Jump to content

Kurandan Saçma Ayetler


Recommended Posts

  • 2 years later...
  • İleti 65
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

On 16.02.2018 at 17:49, Tengrizm yazdı:

Hacc 65:Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermiştir. İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.:0_80cbc_37a71a73_L::lol:

 

Arap putu allah göğü dünyaya düşmesin diye tutuyormuş.Araplar o çağda nereden bilecekti ki! Evrenin genişlediğini ve bing bang patlaması ile evrenin oluştuğunu ama arap uydurması evreni gök kubbe olarak görüyor,dünyaya düşmesin diye allah tutuyormuş.Allah tutmasa evren dünyanın üzerine düşecekmiş.Bu kadar masal ve bilim dışı ayet ancak kutsal kitaplarda olur.Fakat arapların hayal gücü baya bir yüksekmiş.

Mülk 5: Diyanet İşleri: Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık.:0_80cbc_37a71a73_L::lol:

 

Gökyüzünde görmeye alışık olduğumuz Vega, 25 ışık yılı, Sirius 8,6 ışık yılı, Betelgeuse 500 ışık yılı, Orion Bulutsusu 1300 ışık yılı uzaklıkta yer alıyor. Yani tanıdığımız tüm objeler, bizim için devasa bir yapı olan Samanyolu içerisinde dahi burnumuzun dibinde yer alıyor. Bir de bizden milyarlarca ışık yılı uzaktaki gökadaları düşünün…

Tabi bunu araplar o çağda ne bilsin,ancak böyle masallara inandıkları için kitapları kuranda da böyle yazıyor.Ve bu arap uydurmalarından müslümanlar bilimsel mucize çıkarmaları oldukça çok komik oluyor.Hacc 65 ayetinden yer çekimi anlamını müslümanların çıkartması insanı oldukça güldürüyor.Kuran elinden nereden tutarsan elinde kalıyor.

Sen konuyu anlayamamışsın ki. Gök derken neyi kast etmiş  sence hadi bil bakalım ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, gezenbocuk45 yazdı:

Neymiş söylede bilelim.

Gök derken senin aklına ne geliyor veya tutmak derken aklına ne geliyor söyle de ona göre cevap vereyim.

Dur ben söyliyeyim gök derken sen atmosferi elleri ile tutuyor diye anlamışsındır kesin ?

Çünkü inanmadığınız tanrı gözünüzde öyle görünüyor.

tarihinde kabara tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, gezenbocuk45 yazdı:

Sana göre nedir ben sordum ilk?

Gök derken bütün uzayı kast etmiştir. Tek bir nesneyi değil. Birde örnek vermiş uzay genişliyor diye. Zaten bilimciler bunu kurandan araklamış ta öğrenmişlerdir.

‪"Az bilim insanı ateist yapar ama derinlemesine bilim yapmak Allah'a inanmanı sağlar." Francis Bacon‬

tarihinde kabara tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, kabara yazdı:

Gök derken bütün uzayı kast etmiştir. Tek bir nesneyi değil. Birde örnek vermiş uzay genişliyor diye. Zaten bilimciler bunu kurandan araklamış ta öğrenmişlerdir.

O, sizin için yeryüzünü bir döşek, göyüzünü bir bina kıldı. Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden rızık çıkardı. Öyleyse (bütün bunları) bile bile Allah'a eşler koşmayın. [Bakara Suresi, 22]

Gök bütün uzay dersen ayetle ters düşersin uzaydan yağmur inmesi ne kadar mantıklı?

 

Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. [Bakara Suresi, 164]

 

Gökle yer arası dünya olmuş oluyor. Uzay yok burda. 

Uzay genişliyor diye Zariyat suresini kastettin galiba. Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter. Burda göğün genişletildiğinden bahsedilmiyor. 

Bu tefsiri:

Bu mübarek âyetler. Yüce Yaratıcının haşr ve neşre kaadir olduğunu isbat için göklerin ve yerin ve herşeyin birer çiftin nasıl mükemmel bir şekilde yaratılmış olduğuna dikkatleri çekiyor. Cenab-ı Hak'ka sığınılmasını ve O'nun ortak ve benzerden uzak olduğunu bildiriyor. Resül-i Ekrem'in de insanlara Allah'ın azabını hatırlatmak için O'nun tarafından gönderilmiş, pek açık bir beyân sahibi bir Yüce Peygamber olduğunu ifâde etmektedir. Şöyle ki: (Ve göğü bir kuvvetle) Pek muazzam olan bir kudretle, bir şiddetle (bina ettik) varlık alanına getirdik (ve şüphe yok ki, biz) yâni: Büyüklük ve yücelikle vasıflanmış olan ilâhî zatını (elbette kaadirleriz.) Böyle nice âlemleri meydana getirmeğe kaadiriz. Evet.. Yüce zâtın kudret ve hâkimiyeti pek geniştir, mahlûkatı idareye, onların yaşamalarını, geçimlerini sağlamaya fazlasiyle kâfidir. § Mus.ı'j Kuvvet, takat, genişlik sahibi demektir.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, gezenbocuk45 yazdı:

O, sizin için yeryüzünü bir döşek, göyüzünü bir bina kıldı. Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden rızık çıkardı. Öyleyse (bütün bunları) bile bile Allah'a eşler koşmayın. [Bakara Suresi, 22]

Gök bütün uzay dersen ayetle ters düşersin uzaydan yağmur inmesi ne kadar mantıklı?

 

Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. [Bakara Suresi, 164]

 

Gökle yer arası dünya olmuş oluyor. Uzay yok burda. 

Uzay genişliyor diye Zariyat suresini kastettin galiba. Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter. Burda göğün genişletildiğinden bahsedilmiyor. 

Bu tefsiri:

Bu mübarek âyetler. Yüce Yaratıcının haşr ve neşre kaadir olduğunu isbat için göklerin ve yerin ve herşeyin birer çiftin nasıl mükemmel bir şekilde yaratılmış olduğuna dikkatleri çekiyor. Cenab-ı Hak'ka sığınılmasını ve O'nun ortak ve benzerden uzak olduğunu bildiriyor. Resül-i Ekrem'in de insanlara Allah'ın azabını hatırlatmak için O'nun tarafından gönderilmiş, pek açık bir beyân sahibi bir Yüce Peygamber olduğunu ifâde etmektedir. Şöyle ki: (Ve göğü bir kuvvetle) Pek muazzam olan bir kudretle, bir şiddetle (bina ettik) varlık alanına getirdik (ve şüphe yok ki, biz) yâni: Büyüklük ve yücelikle vasıflanmış olan ilâhî zatını (elbette kaadirleriz.) Böyle nice âlemleri meydana getirmeğe kaadiriz. Evet.. Yüce zâtın kudret ve hâkimiyeti pek geniştir, mahlûkatı idareye, onların yaşamalarını, geçimlerini sağlamaya fazlasiyle kâfidir. § Mus.ı'j Kuvvet, takat, genişlik sahibi demektir.

 

 

Hocam gök derken olaya parça değil bütün olarak bakmak gerekir bence. Dünya da uzayda olduğu için uzay deyince ayetle ters düşeceğimi düşünmüyorum. Yinede en doğrusunu Allah bilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, kabara yazdı:

Hocam gök derken olaya parça değil bütün olarak bakmak gerekir bence. Dünya da uzayda olduğu için uzay deyince ayetle ters düşeceğimi düşünmüyorum. Yinede en doğrusunu Allah bilir.

Bu işin sencesi bencesi yok. Burda kişisel yorumumuzun bir önemi yok. Göğe bütün uzay dersen ayetlerlede çelişmiş oluyorsun. http://www.namazzamani.net/kuranmeali/lokman-suresi-10.ayet.htm Gök dediği şey gökyüzünü kastediyor. http://www.namazzamani.net/kuranmeali/kehf-suresi-86.ayet.htm Kuranda güneşin battığı yerden bile bahsedilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, gezenbocuk45 yazdı:

Bu işin sencesi bencesi yok. Burda kişisel yorumumuzun bir önemi yok. Göğe bütün uzay dersen ayetlerlede çelişmiş oluyorsun. http://www.namazzamani.net/kuranmeali/lokman-suresi-10.ayet.htm Gök dediği şey gökyüzünü kastediyor. http://www.namazzamani.net/kuranmeali/kehf-suresi-86.ayet.htm Kuranda güneşin battığı yerden bile bahsedilir.

Hocam herkes okuduğunu aynı anlamaz. Aynı cümlede herkes farklı anlamlar çıkarır. Siz istediğiniz ayeti alıp altına istediğiniz gibi yorum yapıyorsunuz. Güneş  göğün içindemi dışında mı. Dışında olduğuna göre demek ki olaya bütün olarak bakmak gerekiyor. Sen tek tek ayet getirip buraya koyarak zaten bütünlüğü göremiyorsun. İstediğiniz ayetleri buraya koyup kafanıza göre yorum yapıyorsunuz. Allah'ın ne demiş olabileceğini araştırmak yerine aşağılama olayına gidiyorsunuz. Siz derken çoğul anlamında kullanıyorum sadece seni kast etmiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, kabara yazdı:

Hocam herkes okuduğunu aynı anlamaz. Aynı cümlede herkes farklı anlamlar çıkarır. Siz istediğiniz ayeti alıp altına istediğiniz gibi yorum yapıyorsunuz. Güneş  göğün içindemi dışında mı. Dışında olduğuna göre demek ki olaya bütün olarak bakmak gerekiyor. Sen tek tek ayet getirip buraya koyarak zaten bütünlüğü göremiyorsun. İstediğiniz ayetleri buraya koyup kafanıza göre yorum yapıyorsunuz. Allah'ın ne demiş olabileceğini araştırmak yerine aşağılama olayına gidiyorsunuz. Siz derken çoğul anlamında kullanıyorum sadece seni kast etmiyorum.

Kuran gerçekten tanrının gönderdiği kitap olsaydı herkes tarafından net bir şekilde anlaşılabilir olması gerekirdi. Kehf suresinin 86. ayetine bakarsan güneşin battığı yerden bahsediyor. Sen illa kuran haklıdır biz yanlış anlıyoruz kafasındasın. Ben neyse onu söylerim. Buraya bir hadis bırakıyım ama yalan demeyin.

Bilim-öncesi topluluklarda tarih boyunca sorulagelmiş olan bir soruya “Peygamber” cevap vermekte:
“Güneş geceleri nereye gidiyor?”
Peygamber’in cevabı:
Arş’ın altında secde yapmaya gider; bu maksatla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul
edilmeyeceği, izin isteyip izin verilmeyeceği zamanın (kıyametin) gelmesi yakındır. O vakit kendisine:
”Geldiğin yere dön!” denir. Böylece battığı yerden doğar. (Buhari, Tefsir Ya-sin 1, Bed’ul-Halk 4,
Tevhid 22,23, Müslim, İman 250, (159), Tirmizi, Tefsir, Ya-sin, 4225)

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, gezenbocuk45 yazdı:

Kuran gerçekten tanrının gönderdiği kitap olsaydı herkes tarafından net bir şekilde anlaşılabilir olması gerekirdi. Kehf suresinin 86. ayetine bakarsan güneşin battığı yerden bahsediyor. Sen illa kuran haklıdır biz yanlış anlıyoruz kafasındasın. Ben neyse onu söylerim. Buraya bir hadis bırakıyım ama yalan demeyin.

Bilim-öncesi topluluklarda tarih boyunca sorulagelmiş olan bir soruya “Peygamber” cevap vermekte:
“Güneş geceleri nereye gidiyor?”
Peygamber’in cevabı:
Arş’ın altında secde yapmaya gider; bu maksatla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul
edilmeyeceği, izin isteyip izin verilmeyeceği zamanın (kıyametin) gelmesi yakındır. O vakit kendisine:
”Geldiğin yere dön!” denir. Böylece battığı yerden doğar. (Buhari, Tefsir Ya-sin 1, Bed’ul-Halk 4,
Tevhid 22,23, Müslim, İman 250, (159), Tirmizi, Tefsir, Ya-sin, 4225)

Bu sorunuza copy past ile cevap vereceğim.

Daha önce belirttiğim gibi çok ilmi bilgim yok. Ben mantığımla cevap veriyorum sizlere.

“Güneş battığı bir sırada mescide girdim. Rasülullah (asm) oturuyordu. Bana:

'Ey Ebu Zer, şu güneş nereye gidiyor, biliyor musun?' dedi. Ben,

‘Allah ve Rasülü bilir’. dedim. Şöyle buyurdu:

‘Secde yapmak için müsaade almaya gidiyor ve kendisine müsaade ediliyor. Sanki bir gün ona ‘Buradan Doğ!’ denilecek, o da battığı yerden doğacaktır." Rasülullah (asm) daha sonra

‘Güneş, kendisine tayin edilmiş bir yere doğru akıp gider.’(Yasin,

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, kabara yazdı:

Bu sorunuza copy past ile cevap vereceğim.

Daha önce belirttiğim gibi çok ilmi bilgim yok. Ben mantığımla cevap veriyorum sizlere.

“Güneş battığı bir sırada mescide girdim. Rasülullah (asm) oturuyordu. Bana:

'Ey Ebu Zer, şu güneş nereye gidiyor, biliyor musun?' dedi. Ben,

‘Allah ve Rasülü bilir’. dedim. Şöyle buyurdu:

‘Secde yapmak için müsaade almaya gidiyor ve kendisine müsaade ediliyor. Sanki bir gün ona ‘Buradan Doğ!’ denilecek, o da battığı yerden doğacaktır." Rasülullah (asm) daha sonra

‘Güneş, kendisine tayin edilmiş bir yere doğru akıp gider.’(Yasin,

Arapça’da “felek” dönen bir şey demek olup, bunun çoğulu eflâkdır. Alimler bu hususta
farklı farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazıları, feleğin, bir cisim (maddi bir şey) olmadığını, bunun o
yıldızların, döndüğü mahal ve yer (yörünge) anlamına geldiğini söylemişlerdir ki, bu Dahhâk’ın
görüşüdür. Ekseri ulemâ ise, “Hayır, bunlar yıldızların, üzerinde dönmüş oldukları maddî şeylerdir”
demişlerdir ki, bu Kur’ân’ın nassına daha yakındır. Bu görüşte olanlar da, kendi aralarında, bunun
keyfiyyeti hususunda ihtilâf etmişlerdir.(…) bazıları, “Felek, güneşin, ayın ve yıldızların içinde ve
kendisinde hareket ettiği çevrelenmiş bir dairedir” derken, Kelbî, “Bu, kendisinde, yıldızların akıp
gittiği, bir su kütlesidir” demiş ve görüşünü, “çünkü yüzmek ancak su içinde olur” demiştir. Biz diyoruz
ki: Biz bunu kabul edemeyiz. Çünkü, yarışırken ve koşarken, ayaklarını iyice gererek atan ata, “(Adetâ)
yüzüyor!” denilir. Felsefecilerin ve astronomların ekseri ise şöyle demişlerdir: “Felek, ağır ve hafif
olmayan; delinmeyi, yapışmayı, büyümeyi, solmayı kabul etmeyen, katı kütledir.” Felfesecilerin
görüşlerine karşı olan sözler ve açıklamalar, ilgili kitablarda ele alınmıştır. Doğru olan ise, göklerin
vasıflarını bilmenin yolunun ancak nakilden geçtiğidir.
Görüldüğü üzere, İslam âlimlerinin çoğunluğu ”felek” kelimesini zaten ”yörünge” olarak değil maddi
bir cisim olarak yorumlamışlardır. Ancak ”yörünge” görüşünü kabul etsek bile bundan -yukarda
açıklandığı üzere- herhangi bir mucize çıkmaz.

Kuran’da ve Hadislerdeki “Dünya-Güneş-Ay” tasvirlerindeki yörünge kavramı hakim olan ilkel ve
yanlış evren algısına dayanmaktadır.
Dünya, başı ve sonu olan düz sabit bir tepsi/döşek olarak düşünülmüş, Güneş ve Ay’ın bu düz döşeğin
üstünde belli bir rotada doğup, yükselip sonunda da battığı sanılmıştır.

Kuran’ın Güneş’e bakışı Furkan Suresi’nin 45.-47. ayetleri incelenerek de anlaşılabilir:
“Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı. Sonra biz güneşi gölgeye
delil kıldık.” (Furkan/45)
“Sonra onu kendimize yavaş yavaş çektik.” (Furkan/46)
“O, geceyi size bir örtü, uykuyu istirahat zamanı ve gündüzü de hareket ve çalışma vakti yapandır.”
(Furkan/47)
Furkân 45, dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünün bilinmediğinin açık göstergesidir. “Gölgenin
sabit kalabilmesi”, Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmeyi bırakması ve aniden durması demektir.
Bu durumda neler olurdu, tahmin etmek güç olmasa gerek.. Ama bilindiği gibi Kuran’da Güneş,
Dünya’ya yaklaşıp uzaklaşan ve böylece gece-gündüz oluşumunu sağlayan bir varlıktır. Furkân 46′da
Güneş’in yavaş yavaş “kendilerine” doğru çekildiği anlatılıyor. Böylece gece oluşuyor ve gecegündüzün
nimetleri takip eden ayette anlatılıyor. Kutuplarda durumun altı ay uyku-istirahat ve altı ay
da hareket-çalışma olarak ayarlanması elbette Allah’ın takdiri oluyor bu durumda…

İlgili ayetlerde ”yörünge” olarak çevrilen ”felek” kelimesi İslam âlimlerinin çoğunluğu tarafından
maddi bir cisim olarak yorumlanmıştır. Ama biz iyi niyetle bu sözcükten bugünkü anlamıyla ”yörünge”
diye söz edelim. Bu durumda bile bir mucize değil ancak Güneş ve Ay’ın belli yörüngeler/rotalar
istikametinde hareket ettiği çıkar ki bu da Kuran’dan yüzyıllar önce söylene ve yazılagelmiş bir bilgidir.
Güneş, Ay ve evrenle ilgili ayetleri irdelediğimizde ise Kuran’da ilkel ve yanlış bir evren modelinin
hâkim olduğunu görürüz. Sahih Hadisler de bunu teyit eder niteliktedir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 dakika önce, gezenbocuk45 yazdı:

Arapça’da “felek” dönen bir şey demek olup, bunun çoğulu eflâkdır. Alimler bu hususta
farklı farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazıları, feleğin, bir cisim (maddi bir şey) olmadığını, bunun o
yıldızların, döndüğü mahal ve yer (yörünge) anlamına geldiğini söylemişlerdir ki, bu Dahhâk’ın
görüşüdür. Ekseri ulemâ ise, “Hayır, bunlar yıldızların, üzerinde dönmüş oldukları maddî şeylerdir”
demişlerdir ki, bu Kur’ân’ın nassına daha yakındır. Bu görüşte olanlar da, kendi aralarında, bunun
keyfiyyeti hususunda ihtilâf etmişlerdir.(…) bazıları, “Felek, güneşin, ayın ve yıldızların içinde ve
kendisinde hareket ettiği çevrelenmiş bir dairedir” derken, Kelbî, “Bu, kendisinde, yıldızların akıp
gittiği, bir su kütlesidir” demiş ve görüşünü, “çünkü yüzmek ancak su içinde olur” demiştir. Biz diyoruz
ki: Biz bunu kabul edemeyiz. Çünkü, yarışırken ve koşarken, ayaklarını iyice gererek atan ata, “(Adetâ)
yüzüyor!” denilir. Felsefecilerin ve astronomların ekseri ise şöyle demişlerdir: “Felek, ağır ve hafif
olmayan; delinmeyi, yapışmayı, büyümeyi, solmayı kabul etmeyen, katı kütledir.” Felfesecilerin
görüşlerine karşı olan sözler ve açıklamalar, ilgili kitablarda ele alınmıştır. Doğru olan ise, göklerin
vasıflarını bilmenin yolunun ancak nakilden geçtiğidir.
Görüldüğü üzere, İslam âlimlerinin çoğunluğu ”felek” kelimesini zaten ”yörünge” olarak değil maddi
bir cisim olarak yorumlamışlardır. Ancak ”yörünge” görüşünü kabul etsek bile bundan -yukarda
açıklandığı üzere- herhangi bir mucize çıkmaz.

Kuran’da ve Hadislerdeki “Dünya-Güneş-Ay” tasvirlerindeki yörünge kavramı hakim olan ilkel ve
yanlış evren algısına dayanmaktadır.
Dünya, başı ve sonu olan düz sabit bir tepsi/döşek olarak düşünülmüş, Güneş ve Ay’ın bu düz döşeğin
üstünde belli bir rotada doğup, yükselip sonunda da battığı sanılmıştır.

Kuran’ın Güneş’e bakışı Furkan Suresi’nin 45.-47. ayetleri incelenerek de anlaşılabilir:
“Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı. Sonra biz güneşi gölgeye
delil kıldık.” (Furkan/45)
“Sonra onu kendimize yavaş yavaş çektik.” (Furkan/46)
“O, geceyi size bir örtü, uykuyu istirahat zamanı ve gündüzü de hareket ve çalışma vakti yapandır.”
(Furkan/47)
Furkân 45, dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünün bilinmediğinin açık göstergesidir. “Gölgenin
sabit kalabilmesi”, Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmeyi bırakması ve aniden durması demektir.
Bu durumda neler olurdu, tahmin etmek güç olmasa gerek.. Ama bilindiği gibi Kuran’da Güneş,
Dünya’ya yaklaşıp uzaklaşan ve böylece gece-gündüz oluşumunu sağlayan bir varlıktır. Furkân 46′da
Güneş’in yavaş yavaş “kendilerine” doğru çekildiği anlatılıyor. Böylece gece oluşuyor ve gecegündüzün
nimetleri takip eden ayette anlatılıyor. Kutuplarda durumun altı ay uyku-istirahat ve altı ay
da hareket-çalışma olarak ayarlanması elbette Allah’ın takdiri oluyor bu durumda…

İlgili ayetlerde ”yörünge” olarak çevrilen ”felek” kelimesi İslam âlimlerinin çoğunluğu tarafından
maddi bir cisim olarak yorumlanmıştır. Ama biz iyi niyetle bu sözcükten bugünkü anlamıyla ”yörünge”
diye söz edelim. Bu durumda bile bir mucize değil ancak Güneş ve Ay’ın belli yörüngeler/rotalar
istikametinde hareket ettiği çıkar ki bu da Kuran’dan yüzyıllar önce söylene ve yazılagelmiş bir bilgidir.
Güneş, Ay ve evrenle ilgili ayetleri irdelediğimizde ise Kuran’da ilkel ve yanlış bir evren modelinin
hâkim olduğunu görürüz. Sahih Hadisler de bunu teyit eder niteliktedir.

 

Hocam uzun uzun yazmanıza ve ayetleri buraya eklemenize gerek yok. İnanın çok uzun yazıları okuyamıyorum. Zamanında çok okuduğum için kafamda ağrı yapıyor.

Sonuçta ben alim değilim bütün ayetleri sana açıklayamam.

Tamam arşın altında batar demiş zaten atmosferin içinde batar dememiş ki. 

Arşı google da aratınca ne demek istendiğini zaten anlayacaksınız.

tarihinde kabara tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
10 dakika önce, kabara yazdı:

Hocam uzun uzun yazmanıza ve ayetleri buraya eklemenize gerek yok. İnanın çok uzun yazıları okuyamıyorum. Zamanında çok okuduğum için kafamda ağrı yapıyor.

Sonuçta ben alim değilim bütün ayetleri sana açıklayamam.

Tamam arşın altında batar demiş zaten atmosferin içinde batar dememiş ki. 

Arşı google da aratınca ne demek istendiğini zaten anlayacaksınız.

83. (Ey Muhammed!) Bir de sana Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar. De ki: "Size ondan bir anı okuyacağım."

84. Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda (amacına ulaşabileceği) bir yol verdik.

85. O da (Batı'ya gitmek istedi ve) bir yol tuttu.

86. Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu. Orada (kâfir) bir kavim gördü. "Ey Zülkarneyn! Ya (onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın" dedik.

87. Zülkarneyn, "Her kim zulmederse, biz onu cezalandıracağız. Sonra o Rabbine döndürülür. O da kendisini görülmedik bir azaba uğratır" dedi.

Ayetleri okursan güneşin balçığa attığını söyler. Umarım anlarsın. Kurana göre dünya düzdür. Objektik olarak okursan görürsün. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Allah'ın iradesi "küllî irade".

Kulun iradesi, "cüz'î irade"dir.

 

Arapça'da, bahsettiğiniz ayetlerde, "yehdî men yeşâu"=(dilediğini hidayet eder) diye tercüme edilen cümle kalıbı, aynı zamanda "dileyeni hidayet eder" anlamına da gelmektedir..

 

İşte ayetlerde bahsedilen durum, olaya bakış açısı yönündendir. Şöyle ki:

Allah, söz konusu ayetlerde küllî iradenin baskın olduğu açıdan olaya dikkat çektiği zaman, (dilediğini hidayet eder) anlamında konuşur..

 

Kulun iradesine dikkat çekilen yerlerde de, (dileyeni hidayet eder) manasında konuşur..

 

Bu durumda ince bir nüans vardır.

Ben tahtaya elimle vurduğumda, önce ben mi vurmuşumdur yoksa ses mi önce çıkmıştır?! O kadar bitişiktir ki iki olay, ikisini birbirinden ayırt etmek çok zordur..

 

Aynen öyle de; kulun hidayeti dilemesi sonucunda, Allah'ın iradesi bu yönde tecelli edecek ve kul hidayet bulacaktır.. Fakat önce kul mu hidayeti dilemelidir ya da dilemiştir, yoksa bunu Allah mı önce dilemiştir..

İşte bu konuya hiç bir vukufiyetleri olmayan münkirlere ve cahilce felsefe yapanlara, Allah muhatap almaksızın, sözü kısa kesiyor ve aynı sözü öncekiler de söylemişti diyerek, bu cahilce yoruma kısadan cevap veriyor..

 

Çünkü bu kafirlerin derdi, "HAKİKAT ARAŞTIRMACILIĞI" değildir..

 

Derdi diyalektik olana ilmî cevap verilmez..

Bu, ilmi ayağa düşürmek olur..

Aynen biz buradaki ateistlere her ne cevap versek, mutlaka bir diyalektik ile karşılaştığımız gibi..

Çünkü maksat hakikati bulmak değil; hakikate karşı direnmektir!

Niyet kötü yani..

 

Ayrıca, İslam peygamberinin evlilikleri, bu dinin yumuşak karnıdır diye düşünerek oradan saldırmaya çalışmak da, ancak peygamberin evliliklerinin her birini sağlıklı kaynaklardan araştırmamış olan cahillere işler.. İşin iç yüzünü bilen kişiler için, bu ithamlar hiç bir şekilde gerçeği yansıtmadığı için, herhangi bir değer ifade etmez.. 

 

Kur'an'dan saçma ayetler diye verdiğiniz örneklerin altına gülücük koymakla, o ayetler saçma ya da komik olmuyor; sadece sizler ibretlik oluyorsunuz! Niye mi? Şöyle ki:

Kendi ateizm çukurunuzda, hiç bir tutarlılığı olmayan modern bir putperestliğe inanıyorsunuz fakat bunun farkında bile değilsiniz. Çünkü ateizm demek, rastgele tuşlara basmak suretiyle, harika bir bilgisayar programı ortaya çıkabileceğine inanmaktan bile daha saçma olan katrilyonlarca rastlantısal(!) yazılımın, her saniye kateilyonlarca kez tekrar edildiğine inanmayı gerektirir.. 

Dolayısıyla, siz ateistler, öncelikle İslam'da tutarsızlık aramalı değil; ateizm düşüncesinde tek bir tane tutarlılık olduğunu, matematik ve ihtimal hesaplarıyla ortaya koymalısınız.. Siz hele bir bunu yapın, ondan sonra ilimden bilimden akıldan bahsedin..

Bu kadar bilime aykırı bir kabile dini bile yoktur dünya üzerinde.. Ateizm, herhangi bir kabile dininin, kendi iç sistematiği dahilindeki batıl tutarlılığı kadar bir tutarlılıktan bile mahrumdur.. Gerçek bu arkadaşlar.. Darılmaca kırılmaca yok..

 

Aklınız hep pisliğe çalışmasın..

Biraz da önyargısız okuyun..

Ayetleri mealden okuyarak müfessirlik taslamayın..

Arapça asıllarına bakmadan, her kelimeye kafanıza göre anlam yüklemeyin..

Çok komik oluyor.. ?

 

Dr. Ahmet.

(Tefsirci)

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 saat önce, Dr Ahmet yazdı:

Aklınız hep pisliğe çalışmasın..

Biraz da önyargısız okuyun..

Ayetleri mealden okuyarak müfessirlik taslamayın..

Arapça asıllarına bakmadan, her kelimeye kafanıza göre anlam yüklemeyin..

Çok komik oluyor.. ?

 

Dr. Ahmet.

(Tefsirci)

"siz ve her kes yanlış anlıyor. Bir ben doğru anlıyorum. Arapça farsça İbranice blabla ca bilmeden mealler ile kuranı anlayamazsınız" 

Diyen biri daha geldi...

 

"Kuran Araplara, anlasınlar diye Kendi dillerinde gönderildi (indirildi). Kendi dinlerine indirilmese idi Bu ne biçim kuran anlamadığımız dilde dersiniz" diyen kuran iken, Ben "kuran Araplara indirilmiş, biz türküz" deyince itiraz ediliyor...

 

Kuran, tanrının eserleri olan insanları "acaba adaletsiz ve beni aşağılayan nitelikleri içeren din denilen naneleri bana yakıştıracaklar mı bu hadsizler" mentalite sindeki din kitaplarından 1 tanesidir. 

Tanrıya hakarettir.

 

Dinsizin hakkından imansız gelirmiş atasözü buraya CUK oturuyor ? 

 

Prof. Rasyonel Düşünce

(Düşünen insan) 

tarihinde RasyonelDüşünce tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 31.03.2020 at 01:11, kabara yazdı:

Sen konuyu anlayamamışsın ki. Gök derken neyi kast etmiş  sence hadi bil bakalım ?

Soru bana olmamak ile beraber, cevap ta size değil. Genel okuyuculara yazmak istedim... 

 

Gök derken Atom demek istiyor orada. Göklerde ne var?

-taş ışık enerji vb. 

Bunlar temelde nedir? 

- madde 

 

Maddenin yapı taşı nedir? 

-Atom parçacıkları

 

Yani orada gök derken aslında Atom demek istiyor ve Varlığı temelini Bize söylüyor...

 

Fırından yeni çıkan MUCİZE

ATOM deyince akla Atom bombası gelir. Ve bu bir patlamaya delalettir.

Madde Atomlardan oluşmuştur.

Evren (madde) Büyük patlama ile evreni oluşturmuştur.

Evren'i oluşturan Büyük Patlama tıpkı Atom bombası gibi (kinaye) patlamıştır. 

Yani kuran Big Bang i AP açık yazıyor... 

 

Yani GÖK derken aslında Atom diyor. Ve Burada da sadece büyük alimlerin girebileceği bu Mucizeden bahsediyor. 

 

Dolayısı ile cevap 

Size ATOM, Büyük Alimlere ise Big Bang tir... 

 

Bu mucizeyi bile inkar mı edeceksiniz siz ataistler heeeee....

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Şüphesiz, iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve Sâbiîler’den de Allah’a ve âhiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler.BAKARA 62

 

Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.MAİDE 51"

 

Bi taraftan yahudilerde kraldır hristiyanlarda cicidir , onlara da bi kıyak geçicem diyen bi ellah.

Aynı ellah bi bakıyorsun uzak durun bu yahudilerden felan onlar zalimdir diyor.

Sanırım müslümanlarla kafa buluyor bu allah

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...