Jump to content

Dünyanın dört bir yanından yaratılıș mitleri


Recommended Posts

36. Uzak Doğu: Bolivya´nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan Motesene yerlilerinin yaratılış miti

 

Dobbitt´in gökyüzü, uzayda sürüklenen kocaman bir sal idi. Melekvari ruhlar ona refakat ediyorlardı. Dobbitt, topraktan insanları yaptı ve yeryüzüne bıraktı. Sonra orada olanları öğrenmek için oğlu Keri´yi beyaz Kondor kılığında oraya gönderirken, onun aşağıya bırakılırken bağlı olduğu ip koptu ve Keri öldü.
Dobbitt, oğlunun kafasından bir balık yaptı ve yaratılışı tamamlamak için bizzat kendisi yeryüzüne gitti. Bütün hayvanları yaptı; nehirleri, gölleri ve okyanusları yapmak için sepetinden su serpiştirdi. Daha sonra insanlara hayatta kalmayı öğretti. Bazıları der ki: Dobbitt, gökyüzünü yeryüzünün üzerinde tutan kocaman bir yılan yaptı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 106
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Acaba insanoğlunun ve kızının zihinsel DNA'sına yaratılış düşüncesi mi kazınmış? Belki de bu, bir Darwin'in çıkagelmekte bu kadar gecikmesinin sebeplerinden biri. Bir diğer önemli sebep ise insanların derinlemesine esasicilik önyargılarıyla dolu olması. Richard Dawkins bu konuyu Yeryüzündeki En Büyük Gösteri kitabında ele alıyordu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Ebu Kafir yazdı:

Mitolojik hikayelerin neden birbirine benzediğini açıklayan "Dinlerin evrim ağacı":
 

dinlerin evrim agaci.jpg

 

Bu biraz uydurma bir harita olmuş. Dinlerin kökeninden daha önce bahsetmiştim. Hepsi 70.000 yıl önceki tek tanrı dini olan Mu dinine uzanıyor. Tümü bu dinden türemiştir. Bununla ilgili çok güçlü kanıtlar var paylaşmıştım. Mu dininden önce ne var dersen aslında dünyada o zamanlar tanrıyı düşünecek kadar evrimleşememiştik. Uzaylı temaslarıyla din bilgileri dünyalılara empoze edilmişti. Dogon kabilesi ve benzeri başlıklarda tartışmıştık.

 

Bunlar ilk başta saçma geliyor ancak konu hakkında araştırma yaptıkça açıklık kazanıyor.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

38. Güney Pazifik: Fiji adası yerlilerinin yaratılış miti  

 

Başlangıçta her tarafta su, alaca karanlık ve tanrıların adası vardı. Hangisinin olduğunu hiç kimse bilmiyordu ama yeryüzünün sonunda yüzüyordu ve bazen güneş doğarken görülebiliyordu. Yaratıcı, yılan tanrısı Ndengei idi. Polinezyalılar ve Avrupalılar kendi tanrılarını getirmeden evvel, Fijideki tanrılarının en yücesiydi o. Ndengei uyurken yuvarlandığı zaman depremlerin olduğunu, insanlar söylüyordu. Uyursa akşam, uyanırsa gündüz oluyordu. Aslında Ndengei´nin oğlu Rokomatu, Fiji adalarının yaratıcısıydı; onları denizin dibinden çekip çıkarmıştı. Ndengei çoktan gitmişti ama insanlar ona hălă dua ediyorlardı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

39. Mu dininin yaratılış miti 

 

15 bin yaşında oldukları belirlenen Naacal Tabletleri evrenin başlangıcı ve ortaya çıkışı konusunda ayrıntılı öngörüler kapsamakta. Bu tabletlere göre, evrenin başlangıcında sadece ruh vardı. Daha sonra bu ruhtan, bir kaosun hakim olduğu uzay var oldu. Zamanla kaos yerini giderek düzene bırakmaya başladı ve uzaydaki şekilsiz ve dağınık gazlar bir araya geldi. Bu gazlar, güneş sistemlerini ve gezegenleri oluşturmak için katılaştı. Katılaşma sırasında önce hava, sonra su oluştu. Sular dünyayı kapladı. Güneş ışıkları havayı ve suyu ısıttı. Bu ışıklar ve toprak altındaki ateş, üzerinde su bulunan toprakları yükseltti ve bunlar açık toprak oldu. Güneş ışıkları suyun içinde ve balçıkta kozmik hayat yumurtalarını (Rna-Dna) oluşturdu. İlk hayat sudan çıktı ve tüm yeryüzüne yayıldı.

 

70 bin yıl önceki bir dine göre oldukça iddialı bir metin. İlgili tabletlerden ve James Churchward'ın çevirilerinden faydalanabilirsiniz.

 

Tüm yaratılış mitlerinin aslı budur ve tümü kulaktan kulağa oynar gibi zamanla değişime uğramıştır.

 

http://www.dunyadinleri.com/mu_dini.html

tarihinde John Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

39. Kuzey Amerika: Kızılderili halkı Osage´lerin yaratılış miti  

 

İnsanlar, başlangıçta gökyüzünde yaşıyorlardı. Velilerinin kim olduğunu Güneşe ve Aya sorduklarında, Güneş dedi ki "Anneniz benim" ve Ay dedi ki "Babanız benim". Ay, yeryüzüne inmenin vakti geldiğini söyledi. Denileni yapmaya çalıştılar ancak orada sadece su vardı ve bu nedenle inemediler. Havada sürükleniyorlardı ve yardım çağırıyorladı ve hiçkimse yardıma gelmedi. Nihayet yeryüzünde sürüklenen hayvanlardan birisi olan geyik, suya atlayarak hepsine yardıma geldi. Suya gömülürken suyu sis olup yeryüzü çıkana kadar püskürtmesi için rüzgarları çağırdı. İlk ortaya çıkan çamurda geyik yuvarlandı ve yerde kaybettiği kıllardan bütün ağaçlar ve bitkiler yetişti.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

40. Kuzey Amerika: Zamanımızda neredeyse nesli tükenmiş olan Salinan´ların yaratılış miti

 

Deniz kadını, büyük ve güçlü olan kartalı kıskanıyordu ve içinde denizlerin olduğu sepetle onun yanına geliyordu. Santa Lucia Mountain´in sadece tepesi görünene kadar suyu yeryüzüne akıttı. Kartal tüm hayvanları oraya topladı, pumanın bıyık kıllarından kement yaptırdı ve kementi deniz sepetinin etrafına fırlattı. Deniz kadını öldü ve kartal biraz toprak getirmesi için güvercini yolladı. Mürver ağacından erkek ve kadını yaptı ama yeni yaratıkların çayır atmacası tarafından ter kulübesine götürülmeleri lazımdı. Kartal, orada onlara yaşamı üfledi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

41. Asya : Moğolların yaratılış miti

 

İlk başta yeryüzünde eski denizlerden başka birşey yoktu. Bir gün suların üzerinde iki kara kaz ileri geri uçmaya başladı. Kazlardan birisi yaratıçı tanrı Ulgen idi. Diğeri ise ilk insan olacaktı ama aynı zamanda şeytandı ve tanrıdan daha yüksek uçmamak kendini tutamadı. Tanrı onu öfkeyle suların içine düşürdü.  Insan-şeytan yardım için yalvarmaya başladığında, tanrı onu suyun içindeki taşın ve toprağın bulunduğu yerde daldırdı ve onlardan yeryüzünü oldurdu. Tanrı, insan-şeytandan daha fazla toprak getirmesini istediğinde, o denileni yaptı ancak birazını ağzına koydu ve tanrı bakmadığında kendi yeryüzünü yaratmayı düşünüyordu. Tanrıya verdiği ve ağzındaki toprak hemen büyümeye başladı. Ağzı şiştikçe ağrıları artan insan-şeytan, bir kere daha tanrıdan yardım istedi. Ağzındaki toprağı tükürmesine izin vermeden evvel, Tanrı onu bir güzel fırçaladı. Yeryüzündeki bataklık bölgeler bu ıslanmış topraktan  oluştu.
Ulgen, denizlerin üzerinde yüzen çamurları gördüğünde bir insan çehresi gördü ve ona hayat verdi. Bu şekilde Erlik adlı ilk erkek doğdu. Erlik, kısa zaman sonra Ulgen gibi kendisininde bir erkek yaratabileğinin havası atıyordu. Bu kızan Ulgen, orada şeytan olarak bugün bile hüküm süren ilk yarattığını, yeryüzünün sonuna fırlattı. Erlik düzenli olarak yukarı yeryüzüne gelir ve yanında hep kötülük getirir.
Erlik´in düşüşünden sonra, tanrı yeryüzünü yarattı ve 8 ağaç ve 8 adam üzerine koydu. Maidere adlı 8´inci adam ve 8´inci ağaç altından oluşan bir dağın üzerinde duruyordu ve Ulgen´in ricası üzerine, Maidere ilk kadını yarattı. Kadına hayat veremediğini gören Maidere, onu tüysüz bir köpeğin himayesine bırakıp Ulgen´den yardım istemeye gitti. O yokken Erlik geldi ve kadına bir göz atabilmek için köpeğe bir kürk teklif etti. Ona sadece bakmakla kalmayıp kulağına kaval sesleri çaldı ve kadın hayata gözlerini açtı. Maidere geri döndüğünde kadının yaşadığını görünce  çok şaşırdı. Ancak Erlik´in aldatmasından ve köpeğin kandırmasından haberdar olduğunda, öfkeden gözü dönüyordu. Köpeği pis kokulu yaparak ve hayatı boyunca insanlardan bağımlı kılarak, onu cezalandırdı.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

42. Doğu Afrika: Maasai kabilesin yaratılış miti

 

Enkai, yeryüzünün yaratıçısıdır ve Kiringaya (Mount Kenya) dağında yaşıyor. Sonunda ilk insanları bir ağaçtan meydana getirdi. Ağacı üç parçaya ayırdı. Bir parçası Maasai´lerin babası oldu. İkinci parçası Kikuyu´ların babası oldu ve üçüncü parçası ise Kamba adlı baba oldu. Maasai´lerin babasına hayvanları gütmesi için bir çubuk verdi. Kikuyu´ların babasına çiftçilik için bir tırmık verdi ve baba Kamba´ya da avlanması için yay ve ok verdi. Üçü de vahşi doğada, hayatta kalmayı başardı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünya üzerindeki evrimini farklı bir şekilde tamamlayan  insanoğlu, bilinç denen lanete tutulduğundan beri sürekli yaşamı ve anlamını sorgulamaya başlamıştır.Fakat en baştan günümüze gelene kadar doğada ki tüm canlıların yaşamı aynı döngüde devam etmektedir. Kendini güvende hissetiği bir yer,karnını doyurabileceği bir yemek ve üreyerek  soyunu devam ettirebileceği bir yaşamdır. Bu döngüyü kazandığı  bilinçle kıran insanoğlu tüm bunları neden yaptığını sorgulamaya başladığında ise içinden çıkılmayan bir labirente girmiştir çünkü bu sorunun bir cevabı yoktur.  Doğadaki tüm canlılar iç güdüsüyle yaşamaktadır , Ye ,Üre ve Hayatta Kal.Zamanla birlikte daha çok değişen insanoğlu ilk  yıllarında hayatta kalma içgüdüsüyle kafasında ki bu soruları bastırabilmeyi başardıysada ilerleyen yıllarda  medeniyet  adlı çukuruna  düşecektir.İnsanoğlunun hayatında hiç bir zaman  ihtiyacı olmayacağı  aksine doğasını ters düşen şekilde gelişmeye devam edecektir . Günümüze geldiğimizde ise 2018 yılında kendi ellerimizle yaptığımız beton hapishanelerinde içinde toprak yerine halıya , gökyüzü yerine televizyona bakıyoruz ve dünya yerine beton hazinelerimizi sahipleniyoruz Bunun  gibi daha nice gereksiz şeyler arasında benliğimizi kaybediyoruz. Evet soruyorum size ütü masası ve ütü  bir canlının hayatında  ne işe yarayabilir ve ya bir perde ? Evet şu an bu yazıyı okuduğunuz anda etrafınıza bakın  ve etrafınızdaki herşeyi tek tek attığınızı düşünün , hangisi yaşamınız için hayati derecede önemli? Ben söyleyebilirim hiçbiri. İşte bunca gereksiz yapay ve doğamıza aykırı şeyler arasında tabikide hayatın anlamı denilen sonsuz labirente girebiliriz. .Ve anlamını bulmak için yukardaki gibi yüzlerce din üretebiliriz.
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 17.07.2018 at 22:56, John Ahmet yazdı:

39. Mu dininin yaratılış miti 

 

15 bin yaşında oldukları belirlenen Naacal Tabletleri evrenin başlangıcı ve ortaya çıkışı konusunda ayrıntılı öngörüler kapsamakta. Bu tabletlere göre, evrenin başlangıcında sadece ruh vardı. Daha sonra bu ruhtan, bir kaosun hakim olduğu uzay var oldu. Zamanla kaos yerini giderek düzene bırakmaya başladı ve uzaydaki şekilsiz ve dağınık gazlar bir araya geldi. Bu gazlar, güneş sistemlerini ve gezegenleri oluşturmak için katılaştı. Katılaşma sırasında önce hava, sonra su oluştu. Sular dünyayı kapladı. Güneş ışıkları havayı ve suyu ısıttı. Bu ışıklar ve toprak altındaki ateş, üzerinde su bulunan toprakları yükseltti ve bunlar açık toprak oldu. Güneş ışıkları suyun içinde ve balçıkta kozmik hayat yumurtalarını (Rna-Dna) oluşturdu. İlk hayat sudan çıktı ve tüm yeryüzüne yayıldı.

 

70 bin yıl önceki bir dine göre oldukça iddialı bir metin. İlgili tabletlerden ve James Churchward'ın çevirilerinden faydalanabilirsiniz.

 

Tüm yaratılış mitlerinin aslı budur ve tümü kulaktan kulağa oynar gibi zamanla değişime uğramıştır.

 

http://www.dunyadinleri.com/mu_dini.html

Bu yaratılış miti beni çok etkiledi,ve 70 bin yıl önceki metin bile yaratılış miti olarak çok iyi diyebiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Tengrizm yazdı:

Bu yaratılış miti beni çok etkiledi,ve 70 bin yıl önceki metin bile yaratılış miti olarak çok iyi diyebiliriz.

 

Mu uygarlığının insanlarının Neandertal olduğunu öğrenince daha çok şaşıracaksın. Bu aynı zamanda Neandertallerin 40 bin yıl önce neden birden ortadan kaybolduğunu da çok net açıklıyor. Mu insanlarının kıtaları sular altında kalınca çoğu yok oldu ve kalanlar homo sapiens'i derinden etkilemişlerdir. Homo sapiens varsayılan olarak dinsizdir onlara tanrı ve dini hakkında bilgiler verenler hep neandertaller olmuşlardır.Neandertaller ayrıca homo sapiensle daha yakın ilişkiler kurarak onları daha da bir insana benzetmişlerdir.

 

Bugün Neandertallerin torunları olarak gösterebileceğimiz insanlar Kuzey Avrupa ülkeleridir. Fark edeceğiniz üzere Orta Doğu ve Afrika kıtasındaki insanlardan çok farklılardır. Kuzey Avrupa ülkelerinin dünyanın en huzurlu ülkeleri olduğu sürekli yapılan araştırmalarda ortaya çıkmaktadır. (Google da dünyanın en huzurlu ülkesi yazın) Bu da Neandertallerin homo sapiens den daha insancıl ve barışçıl olduğunu kanıtlar. Ayrıca Güney Afrikada yapılan genetik araştırma sonuçlarına bir bakın. Bu insanların hiç Neandertal geni bulunmuyormuş. Aslında saf homo sapiens dediklerimiz zencilerdir diğerleri Neandertallerle ilişkiye girip biraz daha insana benzemişlerdir.

 

Sonuç olarak biz dinleri Neandertallerden miras aldık. Yoksa homo sapiens bu konuda çok bilgisizdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Piyasadaki tüm dinler gibi, onların temelini oluşturan mitler ve efsaneler de tabii ki hayali epeyi geniş olan insanların ürünüdürler. Bunların da, tıpkı üretilmiş tanrılar gibi, birbilerine herhangi bir üstünlüğü yoktur. Başka türlüsünü düşünenleri, kendi hallerine bırakıyoruz. Piyasadaki bütün dinlere ve tanrılarına eşit mesafede olabilmek açısından, mitler ve efsaneler önemli bir yer kaplar bence. Her fırsatta dile getirilmeli ki, dindarlar, kendi dinlerinin diğerlerine nazaran öyle ahım şahım bir ayrıcalığının olmadığını belki idrak ederler.

 

43. Güney Amerika: Mixteke´lerin yaratılış miti

 

Yeryüzü suyun içindeydi, karanlığă bürünmüştü ve yeşilimsi bir sıvı, denizleri kaplamıştı.  Mixteke´lerin geyik tanrısı(Puma-Yılan) ve muhteşem güzellikteki eşi geyik tanrıça (Jaguar-Yılan) insani biçime büründüklerinde ve kaosu dizginlediklerinde, zaman başladı. Sudan çıkarttırdıkları bir uçurumun tepesine, kendileri için harika bir yuva yaptılar. Gökyüzünü,  uçuruma yerleştirdikleri büyük bir eksende durmasını sağladılar. Bu ilk tanrıların iki oğlu vardı; büyük uçurumlarda oynayan ve harika güçleri olan Dokuz-Rüzgar-Yılan ile Dokuz-Rüzgar-Mağara. Çiftçilik sanatını öğrendiler; yeryüzünde insanların yaşaması için, tütün kullanarak tanrılara ibadet ediyorlardı. Nihayet yaratıcı tanrı yeryüzünü denizlerden kurtardı ve böylece insanlar üzerinde hem ekip biçiyorlardı hem de dolaşıyorlardı. İlk Mixteke´lerin doğduğu yerin yakınındaki tanrıların uçurumdaki evleri hălă Oaxaca´da duruyor.

 

Bazıları der ki: Geyik tanrıların çocukları epeyi bir çoğaldıktan sonra, büyük bir tufan yeryüzünün büyük bir bölümünü tahrip etti ama yaratıcı tanrı gökyüzünü ve yeryüzünü yeniden inşa etti.

 

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

 

44. Orta Afrika: Kongo´nun güney doğusundaki Baluba kabilesinin yaratılış miti

 

Bir gün dolandırıcı yaratıcı olan Kadifukke, ilk yaratıcı olan Fidi Mkullu´ya meydan okudu. Kadifukke, doğrudan topraktan doğduğunu ve kendisini Fidi Mkullu´nun yaratmadığını iddia ediyordu.  Buna öfkelenen Fidi Mkullu, ona karşı döğüşmesi için oğlunu çağırdı. Döğüş esnasında oğlu az kalsın öldürülüyordu. Bu gören Fidi Mkullu, Kadifukke´yi bir kulübeye hapsedip kulübeyi ateşe verdi. Ancak dolandırıcı kaçmayı başardı ve Fidi Mkullu yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldı.

İlk yaratıcı kendisinin beyaz, Kadifukke´nin ise siyah olduğunu cümle ăleme ilăn etti.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 26.07.2018 at 17:58, John Ahmet yazdı:

 

Mu uygarlığının insanlarının Neandertal olduğunu öğrenince daha çok şaşıracaksın. Bu aynı zamanda Neandertallerin 40 bin yıl önce neden birden ortadan kaybolduğunu da çok net açıklıyor. Mu insanlarının kıtaları sular altında kalınca çoğu yok oldu ve kalanlar homo sapiens'i derinden etkilemişlerdir. Homo sapiens varsayılan olarak dinsizdir onlara tanrı ve dini hakkında bilgiler verenler hep neandertaller olmuşlardır.Neandertaller ayrıca homo sapiensle daha yakın ilişkiler kurarak onları daha da bir insana benzetmişlerdir.

 

Bugün Neandertallerin torunları olarak gösterebileceğimiz insanlar Kuzey Avrupa ülkeleridir. Fark edeceğiniz üzere Orta Doğu ve Afrika kıtasındaki insanlardan çok farklılardır. Kuzey Avrupa ülkelerinin dünyanın en huzurlu ülkeleri olduğu sürekli yapılan araştırmalarda ortaya çıkmaktadır. (Google da dünyanın en huzurlu ülkesi yazın) Bu da Neandertallerin homo sapiens den daha insancıl ve barışçıl olduğunu kanıtlar. Ayrıca Güney Afrikada yapılan genetik araştırma sonuçlarına bir bakın. Bu insanların hiç Neandertal geni bulunmuyormuş. Aslında saf homo sapiens dediklerimiz zencilerdir diğerleri Neandertallerle ilişkiye girip biraz daha insana benzemişlerdir.

 

Sonuç olarak biz dinleri Neandertallerden miras aldık. Yoksa homo sapiens bu konuda çok bilgisizdi.

Kaynak  ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Charles dawkins yazdı:

Kaynak  ?

 

Siz her türlü bilgiyi belirli kaynaklardan mı öğreniyorsunuz?  Bildiklerinizi sentezleyerek bilgi üretemiyor musunuz? Kaynak sormayın. Benim yaptığım gibi önce en eski medeniyetleri kronolojik olarak geriye doğru inceleyin. Daha sonra Neandertalleri bu kronolojiye konumlandırın ve hakkında öğrendiğiniz her yeni bilgiyi yorumlayın. Çok kolay bir şekilde siz de böyle bir senteze ulaşabilirsiniz.

 

Bunu 10-15 yıl içerisinde öğreneceğiz ancak şimdilik en eski medeniyetler ve Neandertaller hakkında yeni bir şeyler öğrenin ve bunu siz yapın.

 

İlk olarak Neandertallerin Homo sapiens'den daha zeki olduklarını duyacaksınız ki buna benzer bir çok kaynak şu an mevcut durumdadır.

 

Sonrasında Neandertallerin aslında yok olmadılarını Homo sapiens ile çiftleşmeleri sonucunda bugünün modern insanını (Avrupa, Amerika) oluşturduklarını öğreneceksiniz. Buna asimile olmak diyebiliriz.

 

Sonra şu an bildiğimiz 7 kıtanın dışında başka kıtaların da olduğunu bilim dünyası doğrulayacak ve nasıl Homo sapiens'in ana vatanının Afrika olduğunu biliyorsak Neandertallerin ana vatanının da bugünün Avustralya'nın doğusu ve Güney Amerika'nın batısındaki şu an sular altında kalmış bir kıta olduğunu öğreneceğiz.

 

Neandertallerin bugünün teknolojisinden bile daha gelişmiş bir teknoloji seviyesinde medeniyetler kurduğunu öğrenip tanrı ile alakalı duyduğun okuduğun tüm bilgilerin kaynağını oluşturduklarını öğrenerek nirvanaya ulaşacağız. Hatta öyle ki bu medeniyetin Osiris, Hermes, Yunan mitolojisi, bildiğimiz tüm mitler ile yakından ilgili olduğunu öğrenip yaşayabileceğimiz en uç noktada bir dumur yaşayacağız.

 

Mısır, Maya, Babil, Sümer gibi medeniyetleri kıtalarından bu topraklara yaptıkları göçlerle bu medeniyet kurmuştur.Yine pramitleri bu medeniyet yapmıştır.

 

Aslında konuyla ilgili daha farklı noktalara ulaşmakta mümkün. Gerçekte sarışın renkli gözlü insan  (homo sapiens) yoktur. Bu özellikler yoğun olarak Neandertal geni taşıyan insanlarda görülürler. Örneğin Yahudilerin tarihini detaylı şekilde araştırırsan Mu medeniyetine kadar uzanır. Yahudiler kendilerini bu nedenle diğer insanlardan üstün görürler. Kendilerini bu özelliklere sahip Ari ırkından olduklarını düşünürler. Bu ırkın ataları Neandertallerdir ve uzun bir süre Mu kıtasında medeniyetlerini geliştirmişlerdir. Sonrasında Avrupa ve Asya kıtalarına yaptıkları göçlerle buradaki önemli medeniyetlerin ve dinlerin kurucuları olmuşlardır.

 

Birbirinden bağımsız gibi görünen bir çok bilgi hakkında yazınca insan kendini deli gibi hissediyor. Bu konuyla ilgili yeni bir başlık oluşturup daha derli toplu şekilde meramımı anlatayım.

tarihinde John Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar düpedüz saçmalık. Neandarthallerin ilkel mağara insanları olduğu kesindir. Hiç bir uygarlık kurmadıkları da son derece kesindir. Tüm tarihsel bilgilerin sentezinden de analizinden de bu çıkar. Başka bir sonuç çıkmaz.

 

Bir isim duymuş Neandarthal diye, yap yapıştır tak takıştır! :D Yok öyle yağma. Eeee Cro Magnon'lar ne medeniyetler kurmuş bakalım? :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 01.08.2018 at 21:32, democrossian yazdı:

Bunlar düpedüz saçmalık. Neandarthallerin ilkel mağara insanları olduğu kesindir. Hiç bir uygarlık kurmadıkları da son derece kesindir. Tüm tarihsel bilgilerin sentezinden de analizinden de bu çıkar. Başka bir sonuç çıkmaz.

 

Bir isim duymuş Neandarthal diye, yap yapıştır tak takıştır! :D Yok öyle yağma. Eeee Cro Magnon'lar ne medeniyetler kurmuş bakalım? :lol:

 

Bir taraftan tarihi bilgilerle yükleniyorsunuz "İşte 12000 yıl önce insanlar tapınak inşaa etmiş vs." diğer yandan antropoloji ile ilgili bilgiler ediniyorsunuz. "İşte 25 bin yıl öncesine kadar Neandertaller homo sapiens ile birlikte yaşıyorlardı ve birden ortadan kayboldular vs.". Şimdi bu iki alan kronolojik olarak bir yerde kesişecekler ve işte benim bahsettiğim bu olası durumlar konuşulmaya başlanacaktır. Fakat tarihte henüz 12.000 yıl kadar eskiye gitttik ve o kadar aydınlattık. Daha gerilere gittiğimizde Neanteral ve homo sapiens'in birlikte yaşadığı dönemleri konuşurken bunlardan bahsedebiliriz. Bana göre şu anki bütün ırklar bu iki türün kaynaşmasından ortaya çıkmıştır ve bu iki tür zorunlu hallerde bir birlerine katlansa da aslında birbirini hiç sevmiyor. Bir film vardı Neandertaller ile ilgili orada bu konuyu işlemişlerdi. Bana göre yapılan en büyük savaşlar bu iki tür arasında gerçekleşmiştir. Tabi zamanla iki tür arasındaki fiziksel farklar azaldıkça birlikte yaşamayı öğrendiler ancak hala birbirlernden nefret ediyorlar.

 

Örneğin son kalan Neandertaller çoğunlukla bugünün Kuzey Avrupası, diğer Avrupa ülkeleri, Amerika (zenciler hariç çünkü onlar safkan homo sapiens) ve son olarak İsrail'de yaşıyor diyebilirz. Bu sana ilk etapta saçma gibi görünse de işin içine genetik bilimini dahil edip düşünürsen. Örneğin bundan 40 bin yıl önceki bir Neanderta'li referans alıp tüm dünya ülkelerindeki insanların genomuyla karşılaştırdığında en yakın genom dizilimleri bu saydığım ülkelerdeki insanlardaki genom dizilimleri ile örtüşecektir.

 

Sunuç olarak kendimizi homo sapiens olarak görmek bana çok saçma geliyor. Biz beyaz insanlar Neandertaliz. Yukarıda paylaştığım linkleri okuduysan orada zencilerin hiç Neandertal geni olmadığından bahsediyor. Bu ne demek onlar saf kan homo sapiens olduğı ve diğer tüm insanların ise Neandertal ile evlilik yaptığı anlamına gelir ki bu durumda kendimizi Homo sapiens olarak değil Neandertal olarak isimlendirmeliyiz. Bence zaten öyle ancak ırkçılığın önüne bir nebze de olsa geçmek için ve zencileri farklı bir insan türü olarak tanımlamaktan kaçınıp bilimsel literatürde homo sapiens olarak adlandırılmamız daha uygun görülmüş olabilir.

 

Sonuç olarak kişi özelinde konuşarak bulanık mantıkla bir yorum getirmek gerekirse insanlar yüzde kaç Homo sapiens, yüzde kaç Neandertal şeklinde bir istatistik çıkarılırsa beyaz tenli insanların özellikle sarışın ve renkli gözlü olanlarının Neandertal'e daha yakın olduğunu söyleyebiliriz. Bu yukarıda paylaştığım linklerde detaylı şekilde işlenmişti. 

 

Tüm insanlık tarihini belirleyen en önemli unsur insanların farklılıklarıdır ve tüm savaşlar bu nedenle yaşanmıştır. Aslında bahsetmediğimiz bir üçüncü tür vardır "Homo Erectus". Aynı mantıkla hareket edersek bu tür diğer türlerle fazla kaynaşmamıştır ve bugünün uzak doğusunu (Çin, Japonya, Kore ...) temsil eder. Dolayısıyla günümüzdeki tüm ırklar bu üç insan türün birbirleriyle kaynaşmasından dolayı oluşmaktadır. Neandertal, Homo Erectus yada Homo Sapiens olarak hangi yıldaki bir referansı alırsan al bu sonuca varacaksın.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...