Jump to content

Dogon Kabilesi


Recommended Posts

Dogon Kabilesi ve Dinleri 

Dogon kabilesi Afrika'nın Mali cumhuriyetinde yaşar. Kabilenin nüfusu 250.000 civarındadır. Dogonlar hakkında en fazla araştırma yapmış ve Dogon kültürünü Batı'ya tanıtmış etnolog Marcel Griaule'dür. Totemleri bulunan ve inisiyatik bir örgütlenmesi olan bu kabile, tradisyonlarını sözlü aktarım yoluyla sürdürmüştür. Tradisyonlarındaki astronomi bilgileri, özellikle Sirius sistemi hakkındaki bilgileri tüm astronomları şaşırtmıştır. 

Afrika kabilelerinin çoğunda olduğu gibi Dogonların geçmişi de oldukça karanlıktır. Dogonların şu anda yaşadıkları Bandiagara Platosu’na 13. ve 16. yüzyıllar arasında yerleştikleri tahmin edilmektedir. İnsanbilimcilerin çoğu Dogonları “ilkel” olarak tanımlasalar da Dogonlar batı teknolojisine karşı olan ilgisizlikleri bir yana zengin ve bir o kadar da karmaşık bir dine ve yaşam felsefesine sahiptirler. 

Dogonlar’ın ünü ortaya attıkları ilginç ve şaşırtıcı iddiadan ileri gelmektedir. Bu Batı Afrika kabilesi atalarının dünyadan 86 ışık yılı uzaklıktaki Sirius yıldız sisteminden gelen uzaylılar tarafından eğitildiklerine inanmaktadır. Bu kadar ilkel ve her şeyden uzak bir biçimde yaşadıkları halde gökbilim alanında olağanüstü ayrıntılı bilgiye sahip olmaları da bu iddialarını desteklemektedir. 1931 yılında Fransız insanbilimcileri Marcel Griaule ve Germaniae Dieterlen Dogonlar’ı geniş çapta incelemeye karar vermiş ve 21 yıl boyunca Dogonlar’la yaşamışlardır. Bu iki insanbilimcinin araştırmaları Dogonlar hakkında pek çok bilinmeyenin keşfine olanak sağlamıştır. 

 

ogon’ların Gizemi 

Orion yıldız kuşağının hemen yanında bulunan ve Köpek Yıldızı olarak da bilinen Sirius yıldızı ve onun çevresinde döndüğüne inanılan yıldız ve gezegenler Dogon mitolojisinin temelini oluşturmaktadır. Dogonlar Sirius yıldızının en parlak yıldız olduğunu Sirius’un yanında çıplak gözle görülmeyen küçük yoğun ve sönük bir yıldızın daha bulunduğunu ve bu yıldızın tam konumunu biliyorlardı. Potolo olarak adlandırdıkları bu yıldızın dünyada bilinen tüm maddelerden daha ağır bir maddeden oluştuğuna ve Sirius’un çevresini 50 yılda döndüğüne inanmaktaydılar. Oysa ki batılı gök bilimciler 19. yüzyılın ortalarına kadar Dogonlar’ın bahsettiği bu soluk yıldızın varlığından bile habersizdiler. 1862 yılında Amerikalı gök bilimci Alvan Graham Clark yeni bir teleskopu denerken bu yıldızı keşfetmiş ve Sirius B ismini vermiştir. Ayrıca 1920’lerde ortaya çıkmıştır ki Sirius B bir “cüce yıldız”dır. Cüce yıldızlar oldukça soluk ışıklı küçük fakat yoğun yıldızlardır. Sirius B gerçekte Dünyadan daha küçük olmasına rağmen tıpkı Dogonlar’ın belirttiği gibi o kadar yoğundur ki kendisinden alınan bir çay kaşığı dolusu madde 5 ton ağırlığına gelir. 

Daha da ilginci Dogonlar’ın bilgilerinin sadece bununla kalmayıp aynı zamanda modern dünyamızda ilk kez Galileo tarafından gözlemlenen Jüpiter’in dört uydusundan ve Satürn’ün yalnızca teleskopla görülebilen halkalarından da haberdar olmalarıdır. Dogonlar ayrıca sayısız yıldızın varlığına ve Dünyanın da içinde yer aldığı Samayolu’nun sarmal bir gücü olduğuna inanıyorlardı. 

Dogonlar sahip oldukları bilgilerin çoğunu sembollerle anlatmışlardır ve bu sembollerinin temelinde Nommo'lar diye adlandırılan ve dünyayı uygarlaştırmak için uzaydan geldiğine inanılan hem karada hem de suda yaşayabilen varlıklardır. Dogon rahiplerine göre eski zamanlarda Sirius sistemindeki bir gezegenden dünyaya inen Nommolar sahip oldukları bilgileri o zamanki rahiplere öğretmiş onlar da bunları yeni kuşaklara anlatmışlardı. Nommolar dünyanın yaratıcıları olduğu kadar insanoğlunun ataları ve ruhsal ilkelerin koruyucuları “yağmuru yağdıran güçlerin ve suların mutlak sahipleri” idi. 

 

 

 

Dogonlar üzerinde araştırma yapan Amerikalı bilim adamı Robert Temple bir Nommo uzay gemisinin gelişini ve dönerek yere inişini simgeleyen resimler bulmuştur. Geminin Dogon ülkesinin güneydoğusuna indiği söyleniyordu. Dogon rahipleri geminin inişini tanımlarken onun kuru toprağa indiğini ve oluşturduğu girdap dolayısıyla bol miktarda toz kaldırdığını anlatmaktadırlar. 

Dogonlar da Sirius’lu gezginlerin bir gün geri döneceğine inanmaktadırlar: “Göklerde bir yıldız belirecek ve bu Nommo’nun yeniden dirilişinin işareti olacak.” der bir yazıt . 

Dogonlar ve Sirius yıldızıyla aralarında kurdukları bağ UFO araştırmacılarının olduğu kadar yaratılış teorisyenlerinin astronomların ve bilim adamlarının da ilgisini çekmiş bu kabilenin kökenleri ve sahip oldukları derin astronomi bilgisine nasıl ulaştıkları hakkında pek çok araştırma yapılmıştır. Arkeolog-yazar Erich Von Daniken Dogon inançlarını kabullenmiş ve bu bilgileri geçmişte dünya dışı varlıkların dünyamızı ziyaret ettiğinin kesin bir kanıtı olarak yorumlamıştır. Gerçekten de “ilkel” Dogonlar’ın yüzyıllardır sahip olduğu bilgileri bilim henüz yeni yeni keşfetmektedir. Bunun son örneği Dogonlar’ın Sirius siteminde Emme Ya adını verdikleri ve Nommoların gezegeni olduğunu söyledikleri üçüncü bir yıldızın varlığından bahsetmeleridir. Bunun Popola (Sirius B)’dan dört kez daha hafif olduğunu yine Sirius B gibi 50 yıllık bir zamanda daha geniş bir yörünge çizdiğini ve her ikisinin çapları arasında bir dik açı oluştuğunu belirtiyorlar ve Emme Ya’nın bir de uydusu olduğunu söylüyorlar. Hakikaten de Dogonlar’ın Emme Ya’sı vardır ve o astronomlar tarafından ancak 1995 yılında keşfedilmiş olan Sirius C yıldızıdır! İşte bu Nommoların yaşadığı yıldızın keşfidir.. 

 

Nommo'nun gemisi 

Nommo’nun Gemisi, Mali Cumhuriyeti’nde yaşayan Dogon yerlilerinin mitolojisinde Sirius yıldız sisteminden Dünya gezegenine “gönderilenler”i ifade eden bir terimdir. 

Nommo’nun gemisi terimi, Dogon inanışında, kimi zaman Sirius sisteminden Dünya’ya gelen maddi bir uzay gemisinden söz ediliyormuş gibi, kimi zaman da manevi anlamlar içeren bir sembol olarak kullanılmaktadır. 

Kuşaktan kuşağa aktarılagelmiş Dogon tradisyonuna göre, bu gemi, insan soyunun birer imalat olan atalarını içermektedir. Fakat atalar gemiye insan formunda değil tohum halinde koyulmuşlardır; geminin Dünya’ya iniş yolculuğu boyunca, embriyonun, insan cenininin ana rahminde geçirdiği oluşum evrelerini andıran çeşitli dönüşüm evreleri geçirirler ve gemi yeryüzüne konduğunda gemiden insan biçimine gelmiş olarak çıkarlar. Altmış bölmeli bu gemi yalnızca ataları değil, yirmiiki kategoride sınıflanan “yaratılış unsurları”nı ve “kelâm”ı da içerir. Gemideki bölmelerde tüm varlık türleri ve “oluş usulleri” vardır; fakat bunların yalnızca bir kısmı yeryüzüne indirilmiştir, dolayısıyla insanlar yalnızca bir kısmını bilmektedir.

 

Dogon İnanışları 

Dogon tradisyonunda Nommo’nun gemisiyle ilgili olarak belirtilen inanışlar şöyle özetlenebilir: 

 Tanrı Amma dört erkek insanı dört unsurdan oluşturdu. 
Amma bu dört erkek insanın dişi ikizlerini de yaptı. En yüksek gök katında imal edilen, yeryüzüne nakledilecek olan atalar dört çift idi. Bu dört çift insanlığın “Oğullar” denilen sekiz atası oldular. Onlar O-nommo’nun oğulları olarak kabul edilirler. O-nommo’nun plasentasının temsilcisi Sirius-A yıldızıdır. 
Bu “Oğullar” gemiye tohum halinde koyuldular. 
İniş hareketine geçmeden önce gemiye Sirius-B yıldızından po tohumu yüklendi. Amma’nın po’ya yerleştirdiği ve po’nun gemiye boşalttığı yaratılış unsurlarının oluşturduğu bütün 22 kategoriden oluşur. 
Amma, zamanı geldiğinde, tüm yaratmış olduklarıyla dolu gemiyi rahminden çıkarttı ve yeryüzüne indirtti. 
Gemi yeryüzüne sekiz dönemde (aşamada) indi. 
İniş hareketi sırasında “parlayan Sirius-A yol gösterdi”. Yıldızların ilki, başlangıcı, en yüksek ‘Gök katı’nın merkezini kaplayan, “yıldızların direği” olan Sirius-B yıldızıdır; Amma’nın rahminden çıkan yıldızların sonuncusu ise, “alemin göbeği” ve “O-nommo’nun göbek kordonunu temsil eden” Sirius-A yıldızıdır. 
Geminin iniş yolculuğu sırasında insanlar Sirius-A’nın parladığına tanık oldular. 
Gemi, inişi sırasında bir ufuktan ötekine kadar tüm göğü kaplayan bir yay oluşturmuştu. 
Gemi yere konduğunda ise insanlar ilk kez Güneş’in doğuşuna tanık oldular. 
“Güneş doğduktan sonra Sirius yol gösterdi.” Güneş sistemimiz Sirius sistemi ile evlendi. 
Oğullar en yüksek gök katından O-nommo ile çıktılar, iniş yolculuğunda anagonno-bile oldular, yeryüzüne konarken anagonno-sala oldular, yürümek için gemiden ayrıldıklarında ise “kişiler” haline geldiler. Gemi yere konduğunda dünyasal kirli toprak ile Nommo’nun saf toprağı karşılaşmış bulunuyordu. 
Geminin asılı olduğu zincirin ucu Amma’nın elinde bulunuyordu. Bu zincir, Amma’nın “Oğullar” ve soylarından gelenler arasına yerleştirdiği çözülmez bir bağdır. 
O-nommo aldığı kelâmı bağırarak bildirmesinden sonra, kelâmı insanlara aktarmakla da görevliydi. 
Geminin 60 bölmeli içeriğinden şimdiye dek insanlara ancak 22 kategorisi açıklanmış, verilmiştir. Kelâmın insanlığa gelecekte aktarılacak kısmı Dünya’yı değişikliğe uğratacaktır. Nommo “kelâm” günü yine ortaya çıkacaktır. Bir zaman gelecek, Sirius-B yıldızı vaktiyle po tohumunun parıldamış olduğu gibi parıldayacak ve belirli bir dönem boyunca görünür olacaktır. 
 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 178
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

 Neyse. Bunun doğruluğuna bakalım. Bunun için İngilizce Wiki'yi kullanmayı düşünüyorum. Türkçesinde bunu kaynak veriyor.

"In the 1970s a book by Robert Temple titled The Sirius Mystery popularized the traditions of the Dogon concerning Sirius and the Nommos. In The Sirius Mystery, Temple advanced the conclusion that the Dogon’s knowledge of astronomy and non-visible cosmic phenomenon could only be explained if this knowledge had been imparted upon them by an extraterrestrial race that had visited the Dogon at some point in the past. Temple related this race to the legend of the Nommos and contended that the Nommos were extraterrestrial inhabitants of the Sirius star system who had travelled to Earth at some point in the distant past and had imparted knowledge about the Sirius star system as well as the Solar System upon the Dogon tribes.[4]"

 

Bu iddialar zaten belli. Alıntınızda yazıyor. İsteyen çevirebilir.

"Walter van Beek, an anthropologist studying the Dogon, found no evidence that they had any historical advanced knowledge of Sirius."

 Ondan sonraki alıntıda, isteyene kaynakları verebilirim, bu söz konusu yıldızın Sirius olduğuna dair bir şey bulamadığını, çünkü kabile üyelerinin bile bu konuda emin olmadıkları söylüyor. Mesela bazılarına göre bu yıldız görünmez. Ama herkesin, Walter'ın yazdığına göre, kabûl ettiği şey bu yıldızı -Sirius herhalde- Griuale'den öğrendikleriymiş.

 

 Carl Sagan'a göre ise bu Sirius hakkındaki bilgileri önceden bilmelerinin sebebi zaten o alanda önceden araştırma etmiş olan bilim insanlarından öğrendikleri olabilirmiş.

 

 Bahsettikleri şey ise https://arxiv.org/abs/astro-ph/0010032 adlı makâleye göre zaten varlığı kesin olmayan bir şey.

 

Son olarak bunla alâkalı bir makâle vermek istiyorum:

 

http://articles.adsabs.harvard.edu/full/1977Obs....97...26P

 

 Ad Kavmi'yle alâkalı araştırmalar gibi bu da eğlenceliydi. Ama hüsrana uğradık.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Quote

n the 1970s a book by Robert Temple titled The Sirius Mystery popularized the traditions of the Dogon concerning Sirius and the Nommos. In The Sirius Mystery, Temple advanced the conclusion that the Dogon’s knowledge of astronomy and non-visible cosmic phenomenon could only be explained if this knowledge had been imparted upon them by an extraterrestrial race that had visited the Dogon at some point in the past. Temple related this race to the legend of the Nommos and contended that the Nommos were extraterrestrial inhabitants of the Sirius star system who had travelled to Earth at some point in the distant past and had imparted knowledge about the Sirius star system as well as the Solar System upon the Dogon tribes.[4]"

bunu cevire bilir misiniz?

 

Quote

 Carl Sagan'a göre ise bu Sirius hakkındaki bilgileri önceden bilmelerinin sebebi zaten o alanda önceden araştırma etmiş olan bilim insanlarından öğrendikleri olabilirmiş.

bunu diger konuda kendim soylemistim.her ne kadar wikinglerin elindeki bilgilerin avrupada yayilmasindan daha mantiksiz gozukse de...

 

Quote

 Ad Kavmi'yle alâkalı araştırmalar gibi bu da eğlenceliydi. Ama hüsrana uğradık.

neden? sen kabul etmiyorsun diye mi? :D  bu kadar sig bir yanasma bekliyordum acikcasi.ayrica dogon kabilesinin uzayla ilgili bilgilerinin bir kaci dogonlari   tanidigimizdan cok sonra ortaya cikmistir.neyse.dogru duzgun arastirin.mevzuyu sabote etmeyin Lutfen...

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, murad yazdı:

bunu cevire bilir misiniz?

 Alıntınızda yazan şeyle aynı şeyden bahsediyor.

 

2 dakika önce, murad yazdı:

neden? sen kabul etmiyorsun diye mi? :D 

 Hayır. Çünkü baktık ki bunlar aslında kervansaraylarmış. Daha detaylı hatırlamıyorum.

 

3 dakika önce, murad yazdı:

ayrica dogon kabilesinin uzayla ilgili bilgilerinin bir kaci dogonlari   tanidigimizdan cok sonra ortaya cikmistir.

Hamgisi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

simdi dogonlarin bilgileri ile ilgili ne dusunuyorsun onu soyle: bunlar oradaki arastirmacilardan mi almislar bu bilgileri? evet mi hayir mi? 

 

 

simdi trolluk yaparak   "hangi bilgileri? elge bilgi falan yok" deme.adam akilli  muzakere edelim..

tarihinde murad tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Quote

Yüksek ihtimâlle evet.

tek bir soru soracagim.deminden beri her mevzuda uluslar arasi bilim kongresinin fahri uyesi gibi her konuda kaynak akademik belge istiyordun.simdi buyuk ihtimalle evet dedigin seyin akademik belgesini kaynagini ispatini edebilir misin?? neyse.yarin gelicem.sen de her mevzuya akademik kaynak talep ederken bu fikrinde de akademik belgelerini dok ortaya.aksi taktirde bilmedigin konuda salladigina herkes tanik olacak..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Erich Von Daeniken'in bir kitabında okuduğum bir anektodu aktarayım;

2.Dünya Savaşı esnasında, Kiribati veya Vanuatu civarında daha önce medeniyetle hiç karşılaşmamış bir kabilenin yerleşim alanına yanlışlıkla gelen bir ABD savaş uçağı zorunlu iniş yapmış ve bir süre bu yerlilerle beraber yaşamış.
Daha sonra kurtarma birlikleri gelip pilotu kurtarmış ve ABD ye götürmüşler.
Daha sonra 70'li yıllarda pilot anılarını yad etmek için bu bölgeye geziye gitmiş. Pilotu gören yaşlı yerliler önünde secde etmiş ve ona tanrı muamelesi yapmışlar, diğerleri de onları görüp pilota tazim buyurmuşlar.
Pilot kabilenin içlerine girdiğinde görmüş ki, kabilenin merkezinde kendi uçağına benzer saman ve tahtalardan yapılma bir uçak maketi yapılmaya çalışılmış. Ve uçağın önüne de kendisine benzer bir totem kondurulmuş. Ve insanlar her gün bu toteme ibadet ediyor.
Yani pilot aslında farkına varmadan kendisinin tanrı ve uçağının göksel tanrı arabası olduğu yeni bir din ihdas etmiş.
Yani demem o ki;
İlkel insanların ürettiği her mitin altında bir çapanoğlu bir olağanüstülük aramak sadece fantezidir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

arkadaşlar 51. bölgedeki uzaylıların varlığına inanıyormusunuz? ben farklı düşünüyorum 51. bölgede uzaylıların otopsilerinden çok yapay zekaların gelişimiyle ilgili testler yapıldıgını düşünüyorum.. ayrıca 51. bölge google mapstan bakıldıgında boş gözüküyor. ben uzaylılara inanmıyorum çünkü hepimiz uzaylıyız ve bu evrenin içinde yaşıyoruz. marslıda olsak dünyalıda olsak venüslüde olsak sonuçte evrenin içindeyiz. eğer milyonlarca yıl önce yaşamış uzaylılar varsa bizde onların torunlarıyız aynı kandanız. bu yüzden yok 15 metre yok 7 metre boyunda yok kafatası 50 kg agırlıgnda bu tür haberler aspargastır. dogruşu sudur. uzaylı varsa bizde bu kavramın ispatıyız. farklı bir tür olmadığına göre 

farklı bir türde olsa biizm gibi nefes alıp veren canlılardır. 

ayrıca aya ilk basan astronot gagarının ezan sesi duyduguna dair haberlere sadece gülüyorum . çünkü bu haberler müslümanları trajıkomık hale getiriyor. aynı şekılde hrıstıyanlarında iddiası olan gagarının  ayda isa mesihi görmesi ise tam bir komedidir. 

tarihinde godofwar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

masrta cekılen ağaç fosili kaydı benım tezimi dogruluyor. çünkü mars uydusunun gerçek resimleri bunlar. buyuk olasılıkla atalarımız 15- 20 içinde marsa gittiğimizde ispatlanıcak. ve % 100 photoshop  değildir tamamen orjınaldır. şuraya yazıyorum not alın 15 yıl sonra hala bu forumda olursam. hepiniz görüceksiniz. haklı olduğumu sizde görüceksınız. atalarımız marslıdır. yani bir zamanlar marsta tıpkı dünya gibi çok gelışmış canlılar vardı. belkıde hala canlı kalanlar marsın yerkabugunun altında yasıyor olabilr. çünkü bir teriye göre marsın yerkabugunun altında piramıtler olduğu iddia ediiliyor. ve bu piramıtlerin içindede marslılarını yasadıgı ara sırada yeryuzüne çıkıpta yiyecek aradıkları iddia edilyor. 

download.jpg

tarihinde godofwar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, godofwar yazdı:

masrta cekılen ağaç fosili kaydı benım tezimi dogruluyor. çünkü mars uydusunun gerçek resimleri bunlar.

 En son akademik makâleler bunu yanlışlıyor. Neyse, resme bakalım. Bu fotoğraf sadece tuhaf bir şekilde bulunan bir taşı gösteriyor. Neden olmasın böyle bir kaya? O kadar da tuhaf değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 dakika önce, godofwar yazdı:

arkadaşlar 51. bölgedeki uzaylıların varlığına inanıyormusunuz? ben farklı düşünüyorum 51. bölgede uzaylıların otopsilerinden çok yapay zekaların gelişimiyle ilgili testler yapıldıgını düşünüyorum..

Askeri araştırmalar. Askeri AI da olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, Natüralist Ateist yazdı:

 En son akademik makâleler bunu yanlışlıyor. Neyse, resme bakalım. Bu fotoğraf sadece tuhaf bir şekilde bulunan bir taşı gösteriyor. Neden olmasın böyle bir kaya? O kadar da tuhaf değil.

atılan henüz biizm icat etmediğimiz çok guclu bir bomba düşün dostum.düşünmeden yazma lütfen ve sonra atmosfer tabakasının kayarak yok olduğunu düşün ve daha sonrada orda bir agac olduğunu düşün sıcaklık okadar yogunkı o agaç sanıyeler içinde taşa dönüşerek fosilleşiyor. sence bu teoriden çok gerçek gibi ha ne? dersin. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, Natüralist Ateist yazdı:

Askeri araştırmalar. Askeri AI da olabilir.

dostum buda yengec fosili ve kum kayalıkları fosili  demekkı  orda bir zamanlar denız vardı. ve bu denız kuruyarak yok oldu. geriyede sadece denızde yasıyam organızmalar ve fosilleri. kaldı.

11016.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, godofwar yazdı:

atılan henüz biizm icat etmediğimiz çok guclu bir bomba düşün dostum.düşünmeden yazma lütfen ve sonra atmosfer tabakasının kayarak yok olduğunu düşün ve daha sonrada orda bir agac olduğunu düşün sıcaklık okadar yogunkı o agaç sanıyeler içinde taşa dönüşerek fosilleşiyor. sence bu teoriden çok gerçek gibi ha ne? dersin. 

Ağacın fosilleştiğini söyleyen kim? Taşın az buçuk ağaca benzediğini, bunun tuhaf olmadığını söylüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...