Jump to content

Madde mi? Akıl mı?


Recommended Posts

8 hours ago, mmmrkl said:

İnsan çok kompleks, sadece bunlara bakmak eksik oluyor,

sezgiler var meselâ...

 

İnsan çok kompleks; ama çok da uzun zaman almış böyle olması. Hepi topu 13 milyar yılcık. Bunu nereye koyacaz? Bak bu bilinç dediğin, inan bilinci dediğin şey var ya, evrenin o kör kuvvetlerinden o kadar daha güçlü ki; eline hepi topu bin sene falan daha ver, tillahını yapar bu insan dediğin şeyin. Yapay zeka kapıda. 3D 4d printerlarla organ basacaklar artık. Hayvanların hafızası ile oynayıp, anılarını bile değiştirebiliyorlar güncel olarak. Daha şimdiden.

 

Hem daha şimdiden, hem de neden biiliyormusun; bilinç, hafıza mafıza diyerek ayılıp bayıldığın şey, nöronların kompozisyonundan ibaret. 

 

Eksik neye göre eksik? Sezgilerin seni yanıltabilir. Sadece şunlara bakmak eksik deyip, akabinde attan inip eşşeğe bineceksen o senin bileceğin iş.

 

8 hours ago, mmmrkl said:

Birçok şeyin aynı hareketi yapması ve uyumu kural olduğunu göstermiyor mu?

 

Cevabını yazdık. Aksi mümkün mü?

 

Madde ve kanun dediğin şey birbirine içkin. Bir yoksa öteki de yok. Biri varsa eğer, öteki zorunlu olarak var. Ama bunu kavramanız çok zor, farkındayım. İstikrarlı olarak varolabilen bir evreni tersinden, bir simetri çerçevesinde okuduğun zaman bir kanun çıkarımlamamana imkan yoktur. Aksi durumda zaten o evren yoktur. Olamaz. Sen hiç içinde kanun olmayan bir evren gördün mü. Herşeyin her an değiştiği, Kafasına göre bir öyle bir böyle hareket ettiği? Nasıl stabil kalacak o oluşum? Senin deyiminle, bir çok şeyin çelişkili olarak farklı hareket ettiği bir evren gördün de onu mu referans alıyorsun? Belki zibilyonlarca evre zaten bu gerekleri yerine getirmediği için var olmaya başladığı anda yok oluyordu belki, ne biliyorsun? 

 

Varlığın başak türlü olagelme imkanı var mı ki, bunu bir istisna falan olarak görüyorsun. Zorunluluğu, zaten zorunlu olanı  insan merkezli düşüncene göre yargıladığının farkında mısın? 

 

Bir evren hem var, hem de kuralsız olamaz zaten. Bilen varsa göstersin, biz de kalkıp aa o zaman bu evren neden kurallıymış diyelim.

 

8 hours ago, mmmrkl said:

Demekki o maddelerin hareket için bir rüzgara ihtiyacı var, kendin söylüyorsun ya!

 

Sen insan demedin mi kardeş! ..Nerede insan?! Nerede bilinç? Nerede akıl? Nerede amaç? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 281
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

10 saat önce, mmmrkl yazdı:

Sevgili haci,

işte onu anlamıyorum, niye illa madde, evren sadece maddeden mi ibaret veya bu evren sınırları olmayan bir yer mi, herşey bu evrenden mi ibaret?

 

Evet... Evren yalnız madde ve maddeye de dönüşebilen gizemli bir enerjiden ibaret.

Her şey evrenin içinde anlam kazanıyor. Evrenin dışı bizi ilgilendirmiyor. Evrenin dışında fizik kanunları farklı. Kimilerine göre evrenin dışı yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 hours ago, haci said:

 

Evet... Evren yalnız madde ve maddeye de dönüşebilen gizemli bir enerjiden ibaret.

Her şey evrenin içinde anlam kazanıyor. Evrenin dışı bizi ilgilendirmiyor. Evrenin dışında fizik kanunları farklı. Kimilerine göre evrenin dışı yok.

Buna katılıyorum; fakat evrenin sınırlarının dışını da merak ediyor değilim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 hours ago, teflon said:
23 hours ago, mmmrkl said:

İnsan çok kompleks, sadece bunlara bakmak eksik oluyor,

sezgiler var meselâ...

 

İnsan çok kompleks; ama çok da uzun zaman almış böyle olması. Hepi topu 13 milyar yılcık. Bunu nereye koyacaz? Bak bu bilinç dediğin, inan bilinci dediğin şey var ya, evrenin o kör kuvvetlerinden o kadar daha güçlü ki; eline hepi topu bin sene falan daha ver, tillahını yapar bu insan dediğin şeyin. Yapay zeka kapıda. 3D 4d printerlarla organ basacaklar artık. Hayvanların hafızası ile oynayıp, anılarını bile değiştirebiliyorlar güncel olarak. Daha şimdiden.

 

Hem daha şimdiden, hem de neden biiliyormusun; bilinç, hafıza mafıza diyerek ayılıp bayıldığın şey, nöronların kompozisyonundan ibaret. 

 

Eksik neye göre eksik? Sezgilerin seni yanıltabilir. Sadece şunlara bakmak eksik deyip, akabinde attan inip eşşeğe bineceksen o senin bileceğin iş.

 

Sezgilerimizi boş mu verelim? Pekçok şeyi sezgilerimize dayanıp, akıl yürüterek bulmuyor muyuz? Tümevarım da böyle birşey değil mi? Birçok adli vaka böyle çözülmüyor mu?

Bilimi kimse yok saymıyor; bilim ilerledikçe sonuca varmak daha kolaylaşıyor ve kesinleşiyor, ama sezgileri yok sayamazsın.

 

15 hours ago, teflon said:
Quote

Birçok şeyin aynı hareketi yapması ve uyumu kural olduğunu göstermiyor mu?

 

Cevabını yazdık. Aksi mümkün mü?

 

Madde ve kanun dediğin şey birbirine içkin. Bir yoksa öteki de yok. Biri varsa eğer, öteki zorunlu olarak var. Ama bunu kavramanız çok zor, farkındayım. İstikrarlı olarak varolabilen bir evreni tersinden, bir simetri çerçevesinde okuduğun zaman bir kanun çıkarımlamamana imkan yoktur. Aksi durumda zaten o evren yoktur. Olamaz. Sen hiç içinde kanun olmayan bir evren gördün mü. Herşeyin her an değiştiği, Kafasına göre bir öyle bir böyle hareket ettiği? Nasıl stabil kalacak o oluşum? Senin deyiminle, bir çok şeyin çelişkili olarak farklı hareket ettiği bir evren gördün de onu mu referans alıyorsun? Belki zibilyonlarca evre zaten bu gerekleri yerine getirmediği için var olmaya başladığı anda yok oluyordu belki, ne biliyorsun? 

 

Varlığın başak türlü olagelme imkanı var mı ki, bunu bir istisna falan olarak görüyorsun. Zorunluluğu, zaten zorunlu olanı  insan merkezli düşüncene göre yargıladığının farkında mısın? 

 

Bir evren hem var, hem de kuralsız olamaz zaten. Bilen varsa göstersin, biz de kalkıp aa o zaman bu evren neden kurallıymış diyelim.

 

Quantum evreninde, kurallar başka değil mi? Evrenin ilk halinde, quantum kanunları geçerli değil miydi? Bunu değiştiren iradeyi aramıyalım mı?

 

15 hours ago, teflon said:
Quote

Demekki o maddelerin hareket için bir rüzgara ihtiyacı var, kendin söylüyorsun ya!

 

Sen insan demedin mi kardeş! ..Nerede insan?! Nerede bilinç? Nerede akıl? Nerede amaç? 

 

Maddenin kendi kendine hareket yapamıyacağını söylüyorum; anlaşamıyoruz galiba!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Boş laf üretip, havanda su dövmeye devam, tam gaz.

 

Madde, bilinç falan yok, 4 element var, hava, toprak, ateş ve su. Ötesi martaval, ha, var mı itirazınız?

 

Enerji dediğiniz şey, madde dediğiniz şeyden en az 2 bin yıl sonra adı konmuş bir şey. 

 

Madde denen ad konulurken, enerji biliniyor muydu, yada maddenin nitelikleri ki, amanda, ahanda madde şudur, enerji de budur denmiş olsun? 

 

Beyin filmleri falan filan. Bilinç falan denen lagu lugayı anlamak için, bakacağınız yer, röntgen, mr falan çıktıları değil. Bakacağınız yer, mumyaların kafatasları. Sen firavun sonsuza kadar saklansın diye o kadar uğraş, didin. Ama firavunu firavun yapan asıl şey olan beynini söküp at. Hiç mi uyanamıyorsunuz buna?

 

Daha beynin ne yaptığı bile bilinmeyen devirlerde sayıklanmış şeyleri, bugün hala böyle gibi sizde sayıklayıp duruyorsunuz. Her sözü kural kabul edilen Aristo, bilinç zart zurt kalpte der. Beyin ise kanı soğutur ona göre ve yüzlerce sene bu böyle bilinir gelir. 

 

Sizde işte o antik zırvalarda takılmış, bilinç diye, zeka, mantık diye "bir şey" varmış gibi, boyuna sayıklayıp duruyorsunuz. Bunlar, sadece ve sadece beynin bir fonksiyonundan ibaret. Artık şunu bir anlayın.

 

Ve de madde diye bir şeyin aslında olmadığını, yani, madde diye bildiğiniz şeylerin, o bildiğiniz gibi şeyler olmadığını da bir anlayın. Eğer önce bunları yanlış bildiğinizi anlarsanız, o zaman belki doğrusunu öğrenirsiniz. 

 

Peki doğrusu ne? Kim bilir? İşte CERN'de falan multimilyar dolarlar harcanıp aranan cevap, bu sorunun cevabı. Bildiğimiz tek şey, bir şey bilmediğimiz, hepsi bu şimdilik.

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 minutes ago, anibal said:

 

Neden çelişki olsunki, yeterince basit bir şey değil mi?

'Herşeye gücü yeten bri tanrının, kaldıramayacağı bir taşı yaratması mümkünatı için ne düşünürsün?' diyorsun,

 

Bu ifade bir çelişki diyorum, sen de hâlâ soruyorsun.

'Herşeye gücü yeten bir tanrının, kaldıramayacağı bir taş olabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 hours ago, mmmrkl said:

'Herşeye gücü yeten bri tanrının, kaldıramayacağı bir taşı yaratması mümkünatı için ne düşünürsün?' diyorsun,

 

Bu ifade bir çelişki diyorum, sen de hâlâ soruyorsun.

'Herşeye gücü yeten bir tanrının, kaldıramayacağı bir taş olabilir mi?

 

Aynen öyle. Böyle bir taş yaratamıyorsa, herşeye gücü yetmiyor, yaratıyorsa da gene herşeye gücü yetmiyor olur, öyle mi?

 

Ha, sende kendini akıllı sanıyorsun, ama sandığın kadar akıllı değilsin, dikkat et, doğru düzgün anla, ok?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, mmmrkl said:

Sezgilerimizi boş mu verelim? Pekçok şeyi sezgilerimize dayanıp, akıl yürüterek bulmuyor muyuz? Tümevarım da böyle birşey değil mi? Birçok adli vaka böyle çözülmüyor mu?

Bilimi kimse yok saymıyor; bilim ilerledikçe sonuca varmak daha kolaylaşıyor ve kesinleşiyor, ama sezgileri yok sayamazsın.

 

Sezgilerini bilimsel disiplinle rafine etmedikten sonra yaptığın şey attan inip eşeğe binmekten ötesi değildir. Sezgiyle başla tabi, herşey öyle başladı; ama orda kalma. Yoksa milattan önce ilk çağ filozoflarına geri dönersin.

 

Ayrıca mevzu sanki başka bir mecraya kaymış gibi oluyor bu şekilde.

Sen en başta ne dedin? Öbür türlü eksik kalmıyor mu derken, sezginin karşısına koyduğun alternatif neydi? Yani "bir şeyi" sezgiye iç edecen bir nevi. "o şey" ne işte orası önemli. Orada kalalım.

 

Sezgiye dayanarak biri herşey ateşten, öbürü herşey sudan falan demiş mesela ilk çağ filozofları. Koskoca Kant'ın veya öncül ya da ardılı olan kallavi filozofların canlılık, vücut ısısı vb. üzerine neler söylediklerini, sayıkladıklarını öğrenmek ister misin? Ki bu adamların hepsi, ilk çağ filozofları da dahil, senden benden akıllı adamlar. Zehir gibi adamlar. Al sana sezgi. 

 

Tüme bodoslama varmıyorsun neticede. Ya da her şey ateş falan diye de varabilirsin tabi.

 

Quote

Quantum evreninde, kurallar başka değil mi? Evrenin ilk halinde, quantum kanunları geçerli değil miydi? Bunu değiştiren iradeyi aramıyalım mı?

 

Quantum evreninin kurallar farklı mı, yoksa biz kuantum kütleçekim kuramını, nihai teoriyi mi geliştiremedik? Ya da eğer bir nevi öyle olduğunu varsaysak bile, bunun büyüklük-küçüklük ilişkisi ile ilgili olduğunu biliyoruz. Hatta değişimin tam olarak hangi büyüklük mertebesinde gerçekleştiğini, mikro evrenden makro evrene bir nevi geçiş noktasını belirleyebilen çok hassas cihazlar bile var. Atomlar sürekli dönüyor, zayıf-güçlü nükleer çekim kuvvetleri var, ama makro dünyada biz sürekli dönüp de birbirimizi çekip iterek kovalent iyonik bağlar falan kurmuyoruz. Neden? Çünkü o kuvvetler çok küçük bir mesafede geçerli. Değişen şey sadece büyüklük farkı. Sen küçücük bir tahtayı parmağında oynatırken koca bir tonajlık tomruğu yerinden kıpırtadamadığın zaman kurallar mı değişmiş oluyor? Değiştiren "irade" dediğin anda zaten bir yöne eğilimli düşünen zihnin baştan kaybediyor. Direk mahkum başlatıyorsun onu. Ne iradesi? İrade de nereden çıktı? İrade dediğin anda onun da berisine gitmek gerecek. Ya sat irade diye bir şey deyip orada bırakacan akıl mantık dışı olduğu halde..Çözdün mü şimdi meseleyi? Hayır. Ama içine gerçekten siniyorsa eğer öyle kabul et.

 

Zaten mevzu bu değil ki..Sen neden kurallar, neden kural var minvalinde bir düşünce aktarıyorsun, ben de "ya başka nasıl olacaktı ya" diyorum. Kuralsızı mümkün mi ki bunun? Evren mikrodan makroya geçtiği zaman onların değişmemesi, dönüşmemesi mümkün mü zaten? Bunu düşünmen lazım. Çift yarık deneyini iki tane kamyonla yapsana mesela.. Ayrıca avcılık ve toplayıcılık için, makro evren için evrilmiş beyninle kuantum dünyasını anlayamıyor olman, anlamıyor olmamız gayet doğal ve mesele sadece bundan ibaret belki de..Üstelik çift yarık deneyinin dahi bir sürü farklı yorumu var. Görelilik ile kuantumu birleştiren çok boyutlu modeller var. Bunların bir çoğunda kütleçekim, sadece bu evrenle sınırlı kalmayıp diğer evrenlere de sızan, bu yüzden bizim evrenimizde diğerlerine göre oldukça düşük seviyede etkiye sahip bir kuvvet olarak görülüyor. Bu, diğer evrenlerdeki olası kanunlarla ilgili de bi fikir verebilir bize. Nihayetinde kuantum kütleçekim teorisi demek, nihai kuram demek, herşeyin "tek elden" yazılması, aynı cinsten ifade edilmesi demek.

 

Quote

Maddenin kendi kendine hareket yapamıyacağını söylüyorum; anlaşamıyoruz galiba!

 

Tekrar edeyim, daha en başta "insan olmadan öyle hareketsiz duruyorlar"  dedin. Ama her durumda durmuyorlar zaten. Hatta fırfır dönüyor, titreşiyor kıpraşıyor bu meret. Hem de hiç durmamacasına. Biz olmadan önce bunu yapıyordu. Bizden sonra da yapacak. Nerde kendi kendine yapamaz? Yapıyor ya işte. 

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
20 hours ago, teflon said:

 

Sezgilerini bilimsel disiplinle rafine etmedikten sonra yaptığın şey attan inip eşeğe binmekten ötesi değildir. Sezgiyle başla tabi, herşey öyle başladı; ama orda kalma. Yoksa milattan önce ilk çağ filozoflarına geri dönersin.

 

Ayrıca mevzu sanki başka bir mecraya kaymış gibi oluyor bu şekilde.

Sen en başta ne dedin? Öbür türlü eksik kalmıyor mu derken, sezginin karşısına koyduğun alternatif neydi? Yani "bir şeyi" sezgiye iç edecen bir nevi. "o şey" ne işte orası önemli. Orada kalalım.

 

Sezgiye dayanarak biri herşey ateşten, öbürü herşey sudan falan demiş mesela ilk çağ filozofları. Koskoca Kant'ın veya öncül ya da ardılı olan kallavi filozofların canlılık, vücut ısısı vb. üzerine neler söylediklerini, sayıkladıklarını öğrenmek ister misin? Ki bu adamların hepsi, ilk çağ filozofları da dahil, senden benden akıllı adamlar. Zehir gibi adamlar. Al sana sezgi. 

 

Tüme bodoslama varmıyorsun neticede. Ya da her şey ateş falan diye de varabilirsin tabi.

 

 

Quantum evreninin kurallar farklı mı, yoksa biz kuantum kütleçekim kuramını, nihai teoriyi mi geliştiremedik? Ya da eğer bir nevi öyle olduğunu varsaysak bile, bunun büyüklük-küçüklük ilişkisi ile ilgili olduğunu biliyoruz. Hatta değişimin tam olarak hangi büyüklük mertebesinde gerçekleştiğini, mikro evrenden makro evrene bir nevi geçiş noktasını belirleyebilen çok hassas cihazlar bile var. Atomlar sürekli dönüyor, zayıf-güçlü nükleer çekim kuvvetleri var, ama makro dünyada biz sürekli dönüp de birbirimizi çekip iterek kovalent iyonik bağlar falan kurmuyoruz. Neden? Çünkü o kuvvetler çok küçük bir mesafede geçerli. Değişen şey sadece büyüklük farkı. Sen küçücük bir tahtayı parmağında oynatırken koca bir tonajlık tomruğu yerinden kıpırtadamadığın zaman kurallar mı değişmiş oluyor? Değiştiren "irade" dediğin anda zaten bir yöne eğilimli düşünen zihnin baştan kaybediyor. Direk mahkum başlatıyorsun onu. Ne iradesi? İrade de nereden çıktı? İrade dediğin anda onun da berisine gitmek gerecek. Ya sat irade diye bir şey deyip orada bırakacan akıl mantık dışı olduğu halde..Çözdün mü şimdi meseleyi? Hayır. Ama içine gerçekten siniyorsa eğer öyle kabul et.

 

Zaten mevzu bu değil ki..Sen neden kurallar, neden kural var minvalinde bir düşünce aktarıyorsun, ben de "ya başka nasıl olacaktı ya" diyorum. Kuralsızı mümkün mi ki bunun? Evren mikrodan makroya geçtiği zaman onların değişmemesi, dönüşmemesi mümkün mü zaten? Bunu düşünmen lazım. Çift yarık deneyini iki tane kamyonla yapsana mesela.. Ayrıca avcılık ve toplayıcılık için, makro evren için evrilmiş beyninle kuantum dünyasını anlayamıyor olman, anlamıyor olmamız gayet doğal ve mesele sadece bundan ibaret belki de..Üstelik çift yarık deneyinin dahi bir sürü farklı yorumu var. Görelilik ile kuantumu birleştiren çok boyutlu modeller var. Bunların bir çoğunda kütleçekim, sadece bu evrenle sınırlı kalmayıp diğer evrenlere de sızan, bu yüzden bizim evrenimizde diğerlerine göre oldukça düşük seviyede etkiye sahip bir kuvvet olarak görülüyor. Bu, diğer evrenlerdeki olası kanunlarla ilgili de bi fikir verebilir bize. Nihayetinde kuantum kütleçekim teorisi demek, nihai kuram demek, herşeyin "tek elden" yazılması, aynı cinsten ifade edilmesi demek.

 

 

Tekrar edeyim, daha en başta "insan olmadan öyle hareketsiz duruyorlar"  dedin. Ama her durumda durmuyorlar zaten. Hatta fırfır dönüyor, titreşiyor kıpraşıyor bu meret. Hem de hiç durmamacasına. Biz olmadan önce bunu yapıyordu. Bizden sonra da yapacak. Nerde kendi kendine yapamaz? Yapıyor ya işte. 

Sevgili teflon,

senin yazdıkların, benim kasdettiğim şeyler değil, örneğin benim dediğim 'hareket' atomaltı parçacıklarınki değil, basitçe yer değiştirmeyi kasdediyorum

Kendine göre bir evren modelin var, ama ne yazıkki yeterince duru değil, kafan çok karışık.

Seni üzmek istemem amma yazdıkların çok kalabalık, çok yorgunluk verici.

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 hours ago, anibal said:

 

Aynen öyle. Böyle bir taş yaratamıyorsa, herşeye gücü yetmiyor, yaratıyorsa da gene herşeye gücü yetmiyor olur, öyle mi?

 

Ha, sende kendini akıllı sanıyorsun, ama sandığın kadar akıllı değilsin, dikkat et, doğru düzgün anla, ok?

 

Herşeye güç yetiren için,  taş yaratmaya güç yetirememek olur mu? 

Demekki, öyle bir taş olamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, mmmrkl said:

Sevgili teflon,

senin yazdıkların, benim kasdettiğim şeyler değil, örneğin benim dediğim 'hareket' atomaltı parçacıklarınki değil, basitçe yer değiştirmeyi kasdediyorum

Kendine göre bir evren modelin var, ama ne yazıkki yeterince duru değil, kafan çok karışık.

Seni üzmek istemem amma yazdıkların çok kalabalık, çok yorgunluk verici.

 

Eyvallah hacı baba. :) 

Belki öyledir.

 

Belki de..

Senin zaten mevzuyu anlamaya niyetin yok. Çünkü bu "daş" mantığıyla, tuğla vizyonuyla anlamana imkan da yok. Diğer başlıkta da yazdım bunu.

Sanırım istediğin şey sana "beklediğin", senin kafana uyacak cevabın verilmesi. Sipariş usulü.

 

Örnek:

Kural var kural..E ahan da o zaman bunun koyanı var...Hülloooğ tanrı!!

Daş kıpırdıyo mu daş kendi kendine...Kıpırdamıyo...E o zaman bunun kıpırtadanı var....Hülooğğğ tanrı!

 

Aynı tas aynı hamam, aynı çayırda otlamaya devam..Bu tuğla kafası ile hiçbir haltı anlama algılamana imkan yok. Ortada allaah, allaaah diye gezer durursun anca.

Benim kafa basmadı, o zaman tanrı mantığı.

 

Ha bu arada kafanın henüz hiç basmadığı görülen bir mevzu ile ilgili kafamın karışık olduğuna nasıl karar veriyorsun? ? 

"Sezgi"nin günlüğü..

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
54 dakika önce, teflon yazdı:

Örnek:

Kural var kural..E ahan da o zaman bunun koyanı var...Hülloooğ tanrı!!

Daş kıpırdıyo mu daş kendi kendine...Kıpırdamıyo...E o zaman bunun kıpırtadanı var....Hülooğğğ tanrı!

 

Bu çok bilindik ve köylü mantığı kabul ediyoruz. 

 

Ancak çok karmaşık bilinç sahibi sistemler gördüğümüzde bu bize bir yığın tözün rastgele karışımından oluşmuş gibi gelmiyor. O zaman diyoruz ki bunu yöneten bir akıl, bilinç sahibi en az bir varlık var ya da akıl ve bilinç oluşturmaya meyillendirilmiş parçacıklar oluşturmuş diyoruz. Zira Occam'ın Ustrası ile fikirlerimizi törpülediğimizde düşük olasılıkları eleyerek böyle yapma ihtiyacı hissediyoruz. Bunu tüm her şeyi açıklamaktan kaçtığımız için değil doğru sıralamayı bulmak için yapıyoruz.

 

Enerji -> Madde -> Bilinç diyorsunuz.

 

Biz de diyoruz ki

 

Bilinç -> Enerji -> Madde şeklinde neden olmasın diyoruz. Eee hadi bilincin, madde ve enerji olmadan oluşumu sizin için imkansız diyelim. Başka türlüsünü düşünemiyorsunuz ama uzay-zaman-mekan dokusunda madde ve enerji dışında daha kim bilir neler var?

 

Enerji -> Bilinç -> Madde şeklinde neden olmasın?

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 07.01.2020 at 06:43, John_Ahmet said:

 

Bu çok bilindik ve köylü mantığı kabul ediyoruz. 

 

Ancak çok karmaşık bilinç sahibi sistemler gördüğümüzde bu bize bir yığın tözün rastgele karışımından oluşmuş gibi gelmiyor. O zaman diyoruz ki bunu yöneten bir akıl, bilinç sahibi en az bir varlık var ya da akıl ve bilinç oluşturmaya meyillendirilmiş parçacıklar oluşturmuş diyoruz. Zira Occam'ın Ustrası ile fikirlerimizi törpülediğimizde düşük olasılıkları eleyerek böyle yapma ihtiyacı hissediyoruz. Bunu tüm her şeyi açıklamaktan kaçtığımız için değil doğru sıralamayı bulmak için yapıyoruz.

 

Enerji -> Madde -> Bilinç diyorsunuz.

 

Biz de diyoruz ki

 

Bilinç -> Enerji -> Madde şeklinde neden olmasın diyoruz. Eee hadi bilincin, madde ve enerji olmadan oluşumu sizin için imkansız diyelim. Başka türlüsünü düşünemiyorsunuz ama uzay-zaman-mekan dokusunda madde ve enerji dışında daha kim bilir neler var?

 

Enerji -> Bilinç -> Madde şeklinde neden olmasın?

 

Sen salak olduğun için öyle olmasın?

 

Enerji + Madde = bilinç

 

Bak geri zekalı, şöyle değil: Enerji + madde -> Bilinç.

 

Bilinç dediğin şey, maddenin ta kendisi ve enerji de zaten maddenin gene ta kendisi. Bunu anlamamış, mağara devri kafasına sahip bir hominidden ibaretsin, hepsi bu.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
53 dakika önce, anibal yazdı:

Sen salak olduğun için öyle olmasın?

 

Enerji + Madde = bilinç

 

Bak geri zekalı, şöyle değil: Enerji + madde -> Bilinç.

 

Bilinç dediğin şey, maddenin ta kendisi ve enerji de zaten maddenin gene ta kendisi. Bunu anlamamış, mağara devri kafasına sahip bir hominidden ibaretsin, hepsi bu.

 

Her zamanki gibi sığırınkiyle özdeş beyninle yine bir halt anlamamışsın.

 

Enerji -> Madde -> Bilinç

Bilinç -> Enerji -> Madde

Enerji -> Bilinç -> Madde

 

Bunlar hangisinin hangisinden oluştuğundan ziyade oluşumlarının kronolojisini ifade ediyor. Şimdi o sığırcık beynin anlamasa da anlatmış olayım.

 

Senin anlattığının kusmuktan farkı yok ayrıca yok madde bilinçmiş bilinç maddeymiş vs. Zırvalama...

 

Bilinç elektriksel bir alandır. Bunu da en iyi paketlenmiş ve belirli bir sistem ile bir araya gelmiş enerji ifade eder. Bilinci elbette burada organizmanın sahip olduğu mekanik ve organik unsurlarından soyutlayarak saf ve yalın halinde değerlendiriyoruz.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, John_Ahmet yazdı:

Bilinci elbette burada organizmanın sahip olduğu mekanik ve organik unsurlarından soyutlayarak saf ve yalın halinde değerlendiriyoruz.

 

Bunu neye dayanarak yapıyorsun ki? Bilinci, senin deyiminle organik ve mekanik unsurlarından soyutlarsan elinde bir şey kalmaz, uyduruk saçmalıklardan başka. Bilincin saf, yalın hali diye bir şey yok, saf ve yalın hali madde zaten.

 

Bilinç de diğer bir dolu şey gibi bizim uydurduğumuz bir zırva. tek başına, kendi başına bir şey değil bilinç. Bir duruma, beynin aktivite bütünlüğünden ortaya çıkan duruma bilinç diyoruz. Gizemi, şusu busu yok, e hali de hali, yalın hali, saf hali falan yok.

 

İnsanın bilinci eşsiz diyebileceğimiz kadar kompleks görünüyor çünkü özelliğimiz çok. Düşünüyoruz, anlıyoruz, algılıyoruz, muhakeme ediyoruz, anlam çıkarıyoruz, hayal kuruyoruz, konuşuyoruz, bilgiyi işleyip çıktı alıyoruz  ve üstüne onlarca duygu üretiyoruz. Hepsinin üst üste binmesi, adaptasyon zorlantısı nedeniyle yeni özellikler edinmemiz ve bunların hepsinin kompleks ilişkisi vs...

Bu milyonlarca yıl boyunca biriktirdiğimiz, birbiriyle bağlantılı çalışan beyin ögeleri nedeniyle böyle. Başka da bir numarası yok. Soyutlaştırırsan -ki bu zaten nasıl mümkün bilmiyorum- ortaya abuk sabuk ruhlar, tanrılar, inançlar çıkar ki senin de derdin bunlardan en az birini çıkarmak zaten.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 08.01.2020 at 10:40, John_Ahmet said:

 

Her zamanki gibi sığırınkiyle özdeş beyninle yine bir halt anlamamışsın.

 

Enerji -> Madde -> Bilinç

Bilinç -> Enerji -> Madde

Enerji -> Bilinç -> Madde

 

Bunlar hangisinin hangisinden oluştuğundan ziyade oluşumlarının kronolojisini ifade ediyor. Şimdi o sığırcık beynin anlamasa da anlatmış olayım.

 

Senin anlattığının kusmuktan farkı yok ayrıca yok madde bilinçmiş bilinç maddeymiş vs. Zırvalama...

 

Bilinç elektriksel bir alandır. Bunu da en iyi paketlenmiş ve belirli bir sistem ile bir araya gelmiş enerji ifade eder. Bilinci elbette burada organizmanın sahip olduğu mekanik ve organik unsurlarından soyutlayarak saf ve yalın halinde değerlendiriyoruz.

 

Hala salak salak laflar, neymiş, elektriksel alanmış, öyle mi?

 

O dangalak kafan hala almıyor, bilinç dediğin şey, madde zaten. Ama sen kim bunu anlamak kim, kaz kafalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...