Jump to content

Bilimi, teknolojiyi, modernizmi kötüleyip doğallığı ve ilkelliği öven insanlar


Recommended Posts

17 saat önce, democrossian yazdı:

Ruh hastası salak ile yardakçısının sataşmalarını okumaya bile tenezzül etmedim. Ne zırvaladıklarını bilmiyorum.

 

Başlığı temizledim, uyarımı da yazdım ama görüyorum ki sallamayacağım diyorsun... 

 

Haftalardır üyelere sataşıp başlıkları kirletiyor ve bize durmaksızın iş çıkarıyorsun. Gözüm üstünde, bir kere daha benzer bir iletini görürsem seni direk atacağım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 116
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

1 saat önce, haci yazdı:

Ben henüz doğallığı savunup, bilimselliği reddeden bir yaklaşımla karşılaşmadım. Başlık hatalı bir gözlem üzerine kurulmuş....

 

Yoktu zaten. Bırakın anibal'i ve onun düşüncelerine katıldığımı söyleyip durduğum için beni, ben bu forumda bilimselliği, teknolojiyi vs reddeden tek bir ateist görmedim.

Bu başlık aslında birilerini provoke etmek için açılmış bir başlıktı, kendi kendilerini provoke edip atıldılar vs...

Başlık zaten "bilimi, teknolojiyi vs reddeden geri zekalılar" diye açılmıştı.Buna rağmen insanlar ne güzel yazılar yazmış, tartışmışlar ama o da engellendi sonunda.

Olay bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On ‎16‎.‎3‎.‎2018 at 20:49, CinleriGorenAdam yazdı:

okuduğumu anlamadığımı var sayman, beni ahmak olarak nitelendirmek oluyor,

 

Öyle bir şey yok. Canın sıkkındır, dikkatini verememişsindir. Üstünkörü okuyup geçmişsindir. Bu tarz okuyan sadece sen değilsin üstelik diye düşünüyorum. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, Militarizm said:

Basbayağı böyle gerizekalı bir kitle var. Radyasyon şöyle kötü, gdo böyle kötü, nükleer santraller tü kaka...

S..tirin gidin mağarada yaşayın o zaman.

 

 

İşin acı tarafı... İnsan mağarada yaşamaz, doğal olarak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğallık ve modern cağ demişken; 

Bu içinde bulunduğumuz modern çağda,  doğal seçilim mekanizması işleyişini sürdürüyor mu ? 

Sürdüremiyorsa , bu durum bizim türümüz için   iyi bir şey mi yoksa kötü ?

Kötü bir şey ise , doğal seçilimi tekrar eskisi gibi aktif duruma sokmak için radikal müdahalelerde bulunulmalı mı ? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 17.03.2018 at 17:20, haci said:

Ben henüz doğallığı savunup, bilimselliği reddeden bir yaklaşımla karşılaşmadım. Başlık hatalı bir gözlem üzerine kurulmuş....

 

Materyalist bir perspektife sahip olduktan sonra, hiçbir yaklaşım bilimselliği reddetmez, ama bilimin her şeyi doğru aydınlatan ve hiçbir dış etken tarafından güdülmeyen bir deniz feneri olmadığını söyler bazı materyalistler. Ben de onlar arasındayım. 

 

Bilimselliğin kaynağını biliyoruz: bilimsel bilgi üretimine kafa yoracak insanları besleyecek sosyoekonomik şartların yaratılabilmiş olduğu bir devirde yaşıyor olmamız ve bu yorulan kafaların tam da bu sosyoekonomik şartları sürdürmeye hizmet edecek biçimde yorulageliyor olması. Sistem kendi düşünür ve araştırmacısını yaratıyor, o düşünür de - "ekmek yediği eli ısıran" ve sistemin foyasını ortaya çıkaran bazı "hain" düşünürler hariç - sistemi böyle nasıl sürdürürüm, nasıl daha iyi kâra geçiririm diye sisteme adıyor kendini. Sistem düşünürü, düşünür sistemi doğruluyor ve yeniden üretiyor. Bilimsel bilgi yönsüz, siyaset -yani devletin etki alanındaki ve ve devleti etkilemeye yönelik tüm faaliyetler- güdümünden bağışık, insanlar ve uluslar arasındaki kavgalardan, özel çıkara dayalı toplumsal ekonomik sistemden yalıtık ve etkilerinden arınık bir ürün değil. Örnek: Dünyada bugün kanserle ilgili en çok para harcanan konu başlamış kanserin tedavisidir. Kanserin olmuşu için harcanan para olmamasını sağlamak için harcanan paradan kat be kat fazladır. Kanserin olmuşuna ne yapılacağı konusunda sahip olunan bilimsel veritabanı da öyle. Sistemin ürettiği kanseri "karlı" bir şekilde tedavi etme konusunda "bilimin kılavuzluğunda" hiç de az mesafe alınmamıştır, ama kanser üreten sistemi tedavi etmek, olmuyorsa başka sistemle değiştirmek konusunda üretilen bilimsel bilgiler ya bir azınlık dışında dinlenmez, ya da düzene karşı bir tehdit olarak görülür. Bu, bilimin nereye, hangi çıkarlar güdümünde yönlendirilirse oradan saçılan ışığı yakalayan bir faaliyet olduğunu gösterir, yani bilim kendisi bir ışık saçmaz. Bilimin kendisinin ışık saçtığını kabul etsek bile, o ışığı egemenlerin koyduğu sınırlara dayandığında söndürülür ya da kısılır.

 

Bilimi her ne kadar o siyasetler ve ideolojiler üstü algılanan konumuna gölge düşürür bir yaklaşımla ele alan bir biçimde söze girsem de şunu da biliyoruz: Bilime "dil uzatan" materyalist yaklaşımlar da bilimsel anlamda geçerli bir bilgi türüne yaslanmak ihtiyacındadır. Sözgelimi, bilim insanlarının artık üründen pay alan bir ekonomik düzende, yani bu ürünün fazlasına el koyan egemen gücün elinden beslendiği bilgisi de bilimsel altyapıdan beslenmektedir, bilimin sayesinde bulunmuş bir bilgidir. Bu çok ilginç bir kısır döngü: bilime eleştirel açıdan yaklaşanlar da bilim hakkında ulaştıkları yargılara bilim sayesinde ulaştılar. 

 

Şimdi ben buraya niye çıktım? Niye bunları anlatıyorum?

 

Bilimsel bilginin tek geçerli bilgi olduğunu biz de biliyoruz, ama bilimin daha çok neye hizmet ettiğini de biliyoruz. İnsanlığın ve doğanın köleleştirilmesine yönelik bir faaliyetin içeriğinde kullanılıyor bilimsel bilgiler, yalan mı? Bilimle aldatmak artık "Allah ile aldatmayı" bile geçti, yalan mı?

tarihinde isabettin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilim deyince ben bilimsel yöntemlerle kazanılan bilgiyi anlıyorum. Bu bilgi her alanda yeterli değil elbette. Ama bu bilgi aldatmada kullanılan bir bilgi de değil. Bu bilginin bazı konullarda, hatta her konuda, yeterli olmadığını ileri sürebiliriz. Bu bağlamda bilimle aldatmak uygun bir deyim değil. Uygun olanı her şeyi yalnız bilimle açıklamaya çalışmanın yetersiz olmasıdır.

Örneğin tıpda bazı hastalıkların tedavisinde bilimsel bilginin yeri ve önemi tartışma götürmez. Ama hastanın tedavisinde bilimsel olmayan psikolojik, moral yükseltici yöntemlerin kullanılmasının önemi de ihmal edilemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 minutes ago, haci said:

Bilim deyince ben bilimsel yöntemlerle kazanılan bilgiyi anlıyorum.

 

Bilimin misyonu bellidir, gücü ve parayı elinde tutanın sorduğu sorulara güvenilir yanıt vermektir. Bilimsel yöntemlerle hangi bilginin kazanılacağına bilim insanları değil, araştırmaların parasını verenler ve devletleri yönetenler karar veriyor, bilime sorulacak soruları onlar soruyorlar, bilim adamları da ona göre yanıt üretiyor. Salt bilim adamlarının amaçları doğrultusunda yürüyen özerk bir faaliyet alanı değil bilim, öyle olsaydı, bilim insanları bir araya gelip de bir atom bombası yapmazlardı çekirdek fiziği ve mühendisliğine dair bilgilerini birleştirerek herhalde. Bilimin insanlığa hizmet ettiğinden, çok masum bir şey olduğundan, bizi iyi bir yere götürdüğünden kuşkuluyum.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

3 dakika önce, isabettin yazdı:

 

Bilimin misyonu bellidir, gücü ve parayı elinde tutanın sorduğu sorulara güvenilir yanıt vermektir. Bilimsel yöntemlerle hangi bilginin kazanılacağına bilim insanları değil, araştırmaların parasını verenler ve devletleri yönetenler karar veriyor, bilime sorulacak soruları onlar soruyorlar, bilim adamları da ona göre yanıt üretiyor. Salt bilim adamlarının amaçları doğrultusunda yürüyen özerk bir faaliyet alanı değil bilim, öyle olsaydı, bilim insanları bir araya gelip de bir atom bombası yapmazlardı çekirdek fiziği ve mühendisliğine dair bilgilerini birleştirerek herhalde. Bilimin insanlığa hizmet ettiğinden, çok masum bir şey olduğundan, bizi iyi bir yere götürdüğünden kuşkuluyum.

 

 

Bilimsel etkinliklerde paranın önemini yadsıyamayız. Bilime en çok katkısı olan ülke ABD. Diğer zengin ülkelerin çoğu, hatta hepsi, bilgileri ABD'den çalıyor. Aslında ABD bu sahtekarlığı müsamaha ile karşılıyor. Üzerinde fazla durmuyor. Bilim insanlığı nereye götürürse, insanlık oraya gidiyor. Bu iyi bir yer olmayabilir. Bilim için masum  sıfatı hiç uygun durmuyor. Çünkü insanlık masum değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, isabettin said:

 

Şimdi ben buraya niye çıktım? Niye bunları anlatıyorum?

 

Bilimsel bilginin tek geçerli bilgi olduğunu biz de biliyoruz, ama bilimin daha çok neye hizmet ettiğini de biliyoruz. İnsanlığın ve doğanın köleleştirilmesine yönelik bir faaliyetin içeriğinde kullanılıyor bilimsel bilgiler, yalan mı? Bilimle aldatmak artık "Allah ile aldatmayı" bile geçti, yalan mı?

 

Sen çoook yanlış gelmişsin velakin. Bilime yüreyeceğim derken, teknolojiye yürümüşsün. 

 

Atom bombasının bilimi, Currie ve Einstein'dan gelir. İkiside bunu bilim için yaptılar. Özellikle einstein....

 

Bilim, bilime hizmet eder. Bilim bulduklarından birilerine bir şeyler sağlamak ise, teknolojinin işidir. İkisi birbirine en çok karıştırılan şeydir. 

 

Bilimle aldatmak denen şey, geçmiş asrın şarlatanlarının işidir, malum, din ile aldatmanın yeni versiyonu.

 

Peki allah ile aldatmanın tabutuna kim ilk çivileri çaktı? Bunu yapanın ingiliz kralı bilmem kaçıncı henri olduğunu biliyor muydun? Basit bir mevzuydu, Gutenberg matbaayı bulmuştu yeniden, bunu duyunca, "Budur, artık incili basıp herkese verebiliriz, dini kimse şu lanet olası rahiplerden öğrenmek zorunda kalmaz" demişti. İşte dinle aldatmanın sonunu getiren bu oldu.

 

Bilimle aldatmanın sonu da, benzer bir basın kanalından geliyor, gelecek, ona da internet diyoruz. Herkes yavaş yavaş bilime ulaşabiliyor artık. Bilimle aldatabilecek sahte bilimcilere hacet kalmıyor artık, yavaş yavaş. 

 

Ha, bilimsel bilgilerin, insan ve doğanın köleleştirilmesinde kullanıldığı da abes bir çıkarım. Bugüne kadar, bilimsel bilgi, özellikle doğayı daha özgür hale getirmek dışında bir şey getirmedi. Jane Godall'ı bilir misin? Dibine kadar bilim yapmıştı, bu sayede şempanzelerin özgürlüğünü sağladı mesela. Sorun, bilimsel bilgi diye kakalanan bilgiler oldu. Ve bilime erişim arttıkça, o sahte bilimle bir şeyler yapabilmek her gün daha zorlaşacak. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, Beşar Esad said:

Atom bombasını kullananda ABD oldu. 

 

Eğer ABD benim bildiğim ABD ise, o bombayı bir daha kullanmamak için, sadece ABD'lilerin sözünü dinler. Bombanın pimini elinde tutanlara kalsa olay, her gün bir yerlerden alırdık patlama haberlerini... ABD'de suyun başında oturanlar, zerre insanlık falan bilmeyen, vahşi kapitalizmin en vahşisi olmuş olanlardır, çoluk, çocuk falan demezler hiç...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 19.03.2018 at 01:30, anibal said:

Sen çoook yanlış gelmişsin velakin. Bilime yüreyeceğim derken, teknolojiye yürümüşsün.


Ne fark eder ki? Bilimin en büyük yön tayin edicisi teknolojik ihtiyaçlardır, en çok da askeri teknoloji. "Bilim, bilim içindir" yanılgısı içinden çıkarsan bunu sen benden çok daha iyi görürsün. Bilim bilime hizmet etmez, teknolojiyi ve doğal kaynakları denetiminde tutan egemen sınıfa hizmet eder. Senin değerli bir bilim adamı olduğunun bütün forum farkında. Bilim yaparken arada biraz kafanı kaldır yukarı bak, kimlere hizmet ediyorsun gör. Genel olarak "insanlığa hizmet" filan da olmaz. İnsanlığın bir hizmetkar kısmı var, bir de hizmet edilen kısmı var. Bunların hepsine birden ayrımsız hizmet diye bir şey yok, hizmetkar olanlara hizmet diye bir şey yok. Buna, doktorlar da dahil. Tıp, genel olarak insanlığa hizmet etmiyor. Bu misyonu yerine getirmek üzere değil, tedavisi karlı olan hastalıkların odağında olduğu ticari kazançları gerçek kılmak için kurulup destekleniyor. Ayağımız kırıldığı zaman açık redüksiyonla ortopedistin kırığı tamir etmesi yaşamımız için güzel bir şey elbette, ama işin sorunlu kısmı burası değil.

 

Bugün edindiği bilgilerle "biz kanserin en büyük nedeninin modern uygarlığın getirdiği koşullar olduğu kanaatini edindik, hangi kanser ilacı geliştirilirse geliştirilsin, çevreyi ve insanlığın çoğunu sömüren bu koşullar ortadan kaldırılmadıkça kansere çare bulunamayacağını artık görüyoruz, asıl işin bu işin kaynağını ortadan kaldırmak olduğunu fark ettikten sonra, mesleki tatmin duymamız söz konusu olamaz, mesleğimizin bize öğrettiği gerçekler sırtımıza ağır bir sorumluluk yüklüyor, toplumsal mücadeleye atılıyoruz" diyen kaç tane onkolog çıkıyor her sene?

 

On 19.03.2018 at 01:30, anibal said:

Atom bombasının bilimi, Currie ve Einstein'dan gelir. İkiside bunu bilim için yaptılar. Özellikle einstein....

 

Bilim bilim için midir? Bu hem gerçeği yansıtmıyor, hem de mümkün değil. Einstein'ın uzay ve zamanın göreli yapılar olduğunu anlamaya yeten dehası kimi formülasyonlarının atom bombası olarak teknolojik ürünler vereceğini öngörememiş olamaz. Öngörmüştür mutlaka, ama "ilerleme" virüsünden payını almış beyni bunu örtmüştür, kendinden bunu saklamıştır, kimbilir.

 

Bilimin amacı insanlığa hizmet midir? Ona da hayır. Soru zaten antroposantrik bir tuzak. Bu tuzağı içeriyor olmasının yanında, insan türünün genel çıkarlarının hizmetinde olduğu da doğru değil.

 

On 19.03.2018 at 01:30, anibal said:

Bilimle aldatmanın sonu da, benzer bir basın kanalından geliyor, gelecek, ona da internet diyoruz. Herkes yavaş yavaş bilime ulaşabiliyor artık. Bilimle aldatabilecek sahte bilimcilere hacet kalmıyor artık, yavaş yavaş.

 

Yalancı bilim geçen yüzyıllarda kalmış bir şey değildir, aşağıda internetle yayılan güncel örnekleri var. Ama benim "bilimle aldatmak"tan kastım yalancı bilim değil. Piltdown adamı değil.

 

https://custommedicine.com.au/health-articles/histapenia-over-methylation/

http://www.mensahmedical.com/common-symptoms-of-overmethylation/

 

Bu bağlantılar da ne ola ki diyenlere önemli uyarı: Bu bağlantılarda yer alan bilgiler içinde önemli oranda bilimsel doğru barındırıyor. Hepsini bir araya getirerek koca bir yalan bina etmişler ve adına "histapeni" demişler. İnternet yoluyla yayıyor, sonra da histapeni (vücutta histamin azlığı) "hastalığının/bozukluğunun" (!) tedavisi için sizi aşağıdaki gibi bir "supplement" satış sitesine yönlendiriyorlar:

 

https://bio-recoveryinc.com/?__hstc=198667824.74d7a1ef83754e85778940eaed79e1f4.1521489742777.1521489742777.1521489742777.1&__hssc=198667824.1.1521489742778&__hsfp=3092603360&hsCtaTracking=36bcf861-0d52-4ac8-990e-1434d3455ce1|8406500b-ce7d-440c-a8a2-a305839fe0e3

 

İyi satan siteler bunlar. Ama, sorun şu ki histapeni diye bir hastalık yok. İşte, yalancı bilim bu, Piltdown adamı gibi pseudoscience hüviyetindeler. Ama "bilimle aldatmayı" gündeme getirirken bunları kastetmedim ben ...

 

Peki neyi kastettim? Vatandaş, "kansere çare bulundu mu?" diye soruyor. Bunu yanıtlayan standart bir bilim insanı da ne der? "Daha bulunamadı, ama araştırmalarımızda önemli bulgular edindik, bir çok kanser türünü tedavi edebiliyoruz, ama iyileştiremediklerimiz de var" Yahu bırak bu ağızları sayın bilim insanı, kanserin çaresi belli desene, soruya doğru yanıt versene, böyle bir dünyada yaşadığımız, yaşanabilir bir dünya yaratmadığımız sürece kansere çare yok diye haykırsana tek bir kere de! Ama bunu yapmazlar, kansere "çare" aramaya devam ederler. Gayet de bilimseldirler, tedavilerini bilimsel sonuçları baz alarak yaparlar. Bilim ile aldatmak budur. Burada Piltdown'daki gibi açık bir sahtekarlık yoktur, ama sonuçta yine aldatmaca vardır. Bu durumun üfürükçü hocanın yaptığından tek farkı kanser olmuş insanları bazen gerçekten iyileştirmesidir. İyileşenler oldukça, kanserin çaresinin nereden geleceği konusundaki bilimsel hurafe kökleşir. İnsanlık en büyük kaynaklarını olacağı önlemek için değil, olmuşla baş etmek gibi boş bir strateji dahilinde kullanmaya devam eder. Niye, çünkü kanser ilacını satarsınız, ama çevrenin korunmasını satamazsınız.

 

Bilim şöyle, bilim böyle deyince hemen bi "ula bu bilim size ne ettu?" diye tepkiler, bilimin ne kadar iyi bir şey olduğunu anlatmalar.. Ya kardeşim, tamam biz de elbette biliyoruz bilimin en hakiki yol gösterici olduğunu, hatta bilimin ne mal olduğunu yine bilim sayesinde anlayabiliyoruz, o yüzden fazla da dayılanamıyorum bilime karşı, biraz söyleniyoruz şurda kendi çapımızda, o yani.

 

Bir keresinde ben gene böyle "Efendim doğa elden gidiyor, doğal yaşama dönmeliyiz, bu işin sonu kötü" türünden laflar ederken, Türk Ateist'in bana "O denli karamsar olma, onu doğa kendisi halleder, bir gün gelir, büyük bir felaket olur ve başından atar bizi bir şekilde" dediğini hatırlıyorum. Galiba, bu tespit en doğrusu. Sorun şu ki, bizim büyük bir nükleer laboratuvara çevirdiğimiz dünyadaki insan dışı yaşam bu doğal felaket gelip bizi yok edene kadar bize dayanabilecek mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On ‎18‎.‎3‎.‎2018 at 21:39, isabettin yazdı:

Bilimle aldatmak artık "Allah ile aldatmayı" bile geçti, yalan mı?

 

Böyle bir durum söz konusu bile değil. Arada kıyas bile yapılamaz. Uyduruktan saçma sapan bir zırva ile insanlığın sahip olduğu en değerli ve en yüksek değeri kıyaslamak çok büyük bir hata olur.

 

Bilim kendimizin yarattığı bir değer olduğu için biz onu nasıl yaratırsak öyle olur. Bilimin mutlak anlamda çıkarcılığa bağışık olması diye bir durum elbette düşünülemez. Fakat aklın yolu birdir. O yüzden bizler her işin teorisini doğru bir şekilde kurma yeteneğine sahibiz, aklımız sayesinde. Uygulamadaki sapmalarla zaten her zaman mücadele etmek zorundayız.

 

Bilimin nasıl olması gerektiğini hepimiz biliyoruz. Bilimin amaçları da büyük ölçüde yerine gelmektedir. Bundan sonra da gelecektir. Bilimin durdurulabileceğine dair hiç bir belirti görülmüyor. Umulmadık büyük sürprizler her zaman olabilir. Bilim elimizdeki en büyük, en önemli, en değerli, başka hiç bir değerle kıyas bile edemeyeceğimiz en öncelikli sermayemizdir. Bilimden başka önemsenecek hiç bir şey neredeyse yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, isabettin said:


Ne fark eder ki? Bilimin en büyük yön tayin edicisi teknolojik ihtiyaçlardır, en çok da askeri teknoloji. "Bilim, bilim içindir" yanılgısı içinden çıkarsan bunu sen benden çok daha iyi görürsün. Bilim bilime hizmet etmez, teknolojiyi ve doğal kaynakları denetiminde tutan egemen sınıfa hizmet eder. Senin değerli bir bilim adamı olduğunun bütün forum farkında. Bilim yaparken arada biraz kafanı kaldır yukarı bak, kimlere hizmet ediyorsun gör. Genel olarak "insanlığa hizmet" filan da olmaz. İnsanlığın bir hizmetkar kısmı var, bir de hizmet edilen kısmı var. Bunların hepsine birden ayrımsız hizmet diye bir şey yok, hizmetkar olanlara hizmet diye bir şey yok. Buna, doktorlar da dahil. Tıp, genel olarak insanlığa hizmet etmiyor. Bu misyonu yerine getirmek üzere değil, tedavisi karlı olan hastalıkların odağında olduğu ticari kazançları gerçek kılmak için kurulup destekleniyor. Ayağımız kırıldığı zaman açık redüksiyonla ortopedistin kırığı tamir etmesi yaşamımız için güzel bir şey elbette, ama işin sorunlu kısmı burası değil.

 

Bugün edindiği bilgilerle "biz kanserin en büyük nedeninin modern uygarlığın getirdiği koşullar olduğu kanaatini edindik, hangi kanser ilacı geliştirilirse geliştirilsin, çevreyi ve insanlığın çoğunu sömüren bu koşullar ortadan kaldırılmadıkça kansere çare bulunamayacağını artık görüyoruz, asıl işin bu işin kaynağını ortadan kaldırmak olduğunu fark ettikten sonra, mesleki tatmin duymamız söz konusu olamaz, mesleğimizin bize öğrettiği gerçekler sırtımıza ağır bir sorumluluk yüklüyor, toplumsal mücadeleye atılıyoruz" diyen kaç tane onkolog çıkıyor her sene?

 

 

Bilim bilim için midir? Bu hem gerçeği yansıtmıyor, hem de mümkün değil. Einstein'ın uzay ve zamanın göreli yapılar olduğunu anlamaya yeten dehası kimi formülasyonlarının atom bombası olarak teknolojik ürünler vereceğini öngörememiş olamaz. Öngörmüştür mutlaka, ama "ilerleme" virüsünden payını almış beyni bunu örtmüştür, kendinden bunu saklamıştır, kimbilir.

 

Bilimin amacı insanlığa hizmet midir? Ona da hayır. Soru zaten antroposantrik bir tuzak. Bu tuzağı içeriyor olmasının yanında, insan türünün genel çıkarlarının hizmetinde olduğu da doğru değil.

 

 

Yalancı bilim geçen yüzyıllarda kalmış bir şey değildir, aşağıda internetle yayılan güncel örnekleri var. Ama benim "bilimle aldatmak"tan kastım yalancı bilim değil. Piltdown adamı değil.

 

https://custommedicine.com.au/health-articles/histapenia-over-methylation/

http://www.mensahmedical.com/common-symptoms-of-overmethylation/

 

Bu bağlantılar da ne ola ki diyenlere önemli uyarı: Bu bağlantılarda yer alan bilgiler içinde önemli oranda bilimsel doğru barındırıyor. Hepsini bir araya getirerek koca bir yalan bina etmişler ve adına "histapeni" demişler. İnternet yoluyla yayıyor, sonra da histapeni (vücutta histamin azlığı) "hastalığının/bozukluğunun" (!) tedavisi için sizi aşağıdaki gibi bir "supplement" satış sitesine yönlendiriyorlar:

 

https://bio-recoveryinc.com/?__hstc=198667824.74d7a1ef83754e85778940eaed79e1f4.1521489742777.1521489742777.1521489742777.1&__hssc=198667824.1.1521489742778&__hsfp=3092603360&hsCtaTracking=36bcf861-0d52-4ac8-990e-1434d3455ce1|8406500b-ce7d-440c-a8a2-a305839fe0e3

 

İyi satan siteler bunlar. Ama, sorun şu ki histapeni diye bir hastalık yok. İşte, yalancı bilim bu, Piltdown adamı gibi pseudoscience hüviyetindeler. Ama "bilimle aldatmayı" gündeme getirirken bunları kastetmedim ben ...

 

Peki neyi kastettim? Vatandaş, "kansere çare bulundu mu?" diye soruyor. Bunu yanıtlayan standart bir bilim insanı da ne der? "Daha bulunamadı, ama araştırmalarımızda önemli bulgular edindik, bir çok kanser türünü tedavi edebiliyoruz, ama iyileştiremediklerimiz de var" Yahu bırak bu ağızları sayın bilim insanı, kanserin çaresi belli desene, soruya doğru yanıt versene, böyle bir dünyada yaşadığımız, yaşanabilir bir dünya yaratmadığımız sürece kansere çare yok diye haykırsana tek bir kere de! Ama bunu yapmazlar, kansere "çare" aramaya devam ederler. Gayet de bilimseldirler, tedavilerini bilimsel sonuçları baz alarak yaparlar. Bilim ile aldatmak budur. Burada Piltdown'daki gibi açık bir sahtekarlık yoktur, ama sonuçta yine aldatmaca vardır. Bu durumun üfürükçü hocanın yaptığından tek farkı kanser olmuş insanları bazen gerçekten iyileştirmesidir. İyileşenler oldukça, kanserin çaresinin nereden geleceği konusundaki bilimsel hurafe kökleşir. İnsanlık en büyük kaynaklarını olacağı önlemek için değil, olmuşla baş etmek gibi boş bir strateji dahilinde kullanmaya devam eder. Niye, çünkü kanser ilacını satarsınız, ama çevrenin korunmasını satamazsınız.

 

Bilim şöyle, bilim böyle deyince hemen bi "ula bu bilim size ne ettu?" diye tepkiler, bilimin ne kadar iyi bir şey olduğunu anlatmalar.. Ya kardeşim, tamam biz de elbette biliyoruz bilimin en hakiki yol gösterici olduğunu, hatta bilimin ne mal olduğunu yine bilim sayesinde anlayabiliyoruz, o yüzden fazla da dayılanamıyorum bilime karşı, biraz söyleniyoruz şurda kendi çapımızda, o yani.

 

Bir keresinde ben gene böyle "Efendim doğa elden gidiyor, doğal yaşama dönmeliyiz, bu işin sonu kötü" türünden laflar ederken, Türk Ateist'in bana "O denli karamsar olma, onu doğa kendisi halleder, bir gün gelir, büyük bir felaket olur ve başından atar bizi bir şekilde" dediğini hatırlıyorum. Galiba, bu tespit en doğrusu. Sorun şu ki, bizim büyük bir nükleer laboratuvara çevirdiğimiz dünyadaki insan dışı yaşam bu doğal felaket gelip bizi yok edene kadar bize dayanabilecek mi?

 

Öncelikle zaten benim dediğimi tasdik etmişsin. Bak bizzat kendin, bilfiil, o yalancı bilim dediğin şeyden, benim bahsettiğim şekilde kurtuluyorsun. Ne demiştik, özellikle internet, bilgiye erişimin kolaylaşması... İşte sen de bunu yaptın, hepsi bu, bizi bilfiil, icraatinle doğrulamış oldun.

 

Bilim sana hiç bir şey yapmaz. İyi bir şeyde, kötü bir şeyde. Ama şu histapeniciler gibi madrabazın biriysen, bilim senin tekerine çomak sokmuş olur elbette. 

 

Bilim hiç bir mal değildir. Sadece, gerçeği bilme sanatıdır, hepsi o. 

 

Ha, bu arada, çok fazla zırvalıyorsun. Git biraz safsata kılavuzu falan oku. Zırvalamayı kesersen, baya sağlam laflar çıkarabilirsin sanıyorum.

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...