Jump to content

nasıl ateist oldum


Recommended Posts

9 dakika önce, democrossian yazdı:

 

Zaten öyle! Tanrıya inanarak doğmadın ya? Seni çevren muslim yaptı, sonra allahın saçma olduğunu anlayıp tanrı inancını sorguladın. Bunda bir anormallik yok. Doğal bir süreç bu. Eleştirilemeyen fikirler felaket getirir.

Tanrıyada inanarak doğmadım, ama atheist agnostik olarakta doğmadım, bu gerçeğide görmek zorundayım, belki siz göremiyorsunuz ama ben görmek zorunda kalıyorum,

 

henüz bebekken iradem ve mantığıım olmadığı için bir seçim yapmamda mümkün gözükmüyor doğal olarak, çevre konusunda haklısınız bir kabilede doğsaydım, şaman olucaktım, belki daha mutlu olucaktım, ama doğal süreçlerde inanç betimleri farklı işliyor, bir seçim hakkım ergen çağında oluyor, 

 

aslında beni kimse? zorlamadı ben kendim  islamı seçtim, sadece çevreyi ve ailemi.  örnek almak zorunda bırakıldım.. ama seçim hakkım hala elimdeydi asıl yanlışsa çevrem değil bendim, bunu sonradan farkettim!  ergendim tıpkı sizin gibi hayatımın en büyük yanlışını yaptığımı farkettiğimde, yaşım epeyce ilerlemişti.

 ama şimdi gerçek kimliğimi buldum, bunun için tüm agnostik atheistlere borçluyum sende borçlusun unutma, o abilerimiz olmasaydı, siz ve ben hala

teizmin katı kuralları içinde yaşıyor olucaktık.  

 

tarihinde hydra tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 190
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

1 dakika önce, hydra yazdı:

kimse? zorlamadı ben kendin islamı seçtim

 

Böyle bir iddiada bulunamazsın. İlla kafana silah dayayıp muslim olmayı seçmezsen tetiği çekerim diyecek halleri yok! Seni muslim yaptılar, beni de, bizi de. Bunun kaçarı göçeri yok! Bütün çocukların muslim olmayı seçmesi, örneğin hiç Budizmi seçen çocuk olmamasını tesadüfle açıklamayacaksın herhalde!

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, democrossian yazdı:

 

Böyle bir iddiada bulunamazsın. İlla kafana silah dayayıp muslim olmayı seçmezsen tetiği çekerim diyecek halleri yok! Seni muslim yaptılar, beni de, bizi de. Bunun kaçarı göçeri yok! Bütün çocukların muslim olmayı seçmesi, örneğin hiç Budizmi seçen çocuk olmamasını tesadüfle açıklamayacaksın herhalde!

haklı olmadığınızı iddia etmiyorum, sadece düşünmediğiniz bir olguyu sizinle paylaşmak istiyorum,  :) ben iranda doğsaydım,(şeriat rejimi) kafama silah dayıyarak

islamı kabul edebilirdim, fakat ben türkieyde  yaşıyorum(laik düzen) bu ülke gerçek islamı yaşamıyor, anlıyabiliyomusunuz? 

bu ülkede bir seçim hakkım var, ailem kafama silah dayamıyor, veya 50 kırbaç vurmuyorlar agnostik olduğum için hatta saygı duyan teistler bile var. şimdi

aradaki ince farkı anlıyabildinizmi?  

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, democrossian yazdı:

 

Başka ikna yöntemleri kullanıyorlar! :D Sen benim ne dediğimi çok iyi anlıyorsun. Fakat bir süre daha agnostik gitmek istiyorsun ve ben de bu isteğini doğal karşılıyorum. Bunda bir acayiplik yok, bu normal.

tabiki çok iyi anlıyorum, başka ikna yöntemlerinden kasıt! psikolojik baskıdır, % 10000000000000  haklısın, bravo..  ama bu tarz baskılar, determinizmdede oluyor,

atheizmdede oluyor hatırlatmakta fayda var.. .  :)  agnostisizm farklı birşey, hiç. kimse seni zorlamıyor, tek yapman gereken, bilinmezcilik oynamak. 

tarihinde hydra tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, Türk Ateist yazdı:

Yoo, hayır, ortada falan değil. Benim açıklamalarım felsefik yorumlar değil. Bildiğimiz basit, bilimsel gerçekler. Sen ve diğer birkaç kişi en ufak bir bilimsel yaklaşımda bulunmuyor ki. Felsefe yapıyorsunuz. Nitelik falan da tartışmıyorsunuz ama zaten tartışılmaz bu. Duygular bunlar bunlardır, şu şu neden ve yollarla çıkar der, böyle tanımlarız. Niteliği falan yoktur.

Tanrı değil yani bu... 

 

O yüzden konu için "ortada" demen benimle değil, bilimsel bilgiyle mücadele etmen anlamı taşır. Onunla çekişmek ve bilmeden bir şeyler iddia etmek sana zarar verir, seni küçük düşürür. 

Yine de sen bilirsin tabii... Ben ille de kabul etmen için yazmış değilim. Bana ne ki... 

Eğer seni ikna etmek gibi bir amacım olduğunu düşünüyorsan zaten en baştan yanılıyorsun. Dediğim gibi, ikna olup olmamandan, kabul edip etmemenden bana ne ki...

 

Duygu nedir, gerçek nedir, madde nedir?.. Somut nedir, soyut nedir?.. Baştan mı başlayalım yani.

 

Hasan Akçay'ın Kuran'ı baştan yazması gibi sen de literatürü baştan yazıyorsun! Şaka şaka! Yani tartışma bir yerden sonra böyle devam eder. Sen bilimi çarpıtıyorsun, yok sen felsefe yapıyorsuna döner. Hayır bunlardan alındığımdan değil, hakaret olmadıktan sonra bunlar normal hatta ince dokundurmalar da güzeldir. Tartışmayı bir yere bağlayacağımızı zannetmiyorum diyorum. O yüzden ben faydası yok dedim. 

 

Ben biyokimyasal reaksiyonlar yoktur demiyorum. Rüyamda çok güzel bir hatun görüp vücudumun buna tepki vermesi rüyayı gerçek yapmaz, yanılsamayı ortadan kaldırmaz. Oysa vücudum öyle sarsılmıştır ki ter içinde kalmış, boşalmış ve kendimden geçmiş olabilirim. Ortada bir hatun yokken başıma gelenlere bakın! Bu rüyayı gerçek yapmaz ama rüya gördüğüm gerçektir. Duygulanmam gerçek, duygularım yanılsamadır... Cinden korkmam gerçek, korkularım yanılsamadır... Dünyanın en mutlu insanı bana sorarsan en cahil insanıdır!!. Çünkü mutluluk da yanılsamadır!

 

59 dakika önce, democrossian yazdı:

Yalnız felsefeyi dışlamak ve küçümsemek yanlış bir tavır. Böyle bir davranışa kimsenin hakkı yok.

 

Felsefe gereksizdir demek, bir zaman sonra bilim de gereksizdir zaten bize lazım olan şeyleri biliyoruz demektir! Oysa bildiklerimizin sınırını biliyoruz ama bilmediklerimizin sınırını bilmiyoruz! Felsefe bize her zaman bildiklerimizin bilmediklerimizin çok azı olduğunu göstermiştir. Okullarda zaten işlevsiz kalan felsefe derslerini de kaldıralım o zaman. Yalnız işlevsiz kalması bilimdeki ilerlemeden değil malum siyasi iklimden. Felsefenin işlevi bitmez. Yeryüzünde bir tek soru dahi kaldıkça felsefeye duyulan ihtiyaç ortadan kalkmaz. Kaldı ki bildiklerimizden emin olamayız. Bilimi referans almak başka, bilgilerinden emin olmak başkadır. O yüzden her yeni bilgiye, farklı görüşlere kapımızı açık tutarız. Bu bizi çağ dışı anlayışlara sevk etmez... Aksine içinde bulunduğumuz çağı da aşan bir bakış açısı kazandırır bize.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, Getaf yazdı:

Felsefe gereksizdir demek, bir zaman sonra bilim de gereksizdir zaten bize lazım olan şeyleri biliyoruz demektir! Oysa bildiklerimizin sınırını biliyoruz ama bilmediklerimizin sınırını bilmiyoruz! Felsefe bize her zaman bildiklerimizin bilmediklerimizin çok azı olduğunu göstermiştir. Okullarda zaten işlevsiz kalan felsefe derslerini de kaldıralım o zaman. Yalnız işlevsiz kalması bilimdeki ilerlemeden değil malum siyasi iklimden. Felsefenin işlevi bitmez. Yeryüzünde bir tek soru dahi kaldıkça felsefeye duyulan ihtiyaç ortadan kalkmaz. Kaldı ki bildiklerimizden emin olamayız. Bilimi referans almak başka, bilgilerinden emin olmak başkadır. O yüzden her yeni bilgiye, farklı görüşlere kapımızı açık tutarız. Bu bizi çağ dışı anlayışlara sevk etmez... Aksine içinde bulunduğumuz çağı da aşan bir bakış açısı kazandırır bize.

 

Çok güzel ifade etmişsin. Hiç bir şey eklemeden altını imzalıyorum bu iletinin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, Getaf yazdı:

 

Duygu nedir, gerçek nedir, madde nedir?.. Somut nedir, soyut nedir?.. Baştan mı başlayalım yani.

 

Hasan Akçay'ın Kuran'ı baştan yazması gibi sen de literatürü baştan yazıyorsun! Şaka şaka! Yani tartışma bir yerden sonra böyle devam eder. Sen bilimi çarpıtıyorsun, yok sen felsefe yapıyorsuna döner. Hayır bunlardan alındığımdan değil, hakaret olmadıktan sonra bunlar normal hatta ince dokundurmalar da güzeldir. Tartışmayı bir yere bağlayacağımızı zannetmiyorum diyorum. O yüzden ben faydası yok dedim. 

 

Ben biyokimyasal reaksiyonlar yoktur demiyorum. Rüyamda çok güzel bir hatun görüp vücudumun buna tepki vermesi rüyayı gerçek yapmaz, yanılsamayı ortadan kaldırmaz. Oysa vücudum öyle sarsılmıştır ki ter içinde kalmış, boşalmış ve kendimden geçmiş olabilirim. Ortada bir hatun yokken başıma gelenlere bakın! Bu rüyayı gerçek yapmaz ama rüya gördüğüm gerçektir. Duygulanmam gerçek, duygularım yanılsamadır... Cinden korkmam gerçek, korkularım yanılsamadır... Dünyanın en mutlu insanı bana sorarsan en cahil insanıdır!!. Çünkü mutluluk da yanılsamadır!

 

 

Felsefe gereksizdir demek, bir zaman sonra bilim de gereksizdir zaten bize lazım olan şeyleri biliyoruz demektir! Oysa bildiklerimizin sınırını biliyoruz ama bilmediklerimizin sınırını bilmiyoruz! Felsefe bize her zaman bildiklerimizin bilmediklerimizin çok azı olduğunu göstermiştir. Okullarda zaten işlevsiz kalan felsefe derslerini de kaldıralım o zaman. Yalnız işlevsiz kalması bilimdeki ilerlemeden değil malum siyasi iklimden. Felsefenin işlevi bitmez. Yeryüzünde bir tek soru dahi kaldıkça felsefeye duyulan ihtiyaç ortadan kalkmaz. Kaldı ki bildiklerimizden emin olamayız. Bilimi referans almak başka, bilgilerinden emin olmak başkadır. O yüzden her yeni bilgiye, farklı görüşlere kapımızı açık tutarız. Bu bizi çağ dışı anlayışlara sevk etmez... Aksine içinde bulunduğumuz çağı da aşan bir bakış açısı kazandırır bize.

 

Biyokimyasal reaksiyon var ama duygular yanılsama, öyle mi?

Verdiğin rüya örneğiyle devam edersek, rüyada gördüklerin gerçek değil, ancak duygulanımın da duyguların da gerçek. O duyguları ortaya çıkaran nesne ya da olay ya da adı her ne ise, o yanılgı. Rüyalar gerçek değildir, ancak duyduğun korku, mutluluk, heyecan vb gerçektir. 


Cinlerden korkman da korkuların da gerçektir aynı şekilde. O korkuların ortaya çıkmasına neden olan "cin" gerçek değil. Cin diye bir şey yok çünkü. Korkmana gerek yok, çünkü cin diye bir şey yok deriz örneğin... Korkuların yanılsama, bu duyguların gerçek değil demeyiz.

 

Sizin kafalar hepten uçmuş... Bilimi çarpıtan sensin, sizsiniz, gerçekten çok bilgisizsiniz ve felsefe yaparak bu açığı kapattığınızı falan sanıyorsunuz.

 

Felsefe gereksizdir demedim. Bilgi olmadan yapılan felsefenin insanı gerçekten koparıp metafiziğe götürdüğünü söyledim. Öyledir de. Felsefe yapılabilir, insana düşünmeyi ve mantığı kullanmayı öğretir biraz (evet, sadece biraz) ama bilgiye ulaştırmaz. 

 

Bilgiden emin olmak için felsefeye değil, bilimsel yöntemlere başvururuz. Yani oturup da "Bu böyle midir yoksa böyle mi?" diye düşünmeyiz. Düşünerek hiçbir sağlıklı bilgiye erişemez insan.

 

Felsefe dediğimiz şey "ilkel" bilimdir. Tam da o nedenle filozofların bazılarını özellikle çok sever, saygıyla anarız. Felsefenin ortaya çıkışı ve tarihsel sürecine bakınca başta fizik olmak üzere, birçok alanda bilimin temelini attıklarını görürüz. 

Ama artık modern bilim var ve biz evreni dolaşıyoruz. Doğayı anlama dilimiz artık yalnızca gözlem ve düşünmek değil. Defalarca ölçüyor, bin tane hesaplar yaptıktan sonra doğru mu değil mi diye yine ve tekrar ölçüyoruz. Filozofların bu şansı yoktu. 

 

Sizse burada oturmuş, zaten bilinen bilgileri yarım yamalak ve de çarpıtarak sözde değerlendiriyorsunuz. Çıkış noktanız zaten sakat. Din ve Tanrı. Eh işte, benim de söylediğim bu... Felsefe bu noktada zemini ayaklarınızın altından kaydırır ve gerçeklerden kopar, bilimsel bilgiyi manipüle etmek zorunda kalırsınız.

 

Yani siz "Ego, bilincin kişiye atadığı bir yanıldır" deyince felsefe de yapmış olmuyorsunuz... Hani onu bile yapamıyorsunuz...

Felsefeyle hiçbir sorunu çözemez, hiçbir soruya doğru yanıt veremezsiniz. O nedenle duygu, duyarlık yani ahlak konusu uzun süredir bilimin alanına girmiştir. Sana link verdim işte, açıp oku. O bilgiler benim yarattığım, benim uydurduğum bilgiler değil. 

Madem anlamak ve öğrenmek istiyorsun, gidip bilime başvur. İnançla bilimi çorba yaparsan saçmalamak kaçınılmaz olur.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, democrossian yazdı:

Şöyle bir anahtar sunayım: Tanrı konusu örneğin. Bilim tanrı ile ilgilenmez. Bu konuyu felsefeye havale eder. Eğer felsefe boş iş ise forumu kapatıp gitmemiz lazım. Bilim içinde tanrıyı tartışamayız. Tanrı felsefenin konusu. Felsefeye lüzum yok dendiğinde kepenkleri indirip gitmemiz gerekir. 

 

Tanrı inancının sosyal yansımaları tabii ki bilimin konusu. O ayrı. Tanrı var mıdır yok mudur, var olup olmadığı bilinebilir mi bilinemez mi, varsa nasıl bir tanrıdır, bunlar felsefenin konusu. Bunun yanı sıra madde nedir, sonsuz mudur, sonradan var olmuş mudur, materyalizmi mi idealizmi mi tercih edeceğiz, bunlar da felsefi sorunlar.

 

Senin hastalıklı beynin almıyor, farkedemiyor olabilir belki ama Tanrı epeyce bir süredir felsefeyle değil, bilimsel bilgiyle çürütülüyor.

 

Dinler, dindarlar neden durmaksızın fizik başta olmak üzere evrenle ilgilenen bilimlere yapıştı, sürekli oradan çalışıyor? On senedir şu forumdasın, argümanların nasıl değiştiğini, nasıl evrildiğini de mi görmüyorsun?

 

Yok ama sen ve senin gibi ilkeller hala "Tanrı onu yapabilir mi, bunu yaratabilir mi, şunu var edebilir mi" diye ilkel yöntemlerle çürütedurun... 

İnternetle birlikte bilimsel bilgi de dolaşıma girdi. Bilimciler son on beş yıldır "Popüler Bilim" başlığı altında akın akın kitaplar yazdı. Neden popüler bilim diyoruz onlara, düşündün mü? Bilimle pek de ilgisi olmayan sıradan insanların anlayabileceği dilde yazıldığı için. 

 

Dünyanın dindarı, o beğenmediğiniz Müslümanlar bile senden daha fazla ve daha doğru kokluyor havayı, ona uyum sağlıyor.

Sense "aman da cennet fantezisini çürütüyorum ben" kafasında, egoyu bilinç atar, ben yanılsamadır falan gibi korkunç laflar sıralayıp çevrende bir mürid tabakası oluşturmaya çalışıyorsun deli deli...

 

Yok öyle yağma. Burayı domine eden daima akıl ve doğru bilgi olacak. 

 

4 saat önce, democrossian yazdı:

 

Sabotajcı ile tartışmanın faydası yok. Zamanında muslim olmak suç mu diyorum, inançlıysan diyor. İnançlı değilim, ateistim dememe gerek olmadığını ağzıyla söylüyor, hâlâ geçmişimi yargılamak için kendini yırtıp paralıyor. Ya bir de bir insan gibi hitap etmeyi dene yahu! Bir kereliğine bir insan olmayı denese sorun yok! Denemiyor! Diline dolamış cinler de cinler! :D Ya bir zamanlar muslimdik ya, kaç ateist değildi diyorum, sayıklama değişmiyor! Şimdi sen olsan bunu muhatap alır mısın? Bir kere bir insan gibi konuşsun da yanıt vereyim be yahu!

 

Üç gündür benim hakkında, ama benim hiçbir iletimi alıntılamadan dedikodu yapıyorsun. Alıntılamama nedenin o bitmek bilmez aşağılık kompleksin. Beni muhatap almayarak beni değersizleştirdiğine inanıyorsun. Ama o hasta, takıntılı beynin durduğu yerde durmadığı için ortaya yazmaktan kendini alamıyorsun.

 

Eğer buna devam edersen, yani tartışma adabı ve kurallarına uymamakta diretirsen, böyle dedikodu yapmaya devam edersen, bu kenar mahalleli üslubunu sürdürürsen atılacaksın.

Bundan hiç çekinmem. 

 

 

 

 

tarihinde Türk Ateist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Nihilist bir yapım olmasına karşın, duyguların hayali veya gerçek bir olay üzerinden bağlantılı kimyasal bir reaksiyon olmasını kanıt göstererek sahte iddiasında bulunulması zırvadır. 

 

Gerçek olarak kabul edilen duygunun kendisidir, onu ortaya çıkaran şeylerin yalan olması duygunun da yalan olduğunu göstermez. 

 

Gerçek olmayan bir şeyden korkmak ile gerçek olan bir şeyden korkmak arasında fark yoktur sonuç olarak korkuyorsunuzdur. Gerçek olan korkudur, yanılsama değildir. 

 

 

Bu arada....... ahhh o soru işareti yine yine gözlerimi tırmalıyor yapmayın etmeyin, yazmayın okuyun..... 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sahte diye bir iddia yok. Yalan diye bir iddia yok. Gerçek varlığı olmayan sanal varlıklar söylemi var. Sanal gerçeklik kaskını taktığınızda gördüğünüz imajlar yalan değildir, sahte de değildir. Bir şeyler görüyorsunuz ama bu görüntüler sanal. Bunlar için efektörler saatlerce günlerce çalıştı. Niye yalan ve sahte olsunlar, bal gibi de gerçekler ama sanal gerçeklik bu.

 

İçinizde yaşayan bir varlık yoktur, ruh, ego, nefis, benlik ne derseniz deyin. Cisimsel bedeninize yaslanan ve ondan varlık bulan sanal bir varlıktır ego. Bedeniniz çalışmadığı anda varlığını kaybeder. Bunu anlamanın bu kadar zor olması çok acayip! Bilgisayar bozulduğu anda yazılım hiç bir şeydir. Hiç bir işe yaramaz. Hayır da bunda anlamayacak ne olduğu bir muamma!

 

Egonuzun sonsuz olmasını, sonsuza kadar şarap huri isteyemeyeceğinizi söylüyorum yahu! Şunu çocuk anlar be! :lol: 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, democrossian yazdı:

Sahte diye bir iddia yok. Yalan diye bir iddia yok. Gerçek varlığı olmayan sanal varlıklar söylemi var. Sanal gerçeklik kaskını taktığınızda gördüğünüz imajlar yalan değildir, sahte de değildir. Bir şeyler görüyorsunuz ama bu görüntüler sanal. Bunlar için efektörler saatlerce günlerce çalıştı. Niye yalan ve sahte olsunlar, bal gibi de gerçekler ama sanal gerçeklik bu.

 

İçinizde yaşayan bir varlık yoktur, ruh, ego, nefis, benlik ne derseniz deyin. Cisimsel bedeninize yaslanan ve ondan varlık bulan sanal bir varlıktır ego. Bedeniniz çalışmadığı anda varlığını kaybeder. Bunu anlamanın bu kadar zor olması çok acayip! Bilgisayar bozulduğu anda yazılım hiç bir şeydir. Hiç bir işe yaramaz. Hayır da bunda anlamayacak ne olduğu bir muamma!

 

Egonuzun sonsuz olmasını, sonsuza kadar şarap huri isteyemeyeceğinizi söylüyorum yahu! Şunu çocuk anlar be! :lol: 

 

 

Sen daha bu bakış açısının bildiğin dinci, ruhçu bakış açısı olduğunun farkında bile değilsin cahil seni. Cahil kere cahil.

 

"Cisimsel bedenimize yaslanan ve ondan varlık bulan sanal varlık" da neyin nesidir? Tanrı mı tanımlıyorsun sen? Sen resmen ruh gibi metafizik bir varlıktan bahsediyorsun. Ruhçulardan tek farkın, ölünce egonun, yani ben/benlik'in de yok olduğunu söylemen. E zahmet etmişsin... On senede bu aşamaya gelmen de bir şey tabii.

 

Hala zırvalıyorsun. 

 

Ego, ben denen şeyin beyinde hangi yörede olduğu tam olarak bilinmiyor. Bilinen, insanın benlik algısı ve bununla ilişkili duygu ve algıların, ve bunların müdahalesini kontrol eden devreler ile nasıl çalıştıkları.

 

Bazı bilimcilere göre ego, genin kendisi, daha doğrusu bir araya gelip oluşturduğu canlıdaki örgütlenmiş hali. Genlerin karmaşık karşılıklı etkileşimi.

Ancak benlikle ilgili nöral araştırmalar büyük bir hızla devam ediyor, bir dolu görüntüleme teknolojisi kullanılıyor vs. Aslında bir dolu ipucu elde edildi ve bunlar bazen makale halinde de yayınlanıyor ama kesin bir bilgi haline gelmiş değil. Bilinen tek şey, ben diye bir şeyin olduğu. Benliğin nörobiyolojik bir temeli olduğundan eminler, bunu direkt psikopatolojide görüyorlar, görüyoruz.

Şizofreni hastalığında gördüğümüz hezeyanlar mesela, egonun sınırlarının, benlik algısının tam olarak yitimi şeklinde tanımlanır. Yine bipolar, buna çok net örnektir. Manik epizoda girildiğinde kişinin benlik algısı aşırı derece büyür, büyüklük sanrısı belirgin hale gelir. Depresif epizodda ise tersi olur; benlik algısı değişir, benlik saygısı belirgin biçimde düşer vs.

Başka hastalıkları da örnek verebilirim. Hatta daha iyi anlaşılması için direkt senin üzerinden örnekleyebilirim de sıkıcı bir vakasın.

 

Dolayısıyla, tam olarak zırvalıyorsun, metafiziğin tuzağına düşmüşsün de farkında değilsin. Ateist bozuntusu seni...

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Sütlü Kase yazdı:

Gerçek olarak kabul edilen duygunun kendisidir, onu ortaya çıkaran şeylerin yalan olması duygunun da yalan olduğunu göstermez. 

 

Yukarıda da söyledim. Dünyanın en mutlu insanı bana sorarsan en cahil insanıdır. Çünkü mutluluk da yanılsamadır. Biz ateizmi mutlu olduğumuz için seçmedik. En azından kendi adıma konuşayım, mutlu/mutsuz olmaktan bağımsız olarak gerçeği aradığımdan ateist oldum. Ama insanlar daha mutlu olduklarını hissettikleri için saçma sapan dinlere inanırlar. Çünkü mutluluk bir yanılsamadır. Sen öyle hissedersin, öteki böyle hisseder... Bataklıkta yaşayan bir insanın mutlu olabilmesine olanak var mı? Yani pislik içindeyken.. Ama bakıyorsun senden benden mutlu! Onun hormonları da böyle çalışıyor! Ne kadar pislik, o kadar mutluluk! Çünkü onun egosu onu mutlu hissettiriyor. O yüzden diyorum ego, bizim algılarımızla örülüdür. Ben bataklıktaki adama göre daha gerçekçiyim ama bu da benim egomu büsbütün gerçek yapmaz. Çünkü benim de kendi tanımlamalarım var, tıpkı sizin gibi. Yaşanmışlıklarım, zevklerim, yeteneklerim egomu oluşturdu. Bu benim gerçeğim. Egomuz, bizim yarattığımız öznel bir dünyadır. Bu yüzden sanaldır. Bunu yaparken beynini ve bütün vücut fonksiyonlarını kullanırsın. Kendine bir kimlik biçersin. Zaten egoyu özel kılan da budur. Sürünün herhangi bir üyesiyken kafanda kurduğun dünyayla diğerlerinden farklılaşırsın. Bunu bir üstünlük aracı yaparsan işte o zaman "egoist" olursun! Daha çocuklukta şekillenmeye başlar ego. Sürekli kendini dış dünyadan ayırırsın. Egonun olumsuz çağrışımlarının sebebi de işi abartıp gitgide bencilleşmen ve kendi dünyanı artık başkalarına dayatmaya başlaman! Başlangıçta kendini ayırırsın, sonrasında onları yok sayarsın! Bir tek sen varsındır! Dünyanın merkezi olmak yani..

 

Mistisizmde, tasavvufta, panteist anlayışlarda en büyük düşman olarak egonun, nefsin görülme sebebi budur. Onlara göre egoyu yok edebilirsen özgürleşirsin. O zaman özüne dönersin, tekâmül edersin! Özgürleşmenin şartı budur. Ancak bireyin kendisini savunan hümanistik/varoluşçu anlayışta birey saygındır. İhtiyaçlarının giderilmesi esastır. Aslolan bireyin özgürlüğü ve kendini gerçekleştirmesidir. Diğerlerinde ise bu ihtiyaçlar göz ardı edilir; dünyevi bulunarak dışlanır, reddedilir. Onlara göre insanın amacı da ihtiyacı da özüne dönmesidir ki tekâmül edebilsin! 

 

4 saat önce, Türk Ateist yazdı:

Felsefeyle hiçbir sorunu çözemez, hiçbir soruya doğru yanıt veremezsiniz. O nedenle duygu, duyarlık yani ahlak konusu uzun süredir bilimin alanına girmiştir.

 

Bilincin olmadığı yerde ego olmaz. Ego, gelişmiş bir organizmaya özgüdür; o da insandır. Hayvanlar üzerinde yapılan sınırlı sayıdaki deneyler ya da bazı ilginç gözlemler onları ilkel dünyalarından çıkarmadığı için onlarda ego da olamaz ahlak da! Ahlak yine bizim tanımladığımız, sınırlarını çizdiğimiz, toplumsal hayatı düzenleyen kural ve ilkelerdir! Hak, hukuk, adalet diyorsun.. Evrende hak diye bir şey var mı? Hukuk diye, adalet diye bir şey var mı? Biz icat ettik bunları. Bunlar bizim yarattığımız dünyanın kavramları değil mi? Gerçek evrende bir tek kural vardır. Güçlünün dediği olur! Ormanda kaybolduğunda ne bulursan yiyeceksin. Solucan, kurbağa, fare.. Peki senin bunları yemen hak mıdır? Niye yiyorsun garibim kurbağayı? Ormanı bırak, biz evimizde zaten et yiyoruz. Sen niye yiyorsun garibim kuzuyu? Nereye gitti hak? Kaç tavuğun canına mal oldun?! Adalet nereye gitti? 

 

Felsefe gereksizdir demedim diyorsun sonra felsefeye demediğini bırakmıyorsun! Sen düpedüz felsefe miadını doldurmuştur diyorsun. Öyle şey olur mu? "Düşünerek hiçbir sağlıklı bilgiye erişemez insan" da ne demek?! Anaksimandros ta 2600 yıl önce dünya boşlukta duruyor diyor! Bunu düşünerek buldu! Ama bu onun hiçbir şey bilmediği anlamına gelmez. Yani sıfır bilgiyle bu sonuca varmadıysa da bilim adamlarından yaklaşık 2000 bin yıl önce adam bunu görmüş! Dünya boşlukta duruyor diyor! Ne zaman? MÖ 600'de! Felsefenin işlevi bitmez. Yeryüzünde bir tek soru dahi kaldıkça felsefeye duyulan ihtiyaç ortadan kalkmaz...

Link to post
Sitelerde Paylaş
24 dakika önce, Getaf yazdı:

Bilincin olmadığı yerde ego olmaz. Ego, gelişmiş bir organizmaya özgüdür; o da insandır. Hayvanlar üzerinde yapılan sınırlı sayıdaki deneyler ya da bazı ilginç gözlemler onları ilkel dünyalarından çıkarmadığı için onlarda ego da olamaz ahlak da! Ahlak yine bizim tanımladığımız, sınırlarını çizdiğimiz, toplumsal hayatı düzenleyen kural ve ilkelerdir! Hak, hukuk, adalet diyorsun.. Evrende hak diye bir şey var mı? Hukuk diye, adalet diye bir şey var mı? Biz icat ettik bunları. Bunlar bizim yarattığımız dünyanın kavramları değil mi?

 

Sen git biraz evrim oku, öğren. Linklerden birini ayağına getirdim, bırak kitapları, forumda konuyla ilgili yığınla bilgi var ama sen saçmalamanın zirvesine ulaştın artık.

Bilimcileri ve bilimi reddediyorsun resmen. "Hayvanlar üzerinde yapılan sınırlı sayıdaki deney" ne demek be? Hangi sıfatla, hangi kimlikle yapılan binlerce araştırmayı, gözlemi vs vs reddedebiliyorsun sen? 

 

Ego, kimlik, bilinç vb her şeyi çorbayı yapmışsın ama hiçbirini de bilmiyorsun. Tekrar tekrar yazamayacağım. Mistisizm öyleymiş, tasavvuf böyle dermiş, demek ki onların bahsettiği ego da senin bahsettiğinle aynı olmalıymış...

E biz de onu diyoruz ya zaten? Onlar öyle baktığı için reddetmek de insanı ateist yapıyor herhalde. Tepkisel "yok"layıcılar.

 

İyice sıkıldım ben bu cahil muhabbetinden. Bu akıl almaz cümlelerin üstüne bir şey söylemek aptallık olur artık.

Fakat rica edeceğim, bundan sonra bilim falan deme. Karşına bu cümlelerini getirir, kendinle yüzleştiririm seni. 

 

tarihinde Türk Ateist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bir şeylere yanılsama dedikten sonra onun yerine bir gerçeklik koymanız gerekmez mi? mutluluk yanılsama, ego yanılsama, korku yanılsama ise doğada nasıl hayatta kalabildi binlerce yıldır insanlar. yanılsama dediğiniz çoğu şey bizim çevreyle bağlantımızı sağlayan tepkilerimizi oluşturuyor. bu bağlantılar sağlıklı olduğu için doğada başarılı olduk ve bu günlere gelebildik. ölünce bunların kaybolması çok normal. madde tabanlı çünkü. bedenimizi kaybedince egonun kaybolması onun yanılsama olduğunu değil gerçek olduğunu gösteriyor. ölünce bilinç de kayboluyor. bilinç de yanılsamaysa bütün çıkarımlarınız da boş olur. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
52 dakika önce, Getaf yazdı:

 

Yukarıda da söyledim. Dünyanın en mutlu insanı bana sorarsan en cahil insanıdır. Çünkü mutluluk da yanılsamadır. Biz ateizmi mutlu olduğumuz için seçmedik. En azından kendi adıma konuşayım, mutlu/mutsuz olmaktan bağımsız olarak gerçeği aradığımdan ateist oldum. Ama insanlar daha mutlu olduklarını hissettikleri için saçma sapan dinlere inanırlar. Çünkü mutluluk bir yanılsamadır. Sen öyle hissedersin, öteki böyle hisseder... Bataklıkta yaşayan bir insanın mutlu olabilmesine olanak var mı? Yani pislik içindeyken.. Ama bakıyorsun senden benden mutlu! Onun hormonları da böyle çalışıyor! Ne kadar pislik, o kadar mutluluk! Çünkü onun egosu onu mutlu hissettiriyor. O yüzden diyorum ego, bizim algılarımızla örülüdür. Ben bataklıktaki adama göre daha gerçekçiyim ama bu da benim egomu büsbütün gerçek yapmaz. Çünkü benim de kendi tanımlamalarım var, tıpkı sizin gibi. Yaşanmışlıklarım, zevklerim, yeteneklerim egomu oluşturdu. Bu benim gerçeğim. Egomuz, bizim yarattığımız öznel bir dünyadır. Bu yüzden sanaldır. Bunu yaparken beynini ve bütün vücut fonksiyonlarını kullanırsın. Kendine bir kimlik biçersin. Zaten egoyu özel kılan da budur. Sürünün herhangi bir üyesiyken kafanda kurduğun dünyayla diğerlerinden farklılaşırsın. Bunu bir üstünlük aracı yaparsan işte o zaman "egoist" olursun! Daha çocuklukta şekillenmeye başlar ego. Sürekli kendini dış dünyadan ayırırsın. Egonun olumsuz çağrışımlarının sebebi de işi abartıp gitgide bencilleşmen ve kendi dünyanı artık başkalarına dayatmaya başlaman! Başlangıçta kendini ayırırsın, sonrasında onları yok sayarsın! Bir tek sen varsındır! Dünyanın merkezi olmak yani..

 

Mistisizmde, tasavvufta, panteist anlayışlarda en büyük düşman olarak egonun, nefsin görülme sebebi budur. Onlara göre egoyu yok edebilirsen özgürleşirsin. O zaman özüne dönersin, tekâmül edersin! Özgürleşmenin şartı budur. Ancak bireyin kendisini savunan hümanistik/varoluşçu anlayışta birey saygındır. İhtiyaçlarının giderilmesi esastır. Aslolan bireyin özgürlüğü ve kendini gerçekleştirmesidir. Diğerlerinde ise bu ihtiyaçlar göz ardı edilir; dünyevi bulunarak dışlanır, reddedilir. Onlara göre insanın amacı da ihtiyacı da özüne dönmesidir ki tekâmül edebilsin! 

 

 

Bilincin olmadığı yerde ego olmaz. Ego, gelişmiş bir organizmaya özgüdür; o da insandır. Hayvanlar üzerinde yapılan sınırlı sayıdaki deneyler ya da bazı ilginç gözlemler onları ilkel dünyalarından çıkarmadığı için onlarda ego da olamaz ahlak da! Ahlak yine bizim tanımladığımız, sınırlarını çizdiğimiz, toplumsal hayatı düzenleyen kural ve ilkelerdir! Hak, hukuk, adalet diyorsun.. Evrende hak diye bir şey var mı? Hukuk diye, adalet diye bir şey var mı? Biz icat ettik bunları. Bunlar bizim yarattığımız dünyanın kavramları değil mi? Gerçek evrende bir tek kural vardır. Güçlünün dediği olur! Ormanda kaybolduğunda ne bulursan yiyeceksin. Solucan, kurbağa, fare.. Peki senin bunları yemen hak mıdır? Niye yiyorsun garibim kurbağayı? Ormanı bırak, biz evimizde zaten et yiyoruz. Sen niye yiyorsun garibim kuzuyu? Nereye gitti hak? Kaç tavuğun canına mal oldun?! Adalet nereye gitti? 

 

Felsefe gereksizdir demedim diyorsun sonra felsefeye demediğini bırakmıyorsun! Sen düpedüz felsefe miadını doldurmuştur diyorsun. Öyle şey olur mu? "Düşünerek hiçbir sağlıklı bilgiye erişemez insan" da ne demek?! Anaksimandros ta 2600 yıl önce dünya boşlukta duruyor diyor! Bunu düşünerek buldu! Ama bu onun hiçbir şey bilmediği anlamına gelmez. Yani sıfır bilgiyle bu sonuca varmadıysa da bilim adamlarından yaklaşık 2000 bin yıl önce adam bunu görmüş! Dünya boşlukta duruyor diyor! Ne zaman? MÖ 600'de! Felsefenin işlevi bitmez. Yeryüzünde bir tek soru dahi kaldıkça felsefeye duyulan ihtiyaç ortadan kalkmaz...

 

felsefe yapan birinin dünya boşlukta duruyor demesi ile yine felsefe yapan birinin dünya öküzün boynuzunun ucunda demesi arasında fark yoktur. bu aradaki farkı biz bilimle maddeyi inceledikten sonra anlar ve onun için dünya boşlukta duran diyen adama övgü dizeriz. sonradan.

 

dünya öküzün boynuzunun ucunda çıksaydı o zaman diğer adama övgü dizerdik. felsefe bir nevi geviş getirmektir. felsefe bilimle yanlışlanmış pek çok safsatayla dolu iken bilimle bulduğumuz gerçekleri felsefenin ürünü sanmak abes bir durum. soru sormak ve bilimsel metod ile cevap aramak artık bilimin işi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuyu sürekli başa döndürmekten ne anladığınızı bilmiyorum. Ego gerçek bir varlık değildir, sanal bir varlıktır. Boyu, kilosu, göz ve saç rengi yoktur. İçimizde olduğunu hissettiğimiz bir sanal gerçekliktir. Bunun nesini lastik gibi sündürmeye yırtınıyorsunuz ben nerden bileyim! :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, AdamOre yazdı:

bilimle bulduğumuz gerçekleri felsefenin ürünü sanmak

 

Öyle bir şey yok! :D Bilim ve felsefenin görev paylaşımını öğrenmelisin. Birbirlerinin alanına girmezler! Aşırı cahilsiniz! :lol: Hayır sorsanız öğrenirsiniz de boş beleş habire laflamaktan hiç bir şey öğrenemiyorsunuz! 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, democrossian yazdı:

Konuyu sürekli başa döndürmekten ne anladığınızı bilmiyorum. Ego gerçek bir varlık değildir, sanal bir varlıktır. Boyu, kilosu, göz ve saç rengi yoktur. İçimizde olduğunu hissettiğimiz bir sanal gerçekliktir. Bunun nesini lastik gibi sündürmeye yırtınıyorsunuz ben nerden bileyim! :lol:

 

sulandıran sizsiniz bence. aynı şeyleri defalarca yazınca cevap vermiş sayılmıyorsunuz. açıklama getiremeyip yırtınarak aynı lafları söylemek bariz tartışmaktan kaçmak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Neye açıklama getireceğim yahu? Hiç bir dişe gelir argümanınız yok ki? Kuru boş itiraz! "Olmaz öyle"nin nesine yanıt vereceğim? :D Elli kere anlatmışım, argümanım kaya gibi sapasağlam! Karşısında ne var, ebele bübele! :lol:

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...