Jump to content

Fiziksel Sorunlarım


Recommended Posts

1 minute ago, Cold storage said:

Enayi sensin, Allaaaaan arabi :D

 

Ben biraz saka da yapiyorum, kendimi coook akilli sandigim yok. Ayrica o test, gercek. Gercek testine girenler bile Denmark ve Norway online testlerinin gercege cok yakin sonuclar verdigini soyluyor. Allaaaaaan arabi, espriden de anlamiyorsun.

 

Sen git biraz matematik calis, analitik dusunmen gelissin, Alllllaaaaaaannn arabi. :D

 

 

Çocukluğuna veriyorum artık, ne diyeyim...

 

Sen biraz daha büyüde, kızlara harçlığını yedirmemeyi falan öğren, o kadar matematik çok bile sana...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 475
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

2 minutes ago, Cold storage said:

Allaaaaan arabi,

 

Sen beni anlamadin mi? Benim oyle insanlarla isim olmaz. Eger bir yemege gittigimizde bana hesabi "gecirirlerse", bir daha yuzlerine bakmam zaten. O onlarin ayibi olur. Daha once de dedim. Hic somurulecek biri degilim tahmin ettigin gibi.

 

Allaaaaaaaaaann arabi :D

 

 

Bak, bir daha allaa arab marab dersen, pek hoş şeyler olmayacak...

 

MEsele, sana geçen hesabın acısı ile, kıvarnıp gidip yüzlerine bakmaman değil. Sanki kim istiyorki amanda bir yüzümüze baksın diye, geçireceklerini geçirmişler zaten, daha ne? Sanki bir şeylerinde boncuk mu varda, sen yüzlerine bakasın diye beklesinler?

 

Dedik ya, enayisin, sıradan gidersin böyle, kulak arkana kadar yolu var, onlar geçirir, sen yüzlerine bakmazsın falan, öyle işte...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, anibal yazdı:

 

 

Bak, bir daha allaa arab marab dersen, pek hoş şeyler olmayacak...

 

MEsele, sana geçen hesabın acısı ile, kıvarnıp gidip yüzlerine bakmaman değil. Sanki kim istiyorki amanda bir yüzümüze baksın diye, geçireceklerini geçirmişler zaten, daha ne? Sanki bir şeylerinde boncuk mu varda, sen yüzlerine bakasın diye beklesinler?

 

Dedik ya, enayisin, sıradan gidersin böyle, kulak arkana kadar yolu var, onlar geçirir, sen yüzlerine bakmazsın falan, öyle işte...

 

Ben bu mesajina cevap vermemis miydim? Yoksa kafayi mi yedim acaba? Neyse...

 

Diyelim ki kizlarla bir yemege gittik ve bana hesabi gecirdiler.

 

Ben bu yapilan davranisa ayip diye bakiyorum, ama sen, "sen ayip filan de, kizlar hesabi sana odetti iste, enayiiiiii" diyorsun. Sanki bi' marifetmis gibi anlatmiyor musun?

 

Hani sen ahlakliydin? Kizlarin bu davranisi iyi bir sey mi? Sen cocuguna boyle mi ogretiyorsun?

 

Ben de salagim zaten, senin dediklerini anlamiyorum tabi?

 

Bunu yapabilecek bir suru kiz vardir, evet, ama benim isim olmaz. Dusunsene, bir hesabi odememek icin numaralar filan ceviriyorlar... Tam bir zavallilik. Zaten bu kisiler hep baskalarini somurerek yasar, bir sey basaramaz. Bu tiplerle hic isim olmaz yani.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 21.02.2018 at 08:21, anibal yazdı:

Geri zekalı bir moron olarak kaç kere söyledik, kadınlarda aşk hormonları sadece seks esnasında salgılanır, etkisi de bir kaç güne geçer. Sana gayet bilimsel olarak söylüyoruz, ama o kaz kafan hala anlamıyor.

 

Konuyu dağıtmak için Anibal, iki gündür bana sataşması için insan yolluyor ki, yaptığı şarlatanlık hasır altı edilip, unutulsun. Benim derdim,  anibal değil önce herkes bunu bir anlasın. Anibal, animal ya da elephant niki hiç fark etmez benim itirazım yapılan yanlış yorumlara yöneliktir çünkü bilimsel açıdan "Kadın aşık olamaz." diye bir kanıt yoktur ve olamaz da! Anibal olayı biyolojik açıdan ele aldığı için, işin nörolojik kısmını gözden kaçırıyor olabilir. "Niye anibal ile uğraşıyorsun?" diye soruyorlar, uğraştığım falan yok, bu başlıkta yazılan bazı yanlış bilgilendirmelere karşı çıkıyorum ve bunu yapmak için kimseden izin alacak değilim. Bana küfür ve hakaret ettirmek sureti ile bezdirmeye çalışanlar şunu anlamalıdır ki, ettiğiniz küfürler-hakaretler sizi bağlar beni zerre kadar ilgilendirmez. 

 

Anibal'ın yukarıda göreceğiniz üzere kendisini tanımladığı, geri zekalı bir moronun IQ seviyesi nedir? Moron kişilerin IQ seviyesi 51-70 arası olduğu için doğal olarak anibal beni anlamakta çok zorlanıyor fakat yine de kendisine doğru anlatım için elimden geleni yapmaya çalışacağım çünkü bizim tek derdimiz bilim ve bilimsel metodolojinin dışına çıkmamak, şarlatanlığa izin vermemektir. Yine de anibal bu zeka seviyesine rağmen bazı şeyleri doğru biliyor, bu da demektir ki aslında bazı çalışmalar ile kendini geliştirebilir. 

 

Konumuza dönecek olursak; Anibal'ın iddia ettiği sadece iki hormon ile aşk gerçekleşmiyor, günlerdir bunu kendisine anlatamadım çünkü kendisi "Aşk" deyince sadece "Cinsellik" anlıyor, aklı başka türlüsünü idrak edemiyor ki, bu da IQ seviyesi dikkate alındığında çok da anlaşılmaz bir durum değil. Konuya ışık tutacak bir yazı paylaşıyorum, Yazıyı sonuna kadar oku anibal ve anlayamadığın kısımlar olursa çekinmeden sorabilirsin, amacım seni yermek değil, içine düştüğün "şarlatanlıktan kurtarma" çabasıdır ki, bu da çok dostane bir tavırdır. Sprey, parfüm, misk, amber, vanilya ile başladığın bu serüven "Kadınlar aşık olamaz." saçmalığın ile tavan yapmıştır ve bilimsel açıdan sınıfta kalmana sebep olmuştur. 

 

Aşk, beyinde nasıl bir etki yaratıyor? Aşkın Yolculuğu !

 

Aşkın psikolojik ve fizyolojik açıdan kişiyi daha enerjik ve sağlıklı bir hale getirdiği uzun yıllardır bilinen bir gerçek. Peki ama ilk kıvılcım nerede çıkıyor, hangi hormonlar beynimizde nasıl etki ediyor. Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Mehmet Yavuz aşkın beynimizdeki sırlarını, işleyişini açıkladı.

 

Aşık olunması durumunda kişi; dopamin, serotonin ve noradrenalin gibi hormonların aktif ve dengeli şekilde salgılanmasıyla, bedensel ve zihinsel anlamda farklı bir deneyime adım atıyor. İlk görüşte aşkın gerçekleşmesinde, aşkın beyinde bağımlılık etkisi yaratmasında, sadakatin gelişmesinde hormonlar aktif olarak rol alıyor.

 

İLK GÖRÜŞTE AŞK, DOPAMİN VE NORADRENALİN HORMONLARIYLA GERÇEKLEŞİYOR !

 

Yüz kızarmaları, tatlı telaş ve hızlanan kalp atışlarının baskın olarak öne çıktığı ilk görüşte aşk, dopamin ve noradrenalin hormonlarıyla gerçekleşiyor. Dopaminin kişiye coşku ve sevinç verdiğini, noradrenalin ise çarpıntı, el titremesi, yüz kızarması, gözbebeklerinde büyüme gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirten Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, görüşlerini şu şekilde sürdürüyor: “Yapılan bilimsel araştırmalar, yıldırım aşkında bilinçaltının bilinçten altı saniye önce karar verdiğini göstermektedir. Yani kişi, aşık olduğunu fark etmeden altı saniye önce bilinçaltı çoktan aşkı hissetmeye başlamıştır. İnsanlarda aşkın gelişimi karmaşıktır. Kişinin imajı, karizması, bakışı, fiziksel görüntüsü, konuşma şekli, giyim ve kuşamı önemlidir. Burada kişi sezgisel eğilimle, bilinçaltı ruh ikizini bulduğunu düşünür.”

 

İLK KIVILCIM NEREDEN ÇIKIYOR?

 

Aşık olduğumuz için mi kalbimiz çarpıyor, yoksa kalbimiz çarptığı için mi aşık oluyoruz? Bilimsel araştırmalar, kalbimiz daha çok çarptığında aşık olmaya daha yatkın olabildiğimizi ortaya koyuyor. Uzm. Dr. Mehmet Yavuz konuya bilimsel araştırmalardan örneklerle açıklık getiriyor: “Spor salonundaki erkeklerden, bir koşu bandında 2 dakika koştuktan hemen sonra, bilgisayara kaydedilmiş çekici ve daha az çekici kadınların resimlerini değerlendirmeleri istenir. Sonuç çok ilginçtir, çünkü erkekler abartılı tepkiler verir. Çekici kadınları daha da çekici, az çekicileri ise çok daha az çekici bulduklarını ifade eder. Erkekler spor faaliyetleri gibi bedensel aktivitelerle zaman geçirdikten sonra, bedensel uyarılarını ya büyük bir sempati ya da tam tersi antipati olarak gösterirler. Başka bir deneyde araştırmacı, erkeklere yarı çıplak çekici kadın resimleri gösterir. Ama deney öncesinde erkeklerin göğsüne ses tertibatına bağlanmış bir mikrofon yerleştirilir. Bu şekilde denekler, kendi kalp atışlarını duyduklarını zannedeceklerdir. Fakat gerçekte daha önceden kaydedilen ses bantları dinletilecektir. Araştırmacı kişi, sesi, erkeklerin belli slaytlarla kalp atışlarının birden hızlandığını duyacakları şekilde düzenler. Aslında kalp ritimleri normal olduğu halde, kişiye mikrofon vasıtasıyla kalp atımları sanki hızlanmış gibi algılatılır. Bu küçük aldatmacanın etkisi büyük olur. Çünkü erkekler, kalp atışlarının güya hızlandığını işittikleri esnada gösterilen kadınlara, en yüksek çekicilik puanları vermişlerdir. Daha da şaşırtıcı olansa; aynı kadın fotoğrafları bir ay sonra yeniden gösterildiğinde fotoğrafları hiç hatırlamasalar bile, daha önce yüksek not verdikleri kadınla yine yüksek puan vermeleridir. Çünkü artık o kadınlar, sosyal hafızaya kaydedilmiştir. Bu noktada, bilinçaltı sosyal hafıza devreye girmektedir. Eğlence mekanlarında ve barlarda çiftlerin birbirine yakınlaşmaları da aynı psikolojiyle olmaktadır. Çünkü, aynı köprü deneyinde olduğu gibi ses, ışık, müzik ve sahne düzeni, onların birbirlerine yakınlaşmaları için uygun psikolojik ortamı hazırlamaktadır.”

 

AŞK, ZAMAN ZAMAN AKIL İLE ÇELİŞİYOR

 

Aşkta yoğun bir arzulama hali öne çıkıyor. Romantizm kişileri esir alarak, bazen mantıklı düşünmekten de alıkoyabiliyor. Aşık olan kişi diğer kişiye odaklanarak, başka hiçbir şey düşünemez hale geliyor. Böylece aşk esnasında, alt benlik, benlik ve üst benlik (akıl) arasında çatışmalar yaşanabileceğini ifade eden Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, bazen aşkın meydana getirdiği coşku ve heyecanın her şeyin üstünü örtebileceğini söylüyor.

 

PSİKOLOJİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ AŞKI VAZGEÇİLMEZ YAPIYOR

 

Aşk her yerde, her zaman insanları güzelleştiriyor. Aşk esnasında salgılanan hormonlar cilde parlaklık, gözlere canlılık ve kişiye maksimum yaşam enerjisi veriyor. Kişi kendini müthiş dinamik, zinde ve sağlıklı hissetmekle kalmıyor; her şeye, her olaya pozitif bakmaya başlıyor. Karşılıklı aşkta özgüven artarken, özbenlik yükseliyor; kişi kendini hiç olmadığı kadar güçlü hissediyor.

 

AŞK HORMONLARI GİDİYOR YERİNE OKSİTOSİN GELİYOR ( işte can alıcı nokta bu Anibal, günlerdir anlamamakta direndiğin nokta! Şimdi anladın mı görmeden ve temas olmadan aşk nasıl oluşuyor?)

 

Aşık olunduğunda etraftaki insanların da bu değişimi hemen anlayacağını söyleyen Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, görüşlerini aktarmayı sürdürüyor: “Aileniz, iş arkadaşlarınız, dostlarınız için fiziksel ve psikolojik değişiminiz oldukça belirgindir. Aşk, hayatınıza neşe ve gülümsemeyi getirir. İstisnalar olmakla beraber aşkın ömrü 2,5 yıldır. Daha sonra dopamin ve noradrenalin hormonları aradan çekilir, yerlerini sevgi hormonu olan oksitosine bırakır. Sevgi ve zamanla oluşan alışkanlıklar, hatıralar ya kişileri bir arada tutmaya devam eder ya da bireyler yeni aşklara, yeni arkadaşlıklara yelken açar.”

 

AŞIK OLUNDUĞUNDA SALGILANAN ENDORFİN HORMONU UYUŞTURUCU ETKİSİ YARATIYOR

 

Aşk esnasında beynin fonksiyonel MRI ve PET incelemeleri ile elde edilen bulguların, madde bağımlıları ile benzerlik gösterdiğini kaydeden Uzm. Dr. Mehmet Yavuz; aşkın da aynı uyuşturucular gibi haz ve keyif veren endorfin hormonunun salgılanmasına neden olduğunu söylüyor. Diğer taraftan uyuşturucu bağımlısının uyuşturucu bulamaması durumunda gösterdiği belirtilerin, aşık olan kişinin terk edildiği zamanki bulgularıyla paralellik gösterdiğini de ifade eden Yavuz, her iki durumda da fiziksel ve ruhsal çöküntü halinin olabileceğini belirtiyor.

 

SADAKATİN DE BİR KİMYASI VAR

 

Aşkın kimyasal yönünü incelediğimizde, insanları evlilik ve tek eşliliğe iten olayın sadece sosyal gelenekler olmadığı anlaşılıyor. Sadakatin temelinde, dışarıdan fark edilemeyen kimyasal ve hormonal bir karışımın rol aldığını belirten Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, görüşlerini aktarmaya şu sözlerle devam ediyor: ” Dopamin 1 reseptörü devre dışı kalmışsa ya da iyi çalışmıyorsa, sadakat duygusunda aksama olur ve o erkek ya da kadın çapkın biri olarak karşımıza çıkabilir. Bu noktada akla, “Çapkınlık bir beyin hastalığı mıdır?” diye bir soru gelebilir. Düzenli aile yaşamı ve seviyeli beraberlikler için, Dopamin 1 reseptörünün iyi çalışması şarttır. Diğer bir deyişle, çapkın bir kişide ya Dopamin 1 yetersizdir ya da Dopamin 2 aşırı etkindir. Dolayısıyla reseptör algılamalarındaki dengesizlikler, kişinin düzenli sosyal hayatını ve aile hayatını tehlikeye sokabilir.”

 

SADAKAT TESTİ YAPILABİLİR Mİ

 

Bugün sadakat duygusunu öngörebilmek için Dopamin 1 reseptörlerinin mutlaka iyi çalışması gerektiğini aktaran Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, reseptörlerin iyi çalışmasının kişinin tek evliliğe yönelmesini sağlayacağını ifade ediyor. Yavuz, görüşlerini şu şekilde tamamlıyor: “Kimbilir belki de ilerde Dopamin 1 reseptörlerini somut olarak gösteren bir tetkik geliştirilir ve bu geliştirilen sadakat testi ile evlenecek kadın ya da erkekler, karşı cinsi önceden değerlendirme imkanına sahip olabilir.”

 

AŞK VE SEKS HORMONLARININ İLİŞKİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

 

Dopamin, oksitosin, noradrenalin, feniletilamin, vazopressin ve serotonin hormonlarının aşk hormonları olduğunu belirten Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, görüşlerini şu şekilde aktarıyor: “Dopamin ödül sisteminin temel molekülüdür. Özlemek, sevgiliyi görmeden duramamak ve tutku onun işlevidir. Oksitosin eşler arasında bağlanmayı sağlayan moleküldür. Normalde emzirme ve orgazm sırasında artar ve sosyal bağlanmaya hizmet eder. Eşler arasında sevgi, şefkat ve empati başlıca işlevleridir. Noradrenalin; sevgi ve aşk esnasında yüz kızarması, göz bebeklerinde büyüme, çarpıntı ve heyecandan sorumludur. Adrenalinin etkisi de eklenirse mide krampları, ellerde titreme ve terleme görülebilir. Vazopressin de oksitosin kadar olmasa da bağlılığı ve sadakati temsil eder, ancak asıl görevi vücuttan idrar atımıdır. Feniletilamin aslında bir dopamin türevi olup, aşığın heyecanından ve her an enerjik olmasından sorumludur. Serotonin ise mutluluk hormonudur, eksikliğinde depresyon ve panik atak gibi nevrotik bozukluklar baş gösterir. Testosteron, androjen, östrojen, progesteron başlıca seks hormonlarıdır. Aşk ve seks hormonlarını birbirinden ayırmak gerekir. Çünkü bu homonlar, bazen zıt etki bile gösterebilir. Örneğin oksitosin tek eşliliği, sadakati, şefkati temsil ederken, testosteron ise aksine çok eşliliği teşvik etmektedir. Testosteron kadınlarda az erkeklerde çok olan bir hormondur. Bu hormon bir erkekte ne kadar yüksekse, onun çapkın olma ihtimali de o kadar yüksektir.”

 

http://www.kigem.com/ask-beyinde-nasil-bir-etki-yaratiyor.html

tarihinde Gerçeksiz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 20.02.2018 at 09:46, Türk Ateist yazdı:

 

Benim adama özel bir hoşgörü gösterdiğim yok, genelin alışık olmadığı ve bir şekilde anlamayıp kötü bir şey söylüyor zannettiği düşüncelerini çok doğru buluyorum. 

 

Ben öyle veya böyle eğitim almış, çalışan, iyi sayılabilecek bir miktarda para kazanabilen bir kadınım, evimi geçindirip çocuğumu okutmak vs vs benim için zor değil. Kişilik özelliklerimden de gayet hoşnutum, kendime yettiğimi kendime defalarca ıspatlamışım, çocuğumu neredeyse yalnız büyütmüşüm vs. Hani dediğiniz gibi kadınların bağımsız ve özgür olduğu bir dünya isteyenlerdenim, ama çocuğum olduğunda "başlarım kariyerine, parasına, kariyerim yaşlandığımda bana dünyanın bir yerlerinden telefon açıp 'seni çok seviyorum anne, çok özledim'  demeyecek, çocuğumun mutluluk ve başarılarını uzaktan da olsa seyredip ulaşacağım doyuma ulaştırmayacak. 

Bıraktım işi gücü, üç dört sene hiç çalışmadım, sonra yarım gün şeklinde devam ettim, ardından okula başladı ve iş saatlerimi onun okul saatlerine göre ayarladım. Şanslıyım ki bu lüksüm vardı. Büyüdü, ben de daha rahat çalıştım tabii. Çalışıyorum.

 

Benim o çalışmadığım, hiç para kazanmadığım dönemde evimizin geçimini sağlayan kocamdı. Sizin bakış açınızla ona muhtaçtım, çocuğumu bakıcıya kreşe bırakıp çalışmak asla yapmayacağım bir şeydi çünkü. Onun parasını kullanıyor olmak da bana tek bir gün bile zul gelmedi, kendimi kötü hissetmedim, hatta yaptığım seçimden dolayı acayip mutluyduk çünkü çocuğumuz bize göre güvendeydi ve iyi büyüyordu. E bundan da önemli bir şey yoktu bizim için. Bir sürü entel dantel arkadaşım anlamadı beni, kızdı, gelenekçi olmakla falan suçladı ama işin garibi benim içinde bulunduğum mutluluğa tatmine sahip değillerdi. Ben buna bakarım mesela. Kadın neyi bilerek yapıyor, mutlu mu, yaptığı şeyden emin mi, istediği aradığı şeyin farkında mı...

 

Bir erkeğe muhtaç olmamak kadını bağımsız ve özgür yapmaz. Bir kadın, erkeğiyle birlikte bağımsız ve özgür mü, ve daha da önemlisi mutlu mu, asıl mesele bu. 

Erkekler kadınları mutlu edemiyor, dolayısıyla kadınlar da erkekleri. Kadın aslında nedir, neyle mutlu olur, neye ihtiyaç duyar, bilmiyor erkekler. Deliler gibi aşık olduğum adam benim kararlarıma destek olmazsa, ihtiyaç duyduğumda bana yardım etmezse, sosyal hayatta ve iş hayatımda dibine kadar yanımda olmazsa, benim kadın yanımı okşamayı bilmezse, tutkuyla sevişmezse, ben ne bağımsız olabilirim ne de özgür. 

 

Demek istediğim, feminist zırvalar kadınlara en büyük zararı veriyor. 

 

Kadın aşık olmaz, doğru. Bunu bilmek ve kabul etmek, "aşksız asla" diyen ve öyle yaşayan benim için bile hiç zor değil, çünkü gerçek bu. Biz, kendimize en doğru gelen, sağlam bulduğumuz, hayranlık duyduğumuz vs vs bir adama ilgi duyup beraber olursak ona dibine kadar bağlı kalır, ondan başkasını istemez, körkütük aşık şekilde devam ederiz. O dünyanın en şahane erkeğidir bizim için, en doğrusudur. Kendimizi güvende hisseder, onun tarafından anlaşılıyor olmanın rahatlığına kendimizi bırakır, bir tür kulu kölesi oluruz. Az parayla da geçiniriz, önemli değil. Hatta yeri gelir biz çalışırız, bu da önemli değil. Lafı bile olmaz. 

 

Ama bunlar için kadının, eğitimi ve sosyal statüsü her ne olursa olsun, dibine kadar tatmin olmuş olması lazım. Erkeğim sağlam deyip sırtını ona dayamış olması, kendini teslim edecek kadar güvenmesi ve gerçek bir erkekle olduğunu bilmesi lazım. Kadın bunu hisseder. Tanımlayamaz, adını bilmez belki ama hisseder ve kendini bırakır. 

 

On 20.02.2018 at 09:53, Türk Ateist yazdı:

Aynen öyle, geçenlerde kadınlar seks konusunda yeniliğe erkeklerden daha açıktır aslında, kadın yatakta ceset gibi yatıyorsa öncelikli nedeni erkektir demiştim, pek anlaşılmamıştı hatta bazı arkadaşlar biraz alınmıştı.

Kadın erkeğe kendini bırakacak, ona teslim olacak kadar güvende hissettiğinde her şey biter.

Bu teslim oluşu geleneksel kültürlerdeki teslim oluş zannediyor ve kadına yakıştıramıyorlar.

 

On 22.02.2018 at 10:07, Türk Ateist yazdı:

Geldiğinizden beri "seviye" dediğiniz şeyi dibe çeken ve işi kişilik savaşına çevirip bilmediği halde yazıp duran sizden başkası değil. 

 

On 22.02.2018 at 19:56, Türk Ateist yazdı:

Bak ahlaksız adam, ikide bir aynı asılsız suçlamaları yapıp konuyu çarpıtıp durma, sıkıldım artık. Benim, istediğim kişinin fikrine bilgisine doğru veya yanlış deme hakkım baki, bu da ne seni ne başkasını bağlar. Adam doğru söylüyor, ben de diyorum ki evet, doğru söylüyor. Çünkü doğru söylüyor ama senin gibi standardı düşük kezbansever birinin anlaması görüyoruz ki zor. Senin kafan öyle çünkü. Arabesk.

 

Sen buraya zaten ona sarmaya gelmişsin, başından beri kişiselleştirip duruyor, üstüne üstlük bir halt bilmediğin halde habire yazıyorsun.

Ben seni muhatap alıyorum çünkü amacın yanlış gördüğünü düzeltmek değil, taciz etmek.

Git kişilik savaşını dişine göre birileriyle ver.

 

Yazdıklarınızı okudum fakat vakit bulup cevap yazma şansım olmadı. Yorumlarınız ile seviyeyi ne kadar aşağıya çektiğiniz ve hakaret dili ile saldırdığınız ortada ve bunun tek sebebi de anibal'ın yanlış gördüğüm, bilim dışı tavrına yaptığım yorumlar, ne tuhaf değil mi?

Sorgulama yapma kabiliyetiniz ve yeterli bilginiz olmadığı için yanlışa ısrarla doğru diyor ve anibal'ın yaptığı hatalara göz yumuyor, küfürleri seyrediyor fakat karşı çıkana da seviyesizce saldırmaya çalışıyorsunuz, neden acaba?

 

Siz benim ahlakım hakkında yorum yapamazsınız çünkü yazdıklarınız ile ne seviyede olduğunuz ortada. Bir kadın olarak kendini bu kadar ortalığa döken birisi bana ahlak dersi veremez. Kezban sevdiğim falan yok ama sizin gibi özel hayatını ortaya döken, anibal ile aynı zihniyeti taşıyan kadınlardan hoşlanmadığım çok doğru, bu da benim bakış açım, mecbur muyum sizi olmayan niteliklerinizle, sahte bir şekilde takdir etmeye?

 

Bu yazdıklarınızı bana yazma hakkını size kim veriyor, bu nasıl bir taraflılık ve kör bakış açısıdır? Siz beni nereden tanıyorsunuz, ahlakım hakkında ahkam kesiyorsunuz? Anibal için ben bunu söyleyebilirim çünkü kadınlar hakkında mide bulandırıcı yazıları ortada fakat siz benim için bunu yazamazsınız, çünkü ahlaksızca yorumlar yapan anibal ve ona alkış tutan sizsiniz, kesinlikle ben değilim...

 

Bilim çevrelerince araştırması devam eden "İnsan feromonları için izole edildi.", diyor beraberinde parfüm önerisi sunuyor, 30$ verip genç bir insanın gereksiz yere parfüm satın almasına vesile oluyor, "Oksitosin içeren sprey alın, etkilemek istediğiniz kadınların burnuna sıkın." diyor, ve "Kadınlar aşık olamaz." gibi deli saçması bir iddia ortaya atıyor beraberinde ben bu duruma karşı çıktığım için küfür yiyiyorum fakat ahlaklı olan anibal ahlaksız olan da ben oluyorum, öyle mi? İnsan bunları yazarken elini biraz olsun vicdanına koyar, bu nasıl bir çelişkidir böyle?

 

Siz bir kere bu konular hakkında bilgi sahibi değilsiniz sırf anibal'ı korumak için ortaya atlamak yerine lütfen evde oturup kaşkol falan örün, bu konular sizi aşar. Anibal'ın sizin savunmanıza ihtiyacı yok ayrıca küfür konusunda profesyonel hatta kendini o kadar kaptırıyor ki bazen kendi kendine bile küfrediyor, farkında değil. 

 

Anibal ile bilimsel bir konu tartışıyorduk sadece olayı kişisel bir boyuta taşıyıp, çirkince saldırmayın artık. Kezbanlarla da işim olmaz, her mesajınızda bunu yazıp durmayın. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 20.02.2018 at 19:48, democrossian yazdı:

 

Evet, işte tartışmaya değer ciddi bir konu. Bunu ortaya attığın için kutlarım. Senin hakkında yanılmadığımı biliyordum. Düzgün tartışılabilecek düzgün bir insan olduğun hakkında bir kanım var.

 

Benim bakış açım şu: Kesinlikle kadın ve adam eşit değil. Bunu bir cebe koyalım. Sonra devam edelim: Eşit olmadığına göre biri mutlaka üstün. Ama hangisi? Tabii ki mantıklı cevap bazı açılardan biri, başka bazı açılardan diğeri üstün şeklinde olacaktır.

 

O halde: İki tarafın da tüm artılarını ayrıntılarıyla listelesek ve hepsini toplasak... Hangisi toplamda ağır basar?

 

Bu sorunun olası yanıtlarından biri elma ve armut örneğindeki gibi toplanamaz artıların bulunacağı ve sonuç alamayacağımızdır. Bu elbette mantıklı bir yanıt. Fakat elma ile armut kalori, vitamin, mineral bakımlarından kıyaslanabilir.

 

Yine de bir sonuç elde etmemiz gerekir gibi bir hisse kapılmamak elde değil. Kıyaslamanın ve sonuç almanın bir yolunu mutlaka bulmalıyız. Ben bir yol önerebilirim:

 

Hiç erkek olmadan sadece dişilerin klonlama ile üremesinin bir yolunun bulunması yakın görünüyor. Teorik olarak bu çok olabilir. Hiç dişi olmadan sadece erkeklerin çoğalması ise tümden olanaksız olmasa da çok daha zor. Erkeksiz dişilerin üremesi zaten doğada var, bir çok tür için klonlama gerçekleşti ve insanlarda olabilirliğine ramak kaldı desek başımız ağrımaz. Öbürü ise çok zor bir hedef.

 

Kısaca bir kadın klonunu doğurabilir. Bu bence kadını üstün saymak için bir yol.

 

Zaman darlığım sebebi ile ancak şimdi cevap yazabiliyorum. 

 

Kadın ve erkek tabii ki fiziki koşullar sebebi ile eşit değil fakat sosyal yaşamda kadının çok yukarılara çıkartılmasını doğru bulmadığım gibi erkeğin yüceltilmesine de karşıyım. Kadınlar bir cinsel obje değildir, kendini bir erkeğin malı gibi gören, her ne derse doğru kabul eden, teslimiyet adı altında köle gibi davranan bakış açısının değiştirilmesi gerekiyor. Kendi fikirlerini özgürce ortaya koymayı bilmeliler, sesleri daha gür çıkmalı. Aşka inanmayan kadın zaten yarı yolda kalır, aşkı kabul etmeyen erkekle de çok fazla yol alamaz ve her gün aldatılır. Kadın aşka inanmıyorsa zaten onun da aldatma potansiyeli çok yüksektir, anibal'ın anlattığı kadın gibi daldan dala atlar, dururlar.

 

Kadınlar iş hayatında aktif rol aldıkça kendilerinden daha emin oluyorlar ve erkek seçimi konusunda çok daha dikkatliler. Seçici ve kaliteli erkekler her zaman daha çok ilgi görür. Kaliteli kadınlar her kadının kolayca elde ettiği erkeğe yönelmez mesela, kaliteli bir erkek için de bu böyledir.

 

Kadın hak ettiği saygıyı kendisine layık gören erkeklerle, erkekler de aynı şekilde saygısından emin olduğu kadınlar ile beraber oldukça mutlu olur. Saygı, sadakat, dürüstlük en önemli konulardır. 

 

Klonlama konusunda ne demek istediğini pek anlamadım çünkü ben günümüze uyarlayabileceğimiz şekilde kafa yormayı tercih ediyorum. Çin'de maymun klonlandı, gelecekte insan da klonlanacaktır zaten, belki o zaman yazdıkların bir zemine oturur. 

 

Zihniyetler sağlıklı olmadıkça kadın-erkek sanki farklı dünyanın insanıymış gibi algılanıp, taraflar arası çekişme hiç bitmez. Saçını süpürge edecek, paspas zihniyetli kadınlar öncelikle bir kendine çeki düzen verirse erkekler de o kadınlara saygı duymaya başlar. Bazı kadınlar eğitim konusunda çok ihmalkarlar, tek hedefleri güzel olup, zengin bir koca bulmak oysa ki yaşam bu kadar basit değil. Çocuk yetiştirecek anne ve babanın önce eğitimli olması gerekiyor ki, çocuklar da iyi eğitim alabilsin. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
30 dakika önce, Gerçeksiz yazdı:

 

 

 

 

Yazdıklarınızı okudum fakat vakit bulup cevap yazma şansım olmadı. Yorumlarınız ile seviyeyi ne kadar aşağıya çektiğiniz ve hakaret dili ile saldırdığınız ortada ve bunun tek sebebi de anibal'ın yanlış gördüğüm, bilim dışı tavrına yaptığım yorumlar, ne tuhaf değil mi?

Sorgulama yapma kabiliyetiniz ve yeterli bilginiz olmadığı için yanlışa ısrarla doğru diyor ve anibal'ın yaptığı hatalara göz yumuyor, küfürleri seyrediyor fakat karşı çıkana da seviyesizce saldırmaya çalışıyorsunuz, neden acaba?

 

Siz benim ahlakım hakkında yorum yapamazsınız çünkü yazdıklarınız ile ne seviyede olduğunuz ortada. Bir kadın olarak kendini bu kadar ortalığa döken birisi bana ahlak dersi veremez. Kezban sevdiğim falan yok ama sizin gibi özel hayatını ortaya döken, anibal ile aynı zihniyeti taşıyan kadınlardan hoşlanmadığım çok doğru, bu da benim bakış açım, mecbur muyum sizi olmayan niteliklerinizle, sahte bir şekilde takdir etmeye?

 

Bu yazdıklarınızı bana yazma hakkını size kim veriyor, bu nasıl bir taraflılık ve kör bakış açısıdır? Siz beni nereden tanıyorsunuz, ahlakım hakkında ahkam kesiyorsunuz? Anibal için ben bunu söyleyebilirim çünkü kadınlar hakkında mide bulandırıcı yazıları ortada fakat siz benim için bunu yazamazsınız, çünkü ahlaksızca yorumlar yapan anibal ve ona alkış tutan sizsiniz, kesinlikle ben değilim...

 

Bilim çevrelerince araştırması devam eden "İnsan feromonları için izole edildi.", diyor beraberinde parfüm önerisi sunuyor, 30$ verip genç bir insanın gereksiz yere parfüm satın almasına vesile oluyor, "Oksitosin içeren sprey alın, etkilemek istediğiniz kadınların burnuna sıkın." diyor, ve "Kadınlar aşık olamaz." gibi deli saçması bir iddia ortaya atıyor beraberinde ben bu duruma karşı çıktığım için küfür yiyiyorum fakat ahlaklı olan anibal ahlaksız olan da ben oluyorum, öyle mi? İnsan bunları yazarken elini biraz olsun vicdanına koyar, bu nasıl bir çelişkidir böyle?

 

Siz bir kere bu konular hakkında bilgi sahibi değilsiniz sırf anibal'ı korumak için ortaya atlamak yerine

45 dakika önce, Gerçeksiz yazdı:

lütfen evde oturup kaşkol falan örün, bu konular sizi aşar.

Anibal'ın sizin savunmanıza ihtiyacı yok ayrıca küfür konusunda profesyonel hatta kendini o kadar kaptırıyor ki bazen kendi kendine bile küfrediyor, farkında değil. 

 

Anibal ile bilimsel bir konu tartışıyorduk sadece olayı kişisel bir boyuta taşıyıp, çirkince saldırmayın artık. Kezbanlarla da işim olmaz, her mesajınızda bunu yazıp durmayın. 

 

 

Sana o yazdıklarımı yazma hakkı veren bizzat sensin. Çünkü gazetelerin magazin sayfalarından yazı getirip "bilimsel" olduğunu söyleyen, şu başlıkta kadın hak ve özgürlükleri hakkında tek bir cümle dahi geçmemişken, hatta senin anlamanın mümkün olmadığı biçimde kadının özgür bırakılması gerektiği bas bas  bağırılırken gelip de bu konularda zaten senelerdir yazıp çizen bana, ona, şuna adice saran ve kadın düşmanı ilan eden adamsın.

 

Evet, sen ancak kezbansever olabilirsin, nitekim öylesin. Özgürlüğü kadının çalışıp "kendi ayakları üstünde durması"na indirgeyen -ki bir kadın olarak ben bile acayip gıcık olurum bu deyime-, aman da güçlü kadın isterim diye tutturan ve böylelikle düşük standartını gözlere sokan biri kendisi geri kalmıştır, kezbandan ötesini bilmesi mümkün değildir.

 

Ahlaksızsın tabii. Yazıları çarpıtan, kişiselleştirip millete saldıran, insanları alçakça hedef haline getirmeye çalışan biri ahaksızdır. Sen foruma ahlaksızlığını ifşa etmek için gelmişsin.

 

Gazete köşelerine değil, bilimsel makalelere araştırmalara bak, kaynağın daima bilim olsun. Bilim gazetelerden, kabaca bilgi veren bilim sayfalarından öğrenilmez.

 

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/3782434

 

https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0306453005001976

 

https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2352250X17300787

 

19 dakika önce, Gerçeksiz yazdı:

Saygı, sadakat, dürüstlük en önemli konulardır. 

 

Hah işte, kaliteli kadın demişsin ya; kaliteli kadın "aman da sadakat önemli" diyen adamdan alabildiğine kaçar. Kadına sadık kalacağı sözünü veren ve sadık kalacağını söyleyen adam eksik adamdır, aşk meşk, güven ama en önce kendine güven ne, bilmiyordur. Yapay bir şeydir çünkü sadakat. Zorlamadır. 

Doğru düzgün adam ve kadınların dünyasında bu tür kavramlar bayağıdır çünkü onlar sadık kalmak gibi bir çaba göstermez, sadık kaldıkları için gurur duymazlar. Çünkü zaten her şeyleriyle bağlıdırlar birbirlerine. Doğal biçimde. Aldatılırsa oturup zırlamaz, bana sadık kalmadı diye hayıflanmaz, döner arkasını gider ve işine gücüne bakar.

 

45 dakika önce, Gerçeksiz yazdı:

lütfen evde oturup kaşkol falan örün, bu konular sizi aşar.

 

Evde oturup kaşkolümü de örerim, pastamı yemeğimi de yaparım, evimi de temizlerim, çocuğumu da kendim büyütürüm, gidip bilimimi de yapar, senin gibi hastaları tedavi ederim. Canım ne isterse onu yaparım, senin gibi erkek müsveddelerinin gazete köşelerinden bilim öğrenmesini de küçümseyerek öyle uzaktan izlerim.

 

Ve şunu da söylemeden geçmeyeyim;

 

Metafiziğe çok fazla ilgi duyan, metafiziğe kaymış insanların düşünceleri güvenilmezdir, hele de böyle beynin işleyişi gibi önemli bir konuda...

O yüzden kişisel gelişim sitelerini ciddiye alıp da buraya kaynak diye taşıman hiç şaşırtıcı değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Gerçeksiz yazdı:

Klonlama konusunda ne demek istediğini pek anlamadım çünkü ben günümüze uyarlayabileceğimiz şekilde kafa yormayı tercih ediyorum. Çin'de maymun klonlandı, gelecekte insan da klonlanacaktır zaten, belki o zaman yazdıkların bir zemine oturur. 

 

Geçmişe ve geleceğe bakabilmek sağlıklı bir görüş oluşturmak için gereklidir. Neydi bir söz vardı kökü mazide fikri âtide miydi öyle bir şeydi. Neyse arattırmak gereksiz işte öyle bir şeydi. Sanırsam Mehmet Akif'in sözü.

 

Fakat geçmişle bugüne bakmak geleceği tasarlamak fikir için vazgeçilmezdir, onu söylemeye çalışıyorum. Tabii ki gelecekte insan klonlanması olasılıklarını irdeleyerek bir bakış açısı geliştiriyorum.

 

Günümüze gelirsek ölçü şu: Eşitliği hukukta sağlamak zorundayız. Ölçümüz net kesin, bu. Hukuk önünde hiç bir ayrım yapamayız. Hukuken kimse kadın adam diye ayrılamaz, bitti. Bu kadar yani.

 

Bizim öne süreceğimiz hiç bir yok kadın üstündür yok adam üstündür öne sürümleri, hukuku hiç bir şekilde ilgilendirmez.

 

Bir de vurgulayacağım; kadının karşıtı adamdır. Erkeğin karşıtı dişidir. Adam demek insan demektir ilkel anlayışını bir an önce terketmemiz gerekiyor. Bu, kadının insan sayılmadığı ilkel vahşi çağlardan kalmış ve sülük gibi beyinlere yapışmış çıkmayan bir dogmadır.   

Link to post
Sitelerde Paylaş

@Gerçeksiz, bunlar cinlerine sor filan diye beni mercimek kadar beyinleriyle güya dışlamaya çalışan aptallar. Bunları boşver. bunların bu ağızdan yellenmelerinin önemi yok. Ama sen yine de bana metafiziğe ne bakımdan ilgi duyduğunu açıklayabilirsin belki. Sende bir potansiyel görüyorum, dogmatik düşüncelerin olsun istemem.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Gerçeksiz yazdı:

kadın-erkek sanki farklı dünyanın insanıymış gibi algılanıp

 

Ama öyle... Tabii erkek yerine adam kelimesini koyarak. Şimdi önce bir bunu açalım. Kadın, olgunluk yaşında insan dişisi, adam, olgunluk yaşında insan erkeğidir. Bunlar cinsiyet bakımından karşıt sözcüklerdir. Olgunluk yaşı öncesi kız ve oğlan sözcükleri doğrudur. Kız x erkek de doğru kullanım değildir. Eee ne olacak okullarda sınıf listelerinde kız oğlan mı yazacağız! Evet yazacağız! Bu dogmayı yıkmak için yazacağız. Olgun yaşa gelmemiş insan erkeği oğlandır. Keçinin yavrusuna oğlak demek nasıl doğalsa insan erkek yavrusuna da oğlan demek o kadar doğal olmalıdır!

 

İnsan erkeğine gelince doğar doğmaz da pimpirik olunca da erkek! Ama insan dişisine gelince yok kız mıydı kadın mıydı ne bilelim belki kızdır belki kadındır bilmem ne saçma sapan yakıştırmalar. İğrenç iğrenç cinsel atamalar! Bu ayrımcılığı yıkmadığımız sürece insan olamayız. Oğlan deyince cinsel içerik anlamak filan ilkel, geri, cinsiyet korumacı yaklaşımlardır. Öbürüne kız diye ayrım yapıyorsan buna da oğlan diyeceksin!

 

Ha, böyle bir olgundu değildi ayrımına gerek olmayabilir. Ama insan dişisi için yapıyorsan insan erkeği için de yapacaksın! Ayrımı kaldıracaksan ikisinden de kaldıracaksın! Olgunluk tabii ki cinsel olgunluk filan değil. Bunu bir akıldan çıkarmak gerekiyor. Cinsellikle ilgisi yok bunun. Ergenlik çağını henüz atlatmayana kız - oğlan, atlatana kadın - adam demek bu. Cinsellikle bir ilgisi yok.

 

Bu ayrımı cinselliğe dayandırmak ilkel, yobaz, bağnaz, öküzce bir yaklaşımdır. Bunun acilen ve ivedilikle kaldırılması lazım.

 

Gelelim konuya, evet kadın ve adam anne karnında beynin daha ilk yapılanmaya başladığı andan itibaren ayrılır. Kadın beyni ile adam beyni farklıdır. O bakımdan dünyaları, hayata bakışları farklıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Klonlama konusunda şimdiye kadar bilimkurgularda işlenmemiş bir fikir ortaya atmak da isterim: Bir adam kadın klonunu ve bir kadın adam klonunu ürettirebilecek mi acaba? Teorik olarak zor gözüküyor. Hatta olanaksız. XY den Y yi atıp X i kopyala yapıştır yapsan... Olacak bir şey gibi gözükmüyor. Bu şekilde adamın kadın klonunu hadi çıkardın desek... Olmaz ama... Kadının adam klonu iyice olanaksız. X in birini genetik mühendislikle düzenleyip Y yapacaksın! Ölme eşşeğim ölme! Herhalde olanaksız olduğu için bilimkurgularda bu konuya hiç girilmiyor! En azından bilimkurgu tutkunu olarak ben rastlamadım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Son bir not daha: İlla cinsellik durumu ayrımı yapılacaksa bakir x bakire denebilir. Ama böyle bir durum belirteci son derece gereksiz. İlla vurgulamayı gerektiren bir durum varsa kullanılabilir. Her koşulda denk cümleler kullanmak ve denk karşıt sözcükler kullanmak şart! Bu devrimin mutlaka ivedilikle yapılması şart!

 

Yeşilçam filmleri ile zihinlere kazınan tiksindirici " o kız değil artık kadın" botunu iğrenç iğrenç sırıtarak ağzından sıçrama öküzlüğü acilen son bulmalı. Ne kadar ilkel, yobaz, iğrenç, tiksindirici, banal bir toplum yahu! Utanç verici yani, yüz karası! Bu toplumun şu haliyle uygar toplumlar liginde hiç yeri yok. Olmayacaksa da olmasın yani! Çok da lazım değil!

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 2/22/2018 at 17:41, Cold storage said:

Ben bu mesajina cevap vermemis miydim? Yoksa kafayi mi yedim acaba? Neyse...

 

Diyelim ki kizlarla bir yemege gittik ve bana hesabi gecirdiler.

 

Ben bu yapilan davranisa ayip diye bakiyorum, ama sen, "sen ayip filan de, kizlar hesabi sana odetti iste, enayiiiiii" diyorsun. Sanki bi' marifetmis gibi anlatmiyor musun?

 

Hani sen ahlakliydin? Kizlarin bu davranisi iyi bir sey mi? Sen cocuguna boyle mi ogretiyorsun?

 

Ben de salagim zaten, senin dediklerini anlamiyorum tabi?

 

Bunu yapabilecek bir suru kiz vardir, evet, ama benim isim olmaz. Dusunsene, bir hesabi odememek icin numaralar filan ceviriyorlar... Tam bir zavallilik. Zaten bu kisiler hep baskalarini somurerek yasar, bir sey basaramaz. Bu tiplerle hic isim olmaz yani.

 

 

Evet, sen hem bir enayi, hem de bir salaksın. Ki zaten bunlar genellikle birlikte olur.

 

Bak zavallı budala. Kedi gider, fareyi yakalar, uygun yere getirir, bırakır. Tekrar yakalar, nazik nazik pençe atar, dişlerini falan geçirmez. Sen gibi enayilerde "Ayy ne tatlı, kedi ile fare arkadaş olmuşlar, kedi ne güzel seviyor fareyi..." diye sayıklar. Fare yorulunca zevk vermez olur, olay değişir, afiyetle kedi onu mideye indirir. Sen gibi salaklar da, "Bak bak, kedi fareyi seviyorum, ediyorum, arkadaşız diye aldatıp onu yedi, vay şerefsiz kedi vay..." diye sayıklar. İşte senin yaptığın şey bu, bir salak ve enayi olarak.

 

Sen gibi çok salağın, yolda duran ölü dişi kuşu düzmeye çalışan erkek kuşun resimlerini koyup "Ay ne romantik, kuş arkadaşını diriltmeye çalışıyor, yazık, kıyamam..." triplerine girdiğini falan çok gördük.

 

Yani salak evladım, kedi, doğası böyle, genleri öyle diyor, öyle yapacak, onun bu yaptığını hor görmek, kınamak falan ancak embesillik olur, aptalcadır ve külliyeten yanlıştır. Ona bakarsan sen de, amanda öyle seviyorum, böyle seviyorum diye kandırıp, kızı s....ceksin, apaçık şekilde, eee, şerefsiz mi olacaksın?

 

Kızların doğasında bu var. Neden eş seçiyor kız, salak mı, neden vakit kaybetsin, o mu o, denk mi denk dese, işini bitirip yoluna gitse karlı çıkmaz mı? Neden ihtiyacı olan spermi aldıktan sonra, çekip gitmiyor, neden erkeğin yok yemeğini yap, yok kirli donlarını yıka, yok gece horlamasını çek, yok elbisesini ütüle diye kahrını çekiyor?

 

Zavallı bir salak olduğun için, tabi bunları anlamıyorsun. Kadın, erkeği kendine bir şeyler yedirmeye, erkeğin ihtiyaçlarını karşılaması için motive etmeye programlıdır genel olarak. Erkekte buna cevap vermeye. Böyle olduğu için, kadın el mahkum, doğası gereği o bahsettiğin şeyleri yapar. Eğer, genlerinde bu olmasaydı, gebelikte açlıktan ölürdü.

 

Yani senin bu salak çıkışın, kadının doğası gereği yapmak zorunda olduğu, yapmaktan kendini alamayacağı bir durum için onları suçlamak, tıpkı kedi meselesinde olduğu gibi.

 

Peki kedi neden onu yapar, yemeğiyle oynar? Tabi aklın ermez, salak ve enayi, hemde amanda IQ testi çözdüm deha çıktım diyecek kadar enayi olunca hiç ermez. Kediler yalnız yaşar, ama yavruları olur. Bu davranışları, yavrularına avlanmayı öğretmek için yaparlar. Tamamen içgüdüsel olarak, avlarını mekanlarına getirir, orada oynarlar. Normalde orada kedinin yavruları olması beklenir elbette.

 

Yani, kendini akıllı sanmadan önce, bir salak olduğunu kabul et, et ki, belki dahi olamasan bile, en azından aklı başında filan olursun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, Gerçeksiz said:

 

Zaman darlığım sebebi ile ancak şimdi cevap yazabiliyorum. 

 

Kadın ve erkek tabii ki fiziki koşullar sebebi ile eşit değil fakat sosyal yaşamda kadının çok yukarılara çıkartılmasını doğru bulmadığım gibi erkeğin yüceltilmesine de karşıyım. Kadınlar bir cinsel obje değildir, kendini bir erkeğin malı gibi gören, her ne derse doğru kabul eden, teslimiyet adı altında köle gibi davranan bakış açısının değiştirilmesi gerekiyor. Kendi fikirlerini özgürce ortaya koymayı bilmeliler, sesleri daha gür çıkmalı. Aşka inanmayan kadın zaten yarı yolda kalır, aşkı kabul etmeyen erkekle de çok fazla yol alamaz ve her gün aldatılır. Kadın aşka inanmıyorsa zaten onun da aldatma potansiyeli çok yüksektir, anibal'ın anlattığı kadın gibi daldan dala atlar, dururlar.

 

Dünyadan bihaber, ahmağın tekisin. MAgazin sayfasından bilim öğrenmeye çıkacak kadar hemde. Eğer merak ediyorsan, bilmem kaç kere anlattık hormonmuş, zartmış zurtmuş, bu işin nasıl döndüğünü..

 

Kadının aşka inanması falan gerekmez, erkeği aşık olup sadık kalacağına inandırması kafidir. Sen hiç içinde erkekler çalışan kerhane gördün mü? Kadının her zaman işini görecek bir erkek oralarda dolaşıyor olacaktır, bu kadar basit bir şeyi bile idrak edemeyen bir ahmaksın.

 

Her ne derse doğru kabul eden, teslim olan kadınlar olacaktır. Dahası, öyle yapmayan kadınlar için öyle yapmak bir fantazi, muazzam arzu duyulan bir atraksiyon olacaktır hep. Bilimden falan bihabersin, magazin bilimcisi... Bu onların zaafiyeti falan değil, mecburiyetidir. Düşün, gebe, bebekleri var falan. Nerden bulacak suyun nerde olduğunu? Nerden bulacak yiyeceği meyvenin nerde olduğunu? Nerden bilecek bir leoparın bölgede işe çıktığını? bunlar için birine güvenmek zorunda. İşte o da erkek. O gidip bunları bulacak, gidiyoruz dediğinde kadın sorgulamayacak, gidecek. Adam koş dediğinde koçacak, dur dediğinde duracak. Çünkü erkek onun aklı, fikri, gözleri, ayakları olacak. O bebekle vs. ilgilenirken, erkek etrafı gözetleyecek. O bebeği emzirirken, erkek gidip yiyeceklerin yerini öğrenecek. Erkeğe kendi düşünme, karar verme hakkını falan komple devredecek, onun dediklerini sorgulamadan yapacak ki, hayatta kalabilsin.

 

Sen insan güdüleri şekillenirken, 10 bin, 50 bin, 100 bin, 2 milyon yıl evvel, hayat böyle miydi sanıyorsun? Kadınlar ne düşünecekti, marstaki robotun X-bant anteninin kaç santim olması gerektiğini mi? Yoksa izlediği dizideki esas oğlanın esas kızı boynuzlayıp boynuzlamayacağını mı? İnsan ortaya çıkarken, vücudu ve davranışları evrimini geçirirken, tek düşünebileceklerin bunlardı, yiyecek bulmak, yırtıcıdan korunmak... Kadın bunları nasıl düşünecek, bebeğe bakarken bir fikrin var mı? VE bu davranışlar çıkarken, tahminen neanderthal kadar bile gelişmemişti beyni insanların, bundan haberin var mı?

 

İşte o yüzden kadınlar, mutlak teslim olmak isteyecek. Dahası teslim olduğunu erkeğe göstermek isteyecek. Çünkü, kadının doğası, genetiği bu.

 

Tabi sen gibi magazin sayfası ile bilim kasmaya çıkacak bir ahmak, bunu kadının köle gibi görülmesi olarak anlar. Ne alaka, ahmak herif. Kadın özgür olacak, tam özgür ve gayet özgür şekilde gidip erkeğe teslim olacak, erkek onun özgür olduğunu bilecek, ters yapmaya çıkamayacak. Bilecek, eğer kadının istediği şeyi getiremezse, kadın başka erkeğe teslim olup, onun istediğini getirmesini bekleyecek. Merak etme, kadınlar, manada elmas kolye, amanda boğazda yalı, aman aman son model jeep falan istemez, zira kadın evrilirken, haliyle onlar da yoktu.

 

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
37 dakika önce, anibal yazdı:

 

 

Evet, sen hem bir enayi, hem de bir salaksın. Ki zaten bunlar genellikle birlikte olur.

 

Bak zavallı budala. Kedi gider, fareyi yakalar, uygun yere getirir, bırakır. Tekrar yakalar, nazik nazik pençe atar, dişlerini falan geçirmez. Sen gibi enayilerde "Ayy ne tatlı, kedi ile fare arkadaş olmuşlar, kedi ne güzel seviyor fareyi..." diye sayıklar. Fare yorulunca zevk vermez olur, olay değişir, afiyetle kedi onu mideye indirir. Sen gibi salaklar da, "Bak bak, kedi fareyi seviyorum, ediyorum, arkadaşız diye aldatıp onu yedi, vay şerefsiz kedi vay..." diye sayıklar. İşte senin yaptığın şey bu, bir salak ve enayi olarak.

 

Sen gibi çok salağın, yolda duran ölü dişi kuşu düzmeye çalışan erkek kuşun resimlerini koyup "Ay ne romantik, kuş arkadaşını diriltmeye çalışıyor, yazık, kıyamam..." triplerine girdiğini falan çok gördük.

 

Yani salak evladım, kedi, doğası böyle, genleri öyle diyor, öyle yapacak, onun bu yaptığını hor görmek, kınamak falan ancak embesillik olur, aptalcadır ve külliyeten yanlıştır. Ona bakarsan sen de, amanda öyle seviyorum, böyle seviyorum diye kandırıp, kızı s....ceksin, apaçık şekilde, eee, şerefsiz mi olacaksın?

 

Kızların doğasında bu var. Neden eş seçiyor kız, salak mı, neden vakit kaybetsin, o mu o, denk mi denk dese, işini bitirip yoluna gitse karlı çıkmaz mı? Neden ihtiyacı olan spermi aldıktan sonra, çekip gitmiyor, neden erkeğin yok yemeğini yap, yok kirli donlarını yıka, yok gece horlamasını çek, yok elbisesini ütüle diye kahrını çekiyor?

 

Zavallı bir salak olduğun için, tabi bunları anlamıyorsun. Kadın, erkeği kendine bir şeyler yedirmeye, erkeğin ihtiyaçlarını karşılaması için motive etmeye programlıdır genel olarak. Erkekte buna cevap vermeye. Böyle olduğu için, kadın el mahkum, doğası gereği o bahsettiğin şeyleri yapar. Eğer, genlerinde bu olmasaydı, gebelikte açlıktan ölürdü.

 

Yani senin bu salak çıkışın, kadının doğası gereği yapmak zorunda olduğu, yapmaktan kendini alamayacağı bir durum için onları suçlamak, tıpkı kedi meselesinde olduğu gibi.

 

Peki kedi neden onu yapar, yemeğiyle oynar? Tabi aklın ermez, salak ve enayi, hemde amanda IQ testi çözdüm deha çıktım diyecek kadar enayi olunca hiç ermez. Kediler yalnız yaşar, ama yavruları olur. Bu davranışları, yavrularına avlanmayı öğretmek için yaparlar. Tamamen içgüdüsel olarak, avlarını mekanlarına getirir, orada oynarlar. Normalde orada kedinin yavruları olması beklenir elbette.

 

Yani, kendini akıllı sanmadan önce, bir salak olduğunu kabul et, et ki, belki dahi olamasan bile, en azından aklı başında filan olursun.

Arap oglu,

 

Senin dediklerini anlamadigimi mi saniyorsun? Hala ayni seyleri anlatiyorsun.

 

Kizin genetiginde boyle olabilir ama karsisindaki de bir insan, onu da dusunmesi gerek diyorum.

 

Evet, sen bir kizi kandirip, yataga atip biraksan serefsiz olursun, genlerinde bu yazabilir ama biliyorsun ki, karsindaki insan uzulecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

 

 

 

2 hours ago, Gerçeksiz said:

.....

 

Kadınlar iş hayatında aktif rol aldıkça kendilerinden daha emin oluyorlar ve erkek seçimi konusunda çok daha dikkatliler. Seçici ve kaliteli erkekler her zaman daha çok ilgi görür. Kaliteli kadınlar her kadının kolayca elde ettiği erkeğe yönelmez mesela, kaliteli bir erkek için de bu böyledir.

 

Erkek mi, seçici mi? Dünya da kafasına göre bir tersine, bir düzüne dönüyordur elbette..

 

Seçici olan kadındır. Ve seçerken, dur ben bir seçileyim falan demez. Erkek dikkat falan etmez, edemez, çünkü beyninde, burnunda falan bu işi yapacak mekanizmalar yok.

 

Seçici ve kaliteli erkek her zaman daha çok ilgi görürmüş, ilginç. Oysa ortalık piç erkeklerin daha çok ilgi gördüklerinden bahsedenlerle doludur ve öyledir de.

 

Kafana göre sayıklıyorsun yani. Bir erkek seçici olsa kaç yazar?

 

Yaptıığın şey, yani kendine yaptığın şey, kendi kendine safsata yapıp, kendini kandırmak. Sonra bunu hakikat sanmak.

 

Öncelikle yaptığın bir safsata, Fallacy of composition:

 

 

Quote

 

Bütünleme Safsatası

(Fallacy of Composition)

Bir bütünün, kendisini oluşturan parçaların toplamından başka bir şey olmadığını varsaymaktan oluşan hatalara “Kategori Hataları” diyoruz. Gerçekte bir bütün, kendisini oluşturan parçaların özelliğinden farklı bir özelliğe sahip olabilir.  Bu gruptaki  safsatalar,   Bütünleme ve İndirgeme Safsatalarıdır.

Tanım: Bir bütünün her parçası ya da bazı parçaları için geçerli olanın, bütünün kendisi için de zorunlu olarak geçerli olacağını varsaymaktan oluşan hata.

 

 

 

Nassı yanni diyorsan, erkekler için geçerli olan şeylerin, kadınlar içinde geçerli olduğunu sayıklayıp duruyorsun. Başka bir sürü şeyde saçmalıyor ve kendini kandırıyorsun. Git nasıl safsata yapılmaz kendin öğren bir zahmet.

 

Senin yanlış anladığın şey, seçici olan, standartları olan erkeklerin ki bu kız seçme konusu değil, bazı kadınlar için etkili olduğu aynı şekilde. Bu, erkeğin dominant görüntüsünü yükseltir falan, dolaylı yoldan erkeğin kadınların bazılarının gözünde ilgi çekici olmasına yol açar. Ama bu detay bir konudur. Şöyle ki, yanında kız arkadaşı olan bir erkek daha cazip olur kızlar için mesela.

 

 

2 hours ago, Gerçeksiz said:

Kadın hak ettiği saygıyı kendisine layık gören erkeklerle, erkekler de aynı şekilde saygısından emin olduğu kadınlar ile beraber oldukça mutlu olur. Saygı, sadakat, dürüstlük en önemli konulardır. 

 

Böyle bir şey yok. Kadın, erkek ile, kendisini anlayan, kendisine benzeyen ve yatakta işini bile erkekle mutlu olur. Kadınların belki bir kısmı, sadakat, dürüstlük vs. bekleyebilir. Ama erkeğine bir kız ayarlayıp getiren kızlarda gayet mutlu olabilir. Temel olarak, kadınlar erkeğin çok eşliliğine toleranslıdır. Sadakat beklentileri çok fazla değildir. Kendileri sadık olmayı beklemez, karşısından da beklemez. Ama bu, genellenemez, sadece bazı kadınlar için denebilir. Velakin, doğru davranan erkeğin sadakat vs. beklenmeden kendisinden hem kadını mutlu etmesi, hem de başkalarıyla olması gayet mümkündür. Burada kadını kandırmak değil mesele. Kadın bilirde, erkein başka kadını da var, ama önemsemez. Tüm kadınlar bu duruma gelebilir, erkeğin doğru davranması yoluyla.

 

Erkeğin yalan söylemesi de çok önemli değildir, önemli olan erkeğin kadını anlayabiliyor, doğru anlayabiliyor olmasıdır, kadın yalan söylese bile.

 

Tabi senin battığın bir diğer safsata, ak - kara safsatası. Saygılı olmak gerekmezi, her gördüğünde küfüredip dalan gibi anlarsın kesin. Kadıan saygı gösterecem diye, mesela, yatakta "şuraya uzanıp bacaklarını açmak ister misin" demeye çıkarsan, saygılı olacağım diye, kirli donunu ona verip yıkatmak yerien gider kendin yıkamaya çıkarsan mesela, o kadını mutlu falan edemezsin.

 

Neden özellikle yazıyoruz, kadınları hakir görün, aşşağılık görün edin diye mi? elbette hayır. Kadınlar için saygı görmek farklı bir kavramdır. Erkekler gibi anlamazlar saygıyı. Ama sen, kadınlara erkekler gibi davranılmasını istiyorsun ve elbette yanılıyorsun.

 

2 hours ago, Gerçeksiz said:

 

Klonlama konusunda ne demek istediğini pek anlamadım çünkü ben günümüze uyarlayabileceğimiz şekilde kafa yormayı tercih ediyorum. Çin'de maymun klonlandı, gelecekte insan da klonlanacaktır zaten, belki o zaman yazdıkların bir zemine oturur. 

 

Zihniyetler sağlıklı olmadıkça kadın-erkek sanki farklı dünyanın insanıymış gibi algılanıp, taraflar arası çekişme hiç bitmez. Saçını süpürge edecek, paspas zihniyetli kadınlar öncelikle bir kendine çeki düzen verirse erkekler de o kadınlara saygı duymaya başlar. Bazı kadınlar eğitim konusunda çok ihmalkarlar, tek hedefleri güzel olup, zengin bir koca bulmak oysa ki yaşam bu kadar basit değil. Çocuk yetiştirecek anne ve babanın önce eğitimli olması gerekiyor ki, çocuklar da iyi eğitim alabilsin. 

 

 

Evet, zihniyetin külliyeten yanlış ve sağlıksız. Kadın ve erkek farklı dünyaların insanları elbette. Kadın saçını süpürge edecek ki, içindeki kadın içgüdüleri tatmin olsun. İşte mesela yanlı zihniyetin lakırdısı burada. Ama senin kafanda, erkek eline odunu alacak, yat yere, saçlarınla paspasla, süpür diyecek falan. Ahmak olunca normaldir böyle ters anlamalar.

 

Erkek, kadın adına düşünecek, onu domine edecek, yatakta mutlu edecek, sağlam erkek olacak, kadın o gidince mesela işe, aman döndüğünde bu yerin halini görmesin, benim pis olduğumu sanır diye saçlarıyla orayı süpürecek. Resmen paspaslık edecek, saçını süpürge edecek. Ama bunu içindeki kadın söylediği için edecek. Ve sende çıkar, "Aman karıcım, canım sevgilim, sen üzülme, yorma kendini, ben temizlikçi tutcam, paspas etme kendini" dersen, onun düşüneceği "bak temizlikçi ayağına karı getirip onu da becerecek" ya da "Lan bu dallama benim temizliğimi beğenmiyor bak, lanet herif, erkek milleti di mi, alayı beş para  etmez" diyecek.

 

Siz genelde bir kadını öyle mutlu beceremeyen, nasıl edeceğinizi bilmeyen, öyle aptal aptal kafayla, kadına erkekmiş gibi davranıp, mutlu kadın nasıl olurmuş bilemediğin için, elbette böyle magazin sayfalarından falan okuyup sayıklayacaksın..

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Cold storage yazdı:

Arap oglu,

 

Senin dediklerini anlamadigimi mi saniyorsun? Hala ayni seyleri anlatiyorsun.

 

Kizin genetiginde boyle olabilir ama karsisindaki de bir insan, onu da dusunmesi gerek diyorum.

 

Evet, sen bir kizi kandirip, yataga atip biraksan serefsiz olursun, genlerinde bu yazabilir ama biliyorsun ki, karsindaki insan uzulecek.

 

Bir daha üyelere "Arap oğlu, Arap, Allaaan Arap'ı" gibi sıfatlarla hitap edersen yaptırım uygulayacağım. Daha önce defalarca uyarıldığın ve atıldığın için bu uygulama çok yumuşak olmayacak. 

 

Kimse kimseyi özel olarak provoke etmeye uğraşmasın ve tartışmaları kişiselleştirmesin...

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 saat önce, anibal yazdı:

Erkek mi, seçici mi? Dünya da kafasına göre bir tersine, bir düzüne dönüyordur elbette..

Seçici olan kadındır. Ve seçerken, dur ben bir seçileyim falan demez. Erkek dikkat falan etmez, edemez, çünkü beyninde, burnunda falan bu işi yapacak mekanizmalar yok.

Seçici ve kaliteli erkek her zaman daha çok ilgi görürmüş, ilginç. Oysa ortalık piç erkeklerin daha çok ilgi gördüklerinden bahsedenlerle doludur ve öyledir de.

Evet, zihniyetin külliyeten yanlış ve sağlıksız. Kadın ve erkek farklı dünyaların insanları elbette. Kadın saçını süpürge edecek ki, içindeki kadın içgüdüleri tatmin olsun. İşte mesela yanlı zihniyetin lakırdısı burada. Ama senin kafanda, erkek eline odunu alacak, yat yere, saçlarınla paspasla, süpür diyecek falan. Ahmak olunca normaldir böyle ters anlamalar.

Erkek, kadın adına düşünecek, onu domine edecek, yatakta mutlu edecek, sağlam erkek olacak, kadın o gidince mesela işe, aman döndüğünde bu yerin halini görmesin, benim pis olduğumu sanır diye saçlarıyla orayı süpürecek. Resmen paspaslık edecek, saçını süpürge edecek. Ama bunu içindeki kadın söylediği için edecek. Ve sende çıkar, "Aman karıcım, canım sevgilim, sen üzülme, yorma kendini, ben temizlikçi tutcam, paspas etme kendini" dersen, onun düşüneceği "bak temizlikçi ayağına karı getirip onu da becerecek" ya da "Lan bu dallama benim temizliğimi beğenmiyor bak, lanet herif, erkek milleti di mi, alayı beş para  etmez" diyecek.

 

Siz genelde bir kadını öyle mutlu beceremeyen, nasıl edeceğinizi bilmeyen, öyle aptal aptal kafayla, kadına erkekmiş gibi davranıp, mutlu kadın nasıl olurmuş bilemediğin için, elbette böyle magazin sayfalarından falan okuyup sayıklayacaksın..

 

12 saat önce, anibal yazdı:

 

Dünyadan bihaber, ahmağın tekisin. MAgazin sayfasından bilim öğrenmeye çıkacak kadar hemde. Eğer merak ediyorsan, bilmem kaç kere anlattık hormonmuş, zartmış zurtmuş, bu işin nasıl döndüğünü..

Kadının aşka inanması falan gerekmez, erkeği aşık olup sadık kalacağına inandırması kafidir. Sen hiç içinde erkekler çalışan kerhane gördün mü? Kadının her zaman işini görecek bir erkek oralarda dolaşıyor olacaktır, bu kadar basit bir şeyi bile idrak edemeyen bir ahmaksın.

Her ne derse doğru kabul eden, teslim olan kadınlar olacaktır. Dahası, öyle yapmayan kadınlar için öyle yapmak bir fantazi, muazzam arzu duyulan bir atraksiyon olacaktır hep. Bilimden falan bihabersin, magazin bilimcisi...

 

Magazin dediğin Helen Fisher'ın kitap ve videoları ile uyumlu bir röportajıdır, sonuçta senin gibi kadınların burnuna Oksitosin içeren sprey sıkmaya çalışan ya da feromonlu parfüm öneren bir biyoloğun eleştirebileceği bir durum değil, kadın doğru mu söylüyor bilimsel açıdan önemli olan budur. Gerisi ise senin sadece kendi yanlışını örtbas etme konusunda anlamsız çabalarındır. 

 

Kadın seçicidir haklısın fakat ben biyolojik açıdan konuşmuyorum, günümüzde şartlar çok değişti, sen halen o eklediğin videodaki gibi geride yaşamaya devam et. İnsanlar senin ifade ettiğin gibi biyolojik bir makine değildir, beyinleri de var ve beynin yapısı henüz tam manası ile çözülmüş değildir. Kaldı ki kadın beyni ile erkek beyni farklı olduğu gibi her insanın beyin yapısı ve hayatı anlamlandırma şekli de farklıdır. Senin bu anlamsız genellemelerin bir yere kadar iş görür, insan sadece biyoloji ile değerlendirilemez. Bir kadın erkeği seçebilir fakat o seçilen erkek o kadını kabul edecek mi bakalım, tabii sen olursan kesin kabul edersin fakat her erkekte durum böyle değil, onu anlatmaya çalıştım. 

 

Biyolojik olarak tüm organizmaların benzersiz olduğu bu evrende sen insanı ve özellikle kadını belli bir genellemenin içine sokmaya çalışıp, nörolojiyi ve diğer bilimleri yok sayıyorsun işte senin en büyük hatan budur. 

 

Kortizol hormonu bile aşık insanda devreye girerken sen bana sadece iki hormon üzerinden kadınlar aşık olamaz dersen buna gülerim. Oksitosin hormonunun salgılanma şekli sarılma ile bile gerçekleşiyor ve amigdala devreden çıkıyor, bunu nörologlar da kabul ediyor biyologlar da fakat sen neyin peşindesin, hiç anlamış değilim. Aşk acısı çeken insana bile sevdiklerine bol bol sarılıp, Oksitosin hormonu salgılatma önerisi yapılıyor.

 

İsrail'li bir nörolog bu Oksitosin hormonunun beynin hangi bölgelerinden salgılandığı konusunda, bildiğimizden farklı bir bir bölge daha üretebiliyor diye bir iddia attı ortaya, doğru mu çıkar bilmem fakat araştırmasını yapıyorlar. Sen bilimin bu konuda geldiği son noktayı buldun madem çıkarsın ortaya dersin ki bilimsel kimliğinle "Kadınlar aşık olamaz." ve o zaman görürüz kim seninle aynı fikirde kim değil. Köpekle oyun oynamak bile Oksitosin salgılatıyor ve konu Oksitosin de değil sadece, öncesi salgılanan hormonların da aşkta etkisi var, sen kabul etmiyorsun sadece o zaman bu iddianı sağlam bir zemine taşı, tartışmaya aç konunun uzmanları ile, bakalım nereye varacaksın?

Oksitosin aşk hormonu olarak geçiyor kabul ediyorum, ilk yorumlarımda da var ancak aşkın ilk aşaması Dopamin, Serotonin ve Noradrenalin gibi hormonların salgılanmasıyla başlıyor, bu da bir erkeğin elini bile tutmadan aşık olan kadınların durumunu açıklıyor fakat sen kabul etmiyor ve kadın aşık olamaz asla diyorsan, kendi görüşünü cesurca bilim çevrelerine sunacaksın.

 

Kadınlar aşık olur, ilk görüşte de aşık olabilir zamanla da, hatta görmeden de olabilir. Elini bile tutmadığı birisine yıllarca aşk duyabilir, benim çevremde örneği çok fakat sana denk gelmemiş olabilir. Yakın çevrendeki nörologlarla konuş bu konuyu o zaman.

 

Kadın saçını süpürge etmekten zevk alır iddian da yine o ilkel kabile mantığından kaynaklanıyor, yıl 2018 farkında mısın, insanlar gelişiyor, beynin yapısı daha tam çözülemedi ve bu kadar kesin genellemeler yapman cidden anlaşılır bir durum değil. 

 

Neyse çok da uzatmak istemiyorum, tartışma kültüründen uzak çirkin bir saldırıya ve ego savaşına dönüştü, sen içine nasıl siniyorsa öyle devam et , ben bu tartışmadan çekiliyorum.

 

13 saat önce, democrossian yazdı:

Son bir not daha: İlla cinsellik durumu ayrımı yapılacaksa bakir x bakire denebilir. Ama böyle bir durum belirteci son derece gereksiz. İlla vurgulamayı gerektiren bir durum varsa kullanılabilir. Her koşulda denk cümleler kullanmak ve denk karşıt sözcükler kullanmak şart! Bu devrimin mutlaka ivedilikle yapılması şart!

Yeşilçam filmleri ile zihinlere kazınan tiksindirici " o kız değil artık kadın" botunu iğrenç iğrenç sırıtarak ağzından sıçrama öküzlüğü acilen son bulmalı. Ne kadar ilkel, yobaz, iğrenç, tiksindirici, banal bir toplum yahu! Utanç verici yani, yüz karası! Bu toplumun şu haliyle uygar toplumlar liginde hiç yeri yok. Olmayacaksa da olmasın yani! Çok da lazım değil!

 

13 saat önce, democrossian yazdı:

 

Ama öyle... Tabii erkek yerine adam kelimesini koyarak. Şimdi önce bir bunu açalım. Kadın, olgunluk yaşında insan dişisi, adam, olgunluk yaşında insan erkeğidir. Bunlar cinsiyet bakımından karşıt sözcüklerdir. Olgunluk yaşı öncesi kız ve oğlan sözcükleri doğrudur. Kız x erkek de doğru kullanım değildir. Eee ne olacak okullarda sınıf listelerinde kız oğlan mı yazacağız! Evet yazacağız! Bu dogmayı yıkmak için yazacağız. Olgun yaşa gelmemiş insan erkeği oğlandır. Keçinin yavrusuna oğlak demek nasıl doğalsa insan erkek yavrusuna da oğlan demek o kadar doğal olmalıdır!

 

İnsan erkeğine gelince doğar doğmaz da pimpirik olunca da erkek! Ama insan dişisine gelince yok kız mıydı kadın mıydı ne bilelim belki kızdır belki kadındır bilmem ne saçma sapan yakıştırmalar. İğrenç iğrenç cinsel atamalar! Bu ayrımcılığı yıkmadığımız sürece insan olamayız. Oğlan deyince cinsel içerik anlamak filan ilkel, geri, cinsiyet korumacı yaklaşımlardır. Öbürüne kız diye ayrım yapıyorsan buna da oğlan diyeceksin!

 

Ha, böyle bir olgundu değildi ayrımına gerek olmayabilir. Ama insan dişisi için yapıyorsan insan erkeği için de yapacaksın! Ayrımı kaldıracaksan ikisinden de kaldıracaksın! Olgunluk tabii ki cinsel olgunluk filan değil. Bunu bir akıldan çıkarmak gerekiyor. Cinsellikle ilgisi yok bunun. Ergenlik çağını henüz atlatmayana kız - oğlan, atlatana kadın - adam demek bu. Cinsellikle bir ilgisi yok.

 

Bu ayrımı cinselliğe dayandırmak ilkel, yobaz, bağnaz, öküzce bir yaklaşımdır. Bunun acilen ve ivedilikle kaldırılması lazım.

 

Gelelim konuya, evet kadın ve adam anne karnında beynin daha ilk yapılanmaya başladığı andan itibaren ayrılır. Kadın beyni ile adam beyni farklıdır. O bakımdan dünyaları, hayata bakışları farklıdır.

 

İlkel bakış açısının değişmesi lazım bu konuda çok haklısın fakat kadınlar bu zihniyeti edinmekte çok pasif kalıyorlar ve kadınlar böyle davrandıkça toplum da değişmiyor. Kız çocuğu kadar erkek çocuğu da kollanmalı ve erkektir başının çaresine bakar mantığı bırakılmalıdır. Evlenip ayrılmış kadınlar sınıflandırılıyor, evlenmek istemeyenler "Evde kaldın" mantığı ile evliliğe zorlanıyor yani kısacası toplumda çok çirkin kalıplaşmış algılar var. Kadın sürekli bir erkeğe muhtaç yaşamak zorundaymış gibi garip bir dayatma var. Mesela evli ise, mutsuz da olsa evliliği sürdürmeye zorlanıyor. 

 

Hukuk kuralları konusunda da çok haklısın, dayak yiyen kadın önceden karakola sığındığında kocandır döver diye eve yollanıyordu. Sokakta dayak yiyen kadına, nasılsa kocası dövüyor diye kimse müdahale etmiyordu, şimdilerde de var fakat neyse ki eskisi kadar değil. 

 

Metafizik konusuna hiç girmeyelim, her şey ortada. 

tarihinde Gerçeksiz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Gerçeksiz yazdı:

Metafizik konusuna hiç girmeyelim

 

Tamam, elbette tercih senin. Belki düşüncelerine yardımcı olur diye şu kadarını söyleyeyim ki Newton bile "fizik, kendini metafizikten koru!" demiştir. Neden Newton bile diyorum,  çünkü kendisi tanrıya inanan birisiydi. Fakat bilime tanrıyı karıştıramayacağını bilecek kadar bilinçliydi. Laikti ama deist miydi nasıl tanrıya inanıyordu o kadarını bilmiyorum ve önemsiz. Laik oldu mu iş biter. Fazlasını kurcalamaya gerek görmem. Laik olsun, isterse Müslüm olsun. Bence zararı yok. Laik oldu mu tamamdır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Gerçeksiz yazdı:

İlkel bakış açısının değişmesi lazım bu konuda çok haklısın fakat kadınlar bu zihniyeti edinmekte çok pasif kalıyorlar

 

Bence kadın panter gibi olmalı. Dayak yiyorsa alıp vazoyu kafasına indirdi mi kafasını yarmalı herifin. Daha olmadı silah kullanmayı öğrenmeli. O seni öldüreceğine sen onu öldür! Mantık bu olmalı.

 

Jennifer Lopez'in güzel bir filmi vardı. Sürekli dayak yediği kocasından kaçıyor ama kaçması zor, çünkü herif polis! Yerini buluyor ve öldürmekle tehdit ediyor. Yine kaçıyor, yine buluyor. Sonunda kadın baktı olmayacak, silah kullanmayı öğrendi ve herifi öldürdü. Üstelik öz savunmadan dolayı ceza da almadı!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Misafir
Bu konu kapalıdır ama konuya cevap yazmaya yetkiniz var görünüyor.
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...