Jump to content

Bilimi, teknolojiyi, modernizmi kötüleyip doğallığı ve ilkelliği öven insanlar


Recommended Posts

  • İleti 116
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

On 13.03.2018 at 13:30, anibal yazdı:

 

40 sene önce, insanlar çevreye bu kadar duyarlı olacak denseydi, kimse buna inanmazdı. Dahası, çokları, "Ne çevre kirlenmesi falan yahu, çevrenin kirlendiği mi varmış, ne alaka" diyecekti. 

 

İnsanlık, ekosistem kavramını yeni yeni keşfediyor. Doğrusu, bilimin bulduklarından da yeni yeni faydalanmaya başlıyor. 

 

Buna dair örnekleri aslında görebiliyoruz, ufak tefek olsa da. Mesela Google'da ki çalışma koşulları gibi. 

 

Aslında, internet bu değişimin belkemiği, omurgası olacak. IOT hikayesinin bir sonrası, bir kaç sonrası falan. Şöyle ki, sen internet yoluyla, herhangi bir anda herhangi bir yerde olabileceksin. Yani, hastanı muayene etmek için, kliniğe tıkılmak zorunda kalmayacaksın. Hastan evinde, sen evinde atıyorum yemek yaparken, aynı zamanda hastanla da ilgileniyor olacaksın. 

 

Tabi bu olayın bir adımı. Ama bu ortam, günlük hayatın insanların kafasına, özellikle erkek kafası veya kadın kafasına göre şekillenmiş olması durumunu değiştirecek. Hayat, aslen makinelerin kafasına göre şekillenecek. Bu da, bugün yaşanan mekanın, makinelere devri, takiben de insanların kendi düzenlerini kurabilecekleri bir boşluk ortaya çıkaracak. Ve bu boşluk, doğal güdülerle ile dolacak, zira, insanlar bunun önemini günden güne daha çok anlıyor. 

 

Şöyle düşün, çok kaba bir örnek olarak. Bütün yolları yer altına alabilirsin. Bütün işyerlerini de. Pis üretim işlerini çöllerin ortasına, dağların içine vs. taşıyabilirsin. O zaman, bugün sanayi olarak heder edilmiş tonla yer, tonla mekan sana kalacaktır, yaşam alanı olarak kullanmak için. Çölü bir cennete çevirebilirsin, sulama vs. ile. Bugün, yeterli makine zekası ve gücü olmadığı için bunu yapman çok zor, imkansız. Ama o zeka ve güç, her gün bir adım daha yaklaşıyor. 

 

Birde şunu düşün, erkek seni dövmeye çıkınca, fiske atıp bir kaç kemiğini kırabileceğini, aynı zamanda. Yani, erkek, kadını zayıf bir mahluk olarak göremeyecek mesela. Bir şeyleri düşünmek zorunda kalacak. 

 

Bir de şu var. Ya öyle düzelmezse? O zaman, bilim şunu da gösteriyor: Kadının var olmak, üremek için erkeğe ihtiyacı yok. Ve evrim tarihinde, varolmak için erkek olayını terk eden ilk canlılar biz olmayacağız bu durumda... Eğer doğamız tekrar yazılacak, evrimimiz başka bir yöne gidecekse, büyük ihtimalle bu yöne gidecektir. 

 

 

Son paragraf ürkütüyor çünkü mevcut doğamıza, varlık sürdürme amaç dinamiklerimize, içgüdülerimize vs aykırı bir yön o. Dediğin gibi, basbayağı doğamız tekrar yazılıyor gibi. Bu, en kötü ihtimal gibi düşünülebilir. İlginç olarak hiç de dışlanamayacak bir ihtimal.

 

İşleri makinalara devretmek ve onları insanın yaşamayı tercih etmeyeceği alanlara taşıyıp ihtiyaç duyduğu ana alanları insana bırakmak fikri çok güzel gerçekten. Bu, İnsana doğada kendi doğasını yaşamak ve kendini tatmin etmek için alan ve zaman kazandırmak da demek. Bu esnada kurulan sistemde kadın ve erkeğin işlevi de epeyce bir değişmiş olacağı için erkek kafasına göre öküzlük yapamayacak, kadının eşiti olarak görmek zorunda kalacak. 

 

Bir de kesin olarak yüzlerce yıl boyu yaşayacak insan. (Ölümsüzlüğün yolunu da bulacak ama o şimdilik kenarda dursun.)  Bu da daha az üremek zorunda olmak demek ki o durumda da ilişkiler başta olmak üzere birçok dinamik ciddi biçimde değişecek demektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 09.03.2018 at 20:59, isabettin yazdı:

 

Özgürlük zihinde başlayan bir şeydir, o ayrı, ama özgürlük zihinde yaşanan bir şey olmaktan çok maddi yaşamın içinde kökleri olması gereken bir şey, bu atlanmamalı. Maddi yaşamın içinde kökleriyle buluşamazsa, gerçekliğini yitirir. Bize kendini duyuran da o kavuşmazlığın acısıdır. Çarkın dişlisiyiz, kurtulamıyoruz. Bireysel kurtuluşlar bir sürü canlısı olan insanın doğasına aykırıdır. O bakımdan. 

 

Doğamız gereği doğadan kopuyoruz, çıkmazdayız. Bu çaresizlik denklemini fark et, biraz düşün, o kadar entelce görme ya.

 

Başlıkta çok güzel bilgi ve düşünceler var ancak bu ileti olan biteni o kadar başarılı anlatmış ki.

Ben senin bazı yazılarını böyle kırk kere okuyorum isabettin. İfaden çok güçlü, o yüzden bazen kıskanıyorum da.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 minutes ago, Türk Ateist said:

 

Son paragraf ürkütüyor çünkü mevcut doğamıza, varlık sürdürme amaç dinamiklerimize, içgüdülerimize vs aykırı bir yön o. Dediğin gibi, basbayağı doğamız tekrar yazılıyor gibi. Bu, en kötü ihtimal gibi düşünülebilir. İlginç olarak hiç de dışlanamayacak bir ihtimal.

 

İşleri makinalara devretmek ve onları insanın yaşamayı tercih etmeyeceği alanlara taşıyıp ihtiyaç duyduğu ana alanları insana bırakmak fikri çok güzel gerçekten. Bu, İnsana doğada kendi doğasını yaşamak ve kendini tatmin etmek için alan ve zaman kazandırmak da demek. Bu esnada kurulan sistemde kadın ve erkeğin işlevi de epeyce bir değişmiş olacağı için erkek kafasına göre öküzlük yapamayacak, kadının eşiti olarak görmek zorunda kalacak. 

 

Bir de kesin olarak yüzlerce yıl boyu yaşayacak insan. (Ölümsüzlüğün yolunu da bulacak ama o şimdilik kenarda dursun.)  Bu da daha az üremek zorunda olmak demek ki o durumda da ilişkiler başta olmak üzere birçok dinamik ciddi biçimde değişecek demektir.

 

 

Genelde gözden kaçan, özgürlük ve teknoloji anlayışının da erkeklerin gözünden bakışla yazılmış olduğu. Erkek kafası özgürlüğün mesela, kadını da aynı şekilde özgür hissettireceği. 

 

Sabah sabah, kanalın birinde, avustralyanın meşhur aksi kuşu kasovari'den (Cassowary) bahsediyordu. Erkek kuş, uğraştı etti, dişi kuşu ikna etti. Ve o andan itibaren dişi kuş, erkeğin malı gibi davranmaya başladı. Sunucu söylüyor, artık erkeğe endeksli yaşayacak, erkeğin yemeğe çıktığını yiyecek, erkeğin korktuğu şeyden kaçacak vs. Sen şimdi git, bu dişi kuşa özgürlüğünü anlat, gönlünce yemesi, başkasının korktuğu şeyden korkmaması gerektiğini falan anlatmaya çık... İşte böyle abes, absürt bir kafa bu kafa..

 

O nedenle, ölümsüzlük falan gibi konularda bugün erkek algısına göre şekilleniyor, maalesef. Eğer, bu handikap kırılabilirse, ölümsüzlük zor iş değil aslında. Evet ,cidden hiç zor değil. Basitçe, Hawking'in 40 sene önce ölmüş olması lazımdı, onun bu kadar yaşamış olması bile, 40 senelik iptidai teknolojileri düşününce, ölümsüzlüğün ne kadar yakın olduğunun somut bir göstergesi aslında. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
57 dakika önce, anibal yazdı:

 

 

Genelde gözden kaçan, özgürlük ve teknoloji anlayışının da erkeklerin gözünden bakışla yazılmış olduğu. Erkek kafası özgürlüğün mesela, kadını da aynı şekilde özgür hissettireceği. 

 

Sabah sabah, kanalın birinde, avustralyanın meşhur aksi kuşu kasovari'den (Cassowary) bahsediyordu. Erkek kuş, uğraştı etti, dişi kuşu ikna etti. Ve o andan itibaren dişi kuş, erkeğin malı gibi davranmaya başladı. Sunucu söylüyor, artık erkeğe endeksli yaşayacak, erkeğin yemeğe çıktığını yiyecek, erkeğin korktuğu şeyden kaçacak vs. Sen şimdi git, bu dişi kuşa özgürlüğünü anlat, gönlünce yemesi, başkasının korktuğu şeyden korkmaması gerektiğini falan anlatmaya çık... İşte böyle abes, absürt bir kafa bu kafa..

 

O nedenle, ölümsüzlük falan gibi konularda bugün erkek algısına göre şekilleniyor, maalesef. Eğer, bu handikap kırılabilirse, ölümsüzlük zor iş değil aslında. Evet ,cidden hiç zor değil. Basitçe, Hawking'in 40 sene önce ölmüş olması lazımdı, onun bu kadar yaşamış olması bile, 40 senelik iptidai teknolojileri düşününce, ölümsüzlüğün ne kadar yakın olduğunun somut bir göstergesi aslında. 

 

O abes, absürd kafa kadınları özgürleştiriyoruz derken erkekleşmeye, erkek kafasıyla düşünüp davranmaya zorluyor. Dişilik özelliklerini baskı altına almayacak, onu olduğu gibi kabul edecek ama istismar etmeyecek erkek nedir, onu kimse bilmiyor, düşünmüyor da. Kadını dövmemek, ona kötü davranmamak, çalışmasına konuşmasına izin vermek, iş alanında erkeklerle rekabet etmesini sağlamak (bak burada bile kriter erkek-kadın olmak) falan kadını özgürleştiren şeyler zannediliyor. Daha doğrusu özgürlük bunlara endeksleniyor ama bunlar tam olarak erkek kafası işte.

 

Erkeklik ve dişilik özellikleri üzerinden özgürlük kavramı oluşturmaya çalışmak ahmaklıktan başkası değildir, dünya da o yüzden ahmak erkek ve kadınlarla doludur. Modern ve eşitlikçi dediğimiz sistemde kadınlar bebeklerini bile kendileri büyütmeyip başkalarına bırakmak zorunda kalıyor. Çoğu da entel dantel ezberler nedeniyle buna gönüllü. Bir süre çalışıp para kazanmaması, iş hayatından uzak kalması, özgürlüğüne konan bir ipotek gibi sunuluyor. Sistem öyle düzenlendiği için gerçekten de öyle oluyor. Kendine feminist diyen birtakım insanlar neredeyse gece uyanıp bebeği emzirmek işini erkek yapsın diyecek kıvama geldi. Ciddiyim; nitekim özellikle yeni nesil babalar kadının yapmasının daha uygun olduğu işleri de üstlenmeye başladı. Halbuki anneliğin nörobiyolojine bakıldığında birtakım işleri mutlaka annenin yapması, bebeğin sağlığı ve kurulması gereken bağ için elzem. Bu gibi noktalarda bilince değil, içgüdülere, duygulara bakmaya ihtiyaç var. Erkek de erkek gibi davranacak, kadın ve bebeğin ona duyduğu ihtiyacı içgüdüsel olarak üstlenip gereğini yerine getirecek. Bu da erkeği çok mutlu eden bir şeydir mesela, doğasına kendini bıraktığında. 

 

Bir saat önce, anibal yazdı:

O nedenle, ölümsüzlük falan gibi konularda bugün erkek algısına göre şekilleniyor, maalesef. Eğer, bu handikap kırılabilirse, ölümsüzlük zor iş değil aslında

 

Ölümsüzlüğe ben de imkansız gibi bakmıyorum, işin içinde olan sen gibilerin bu konuda ciddi verilere sahip olduğunun da epeydir farkındayım ama bu dediğini tam anlamadım. Daha doğrusu bu yönünü hiç düşünmedim, olayın erkek algısına göre şekillenmesinin doğurduğu handikapın bu denli engel olabileceği aklıma pek gelmedi. 

Biraz açabilir misin?

 

Ölümsüzlük bulunduğunda onu satın alması muhtemel kimseler ve dünyaya verdikleri-verebilecekler zararlar, erkeklerin güç savaşı vs üzerinden mi düşündün yoksa daha spesifik bir şey mi acaba?

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, Türk Ateist said:

 

O abes, absürd kafa kadınları özgürleştiriyoruz derken erkekleşmeye, erkek kafasıyla düşünüp davranmaya zorluyor. Dişilik özelliklerini baskı altına almayacak, onu olduğu gibi kabul edecek ama istismar etmeyecek erkek nedir, onu kimse bilmiyor, düşünmüyor da. Kadını dövmemek, ona kötü davranmamak, çalışmasına konuşmasına izin vermek, iş alanında erkeklerle rekabet etmesini sağlamak (bak burada bile kriter erkek-kadın olmak) falan kadını özgürleştiren şeyler zannediliyor. Daha doğrusu özgürlük bunlara endeksleniyor ama bunlar tam olarak erkek kafası işte.

 

Erkeklik ve dişilik özellikleri üzerinden özgürlük kavramı oluşturmaya çalışmak ahmaklıktan başkası değildir, dünya da o yüzden ahmak erkek ve kadınlarla doludur. Modern ve eşitlikçi dediğimiz sistemde kadınlar bebeklerini bile kendileri büyütmeyip başkalarına bırakmak zorunda kalıyor. Çoğu da entel dantel ezberler nedeniyle buna gönüllü. Bir süre çalışıp para kazanmaması, iş hayatından uzak kalması, özgürlüğüne konan bir ipotek gibi sunuluyor. Sistem öyle düzenlendiği için gerçekten de öyle oluyor. Kendine feminist diyen birtakım insanlar neredeyse gece uyanıp bebeği emzirmek işini erkek yapsın diyecek kıvama geldi. Ciddiyim; nitekim özellikle yeni nesil babalar kadının yapmasının daha uygun olduğu işleri de üstlenmeye başladı. Halbuki anneliğin nörobiyolojine bakıldığında birtakım işleri mutlaka annenin yapması, bebeğin sağlığı ve kurulması gereken bağ için elzem. Bu gibi noktalarda bilince değil, içgüdülere, duygulara bakmaya ihtiyaç var. Erkek de erkek gibi davranacak, kadın ve bebeğin ona duyduğu ihtiyacı içgüdüsel olarak üstlenip gereğini yerine getirecek. Bu da erkeği çok mutlu eden bir şeydir mesela, doğasına kendini bıraktığında. 

 

 

Ölümsüzlüğe ben de imkansız gibi bakmıyorum, işin içinde olan sen gibilerin bu konuda ciddi verilere sahip olduğunun da epeydir farkındayım ama bu dediğini tam anlamadım. Daha doğrusu bu yönünü hiç düşünmedim, olayın erkek algısına göre şekillenmesinin doğurduğu handikapın bu denli engel olabileceği aklıma pek gelmedi. 

Biraz açabilir misin?

 

Ölümsüzlük bulunduğunda onu satın alması muhtemel kimseler ve dünyaya verdikleri-verebilecekler zararlar, erkeklerin güç savaşı vs üzerinden mi düşündün yoksa daha spesifik bir şey mi acaba?

 

 

 

Mesela, en çok şikayet edilen husus, erkeğin bebeği emzirmek yerien işe gitmek zorunda oluşu. İyide, neden ikisi de birarada olamıyor? Çünkü, erkekler dünyayı öyle kurmuş, en basit anlatımla. 

 

Bugün, hayatı ikiye ayırıyoruz: İş hayatı, Ev (özel) hayatı. Bundan daha sunni bir ayrım olabilir mi?

 

Ölümsüzlük bulunduğunda olabilecekler bir spekülasyon olacaktır. Ölümsüzlüğü satın almak vs. de aynı şekilde bir spekülasyon, bir komplo teorisyenliği olacaktır. 

 

Velakin, asıl mesele, ölümsüzlük bulunduktan sonra ne olacağı değil, hala neden ölümsüzlüğün bulunamadığı. Burada erkek kafası, bunu düşünmektense, gidip daha çok insanı nasıl öldüreceğini düşünmeyi tercih ediyor, doğal olarak. Bir erkek, ölümü çok önemsemez, yaşlanmayı hatta şeref falan addedebilir. Aslen anlamsız bir sebepten kendini ölüme atmayı falan kahramanlık olarak gurur vesilesi yapar. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, anibal yazdı:

 

Mesela, en çok şikayet edilen husus, erkeğin bebeği emzirmek yerien işe gitmek zorunda oluşu. İyide, neden ikisi de birarada olamıyor? Çünkü, erkekler dünyayı öyle kurmuş, en basit anlatımla. 

 

Bugün, hayatı ikiye ayırıyoruz: İş hayatı, Ev (özel) hayatı. Bundan daha sunni bir ayrım olabilir mi?

 

Ölümsüzlük bulunduğunda olabilecekler bir spekülasyon olacaktır. Ölümsüzlüğü satın almak vs. de aynı şekilde bir spekülasyon, bir komplo teorisyenliği olacaktır. 

 

Velakin, asıl mesele, ölümsüzlük bulunduktan sonra ne olacağı değil, hala neden ölümsüzlüğün bulunamadığı. Burada erkek kafası, bunu düşünmektense, gidip daha çok insanı nasıl öldüreceğini düşünmeyi tercih ediyor, doğal olarak. Bir erkek, ölümü çok önemsemez, yaşlanmayı hatta şeref falan addedebilir. Aslen anlamsız bir sebepten kendini ölüme atmayı falan kahramanlık olarak gurur vesilesi yapar. 

 

Anibalcim, erkek bebeği nasıl emzirecek acaba? Yoksa annenin sütünü sağıp kenarda tutması ve erkeğin, bebek uyanıp emmek için ağladığında onunla doyurmasından mı söz ettin ki? Ya da erkeği de süt üretebilir hale getirmek mi?

 

İş ve ev hayatı-özel hayat ayırımı bile başlı başlına sunni, evet. Çalışmak, doğal hayatın doğal bir parçası iken kurduğumuz medeniyet ikisini birbirinden ayırmakla kalmamış, birbirine rakip veya birbirine zarar verme potansiyeli çok yüksek iki ayrı alan haline getirmiş. O yüzden de insanlar ikisi tamamen ayırıyor ve zaman zaman tercih yapmaya zorlanıyor. Geçen gün verdiğin Google'a ait merkez, iş yeri örneği tam da bu noktada devreye giriyor işte. Geleceğin ideal iş ortamı olması lazım gelen o.

 

Ölümsüzlüğü satın almak fikri Harari'den geldi aklıma. Homo Deus'ta, insanın ömrünü 150, hatta 300 ve belki 500 yıl uzatabileceğimizi, bilimin bunu kolayca başarabileceğini söyledikten sonrasını kurgulamış. İlk etapta bütün dünya insanlarının ömrünü uzatmak için gerekli hizmet, ilaç, beslenme yöntemi, artık her ne ise, ulaşabilmesinin mümkün olmayacağını, ulaşabilirliği olanların hepsinin de dünyaya yararlı kimseler olmayabileceğini belirtmiş. Mantıklı. Ama bunun da yolu bulunur veya bir zaman sonra uzun yaşamak ve ölümsüzlük çoğunluk tarafından erişilebilir bir şey olur. Ayrıca üreme, yaşlanma, emekli olma vb ayrıntıları düşünüp öngörmeye çalışmış. İlginçti. 

 

 

Hep kadın doğasını konuşup durduk ama erkeğinkini de tam olarak bilmiyoruz aslında. Son paragrafın çok enteresan.

Biraz düş kırıklığına uğradım.

tarihinde Türk Ateist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.02.2018 at 22:17, Thravelyn yazdı:

Bu da gericiliğin, yobazlığın bir başka formu. Bu tipler de sürekli doğallığın güzel bir şey olduğu fikrini aşılamaya çalışıyorlar. Mesela doğada çok eşlilik varmış, biz de o yüzden çok eşli olmalıymışız.

 

Ya da ilkel bir Afrikalı ya da Kızılderili kabileyi gösterip "bak bu adamlar ne kadar sağlıklı, özgür, mutlu" demeye çalışıyorlar. Sonra da yok işte "modern dünya insanı köleleştiriyo yaaa" geyiği gelir ardından.

 

Ha bir de başka meşhur bir geyikleri vardır bunların işte eski insanlar doğal besleniyormuş o yüzden daha sağlıklılarmışmış GDO çok zararlıymış teknoloji zararlıymış... Ulan madem doğal yaşam daha sağlıklı o halde neden ilk insanlar 20-30 yaşında ölüyordu? Neden mesela tarihteki hükümdarlar hep 30-40-50 yaşlarında ölmüş? Neden teknoloji, bilim hızla ilerleyince insanlar birden 80-90-100 yaşına kadar yaşamaya başladı?

 

Doğal olacaksak eğer mesela anadan üryan gezelim, ormanlarda yaşayalım. Hayvanları canlı canlı parçalayıp çiğ çiğ yiyelim. Hiç traş falan olmayalım kıllı kıllı ayı gibi gezelim. Budur yani doğal olmak.

 

Bence bunların karın ağrısı şu: şimdi bunlar gerizekalı olduğu için teknolojiye, modern hayata falan uyum sağlayamıyor. O yüzden de sürekli modern yaşamı, bilimi, teknolojiyi kötüleyip kendilerini avutuyorlar.

 

 

O gerzeklere şunu söylemek gerekiyor; insanın bu çağa gelmesinin altında bilişsel evriminin bir sonucu olduğunu, hatta kendilerininde bizzat afrika savanalarına gidip taş alet mızrak vs yapsınlar bakalım yapabilecek zekaya sahipler mi? Değil mi ? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
45 minutes ago, Türk Ateist said:

 

Anibalcim, erkek bebeği nasıl emzirecek acaba? Yoksa annenin sütünü sağıp kenarda tutması ve erkeğin, bebek uyanıp emmek için ağladığında onunla doyurmasından mı söz ettin ki? Ya da erkeği de süt üretebilir hale getirmek mi?

 

İş ve ev hayatı-özel hayat ayırımı bile başlı başlına sunni, evet. Çalışmak, doğal hayatın doğal bir parçası iken kurduğumuz medeniyet ikisini birbirinden ayırmakla kalmamış, birbirine rakip veya birbirine zarar verme potansiyeli çok yüksek iki ayrı alan haline getirmiş. O yüzden de insanlar ikisi tamamen ayırıyor ve zaman zaman tercih yapmaya zorlanıyor. Geçen gün verdiğin Google'a ait merkez, iş yeri örneği tam da bu noktada devreye giriyor işte. Geleceğin ideal iş ortamı olması lazım gelen o.

 

Ölümsüzlüğü satın almak fikri Harari'den geldi aklıma. Homo Deus'ta, insanın ömrünü 150, hatta 300 ve belki 500 yıl uzatabileceğimizi, bilimin bunu kolayca başarabileceğini söyledikten sonrasını kurgulamış. İlk etapta bütün dünya insanlarının ömrünü uzatmak için gerekli hizmet, ilaç, beslenme yöntemi, artık her ne ise, ulaşabilmesinin mümkün olmayacağını, ulaşabilirliği olanların hepsinin de dünyaya yararlı kimseler olmayabileceğini belirtmiş. Mantıklı. Ama bunun da yolu bulunur veya bir zaman sonra uzun yaşamak ve ölümsüzlük çoğunluk tarafından erişilebilir bir şey olur. Ayrıca üreme, yaşlanma, emekli olma vb ayrıntıları düşünüp öngörmeye çalışmış. İlginçti. 

 

 

Hep kadın doğasını konuşup durduk ama erkeğinkini de tam olarak bilmiyoruz aslında. Son paragrafın çok enteresan.

Biraz düş kırıklığına uğradım.

 

 

Erkeği süt üretebilir hale getirmek, tamam, olası, ama konu o değil. Yani, "Bebeği emzirmek" erkek için bir zorunluluk değil, haliyle, doğal olarak. Ama işe gitmesi bir zorunluluk. Ve bu maalesef, pek çok şeyi, beraberinde, kadının üstüne bir zorunluluk olarak yıkıp geçiyor, öyle olmadığı halde. Ama hem işe gitmek, hem bebeği emzirmek birarada pekala olabilir ki, o zaman kadını eve tıkma zorunlu olmaktan çıkar. Burada erkeğin emzirmesi değil tabi olay. Bir tarafın "işe gitmek", öbür tarafın "evde oturup bebeği emzirmek" zorunluluğunun olması. Bu da çok keskin, çok damardan bir ayrımcılık yaratıyor. "Zorunlu" olarak işe giden erkek, haliyle parayı kazanan olup, "özgür" hale gelirken, hemde "zorunlu" olarak, kadın evde kalarak "zorunlu" esir haline düşüyor. 

 

Buradaki işe gitmek, bir zorunluluk değil aslında. Ama erkek kafası bunu böyle görmek istiyor, öyle planlıyor. Aslında bu işe giderek hükümranlığı ele geçirmeye, erkeğin uydurduğu bir kılıf sadece. En azından, ucundan azıcık olsa da bugün için böyle ve yarın çok daha safi kılıf olacak. Konuyu, şöyle ele almak gerekiyor. Bir bebek var, büyütülecek. Kadının onu emzirmek için evde kalıp çalışmaması, onun bir fedakarlığı. Ona yapılan bir iyilik değil. Hatta, ona yapılan bir tuzak. Erkek ise bu tuzaktan doğuştan ari halde, onun çalışması "zorunlu". 

 

Tabi bu, bugünkü düzenle elbette düzelmez, taa ki, çalışmak için yer ve zaman mefhumu yok olana kadar ki, bu mefhumlar malum yaşlılık belirtilerini göstermeye, yatalak olmaya başladılar zaten.

 

Herkes, amanda bitcoin der, bir tür heyecan duyar. Kimisi, bitcoinin doları devirip ABD'yi tarumat edeceği hayaliyle avunur falan. Ama o iş öyle değil. Bitcoin, "Block Chain" denen bir teknoloji. Ve bu teknoloji, merkezi bir üretim birimi, bilgiye sahiplik (bu bilgi para da olabilir, bildiğin para, malum banka hesabı, kasadaki demet demet para değil, hesabı tutan bilgisayarda bir sayıdan ibaret mesela) dağıtılabilir hale geliyor. Bu da, merkezi üretimin kafasına sıkılmış bir kurşun bilfiil. Tabi, millet süper zeki yapay zekalar falan fantazileri kurarken, geleceği değiştirecek olanın bitcoin teknolojisi olabileceği zerre aklına gelmiyor. 

 

Diğer meselede, erkeğin, gene doğası gereği, ölümle işinin olmaması. Erkek, ölümü o kadar önemsemiyor, ölümsüz olmak için bir kaygısı yok. Hatta, ölüm onun için bir şeref falan oluyor. 

 

Bu da haliyle, erkeğin ölümsüzlüğü bulmaya güdülenmesini engelliyor. Eldeki potansiyelin çok çok az kısmı, o da çok çok kısır kaynaklarla bu gibi çalışmalara yönleniyor. 

 

Basitçe, doğru dürüst bir yapay kalp yapmak için harcanan kaynak, ki bu ölümsüzlük yolunda bir kilometre taşı olacaktır, sessiz ve yüksek hızda çalışacak bir torpido için yaktı pompası geliştirmeye harcanan kaynağın yanında devede kulak kalıyor. Örneğin, çinliler, yeni bir suni kalp icat ettiler yenice, kullandıkları teknoloji, roket yakıt pompası için geliştirilmiş bir teknoloji. 

 

Yani, ölümsüzlük noktasında, sorun, gereken motivasyonun yokluğu sadece. 

 

İşin bundan sonrası ise, genelde yanlış yorumlanıyor. Bugün, biri çıkıp, ölümsüzlük iksiri bulmuş olursa, o bahsedilen şeylerin hepsi teker teker gerçekleşir. 

 

Fakat bugünkü gidişat, uzun vadede, kaynak, ilaç, besin, enerji falan dertlerin olmayacağı bir noktaya gidiyor. Tabi bu nokta, sanmıyorum, dümdüz, günden güne bu kaynakların bulunabilirliğinin artıp gittiği, bunlara ulaşmanın çok çok rahatlayıp gittiği bir süreç olmayacak, buna zaman ve kaynak yok. Kısa dönemde, kaynaklar için çok çok ciddi rekabet yaşanacak. Bu kesin. 

 

Bunun anahtar kelimesi ise, ne kadar insan olduğumuz. Bugünün, ilkel insan kafası ile, dikkat edelim, doğası değil, kafası, bu kafayı insanlar olarak biz icat ettik, evrim mesul değil ondan, işte o ilkel kafa ile gidersek, ne ölümsüzlüğe, ne de kaynak derdinin sıfıra ulaştığı noktaya kalmamız mümkün olmayacaktır. Aklı fikri uçkurunda olan ve "Amanda tek kadınla idare eden erkek sapıktır" diyen kafayla mı o hale gelecek insanlar?

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanlık son 10 bin yıl içinde doğal yaşamı unuttu. İnsanların doğal yaşamı nasıldı bilmiyoruz. Önümüzde iyi bir örnek de yok. Ait olduğumuz kuyruksuz maymunların hepsinde farklı bir sosyal yapı mevcut. Biz hangisine aitiz bilmiyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, democrossian yazdı:

Ruh hastası salak ile yardakçısının sataşmalarını okumaya bile tenezzül etmedim. Ne zırvaladıklarını bilmiyorum.

tüm konuyu okudum,

beğendim de,

ta ki senin bu yorumunu görene kadar,

yırtık dondan çıkan şey gibi olmuş yorumun :D

 

başıma geldiğinden biliyorum, bir insanla iyi anlaşırken onun düşük seviyeli özelliklerini alttan alabiliyorsun, fakat o insanla aran açıldığında, onun çoğu davranışı sana batıyor, normal davranışlar bile olsa batıyor, seninki de buna benziyor,

bir ateist gibi tüm dinlere bakmak deriz ya,

o kişileri hiç tanımıyormuşsuncasına yaptıkları yorumları okumak da etkili olabilir, tabi bunu yapmak mümkün değil, o kadar dolmuşsun kişilere karşı, nasıl tarafsız yaklaşacaksın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, democrossian yazdı:

 

Okumamışsın. Sadece göz gezdirmişsin. O yüzden de bir şey anlamaman doğal... :lol: 

kendi içinde çelişkidesin, okumadım bilmiyorum diyorsun,

şimdi de okumamışsın bilmiyorsun diyorsun,

sen okumamışsan benim okuyup da anlamadığımı nerden biliyorsun.

eskiden senin yazılarını okurdum da şu sıralar aklını keçiler almış götürmüş gibi yazılar yazıyorsun,

tanımadığım, görmediğim birisine hakaret etmek istemem, özellikle benden yaşça büyüksünüz, bir büyük gibi düşünüp davransanız,

bir şeyi dediyseniz, neden dediğinizi açıkça söyleyerek yazsanız iyi olur, sonra yanlış anlaşıldım demeyesiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayrıca dolma sarma filan söz konusu değil. :lol: Ben sadece bu kişilere yanıt vermeyişimin nedenini açıklıyorum.

 

Benim iki kişinin iletilerini okumamış olmam durumu değiştirmez. Zaten hep aynı şeyleri sayıklıyorlar! :lol: Sen hiç bir yerini okumamışsın! Okudum dediğin olay göz gezdirmekten ibaret!

 

Bu iki kişiyi ben çoktandır muhatap almıyorum da, neden yanıt vermediğim halde sürekli bana sataşıyorlar bilmiyorum. Yazdığım ve senin anlam vermekte zorlandığın ileti, yanıt vermeyişimin nedenini açıklamaktan başka bir anlam taşımıyor. Yorma sen kafanı... Relaks...  

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, CinleriGorenAdam yazdı:

tanımadığım, görmediğim birisine hakaret etmek istemem, özellikle benden yaşça büyüksünüz

 

Sahi mi, hakaret edesin mi geldi! :lol: İçinde kalmasın yahu, çekinme! :lol: Yaşça büyük müyüm ben nerden bileyim ama hadi öyle varsayalım. Bunun için mi kendini tutuyorsun? Ha yani aynı yaşta olsak edeceksin! Niye yahu? Anana mı sövdüm de hatırlamıyorum? Durduk yerde bu hakaret isteği de nerden çıktı anlamadım doğrusu! Tutma bari kendini, stres filan yaparsın!

 

Tuhafsın doğrusu. Aramızda bir mesele olduğunu hatırlamıyorum. Sadece bir kere nerde gördün cinleri diye sorduğumu hatırlıyorum. Buna da bu kadar gücendiysen!...

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, democrossian yazdı:

 

Sahi mi, hakaret edesin mi geldi! :lol: İçinde kalmasın yahu, çekinme! :lol: Yaşça büyük müyüm ben nerden bileyim ama hadi öyle varsayalım. Bunun için mi kendini tutuyorsun? Ha yani aynı yaşta olsak edeceksin! Niye yahu? Anana mı sövdüm de hatırlamıyorum? Durduk yerde bu hakaret isteği de nerden çıktı anlamadım doğrusu! Tutma bari kendini, stres filan yaparsın!

 

Tuhafsın doğrusu. Aramızda bir mesele olduğunu hatırlamıyorum. Sadece bir kere nerde gördün cinleri diye sorduğumu hatırlıyorum. Buna da bu kadar gücendiysen!...

türk ateiste ve anibala karşı yazdıklarına gıcık oluyorum,

kulaklarını tıkayıp "na na na na naaa naaa" yapan çocuklar gibi geliyorsun, fakat yaşça büyüksün,

vurdumduymaz ve halinden memnun durumun gözüme battı, yaşım ne kadar küçük, deneyimlerim ne kadar da az olsa, bir olay üzerinde düşünüp belli şeyleri idrak edebilecek yaşta olduğumu düşünüyorum,

benim okuduğumu anlamadığımı var sayman, beni ahmak olarak nitelendirmek oluyor,

adamlar çok komplike bir şey yazmamışlar orada, biraz öğretimli bir birey bile anlayabilir, üstünde düşünebilir.

beni ahmak ilan ettiğinizin haberinde bile olmayışınız saçma salak bir şey,

 

aramızda bir mesele olmasına gerek yok, senin başkalarına karşı davranışlarını gözlemleyen başka kişiler, senin başkalarına davrandığını düşünerek sana yaklaşır ona göre konuşurlar.

umarım anlatabilmişimdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi de başka seçenek bırakmadılar ki! Sürekli aynı tıngırtıları dinlemekten kim hoşlanır? Hiç başka bir söyleyebildikleri yok. Sürekli takılmış plak gibi aynı teraneleri tekrarlıyorlar. E meraklısı mıyım yahu sürekli dırdırın, niye kafamı şişirmelerine izin vereyim? Hayır farklı bir şey söyledikleri hiç yok. Sürekli ve kararlı bir dırdır! :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, democrossian yazdı:

Ruh hastası salak ile yardakçısının sataşmalarını okumaya bile tenezzül etmedim. Ne zırvaladıklarını bilmiyorum.

 

12 dakika önce, democrossian yazdı:

Ayrıca dolma sarma filan söz konusu değil. :lol: Ben sadece bu kişilere yanıt vermeyişimin nedenini açıklıyorum.

 

Benim iki kişinin iletilerini okumamış olmam durumu değiştirmez. Zaten hep aynı şeyleri sayıklıyorlar! :lol: Sen hiç bir yerini okumamışsın! Okudum dediğin olay göz gezdirmekten ibaret!

 

Bu iki kişiyi ben çoktandır muhatap almıyorum da, neden yanıt vermediğim halde sürekli bana sataşıyorlar bilmiyorum. Yazdığım ve senin anlam vermekte zorlandığın ileti, yanıt vermeyişimin nedenini açıklamaktan başka bir anlam taşımıyor. Yorma sen kafanı... Relaks...  

 

1 dakika önce, democrossian yazdı:

 

Sahi mi, hakaret edesin mi geldi! :lol: İçinde kalmasın yahu, çekinme! :lol: Yaşça büyük müyüm ben nerden bileyim ama hadi öyle varsayalım. Bunun için mi kendini tutuyorsun? Ha yani aynı yaşta olsak edeceksin! Niye yahu? Anana mı sövdüm de hatırlamıyorum? Durduk yerde bu hakaret isteği de nerden çıktı anlamadım doğrusu! Tutma bari kendini, stres filan yaparsın!

 

Tuhafsın doğrusu. Aramızda bir mesele olduğunu hatırlamıyorum. Sadece bir kere nerde gördün cinleri diye sorduğumu hatırlıyorum. Buna da bu kadar gücendiysen!...

 

Democrossian,

 

İnan bana ciddi ciddi bıkkınlık verdin. Şurada birkaç kişi insan gibi konuşmaya, bir şeyleri tartışmaya çalışıyoruz, gelip gelip içine tükürüyorsun. Bizi sevmiyorsun, muhatap almak istemiyorsun madem, uzak durursun. İletilerimizi alıntılamadan ortaya yazınca, üstelik de açıkça bizden söz edip böyle hakaret falan edince muhatap almamış olmuyorsun. Ortaya yazıyorsun, hakaretler ediyorsun, senle uzaktan yakından ilgisi olmayan iletilerimizi üstüne alınıp deli deli üst üste konuyla ilgisiz iletiler yazıyorsun.

 

Başlıkları sabote etme, dedikodu yapma. Yazacaksan konularla ilgili yaz. Ben sana deli olduğunu direkt söylüyorum zaten, saygısızsın da ama artık bıktırdın. 

Senin ne hakkın var milletin sayfalarca yazı yazdığı başlığa böyle zıplayıp dedikoduyla sabote etmeye? Kimsin sen? Kimi itibarsızlaştırmaya çalıştığını sanıyorsun? Daha da kötüsü, bunu becerebileceğini mi sanıyorsun?

 

Sana söylüyorum. Git şu takılarından kurtul, öyle gel. Okumadığın zaten doğru değil, okuyup okuyup sinirden çıldırdığın için bir an kendine engel olamıyor ve saydırıyorsun.

Şu halinle gerçekten çok itici, çok rahatsız edicisin. Ama ondan da önemlisi artık gerçekten zarar veriyorsun. Bıktırdın, usandırdın.

Rahat bırak artık insanları. Burası sanal ortam, kimsenin kimseyle meselesi yok, en azından olmamalı ama sen yalnızca kendinle ilgili olduğun için kişiselleştirip duruyorsun. Sen böyle yapıp da bizi taciz edince ben duramıyor, sana ne olduğunu gördüğümü anlatmaya çalışıyorum. Ve tabii diğer yazarlara. 

Bela oluyorsun çünkü. Takıyorsun.

 

Bak başlığı bir kere daha rezil ettin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, democrossian yazdı:

İyi de başka seçenek bırakmadılar ki! Sürekli aynı tıngırtıları dinlemekten kim hoşlanır? Hiç başka bir söyleyebildikleri yok. Sürekli takılmış plak gibi aynı teraneleri tekrarlıyorlar. E meraklısı mıyım yahu sürekli dırdırın, niye kafamı şişirmelerine izin vereyim? Hayır farklı bir şey söyledikleri hiç yok. Sürekli ve kararlı bir dırdır! :lol:

 

Okuma arkadaşım. Başlığa seni zorla mı çağırıyoruz? Sana ne? Sana özel  mi yazıyoruz? Sen oku diye özel mi çalışıyoruz sana? Evine geldik de bizi dinleyeceksin diye kafana silah falan mı dayadık?

Sen hakikaten çok hastasın. Ve artık çok bıktırdın. Çok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...