Jump to content

İslam'da erkeğe iki, kadına bir birim miras düşer


Recommended Posts

  • 3 months later...
  • İleti 211
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

  • 2 weeks later...

Öncelikle buradaki ayrımın bir üstünlük derecesi olarak algılanması yanlıştır. Bilimsel açıdan da tutarsızdır. Erkek ve kadının toplumsal ve ailesel bağlamda konumları farklıdır. Tekrar belirtiyorum ki bu konum farklılığı üstünlük ve fazilet bağlamında anlaşılmamalıdır. (toplumların veya fertlerin algılayışları üzerinden değil, kaynakların bilgileri ve tutarlılıkları bağlamında değerlendirilmelidir)

Durum için farklı yargıların bulunması gayet tutarlı ve insan için gerekli bir adalettir. Şöyle ki bir erkek bir kadınla evlendiğinde onunla malını da paylaşmış olur. Yani bir erkek malını 2 şahıs için ayırır. Yani kadın kendi mal varlığı yanında evliliğin doğal bir sonucu eşinin de malına ortak olur/faydalanır. Yani kadının miras anlamında bir bağlantısı daha vardır. Eğer miras eşit bir şekilde dağıtılmış olsa adalet gerçekleşmiş olmaz.

Eşitlik adaleti getirmez. Bunu da şöyle izah edebiliriz. Bir çocuğun günlük gıda ihtiyacıyla bir yetişkinin ihtiyacı aynı değildir. Eğer eşitlik olmuş olsa her ikisine de aynı miktar ve aynı tür gıda verilir. Fakat bu her ikisine de zulümdür. adaletin gereği ise her birine ihtiyaçları gereğince gıda vermektir. Çocuğa maması yetişkine ekmeği. Bunların ters düşmesi her ikisine de zulüm olur. Miktarlarının eşitliği de adaleti getirmez. Dolayısıyla tolumun ve dünyanın fesadına yol açar. 

Sonuç olarak mutlak bir düzen için mutlak bir adalet gerekir. Mutlak bir adalet de eksiksiz bir varlığın düzeni ve adaletiyle olur. Bunun açık olarak görülememesi düzenin algılanamayan eksikliğinde aranmamalı bilakis bunu farlı algılayıp farlı yaşayan ortamlarda aranmalıdır.

Durumun ana hattını mantıki bir düzlemde sunmaya çalıştım. Eksiklerini maruz görün. Anlaşılmayan noktalardaki sorulara da açığım.

Teşekkürler.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

Öncelikle buradaki ayrımın bir üstünlük derecesi olarak algılanması yanlıştır. Bilimsel açıdan da tutarsızdır. Erkek ve kadının toplumsal ve ailesel bağlamda konumları farklıdır. Tekrar belirtiyorum ki bu konum farklılığı üstünlük ve fazilet bağlamında anlaşılmamalıdır. (toplumların veya fertlerin algılayışları üzerinden değil, kaynakların bilgileri ve tutarlılıkları bağlamında değerlendirilmelidir)

Durum için farklı yargıların bulunması gayet tutarlı ve insan için gerekli bir adalettir. Şöyle ki bir erkek bir kadınla evlendiğinde onunla malını da paylaşmış olur. Yani bir erkek malını 2 şahıs için ayırır. Yani kadın kendi mal varlığı yanında evliliğin doğal bir sonucu eşinin de malına ortak olur/faydalanır. Yani kadının miras anlamında bir bağlantısı daha vardır. Eğer miras eşit bir şekilde dağıtılmış olsa adalet gerçekleşmiş olmaz.

Eşitlik adaleti getirmez. Bunu da şöyle izah edebiliriz. Bir çocuğun günlük gıda ihtiyacıyla bir yetişkinin ihtiyacı aynı değildir. Eğer eşitlik olmuş olsa her ikisine de aynı miktar ve aynı tür gıda verilir. Fakat bu her ikisine de zulümdür. adaletin gereği ise her birine ihtiyaçları gereğince gıda vermektir. Çocuğa maması yetişkine ekmeği. Bunların ters düşmesi her ikisine de zulüm olur. Miktarlarının eşitliği de adaleti getirmez. Dolayısıyla tolumun ve dünyanın fesadına yol açar. 

Sonuç olarak mutlak bir düzen için mutlak bir adalet gerekir. Mutlak bir adalet de eksiksiz bir varlığın düzeni ve adaletiyle olur. Bunun açık olarak görülememesi düzenin algılanamayan eksikliğinde aranmamalı bilakis bunu farlı algılayıp farlı yaşayan ortamlarda aranmalıdır.

Durumun ana hattını mantıki bir düzlemde sunmaya çalıştım. Eksiklerini maruz görün. Anlaşılmayan noktalardaki sorulara da açığım.

Teşekkürler.

 

Modern zamanlar açısından düşünülecek olacak olursak eğer, bu yazdıklarınızın hemen tamamı geçersiz.

Bunları göremiyor olmanız ise düşündürücü.

 

 - Erkek kadınla evlendiğinde nasıl malını paylaşmış olur? Anlaşmalı evlilik diye bir kurum duydunuz mu hiç? Medeni kanun var, kural var kaide var, akit var..Bir erkek boşandığı zaman nafaka dışında bir şey vermek zorunda mı? Ki, bu konu dahi tartışmalı, tartışılıyor da..Kaldı ki bir erkeğin evleneceği dahi garanti değil..Belki de hiç evlenmeyecek..O zaman ne alaka? Aynısı kadın için de geçerli. O evlenmezse ne olacak? O vakit böyle saçma bir koşul, dayanak mı olur allasen??

 

- Dünya üzerinde CEO kadınlar dahi var mı? Hatta devlet başkanları falan..O vakit konum farklılığından, neden bahsetmektesiniz? 

 

İnsanlar eşittir. Kadın ve erkek de üst kimlikte insandır. O zaman onlar da eşittir. Kadın ve erkeğin arasında farklılıklar vardır. Ama eşit oldukları gerçeğini değiştirmez. Üst kimlik belli neticede. 

 

- Ayrıca kadınları toplum ve düzen içerisinde ikincil kılan, ataerkil bir düzen kurgulayarak onları bu duruma düşüren, adeta zulüm uygulayanlar da yine erkeklerdir. Kendi kurguladıkları düzen ile onları önce ikincil kılıp, arkasından bu kendi kurgularının sonucu olan mefhuma dayanarak miras vb. konulardaki adaletsizliklere meşruiyet kazandırdıkları sanmaları tamami ile bir oksimorondur. Kadınlar CEO ve devlet başkanlığı dahil her şey olabiliyor mu? Evet. O zaman arabın dayanaklarının hepsi külliyen safsata, külliyen masaldır.

 

- Mutlak düzen nedir, mutlak adalet nedir? Gerçekten var mıdır? Eksiksiz varlık olabilir mi? Şunları bir yazsana önce sen. 

Senin kendi kafana göre kadını bebek, erkeği yetişkin kılmanla olmuyor bu işler. Anca arap kafası oluyor..

O yüzden modern zamanlarda medeni kanunlar senin yazdıklarınla pek ilgilenmiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

Öncelikle buradaki ayrımın bir üstünlük derecesi olarak algılanması yanlıştır. Bilimsel açıdan da tutarsızdır. Erkek ve kadının toplumsal ve ailesel bağlamda konumları farklıdır. Tekrar belirtiyorum ki bu konum farklılığı üstünlük ve fazilet bağlamında anlaşılmamalıdır. (toplumların veya fertlerin algılayışları üzerinden değil, kaynakların bilgileri ve tutarlılıkları bağlamında değerlendirilmelidir)

Durum için farklı yargıların bulunması gayet tutarlı ve insan için gerekli bir adalettir. Şöyle ki bir erkek bir kadınla evlendiğinde onunla malını da paylaşmış olur. Yani bir erkek malını 2 şahıs için ayırır. Yani kadın kendi mal varlığı yanında evliliğin doğal bir sonucu eşinin de malına ortak olur/faydalanır. Yani kadının miras anlamında bir bağlantısı daha vardır. Eğer miras eşit bir şekilde dağıtılmış olsa adalet gerçekleşmiş olmaz.

Eşitlik adaleti getirmez. Bunu da şöyle izah edebiliriz. Bir çocuğun günlük gıda ihtiyacıyla bir yetişkinin ihtiyacı aynı değildir. Eğer eşitlik olmuş olsa her ikisine de aynı miktar ve aynı tür gıda verilir. Fakat bu her ikisine de zulümdür. adaletin gereği ise her birine ihtiyaçları gereğince gıda vermektir. Çocuğa maması yetişkine ekmeği. Bunların ters düşmesi her ikisine de zulüm olur. Miktarlarının eşitliği de adaleti getirmez. Dolayısıyla tolumun ve dünyanın fesadına yol açar. 

Sonuç olarak mutlak bir düzen için mutlak bir adalet gerekir. Mutlak bir adalet de eksiksiz bir varlığın düzeni ve adaletiyle olur. Bunun açık olarak görülememesi düzenin algılanamayan eksikliğinde aranmamalı bilakis bunu farlı algılayıp farlı yaşayan ortamlarda aranmalıdır.

Durumun ana hattını mantıki bir düzlemde sunmaya çalıştım. Eksiklerini maruz görün. Anlaşılmayan noktalardaki sorulara da açığım.

Teşekkürler.

 

 

 

 

Kadın ve erkeğin toplumsal ve ailesel olarak konumlarının farklı olması ne demek? Öyle olması mı gerekiyor yani? Kadını hem bir seks objesinden ibaret bırak, hem ondan sonra da amanda yeri farklı de, hani adalet, adalet diye sayıklamışsın ya... 

 

Koca, kadının mal varlığından faydalanmaz mı? Neden? 

 

Sorun, miras mevzusu değil, islam dininde kadının safi bir seks objesi haline indirilmesidir. O kadar ki, roma dönemi kölelerin bile islamdaki kadından daha şanslı olduğu söylenebilir. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, teflon yazdı:

 

Modern zamanlar açısından düşünülecek olacak olursak eğer, bu yazdıklarınızın hemen tamamı geçersiz.

Bunları göremiyor olmanız ise düşündürücü.

 

 - Erkek kadınla evlendiğinde nasıl malını paylaşmış olur? Anlaşmalı evlilik diye bir kurum duydunuz mu hiç? Medeni kanun var, kural var kaide var, akit var..Bir erkek boşandığı zaman nafaka dışında bir şey vermek zorunda mı? Ki, bu konu dahi tartışmalı, tartışılıyor da..Kaldı ki bir erkeğin evleneceği dahi garanti değil..Belki de hiç evlenmeyecek..O zaman ne alaka? Aynısı kadın için de geçerli. O evlenmezse ne olacak? O vakit böyle saçma bir koşul, dayanak mı olur allasen??

 

- Dünya üzerinde CEO kadınlar dahi var mı? Hatta devlet başkanları falan..O vakit konum farklılığından, neden bahsetmektesiniz? 

 

İnsanlar eşittir. Kadın ve erkek de üst kimlikte insandır. O zaman onlar da eşittir. Kadın ve erkeğin arasında farklılıklar vardır. Ama eşit oldukları gerçeğini değiştirmez. Üst kimlik belli neticede. 

 

- Ayrıca kadınları toplum ve düzen içerisinde ikincil kılan, ataerkil bir düzen kurgulayarak onları bu duruma düşüren, adeta zulüm uygulayanlar da yine erkeklerdir. Kendi kurguladıkları düzen ile onları önce ikincil kılıp, arkasından bu kendi kurgularının sonucu olan mefhuma dayanarak miras vb. konulardaki adaletsizliklere meşruiyet kazandırdıkları sanmaları tamami ile bir oksimorondur. Kadınlar CEO ve devlet başkanlığı dahil her şey olabiliyor mu? Evet. O zaman arabın dayanaklarının hepsi külliyen safsata, külliyen masaldır.

 

- Mutlak düzen nedir, mutlak adalet nedir? Gerçekten var mıdır? Eksiksiz varlık olabilir mi? Şunları bir yazsana önce sen. 

Senin kendi kafana göre kadını bebek, erkeği yetişkin kılmanla olmuyor bu işler. Anca arap kafası oluyor..

O yüzden modern zamanlarda medeni kanunlar senin yazdıklarınla pek ilgilenmiyor.

Sorularınızın düzlemi çok geniş. Eğer en üst başlığı sorabilirseniz ona bir cevabım olabilir.

- Mutlak düzen nedir, mutlak adalet nedir? Gerçekten var mıdır? Eksiksiz varlık olabilir mi? Şunları bir yazsana önce sen.

Bu sorular bildiğiniz üzere yıllardır tartışma konusudur. İnanıp inanmamak size kalmıştır. Benim veya bir başka birinin yaptırımı söz konusu değildir. Ancak sizinde uyduğunuz esas aldığınız kabul ettiğiniz bazı değerler vardır ki hayatınızı idame ediyorsunuz. Onları belirtirseniz elle tutulur bir görüngü oluşturabiliriz. Ya da siz bu kavramlardan neyi anlıyor neyi bekliyorsunuz? Bu daha açık ve net bir soru olacaktır.

Teşekkürler.

tarihinde BİLGİERDEMDİR tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, anibal yazdı:

 

 

Kadın ve erkeğin toplumsal ve ailesel olarak konumlarının farklı olması ne demek? Öyle olması mı gerekiyor yani? Kadını hem bir seks objesinden ibaret bırak, hem ondan sonra da amanda yeri farklı de, hani adalet, adalet diye sayıklamışsın ya... 

 

Koca, kadının mal varlığından faydalanmaz mı? Neden? 

 

Sorun, miras mevzusu değil, islam dininde kadının safi bir seks objesi haline indirilmesidir. O kadar ki, roma dönemi kölelerin bile islamdaki kadından daha şanslı olduğu söylenebilir. 

 

Aslında objektif bir düzlemde dinleri ve uygarlıkları incelediğimizde kadınlara verilen değer ve kıymetin zirvelerini görürüz. Bu çok farklı yönlerden ortaya konabilir. Kısa bir araştırmayla ciddi bulgulara ulaşabiliriz. Burada bunları tek tek ele almamın gerekli olduğunu düşünmüyorum. Ancak şunu da belirtmeliyim. İslami düzlemde kadına verilen değerle bu gün özellikle İslam toplumunda ki kadına verilen değer arasında fark vardır. Bu farkta -sürekli belirttiğim gibi- sistemin kendisinden değil, yanlış anlaşılması ve yorumlanmasıdır. Örneğin Türkiye de ki kadına verilen değerle faraza Mısırda kadına verilen değer arasında ciddi farklar görürüz. Ancak sistem ve kaynak bazında aralarında birebir olmasa da ciddi ayrılıkların olmaması gerekir. Ancak durum böyle değil. Türkiye bu konuda çoğu toplumlara göre daha iyi konumdadır. Yine bunun sebebi sistemin kendi kaynak ve ritüellerinde değil aksine bu ritüellerin siyaset, çıkar, kayırmacılık, liyakatsizlik vb. politikalarla bilerek veya bilmeyerek yanlış yorumlanmasıdır.

Sorularınıza gelecek olursak.

1-Kadın ve erkeğin toplumsal ve ailesel olarak konumlarının farklı olması ne demek? Şu benzetmeyle ilk sorunuza mantıki bir çerçeveden cevap verilebilir. Bir dişi aslanla bir eril aslan arasında ki sorumluluk veya görev ayrımındaki farklar insan türü arasında da benzerlik gösterir. Yani hiç bir eril aslan; ben artık bölgeyi güven içerisinde tutmayacağım, artık bu işler bana gelmez, çağda değişti zaten demez. Aynı şekilde bir dişi aslanda; hiç kimse kusura bakmasın artık ava çıkma işlerine ben bakmıyorum, yavruları da siz bakın  demez. Bu insan hayvan birlikteliğini değil tür olgusunun, yanında farklı adalet ilkelerini getirmesinden kaynaklanır. Bu örnekler bir çok alandan çoğaltılabilir. Ayrıca bu konumsal farklılık evrensel bir kabul ve gerekliliktir.Bunu bir düşünce sistemi veya uygarlık ortaya koymamış aksine insanın bünyesinde/fıtratında/ayarlarında taşıdığı bir hakikattir.  Bu düzen ve ahengin olmaması kaos ve fitne ortamını oluşturur ki bu da insanın varlığı önündeki en büyük settir.

2-Kadını hem bir seks objesinden ibaret bırak, hem ondan sonra da amanda yeri farklı de, hani adalet, adalet diye sayıklamışsın ya...  Öncelikle adalet ilkesi ve gerekliliği benim bulgularım hayallerim veya söylediğiniz gibi sayıklamalarım değil. Aksine evrensel bir kabul ve gerekliliktir. Teolojik, felsefik ve bilimsel anlamda değerlendirilebilir. Ancak sonuç 1+1=2 denkleminden farklı olmayacaktır. Kadının bir seks objesi biçiminde değerlendirildiğini söylediniz. Tabi öncelikle dürüstlük/ahlak/değer namına bunu bir yerlere yaftalamadan önce kendi düşünce dünyamızdaki meramını incelemek gerekir. Ancak bunu kişisel bir seçim olduğu/sınav olduğu için irdelemek istemem. Yani sorunuzun bir ayağı da burası. İnsanların algılarını sistemin kendine yaftalamaları. Burası da başlı başına büyük bir hata ve problemdir. Sadece bu yönüyle bile ele aldığımızda tatmin edici bir sonuca ulaşırız. Yani insanın kendi yapısı/nefsi/hataları/güdüleri/istekleri sistemsel bazı kabul ve gereklere bağlanmamalıdır.

3-Koca, kadının mal varlığından faydalanmaz mı? Neden?  Kısaca evet faydalanabilir. Ancak asli itibariyle koca geçimsel gereksinimleri karşılamak hususunda önceliklidir. Çünkü hayatsal devamlılığın ağır yükünü erkek değil kadın yüklenmektedir. Yani hayatın dünyasal/maddesel boyutunu erkek, manevi ve süreklilik boyutunu kadın yüklenmektedir. Aynı şekilde birbirleri arasında dünyasal/maddesel şartlar değişebileceği gibi ortak bir payda da uygulanabilir. Ancak kadının rolü paylaşılamaz. Bunlar arasında kesin çizgiler olmadığı gibi bunların reddedilmesi anlaşılmaması da uygun değildir. Sonuç olarak bu gibi farklılıkların olması -bazen biz anlamlandırmada güçlük çeksek de- mutlak bir düzenin de varlığına işarettir. Bunların uygulanması veya yaptırıma tabi tutulması sistemin ihtiyacı değil aksine sisteme ihtiyaç duyanların gereksinimidir. Aslında tüm sistemler bu gereksinimleri karşılamaya çalışır. 

4-Sorun, miras mevzusu değil, islam dininde kadının safi bir seks objesi haline indirilmesidir. O kadar ki, roma dönemi kölelerin bile islamdaki kadından daha şanslı olduğu söylenebilir. Bu sorunuzda yukarda ki konular düzlemindedir. Sadece siz bağlamı teoljik, felsefik ve bilimsel alandan İslam kavramı üzerine yoğunlaştırdınız. Bunu bazı genel kabulleri anlamlandırdıktan sonra açıklamak daha isabetlidir. Bunun için bu sorunuza şu anda cevap vermek yersiz olacaktır. Ama şunu eklemek isterim. Olaya ön yargılar ve dar pencereler kaldırılarak bakılması sonucun mutlak olarak olmasa da genel bir yönünü aydınlatacaktır. Maalesef bu sorun bizde olduğu gibi sistemleri anlamalandırmamızda da mevcut. Bilakis günümüz Türkiyesin de bu durum açıkça görülür. 

Vaktinizi ayırdığınız için teşekkürler. Anlayış ve ahlak düzlemindeki tartışmalar insanın hayatını anlamlandırmasın da büyük etkilere sahiptir. Bu düşünceyle...

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

Aslında objektif bir düzlemde dinleri ve uygarlıkları incelediğimizde kadınlara verilen değer ve kıymetin zirvelerini görürüz. Bu çok farklı yönlerden ortaya konabilir. Kısa bir araştırmayla ciddi bulgulara ulaşabiliriz. Burada bunları tek tek ele almamın gerekli olduğunu düşünmüyorum. Ancak şunu da belirtmeliyim. İslami düzlemde kadına verilen değerle bu gün özellikle İslam toplumunda ki kadına verilen değer arasında fark vardır. Bu farkta -sürekli belirttiğim gibi- sistemin kendisinden değil, yanlış anlaşılması ve yorumlanmasıdır. Örneğin Türkiye de ki kadına verilen değerle faraza Mısırda kadına verilen değer arasında ciddi farklar görürüz. Ancak sistem ve kaynak bazında aralarında birebir olmasa da ciddi ayrılıkların olmaması gerekir. Ancak durum böyle değil. Türkiye bu konuda çoğu toplumlara göre daha iyi konumdadır. Yine bunun sebebi sistemin kendi kaynak ve ritüellerinde değil aksine bu ritüellerin siyaset, çıkar, kayırmacılık, liyakatsizlik vb. politikalarla bilerek veya bilmeyerek yanlış yorumlanmasıdır.

Sorularınıza gelecek olursak.

1-Kadın ve erkeğin toplumsal ve ailesel olarak konumlarının farklı olması ne demek? Şu benzetmeyle ilk sorunuza mantıki bir çerçeveden cevap verilebilir. Bir dişi aslanla bir eril aslan arasında ki sorumluluk veya görev ayrımındaki farklar insan türü arasında da benzerlik gösterir. Yani hiç bir eril aslan; ben artık bölgeyi güven içerisinde tutmayacağım, artık bu işler bana gelmez, çağda değişti zaten demez. Aynı şekilde bir dişi aslanda; hiç kimse kusura bakmasın artık ava çıkma işlerine ben bakmıyorum, yavruları da siz bakın  demez. Bu insan hayvan birlikteliğini değil tür olgusunun, yanında farklı adalet ilkelerini getirmesinden kaynaklanır. Bu örnekler bir çok alandan çoğaltılabilir. Ayrıca bu konumsal farklılık evrensel bir kabul ve gerekliliktir.Bunu bir düşünce sistemi veya uygarlık ortaya koymamış aksine insanın bünyesinde/fıtratında/ayarlarında taşıdığı bir hakikattir.  Bu düzen ve ahengin olmaması kaos ve fitne ortamını oluşturur ki bu da insanın varlığı önündeki en büyük settir.

2-Kadını hem bir seks objesinden ibaret bırak, hem ondan sonra da amanda yeri farklı de, hani adalet, adalet diye sayıklamışsın ya...  Öncelikle adalet ilkesi ve gerekliliği benim bulgularım hayallerim veya söylediğiniz gibi sayıklamalarım değil. Aksine evrensel bir kabul ve gerekliliktir. Teolojik, felsefik ve bilimsel anlamda değerlendirilebilir. Ancak sonuç 1+1=2 denkleminden farklı olmayacaktır. Kadının bir seks objesi biçiminde değerlendirildiğini söylediniz. Tabi öncelikle dürüstlük/ahlak/değer namına bunu bir yerlere yaftalamadan önce kendi düşünce dünyamızdaki meramını incelemek gerekir. Ancak bunu kişisel bir seçim olduğu/sınav olduğu için irdelemek istemem. Yani sorunuzun bir ayağı da burası. İnsanların algılarını sistemin kendine yaftalamaları. Burası da başlı başına büyük bir hata ve problemdir. Sadece bu yönüyle bile ele aldığımızda tatmin edici bir sonuca ulaşırız. Yani insanın kendi yapısı/nefsi/hataları/güdüleri/istekleri sistemsel bazı kabul ve gereklere bağlanmamalıdır.

3-Koca, kadının mal varlığından faydalanmaz mı? Neden?  Kısaca evet faydalanabilir. Ancak asli itibariyle koca geçimsel gereksinimleri karşılamak hususunda önceliklidir. Çünkü hayatsal devamlılığın ağır yükünü erkek değil kadın yüklenmektedir. Yani hayatın dünyasal/maddesel boyutunu erkek, manevi ve süreklilik boyutunu kadın yüklenmektedir. Aynı şekilde birbirleri arasında dünyasal/maddesel şartlar değişebileceği gibi ortak bir payda da uygulanabilir. Ancak kadının rolü paylaşılamaz. Bunlar arasında kesin çizgiler olmadığı gibi bunların reddedilmesi anlaşılmaması da uygun değildir. Sonuç olarak bu gibi farklılıkların olması -bazen biz anlamlandırmada güçlük çeksek de- mutlak bir düzenin de varlığına işarettir. Bunların uygulanması veya yaptırıma tabi tutulması sistemin ihtiyacı değil aksine sisteme ihtiyaç duyanların gereksinimidir. Aslında tüm sistemler bu gereksinimleri karşılamaya çalışır. 

4-Sorun, miras mevzusu değil, islam dininde kadının safi bir seks objesi haline indirilmesidir. O kadar ki, roma dönemi kölelerin bile islamdaki kadından daha şanslı olduğu söylenebilir. Bu sorunuzda yukarda ki konular düzlemindedir. Sadece siz bağlamı teoljik, felsefik ve bilimsel alandan İslam kavramı üzerine yoğunlaştırdınız. Bunu bazı genel kabulleri anlamlandırdıktan sonra açıklamak daha isabetlidir. Bunun için bu sorunuza şu anda cevap vermek yersiz olacaktır. Ama şunu eklemek isterim. Olaya ön yargılar ve dar pencereler kaldırılarak bakılması sonucun mutlak olarak olmasa da genel bir yönünü aydınlatacaktır. Maalesef bu sorun bizde olduğu gibi sistemleri anlamalandırmamızda da mevcut. Bilakis günümüz Türkiyesin de bu durum açıkça görülür. 

Vaktinizi ayırdığınız için teşekkürler. Anlayış ve ahlak düzlemindeki tartışmalar insanın hayatını anlamlandırmasın da büyük etkilere sahiptir. Bu düşünceyle...

 

 

Senelerdir buralarda dinleyip durduğumz klasik martaval. Neymiş efenim, dinler, hele hele islam, kadına çok değer verirmiş. Tipik dinci yüzsüzlüğü işte. Hemde neymiş, amanda islam yanlış anlaşılıyormuş. Doğduğu gündne bugüne kadar bir sürü dangalak, salak, manyak, rezil, kepaze islamı yanlış anlamışmışta, bugün ancak anlamışlar islamın kadına değer verdiği. İnsna biraz düşünür, bu kadar basit bir şeyi dahi anlamayacak kadar angut, salak, rezil, şerefsiz insanların inanıp geldiği şeye inanmak, onların aynısı olup, rezillik, kepazelik ve aptallık olmazsa ne olur?

 

Dar penceresi, önyargısı falan yok mevzunun, apaçık somut ve ortada olan bir şey. Kadınlar tarlanızdır, dilediğiniz gibi varın diyen bir öğretiden bahsediyoruz, siz ise çıkmış önyargıdan falan bahsediyorsunuz. 

 

Evet, özellikle islam, kadını safi, tam olarak bir vajinaya indirger, bir seks nesnesinden ibaret bırakır. Bunun ön yargısı falan yok, gerçek, bugün dahi yaşadığımız gerçek işte. 

 

 

Neymiş amanda öyle oluyorsa, fitne ortamı oluşurmuşta.... Sahi mi, din denen zırvalık fitnenin en katmerlisi zaten. Yoksa olacak olan, bu fitne sisteminin çökecek olması, fitnecilerin cascavlak ortada kalacak olması olmasın?

 

Bak fitne düzeninde ne deniyor:

 

Quote

 

“Bir erkek hanımı ile cima ederken cima esnasında erkek de kadın da Allah dostlarını, alimleri salih insanları düşünür de bu birleşmeden hanımefendi hamile kalırsa, doğacak olan çocuğun kalp, beyin ve ruh yapısı o andaki hayale göre oluşur”

 

 

 

Şimdi amanda islamda bu yokta, yok öyle değilde kafa ütülemeyeceğini düşünüyorum. Var veya yok, gerçek olan işte bu fitne düzeninin sap gibi ortada olduğu. Şimdi eğer kadınlar safi vajina olmaktan çıkarda, kadın olduğunun farkına varırsa, bu adamlar hangi kadını bulup ihtiyaçlarını giderebilir ki? Kadın demeyecek mi, lan hayal edene kadar, gider yatarım altına... Kadının o halden kurtulması, bu fitne düzeni sayesinde bir kadınla olabilme şansı elde edebilenlerin, ortada sap gibi kalması demek olacaktır. 

 

İşte fitne denen şey, asıl bu büyük, dehşetli ve rezil fitne düzeninin yıkılması olacaktır. Evet, toplum yıkılır, perişan olur. Nasıl olur, bu gibi sünepeler karı falan bulamaz olur. İnsanlar bilgi sahibi, beceri sahibi olur, öyle fetva verip güdülen sürüler olmaz. Bu dincilerin tecavüzcü, yağmacı, rezillik, pislik ve sapıklık akan toplum düzenleri tarumar olur. 

 

Image result for imam çocuÄa tecavüz

 

İşte yıkılacak olan düzen bu düzendir. Bu asli fitne düzeni, kadını bir vajinaya indirgemekle kurulmuş bir düzendir. Bu düzene nifak sokmak, bu düzene fitne getirmek, herkesin insanlık borcudur.

 

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
53 dakika önce, anibal yazdı:

 

 

Senelerdir buralarda dinleyip durduğumz klasik martaval. Neymiş efenim, dinler, hele hele islam, kadına çok değer verirmiş. Tipik dinci yüzsüzlüğü işte. Hemde neymiş, amanda islam yanlış anlaşılıyormuş. Doğduğu gündne bugüne kadar bir sürü dangalak, salak, manyak, rezil, kepaze islamı yanlış anlamışmışta, bugün ancak anlamışlar islamın kadına değer verdiği. İnsna biraz düşünür, bu kadar basit bir şeyi dahi anlamayacak kadar angut, salak, rezil, şerefsiz insanların inanıp geldiği şeye inanmak, onların aynısı olup, rezillik, kepazelik ve aptallık olmazsa ne olur?

 

Dar penceresi, önyargısı falan yok mevzunun, apaçık somut ve ortada olan bir şey. Kadınlar tarlanızdır, dilediğiniz gibi varın diyen bir öğretiden bahsediyoruz, siz ise çıkmış önyargıdan falan bahsediyorsunuz. 

 

Evet, özellikle islam, kadını safi, tam olarak bir vajinaya indirger, bir seks nesnesinden ibaret bırakır. Bunun ön yargısı falan yok, gerçek, bugün dahi yaşadığımız gerçek işte. 

 

 

Neymiş amanda öyle oluyorsa, fitne ortamı oluşurmuşta.... Sahi mi, din denen zırvalık fitnenin en katmerlisi zaten. Yoksa olacak olan, bu fitne sisteminin çökecek olması, fitnecilerin cascavlak ortada kalacak olması olmasın?

 

Bak fitne düzeninde ne deniyor:

 

 

Şimdi amanda islamda bu yokta, yok öyle değilde kafa ütülemeyeceğini düşünüyorum. Var veya yok, gerçek olan işte bu fitne düzeninin sap gibi ortada olduğu. Şimdi eğer kadınlar safi vajina olmaktan çıkarda, kadın olduğunun farkına varırsa, bu adamlar hangi kadını bulup ihtiyaçlarını giderebilir ki? Kadın demeyecek mi, lan hayal edene kadar, gider yatarım altına... Kadının o halden kurtulması, bu fitne düzeni sayesinde bir kadınla olabilme şansı elde edebilenlerin, ortada sap gibi kalması demek olacaktır. 

 

İşte fitne denen şey, asıl bu büyük, dehşetli ve rezil fitne düzeninin yıkılması olacaktır. Evet, toplum yıkılır, perişan olur. Nasıl olur, bu gibi sünepeler karı falan bulamaz olur. İnsanlar bilgi sahibi, beceri sahibi olur, öyle fetva verip güdülen sürüler olmaz. Bu dincilerin tecavüzcü, yağmacı, rezillik, pislik ve sapıklık akan toplum düzenleri tarumar olur. 

 

Image result for imam çocuÄa tecavüz

 

İşte yıkılacak olan düzen bu düzendir. Bu asli fitne düzeni, kadını bir vajinaya indirgemekle kurulmuş bir düzendir. Bu düzene nifak sokmak, bu düzene fitne getirmek, herkesin insanlık borcudur.

 

Öncelikle referans aldığınız bilgilerin donukluğu ve yanlışlığını sizin objektif perspektifinize bırakıyorum. 

Dar kalıplar çarpık zihinler olarak nitelediğiniz sistemleri birde kendi içinizde değerlendirin. Tam olarak çarpıklık referans mı yoksa zihniyet mi? İnsanların yafta ve kuruntuları tam olarak belirttiğiniz durumu oluşturuyor. Ayrıca ben yapmış olduğum yorumları asıl konu için referans aldım. Sizin konuyu bu yönde ele alışınız garipsenecek bir durum. Konuyla bir alakasından ziyade sizin zihensel kaosunuzu beyan eder tarzda. Az önceki konuda belirttiğim gibi öncelikle kendi durduğumuz yerin ve kullandığımız bilgilerin objektifliğine,  sağlamlığına,  faydasına bakmalıyız.  Beyan ettiğiniz şeylerin sadece görüngüsüne değil ifade edeceği gerçekliğe ve faydaya da odaklanmalısınız. 

Yorumlarınız için teşekkürler. Daha anlaşılır ve izahi yazılarla yorumlarınız bekliyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, BİLGİERDEMDİR yazdı:

1-Kadın ve erkeğin toplumsal ve ailesel olarak konumlarının farklı olması ne demek? Şu benzetmeyle ilk sorunuza mantıki bir çerçeveden cevap verilebilir. Bir dişi aslanla bir eril aslan arasında ki sorumluluk veya görev ayrımındaki farklar insan türü arasında da benzerlik gösterir. Yani hiç bir eril aslan; ben artık bölgeyi güven içerisinde tutmayacağım, artık bu işler bana gelmez, çağda değişti zaten demez. Aynı şekilde bir dişi aslanda; hiç kimse kusura bakmasın artık ava çıkma işlerine ben bakmıyorum, yavruları da siz bakın  demez. Bu insan hayvan birlikteliğini değil tür olgusunun, yanında farklı adalet ilkelerini getirmesinden kaynaklanır. Bu örnekler bir çok alandan çoğaltılabilir...

 

 Aslanların aksine insanlar birbirlerinin rolünü alabilirler. Mesela bir ev erkeği "normalde ev kadınının yapması gereken" (!) işleri yapabilir. Bundaki sıkıntıyı açıklayın lütfen.

5 saat önce, BİLGİERDEMDİR yazdı:

Ancak asli itibariyle koca geçimsel gereksinimleri karşılamak hususunda önceliklidir. Çünkü hayatsal devamlılığın ağır yükünü erkek değil kadın yüklenmektedir. Yani hayatın dünyasal/maddesel boyutunu erkek, manevi ve süreklilik boyutunu kadın yüklenmektedir. Aynı şekilde birbirleri arasında dünyasal/maddesel şartlar değişebileceği gibi ortak bir payda da uygulanabilir. Ancak kadının rolü paylaşılamaz. Bunlar arasında kesin çizgiler olmadığı gibi bunların reddedilmesi anlaşılmaması da uygun değildir. Sonuç olarak bu gibi farklılıkların olması -bazen biz anlamlandırmada güçlük çeksek de- mutlak bir düzenin de varlığına işarettir. Bunların uygulanması veya yaptırıma tabi tutulması sistemin ihtiyacı değil aksine sisteme ihtiyaç duyanların gereksinimidir. Aslında tüm sistemler bu gereksinimleri karşılamaya çalışır. 

 

 Nasıl uygun değil, anlatmıyorsunuz ki. Bir kadının ekmek parasını kazanırken kocasının evde temizlikle uğraşmasındaki sıkıntı nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

Sorularınızın düzlemi çok geniş. Eğer en üst başlığı sorabilirseniz ona bir cevabım olabilir.

- Mutlak düzen nedir, mutlak adalet nedir? Gerçekten var mıdır? Eksiksiz varlık olabilir mi? Şunları bir yazsana önce sen.

Bu sorular bildiğiniz üzere yıllardır tartışma konusudur. İnanıp inanmamak size kalmıştır. Benim veya bir başka birinin yaptırımı söz konusu değildir. Ancak sizinde uyduğunuz esas aldığınız kabul ettiğiniz bazı değerler vardır ki hayatınızı idame ediyorsunuz. Onları belirtirseniz elle tutulur bir görüngü oluşturabiliriz. Ya da siz bu kavramlardan neyi anlıyor neyi bekliyorsunuz? Bu daha açık ve net bir soru olacaktır.

Teşekkürler.

 

En üst başlıktan kastınız nedir anlamadım.

 

Mutlak düzen ve adalet ile ilgili soruları sormamın nedeni ise, siz ve sizin gibilerin bu tip kavramları aslen içi boş, neyi kasttetiğini dahi bilemeden, arkasını dolduramıyacak şekilde kullanıyor olmanızdır. Önce o kavramların içini doldurup, arkasında durun ki, hem biz hem de siz ne kast ettiğinizi, aslında bu kavramların gerçekte karşılıklarının olup olmadığını tartabilelim. İslamın ve tanrısının gerçekten bu kavramların karşılığını ve hakkını verip veremediğini idrak edebilelim. Eğer varsa çelişiklik ve mümkünsüzlüklerini ayyuka çıkarabilelim.

 

Gelgelelim sir sorulan hiç bir soru, açıklama, kıyaslama ve örneklemeye değinmediğiniz gibi, bu konuda da soruya soruyla cevap vermişsiniz. O vakit yazdıklarımı bu kez maddeleyerek bir kez daha önünüze getiriyorum. Eğer düşüncelerinizden eminseniz, bunlara da verebilecek çok net ve zaten çoktan hazır olan cevaplarınız bulunmalı. Malum, sizin kitabın arkasında kadiri mutlak var, boru değil. 

 

1- Erkek kadınla evlendiğinde nasıl malını paylaşmış olur? Anlaşmalı evlilik diye bir kurum duydunuz mu hiç? Medeni kanun var, kural var kaide var, akit var..Bir erkek boşandığı zaman nafaka dışında bir şey vermek zorunda mı? Ki, bu konu dahi tartışmalı, tartışılıyor da..Kaldı ki bir erkeğin evleneceği dahi garanti değil..Belki de hiç evlenmeyecek..O zaman ne alaka? Aynısı kadın için de geçerli. O evlenmezse ne olacak? O vakit böyle saçma bir koşul, dayanak mı olur allasen??

 

2-  Dünya üzerinde CEO kadınlar dahi var mı? Hatta devlet başkanları falan..O vakit konum farklılığından, neden bahsetmektesiniz? 

 

3- İnsanlar eşittir. Kadın ve erkek de üst kimlikte insandır. O zaman onlar da eşittir. Kadın ve erkeğin arasında farklılıklar vardır. Ama bu üst kimlikte "eşit oldukları gerçeğini" değiştirmez.

 

4- Ayrıca kadınları toplum ve düzen içerisinde ikincil kılan, ataerkil bir düzen kurgulayarak onları bu duruma düşüren, adeta zulüm uygulayanlar da yine erkeklerdir. Kendi kurguladıkları düzen ile onları önce ikincil kılıp, arkasından bu kendi kurgularının sonucu olan mefhuma dayanarak miras vb. konulardaki adaletsizliklere meşruiyet kazandırdıkları sanmaları tamami ile bir oksimorondur. Kadınlar CEO ve devlet başkanlığı dahil her şey olabiliyor mu? Evet. O zaman arabın dayanaklarının hepsi külliyen safsata, külliyen masaldır.

 

5- Senin kendi kafana göre kadını bebek, erkeği yetişkin kılmanla, afaki analojilerle olmuyor bu işler. Anca arap kafası oluyor.. O yüzden modern zamanlarda medeni kanunlar senin yazdıklarınla pek ilgilenmiyor. Bugün gelişmiş toplumların hangisinde kadına yarım miras, ya da islam dinindeki garabet uygulamalar? Yoksa neden yok?!! Zamanlar üzeri iddiasında olan kitap, daha 21. yüzyılı ıskalamış olamaz öyle değil mi? Ama buradan bakınca gayet net bir karavana gözüküyor.

 

Bu 5 maddeye vereceğiniz net cevapları bekliyorum. Elinizde 1400 yıllık bir avans, arkanızda ise kadiri mutlak bir tanrı var neticede öyle değil mi? Kağıt üzerinde Messi'li Barcelona gibisiniz. Biz de karşılığını bekliyoruz. 4-5 tane atmanız lazım kemiksiz ve de rahatça. Top çevirmeden..:)

 

4 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

Aslında objektif bir düzlemde dinleri ve uygarlıkları incelediğimizde kadınlara verilen değer ve kıymetin zirvelerini görürüz. Bu çok farklı yönlerden ortaya konabilir. Kısa bir araştırmayla ciddi bulgulara ulaşabiliriz. Burada bunları tek tek ele almamın gerekli olduğunu düşünmüyorum. Ancak şunu da belirtmeliyim. İslami düzlemde kadına verilen değerle bu gün özellikle İslam toplumunda ki kadına verilen değer arasında fark vardır. Bu farkta -sürekli belirttiğim gibi- sistemin kendisinden değil, yanlış anlaşılması ve yorumlanmasıdır. Yine bunun sebebi sistemin kendi kaynak ve ritüellerinde değil aksine bu ritüellerin siyaset, çıkar, kayırmacılık, liyakatsizlik vb. politikalarla bilerek veya bilmeyerek yanlış yorumlanmasıdır.

 

Kadiri ve alimi mutlak tarafından yazılmış bir kitap nasıl yanlış anlaşılabilir, yanlış yorumlanabilir, buna mahal verebilir? Bu apaçık bir çelişki, yaman bir açmazdır. Aman da yanlış anlaşılıyor ayağına yatarak yıllardır paçayı kurtardığını sanan sizler, bu açmaza net bir yanıt vermek zorundasınız. Aksi durumda kuran da, tanrınız da çöpe gider.

 

4 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

Sorularınıza gelecek olursak.

1-Kadın ve erkeğin toplumsal ve ailesel olarak konumlarının farklı olması ne demek? Şu benzetmeyle ilk sorunuza mantıki bir çerçeveden cevap verilebilir. Bir dişi aslanla bir eril aslan arasında ki sorumluluk veya görev ayrımındaki farklar insan türü arasında da benzerlik gösterir. Yani hiç bir eril aslan; ben artık bölgeyi güven içerisinde tutmayacağım, artık bu işler bana gelmez, çağda değişti zaten demez. Aynı şekilde bir dişi aslanda; hiç kimse kusura bakmasın artık ava çıkma işlerine ben bakmıyorum, yavruları da siz bakın  demez. Bu insan hayvan birlikteliğini değil tür olgusunun, yanında farklı adalet ilkelerini getirmesinden kaynaklanır. Bu örnekler bir çok alandan çoğaltılabilir. Ayrıca bu konumsal farklılık evrensel bir kabul ve gerekliliktir.Bunu bir düşünce sistemi veya uygarlık ortaya koymamış aksine insanın bünyesinde/fıtratında/ayarlarında taşıdığı bir hakikattir.  Bu düzen ve ahengin olmaması kaos ve fitne ortamını oluşturur ki bu da insanın varlığı önündeki en büyük settir.

 

Bu pasaj ortaçağın tipik ilkel, ataerkil ve arap tipi kafasını yansıtıyor. Kadına ve hatta erkeğe dayattığınız o roller modern toplumlarda neredyese yok artık. Öyle olmak zorunda da değil. Kadın illa çocuk doğurmak bir yana dursun evlenmek zorunda da değil. Ama siz daha en baştan erkek ve kadını genelleyici bir paranteze alarak aklınız sıra işi bitiriyorsunuz. Ama modern pratik, bu yaftalamalarınızın suratına bir tokat gibi iniyor. O yüzden günümüzde medeni hiçbir ülkede ne siz saydığınız gerekçeler birinicil bir anlam ifade ediyor, ne de medeni kanunlar bunlara göre düzenleniyor. KAdınların CEO olabildiği, devletlerin başına geçebildiğinden dem vurdum, sesiniz çıkmadı, daha hala çocuk bakmak, bölgeyi güven içerisinde tutmak gibi arkaik söylemler içerisindesiniz.

 

4 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

Tabi öncelikle dürüstlük/ahlak/değer namına bunu bir yerlere yaftalamadan önce kendi düşünce dünyamızdaki meramını incelemek gerekir. Ancak bunu kişisel bir seçim olduğu/sınav olduğu için irdelemek istemem.

 

Bu ne demektir? Bu pasaj ne demek istemektedir?

 

4 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

3-Koca, kadının mal varlığından faydalanmaz mı? Neden?  Kısaca evet faydalanabilir. Ancak asli itibariyle koca geçimsel gereksinimleri karşılamak hususunda önceliklidir. Çünkü hayatsal devamlılığın ağır yükünü erkek değil kadın yüklenmektedir. Yani hayatın dünyasal/maddesel boyutunu erkek, manevi ve süreklilik boyutunu kadın yüklenmektedir. Aynı şekilde birbirleri arasında dünyasal/maddesel şartlar değişebileceği gibi ortak bir payda da uygulanabilir. Ancak kadının rolü paylaşılamaz. Bunlar arasında kesin çizgiler olmadığı gibi bunların reddedilmesi anlaşılmaması da uygun değildir.

 

Bunların hepsi hikaye. Modern medeni hukuk arabın ve kitabının ilkel söylemlerinin hiçbirisine tenezzül etmeden gayet de güzel çözmüş olayı. Bakın günümüz medeni toplumlarına; herhangi birinde bir ayaklanma, kaos, toplumsal infial falan görüyor musunuz, olaya arabın ilkel gözlüğünden bakmadıkları için? Hayır tabii. Tam aksine 1400 yıllık bir kitap, 1400 yıllık bir avanstan sonra sürünen müslüman çoğrafyasını, leş gibi bir ortadoğuyu görüyoruz. 1400 yıllık rezillik, 1400 yıllık bir mağlubiyet. Sizin bu hümanist soslu kibar söylemlerinizin gerçekte bir karşılığı yok ne yazık ki. Bunu güzelce bir sindirin ve daha mertçe yazmaya bakın. Bu pofuduk ayaklarla zaman kaybetmeyin.

 

Quote

Sonuç olarak bu gibi farklılıkların olması -bazen biz anlamlandırmada güçlük çeksek de- mutlak bir düzenin de varlığına işarettir. Bunların uygulanması veya yaptırıma tabi tutulması sistemin ihtiyacı değil aksine sisteme ihtiyaç duyanların gereksinimidir. Aslında tüm sistemler bu gereksinimleri karşılamaya çalışır. 

 

O cümle ne demektir? nasıl bir mantık ilişkisi barındırmaktadır? Nasıl bir çıkarımdır..? Arkasını doldurmadan boş yazmayın. Karnımız tok bunlara..

 

4 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

4-Sorun, miras mevzusu değil, islam dininde kadının safi bir seks objesi haline indirilmesidir. O kadar ki, roma dönemi kölelerin bile islamdaki kadından daha şanslı olduğu söylenebilir. Bu sorunuzda yukarda ki konular düzlemindedir. Sadece siz bağlamı teoljik, felsefik ve bilimsel alandan İslam kavramı üzerine yoğunlaştırdınız. Bunu bazı genel kabulleri anlamlandırdıktan sonra açıklamak daha isabetlidir. Bunun için bu sorunuza şu anda cevap vermek yersiz olacaktır. Ama şunu eklemek isterim. Olaya ön yargılar ve dar pencereler kaldırılarak bakılması sonucun mutlak olarak olmasa da genel bir yönünü aydınlatacaktır. Maalesef bu sorun bizde olduğu gibi sistemleri anlamalandırmamızda da mevcut. Bilakis günümüz Türkiyesin de bu durum açıkça görülür. 

Vaktinizi ayırdığınız için teşekkürler. Anlayış ve ahlak düzlemindeki tartışmalar insanın hayatını anlamlandırmasın da büyük etkilere sahiptir. Bu düşünceyle...

 

Kuranı şöyle insan gibi okursanız içindeki rezillikleri, kadına yapılan ayrımcılığı ve rezilliği de görürsünüz. Daha tecavüze, sünyancılığa dahi ceza kesemeyen, hatta sübyancılığı teşvik eden, köleliği meşru kılan bir kitap var elinizde..Sizin söylemleriniz ise işte bu noktada biraz komik ve samimiyetsiz kaçıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
53 minutes ago, BİLGİERDEMDİR said:

Öncelikle referans aldığınız bilgilerin donukluğu ve yanlışlığını sizin objektif perspektifinize bırakıyorum. 

Dar kalıplar çarpık zihinler olarak nitelediğiniz sistemleri birde kendi içinizde değerlendirin. Tam olarak çarpıklık referans mı yoksa zihniyet mi? İnsanların yafta ve kuruntuları tam olarak belirttiğiniz durumu oluşturuyor. Ayrıca ben yapmış olduğum yorumları asıl konu için referans aldım. Sizin konuyu bu yönde ele alışınız garipsenecek bir durum. Konuyla bir alakasından ziyade sizin zihensel kaosunuzu beyan eder tarzda. Az önceki konuda belirttiğim gibi öncelikle kendi durduğumuz yerin ve kullandığımız bilgilerin objektifliğine,  sağlamlığına,  faydasına bakmalıyız.  Beyan ettiğiniz şeylerin sadece görüngüsüne değil ifade edeceği gerçekliğe ve faydaya da odaklanmalısınız. 

Yorumlarınız için teşekkürler. Daha anlaşılır ve izahi yazılarla yorumlarınız bekliyorum.

 

Genelde insanlar, dar bakış açılarına sahiptir. Bir şeyleri çok fazla düzayak düşünürler. Atıyorum, niyetleri sahilden karşı adaya gitmekse, bakarlar, amanda su zaten bir karış ne olacak diye yürüyüp geçmeye çalışır, bir süre sonra da derin ve akıntılı suda canlarını zor kurtarır olurlar. 

 

Peki nedir mevzu, ne alaka mı? Evet, çok fazla alaka. Öncelikle bakmanız gereken şey, kadının ne olduğudur. Sizn dar kalıplarınız, çarpık zihniyetleriniz bu soruya, kadının bir seks zevki alınan mahluk olduğu yönündedir. Evet, doğru mu, hakikaten doğru. Ama dar kalıpla baktığınız için, ötesini göremezsiniz. Ama siz, kadının aklı, fikri, kadınlığı, analığı falan di mi.... Gene dar kalıpla bakıyorsunuz işte. Ama siz, kadının her ihtiyacını karşılayacak, onu bir eli yağda bir eli balda tutacak bir sistem koydunuz di mi? Eh, kalıbı o kadar daralttınız ki, kalmadı nerdeyse. 

 

Kadın, toplumun bir parçasıdır, sürünün bir bireyidir. Sürü ise, çevresi ile birlikte, onun bir parçası olarak, ekosistemin bir bileşenidir. İşte o dar kalıplarınızın görmediği şey budur: Ekosistem.

 

Birtakım sebeplerden, balıkçılık sıkıntı çekmeye başlayınca, Amerikalı balıkçılar baktılar şöyle, nasıl daha çok balık avlarız diyerek. Gördüler ki, bir takım balinalar gelip balıkları yiyor. O halde, çözüm basit, balinaları öldürürlerse, balıkları yiyen olmayacak, daha çok balık olacak, sonuçta daha çok kar edeceklerdi. Bir hırs, gayret, balinaların bölgede kökünü kuruttular büyük bir zevkle. Ama ne oldu, yakaladıkları balıklarda bir kaç sene sonra tamamen yok olup gitti. 

 

Olan neydi. O bir ekosistemdi, balık ve balinanın bir parçası olduğu, bunu düşünmedi andavallar. Öldürdükleri balinalar, aynı zamanda su samurlarını da yiyordu. Bu su samurları çoğaldı. Su samruları ise, dipteki kabukluları vs. yiyordu, oradaki yosunları yiyen çeşitli türlerle beslenen. Su samurları çoğalınca, dipteki kabukluların kökünü kazıdılar. Kabuklular olmayınca büyüyen yosun yiyien organizmalar, yosunları tükettiler. Yosunlar kayboldu gitti nerdeyse. Ve o balıkçıların yakaladığı balıklar o yosunlarda yumurtlayıp ürüyordu, üreyemez olup tükendiler. Sonuç, üç beş balık daha yakalayacağız derken, hiç balık kalmadı ortada yakalanacak.

 

İşte ekosistem böyle bir olgudur. Siz kadınları, amanda değer veriyoruz, amanda toplumu koruycaz falan derken, sistemdeki rollerinden uzaklaştırıyorsunuz. Bu da hooop, toplumun yozlaşmasına, çürümesine ve cerahatlenip gitmesine sebep oluyor, yukarda resimde gördüğünüz üzere. 

 

Zihinsel kaos dedğiniz şey, işte o dar kalıplarla kadına, erkeğe vs. bakıyor oluşunuz, bizimse size ekosistemi gösteriyor olmamız. Evet, o kadar karmaşık ki, size kaos gibi görünüyor. Siz görüngüsüne bakıyorsunuz, gerçeği, ekosistemi anlamaya, fyadaya ve gerçeğine bakmadan. Görüngüde, kadını el üstünde tuttunuz, aman çalışmasın, aman okumasın, aman sağda solda sürtmesin, aman istediğiyle düşüp kalkmasın, aman erkek ona sahip çıksın falan filan gibi gördünüz. Ama gerçekler de bu yönde değil, bu ekosistemdeki faydalar da bu şekilde değil. 

 

Kadını kendi haline bırakmanız, elbette erkeği de aynı şekilde, bu ekosistemin sağlıklı olması için tek gereken. Yoksa işte böyle çocuklara teavüz eden imamlardan başka bir haltı olmayan bir toplum olursunuz. Ve tabi, çocuğa tecavüz edecek kadar ufalmış, süprüntü imamlar ile tecavüz travması yaşamış çocuklardan ibaret bireyler bir de. 

 

Şimdi mevzuya, nasıl dar kalıplarla baktığını gösterelim. Kedin izahatların üzerinden... Yeni bir post ile...

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

Aslında objektif bir düzlemde dinleri ve uygarlıkları incelediğimizde kadınlara verilen değer ve kıymetin zirvelerini görürüz. Bu çok farklı yönlerden ortaya konabilir. Kısa bir araştırmayla ciddi bulgulara ulaşabiliriz. Burada bunları tek tek ele almamın gerekli olduğunu düşünmüyorum. Ancak şunu da belirtmeliyim. İslami düzlemde kadına verilen değerle bu gün özellikle İslam toplumunda ki kadına verilen değer arasında fark vardır. Bu farkta -sürekli belirttiğim gibi- sistemin kendisinden değil, yanlış anlaşılması ve yorumlanmasıdır. Örneğin Türkiye de ki kadına verilen değerle faraza Mısırda kadına verilen değer arasında ciddi farklar görürüz. Ancak sistem ve kaynak bazında aralarında birebir olmasa da ciddi ayrılıkların olmaması gerekir. Ancak durum böyle değil. Türkiye bu konuda çoğu toplumlara göre daha iyi konumdadır. Yine bunun sebebi sistemin kendi kaynak ve ritüellerinde değil aksine bu ritüellerin siyaset, çıkar, kayırmacılık, liyakatsizlik vb. politikalarla bilerek veya bilmeyerek yanlış yorumlanmasıdır.

 

Evet, Türkiye'de laik ve dinden baya uzak bir hayat vardır. Ama Mısır'da bu yok. Ondan olmasın bunun böyle olması? Sebebi de aslında çok basittir, pek kimse de anlamaz. Mısırlılar, arapça bilir, konuşur. Yani, gidip meallere parantez ekleyip, dövün lafını çarpıtıp uzaklaştırın gibi yazıp edip kimseyi kandıramazsınız oralarda. Mısırlılar doğal olarak kuranı, hadisi falan gayet iyi anlayıp yaşarlar. 

 

Mısrıdaki son dini ayaklanma neydi bilir misin? Adamın ölen karısından bir süre daha istifade etmesini mübah kılan fetvayı yasaklayan kanuna isyan ediyorlardı. Evet, dinen bu mübah, ama dinsiz sisi hükümeti, müslümanların elinden bu haklarını alıp, onlara zulm ediyor işte. 

 

Umarım dersin ki, anadili olan arapçayı anlamamış olan adamlar bunlar falan. Ki laf geçirecek bahanem olur. 

 

 

5 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

Sorularınıza gelecek olursak.

1-Kadın ve erkeğin toplumsal ve ailesel olarak konumlarının farklı olması ne demek? Şu benzetmeyle ilk sorunuza mantıki bir çerçeveden cevap verilebilir. Bir dişi aslanla bir eril aslan arasında ki sorumluluk veya görev ayrımındaki farklar insan türü arasında da benzerlik gösterir. Yani hiç bir eril aslan; ben artık bölgeyi güven içerisinde tutmayacağım, artık bu işler bana gelmez, çağda değişti zaten demez. Aynı şekilde bir dişi aslanda; hiç kimse kusura bakmasın artık ava çıkma işlerine ben bakmıyorum, yavruları da siz bakın  demez. Bu insan hayvan birlikteliğini değil tür olgusunun, yanında farklı adalet ilkelerini getirmesinden kaynaklanır. Bu örnekler bir çok alandan çoğaltılabilir. Ayrıca bu konumsal farklılık evrensel bir kabul ve gerekliliktir.Bunu bir düşünce sistemi veya uygarlık ortaya koymamış aksine insanın bünyesinde/fıtratında/ayarlarında taşıdığı bir hakikattir.  Bu düzen ve ahengin olmaması kaos ve fitne ortamını oluşturur ki bu da insanın varlığı önündeki en büyük settir.

 

Aslanlar ile bizim aramızda her hangi bir uyum yoktur. Kaç aslan aliesi birlikte yaşadınız, kaç insan toplumu iöçinde bulundunuz ki böyle konuşuyorsunuz? Hangi aslanın 9 ayın 4 ayı koşamaz halde gebe olduğunu falan gördünüz? İnsanlar ile aslanlar, tamamen zıt kutuplardır diyebilirsin doğru bir şey söylemek istiyorsan. Eğer insanlar gibi olan bir takım hayvanlara bakacaksan, şempanzelere bak, hem yakın akrabamız oldukları için sanki insan gibi olduklarını kolayca görürsün.

 

5 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

2-Kadını hem bir seks objesinden ibaret bırak, hem ondan sonra da amanda yeri farklı de, hani adalet, adalet diye sayıklamışsın ya...  Öncelikle adalet ilkesi ve gerekliliği benim bulgularım hayallerim veya söylediğiniz gibi sayıklamalarım değil. Aksine evrensel bir kabul ve gerekliliktir. Teolojik, felsefik ve bilimsel anlamda değerlendirilebilir. Ancak sonuç 1+1=2 denkleminden farklı olmayacaktır. Kadının bir seks objesi biçiminde değerlendirildiğini söylediniz. Tabi öncelikle dürüstlük/ahlak/değer namına bunu bir yerlere yaftalamadan önce kendi düşünce dünyamızdaki meramını incelemek gerekir. Ancak bunu kişisel bir seçim olduğu/sınav olduğu için irdelemek istemem. Yani sorunuzun bir ayağı da burası. İnsanların algılarını sistemin kendine yaftalamaları. Burası da başlı başına büyük bir hata ve problemdir. Sadece bu yönüyle bile ele aldığımızda tatmin edici bir sonuca ulaşırız. Yani insanın kendi yapısı/nefsi/hataları/güdüleri/istekleri sistemsel bazı kabul ve gereklere bağlanmamalıdır.

 

Amanda evrensel kabul ve gerekler dediğinizde, zaten olayın zort dediği yeri söylemiş olursunuz. Eğer bu veya başka bir şey, evrensel kabul, gerek falan olsaydı, zaten kimse itiraz etmiyor olurdu. Kimse evrensel bir kabul ve gerek olan, bıraktığın taşın yere düşmesine itiraz ediyor mu?

 

İşte dediğim noktaya burada geliyorsunuz. Aslı olmayan, aslı astarı uydurmadan biaret olan bir şeyleri, amanda evrensel kabul ve gerek diyerek, elmanın öbür yarısı imiş gibi ortaya koymaya çıkıyorsunuz. 

 

Evet, günümüz siteminde, özellikle dinlerin baskın olduğu yerlerde kadın bir seks objesi haline getirilmiştir. Hemde saf bir seks objesi. Bu da bir yaftalama değil, basbaya ortada olan ama sizin o hayali evrensel hedeler ile değerlendirme derdiniz yüzünden göremediğiniz şeydir. 

 

 

5 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

3-Koca, kadının mal varlığından faydalanmaz mı? Neden?  Kısaca evet faydalanabilir. Ancak asli itibariyle koca geçimsel gereksinimleri karşılamak hususunda önceliklidir. Çünkü hayatsal devamlılığın ağır yükünü erkek değil kadın yüklenmektedir. Yani hayatın dünyasal/maddesel boyutunu erkek, manevi ve süreklilik boyutunu kadın yüklenmektedir. Aynı şekilde birbirleri arasında dünyasal/maddesel şartlar değişebileceği gibi ortak bir payda da uygulanabilir. Ancak kadının rolü paylaşılamaz. Bunlar arasında kesin çizgiler olmadığı gibi bunların reddedilmesi anlaşılmaması da uygun değildir. Sonuç olarak bu gibi farklılıkların olması -bazen biz anlamlandırmada güçlük çeksek de- mutlak bir düzenin de varlığına işarettir. Bunların uygulanması veya yaptırıma tabi tutulması sistemin ihtiyacı değil aksine sisteme ihtiyaç duyanların gereksinimidir. Aslında tüm sistemler bu gereksinimleri karşılamaya çalışır. 

 

İşte aynı şekilde, kocanın geçimsel öncelikleri karşılamak gibi bir önceliği falan yok ki, bunu nerden çıkarıyorsunuz. Bu sizin o uydurmadan ibaret evrensel zımbırtılarınızı aslı var olarak kabul edip yaptığınız, külliyeten yanlış bir çıkarım sadece. Tabi ardından gelen, aman maddesel boyutun erkeğin, manevi boyutun kadının yükü olması falan zımbırtıları ile birlikte. Bunlar hep sizin, kendi hayali, asılsız, zararlı ve şapşalca var ettiğiniz bir örgünün kriterleri. Böyle bir şey yok, uydurma bu laflar. 

 

Ve evet, işte bu söylediklerinizle, kadını nasıl bir seks objesi haline getirdiğinizi de göremiyorsunuz. Siz, dünyevi boyutu erkeğe yüklemek derken, kadının elini ayağını dünyadna çekmesi gerektiğini söylemiş oluyorsunuz, bunun olacağı yer bu işte. Ve bunuda amanda manevi boyutta kadına kalıyor diyerek örtmeye çalışıyorsunuz... Kadını olması gerekn yer olan toplumdan, ekosistemden çektiğiniz sürece, onun bir vajinadan başka nesi kalacaktır elinizde?

 

Gene evet, bu sisteme ihtiyaç duyanlar var. Söyledik ya, bu sistem olmasa, yüzlerine hiç bir kadının bakmayacağı, ezik, döküntü, yoz, ilkel, aşşağılık tipler nerden kadın bulacak? Bu sistem olacak, kadın dünyadna çekilecek ki, erkek gelip onu alıp dilediği gibi seks objesi olarak kullanabilsin hata üçer beşer daha alsın. İşte bu sistemin getirdiği bu ve tabi bu sapık sisteme ihtiyacı olan tonla adam var ortalıkta.

 

Gördüğünüz gibi, kendi kafanızdan, sapık bir sistem uydurup koymuş, sonra da bunu mutlak bir hakikatmiş gibi kullanıp bu şekilde kadını vajinaya indirmiş, sapık bir toplum oluşturmuşsunuz. Çürümüş, kokuşmuş olma sebebiniz bu. Çıkıp birinin, "1 yaşındaki kızla evlenilebilir", ötekinin "erkek ölen karısından 6 saat daha istifade edip cima edebilir" demeye yüz bulabildiği toplumlar olmuş işte sizin bu uydurma kurallarınızın ortaya koyduğu toplum. Sapıklığı, pedofiliği, nekrofiliyi resmen hoş gören, bunu diyenleri de baştacı eden bir toplum işte sizin o boş evrensel hedelerinizle kurulan toplumlar.

 

5 hours ago, BİLGİERDEMDİR said:

4-Sorun, miras mevzusu değil, islam dininde kadının safi bir seks objesi haline indirilmesidir. O kadar ki, roma dönemi kölelerin bile islamdaki kadından daha şanslı olduğu söylenebilir. Bu sorunuzda yukarda ki konular düzlemindedir. Sadece siz bağlamı teoljik, felsefik ve bilimsel alandan İslam kavramı üzerine yoğunlaştırdınız. Bunu bazı genel kabulleri anlamlandırdıktan sonra açıklamak daha isabetlidir. Bunun için bu sorunuza şu anda cevap vermek yersiz olacaktır. Ama şunu eklemek isterim. Olaya ön yargılar ve dar pencereler kaldırılarak bakılması sonucun mutlak olarak olmasa da genel bir yönünü aydınlatacaktır. Maalesef bu sorun bizde olduğu gibi sistemleri anlamalandırmamızda da mevcut. Bilakis günümüz Türkiyesin de bu durum açıkça görülür. 

 

İslam kavramını, teolojik, felsefi, bilimsel vs. olmadan, hatta sadece kuran, hadi biraz hadis falan filan diyerek ele alamazsın. Bu kavramları da, islamdan ayrı tutarak ele alamazsın, sosyal ve antropolojik konularda. Burada genel kabuller, hemde boş kabuller yapan sensin zaten. Eğer o kafandaki boş, mesnetsiz ön kabul ve dar kalıpları atıp bakarsan, işin gerçeğini görürsün. Cevap verecek bir yanın da yok zaten. Bugün toplumun geldiği yer, binlerce senelik dinle yoğrulmuş olan yer. Ve gelinen yer ortada işte, yeni bir şey keşfetmiyoruz. Ama siz gelmiş, o 1400 yıllık kalıpların toplumu getirdiği yeri, hemde foseptikten ibaret yeri, bizi dar kalıplı olmakla itham ederek, sanki bizim meselemizmiş gibi göstermeye çalışıyorsunuz.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir çok kültürde, kadınlar hâlen toplumun eșit bireyleri olarak görülmezler.

21. yüzyıldayız, bilișim çağındayız; buna rağmen dinsel ilkel uygulamalardan vazgeçemeyen bir kesim var. Bu olgunun temeli dinlere dayandığı gibi, bunun baș mimarı tabii ki uçkur merkezli olan erkeklerdir. Kadınlar șunu yapmalılar, șöyle hareket etmeliler, böyle giyinmeliler vs. gibi kendi kıçlarına göre kadınların hareket alanını çizmeye kalkarlar. Hatta durum öyle bir hal almıș ki, masum bir el tokalașması bile gözlerine batar.

 

Bunları kadınlara dikte etmek hakkını nereden buluyor, bu muhteremler ?
Tabii ki, kadın düșmanı olan kutsal(!) kitaplarından.

Açın bakın; hepsi erkek merkezlidir, çünkü erkeklerin yumurtlamasıdır orada yazılanlar.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

arap toplumunda kadın köle , cariye hatta tarla olarak görüldüğü için böyle bir sistemin olduğu belli fakat şunu sormak istiyorum:

 

Kadınlar neden "kadındır". Yani şunu demek istiyorum , şimdi erkek egemen bir toplum yapısı vardı orta çağda. Hatta şimdi bile çokça böyle ilkel toplumları görebiliriz.

 

Ben şu soruyu sormak istiyorum biraz alakasız olacak ama:

 

Neden kadınları ikinci sınıf insan olarak görme cüretindedir insanlar? Bir erkek olarak merak ediyorum. Neden? " Kadınların fiziksel olarak güçsüz olması" yeterli bir neden değil. Fiziksel olarak erkeklerden daha güçlü kadınlarda var elbet.

 

Kadınlara orta çağda " Siz kadınsınız susun!" dendi bu empoze edildi . Onlar kendilerini ezik ve aşağılık gördüler. Kendilerini öne çıkaramadılar peki bu işin başına gitmek gerekirse? 

 

İnsanlar uygarlık oluşturmaya başladığından beri böyle şeyler var mı? İlk uygarlıkda kadınlar aşağılanıyor muydu? Neden orta çağda toplum kadın ve erkeği denk tutmuyordu? 

 

Bunun cevabını merak ediyorum adına başlık açılabilecek bir konu...

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
27 dakika önce, Fikir Adamı yazdı:

Kadınlara orta çağda " Siz kadınsınız susun!" dendi bu empoze edildi . Onlar kendilerini ezik ve aşağılık gördüler. Kendilerini öne çıkaramadılar peki bu işin başına gitmek gerekirse? 

 

1. Timoteos 2:11-14,

Kadın sükunet ve tam bir uysallık içinde öğrensin.  Kadının öğretmesine, erkeğe egemen olmasına izin vermiyorum; sakin olsun. Çünkü önce Adem, sonra Havva yaratıldı; aldatılan da Adem değildi, kadın aldatılıp suç işledi. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 minutes ago, Fikir Adamı said:

arap toplumunda kadın köle , cariye hatta tarla olarak görüldüğü için böyle bir sistemin olduğu belli fakat şunu sormak istiyorum:

 

Kadınlar neden "kadındır". Yani şunu demek istiyorum , şimdi erkek egemen bir toplum yapısı vardı orta çağda. Hatta şimdi bile çokça böyle ilkel toplumları görebiliriz.

 

Ben şu soruyu sormak istiyorum biraz alakasız olacak ama:

 

Neden kadınları ikinci sınıf insan olarak görme cüretindedir insanlar? Bir erkek olarak merak ediyorum. Neden? " Kadınların fiziksel olarak güçsüz olması" yeterli bir neden değil. Fiziksel olarak erkeklerden daha güçlü kadınlarda var elbet.

 

Kadınlara orta çağda " Siz kadınsınız susun!" dendi bu empoze edildi . Onlar kendilerini ezik ve aşağılık gördüler. Kendilerini öne çıkaramadılar peki bu işin başına gitmek gerekirse? 

 

İnsanlar uygarlık oluşturmaya başladığından beri böyle şeyler var mı? İlk uygarlıkda kadınlar aşağılanıyor muydu? Neden orta çağda toplum kadın ve erkeği denk tutmuyordu? 

 

Bunun cevabını merak ediyorum adına başlık açılabilecek bir konu...

 

 

 

Orta çağa doğru toplum fazla büyüdü, asıl sebep budur.

 

Biyolojik olarak, kadın garip bir mahluktur. Bir erkeğe ait olmak, amiyane tabirle onun malı olmak ister. Yani, o ne derse yapacak, onun bir tür kölesi gibi olacak. Bunun anlaşılabilir nedenleri ve avantajları var elbette. Erkekte, kadını malı edecek, malı gibi koruyup gözetleyecek, ona sahip olmak isteyecek. 

 

Burada kadınlara bir aşağılama falan olduğunu sayıklamayın, bir de size pehlivan tefrikası gibi isnan seksüel çevresini anlatmayalım. 

 

Ve buraya kadar aslında sorun yok. Erkek, kadına sahip olmak, kadın da erkeğin malı olmak istiyor. Alan razı, satan razı, o halde mesele ne?

 

Mesele şu, kadın, kime ait olacağını kendi seçiyor. Yani, erkek gelipte, amanda sen benimsin layyyn demekle, kadına sahip olmuş olmuyor. Kadının erkeği seçip, kendisini teslim etmesi gerekiyor. Dahası, kadın dilediği anda, o erkeğe bay bay deyip, başka birini seçme hakkına da sahip, yani biyolojisi böyle.

 

İşte, kalabalık olunca, bu bir sorun oluyor. Çünkü, o erkek bolluğunda seçmek zorlaşıyor. Dahası, kadın seçtiği erkeğin, tek eşi olmayı çok önemsemiyor. Yani, toplumda seçilecek kalitedeki bir erkeğin tüm kadınları toplayıp malı götürmesi sorunu ortaya çıkıyor. Diğer yandan, yeni toplum düzeni, çok farklı kişilerin bir arada olmasına yol açıyor. Bu da erkeklerin kadınların beklentilerini karşılamayı öğrenmesini çok zorlaştırıyor. Dahası, kaliteli bir erkeğin sahip olabileceği kadın sayısını da kısıtlıyor. Çünkü, hepsine yetecek kadar kaynak bulamıyor. 

 

Bu durumda, toplumdaki pek çok erkek için kadına sahip olmanın bir yolu kalmıyor. Pek çok kadın içinde erkek ve diğer kaynaklara sahip olmak zorlaşıyor. Sonuçta, bir erkeğin bir kadını elde edebilmesi ve elinde tutabilmesi, ancak onun işte o biyolojik haklarını yok etmekle gerçekleşebiliyor. Onu eve kapatıyor, böylece başka bir erkeği tanıyıp seçme şansını düşürüyor. Diğer yandan, erkeği bulan kadında, erkeğin varlığını başkasıyla paylaşmasını istemiyor, başka kadınların onun gözüne görünmesini hiç istemiyor. Sonuçta da, kadının eve, çarşafa falan tıkılmasını hem erkekler hemde kadınlar desteklemiş oluyor. 

 

Fakat, ekosistem böyle işlemiyor. Kadın eve tıkılınca, erkek yozlaşıyor. Kadını iyi hissettirecek şeyleri öğrenemez oluyor. Aynı zamanda, doğru dürüst bir rekabet hissi yaşamıyor. Bu da gerek fizik, gerekse akıl olarak kendini geliştirmeye zorlamasını engelliyor. İlkelleşip, yozlaştıkça, kadını elde etmesi için gayret etmesi gereken değil, alıp kullanması için varedilmiş bir seks nesnesi olarak görmeye başlıyor. Ve ardından olaylar gelişiyor, başlangıçta kadının erkeğin işine gelen şey, bir kaç nesil sonra, kadının erkek için varedilmiş bir seks objesi olmasıyla sonuçlanıyor. 

 

Bugün dincilere sorarsanız, onların sapık öğretileri olmasa, herkes herkesle düşer kalkarmış, bu martavalları işitirsiniz. Kadınların tespih dizer gibi erkekleri dizmek hevesleri yoktur. Doğada, siyah beyaz olmaz, tek renk hiç olmaz. Elbette bazı kadınlar olacaktır, ne kadar erkekle olursam o kadar güzel diyen ama, bunlar çok çok azınlıkta olacaktır. Ama eğer siz kadını mutlu edemezseniz, ki bu mutluluk parayla pulla olmaz, sadece yatakta güya iyi olmakla da olmaz, başka bir erkeğe gitmekten de çekinmez. Fakat bu kadının doğal hakkıdır. Bu erkeğin daha iyi, daha gelişmiş olmasına sebep olur. Erkek kadını elde tutmak için sürekli sağlam ve üstün kalmak zorunda hisseder kendini. 

 

Ama aciz, ezik, sünepe, yoz erkek için, kadına sahip olmanın, elde tutmanın işte böyle kadını ikinci sınıf mahluk etmekten başka yolu olmaz. Kalabalık olunca, toplumlar büyüyünce, bir şekilde bu ezik, sünepe erkekler de çoğalır, hal bu hale döner.

 

Muhammede, kadınların örtünmesini telkin edip söyleten ömer'dir örneğin. Bu ezik, silik şahsiyet, müsloş kadınların çarşafa girmesinin bir numaralı sebebidir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, beş kalır yazdı:

1. Timoteos 2:11-14,

Kadın sükunet ve tam bir uysallık içinde öğrensin.  Kadının öğretmesine, erkeğe egemen olmasına izin vermiyorum; sakin olsun. Çünkü önce Adem, sonra Havva yaratıldı; aldatılan da Adem değildi, kadın aldatılıp suç işledi. 

 Mitolojiden yola çıkarsan tabiî böyle böyle bir sonuca ulaşırsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...