi bunu bedava bırakması beklenir? Cevap: Geçek dünyada hiçbirinden. Peki fidye verilmezse, esir de bunu karşılamzsa ne olacak? Yandı gülüm keten helva. Zaten işin içine fidye girdimi zaten alım satım, mal hukuku, bir nevi kölelik başlamış oluyor..

 

Şimdi mesele bir anlam ve bağlam kazanıyor, işin içerisindeki işler, ya da olması muhtemel işler ve buna bağlı muhtemel bakış açıları da ortaya çıkıyor.

 

Muhammed 4'ün köleliğin önü kesmek, bitirmek bir yana, kölelik mevzusu umurunda dahi değil. Hatta tam aksine onamış bile. Tamam, teyakkuz hali geçti. Artık mallarınıza geri dönebilirsiniz. Öldürme önceliği kalmadı. Önce bir arkanızı sağlama alın, sonra mal da sizin, esir de, karşılığındaki fidye de..

 

Şimdi diyeceksiniz ki; bunlar rivayet, rivayete bağlı yorum ve bakış açısı. Ayet nerde? falan.. E Hasan Bey, aksi yönden bakıldığı vakit sizinkisi de, hem de hiçbir tarihsel veriye dayanmayan ve tamamiyle sizin nev-i şahsınıza münhası bakış açınız. Arkasını doldurmuyorsunuz bile. İster kabul edilsin, ister edilmesin, konu bu haliyle de gayet güzel oturaklı hale gelip, kendi içinde de tutarlı bir bağlama kavuluyor.

 

Bakın Elin Caferisi ne buyurmuş mesela:

 

Caferi mezhebine mensup Tabatabâî’nin tefsirinde konu şöyle işlenmiştir:

وقوله: (فإمامنابعدوإمافداء) أيفأسروهمويتفرععليهأنكمإماتمنونعليهممنابعدالاسرفتطلقونهمأوتسترقونهموإماتفدونهمفداءبالمالأوبمنلكمعندهممنالاسارى.

““Ya karşılıksız ya da fidye alarak onları salıverin” ayetinin anlamı şudur:Onları esir alın. Sonra ya karşılıksız salıverir ya köleleştirir yahut mal karşılığı veya ellerindeki esirlere karşılık serbest bırakırsınız.[6

 

İşte bu yüzden diyoruz ki, bu mele oldukça muğlaktır. (hatta değildir ama neyse) Müslümanlar bir çok mevzuda gösterdikleri birliği, bu ve buna benzer diğer konularda gösterememişlerdir. Kölelik de sürüp gitmiştir. Bir üstteki mesajda özellikle vurguladığım  "Diğer yazılan meseleler ise daha önemli. Asıl onlar önemli." ibaresi işte bu kısmı da içerdiği gibi, geriye kalan diğer kısımlar ise daha da önemli. Ve siz o kısımlara halen daha hiç değinmeden, koca kitabın içerisindeki tek bir ayetin tek bir tümcesi üzerinden bütün bir kuranı ve islamı bağlayan yorumunuza varıyorsunuz.

 

Faiz, içki, domuz eti orada. Sübyancılık, dayak, kölelik vb. ise burada. Durum ve hal ortada. Bir şeyin açık ifade edilmesi ile edilememesi, hatta hiç edilmemesi arasındaki algı ve uygulama farkı ortada. Kanıdımız ve şahidimiz müslümanların ta kendisi.

 

6 hours ago, Hasan Akçay said:

Konu birliği, asıl konumuzdan uzaklaşmamakla sağlanır bence

ve asıl konumuz "47:4'ün, köleliği sona erdirip erdirmediği"dir.

 

Üstteki kısımdan hareketle, hayır ermemiştir diyorum. Haram beyanı yok. Cezası da yok. Üstüne üstlük en temel hak hak olan özgürlüğün kaybedilmişliği var.  Meseleye en son darbeyi bu zulüm indiriyor. Çıkış yok. Tüm kapılar kapalı. Öyle olmasa görüş ayrılıkları da olmazdı diğer müslümanlarla aranızda.

 

1 hour ago, Hasan Akçay said:

Hayır ,

yalnızca esirlerin "devlete devredleceğine dair âyet" istediniz benden.

Ben savaş ganimetlerinin tümüne devletin el koyduğunu söylemedim ki

sizin benden ona dair ayet istemeniz gereksin.

 

İtiraz ve talep yine de yerinde bence Hasan Bey.

Siz "esirler devletin işidir.." vb. dediniz.

O vakit esirlerle devleti en azından "ilişkilendiren" bir ayet talebi yerindedir.

"Normalde bu iş böyle olur"dan hareket edeceksek eğer, o zaman kurana zaten hiç gerek yok; ki meselenin bam teli de zaten tam burası.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
18 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Ayet lütfen?

siz islama uymuyor ama birtakım kişisel yorumlar ve çıkarımlarla islamı kendinize uyduruyorsunuz..
1400 yıllık uygulanagelen islam ortada, peygamberinizin hikayeleri ortada, kendi kitabınızın apaçık olduğu iddiası ortada
sizin ve bir avuç reformist müslümün bunları kabul etmemesi hiçbirşey ifade etmiyor, önemli olan genelin ne yaptığıdır,
islamı müslümlerin pratik ettiği uygulamalarından ayrı bir bağlamda değerlendiremeyiz.
Size göre islam müslümlerin en az 90%'ı tarafından yanlış anlaşılmaktadır!!??.. 


Umarım islam sizin yaşadığınız toplumda egemen konuma geçmez, zira din kardeşlerinizin sizi bu düşünceleriniz yüzünden mürted ilan edip kellenizi alması içten bile değil..

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Hayır ,

yalnızca esirlerin "devlete devredleceğine dair âyet" istediniz benden.

Ben savaş ganimetlerinin tümüne devletin el koyduğunu söylemedim ki

sizin benden ona dair ayet istemeniz gereksin.

 

 

İlgili âyette, savaşta elde edilenlerin tümü kasdediliyor.

Esirleri neye göre ayırıp da bana aklın sıra "cevap"(!) verdiğini zannediyorsun ?

 

Zaman zaman sizin hiç bir tartışmada samimi olmadığınızı düşünmüşümdür.

Sinekten yağ çıkarmaya çabalıyor, kelime oyunları ile münâkaşa edilen husûsu mugâlâtaya çeviriyorsunuz.

Eğer kelimeler üzerinde bu denli "ince hesap"lara gireceksek; Muhammed 4'te esirlerden bahsolunur; kölelerden değil.

Onların içinde fidye karşılığı serbest kalanlar da olur.

 

Senin en büyükj "hüner"in o dönemden bu güne gelen bilgileri "uydurmadır" deyip burun kıvırman.

İslâm Ansiklopedisinde [“Araplar üzerinde kölelik yoktur” hükmü (Ebû Ubeyd Kāsım b. Sellâm, s. 133-134; Serahsî, el-Mebsûŧ, X, 40; Şerĥu Siyeri’l-kebîr, II, 265)] hükmü yazar.

Muhammed 4 Bedir savaşı sırasında "Nazil" olur.

Fidye alarak ya da karşılıksız serbest bıraktığı kişiler Mekkelilerdir.

Muhammed'in vaziyete göre ürettiği stratejileri genel ilke gibi ortaya koyman gülünç oluyor.

 

Bakınız, Ben-i Nadir Yahudileri kalelerinde kuşatma altına alındığında Kale çevresindeki Hurma ağaçları Müslümanların kaleyi ele geçirmelerine mâni olur Çünki Yahudiler o ağaçları kullanarak gizlenmekte ve müslümanlara zayiat verdirmekteydiler. Muhammed, durumu lehine çevirmek için bahse konu ağaçları kestirdi. Bu, Musâ yasasına göre olmayacak bir şeydi. Çünki Allah'ın hükmü vardı ve  yapılan şey bir peygambere yakışmayacak davranış idi.

 

Alıntı

"Bir kentle savaşırken, kenti ele geçirmek için kuşatma uzun sürerse, ağaçlarına balta vurup yok etmeyeceksiniz. Ağaçların ürünlerini yiyebilirsiniz, ama onları kesmeyeceksiniz. Çünkü kırdaki ağaçlar insan değil ki kuşatma altına alasınız." (Yasanın Tekrarı 20:19)

 

Yahudiler; "Sen nasıl peygambersin ?" diye Muhammed'i kınadılar.

Tabii hemen Allah imdâda yetişti.

 

Alıntı

 (Savaş gereği,) hurma ağaçlarından her neyi kestiniz, yahut (kesmeyip) kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa hep Allah’ın izniyledir. Bu da fasıkları rezil etmesi içindir. (Haşr 5, Diyânet meaili)

 

Mûsâ'ya başka, Muhammed'e başka konuşan bir "İlah var ise Şeytan'a ne gerek var ?

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yav siz aptal mısınız Yoksa çok boş zamanınız varda vakit öldürmeye mi çalışıyorsunuz Yoksa adamla dalga mı geçiyorsunuz.Bir söz vardır.Büyük Kişiler fikirleri orta ölçekli kişiler olayları küçük kişiler kişileri tartışır.İslamı temel kaynakları olan Kuran ve sünnet ışığında doktrinsel olarak tartışacağınız yere gelmiş kendi kafasından din uydurmuş gayrimüslim bir reformistle 10 sayfa şey tartışmışsınız.Adam zaten ne Kuranı ne sahih kaynakları takmıyorum ben kendi kafamdan din uydurdum onun yolundan gideceğim İslam umrumda değil 1400 yıllık içtihad ve doktrinsel birikim Kuranı ana dilinde dinleyip-okuyup yazıya geçiren peygamberin ağzından dinleyen sahabelerin bizzat islamın doğuşuna şahitlik edenlerin görüşleri müçtehidler falan hiçbiri umrumda değil diyor siz hala ne anlatmaya çalışıyorsunuz.İslamda savaşta ele geçirilen kadın çocuk ve erkeklerin köle yapılması ve belirli şartlar altında alım satımı caizdir.Eğer itirazı olan varsa Kuran ve sünnet ışığında doktrinsel bağlamda buyursun delilini ortaya koysun bunun dışında işkembeden sallamak ancak boşa kürek çekip boş yapmaktır.

tarihinde Jobar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, Jobar said:

Yav siz aptal mısınız Yoksa çok boş zamanınız varda vakit öldürmeye mi çalışıyorsunuz Yoksa adamla dalga mı geçiyorsunuz.Bir söz vardır.Büyük Kişiler fikirleri orta ölçekli kişiler olayları küçük kişiler kişileri tartışır.İslamı temel kaynakları olan Kuran ve sünnet ışığında doktrinsel olarak tartışacağınız yere gelmiş kendi kafasından din uydurmuş gayrimüslim bir reformistle 10 sayfa şey tartışmışsınız.Adam zaten ne Kuranı ne sahih kaynakları takmıyorum ben kendi kafamdan din uydurdum onun yolundan gideceğim İslam umrumda değil 1400 yıllık içtihad ve doktrinsel birikim Kuranı ana dilinde dinleyip-okuyup yazıya geçiren peygamberin ağzından dinleyen sahabelerin bizzat islamın doğuşuna şahitlik edenlerin görüşleri müçtehidler falan hiçbiri umrumda değil diyor siz hala ne anlatmaya çalışıyorsunuz.İslamda savaşta ele geçirilen kadın çocuk ve erkeklerin köle yapılması ve belirli şartlar altında alım satımı caizdir.Eğer itirazı olan varsa Kuran ve sünnet ışığında doktrinsel bağlamda buyursun delilini ortaya koysun bunun dışında işkembeden sallamak ancak boşa kürek çekip boş yapmaktır.

 

"İşkembeden sallamak, boşa kürek çekip boş yapmak" Hakikaten üstteki yazınız buna çok güzel örnek teşkil etmiş. Konuyu bizi örneklerle açıkladığınız için teşekkür ederiz.

 

Bu arada mesele şu ki; hanginiz gayrimüslim hanginiz kafir zındık, kendiniz bile bilmiyorsunuz. O yüzdendir bu mezhep denen rezillik, o yüzdendir bu ~1400 yıllık islam coğrafyası rezilliği. Köleliği caiz gören bir öğretinin tanrıdan geldiğini iddia etmek olsa olsa meczupluktur.

 

10 minutes ago, tenan said:

kes sesini be sapık mahluk.

İslam'da yetimlerin hakkını yiyenlerin bile Ateşe girecekleri kesin iken sen o ahmaklığınla kul hakkının olmadığınımı söylüyorsun beyinsiz.

"Muhakkak ki yetimlerin mallarını zulümle (haksızlıkla) yiyenler, karınlarına sadece ateş yerler. Ve onlar, yakında alevli ateşe atılacaklar." (Nisa Suresi 10. Ayet)

"birbirinizin mallarını aranızda bâtıl ile (haksızlıkla) yemeyin.Ve insanların mallarından bir kısmını, bile bile günahla yemeniz için, onu hakimlere (rüşvet olarak) vermeyin." (Bakara Suresi 188. Ayet)

nerde kul hakkı yazmıyormuş lan şerefsiz herif, neyin iftirasındasın lan sen? siz sapık ateistlerin İslam'a attıkları yalanlar iftiralar bitmeyecekmi şerefsiz haysiyetsizler.

 

Kul hakkı nedir ayıptır sorması?

 

Bu arada sizlerin böyle ağızından köpük saçarak çizdiği vahşi profili, inanın bizleri daha da çok ateist yapıyor. Hatta müslüman adamı bile dinden soğutuyordur.

Biz aslanlar gibi derdimizi yazıyoruz. Mabadınız yiyorsa siz de aslanlar gibi yazın cevabınızı. Boş "köpüğe" karnımız tok.

İzoter seni. İnsan biraz akıllanır, sen de o da yok. Sırf ökküz gibi küfür et.

 

Bir daha yazmadan önce haber et de belediye itlaf ekiplerini çağıralım.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...