Jump to content

Varlık Algımız ve İşleyişi


Recommended Posts

Beyin bir şeylerin var olduğuna nasıl karar verir ?

 

Cevap için soruyu basitleştirmeyi deneyelim. Herhangi bir bardak herhangi bir masanın üstünde olsun, bardağın orada olduğunu nasıl anladınız ? Eğer görme yoluyla bu işlem gerçekleşiyorsa bardaktan yansıyan fotonlar retinanıza ulaşır ve burada bardağın görüntüsü oluşur. Bu bilgi sinirler aracılığı ile beyine iletilir daha sonrada beyin bu bilgiye dayanarak bir görüntü oluşturur. Bu olayın fiziksel açıklaması evet, ama bu bilgi tek başına bardağın orada olduğuna karar vermeyi sağlayamaz. Neden olduğuna şimdi geleceğiz.

 

Öncelikle neden sorumuz için teklik kavramını iyi algılamamız gerekiyor. Evrende sadece tek bir şey olsaydı onun var olduğuna karar verebilir miydiniz ? Örneğin tek renkli ve tek tonlu bir top olsun bu.  Topun orada olduğunu görebiliyorsunuz, ama bir sorun var, var olan her şey o top. Karanlık yok, uzay yok, boşluk yok, sadece top var. Topun orada olduğuna karar vermenin hiç bir yolu yok. Çünkü toptan başka hiç bir şey yok. Hiç bir şeyin olmaması ile tek bir şeyin var olması aynı şeydir. İşte olay buradan patlak veriyor varlık için karşılaştırma zorunluluğu. Topun orada olduğunu anlamak için başka şeylere ihtiyacınız var.

 

İlk paragrafa dönelim, şimdi aslında ne sorduğumu anladınız. Bardağın masanın üstünde oluğunu anlamamız için karşılaştırma yapmaya ihtiyacımız var. Neyle mi ? Her şeyle olur, bardağın orada olmadığı durumdan tutun orada bardak değil bir sigara paketi olmasına kadar bir sürü yol kullanılabilir. Tek mecbur olduğumuz şey, bardağın orada olma durumdan farklı bir şey kullanmak zorunda olmamızdır.

 

Bu konumuzun basit açıklamasıydı, şimdi büyük sonuçlara geçeceğiz. Karşılaştırma mecburiyetimiz, varlık algımızın temeli olduğu için her an her yerde geçerlidir. Örneğin kolunuzda duyduğunuz acı için beyniniz acı duymadığı veya daha az/fazla duyduğu durumları kullanır. Çıkardığınız her mantıklı ses temelde var olan (veya olmasa da varmış gibi hayal edilen) bir şeyin sonucu olduğu için, en kötü ihtimalle o şeyin olmama durumu ile karşılaştırılarak söylenmiştir. Yani  gerçek olmayan hayali bir tanrının varlığı düşüncesi o tanrının en azından olmama durumu da düşünülerek kuruluştur. En az 2 karşılaştırılacak durum söz konusudur. Aksi halde o şey algılanamaz ve düşünülemez. (Tek renkli topumuz gibi)

 

Sonucumuz şudur ki, aklınızdan geçen her türlü düşünce bir karşılaştırmanın sonucudur. Duyduğunuz korku, sevgi gibi kavramlar bile bu yöntemle açıklanabilir. Ancak bu karşılaştırmayı doğduğumuzdan beri sürekli olarak yapıyoruz, o yüzden farkına bile varamıyoruz...

 

 

 
Link to post
Sitelerde Paylaş

Burdan şöyle bir çıkarım yapılabilir mi ? 

 

Cennet ve cehennem yani mutlak haz ve mutlak acı da var olamaz. 

Dışardan bakarak ve idea olarak var olabilir ikisine de içinden bakınca aynı şey olduğunu görürüz. 

 

Karşılaştırma yapilamayinca mutlak acı da haz da hiçleşerek aynı şeye dönüşecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 13.01.2018 at 15:14, NotImportant yazdı:

Beyin bir şeylerin var olduğuna nasıl karar verir ?

 

Cevap için soruyu basitleştirmeyi deneyelim. Herhangi bir bardak herhangi bir masanın üstünde olsun, bardağın orada olduğunu nasıl anladınız ? Eğer görme yoluyla bu işlem gerçekleşiyorsa bardaktan yansıyan fotonlar retinanıza ulaşır ve burada bardağın görüntüsü oluşur. Bu bilgi sinirler aracılığı ile beyine iletilir daha sonrada beyin bu bilgiye dayanarak bir görüntü oluşturur. Bu olayın fiziksel açıklaması evet, ama bu bilgi tek başına bardağın orada olduğuna karar vermeyi sağlayamaz. Neden olduğuna şimdi geleceğiz.

 

Öncelikle neden sorumuz için teklik kavramını iyi algılamamız gerekiyor. Evrende sadece tek bir şey olsaydı onun var olduğuna karar verebilir miydiniz ? Örneğin tek renkli ve tek tonlu bir top olsun bu.  Topun orada olduğunu görebiliyorsunuz, ama bir sorun var, var olan her şey o top. Karanlık yok, uzay yok, boşluk yok, sadece top var. Topun orada olduğuna karar vermenin hiç bir yolu yok. Çünkü toptan başka hiç bir şey yok. Hiç bir şeyin olmaması ile tek bir şeyin var olması aynı şeydir. İşte olay buradan patlak veriyor varlık için karşılaştırma zorunluluğu. Topun orada olduğunu anlamak için başka şeylere ihtiyacınız var.

 

İlk paragrafa dönelim, şimdi aslında ne sorduğumu anladınız. Bardağın masanın üstünde oluğunu anlamamız için karşılaştırma yapmaya ihtiyacımız var. Neyle mi ? Her şeyle olur, bardağın orada olmadığı durumdan tutun orada bardak değil bir sigara paketi olmasına kadar bir sürü yol kullanılabilir. Tek mecbur olduğumuz şey, bardağın orada olma durumdan farklı bir şey kullanmak zorunda olmamızdır.

 

Bu konumuzun basit açıklamasıydı, şimdi büyük sonuçlara geçeceğiz. Karşılaştırma mecburiyetimiz, varlık algımızın temeli olduğu için her an her yerde geçerlidir. Örneğin kolunuzda duyduğunuz acı için beyniniz acı duymadığı veya daha az/fazla duyduğu durumları kullanır. Çıkardığınız her mantıklı ses temelde var olan (veya olmasa da varmış gibi hayal edilen) bir şeyin sonucu olduğu için, en kötü ihtimalle o şeyin olmama durumu ile karşılaştırılarak söylenmiştir. Yani  gerçek olmayan hayali bir tanrının varlığı düşüncesi o tanrının en azından olmama durumu da düşünülerek kuruluştur. En az 2 karşılaştırılacak durum söz konusudur. Aksi halde o şey algılanamaz ve düşünülemez. (Tek renkli topumuz gibi)

 

Sonucumuz şudur ki, aklınızdan geçen her türlü düşünce bir karşılaştırmanın sonucudur. Duyduğunuz korku, sevgi gibi kavramlar bile bu yöntemle açıklanabilir. Ancak bu karşılaştırmayı doğduğumuzdan beri sürekli olarak yapıyoruz, o yüzden farkına bile varamıyoruz...

 

 

 

Sürekli aynı görüntüyü görürsem onun varlığını yokluğunu anlayamam.

 

Kafamı herhangi bir yöne çevirdiğimde topun görüntüsünün kaybolmaması gerekir.:)

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, SHORTWAVE yazdı:

Sürekli aynı görüntüyü görürsem onun varlığını yokluğunu anlayamam.

 

Kafamı herhangi bir yöne çevirdiğimde topun görüntüsünün kaybolmaması gerekir.:)

Hayır, topun görüntüsü diye bir şey olmaz. Anlamanızı sağlamak için hatalalı benzetmeler yapmak zorundayım. Yansıyan fotonlar toptan başka bir şey demektir ki buda düşüncemizi bozar. 

 

►Ama yinede bir cevap gerekirse haklısın. Topa bakma sonsuz karanlığa bakmak ile aynı şeydir. Kafanı çevirmek topun görünmesine veya görünmesine sebep olmaz. Top zaten hep aynı gözükür, yada gözükmez. 

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
15 saat önce, KAM yazdı:

Burdan şöyle bir çıkarım yapılabilir mi ? 

 

Cennet ve cehennem yani mutlak haz ve mutlak acı da var olamaz. 

Dışardan bakarak ve idea olarak var olabilir ikisine de içinden bakınca aynı şey olduğunu görürüz. 

 

Karşılaştırma yapilamayinca mutlak acı da haz da hiçleşerek aynı şeye dönüşecektir.

Bu algı tamamen öğrenmeye dayalı. Ne kadar çok şey bilirsen (hissedersen) karşılaştıracak o kadar çok şeyin olur. Ayrıca evrimde bu noktada önemli.

 

►Mesela şöyle düşünelim, ölümün olmadığı bir dünyada acının ne anlamı vardır ki ? Acı evrimin, canlının hayatta kalması için ürettiği zeki bir yöntemden başka bir şey değildir. Ölümün olmadığı yerde acı önemsizdir. İyi bir şeyde olabilir. 

 

►Doğuştan koku duyunuzun olmadığını ve en sevdiğiniz kişinin kötü koktuğunu hayal edin. İlk aldığınız koku kötü kokan en sevdiğiniz kişinin kokusu olursa, sizde onun kötü koktuğunu mu düşürsünüz ? Kokunun ne olduğunu bile bilmiyorsunuz. Eğer alacağınız kokunun doğuştan gelen acı kötüdür evrimleşmesi gibi bir mantığı yoksa. Alacağınız kokuyu beğenirsiniz. 

Cehennem ve cennet içinse zaten evrimsel kurallar geçersiz kalıyor, ve doğru yanlış kavramı bozuluyor. 

 

Kurduğun mantıkta doğru gözüküyor. Sonsuza kadar acı çeken insan bilinci hazı bilemeyecek ve acı tek gerçeklik olacaktır. Buda insana rahatsızlık vermeyecektir.

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...