Jump to content

Çok kitap okuyanlar...


Recommended Posts

Kesintisiz kitap okurum. Okumadan olmayacağını düşünürüm. Kitaplarda yaşamak derken elma kurdu gibi kitap kurdu şeklinde mi? Ne kadar abartılabilir bir fikrim yok. Fakat Kelebek romanını bilen varsa epey kalın bir kitaptır. Onu akşam başladım sabah olmadan bitirdim. Tuvalet zamanını bile boşa geçirmem. İki sayfa okusam kârdır diye kitap bulundurur açar okurum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, Cold storage yazdı:

Hayalperest olmak zararli mi peki?

    Burada masumca hayal kurmaktan bahsedilmiyor sanırım. Bazı kişilerde günlük faaliyetlerinin önüne geçebilecek derecede olabilir. Saatlerce süren hayal kurma seanslarından bahsediyorum. Bildiğim kadarıyla henüz tam olarak hastalık gibi değerlendirilmiyor bu durum. Belki @Türk Ateist bize biraz bahsedebilir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
37 minutes ago, Cold storage said:

Hayalperest olmak zararli mi peki?

 

Abartmazsan değil elbette.

 

30 minutes ago, Zarava ehmel said:

    Burada masumca hayal kurmaktan bahsedilmiyor sanırım. Bazı kişilerde günlük faaliyetlerinin önüne geçebilecek derecede olabilir. Saatlerce süren hayal kurma seanslarından bahsediyorum. Bildiğim kadarıyla henüz tam olarak hastalık gibi değerlendirilmiyor bu durum. Belki @Türk Ateist bize biraz bahsedebilir. 

 

Hayal kurmak değil, hayalin içinde yaşamak. Hayalin içinde yaşıyorsan, haliyle daha çok hayal kurarsın. 

 

İki kişi konuşurken görürsünüz. Bir diğerine der, "Oradan bir tane köpek çıkıyormuş, gelip bunun tekerine işiyormuş, ha ha haaaaa..." Sanki aslı astarı vamrış, kendi kurdukları laflara katılarak gülerler. Szie fikirlerini ki, bunlar analiz değil, daha ziyade sanki hatıraymış gibi fikirlerdir, "Hırsız buradan böyle girmiş, usul usul buradan böyle yürümüş, kasaya böööle bir tane vurmuş..." Sanki gözüyle görmüş gibidir, bakınca sanki yaşıyormuş gibi mimikler, şekiller falan yapar. 

 

Bunların en zayıf olanı, hedeflere odaklanır. Mesela, amanda illa bir kız arkadaşım olsun gibi. Gidip nörolog olacağım gibi. Okulu bitirip Aselsan'da çalışacağım gibi... Gelecek planları değil, gelecek hedefleri olur. İşin en kötü yanı, bunlar hayalin içinde yaşamaktan hoşlanır, hayallerine ulaşınca zevk alamaz olurlar.

 

Kız arkadaş bulmak için gidip bir sürü parfüm falan alırlar mesela. Mesele, o hayalin coşkusunu desteklemektir, parfümü sıkıp AVM'ye gitti ya, yürüyen merdivende çıkarken, öbür taraftan inen kızlar yönünü değiştirecek artık onun için, bu hayal ile falan mutlu olurlar.

 

Bugün önemli işler başarmış pek çokları, bu tür hayalperestlerdir. Genellikle mesleklerinde çok başarılı, ama hayatlarında perişan olurlar. Zira, hayatları zaten asılsızdır, aslolan hayalleridir. 

 

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Cold storage yazdı:

Cok kitap okudugunuz zaman, kitaplarda yasiyormus gibi hissettiniz mi?

 

Böyle olmazsa zaten iş ezbere kaçar, o kitabı anlayamaz veya üzerinde fikir geliştiremezsin, yazar anana da sövse sorgulayamazsın.

Elbette kitap türü ne olursa olsun onu yaşayacak ve ondaki eksi-artıları olumlu-olumsuz eleştireceksin.

Çünkü kitap sadece bilgi almak için değildir, fikir üretmek ve onu geliştirmek içindir.

Örneğin kuranı ezberleyen geliyor burada bir halt bildiğini sanarak ahkam kesiyor sonra da çuvallıyor.

Yine örneğin kuran ve dini kitapları ezber yerine anlama ve sorgulama açısından okuyan insanlar dinsiz olmazsa dahi oldukça yerinde fikir üretebiliyorlar, hatta bizler dahi onlardan bir şeyler öğreniyoruz, böyle bir örnek bu forumda Vefik Sami var...

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 13.02.2018 at 19:07, Zarava ehmel yazdı:

    Burada masumca hayal kurmaktan bahsedilmiyor sanırım. Bazı kişilerde günlük faaliyetlerinin önüne geçebilecek derecede olabilir. Saatlerce süren hayal kurma seanslarından bahsediyorum. Bildiğim kadarıyla henüz tam olarak hastalık gibi değerlendirilmiyor bu durum. Belki @Türk Ateist bize biraz bahsedebilir. 

 

Haklısın, uzun saatlerini hatta günlerini hayal kurarak geçiren, dünyayla ilişkisini, yeme içmeyi unutacak kadar kesen insanlar var. Buna Maladaptive Daydreaming deniyor ve tek başına bir hastalık olarak görülmüyor, evet. Aslında hastalık veya bozukluk olarak görülüp DSM 5'e girmesi önerildi ama bu kişiler titizlikle incelendiğinde komborbidite oranının çok yüksek olduğu anlaşıldı.

Şöyle söyleyeyim; bu iflah olmaz hayalcilerin, hayal kurma dışında ya da ona ek olarak, depresif bir bozukluk veya OKB gibi kişilik bozukluklarına sahip olduğu görüldü. Bu durumda hayal kurmak değil, daha önce tanımlanmış olan bozukluklar öncelik kazanır ve tedavi edilir, dolayısıyla hayal kurmak tek başına bir bozukluk olarak tanımlanmaz. Tedaviyle birlikte hayal kurma davranışı da büyük oranda ortadan kalkar.

 

Ama bu hayaller son derece komplekstir, örüntü içerirler ve bazılarının yarattığı karakterler birkaç hayalde birden rol alabilir, hayalci karakteri bir hayalde şiddetle seviyorken bir diğer hayalde ondan nefret edebilirler ve günün sonunda bu kişiler çevreleri tarafından basbayağı şizofren zannedilebilir. Elbette şizofren değildirler çünkü bunlar, içinde bulundukları dünyanın kendi hayalleri olduğunun bilincindedirler. 

 

Hepimiz hayal kurarız, bazılarımız biraz daha fazla kurar ve kendini de kaptırır ama yukarıda tanımladığım ağır tablo dışında, çok fazla hayal kurmanın psikiyatrik bir sorun olarak görülmesi için yeterli neden-veri vs yoktur. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aşırı kitap okumanın yanında kendi düşüncelerini içeren yazılar yazman gerekir.

Sadece okursan bir süre sonra farkedeceğin sığlaştığın ve kendi cümlelerini kurmayıp papağan gibi okuduklarını tekrarlamak olacaktır.

 

Son olarak farklı aktivitelere özellikle spora zaman ayırman.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 13.02.2018 at 17:51, Cold storage yazdı:

Merhaba,

 

Cok kitap okuyanlara veya hayatinin belirli bir doneminde cok kitap okumus kisilere bir sorum var.

 

Cok kitap okudugunuz zaman, kitaplarda yasiyormus gibi hissettiniz mi? Genelde boyle mi oluyor? Cok kitap okuyanlar "kitaplarin dunyasinda" mi yasiyor?

 

 

Kitap düşmanıyım.Çoğunun içeriği çöplüktür.:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Genelde insanlar roman okurken, kendilerini roman kahramanlarının yerine koyarak kitabın içine girip, kitapta yaşıyormuş gibi hissederler.

Ama ben de tam olarak böyle olmuyor, ben kendi karakterimle , ben olarak kitabın içinde yaşıyorum. Kitabtaki karakterlere +1 olarak ben de dahil oluyorum. Sürekli ben de orda olsam şöyle olurdu , hikayenin akişi şöyle değişirdi, şu karakterle dost öbürüyle düşman olurdum ...gibi gibi düşüncelere yani hayallere dala dala okurum kitabı. Kitabın bittiği yerde ise ben kafamdan devam ettiririm. 

Bu hayaller genelde yeni bir romana başlayana kadar devam eder ama bazı romanlar vardır o kadar çok seni etkiler ve zihnini meşgul eder ki , üstüne 1 kütüphane kitap da okusan , yine de ara sıra o kitabın hayali dünyasına uğrarsın.

Roman okumak benim için sinema-dizi izlemekten farksız. Beğenmediğin, istemediğin bir filmi izlemezsin. Ya da yarıda bırakırsın. Ben de roman okurken, eser beni sarmaz ise ya çok yavaş okurum ya da yarıda bırakırım. Sanki bir evödeviymis gibi , bitirmek için zorla okumam. Romanın hayal dünyası beni cezbederse ise çok önemli bir isim yok ise sonuna kadar okurum , yarıda bırakıp da meraktan uyuyayamayip , bitirene kadar okuyup , uykusuz kalmalarım çok olmuştur. 

Hayalperestlik kötü bir şey değildir. Yalnız insanlar için hayatlarını yaşanılabilir kılan bir yan etkidir. Tabii , insanın önem sırasını belirleyebilecek ve sorumluluklarını aksatmayacak kadar da olgun olması gerekli bir şart.

Aslında son dediğim, tüm insanlar için geçerli 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
On 13.02.2018 at 16:51, Cold storage yazdı:

Merhaba,

 

Cok kitap okuyanlara veya hayatinin belirli bir doneminde cok kitap okumus kisilere bir sorum var.

 

Cok kitap okudugunuz zaman, kitaplarda yasiyormus gibi hissettiniz mi? Genelde boyle mi oluyor? Cok kitap okuyanlar "kitaplarin dunyasinda" mi yasiyor?

 

 Kitaba bağlı. Eğer gerilim kitabıysa; tek tek karakterleri inceler, hikâyenin ne kadar gerçekçi olduğuna bakarım. Eğer yeterince gerçekçiyse -olası hikâye açıkları için kendimi çok kaptırmamak kaydıyla- senin deyiminle "Kitapların dünyasında yaşarım.".

 

 Ama eğer sembolik bir anlatıma sahipse veya yergi türüyse daha çok sembolik anlatımını yakalamaya çalışır ve onun hakkında düşünürüm.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben roman okurken kendimi karekterlerin yerine koymam. Veya kendimi romana dahil etmem .

Kendimi bir gözlemci olarak konumlandırırım.

Sanki tanrıymışım gibi heryere uçarım filan .

Olayları ve kişileri analiz ederim . Kendimi fiziksel olarak o ortamda bulunduğumu ancak onların beni görmediğini hayal ederim .

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...