Jump to content

Fiziksel Sorunlarım


Recommended Posts

1 minute ago, Cold storage said:

Onu anladim zaten. Neden anlamayayim?

 

Ben daha iyisini bulunca terk eder diye dusunuyordum ama yanlismis.

 

 

Salaksınız deyince, daha salak iş yapıyorsunuz. Hımm, öyleyiz sanki deseniz, kurtulacaksınız, farketmiyorsunuz? Gelip gidip tarlamdaki kabağı mı kemiriyorsunuz sanki, size laf sokmaktan bir şey anlayayım?

 

Ne diyoruz, kadın omurgasızdır, erkeğe ihtiyacı vardır. Sağa baktı, sola baktı, yok erkek. O zaman ihtiyacını görmek için gider birini bulur. Hatta, bir kaçını bulur. Omurga ve diğer bir takım ihtiyaçlarını onlarla giderir. Fakat, bir gün bir erkek görürse, işte o zaman onların alayını da bırakır geçer. Ne yapsın kız, ihtiyacı var, su gibi, hava gibi resmen. 

 

Bir takım kızlarda, kumaşı müsait birini bulup onu erkek yapmaya, adam etmeye uğraşır. Zamanını, emeğini falan harcar. Basbaya ona tonla yatırım yapmış olur. Ve onu o erkekle beraber tutan şey, yatırımını kaybetmemek düşüncesidir. Dikkat et, düşünce, hisler falan değil. Sizde bu kadını aşık falan zannedersiniz. İşin en acı tarafı da, adam, adam olursa, uğraşmayı bırakırsa, o erkekten de süratle soğuyacağıdır. 

 

Kızın doğasında uğraşmak var. Bir düşünün, işi gücü bırakıp, akşama kadar ilmek ilmek kazak örmekten zevk alan tipler bunlar. Kaytarmak falan yazma epk kitaplarında. Sizle uğraştıkları sürece, başkasını görmezler. İşte doğru erkek, onların sürekli uğraşabilecekleri erkektir. Tabi, kız bundan zevk alacak, işkence gibi gelmeyecek. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 475
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

6 dakika önce, anibal yazdı:

 

 

Salaksınız deyince, daha salak iş yapıyorsunuz. Hımm, öyleyiz sanki deseniz, kurtulacaksınız, farketmiyorsunuz? Gelip gidip tarlamdaki kabağı mı kemiriyorsunuz sanki, size laf sokmaktan bir şey anlayayım?

 

Ne diyoruz, kadın omurgasızdır, erkeğe ihtiyacı vardır. Sağa baktı, sola baktı, yok erkek. O zaman ihtiyacını görmek için gider birini bulur. Hatta, bir kaçını bulur. Omurga ve diğer bir takım ihtiyaçlarını onlarla giderir. Fakat, bir gün bir erkek görürse, işte o zaman onların alayını da bırakır geçer. Ne yapsın kız, ihtiyacı var, su gibi, hava gibi resmen. 

 

Bir takım kızlarda, kumaşı müsait birini bulup onu erkek yapmaya, adam etmeye uğraşır. Zamanını, emeğini falan harcar. Basbaya ona tonla yatırım yapmış olur. Ve onu o erkekle beraber tutan şey, yatırımını kaybetmemek düşüncesidir. Dikkat et, düşünce, hisler falan değil. Sizde bu kadını aşık falan zannedersiniz. İşin en acı tarafı da, adam, adam olursa, uğraşmayı bırakırsa, o erkekten de süratle soğuyacağıdır. 

 

Kızın doğasında uğraşmak var. Bir düşünün, işi gücü bırakıp, akşama kadar ilmek ilmek kazak örmekten zevk alan tipler bunlar. Kaytarmak falan yazma epk kitaplarında. Sizle uğraştıkları sürece, başkasını görmezler. İşte doğru erkek, onların sürekli uğraşabilecekleri erkektir. Tabi, kız bundan zevk alacak, işkence gibi gelmeyecek. 

Oglum sen salak misin? Bunlari zaten anladim.

 

Herkes salak, bi' sen akillisin gibi davraniyorsun.

 

Bi' de salak oldugunuzu kabul edin diyor ya... Salak olan sensin. Mantiksal zekani olcen sorulari bile yapamiyorsun. Moron.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 saat önce, anibal yazdı:

 

 

Hala yarım aklınla laf sayıklıyorsun.

 

Müneccim şeyi mi yedinde, hiç bana aşık olan olmamış falan diye sayıklıyorsun böyle? 

 

Senin katılıp katılmaman meseleyi değiştirmiyor. Bir bok bildiğin falan da yok. Burada, olayın biyokimyası ile açık açık yazıyoruz, canlılar senin kıçının keyfine göre yaşamaz. 

 

Biliyorsan, ahanda şu şu hormon, şu şu fizyoloji neyse, devreye girer, kadında aşık olmuş olur dersin, hatta belki nobel bile kazanırsın. Ama bilim, böyle senin gibi kıçının keyfine uyanı sallayarak yapılmıyor, maalesef.

 

11 saat önce, anibal yazdı:

 

 

Al bir salak daha... Seni seçti mi acaba? Nasıl emin oluyorsun ki? 

 

Kadın için, erkek vardır, o kadar, daha iyisi, daha kötüsü yoktur. 

 

Ha, o erkeği bulamayan kadın, bir şekilde ölçer, biçer falan, kendince daha iyi, daha kötü ayırmaya bakar. Yani, kadın seni zaten seçmedi, senle kendini oyalıyor olacaktır. 

 

Ve kadınlar, erkeklere bunları yedirmekte öyle ustadır ki... 

 

Sen ne kadar cahil bir biyologsun böyle? Yazdıklarını bir oku da hizaya gel, çelişkilerle dolusun çünkü kanıt olmadan yazıp, çiziyorsun. 

 

Öncelikle "Bir kadın aşık olur mu, olmaz mı?", ona karar ver. Kadın aşık olamaz diyorsan aşağıdaki cümlendeki tutarsızlık nedir?
"Müneccim şeyi mi yedinde, hiç bana aşık olan olmamış falan diye sayıklıyorsun böyle? "

 

Arkadaşım, sen şarlatansın çünkü iddialarını dayandıracak kanıt yok, her dakika atıp tutuyorsun bir de bilimi bu işe alet etmeye çalışıyorsun. Sprey ile kadın tavlamaya çalışan zihniyet ile gelinen son nokta budur, ne yazık ki...

 

Aşk beyinde gerçekleşir ve araştırmalara göre tıpkı kokain gibi bağımlılık yapar yani insanlar aşka bağımlı hale geldikleri zaman birine aşık olmak için sebepler aramaya başlarlar ya da bitmiş bir aşkın peşini bırakıp, yeni aşklara yol alırlar. Dopamin, noradrenalin ve serotonin bilinen anlamdaki aşkın üreticisi kabul edilen kimyasallardır zaten ve kadın beyni farklı da işlese, bu hormonlar bir araya gelince aşık olmuştur  ve bu gerçeği inkar eden senin gibi sahte bir biyolog görmedim hayatımda. 

 

İnsanı biyolojik bir makine kabul eden "anibal" kafasındaki insanlar için aşk hormonların yarattığı çok sıradan bir durummuş gibi algılanabilir fakat bu kadar basit değildir. İnsan görmeden de aşık olabilir, görme yetisi olmayan insanlar var ve anibal'ın iddia ettiği gibi "Kadın görmeden aşık olamaz." ifadesi saçmalıktır çünkü aşık olan görme engelli kadınlar ve sanal dünyada bu durumu yaşayan milyonlarca kadın var. Görme engelli aşık kadınlar tanıyorum.

 

"Kadın için, erkek vardır, o kadar, daha iyisi, daha kötüsü yoktur. Ha, o erkeği bulamayan kadın, bir şekilde ölçer, biçer falan, kendince daha iyi, daha kötü ayırmaya bakar. Yani, kadın seni zaten seçmedi, senle kendini oyalıyor olacaktır. Ve kadınlar, erkeklere bunları yedirmekte öyle ustadır ki... " Anibal yazdı.

 

Yukarıdaki alıntıdan da anlaşılacağı gibi arkadaşım, senin kadınlarla ilgili problemlerin sebebi ile yaptığın bu anlamsız genellemeler, seni daha önce de ifade ettiğim gibi bilim insanı değil ancak film insanı yapar. 


Hayatında hiç gerçek bir kadın ve o kadının aşkı ile temas etmemiş "anibal" arkadaşımızın bilim dışı tavsiyelerini dikkate almayınız, kendi yaşamında şahit olduğu olumsuzluklar ve çok okumanın verdiği ot gibi yaşam koşulları sebebi ile bu hale geldiğini tahmin ettiğim bu arkadaşımız için üzüntü içinde olup, kendisi için ne yapabilirim acaba diye düşünmeye başladım ve yapay zeka konusunda yapılan son çalışmalar ışığında şöyle bir söz vermek istiyorum;

Anibal insanı biyolojik bir makina kabul ettiği için yapay zekaya yabancılık çekmeyecektir ve bu konuda son aşamaya gelindiğinde kendisine aşık bir kadın programlatabiliriz böylece aşık kadın nasıl olur az da olsa öğrenmiş olur. Kendi yaşamında aşık bir kadına temas etme olasılığı çok düşük çünkü bu kafa ile ancak kendisi ile aynı yapıda kişileri hayatına çekebilmiştir ve çekecektir, bilindiği üzere bu da bilimsel bir gerçektir.

 

Anibal, kanıt olmadan uydur uydur yaz bakalım, bilim senin gibilere kaldıysa vah halimize...Aşkı yaşamamış ve aşık bir kadın da tanımamış olman, senin bu hayattaki en büyük kaybındır, başka söze gerek yok...

tarihinde Gerçeksiz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
10 saat önce, Şef yazdı:

 

Kadınlardan 1 tane örnek verirsen erkeklerden 1000 tane veririz...  Bakabilirsin uğruna dağları delen, divaneye dönenler, aşk hikayeleri, şiirleri vs. vs. başrol kahramanları hep erkeklerdir.. Bu hikayelerde kadınlar genelde sevilen, aşık olunan taraftadır; erkeğin aşkına kayıtsız kalmayan olarak görülmektedirler hep...

 

Kadınların aşk olurlar derken erkeklerin ki ile karıştırmayın diyoruz.... Kadınlarınkini hayranlık olarak düşünün....

 

Benim yorumlarım değil maalesef... Kabullenmek zor gelebilir ama denemesi bedava....

 

 

Kur yapmakla aşık olmak farklı şeyler.

Doğa nasıl ki çocuk doğurmayı ve bakımının en esaslı bölümünü üstlenmeyi dişiye görev vermişse, ona ve yavrusuna bakacak yeterlilikte olduğunu kanıtlama, yani kur yapma işini de erkeğe yüklemiştir.

Bu anlamda erkek ve kadın aşkı elbette birbirinden farklıdır.

Ama bu kadınların aşık olmadıkları anlamına gelmez.

Kaldı ki dişi kurtların bile aşık oldukları, hatta kendi sürülerini bırakıp rakip sürünün erkeklerine kaçtıkları bilinir. Yani bir dişi köpek -ki bunda hiçbir aşağılama yok- bile aşk için ölümü göze alır.

 

Dahası aşk aslında en çok kadın için anlam ifade eder. Ve kadın sadece erkeğini değil tüm ailesini sever. Kadın sözcüğünün aşkla özdeş olduğu bile iddia edilse yanlış olmaz.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, anibal yazdı:

 

 

Gerzek...

 

Sen değil misin, kadın aşık olur diyen? Eee, müneccim yarrağımı yedin de bana aşık olup olmadıklarını biliyon, ha? Soru bu kadar basit.

 

Salak, bizim kadınlarla sorunumuz olduğunu nerden sayıklıyorsun diyoruz, hepsi bu. Dangalak. Kadınlar bile aşık olmadıklarını kabul ederken, hala sayıklıyorsun buralarda.

 

Kendin bilim içi mi konuşuyorsun kaz kafalı budala? Kaç defa anlattık burada işin fizyolojisin? Senin neyin var, müneccim yarrağı yemiş götün, oradan sallayıp sallayıp birde üste çıkmaya çıkıyorsun, lale...

 

Dopamin, neondralin falan aşk hormonu değildir kaz kafalı göt lalesi. Kaç defa yazdık, aşk hormonlar oksitosin ve vazopressindir. 

 

http://www.youramazingbrain.org/lovesex/sciencelove.htm

 

Ve sen, "amanda aşık oldum da..." diye kandırılıp bol bol boynuzlanmış dümbük bir geyiğin tekisin herhalde ki, bu mevzularda bir bok bilmeden hala sayıklıyorsun oralardan...

 

Kadin, orgazm sirasinda vazopressin salgilar ve 15 gun yeter diyorsun ya... Peki bu 15 gun boyunca kadin asik mi oluyor, tam anlamadim?

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, ŞüpheciTürk said:

 

Kur yapmakla aşık olmak farklı şeyler.

Doğa nasıl ki çocuk doğurmayı ve bakımının en esaslı bölümünü üstlenmeyi dişiye görev vermişse, ona ve yavrusuna bakacak yeterlilikte olduğunu kanıtlama, yani kur yapma işini de erkeğe yüklemiştir.

Bu anlamda erkek ve kadın aşkı elbette birbirinden farklıdır.

Ama bu kadınların aşık olmadıkları anlamına gelmez.

Kaldı ki dişi kurtların bile aşık oldukları, hatta kendi sürülerini bırakıp rakip sürünün erkeklerine kaçtıkları bilinir. Yani bir dişi köpek -ki bunda hiçbir aşağılama yok- bile aşk için ölümü göze alır.

 

Dahası aşk aslında en çok kadın için anlam ifade eder. Ve kadın sadece erkeğini değil tüm ailesini sever. Kadın sözcüğünün aşkla özdeş olduğu bile iddia edilse yanlış olmaz.

 

 

Olay bu kadar soyut ve basit değil.

 

Aşık olduğunu söyleyen erkeklerin beyin kimyası, yani hormonları vs. vs. değişiyor. Ama kadınlarda böyle bir değişim görülmüyor. 

 

Kadın, teslim olmak ister, temel olarak mantalitesi budur. Teslim olacağı erkektende beklentisi, kendisi gibi olması, kendini anlaması ve erkek olmasıdır. 

 

Bir takım müneccim şeyi yiyip sayıklayanların aksine, kadınlarla aram sanıldığından iyidir. Ve oturup bol bol konuşuruz, onları etkilemek kolay, daha doğrusu sistematik bir husus, bilinen bir olgu.

 

Şimdi bir kız düşünün. Bu kız gerçek, yani hayali falan değil. Aman ne güzel aşık oldum falan dediği bir burak vardı. Daha önce kaç defa cinsel tecrübesi olduğu halde vermedi oğlana. 

 

Şimdi, acaba vermedi mi? Hayır, oğlan alamadı aslında. Kızın derdi, al beni. Oğlan buna iphone'um nerede falan yükledi, herşeyine karışır eder. Tabi kız gayet mutlu mesut başta. Fakat ötesi gelmedi. Kız buna ufaktan yol verdi. Oğlan, Adıda burak, amanda kafayı yedi, gece kız bir arkadaşındayken, gelip binayı bastı, kendini yerlere atmalar, koca siteyi ayağa kaldırmalar falan. Kız tabi iyice sildi bunu. Ama olay büyüdü haliyle, işin içine aileler falan girdi. 

 

Hal bu olunca, kızın da okul bitiyor, ailesi kıza sıkıyönetim uyguladılar. Ailesi Sivas'ta. Tanınmış bir ailenin kızı. Yemek yediği yerin parasını veriyorlar. Kirasını veriyorlar ama para yok buna. 

 

Neyse, kız o sıkışıklıkta, Volkan adında başka bir çocukla tanıştı. Çocuk aslında iyi bir oğlan, gerçekten. Öyle kendi halinde mülayim falan değil hani. Baya cin gibi delikanlı. Neyse, bununla yatıyorum kalkıyorum derken, gebe kaldı, çocuk aldırdı. Bu esnada olay gene ailelere yansıdı. Kızın ailesi istemedi. Kız da sivas'a döndü. Neyse, kızın ailesi kızın volkanla görüşmesine laf edip durunca, o da annesinin arabasına yükünü yükleyip Sivas'tan bastı, geldi Volkan'a. Ailesi tabi küstüler, konuşmadılar falan. 

 

Şimdi bu kız aşık mı? Herşey öyle görünüyor. Oturup konuşuyoruz, Volkanla iyiyim, aşığım falan. Evet, sözde hepsi çok doğru. Kız kendi psikoloji okudu, neyin ne olduğunu biliyor. Düğünleri olacak, pazar günü, Cuma günü bana geldi kız. Aman ben ayrılacağım, onunla mı uğraşacağım falan. Yahu, daha bir ay önce sivas'tan ayağıyla kaçıp gelen sen değil misin? Neyse, dedim, bir durun. Bak davetiyeleriniz basılmış, kınanız yapılmış falan. 3 gün sabret, düğünde takılan altınları alıp öyle gidersin. Ha, halinden gebe olduğu belliydi, hani biyolog olunca insan, çeşitli emareleri okumak zor olmuyor. Neyse, düğün dernek falan. Ardında gebe olduklarını öğrendiler. Gene bir sürü har gür. Kız oğlanın kafasında bir kaç telefon kırdı falan. Çocukları oldu şimdi, çocukta baya 8 aylık falan herhalde. Ve oturup konuşunca, ilk fırsatta volkanı terkedip gitmenin yoluna bakıyor hala. Hoş, kaç defa ayrılmaya çıktılar, araya girdik, düzelttik falan. Neden, zira volkan kıza aşık. Kız ise, volkanı bulması büyük şans, tam bir piyango, ondan iyisini bulması imkansız. Ha gitmek için daha iyisini aramıyor, ailesiyle arasını düzletip maddi derdini çözse, hiç durmayacaktı. 

 

Neyse volkan'a akıl verdik, şöyle yap, böyle yap falan. Kızın volkanda bulamadığı bir şeyleri biz tamamladık, elbette seks yakası değil, anlaşılma falan filan. Şimdilik iyiler gibi. 

 

Eee, nerde hani aşk? Kıza aile baskısı falan yok, evlenmeden falan gebe kalıyor, gene ailesi sahip çıkıyor. Kızın erkek bulamamak gibi bir derdi yok, baya güzeldir kaldı ki. Ve yaklaşık 5 yıldan beri tanırım, sevgili varken bile sevgili bulmakta hiç sorunu olmazdı. Aşkını terkettiğinin ertesi günü yeni aşkı cepte olurdu. Cinsel hayat deseniz, hiç sıkıntısı yoktu. Yani parası, malı, mülkü, boyu posu (1.75 falan herhalde), gayet güzel bir kız. Yalan falan söyleyip amanda Volkan  diye kandırması gerektiren hiç bir şeyde yoktu. Aşık değilse, neden bu kadar atraksiyon? 

 

Bu olaylar olurken, Volkan'dan gelip şikayet ettiğinde, onun kendine uygun olmadığını defaten söyledim. Genelde kabul etmek istemedi. Ama o kız için son düzlüğe çıktılar ki, en zor kısım onların ilişkisi açısından.

 

Olay şöyle gelişti. Bu pek çok kız için geçerli olacak bir durum, hele öyle baya sevgili eskitmiş, okumuş kızlar için. Bu kız, volkanla tanıştığında, volkan doğal olarak buna çarpılmış. Güzel, baya çarpıcı kız. Tabi kız bunu anlamıyor değil, ama tartıyor. Çünkü volkan buna sarkmıyor öyle. Oturup konuşuyorlar, çay kahve, gırgır şamata. Yani, rahatlama evresi. Kız bu evrede konfor arar, yani erkeğin yanında kendini konforlu hissederse, ilişki düzene girer. Bu noktadan sonra kızla erkeğin birlikte bir şeyler, gezmek, spor yapmak falan bir şeyler yapması gerekir. Ki tam öyle oldu. Beraber tatile falan gittiler. Ama yatmak falan yok. Bu kızın erkeğe güvenmesine yol açar ve o lanet olası oksitosin falan devreye girer. Kız arzu duymaya başlar. Yani üçüncü aşama, arzulama aşaması. O işi de hallettiler, gebelik falan. Sıra geldi dördüncü aşamaya. Bu ise, tanıma ve kaynaşma aşaması. Bu tip bir kız için, tanıma süreci, aynı zamanda ilişkinin ötesini kapsar, yani sonuna kadar devam eder. Bu süreçte, kızın sürekli erkeği tanımak için uğraşması gerekir. bu da öyle bir kız için erkeğin, yüksek hedefleri olmasını gerektirir. Erkeğin, basitçe kendini aşmak için uğraşması gerekir. Kız da ona bu yolda destek olacaktır. Ama volkan, maalesef öyle biri değil. Lise mezunuymuş, kıza yalan söylemiş. O bir çarkım olsun, öyle dönsün derdinde. Tabi bu kızımıza uymaz. Ve uymadı da elbette. 

 

İşte o üçüncü aşamada, baktığınızda kız aşık. Erkeği arzuluyor, sınırsız. Sekste var, kanda oksitosin, vazopressin falan gani. Ama bir sonrası, biliyoruz, bu böyle olacak. Ve oldu, davetiyesi basılmış, elinin kınası ile, ciddi ciddi terkedip gidiyordu. Ha, volkan'ın da haberi var, yani basbaya ayrılık. 

 

Ama volkan hiç değişmedi. Hala tulum gibi aşık kıza. 

 

Bu tip bir kız için, ilişkinin aşamaları rahatlama, birlikte eylem, arzulama ve tanıma şeklinde. Sizin kadının aşkı sandığınız nokta, genelde bu arzulama aşaması olur. Bu her kızda aynı sırada gerçekleşmez. Bu kız, hayatı gerçekleriyle yaşayan, hayalperest olmayan, seksi çok özel, çok mahrem bir iş olarak gören, gerçeklerle yaşadığı için, kendine doğru erkeği bulamayacağını farketmiş, ama uygun bir erkek bulursa, onu doğru erkeğe çevirebileceğini de farketmiş (yanılmış olabilir, önemli değil) bir kızdı. 

 

Yukarda, Tükr Ateist'in bir sözü var, alayınızda kaçırıyorsunuz. Satır aralarını falan anlamaktan acz içindesiniz. Bakın ne diyor kız: 

 

Quote

Kadınların sorunu, gerçekten teslim olacağı, manipüle edemeyeceği (kadın çok sağlam manipüle eder), oyun oynayamayacağı erkeği bulamamak.

 

Kızlar, bunu kolayca farkeder, erkekleri manipüle etmek onlar için o kadar kolaydır ki. Ve bunu erkeği manipüle edip, doru erkek haline getirmek için kullanmayı tercih ederler, en azından kızların baya çoğu.

 

 

Aynı, kız, burak öncesi farklı bir kızdı. Onun için, erkekler, hiçbiri tam yeterli değil, ama hepsinden bir şeyler alınabilen şeylerdi. Hayatında ne kadar çok erkek olursa o kadar iyiydi, belki doğru erkeği bulmuş olur, hem de bunu test edip onaylayarak yapmış olurdu. Seks ise, zevkli gündelik bir şeydi, içki içmek falan gibi, istendiğinde yapılabilecek bir zevk aksiyonu. 

 

İşte eskiden o halde olan kızımızda bu aşamaların sırası değişir. Öncelikle, yatmak için tek ihtiyaçları zevk verebileceğine ikna oldukları erkek olacaktır. Bu, kızı ezmeyecek, kız ne zaman hadi dese koşa koşa gelecek, işini görüp kız hadi git deyince de sessizce gidecek erkek demek. Erkek böyle olacak ki, kız daha değişik zevkleri kolayca tadabilsin, amanda bağlanıp falan bu zevklerden mahrum kalmasın. Tabi bu, kızın o an istediği erkek. Ama bu elbette doğru erkek değil. Bu yüzden bu tür kızlar etrafında bir sürü eziği uydu ederler. Berkecanlar falan etraflarında döner durur bunların. Neyse. 

 

Bu kızın burak ile olduğu dönemdeki hali başkaydı, söyledik. O halinde bu kızın ilişki adımları, önce birlikte çeşitli eylemler yapmak, sonra rahatlık, sonra tanımak, en son olarak arzulamak şeklinde gerçekleşir. Bu kızların en büyük derdi, işte o rahatlık aşamasında hemen seks istemeleridir, ama yanlış zamandır. O seks, erkek seksi değil, zevk seksidir, bir tür dildo kullanmak gibi bir şey olur. Bizim kızımızda öyle oluyordu. Burak buna bir sürü baskı yapıyordu, ama bir türlü kendini rahat hissettirmiyordu. O yüzden kız ona vermiyordu. Ama eziğini, uydusunu da kaçırmak da istemiyordu. Sonra külot çıkarmadan sürttürme falan derken, kız baktı ki, "lan altı üstü çekip o bezi atıcan, tut kollarımdan, teslim al, bu kadar mı azdıramıyorum ben bunu yaaa... " moduna girdi. Evet, bu tip kızlar, erkeği azdırmayı severler. Ve kendini sorgulayınca haliyle, kendini bir eziği bile azdıramaz hissedince, bu ezikleri mi içime alacam modu derken, kız seksi özel bir şey olarak görmeye başladı. Yani kız değişti. 

 

İşte bu nokta, ki böyle bir noktayı hemen her kız bir kaç defa yaşar. Kız için bir tür bitiş noktasıdır. Çünkü, kız değişince, sadece bazı öngörüleri değişmez, hemen her şeyi değişir. Özellikle seks bakışı değişen kızlar için. Elbette onlara uygun erkekte farklı erkek olur. Bu iyi giden bir ilişkide yaşanırsa, sonuç, kızın "daha iyisini bulması" ile falan sonuçlanır. Yani, eski hali için mevcut sevgili ideal iken, yeni hali için çekilmez oluverir. Bu kız özelinde, düşünün, elinizdeki bir oda dolu kıyafeti beğenmez olursunuz. Eskiden alıp giyip kendinizi iyi hissettiğiniz şeyler size zevk vermez. Eskiden pek sevdiğiniz kafe, size iç karartıcı gelir. Eski arkadaşlarınız yabancı gibi olur, sizi hiç anlamayan. Ve kendinizi her açıdan yalnız hissetmeye başlarsınız. Sadece erkek, dostlar değil, yemek, gezme, eğlence, kıyafet vs. hep sevdikleriniz sizi terketmiştir. Ve daha acısı, siz bunun sizin değişmeniz yüzünden olduğunu anlamazsınız. Daha da acısı, size hangi insanlar iyi arkadaş olur, hangi kıyafetler sizi mutlu eder, bunları da bilemezsiniz. Tam bir arayış içinde kalır kız bu durumda. Ve onun en büyük ihtiyacı, erkektir, malum. Ve bu dipsiz gibi görünen kuyudan çıkış için, özellikle bir erkek aramaya başlarlar. 

 

Şimdi bu kızı, rahat bırakıp, yatkata kuduz gibi azıp kuduran bir erkek, işte o rahatlama peryodunda kendini kızın aşkı sanacaktır. Ve kızların, "aşkım, aşkitom" falan lafları, işte o manipüle etme yollarından biridir zaten. Aşık olmadıkları için, bu lafları öyle söylemekten hiç sıkıntı çekmezler. Filmlerin falan sık klişesidir, sevdiğini söyleyemeyen erkek. Çünkü, erkek aşık olur ve ne berbat bir dert, ne büyük bir iş olduğunu bilir, öyle kolay kolay itiraf edemez, söyleyemez. Ama kızlar için, bu sözlükteki bir kelimedir, gerekince söyleniverir. 

 

Şimdi bu kızın, yani burak ile çıkan halindeki kızımızın, hiç mi çevresi olmayacak? Arkadaşları falan ile konuşmayacak mı? Çok az kız, "ne sevgisi yaaa. sadece iyi tokmaklıyor, o yüzden birlikteyiz" diyebilecek sosyal rahatlığa sahiptir. Tabi erkeğin sahip olma güdüsü ile baskısı da olacak, kızın sevip bağlandığını düşünmek isteyecek. O zaman kız ne yapacak "Aşığım, seviyorum...." İşte akladı kendini, yaptığı seksi meşru kılmış oldu. Sizde "Ama, amaaaa, kızlar aşık oluyov yavvvv, bizim banu oldu bak.." diye kendinizi kandıracaksınız. 

 

İşte bu hale giren kızımız, o arada, kendisini iyi hissettiren, Volkanla tanışır. Behsettiğimiz olaylar gelişir... Değişmiş, kendini marstaymış gibi hisseden bir kız. Aynen marsta, ne alışveriş yapacak yer var, ne yemek yiyecek, ne oturup sohpet edilecek. Kendinizi böyle ıssız bir gezegende gibi düşünün. Bu haldeki bir kızın, bir umut ışığı olsun gördüğü bir erkeğin üstüne atlamasından doğal ne olabilir? Eee, bu aşk mıdır? 

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Aşk durumunda kadın veya adam farketmez, bütün hormon düzeylerinde çarpıcı değişimler ortaya çıkmaktadır. Üstelik bu kokteylin yeniden bir daha elde edilemediği belirlenmiştir. Bu bakımdan araştırmayı yürüten bilimciler aşkı tek atımlık barut olarak nitelemişlerdir. Bir daha o düzeyde barut dolduramıyorsunuz bir atış daha yapmak için.

 

Yani bilimciler uyarıyor: Diğer memelilerin aksine tek eşli değiliz. Biz de diğer memeli türlere benziyoruz. Ama tek eşlilik eğilimimiz biz farkında olmadan hormon kokteylimizde ortaya çıkıyor. Karavana atmayın. Dikkat edin tek atışta hedefi vurun. İlk atışta vuramazsanız sonra olanaksız. Tek atımlık barutu iyi kullanın.

 

Hanfikap ama bilimsel bulgu bu: Tavan hormon kokteylini aynı düzeyde ikinci kez yakalamak olanaksız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, Cold storage said:

Kadin, orgazm sirasinda vazopressin salgilar ve 15 gun yeter diyorsun ya... Peki bu 15 gun boyunca kadin asik mi oluyor, tam anlamadim?

 

 

15 gün yetmez, 3-10 gün arası falan yeter, genel, tipik bir kız için. Aşık olmuyor, bağlanıyor, yani kendini erkeğin malı gibi görüyor. Tabi bu, onun erkekten her şeyi isteme hakkını baki görmesi demekte oluyor.  

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 saat önce, Gerçeksiz yazdı:

Siz, uzun zamandır tanıdığınız için belki bu kadar hoşgörülüsünüz fakat ortada kadınları aşağılamaya çalışan bir zihniyet var, her iki lafından birisi kadını yergi içeriyor ayrıca kendi kişisel problemleri ile bilimsel tavrını ayrı tutamadığı kanaatindeyim. 

Kadınlar hakkında sizin ve anibal'ın yazdıklarına katılmıyorum. Eğitimli kadınların bir omurgaya falan ihtiyacı yoktur, çoğu şayet hayatına bir erkeği dahil etmek isterse gerekçesi ancak "aşk" olabilir, başka sebepler ile, kendi adıma çevremde hiç karşılaşmadım. Bir erkek bana sahip çıksın, arkamı toplasın, ben de onu evirip çevireyim, değiştireyim diyen kadınlar ile hiç temasım olmadı fakat sizin bakış açınıza saygı duyuyorum. Bağımsız ve özgür kadınların olduğu bir dünya hayalimiz yoksa çocuk doğurup, evde oturup, kariyer hayatını çöpe atacak kadınlar ya da erkeği üstün gören zihniyet ile benim gibilerin görüşü çakışmaz maalesef. Hiç bir kadın bir erkeğe muhtaç değildir ve şayet hayatını doğru planlayabilirse, sizin de ifade ettiğiniz seçimleri özgürce yapar fakat karşısına anibal gibi on erkek çıkarsa da hayata küser, o ayrı mevzu. 

 

Benim adama özel bir hoşgörü gösterdiğim yok, genelin alışık olmadığı ve bir şekilde anlamayıp kötü bir şey söylüyor zannettiği düşüncelerini çok doğru buluyorum. 

 

Ben öyle veya böyle eğitim almış, çalışan, iyi sayılabilecek bir miktarda para kazanabilen bir kadınım, evimi geçindirip çocuğumu okutmak vs vs benim için zor değil. Kişilik özelliklerimden de gayet hoşnutum, kendime yettiğimi kendime defalarca ıspatlamışım, çocuğumu neredeyse yalnız büyütmüşüm vs. Hani dediğiniz gibi kadınların bağımsız ve özgür olduğu bir dünya isteyenlerdenim, ama çocuğum olduğunda "başlarım kariyerine, parasına, kariyerim yaşlandığımda bana dünyanın bir yerlerinden telefon açıp 'seni çok seviyorum anne, çok özledim'  demeyecek, çocuğumun mutluluk ve başarılarını uzaktan da olsa seyredip ulaşacağım doyuma ulaştırmayacak. 

Bıraktım işi gücü, üç dört sene hiç çalışmadım, sonra yarım gün şeklinde devam ettim, ardından okula başladı ve iş saatlerimi onun okul saatlerine göre ayarladım. Şanslıyım ki bu lüksüm vardı. Büyüdü, ben de daha rahat çalıştım tabii. Çalışıyorum.

 

Benim o çalışmadığım, hiç para kazanmadığım dönemde evimizin geçimini sağlayan kocamdı. Sizin bakış açınızla ona muhtaçtım, çocuğumu bakıcıya kreşe bırakıp çalışmak asla yapmayacağım bir şeydi çünkü. Onun parasını kullanıyor olmak da bana tek bir gün bile zul gelmedi, kendimi kötü hissetmedim, hatta yaptığım seçimden dolayı acayip mutluyduk çünkü çocuğumuz bize göre güvendeydi ve iyi büyüyordu. E bundan da önemli bir şey yoktu bizim için. Bir sürü entel dantel arkadaşım anlamadı beni, kızdı, gelenekçi olmakla falan suçladı ama işin garibi benim içinde bulunduğum mutluluğa tatmine sahip değillerdi. Ben buna bakarım mesela. Kadın neyi bilerek yapıyor, mutlu mu, yaptığı şeyden emin mi, istediği aradığı şeyin farkında mı...

 

Bir erkeğe muhtaç olmamak kadını bağımsız ve özgür yapmaz. Bir kadın, erkeğiyle birlikte bağımsız ve özgür mü, ve daha da önemlisi mutlu mu, asıl mesele bu. 

Erkekler kadınları mutlu edemiyor, dolayısıyla kadınlar da erkekleri. Kadın aslında nedir, neyle mutlu olur, neye ihtiyaç duyar, bilmiyor erkekler. Deliler gibi aşık olduğum adam benim kararlarıma destek olmazsa, ihtiyaç duyduğumda bana yardım etmezse, sosyal hayatta ve iş hayatımda dibine kadar yanımda olmazsa, benim kadın yanımı okşamayı bilmezse, tutkuyla sevişmezse, ben ne bağımsız olabilirim ne de özgür. 

 

Demek istediğim, feminist zırvalar kadınlara en büyük zararı veriyor. 

 

Kadın aşık olmaz, doğru. Bunu bilmek ve kabul etmek, "aşksız asla" diyen ve öyle yaşayan benim için bile hiç zor değil, çünkü gerçek bu. Biz, kendimize en doğru gelen, sağlam bulduğumuz, hayranlık duyduğumuz vs vs bir adama ilgi duyup beraber olursak ona dibine kadar bağlı kalır, ondan başkasını istemez, körkütük aşık şekilde devam ederiz. O dünyanın en şahane erkeğidir bizim için, en doğrusudur. Kendimizi güvende hisseder, onun tarafından anlaşılıyor olmanın rahatlığına kendimizi bırakır, bir tür kulu kölesi oluruz. Az parayla da geçiniriz, önemli değil. Hatta yeri gelir biz çalışırız, bu da önemli değil. Lafı bile olmaz. 

 

Ama bunlar için kadının, eğitimi ve sosyal statüsü her ne olursa olsun, dibine kadar tatmin olmuş olması lazım. Erkeğim sağlam deyip sırtını ona dayamış olması, kendini teslim edecek kadar güvenmesi ve gerçek bir erkekle olduğunu bilmesi lazım. Kadın bunu hisseder. Tanımlayamaz, adını bilmez belki ama hisseder ve kendini bırakır. 

 

Her kadın erkeğe, her erkek de kadına muhtaçtır arkadaşım. Mesele, iyisini, doğrusunu bulmakta. 

Prezervatif çıktı mertlik bozuldu, bu özgürlük ve bağımsızlık teraneleri insanların burnunu dandik dandik parfüm kokularıyla kapatıp koku alma, içgüdülerini dinleme ve kendini anlama yetilerini kaybetmelerine neden oldu. Kadınlar da kendini tanımıyor ki... Erkeklerin tanımaması bu noktada hiç şaşırtmıyor zaten.

 

anibal bunu gösteriyor aslında. Ama biz modern dediğimiz dünyanın empozelerine öyle kapılmışız ki, onun aslında kadın yanlısı cümlelerini anlamayıp kadın düşmanı ilan ediyoruz.

Kadınlar sizin tanıdığınız, zannettiğiniz gibi değil. Olar sizin anladığınız, yaşadığınız biçimde aşık olmuyor, onların bir sürü kriteri, şartı vs var, onlardan birkaçı eksik olduğunda başka oyunlar oynamaya başlıyor, ne olduğunu kendisi de anlamıyor zaten.

 

tarihinde Türk Ateist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
22 dakika önce, anibal yazdı:

Kadın, teslim olmak ister, temel olarak mantalitesi budur. Teslim olacağı erkektende beklentisi, kendisi gibi olması, kendini anlaması ve erkek olmasıdır. 

 

Aynen öyle, geçenlerde kadınlar seks konusunda yeniliğe erkeklerden daha açıktır aslında, kadın yatakta ceset gibi yatıyorsa öncelikli nedeni erkektir demiştim, pek anlaşılmamıştı hatta bazı arkadaşlar biraz alınmıştı.

 

Kadın erkeğe kendini bırakacak, ona teslim olacak kadar güvende hissettiğinde her şey biter.

Bu teslim oluşu geleneksel kültürlerdeki teslim oluş zannediyor ve kadına yakıştıramıyorlar.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Teslim olan Müslüm olur. Müslüm olmanın ilk şartı teslim olmaktır. İslamda barış ancak kayıtsız şartsız teslim olmakla sağlanır. Kayıtlı şartlı teslim kabul edilmez.

 

Bu da tam olarak faşizmdir. Kimse kimseye asla teslim olmak zorunda değildir. Bu, insan onuru ve özgürlüğün aksi öne sürülemez koşuludur. Teslim diye bir şey yoktur. Olamaz. Teslim olan ölü, yok hükmündedir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, democrossian said:

Teslim olan Müslüm olur. Müslüm olmanın ilk şartı teslim olmaktır. İslamda barış ancak kayıtsız şartsız teslim olmakla sağlanır. Kayıtlı şartlı teslim kabul edilmez.

 

Bu da tam olarak faşizmdir. Kimse kimseye asla teslim olmak zorunda değildir. Bu, insan onuru ve özgürlüğün aksi öne sürülemez koşuludur. Teslim diye bir şey yoktur. Olamaz. Teslim olan ölü, yok hükmündedir. 

 

Sen bunu bir kadına diyorsan, onun en büyük özgürlüğünü ihlal etmiş olursun. Kadınlar için erkeğe teslim olmak, hayatın anlamıdır. 

 

Peygamber devesini bilir misin? Erkeği gider kur yapar falan, dişiyle işe girişir ve güzelce kendini ona sunar. Öyle değil, buyur, afiyetle ye diyerek. Ve evet, dişisi de erkeği afiyetle yer. 

 

Seni lafın, işte burada erkeğin yaşama hakkını savunmak kadar abes. Erkek böyle yaparak, dişinin kendiyle oyalanmasını sağlar, böylece dölleme sürec devam edebilir olur. Ardından dişi karnı doyduğu için, olduğu yerde kalır, başka erkeklerin dikkatini daha az çeker, böylece hem av olmak, hem de başka erkeklerle de ilişkiye girmek durumunda kalmaz. Ayrıca, dişi güzelce beslenmiş olur, yavruların gelişimi daha garantiye alınır. 

 

Ama dişi peygamber devesi, gene seçicidir, hoşuna gitmeyen erkeği sadece yer, başka türlü yüz vermez. 

 

Yani, bu işin doğası böyle. Senin yaptığın, peygamber devesinin doğası ile, insanın doğasını aynı şey gibi görmekten farksız. Kadının doğasını, insanın doğası diye sallayamazsın. Kadının özel çerçevesi ile, genel çerçevesini de aynı kefeye koyamazsın. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir kadın arkadaşım vardı. İyi sohbet ederdik. Oturur bayağı bir iki saat kesintisiz sohbet ederdik. Hatta çevreden gün aldınız mı ne zaman pasta yemeye geliyoruz diye takılmaya başlamışlardı.

 

Fakat birden bir şeyler ters gitmeye başladı. Ben arabesk kültürü ve dini eleştiriyorum tabii, doğal olarak. Kadını mal görme, ya benimsin ya toprağınsın deme filan, özgürlük, eşitlik... Bunlar benim vazgeçilmezlerim.

 

Kadın dedi ki bunlar tam da benim istediğim şeyler. Bana ya benimsin ya toprağın demen çok hoşuma gider. Afalladım böyle, kal geldi. Mars'tan inmiş bir uçan daireden çıkmış bir yeşil yaratığa bakıyordum sanki. Aramız bir anda buz gibi soğudu.

 

Sorun farklıydı aslında tabii. Onunla o kızken tanışmıştık ve çok iyi arkadaş olmuştuk. Sonra o kariyer yapmaya gitti. Yıllar sonra döndüğünde evlenmiş boşanmış ve yanında bir çocuk vardı. O kariyerini ve çocuğunu yaparken ben rahip değildim tabii. Ona ya benimsin ya toprağın demem gibi bir olasılık sıfırdı. Bunu diyemezdim. Diyebilecek olsam bile demezdim.

 

Sonuçta yeni kariyerler doğru yelken açıp gitti. İyi ayrıldık, birbirimizi kırmadan, üzmeden, insanlar gibi el sıkışıp vedalaştık. Vedalaşmadan sonra onu bir kez daha gördüm. Kısa bir konuşma oldu ve herkes yoluna gitti.  

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kadınlar aşık olamaz diye bir bilimsel kanıt olmadığı gibi bu iddia sadece insanların kendi yaşamları doğrultusunda ortaya attıkları bir görüştür. Bazı kadınlar ya da erkekler aşkı yaşamamış veya yaşayamıyor diye herkes için durum böyle değildir. Ömrünce "Aşk nedir?" bilmeyen insanlar ben de tanıyorum, fakat aşkı dibine kadar yaşayanları da biliyorum. Kadınların aşık olmayanları tabii ki mümkündür fakat bu aşkı hakkı ile yaşayanların var olduğu gerçeğini değiştirmez. 

 

Anibal yazıp, silmiş fakat ben okumuştum neyse ki, Helen Fisher'dan alıntı yapmıştı ben de onun bir videosu ile katkı sunmak isterim.

 

Feminist bir bakış açısına değil tam tersi eşitlikçi bir görüşe sahibim. Her iki taraf da birbirine muhtaç ya da mecbur olmadan yaşanan ilişkileri daha sağlıklı buluyorum. Taraflar zorunluluktan değil içten gelen, samimi bir istekle bir arada olmalı. 

 

Aşkı bulmuş, yaşamış ve aşkın ne olduğunu bilen birisi olarak, kadınların aşkına inanıyorum yeter ki uygun insan denk gelsin, tabii bu da o kadar kolay değil.

 

Cinsellik ve aşk aynı çizgide gibi görünse de, aşkı tetikleyen hormonlar kadar insanları birbirine yaklaştıran başka sebepler de vardır. Anibal'ın sildiği makalede de 4 saniyelik bakışma ile (ilk görüşte aşk) aşkın gerçekleşebileceği yazıyordu, sanırım o sebeple kaldırdı ayrıca o linke bir itirazım yok, aşkın 3 aşaması olarak bir araştırma sunmuşlar, deney yapıyorlar v.s fakat benim itirazım kadınların aşık olmayacağı yönündeki iddialarına yönelikti.

 

Neden aşkı bu kadar çok arzularız, uğrunda ölümü göze alacak kadar üstelik? Helen Fisher ve araştırma ekibi, âşık olan ve henüz terk edilmiş insanların MR görüntülerini, romantik aşka olan en gerçek ve fiziksel ihtiyaçlarımızı öğrenmek için incelediler.

https://www.ted.com/talks/helen_fisher_studies_the_brain_in_love?language=tr#t-928398

 

 

tarihinde Gerçeksiz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Unu elemeye eledik elbet de eleği... Düşünelim... Yani evet... Eleği ortaya atıp bırakamıyorsun. Asmak gerekiyor evet... Her şey zamanla bir anıya dönüşüyor. Bundan kaçınmak olanaksız. O kadar hızlı dönüşüyor ki inanılmaz hem de... Bir bakmışsın sadece bir anı olup gitmiş. Ne zaman bir anıdan başka hiç bir şey oldu, sanki rüyanda görmüş gibi, hiç farkı yok, şaşırır insan.

 

Zaman çok hızlı akıyor ve bunu durduramadığımız için din diye bir şey var esasen. Tek nedeni din diye bir şeyin olmasının, zamanın freninin olmayışı. Şunu yapayım, şunu kazanayım, şunu başarayım derken bir bakıyorsun o arada bir şeyler de geçmiş gitmiş...

 

İnsan türü gariptir. Garip sıfatını her iki anlamında da kullanıyorum. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 dakika önce, anibal yazdı:

 

Sen bunu bir kadına diyorsan, onun en büyük özgürlüğünü ihlal etmiş olursun. Kadınlar için erkeğe teslim olmak, hayatın anlamıdır. 

 

Peygamber devesini bilir misin? Erkeği gider kur yapar falan, dişiyle işe girişir ve güzelce kendini ona sunar. Öyle değil, buyur, afiyetle ye diyerek. Ve evet, dişisi de erkeği afiyetle yer. 

 

Seni lafın, işte burada erkeğin yaşama hakkını savunmak kadar abes. Erkek böyle yaparak, dişinin kendiyle oyalanmasını sağlar, böylece dölleme sürec devam edebilir olur. Ardından dişi karnı doyduğu için, olduğu yerde kalır, başka erkeklerin dikkatini daha az çeker, böylece hem av olmak, hem de başka erkeklerle de ilişkiye girmek durumunda kalmaz. Ayrıca, dişi güzelce beslenmiş olur, yavruların gelişimi daha garantiye alınır. 

 

Ama dişi peygamber devesi, gene seçicidir, hoşuna gitmeyen erkeği sadece yer, başka türlü yüz vermez. 

 

Yani, bu işin doğası böyle. Senin yaptığın, peygamber devesinin doğası ile, insanın doğasını aynı şey gibi görmekten farksız. Kadının doğasını, insanın doğası diye sallayamazsın. Kadının özel çerçevesi ile, genel çerçevesini de aynı kefeye koyamazsın. 

 

 

Tam bir malsin ya... Ben bir erkek olarak, kadin ile yatip terkedebilirim. Yani cocugun buyutme isini tamamen kadina birakir, baska kadinlari avlamaya calisabilirim, ama bu gunumuzde iyi bir sey degil bence.

 

Ben boyle bir sey yapsam, erkegin dogasi boyle mi diyeceksin?

 

Sonucta biz egitim aldik. Ama kime anlatiyorum ki? Zeka mi var sende? Sozel bilimci seni, uc kurus zekanla ilkelce dusunuyorsun. :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Gerçeksiz yazdı:

Feminist bir bakış açısı

 

Feminizm kadınlar daha üstündür anlamına gelmiyor. Ama ben kadınların daha üstün olduklarını savunuyorum. Benim feminizmim kadınların üstün olduğu şeklinde. Dünyada öyle değil. Dünyada feminizm kadın haklarını sağlama yönünde.

 

Kadınlar elbette üstün. Çok üstün hem de. Biz nasıl bir canlıyı dünyaya getirebiliriz? Bunu başaramayız. Bu, kadınları açık ara üstün yapıyor. Daha kadın genetiğinin sağlamlığını söz konusu bile etmedim.

 

Ama dünyayı adamlar değiştirir. Kadınlar dünyayı olduğu gibi tutmak ister. Adamların tek üstün yanı bu. Dünyayı değiştirmek sadece adamların elindedir. Bazen dünyayı olduğu gibi tutmak, bazen değiştirmek gerekir. Neyi ne zaman olduğu gibi tutmak, neyi ne zaman değiştirmek gerekiyor, bu denge salınarak sürer gider.

 

Anlaşılan o ki eşitlik asla olamıyor. Ya ataerkil olacak toplum, ya anaerkil. Arası yok. Kim ağır basarsa o kazanır!

 

Eşitliği sağlayacak tek güç var: Teknoloji. Teknoloji dünyayı kökünden tamamen değiştirmeye çok kuvvetli bir aday. Kimse onun başarabileceklerini başaramaz. Tanrı olsaydı o bile...

 

Aslında benim aşkım da tanrım da, her şeyim teknoloji. Teknolojiye tapıyorum. İşte itiraf. Tanrım bilim, dinim teknoloji benim. Başka hiç bir şeye zerre önem vermiyorum. Varsa yoksa bilim, teknoloji. Tapıyorum ulan, tanrım ve dinim. Var mı itirazı olan!

Link to post
Sitelerde Paylaş

hqdefault.jpg102931_1311205376537_full.jpg

 

Şu iki pozdan, kadın adamın verdiği pozu hiç verir mi, adam kadının verdiği pozu hiç verir mi. Fark bu kadar açık. Adam dahi de olur deli de. Dünyayı iyi veya kötü değiştirebilir. Bir de kadına bakın. Gayet stabil ve işinin uzmanı. Doğayı, hayatı nasıl sürdüreceğini son derece iyi biliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Misafir
Bu konu kapalıdır ama konuya cevap yazmaya yetkiniz var görünüyor.
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...