Jump to content

Bütün Varlıkları Allah yarattı .Öyleyse Allah'ı kim yarattı?


Recommended Posts

Bütün varlıkları Allah yarattı. Öyleyse Allah'ı kim yarattı?


Allah'ın varlığına bir sebeb veyâ başlangıç arayan sorular, mâkul (akla uygun) olmayan sorulardandır. Şöyle ki:
 

Evvelinde yokluk olan bir vârlığa gerçek bir varlık denemez. Önceden yok olup sonradan vâr olan\vâr edilen bir varlık Hakikî bir varlık değildir.

Evvelce yok olan bir şeye gerçek bir vâr denilemeyeceği gibi, evvelde yok olan bir şey kendi kendine vâr olamaz. Çünkü Mutlak yokluktan, zerre miktâr varlık oluşmaz. Mutlak yokluk, hiç bir zamân varlığa dönüşmez, tebeddül etmez.
 

Varlığı kendisinden olmayıp bir başka vâr ediciye dayanan bir varlık, hakikî bir varlık değildir. Varlığının başlangıcı hangi varlığa dayanıyorsa dayandığı varlığın izâfesi ve yansıması bir varlığa sâhip olabilir. Buna gerçek varlık değil hayâlî veyâ nisbî veyâ izâfî varlık denir ancak.
 

Allah'ı kim yarattı demek, Allah'ın gerçek bir varlık olmadığını, O'nu vâr eden başka bir vârlığa dayandığını düşünmektir ki, bu makul olmayan düşünce silsilesi (onu kim yarattı, ondan öncekini kim yarattı, daha önceki yaratanı kim yarattı gibi...) sonsuza kadar sürüp gider. Ve bu sonsuza kadar süren zincir aslında varlıkların bir silsilesi değil, yoklukların (hayâlî varlıkların, hayâlî yaratıcıların) bir silsilesi olur ki, bu mantıksız silsileyi bir asl-ı hakikîye bağlamak mümkün olmaz.

Yukarıda yokluktan varlık olmayacağını belirttiğimizden, makul düşünebilen akıl, her varlığın dayandığı nihâyî bir mutlak varlığın olması gerektiğini anlar. Ve Bütün izâfî ve mukayyed ve hayâlî varlıkların veyâ maddî ve zamânlı varlıkların menşei olarak bir mutlak varlığın olması gerektiğine hükmeder. (Tabi bu gerçeği kavrayan akıl, akl-ı meâd olan akıldır ki kâfirlerde bu anlamda akıl yoktur. Akıl; kalpte olan bir nûrdur. Bütün insânlardaki akla, akl-ı meâş denir.) Çünkü bunca varlığın menşei ancak mutlak ve hakikî bir varlık olmak îcâb eder. Hem aklen, hem keşfen hem de Peygamberlerin bildirdiğine göre Tek bir ilâh vardır adı Allah'tır (c.c.) ve O ilâhın mutlak bir varlığı vardır.
 

Mutlak varlığa dayanan, Mutlak varlık ile kâim olabilen bütün varlıklar, nisbî ve izâfî ve hayâlî varlıklardır. Allah'ın varlığı olmadan vâr olmaları mümkün değildir. Allah'ın yaratması ve kayyumiyetinin hâricinde telâkkî edildiklerinde yok hükmündedirler. Değişim, dönüşüm, yaratılma bozunma hep hakikî olmayan bu varlıklar içindir, Eşyâyı Kâinât içindir. Eşyâyı Kâinâtın varlığı hadîstir ve mahlûktur. Halbuki Kâinâtların menşei olan Mutlak varlık, Eltâf-ı eltâf-ı lâtîf olup, bir evveli ve âhîri olmayıp hiç bir sûrette mahlûk (yaratılmış) değildir. Bu varlık ya'nî mutlak varlık ya'nî hakikî varlık ya'nî öz varlık,, Allah-u Teâlânın Zât'ının ta kendisidir. Allah'ın Zât'ı sırf varlıktır.
 

Alıntıdır, yazan: a. a. şenol

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

sonrada o yüce Allah dedi ki; evli olsalar bile savaşta yendiğiniz adamların karısını alın yataga atın, kızlarını ve kız kardeşlerinide yatağa atın. anası işinize yararsa  onuda yataga atın .. (nisa24)

tarihinde Burakey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
18 dakika önce, Burakey yazdı:

sonrada o yüce Allah dedi ki; evli olsalar bile savaşta yendiğiniz adamların karısını alın yataga atın, kızlarını ve kız kardeşlerinide yatağa atın. anası işinize yararsa  onuda yataga atın .. (nisa24)

 

Başlıktaki sorunun cevâbı hakkında mâkul bir i'tirâz yapamayacağını anladın. Başka bir konuya daldın. O konu hakkında da açıklama yaptığımızda sen başka i'tirâza geçeceksin. Anlayışsızlığınızın bir sınırı olmadığı için, sen sürekli i'tirâz edeceksin. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 saat önce, Hurrican yazdı:

Bütün varlıkları Allah yarattı. Öyleyse Allah'ı kim yarattı?


Allah'ın varlığına bir sebeb veyâ başlangıç arayan sorular, mâkul (akla uygun) olmayan sorulardandır. Şöyle ki:
 

Evvelinde yokluk olan bir vârlığa gerçek bir varlık denemez. Önceden yok olup sonradan vâr olan\vâr edilen bir varlık Hakikî bir varlık değildir.

Evvelce yok olan bir şeye gerçek bir vâr denilemeyeceği gibi, evvelde yok olan bir şey kendi kendine vâr olamaz. Çünkü Mutlak yokluktan, zerre miktâr varlık oluşmaz. Mutlak yokluk, hiç bir zamân varlığa dönüşmez, tebeddül etmez.
 

Varlığı kendisinden olmayıp bir başka vâr ediciye dayanan bir varlık, hakikî bir varlık değildir. Varlığının başlangıcı hangi varlığa dayanıyorsa dayandığı varlığın izâfesi ve yansıması bir varlığa sâhip olabilir. Buna gerçek varlık değil hayâlî veyâ nisbî veyâ izâfî varlık denir ancak.
 

Allah'ı kim yarattı demek, Allah'ın gerçek bir varlık olmadığını, O'nu vâr eden başka bir vârlığa dayandığını düşünmektir ki, bu makul olmayan düşünce silsilesi (onu kim yarattı, ondan öncekini kim yarattı, daha önceki yaratanı kim yarattı gibi...) sonsuza kadar sürüp gider. Ve bu sonsuza kadar süren zincir aslında varlıkların bir silsilesi değil, yoklukların (hayâlî varlıkların, hayâlî yaratıcıların) bir silsilesi olur ki, bu mantıksız silsileyi bir asl-ı hakikîye bağlamak mümkün olmaz.

Yukarıda yokluktan varlık olmayacağını belirttiğimizden, makul düşünebilen akıl, her varlığın dayandığı nihâyî bir mutlak varlığın olması gerektiğini anlar. Ve Bütün izâfî ve mukayyed ve hayâlî varlıkların veyâ maddî ve zamânlı varlıkların menşei olarak bir mutlak varlığın olması gerektiğine hükmeder. (Tabi bu gerçeği kavrayan akıl, akl-ı meâd olan akıldır ki kâfirlerde bu anlamda akıl yoktur. Akıl; kalpte olan bir nûrdur. Bütün insânlardaki akla, akl-ı meâş denir.) Çünkü bunca varlığın menşei ancak mutlak ve hakikî bir varlık olmak îcâb eder. Hem aklen, hem keşfen hem de Peygamberlerin bildirdiğine göre Tek bir ilâh vardır adı Allah'tır (c.c.) ve O ilâhın mutlak bir varlığı vardır.
 

Mutlak varlığa dayanan, Mutlak varlık ile kâim olabilen bütün varlıklar, nisbî ve izâfî ve hayâlî varlıklardır. Allah'ın varlığı olmadan vâr olmaları mümkün değildir. Allah'ın yaratması ve kayyumiyetinin hâricinde telâkkî edildiklerinde yok hükmündedirler. Değişim, dönüşüm, yaratılma bozunma hep hakikî olmayan bu varlıklar içindir, Eşyâyı Kâinât içindir. Eşyâyı Kâinâtın varlığı hadîstir ve mahlûktur. Halbuki Kâinâtların menşei olan Mutlak varlık, Eltâf-ı eltâf-ı lâtîf olup, bir evveli ve âhîri olmayıp hiç bir sûrette mahlûk (yaratılmış) değildir. Bu varlık ya'nî mutlak varlık ya'nî hakikî varlık ya'nî öz varlık,, Allah-u Teâlânın Zât'ının ta kendisidir. Allah'ın Zât'ı sırf varlıktır.
 

Alıntıdır, yazan: a. a. şenol

 


Tüm bu tespitmiş gibi görülen önermeler, müellifin kendi aklının ürünüdür. 
Doğruluğunu ya da aksini ispat edebilecek bir delil yoktur.

- Evvelinde yokluk olan bir varlık gerçek değildir,
+ Tanrının bir varlık olduğunu teistler iddia ediyor. Ortada bilimin ve ortalama insan aklının kabul edeceği hiç bir delil yok! Gören yok, ölçen, biçen, deneyen, deneyi tekrarlayabilen yok. Dolayısıyla bir tanrının var olmadığını öne süren bireyler için anlamsız bir  önerme. yani "kendin çal kendin oyna"...

- Varlığı kendisinden olmayıp bir başka vâr ediciye dayanan bir varlık, hakikî bir varlık değildir.
+ Evrenin başka bir var edici tarafından var edildiğini teistler iddia ediyor. Oysa bilim bunun tam tersini söylüyor. Öte yandan, evrenin bir yaratıcıya gereksinim duymadığı bilimsel olarak apaçık ortadayken, kendisini "kişi" olma yetisine sahip görmeyen, hezeyanlarla dolu teist bilincinin bir yaratıcı gereksinimi duyması gayet makûldür. 

- Yukarıda yokluktan varlık olmayacağını belirttiğimizden....
+ Kısmen doğru ve fakat eski bir tespit; "kâfir" Newton 350 sene önce bunları söylemişti. Ancak günümüzde kuantum fizikçileri farklı şeyler söylüyor. Nano saniyeler içinde varlıktan yokluk, yokluktan varlık sekansına geçen parçacıklar, "yok" iken Higgs alanından geçip var olan bozonlar vs vs... Sizin 1680'lerde takılı kalmanız gayet doğaldır  çünkü dininiz dogmadır. Oysa bilim pozitiftir, gelişmeye açıktır.  

- Mutlak varlığa dayanan, Mutlak varlık ile kâim olabilen bütün varlıklar, nisbî ve izâfî ve hayâlî varlıklardır. Allah'ın varlığı olmadan vâr olmaları mümkün değildir.
+ Dünya, yıldızlar, dağlar, sular, insanlar hepsi birer varlıktır, varlıklarına kanıt sunmak ancak zekâ özürlü ya da öğrenme güçlüğü olan bireylerin eğitiminde gerekli olabilir. Bilim ve ontoloji bize bunu söylüyor. "Göreli varlık" olduğunu öne sürdüğünüz 7.62mm çapında bir NATO mermisi, göreli bir varlık olan bedeninize isabet ettiğinde gerçekten göreli mi göresiz mi olduğunu rahatça idrak edebilirsiniz. 
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, adeist yazdı:

Gereksiz ileti. Silinebilir.

bu yazı bir başka yerden alıntı gibi  geldi yani çok tanıdık bir yazı gibi geldi. bana uzun  yıllar önce bu yazıyı bir başka yerde okumuştum tanrı kavramı varlıkmıdır? soyutmudur? somutmudur? işin işginç yanı evvelindede tanrının yoklugunu ispatlıyamadıkki nasıl? olucak evvveli nasıl? olucak diyorum. önce bunu çözmemiz gerekmiyormu? evvelinden yani hiçlikten hiç bir şey oluşmuyacagını ispatlıyabildikmi? tabıkı hayır.teistler gibi allahı evren olarak algılarsak soru gayet mantıklı geliyor. alalhı kım? yarattıkı allahı kavramsal

olarak varlık aşamasından sıyırıpta metafizik boyut olarak algılarsak daha akıcı  düşünürüz.

tanrıyı bir boyut olarak kabul ettıkımı? ettık peki? o boyutta farklı tanrıların olmadığını isaptlıyabildikmi? tabıkı hayır.buarada senin yokluk dediğin baglamıda boyut olarak lanse ettıkmı? tanrıların boyutu veya evrenın dışı diyelım daha basitçe.

şimdi bunun imkansız olduğunu düşündüğün için varlıkla yokluk terimlerini islamı kaynaklara göre baz aldın.tek tanrı tek evren 

modelı. varlık dediğimiz dağlar taşlar değildir. varlık dedıgımız canlıdır. düşünür aklı ve mantıgı vardır. dolayısıylede bizler daglara taslara ve yıldızlara varlık gözüyle bakamayız. madde boyutu olarak cansız nesneler olarak bakabiliriz. çünkü varlık dedıgımizde 

herşey demek çok yanlış bir teolojık ve kavram yaratıcaktır. varlık tekıldır çogula indirgenemez indirgersek bu seferde canlı ve cansız 

varlıklar demek zorunda kalırız. ve tanrıda canlı varlık olarak ispatlamış oluruz. 

canlı varlıkla düşünebilr. akıllı varlıklardır. peki? tanrının canlı varlıklardan farkı nedir???? tanrıda bizim gibi düşünebilir aklını kullanabilir. ve görebilir. öyle değilmi? sana aynen katılıyorum. oldukça gereksiz bir baslık 

umarım silinir 

yanlışlıkla sana  alıntı yapmışım nasıl? sana değil konu başlıgını açan kişiye alıntı yapmıştım. nasıl? oldu bende anlamadım. kusura bakma. 

 

 

 

tarihinde spartaküs abaküs tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, adeist yazdı:


Tüm bu tespitmiş gibi görülen önermeler, müellifin kendi aklının ürünüdür. 
Doğruluğunu ya da aksini ispat edebilecek bir delil yoktur.

- Evvelinde yokluk olan bir varlık gerçek değildir,
+ Tanrının bir varlık olduğunu teistler iddia ediyor. Ortada bilimin ve ortalama insan aklının kabul edeceği hiç bir delil yok! Gören yok, ölçen, biçen, deneyen, deneyi tekrarlayabilen yok. Dolayısıyla bir tanrının var olmadığını öne süren bireyler için anlamsız bir  önerme. yani "kendin çal kendin oyna"...

- Varlığı kendisinden olmayıp bir başka vâr ediciye dayanan bir varlık, hakikî bir varlık değildir.
+ Evrenin başka bir var edici tarafından var edildiğini teistler iddia ediyor. Oysa bilim bunun tam tersini söylüyor. Öte yandan, evrenin bir yaratıcıya gereksinim duymadığı bilimsel olarak apaçık ortadayken, kendisini "kişi" olma yetisine sahip görmeyen, hezeyanlarla dolu teist bilincinin bir yaratıcı gereksinimi duyması gayet makûldür. 

- Yukarıda yokluktan varlık olmayacağını belirttiğimizden....
+ Kısmen doğru ve fakat eski bir tespit; "kâfir" Newton 350 sene önce bunları söylemişti. Ancak günümüzde kuantum fizikçileri farklı şeyler söylüyor. Nano saniyeler içinde varlıktan yokluk, yokluktan varlık sekansına geçen parçacıklar, "yok" iken Higgs alanından geçip var olan bozonlar vs vs... Sizin 1680'lerde takılı kalmanız gayet doğaldır  çünkü dininiz dogmadır. Oysa bilim pozitiftir, gelişmeye açıktır.  

- Mutlak varlığa dayanan, Mutlak varlık ile kâim olabilen bütün varlıklar, nisbî ve izâfî ve hayâlî varlıklardır. Allah'ın varlığı olmadan vâr olmaları mümkün değildir.
+ Dünya, yıldızlar, dağlar, sular, insanlar hepsi birer varlıktır, varlıklarına kanıt sunmak ancak zekâ özürlü ya da öğrenme güçlüğü olan bireylerin eğitiminde gerekli olabilir. Bilim ve ontoloji bize bunu söylüyor. "Göreli varlık" olduğunu öne sürdüğünüz 7.62mm çapında bir NATO mermisi, göreli bir varlık olan bedeninize isabet ettiğinde gerçekten göreli mi göresiz mi olduğunu rahatça idrak edebilirsiniz. 
 

 

Anlayabileceğine dâir yazında bir işâret görseydim uzun cevap yazardım. Mümkün olduğunca çok kısa cevap veriyorum.
 

2 saat önce, adeist yazdı:

Tüm bu tespitmiş gibi görülen önermeler, müellifin kendi aklının ürünüdür. 

 

Değildir.

 

2 saat önce, adeist yazdı:

Doğruluğunu ya da aksini ispat edebilecek bir delil yoktur.

 

Meselâ Matematik ilmiyle uğraşanlar, Matematiği öğrenme aşamalarından hiç birinde, hocalarına ikide bir delil sormazlar. Soranlar, matematiğin m. sinden bile habersiz olanlardır. Tasavvuf da bir ilimdir. O ilmi öğrenmeye başladığında, sayısız bilginin birbirini doğruladığını görürsünve Delîl kroluğundan uzaklaşırsın. Her ilim dalı için bu delil kroluğu örneği geçerlidir.

 

2 saat önce, adeist yazdı:

- Evvelinde yokluk olan bir varlık gerçek değildir,
+ Tanrının bir varlık olduğunu teistler iddia ediyor. Ortada bilimin ve ortalama insan aklının kabul edeceği hiç bir delil yok! Gören yok, ölçen, biçen, deneyen, deneyi tekrarlayabilen yok. Dolayısıyla bir tanrının var olmadığını öne süren bireyler için anlamsız bir  önerme. yani "kendin çal kendin oyna"...

 

Hiçbir şey anlamadan, ezbere yorum yapmışsın.
Evvelinde yokluk olan varlığın gerçek olmaması demekle şunu anlatmaya çalışıyoruz. Kâinat yoktu, sonradan vâr oldu. Var olmadan önce, yoktu. O hâlde kâinât, gerçek bir varlık olamaz. İnsânlar da böyledir.

Allah, senin anladığın anlamda senin bildiğin düzeyde bir varlık değildir. Ya’nî îzâfî bir varlık, maddî bir varlık, hayâlî, yansıma, gölge bir varlık değildir. Allah, varlıktır ama mutlak varlıktır.

Kâinâtın varlığı, hakikî bir varlık olmasa da, Allah’ın varlığına nisbetle bir gölge mesâbesinde olsa da, Burada gördüğümüz, duyduğumuz, tattığımız dokunduğumuz hiçbirşey O’ndan başkası değildir. Herkes O’nu görür ama, anlamaz. Kur’ân; “Gözler O’nu idrâk edemez” dedi “Gözler O’nu görmez” demedi. Niye? Çünkü her göz, O’nu görür ama idrâk edemez.

 Delîl şebekliği nerde, irfân nerde…

 

2 saat önce, adeist yazdı:

- Varlığı kendisinden olmayıp bir başka vâr ediciye dayanan bir varlık, hakikî bir varlık değildir.
+ Evrenin başka bir var edici tarafından var edildiğini teistler iddia ediyor. Oysa bilim bunun tam tersini söylüyor. Öte yandan, evrenin bir yaratıcıya gereksinim duymadığı bilimsel olarak apaçık ortadayken, kendisini "kişi" olma yetisine sahip görmeyen, hezeyanlarla dolu teist bilincinin bir yaratıcı gereksinimi duyması gayet makûldür. 

 

Evliyânın vahdet-i vücûd irfânı, Evrenin başka bir vâredici tarafından yaratıldığını iddiâ etmez.
Evliyâullah, Evrenin hâricinde bir yaratıcı ve evren diye iki ayrı varlık kabul etmez. Evren, kendi iç dinamikleriyle hârîcî bir varlığa gereksinim duymaz derken, farkında olmadan Allah’tan bahsediyorsun. Çünkü Allah, varlıkta gizlidir.

 

2 saat önce, adeist yazdı:

- Yukarıda yokluktan varlık olmayacağını belirttiğimizden....
+ Kısmen doğru ve fakat eski bir tespit; "kâfir" Newton 350 sene önce bunları söylemişti. Ancak günümüzde kuantum fizikçileri farklı şeyler söylüyor. Nano saniyeler içinde varlıktan yokluk, yokluktan varlık sekansına geçen parçacıklar, "yok" iken Higgs alanından geçip var olan bozonlar vs vs... Sizin 1680'lerde takılı kalmanız gayet doğaldır  çünkü dininiz dogmadır. Oysa bilim pozitiftir, gelişmeye açıktır.  

 

Yok, derken Mutlak yokluk (adem-i mahz) kastediyoruz. Senin anladığın anlamda yoku kasdetmiyoruz. Senin anladığın anlamda yok,, gerçek bir yok zâten olamaz. Mutlak yoku insân zihni idrâk de edemez. Hem yok diye bir şey nasıl tasavvur edilebilir ki, Kâinât ve bizler, Allah’ın varlığının içindeyiz. Dolayısıyla, yok zannettiğimiz şeylerde birçok varlık gizlidir.

 

2 saat önce, adeist yazdı:

- Mutlak varlığa dayanan, Mutlak varlık ile kâim olabilen bütün varlıklar, nisbî ve izâfî ve hayâlî varlıklardır. Allah'ın varlığı olmadan vâr olmaları mümkün değildir.
+ Dünya, yıldızlar, dağlar, sular, insanlar hepsi birer varlıktır, varlıklarına kanıt sunmak ancak zekâ özürlü ya da öğrenme güçlüğü olan bireylerin eğitiminde gerekli olabilir. Bilim ve ontoloji bize bunu söylüyor. "Göreli varlık" olduğunu öne sürdüğünüz 7.62mm çapında bir NATO mermisi, göreli bir varlık olan bedeninize isabet ettiğinde gerçekten göreli mi göresiz mi olduğunu rahatça idrak edebilirsiniz. 

 

Hayâlî varlık dediğimizde, bizim hayâlimizde veyâ rü’yâmızda gördüğümüz varlıklar,, varlık boyutunu kasdetmiyoruz. Allah’ın mutlak varlığına kıyasla, şu evrenin varlığının hayâlî olduğunu veyâ Allah'ın hayâli olduğunu  anlatmaya çalışıyoruz.

Aynanın karşısına geçtiğimizde, aynada yansıyan görüntümüz bizim hayâlî bir varlığımızdır, Yansıma varlığın karşısındaki bizim maddî bedenimiz ise yansımaya nisbetle daha hakikî bir varlığa sâhiptir. Aynen bunun gibi, Kâinâtın varlığı, Allah’ın mutlak varlığına nisbetle bir gölgeden ibârettir (Gölge de bir yansımadır).
Umarım anlamışsındır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 dakika önce, Hurrican yazdı:

 

Anlayabileceğine dâir yazında bir işâret görseydim uzun cevap yazardım. Mümkün olduğunca çok kısa cevap veriyorum.
 

 

Değildir.

 

 

Meselâ Matematik ilmiyle uğraşanlar, Matematiği öğrenme aşamalarından hiç birinde, hocalarına ikide bir delil sormazlar. Soranlar, matematiğin m. sinden bile habersiz olanlardır. Tasavvuf da bir ilimdir. O ilmi öğrenmeye başladığında, sayısız bilginin birbirini doğruladığını görürsünve Delîl kroluğundan uzaklaşırsın. Her ilim dalı için bu delil kroluğu örneği geçerlidir.

 

 

Hiçbir şey anlamadan, ezbere yorum yapmışsın.
Evvelinde yokluk olan varlığın gerçek olmaması demekle şunu anlatmaya çalışıyoruz. Kâinat yoktu, sonradan vâr oldu. Var olmadan önce, yoktu. O hâlde kâinât, gerçek bir varlık olamaz. İnsânlar da böyledir.

Allah, senin anladığın anlamda senin bildiğin düzeyde bir varlık değildir. Ya’nî îzâfî bir varlık, maddî bir varlık, hayâlî, yansıma, gölge bir varlık değildir. Allah, varlıktır ama mutlak varlıktır.

Kâinâtın varlığı, hakikî bir varlık olmasa da, Allah’ın varlığına nisbetle bir gölge mesâbesinde olsa da, Burada gördüğümüz, duyduğumuz, tattığımız dokunduğumuz hiçbirşey O’ndan başkası değildir. Herkes O’nu görür ama, anlamaz. Kur’ân; “Gözler O’nu idrâk edemez” dedi “Gözler O’nu görmez” demedi. Niye? Çünkü her göz, O’nu görür ama idrâk edemez.

 Delîl şebekliği nerde, irfân nerde…

 

 

Evliyânın vahdet-i vücûd irfânı, Evrenin başka bir vâredici tarafından yaratıldığını iddiâ etmez.
Evliyâullah, Evrenin hâricinde bir yaratıcı ve evren diye iki ayrı varlık kabul etmez. Evren, kendi iç dinamikleriyle hârîcî bir varlığa gereksinim duymaz derken, farkında olmadan Allah’tan bahsediyorsun. Çünkü Allah, varlıkta gizlidir.

 

 

Yok, derken Mutlak yokluk (adem-i mahz) kastediyoruz. Senin anladığın anlamda yoku kasdetmiyoruz. Senin anladığın anlamda yok,, gerçek bir yok zâten olamaz. Mutlak yoku insân zihni idrâk de edemez. Hem yok diye bir şey nasıl tasavvur edilebilir ki, Kâinât ve bizler, Allah’ın varlığının içindeyiz. Dolayısıyla, yok zannettiğimiz şeylerde birçok varlık gizlidir.

 

 

Hayâlî varlık dediğimizde, bizim hayâlimizde veyâ rü’yâmızda gördüğümüz varlıklar,, varlık boyutunu kasdetmiyoruz. Allah’ın mutlak varlığına kıyasla, şu evrenin varlığının hayâlî olduğunu veyâ Allah'ın hayâli olduğunu  anlatmaya çalışıyoruz.

Aynanın karşısına geçtiğimizde, aynada yansıyan görüntümüz bizim hayâlî bir varlığımızdır, Yansıma varlığın karşısındaki bizim maddî bedenimiz ise yansımaya nisbetle daha hakikî bir varlığa sâhiptir. Aynen bunun gibi, Kâinâtın varlığı, Allah’ın mutlak varlığına nisbetle bir gölgeden ibârettir (Gölge de bir yansımadır).
Umarım anlamışsındır.


Açıkca hakaret ediyorsunuz.
Kimseye böyle bir hak tanıdığımı sanmıyorum.
Ama durun bir dakika, siz İslamistlerin tek bildiği, köşeye sıkışınca hakaret etmektir zaten. Neden şaşırıyorum ki ?
.......
Benim bilimcim, hurafeye, aktarmacılığa kapalıdır, sahteye kapalıdır, tek rehberim bilim ve fendir.
....
- Meselâ Matematik ilmiyle uğraşanlar, Matematiği öğrenme aşamalarından hiç birinde, hocalarına ikide bir delil sormazlar...
+ Zırvalığın dik alası ! Matematik tüm bilim dallarında DELİL niteliğindedir, tüm matematik formüller bizzat delildir, ters işlemi yapılabilir, tekrarlanabilir ve aynı sonucu alırsınız, sonuçları gözlemlenebilir, Atlantik açıklarında petrol arayan makinenin üzerindeki mikro işlemciyle 60 milyon km ötedeki Mars yüzeyinde canlı arayan makinenin mikro işlemcisine aynı matematik işlemi verirsiniz ve aynı sonucu alırsınız.

- O hâlde kâinât, gerçek bir varlık olamaz.
+ Varlık anlayışınız Aristonun bile gerisinde. Evren gerçek değilse, hiçbir gerçeklik yoktur. Bizzat gerçekliğin tanımını yapabilmeniz için dahi evrenin bir parçasına yani beyine ihtiyacınız olur.

Senin anladığın anlamda yoku kasdetmiyoruz.
+ Varlık-yokluk sübjektif değildir. Kafanıza göre tanım koyamazsınız, hayatını mağaralarda sülük olarak geçirmiş 3-5 miskinin hezeyanlarıyla ontolojiyi yargılayamazsınız.


- Evliyânın vahdet-i vücûd irfânı, Evrenin başka bir vâredici tarafından yaratıldığını iddiâ etmez.
+ Evliyanın ne dediği dünyadaki hiç kimseyi bağlamaz. Hiçbir evliya, insanlık adına, bilim adına bir tuğla koymamıştır. Kendilerinden başka hiç kimseye faydası dokunmamış leşler topluluğudur evliya ! Evliya = Veliullah = Allah dostu. Evrendeki tüm varlık ve tek varlık Allah'tır diyorsun, bu durumda sen veya veliullahın kim ki Allah'ın dostu olsun? Kendini - şeyhini aynı kalibrede mi görüyorsun tanrıyla?

- Allah'ın hayâli olduğunu  anlatmaya çalışıyoruz....
+ Ve o kadar emin konuşuyorsun ki sanki tanrının yanındasın. Hatta daha da ileri gidip tanrının rüyalarından bahsediyorsun, yani onun içindesin. Bu mudur bilim dediğin?

Bütün bu anlattıkların tasavvuf anlatısıdır. Herkes hayatının bir yerinde bunlarla karşılaşmıştır. Anlamak ya da anlamamak sadece dinleyenin isteğine tabidir; zeka seviyesine değil ! Çünkü anlatılanlar gerçekler değil yalnızca dergâh babalarının uyuşturucu madde etkisi altındaki hezeyanlarıdır. Dünyaya dair, evrene dair, varlığa dair en ufak bir bilgi kırıntısı içermezler, ortaya koydukları ahlâk yapısı da seküler ahlâktan düşük seviyede olmasına rağmen hatrı sayılırdır. (bu anlamda islamdan üstün olduğu varsayılabilir)   Bunun dışında pratik bir getirisi de yoktur.

Veleddallin amin .

tarihinde adeist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
22 saat önce, Hurrican yazdı:

 

Başlıktaki sorunun cevâbı hakkında mâkul bir i'tirâz yapamayacağını anladın. Başka bir konuya daldın. O konu hakkında da açıklama yaptığımızda sen başka i'tirâza geçeceksin. Anlayışsızlığınızın bir sınırı olmadığı için, sen sürekli i'tirâz edeceksin. 

 neyin kafasını yaşıyorsun dostum. Allaha inanan bir insan  mucizelere inanan insandır, işte kuşlar bir orduyu yok eder,denizler yarılır,balığın içinde yaşanır,miraca çıkılır vb. ee bunlara inanan insan sonsuz kudret sahibi, herşeyin yaratıcısı,alim,adil,zamansız,el celil,el halık yüce Allahın bir yaratıcısı olmadığına kendi kendine varolduğuna veya ezeli olduğuna neden inanmasın ki. bu kazanın doğurduğuna inanıp öldüğüne inanmamaktır.

 

inanmayanlara gelince bizleri boşa zorlama istersen. tek ve mutlak yaratıcı tengridir,odindir veya manitudur ve senin saydıkların onun özellikleridir derim ve işin biter:) ayrıca inanmayanları metafizik okyanusunda kurduğun derme çatma sandalınla (yazdığın şeyler) tanrıya götüremezsin. o okyanusun soğuk sularında kaybolur dibi boylarsın. 

tarihinde Burakey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Burakey yazdı:

 neyin kafasını yaşıyorsun dostum. Allaha inanan bir insan  mucizelere inanan insandır.


Tipik cahal atayiz :D

Her insan mucizelere inanır , sen bile.Seve seve inanmazsan göre göre inanırsın , bile bile inanırsın.

Bütün varlıkları Allah yaratmadıysa kim yarattı?

Yaratılmadıysa nasıl hep vardı ?

Evrenin ezeli ve ebedi olduğuna inanan sen mucizelere inanan değilsin , Allahın ezeli ve ebedi olduğuna inanan biz mucizelere inanıyoruz öyle mi?

:D
 

 

14 saat önce, adeist yazdı:

Gereksiz ileti. Silinebilir.


Kesinlikle katılıyorum , atayizlerin harcı değil bu tür felsefi konular :D Bu konuya yazılan en doğru cevap bu olmuş tebrikler.

 

tarihinde 0101001101000100 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, 0101001101000100 yazdı:

Her insan mucizelere inanır

Biz saçma şeyleri kabul etmeyiz

Bir ateisti aciz bırakan muciz şey bir hastalık olabilir yada başa gelen kötü bir şey olabilir hastalığı yendiğimizde biz hastalığı aciz bırakırız iyileşiriz olay bu gayet geçerli ve gerçek bir kavramdan bahsediyoruz,yaratma yaratılma bizim hayal sınırlarımız içersinde olabilir fakat bu durum gerçek ve geçerli bir durum değil.Bir ateist hayalperest bir insal olabilir fakat hayalin hayal olduğunu inkar etmez olaylara gerçekçi ve mantıklı bakar.Olasılıksız şeyler olasılık içersinde/dahilinde olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 saat önce, tonyukukcuk yazdı:

Biz saçma şeyleri kabul etmeyiz

Bir ateisti aciz bırakan muciz şey bir hastalık olabilir yada başa gelen kötü bir şey olabilir hastalığı yendiğimizde biz hastalığı aciz bırakırız iyileşiriz olay bu gayet geçerli ve gerçek bir kavramdan bahsediyoruz,yaratma yaratılma bizim hayal sınırlarımız içersinde olabilir fakat bu durum gerçek ve geçerli bir durum değil.Bir ateist hayalperest bir insal olabilir fakat hayalin hayal olduğunu inkar etmez olaylara gerçekçi ve mantıklı bakar.Olasılıksız şeyler olasılık içersinde/dahilinde olmaz.



Bilebildiğiniz kadarıyla yetinir geriye kalanına bilmiyoruz dersiniz , çok bir farkımız yok aslında.

Saçma şeyleri kabul etmeyiz diyebilmeniz yanlızca bir inkardan ibarettir :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 22.02.2018 at 22:17, Hurrican yazdı:

Bütün varlıkları Allah yarattı. Öyleyse Allah'ı kim yarattı?


Allah'ın varlığına bir sebeb veyâ başlangıç arayan sorular, mâkul (akla uygun) olmayan sorulardandır. Şöyle ki:
 

Evvelinde yokluk olan bir vârlığa gerçek bir varlık denemez. Önceden yok olup sonradan vâr olan\vâr edilen bir varlık Hakikî bir varlık değildir.

Evvelce yok olan bir şeye gerçek bir vâr denilemeyeceği gibi, evvelde yok olan bir şey kendi kendine vâr olamaz. Çünkü Mutlak yokluktan, zerre miktâr varlık oluşmaz. Mutlak yokluk, hiç bir zamân varlığa dönüşmez, tebeddül etmez.
 

Varlığı kendisinden olmayıp bir başka vâr ediciye dayanan bir varlık, hakikî bir varlık değildir. Varlığının başlangıcı hangi varlığa dayanıyorsa dayandığı varlığın izâfesi ve yansıması bir varlığa sâhip olabilir. Buna gerçek varlık değil hayâlî veyâ nisbî veyâ izâfî varlık denir ancak.
 

Allah'ı kim yarattı demek, Allah'ın gerçek bir varlık olmadığını, O'nu vâr eden başka bir vârlığa dayandığını düşünmektir ki, bu makul olmayan düşünce silsilesi (onu kim yarattı, ondan öncekini kim yarattı, daha önceki yaratanı kim yarattı gibi...) sonsuza kadar sürüp gider. Ve bu sonsuza kadar süren zincir aslında varlıkların bir silsilesi değil, yoklukların (hayâlî varlıkların, hayâlî yaratıcıların) bir silsilesi olur ki, bu mantıksız silsileyi bir asl-ı hakikîye bağlamak mümkün olmaz.

Yukarıda yokluktan varlık olmayacağını belirttiğimizden, makul düşünebilen akıl, her varlığın dayandığı nihâyî bir mutlak varlığın olması gerektiğini anlar. Ve Bütün izâfî ve mukayyed ve hayâlî varlıkların veyâ maddî ve zamânlı varlıkların menşei olarak bir mutlak varlığın olması gerektiğine hükmeder. (Tabi bu gerçeği kavrayan akıl, akl-ı meâd olan akıldır ki kâfirlerde bu anlamda akıl yoktur. Akıl; kalpte olan bir nûrdur. Bütün insânlardaki akla, akl-ı meâş denir.) Çünkü bunca varlığın menşei ancak mutlak ve hakikî bir varlık olmak îcâb eder. Hem aklen, hem keşfen hem de Peygamberlerin bildirdiğine göre Tek bir ilâh vardır adı Allah'tır (c.c.) ve O ilâhın mutlak bir varlığı vardır.
 

Mutlak varlığa dayanan, Mutlak varlık ile kâim olabilen bütün varlıklar, nisbî ve izâfî ve hayâlî varlıklardır. Allah'ın varlığı olmadan vâr olmaları mümkün değildir. Allah'ın yaratması ve kayyumiyetinin hâricinde telâkkî edildiklerinde yok hükmündedirler. Değişim, dönüşüm, yaratılma bozunma hep hakikî olmayan bu varlıklar içindir, Eşyâyı Kâinât içindir. Eşyâyı Kâinâtın varlığı hadîstir ve mahlûktur. Halbuki Kâinâtların menşei olan Mutlak varlık, Eltâf-ı eltâf-ı lâtîf olup, bir evveli ve âhîri olmayıp hiç bir sûrette mahlûk (yaratılmış) değildir. Bu varlık ya'nî mutlak varlık ya'nî hakikî varlık ya'nî öz varlık,, Allah-u Teâlânın Zât'ının ta kendisidir. Allah'ın Zât'ı sırf varlıktır.
 

Alıntıdır, yazan: a. a. şenol

 

A

SEN DUYMADIN  O allah admı eşeyiyşe öldürltüp ditir TEKRAR DİRLTİR

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 saat önce, 0101001101000100 yazdı:


Tipik cahal atayiz :D

Her insan mucizelere inanır , sen bile.Seve seve inanmazsan göre göre inanırsın , bile bile inanırsın.

Bütün varlıkları Allah yaratmadıysa kim yarattı?

Yaratılmadıysa nasıl hep vardı ?

Evrenin ezeli ve ebedi olduğuna inanan sen mucizelere inanan değilsin , Allahın ezeli ve ebedi olduğuna inanan biz mucizelere inanıyoruz öyle mi?

:D

 

 

Yeni Üye nickli arkadaş hariç şu an bu sitede aktif olan sözde müslümanlar  muhtemelen trolsunüz. satın alınmış tiplersiniz. lakayit,sığ,sefil tiplersiniz. la gidin kumda oynayın buralar sizi aşar

tarihinde Burakey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, Burakey yazdı:

 

Yeni Üye nickli arkadaş hariç şu an bu sitede aktif olan sözde müslümanlar  muhtemelen trolsunüz. satın alınmış tiplersiniz. lakayit,sığ,sefil tiplersiniz. la gidin kumda oynayın buralar sizi aşar

şiög, kendiöe bir tqaneı tartacaııö tüö sorunlarım bitecek

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendi yarattığınız allaha kendi atadığınız özellikleri yapıştırmakla neyi çözmüş oluyorsunuz? Allahınızın bir eliyle kek hamuru yoğururken öbür eliyle yazı yazabildiğini, bu sırada kitap okuyarak aynı zamanda telefonla konuştuğunu, bu sırada bir ayağıyla yayık ayranı dövdüğünü, öbür ayağıyla  kahve değirmenini çevirdiğini ve kuyruğuyla da mangalı yellediğini, aynı anda ağzında tuttuğu kaşıkla çorbayı karıştırdığını, burnuyla da ocağın çakmağını yaktığını, bu sırada diziyle beşik de salladığını ve dirseğiyle de pencereyi açıp kapatabildiğini iddia etseniz bu olur mu denecek! 

 

Kırkayaklar yirmi ayağındaki pabucun bağlarını diğer yirmi ayağıyla aynı anda bağlayabilir deseniz gerçek mi olacak? Kendiniz yaratıp kendiniz marifetler yakıştırıyorsunuz. Kanıt ne? Canınızın öyle istemesi!

Link to post
Sitelerde Paylaş

 Eh... Desteksiz öncülleri doğru kabûl etseydik, eleştirel bir insan olamazdık. Söyle bakalım, neden -eğer Tasarım Argümanı doğruysa tabiî- evreni "yoktan var eden" varlığın bir tanrı olduğunu varsayıyorsun? Mesela neden evreni yaratacak kadar güçlü, fakat Tanrı olamayacak kadar güçsüz bir uzaylı olamaz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 24.02.2018 at 02:54, 0101001101000100 yazdı:

Bütün varlıkları Allah yaratmadıysa kim yarattı?

 

 Desteksiz öncül. Kimse yaratmadı. Nasıl oluştuğuyla ilgileniyorsan evrimsel biyolojiyi oku, yada o bilim dalını tümden yıkabilecek bir bulgun varsa mâkale filan yaz. Nobel alırsın.

On 24.02.2018 at 02:54, 0101001101000100 yazdı:

Yaratılmadıysa nasıl hep vardı ?

 

 Allah nasıl var her zaman? Öyle olmasa sıkıntılar çıkacağı için, değil mi? O zaman madde için de bunu söyleyebilir -belli bir zaman öncesi hariç, ama oraya girersek iş İspatlama Mecburiyeti Mantık Safsatası'na girer.-

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...