Jump to content

ATEİSTLERİN "CEVAP VERİLEMEZ" DEDİKLERİ SORULARIN CEVAPLARI


Recommended Posts

3 dakika önce, TheRationalAtheist yazdı:

 

 Eğer üslûbumu yanlış bulduysanız söylersiniz -acayip sayıda küfür etmiyorsam tabiî-, ben de düzeltirim.

 

Lafları bilerek saptırdığınızı anlamak için çok birşey bilmeye gerek yok. Siz anibalın küfürlü üslubunu ( herzaman böyle bir üslup kullanmıyor) haklı buldunuz. Bende böyle küfürlü bir üsluptaki kimseyle tartışmam dedim, 

sana üslubunu yanlış buluyorum düzelt te demedim

23 dakika önce, TheRationalAtheist yazdı:
Bir saat önce, Tuğba yazdı:

Bilim insanı, görmediği birşey üzerinden Araştırma yapamaz.

 

 "Görmek" fiilini tanımlayın lütfen.

 

Var olan demek istediğimi biliyorsunuz

kelime oyunlarını hiç sevmem. Ve yoğun bir ortamda yazmaya çalışıyorum. 

26 dakika önce, TheRationalAtheist yazdı:

Enerji. Enerji varken yok olamaz, yokken var olamaz.

Madde gibi enerjide Allah tarafından yaratılan bir nesnedir

29 dakika önce, TheRationalAtheist yazdı:

Hangi şey? İnsan mı? Anlamam için cümlelerinizi daha dikkâtli seçer misiniz? Anlaşılmıyor.

Kainat ve içindeki her tür canlı ve cansız varlıklar keşfedilmiş keşfedilmemiş  ve keşfedilecek herşey....

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 1,2k
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

@Tuğba

 

Homo erectus sonrası en az 3 ayrı insan türünün oluştuğunu biliyormusun?Neandertaller,Denisova,Homo Sapiens..

Tür nedir onu biliyormusun?

Mesela “kedi” türü var,Aslan,ev kedisi,leopar vs..,

Sence türleşmede ki hikmet nedir?

Allah neyi planladı?

tarihinde Abdülmalik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 30.04.2018 at 17:12, Tuğba yazdı:

Lafları bilerek saptırdığınızı anlamak için çok birşey bilmeye gerek yok. Siz anibalın küfürlü üslubunu ( herzaman böyle bir üslup kullanmıyor) haklı buldunuz.

 

 Bahsettiğim, alıntılamamışsınız, Anibal'in böyle bir üslûbu kullanmasının sebebinin aynı şeyleri söylemekten bıkmış olmasıydı. Yine de doğru bir üslûp değil, eğer düşüncemi merak ediyorsan.

 

On 30.04.2018 at 17:12, Tuğba yazdı:

 sana üslubunu yanlış buluyorum düzelt te demedim

 

 Yanlış anlamışım o zaman. Özür dilerim.

On 30.04.2018 at 17:12, Tuğba yazdı:

Var olan demek istediğimi biliyorsunuz

kelime oyunlarını hiç sevmem. Ve yoğun bir ortamda yazmaya çalışıyorum. 

 

 Yaratılış hakkında araştırma yapmıyorlar demek ki.

On 30.04.2018 at 17:12, Tuğba yazdı:

Madde gibi enerjide Allah tarafından yaratılan bir nesnedir

 

 Fizik profesörlerine söyleyin bunu, bana değil.

 

https://en.m.wikipedia.org/wiki/Conservation_of_energy

 

 İsterseniz Türkçe'sini atarım. Sadece söyleyin.

On 30.04.2018 at 17:12, Tuğba yazdı:

Kainat ve içindeki her tür canlı ve cansız varlıklar keşfedilmiş keşfedilmemiş  ve keşfedilecek herşey....

 

 O zaman söyledikleriniz kesinlikle ve kesinlikle Korkuluk Safsatası'na girer. Bizim iddiamız bu değil. Bizim iddiamız herşeyin natüralist bir açıklaması olduğu.

On 30.04.2018 at 17:18, Tuğba yazdı:

Rahatsız olma benim tek delilim Kuran’ı Kerimdir. Öyle bir ricamda olmadı zaten

 

 Teori terimiyle alâkalı attığınız tüm iddialara ne oldu? Veya yaratılışçı bilim insanları? Üniversiteler hâlâ evrimi öğretiyor, bilim insanları hâlâ evrimi teori olarak görüyor.

 

 Devam:

 

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Olasılık_teorisi

 

Oslo Üniversitesi:

 

http://www.uio.no/english/studies/programmes/biology-master/programme-options/ecology-evolution/admission/

 

 Hâlâ teori teriminin kullanımıyla alâkalı iddialarınızın ve bilim insanlarının hâlâ evrime büyük bir şüpheyle yaklaştığı iddianızın arkasında mısınız?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 30.04.2018 at 17:40, TheRationalAtheist yazdı:

Hâlâ teori teriminin kullanımıyla alâkalı iddialarınızın ve bilim insanlarının hâlâ evrime büyük bir şüpheyle yaklaştığı iddianızın arkasında mısınız?

 

Zekamızı gösteren anlayışımız, son derece geniş teknolojik imkanlarımız, son derece kompleks olan dilimiz, ahlaki değerlerimiz tüm bunlar galiba doğayla insanları birbirinden ayırmaya yeterli olacaktır. Evrimciler için bu durum açıklanması gereken bir utançtır.

Bunu size söylemiş olsam nasıl bir karşılık verirdiniz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 01.05.2018 at 20:40, Tuğba yazdı:

Zekamızı gösteren anlayışımız, son derece geniş teknolojik imkanlarımız, son derece kompleks olan dilimiz, ahlaki değerlerimiz tüm bunlar galiba doğayla insanları birbirinden ayırmaya yeterli olacaktır. Evrimciler için bu durum açıklanması gereken bir utançtır.

Bunu size söylemiş olsam nasıl bir karşılık verirdiniz?

 

 Alâkasız. Cevap veririm ama ilk önce bilim insanlarının evrime büyük bir şüpheyle yaklaşmadığını kabûllenmeniz gerek. Oxford, Harvard, Paris, Claude Bernard, Toronto, Alberta ve Oslo üniversiteleri gibi birçok üniversitede Evrimsel Biyoloji bölümü vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

 Mesela https://www.ncbi.nlm.nih.gov/m/pubmed/28687858/ HLA'nın evrimi hakkındadır. Buradaki "evrim" sözcüğü terim anlamıyla kullanılmıştır çünkü HLA insanın lökosit antijenine verilen addır.

tarihinde TheRationalAtheist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 01.05.2018 at 20:40, Tuğba yazdı:

Zekamızısteren anlayışımız,

 

 Ormanda yetişen çocuklarda yok -eğer evreni algılamaktan bahsediyorsan. Daha çok toplumla alâkalı. Sapiens'te doğuştan bulunan bir özellik değil.

 

On 01.05.2018 at 20:40, Tuğba yazdı:

son derece geniş teknolojik imkanlarımız,

 

 Yine biyolojik değil. Ama nedeni yüksek ihtimâlle yabancılarla işbirliği yapabilme -normalde 150'den fazla kişi bulunduran bir popülasyon eninde sonunda dağılır ve gelişmiş dilimizdir.

 

On 01.05.2018 at 20:40, Tuğba yazdı:

ahlaki değerlerimiz

 

 Tüm türlerde ahlâki değerler vardır. Mesela kuşlarda eşe sadakât çok önemlidir. Nasıl oluştukları ise bellidir. Kuşlarda eşle beraber takım oluşturmak çok önemlidir, bunu yapamayanlar hayatta kalamamış ve bunu yapabilenler hayatta kalmıştır.

 

 Ama kültür sonucu ortaya çıkan gelişmiş ahlâk değerleri insanlara özgüdür, doğru. Bu da yabancılarla işbirliğine ve Yuval Noah Harari'nin deyimiyle "hayali gerçekliklere*" dayanır.

 

On 01.05.2018 at 20:40, Tuğba yazdı:

son derece kompleks olan dilimiz

 

 Bilmiyoruz. Birkaç hipotez var sadece. Ama dil yine de sadece insanlara özgü değildir. Mesela maymunlarda çok fazla olmasa da dil gelişmiştir. Anibal'in bu konuda daha da iyi bir açıklama yapacağını düşünüyorum.

 

*: Hayali gerçekliğe Peugeot şirketi örnek verilebilir. Şu "Peugeot'tur." diyemezsiniz çünkü o şey kaybolursa yine ne Peugeot yaşamaya devam eder. Peugeot şirketine ait tüm binalar yıkılırsa ve onun tüm sahipleri ve çalışanları ölse de yaşamaya devam eder. Ama birkaç işlem sonucunda yok olabilir. Somut değildir ve maddi temeli yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, TheRationalAtheist yazdı:

 

 Alâkasız. Cevap veririm ama ilk önce bilim insanlarının evrime büyük bir şüpheyle yaklaşmadığını kabûllenmeniz gerek. Oxford, Harvard, Paris, Claude Bernard, Toronto, Alberta ve Oslo üniversiteleri gibi birçok üniversitede Evrimsel Biyoloji bölümü vardır.

Roger Lewin (Ünlü Evrimci Bilim Yazarı, New Scientist Dergisi Eski Editörlerinden): 

Zekamızı gösteren anlayışımız, son derece geniş teknolojik imkanlarımız, son derece kompleks olan dilimiz, ahlaki değerlerimiz tüm bunlar galiba doğayla insanları birbirinden ayırmaya yeterli olacaktır. Evrimciler için bu durum açıklanması gereken bir utançtır.  

Bunu zaten bir bilim adamı söylüyor 

yeterince açık değilmi

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, Tuğba yazdı:

Roger Lewin (Ünlü Evrimci Bilim Yazarı, New Scientist Dergisi Eski Editörlerinden): 

Zekamızı gösteren anlayışımız, son derece geniş teknolojik imkanlarımız, son derece kompleks olan dilimiz, ahlaki değerlerimiz tüm bunlar galiba doğayla insanları birbirinden ayırmaya yeterli olacaktır. Evrimciler için bu durum açıklanması gereken bir utançtır.  

Bunu zaten bir bilim adamı söylüyor 

yeterince açık değilmi

Roger Lewin, In the Age of Mankind, Washington D.C.: Smithsonian Books, 1988. s.22 uparrow.gif

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 01.05.2018 at 21:54, Tuğba yazdı:

Roger Lewin, In the Age of Mankind, Washington D.C.: Smithsonian Books, 1988. s.22 uparrow.gif

 

 Bulamadım dediğinizi.

 

https://books.google.com.tr/books?redir_esc=y&hl=tr&id=C6UWAAAAYAAJ&focus=searchwithinvolume&q=language

 

 Ayrıca... O kadar üniversiteye ne oldu? Hadi bu adam bir şey demiş olsun, üniversiteler hâlâ evrimi anlatmaya devam ediyor. Harun Yahya da böyle yalanlara başvurarak kurtulmaya çalışıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 minutes ago, Tuğba said:

Roger Lewin (Ünlü Evrimci Bilim Yazarı, New Scientist Dergisi Eski Editörlerinden): 

Zekamızı gösteren anlayışımız, son derece geniş teknolojik imkanlarımız, son derece kompleks olan dilimiz, ahlaki değerlerimiz tüm bunlar galiba doğayla insanları birbirinden ayırmaya yeterli olacaktır. Evrimciler için bu durum açıklanması gereken bir utançtır.  

Bunu zaten bir bilim adamı söylüyor 

yeterince açık değilmi

 

 

Evet, yeterince açık. Evrimcilerin cevap bulmasını gerektiren bir durumu gösteriyor apaçık şekilde. Ve sağolsun, sayesinden bu konular üzerinde çok çalışıldı, çok açıklamalar getirildi. 

 

Peki senin demye çalıştığın ne? Biyolojik evrimin dibine vurmuş bilim camiasının, sosyal evrimimiz ve sosyal hayatın evrimsel kökenlerinden muaf tutulması bir utanç değilse nedir?  

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 26.02.2018 at 07:09, Hurrican yazdı:

PARADOKS MANTIK SORULARI -1

NOT:BUNLAR EN ZORLARI KALBİ OLAN İNANÇLI KİMSELER OKUMASIN

1.TANRI'NIN KENDİ KENDİNİ YOK ETMEYE GÜCÜ YETER Mİ?

2.TANRI'NIN İKİNCİ BİR TANRI'YI YARATMAYA GÜCÜ YETER Mİ?

3.TANRI'NIN BİRDEN FAZLA OLMAYA GÜCÜ YETER Mİ?

4.TANRI'NIN GÜCÜ YETMEYECEK BİRŞEYİ YARATMAYA GÜCÜ YETER Mİ?
5.TANRININ KENDİSİNDEN DAHA GÜÇLÜ BİR TANRI YARATMAYA GÜCÜ YETER Mİ?

6.TANRI MANTIK İLKELERİNİN ÜZERİNDE MİDİR? AYNI ANDA HEM DOĞRU OLAN HEM DE YANLIŞ OLAN BİR ŞEY YARATABİLİR Mİ ÖRNEĞİN; DAİRE ŞEKLİNDE BİR KARE?
 

Soruların Cevapları:
Cevap verilemez muazzâm bir soru bulduğunu düşünen ateist, heyecana gelip sürekli aynı soruları tekrâr ederek vehmettiği zaferini perçinlemeye çalışmış.
 

Yukarıdaki soruların mantıksızlığı,, akıl ve mantık dâiresine hapsolmuş olanlar için bu sorulara cevap vermeme gerekçesi olarak ileri sürülmektedir. Halbuki ehlullah âlemde hatâ olmadığını, yanlış gözüken her şeyde bir doğruluk yönü olduğunu bilir. Ehlullah, mi’râclarında Cebrâil aleyhisselâmı ya’nî Akıl kuvvetini geride, Sidre-i Müntehâ’da bırakıp yollarına aşk ile devâm edenlerdir. Onlar, esmâ ve ikilik dâiresinden çıkıp yoklukları ile Zât’a vâsıl olanlardır. Allah'ın yaratmış olduğu bu âlemde, mutlak (heryönüyle, sırf) çirkin, mutlak kötü, mutlak mantıksız ve mutlak gereksiz hiçbirşey yoktur.
 

Ehl-i Kabuk müslümânlar için bu sorular Mantıksızdır ve cevâba lâyık değildir. Zâten ehl-i kabuk,, sorunun mantıksızlığı gerekçesiyle cevap veremeyeceği için soruyu soranı aşağılayıcı ifâdeler kurar. Halbuki soruyu soran,,  Müslümânın zihnindeki tanrıyı müslümânın mantığıyla çelişkiye düşürmeye çalışıyor. Müslümânın bilgisizliğini göstermede veyâ Müslümânın mantık sınırları çerçevesinde mahpûs olduğunu göstermekte başarılı da oluyor. Halbuki Gerçek olan Allah Ya'nî İnsân-ı Kâmilin irfânındaki Allah (c.c.) çelişki aczine düşürülemez.

Mantıklı ya da mantıksız sorularla çelişkiye düşürülen müslümânların bu durumları,, onların ebedî mutlululuklarını engellemez. İlim, îmândan öncelikli bir temel olsa da, îmânın nûru bütün karanlıkları aydınlatır, en büyük karanlık olan cehâletin zarârlarını bile giderir.
 

Ehl-i Hakk için Âlemde bâtıl yoktur, âlemde hatâ da yoktur çünkü âlem Hakk ile doludur. Allah âlemi Hakk ile yaratmıştır. Dolayısıyla Yukarıdaki soruların, soruyu soranın eğer anlayabilirse mantığını mutmain kılacak cevapları vardır.
 

Yukarıdaki sorular, mantıksızlık ortak paydasında birleştikleri için aslında aynı sorulardır.
 
Soruların cevâbına geçiyorum:

Allah’ın kudreti sınırsızdır. Allah’ın Kâinâtı yaratması bizim zihnimizde basit bir eşyâyı, meyveyi hayâl etmemiz (yaratmamız) kadar basittir. Ve Allah’ın bir sivrisineği yaratması ile Bütün Kâinâtı yaratması arasında kudreti bakımından, güç yetirmesi bakımından hiçbir fark yoktur.

Allah’ın kudret sıfatının akıl almaz sınırsızlığı anlaşıldıktan sonra Allah’ın kudret sıfatının bağımsız, müstakill bir sıfat olmadığını bilmek gerekir.

Allah’ın kudret sıfatı Allah’ın diğer bütün sıfatlarında olduğu gibi Allah’ın Zât’ına bağımlıdır, Zât’ın emrindedirler.

Allah’ın sıfatlarının Zât’a yakınlıklarında bir öncelik sıralaması vardır. Zât’a en yakın Hayat sıfatı gelir. Sonra ilim sonra irâde ve daha sonra kudret sıfatı gelir. Allah bir şeyi yaratacağı zamân, kudreti sınırsız olduğu için her şeyi yaratabilir fakat irâde vasfının izin vermesi gerekir. İrâde sıfatının izin vermediği bir şeyi ya’nî Allah, istemediği bir şeyi yaratmaz.

Diyelim istedi ve yaratacak, fakat istediği şey Allah’ın ilmine aykırı, dikkat edin bizim ilmimize mantığımıza değil, Allah’ın kendi ilmine aykırı… Ya’nî Allah’ın ilim sıfatının muhâl gördüğü bir şeyi Allah’ın irâde sıfatı onay verse bile ya'nî Allah istese bile,, yaratmaz. Dikkat edin, Gücü yetmediği için değil. Kendi ilmi onay vermediği için, yaratmak muhâl olduğu için veyâ adâletine uymadığı, yaraşmadığı için yaratmaz.
 

Yukarıdaki dört sorunun bu temel cevâbına birinci soru için bir ilâve yapalım. Soruda Tanrının yok olmasından bahsetmiş. Evvelâ tanrı Allah demek değildir. Tanrı cins isimdir. Allah özel isimdir. Ayrıca, Tanrılık bir cins isim olduğu için  bir sıfattır. Allah ise tek bir Zât'ın ismidir. İlâhlık sıfatıyla mevsûf bir Zât'ın ismidir.

Mahlûkatta güç ve kuvvetin odaklandığı her şey tanrılık (ilâhlık) özelliği taşır. Ve bu bakımdan her ilâhın, Allah’a bir nisbeti vârdır. Aslında ilah olarak gözüken çokluk, Allah’tan başkası değildir. Kuvvet ve Kudretin odaklandığı varlıkların çok büyük varlıklar olmasına gerek yoktur, En küçük bir hardal tânesi veyâ elektron veyâ zerre bile, öldürme ve diriltme özelliği taşır.
 

Tanrı ve Tanrılar birer mahlûktur. Bütün sıfatlar ve onların gölgesi olan eşyâ gibi hayâlî varlıklardır. Allah ise yaratanların yaratanı, tanrıların tanrısıdır. Mutlak varlıktır, bir mahlûk değildir. Tanrılar, mahlûk olduğu için yok da olurlar. Allah ise hâlik olduğu için değil, mutlak varlık, sırf varlık olduğu için yokluğu tasavvur edilemez. Yokluğun olmadığı şeye sırf varlık veyâ Allah denir. Varlık (Mutlak varlık, Allah) yok olmaz, mutlak yokluk da ezelen ve ebeden vâr olmaz.

Not: Allahtan başka ilâh (tanrı) yoktur demek, Dünyâ da Tanrı görünümündeki bütün güç odaklarını inkâr etmek, onları yok saymak anlamında değildir. Allah'ın bütün bu ilâhlarla (Devlet başkanı, polis, terörist, zengin, hardal tânesi veyâ elektron) münâsebetini doğru kavrayın anlamındadır. "Gerçek ilâh benim, onların hepsi benim taht-ı kudretim dâhilinde iş yaparlar, gerçekte fâil benim" anlamındadır...
 

Soruyu soran, Allah’ı bilmediği, tanımadığı ve kabûl etmediği için Tanrı düzeyinde kaldığı için,, Soruda geçen tanrılar için,,  Soruyu soranın zihnindeki tanrı da zâten mahlûk bir tanrı olduğu için,,  evet Allah (c.c.) Tanrıları vâr eder ve yok eder ve zâten ediyor. İkinci soruda olduğu gibi eş gözüken, kafa tutan tanrılar yaratıyor ve yok ediyor. Gerçek Tanrının kendisi olduğu anlaşılsın,, Sabır gibi Metânet gibi kudsiyet ve ulviyet gibi yüce sıfatların gerçek sâhibi olduğu tahakkuk etsin diye, kemâlâtları açığa çıksın diye bu işleri yapıyor.
 

Diğer sorulara da evet deriz, zâten Allah güçlü olmasına rağmen güçsüzde de zuhur ediyor, kâmil olmasına rağmen nâkısta ve sınırlı varlıklarda da zuhur ediyor, mutlak tek olmasına râğmen ikilikte ve kesrette de açığa çıkıyor.
 

Bu açıklamalarımızdan sonra Ateist; “Yok sen bizi yanlış anladın biz tanrıları (ilahları) kasdetmedik. -Ya neyi kasdettin? -Allah’ı kasdettim Derse…
 

Başlangıçta verdiğimiz cevap geçerlidir. Allah’ın kudreti sonsuz ve sınırsızdır. Fakat ilminin muhâl gördüğü İrâdesinin izin vermediği (istemediği) bir şeyi yaratmaz. Dikkat edin, Allah’ın kendi ilminin muhâl gördüklerinden bahsediyoruz. Biz Allah’ın hangi acayiplikleri muhâl görüp görmediğini bilemeyiz. Bizim için ya da câhil insânların muhâl gördükleri çoğu şey Allah için muhâl olmayabilir (mu'cîze ve kerâmetler gibi). Bu da altıncı soruya ilâve bir cevap olsun… Dâire şeklinde bir kare yaratmak, soruyu soran ateistin zihninde imkânsız, yapılamayacak, muhâl bir iş zannedilmesine râğmen, nice imkânsız gibi zannedilen şeyler Allah’ın ilminde mümkindir. Bir kısmı da Allah’ın ilminin mümkin görmedikleridir ki bunlar hiçbir zamân yaratılmaz. Dikkat edin, Yaratılmaması kudretin yetersizliğinden değildir. Allah'ın irâdesinin veyâ ilminin onay vermemesi sebebiyle yaratılmaz.

 

Dikkat edin, eklenen resimde hem dâire hem kare gibi gözüken bir silindir vardır.
 

7.TANRI EVRENİ YARATMADAN ÖNCE NEREDEYDİ? NE YAPIYORDU?

Allah Evreni yaratmadan önce diye bir anlamlı soru cümlesi olmaz. Çünkü Evrenden önce zamân yoktur. Mekân konum ve hareketin bulunmadığı yerde zamân olmaz. Zamânın olmadığı yerde Öncelik ve sonralık da olmaz. Mekânın olmadığı bir yerde, Neredeydi? Sorusu ve Ne yapıyordu? Sorusu ifâde kalıbı bakımından yanlış olsa da biz sorudaki maksadı anladık.

Şoru şöyle sorulsaydı muhteşem olurdu: “Kâinât yok, daha yaratılmamış, bu durumda Allah nasıl var?”
 

Aslında şu ânda Allah’ın nasıl ve nerede olduğunu bilmeyene, Allah’ın mâhiyeti ve Allah’ı tanımak bilmeyene, Allah’ın varlığını dahî kabûl edemeyene ya’nî bu düşünce düzeyine ulaşamamış bir insâna, Kâinâtlar yok iken ki Allah’ın hâli anlatılmaz. İnce ince, uzun uzun anlatmak hikmete uygun olmaz. O yüzden Hûlâsanın hulâsâsı anlatılacak ki Ateistlerin müslümânları çok kolay olan inkâr yolu ile bile acze düşüremeyecekleri anlaşılsın yeter.
 

Zamân kâinâtın yaratılışı esnâsında,, mukayyed (sınırlı, bağımlı) varlıkların ve bu varlıkların hareketiyle başladığı için, Kâinât, Ezelî bir mahlûk ve ezelî bir hâdistir. Dikkat edin, Kâinâttan öncesi olamayacağı için bu anlamda Kâinât ezelîdir ve başlangıç vakti tasavvur edilemez. Yine Kâinât ya da Kâinâtlar, Allah’ın sayısız isimlerinin sürekli tecellî etdiği bir yer ve sürekli Allah’ın isimlerine mazhar ve ayna oldukları için ve Allah’ın isimlerine ve de zuhûrlarına bir son olamayacağı için ve dikkat edin Allah’ın esmâsının zuhurda kesintiye uğraması olanaksız olduğu için ya’nî Hakk Teâlâ, açığa çıkmada ta’tili (kesintiyi) kabûl etmeyeceği için yukarıda belirttiğimiz gibi Kâinât nisbeten ezelî olduğu gibi hem de Ebedîdir.
 

Bu Ebedîlik, yokluğa mahkûm olmadıkları ve bir sonları olmadıkları anlamında değildir. Kâinâttaki her sınırlı varlığın mahlûk olması sebebiyle her ân “halk-ı cedîde” dayanan kıyâmetleri ve nihâyî bir kıyâmeti vardır. 

Ayrıca Kur’ânda zikredilen büyük kıyâmet, Kâinâtın bütünü için aynı ânda geçerli değildir.
 

Kâinât, mukayyed, izâfi, sınırlı ve görünebilen varlıktır. Mutlak varlığın ya’nî Hakk Teâlânın , zuhurundan, formundan, zamânla kayıtlı tecellîlerinden ve yine mutlak varlıkta tahakkuk eden hayâllerinden ibârettir.
 

Kâinâtın,, hayâlî ve gölge ve izâfî ve mahlûk ve hâdis olan (meydana gelen, yeni oluşan, öncesinde Hakk olan), varlığı vâr iken,, Allah’ın mutlak varlığı nasıl kayyum olarak Kâinâtın varlığını ayakta tutuyorsa,, Kâinâtın mukayyed varlığı yok iken (görünmüyor iken) Allah (c.c.) yine bulunduğu mutlaklık hâli üzre mutlak varlık hâlinde bulunmaktadır.
 

Allah (c.c.) mutlak varlıktır, sırf varlıktır ya’nî varlığın ta kendisidir. Mukayyed olan eşyânın ya’nî duyu organlarımızla algılayabildiğimiz maddî varlığın özüdür esâsıdır.
 

İşte bu mutlak varlık sonsuz lâtîftir (soyut, ince). Mutlak varlık, her türlü zıdlıktan, şekilden, sûretten, bir sıfat ile kayıtlanmaktan münezzehtir. İdraklerden müteâldir. Zât-ı Hakk’ın kendine mahsûs bu Zât-ı Ehâdiye (Mutlak teklik) mertebesinde, kendisine Allah ismi bile nisbet edilemez. Ancak “O” (Hû) ismi ile bu mertebeye işâret edilebilir. Bu mertebe Hakk Teâlânın sırf zât, sırf teklik ve sırf varlık mertebesidir.
 

Bu bilgilerle ilk defa karşılaşanlar için yazılanları anlamak zor gibi gözükse de Şöyle bir misâl verirsek zannediyorum anlamanın bir ucundan tutabilirsiniz.

Atmosferde Su,, su buharı hâlinde mevcûddur fakat duyu organlarımızla bu suyu göremez ve hissedemeyiz (Aşırı rûtubet yoksa). Ancak bu su,, bulut olduğunda görebilir, yağmur olduğunda işitebilir ve kar olduğunda hem görür hem duyar hem de hissedebiliriz. Su buharı mutlaklığa benzediği ve nisbeten sınırsız olduğu ve nisbeten lâtif (soyut) olduğu için göremiyorduk. Yağmur veyâ kar şekliyle kayıtlandığında, sınırlandığında ancak gördük ve hissettik.
 

Bulut, yağmur damlası, kar tânesi,, su dan başka bir şey olmadığı gibi bulut, yağmur damlası ve karın atmosferde mevcûd olmaması, atmosferdeki suyun yokluğuna delîl olmaz. Su kendi hâli üzre mutlak bir biçimde atmosferde mevcûddur. Aynen bunun gibi Büyük patlamayla veyâ başka bir biçimde somut bir varlık hâlini alan Kâinât, Allah’ın kendi varlığının açığa çıkmasından görünür hâle dönüşmesinden ibâret olduğu gibi, büyük patlama olmadan, Kâinâtın yaratılmamışken, Görülür duyulur hissedilir hiçbir varlık yok zannetdiğimiz ortamda Allah yine bulunduğu mutlak teklik hâli üzre mutlak ve eltâf-ı lâtîf (lâtîflerin lâtîfi) varlığı ile en hakikî bir hâl ile mevcûddur.
 

Eşyâyı Kâinât, Allah’ın gölgesi mesâbesindedir. Ve Allah’ın varlığının bir âlâmetidir (delîlidir). Delîlden medlûle ulaşamamak, Gölgenin bir sâhibi olması gerektiğini düşünememek bir düşüncesizliktir.
Ebedî bir teknolojiyle üretilmiş insân makinesini kullanma beceriksizliğidir. Kâinâtların varlığında ve yokluğunda Kâinâtları ayakta tutanı ve kendi mutlak varlığı sâyesinde Kâinâtları açığa çıkaran asıl varlığı inkâr etmek bir bilinç düzeysizliğidir. Düşünce ve anlayışta bir evrim başarısızlığıdır.
 

8.TANRI GELECEĞİ HEM BİLİR, HEM DE DEĞİŞTİREBİLİR Mİ? (DEĞİŞTİRİRSE ESKİ BİLGİSİ YANLIŞ OLUR)

Başlangıçtaki muhâl cevâbı bu soruda da geçerli olmasına rağmen biz de böyle basit bir zekâ seviyesi bulmuşken Allah’ı sevenlerin üstünlüğünü başka bir vecihten gösterelim.
 

Soruyu soran, Allah’ın ezeldeki takdîr ve bilgisini hiçbir zamân bilemeyeceği için ezelî bilginin değiştirilip değiştirilmediğini hiçbir zamân anlayamaz.
 

Allah’ın bir mutlak bir de muallak kaderi vardır. Muallak kader değişebilir, mutlak kader değişmez.
 

Mutlak kaderin de değişmesi ancak Allah-u a’lem (Allah bilir), paralel evrene kaderin bölünmesi yoluyla olabilir.
 

9- TANRI HER ŞEYE KADİR OLMAMAYA DA KADİR MİDİR?

Yukarıda aynı minvaldeki soruların cevâbını vermiş ve demiştik ki, Allah Güçlü olmasına rağmen güçsüzde de zuhur ediyor, Muhtâc olmamasına râğmen fakirde zuhur ediyor ve hastada da gözüküyor, kâmil olmasına rağmen nâkısta da zuhur ediyor, mutlak tek olmasına râğmen ikilikte ve kesrette (çoklukta) de açığa çıkıyor.
Dolayısıyla Güçsüz gözükmeye elbette kâdirdir. Hattâ Güç, Güçsüzlükte gizlenmiştir.
 

10.TANRI DÜŞÜNEBİLİR Mİ? (DÜŞÜNME GELECEĞE VE GEÇMİŞE DAİRDİR. TANRI GELECEĞİ VE GEÇMİŞİ BİLDİĞİ İÇİN DÜŞÜNEMEMELİDİR. DÜŞÜNMEYE KALKTIĞINDA KENDİNİ YALANLAR. BU YÜZDEN TANRI GELECEK DE KURGULAYAMAZ. KURGULARSA GELECEĞİ BİLMİYORDUR).

Hakk Teâlâ, Zât’ının bir gereği olarak geçmişi ve geleceği ve her şeyi tek bir ânda bilir. Allah (c.c.) İsimlerinin hükümlerinin bir îcâbı olarak da İsimlerinin mazharı olan kullarının sınırlı perspektiflerinden de görür ve düşünür. Bu sınırlı kulların en kâmili olan,, Allah ism-i şerîfinin kulu ve aynası olan kulunun perspektifinden görür ve diğer kullarına bu perspektiften hükmeder. Onun gözü ile sever, nefret eder, zengin kılar fakir eder. Bu insân-ı Kâmile Kutbu’l Aktâb veyâ Gavs veyâ Kutb-u Medâr derler. Allah ism-i şerîfinin yeryüzündeki tek kuludur. İnsânlar içinde gizli ve sıradan bir insândır.
 

11- TANRI, HERHANGİ BİR SIFATINA (TANRI'NIN 99 İSMİ OLAN ESMA-ÜL HÜSNA’DA GEÇEN TÜM İSİMLERİ BİRER SIFATINA KARŞILIK OLDUĞUNA GÖRE) AYKIRI ŞEKİLDE DAVRANABİLİR Mİ? DAVRANABİLİRSE VE DAVRANIRSA, O ZAMAN BU SIFATI NASIL HAK EDER?

Niye aykırı davransın ki, esmâsı kendi esmâsıdır kendi esmâsının îcâbı ne ise ona uygun hükmeder ve fiiller işler. Soruyu soran, bu isimlerin birbirine muhalif ve karşıt olduğunun da farkında değil. Meselâ Şeytân Allah’ın mudill isminin kulu ve âleti iken, hz. Ömer, Allah’ın Hâdî isminin kulu ve âletidir. Bunlar birbirleriyle savaş etseler de her iki isimde hükmeden ve fâil olan Allah’tır. İsimlerin çoğu birbirine zıd olduğu için âlemlerde aykırılıklar ve savaşlar belli bir düzen dâhilinde sürüp gider.
 

Alıntıdır a. a. şenol

21558533_462978407434677_7765081163283570758_n.jpg

Bu üyenin üyeliği neden silinmiş(;

Huyunuzdan vazgeçmemişsiniz anlaşılan...

tarihinde Dotttore tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, anibal yazdı:

vet, yeterince açık. Evrimcilerin cevap bulmasını gerektiren bir durumu gösteriyor apaçık şekilde. Ve sağolsun, sayesinden bu konular üzerinde çok çalışıldı, çok açıklamalar getirildi. 

Mesela

 

3 saat önce, anibal yazdı:

Peki senin demye çalıştığın ne? Biyolojik evrimin dibine vurmuş bilim camiasının, sosyal evrimimiz ve sosyal hayatın evrimsel kökenlerinden muaf tutulması bir utanç değilse nedir?  

İtiraz edilmeyen gerçekler var. Bütün mahlukat su ve topraktan yaratıldı.

Benim demeye çalıştığım insanlar -insan- olarak yaratıldı, 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, TheRationalAtheist yazdı:

 

 Bulamadım dediğinizi.

 

https://books.google.com.tr/books?redir_esc=y&hl=tr&id=C6UWAAAAYAAJ&focus=searchwithinvolume&q=language

 

 Ayrıca... O kadar üniversiteye ne oldu? Hadi bu adam bir şey demiş olsun, üniversiteler hâlâ evrimi anlatmaya devam ediyor. Harun Yahya da böyle yalanlara başvurarak kurtulmaya çalışıyor.

Daha başka örneklerde var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...